Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə45/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   54

Savaşın Başlaması


İmam (a.s) savaşın başlamasından önce, son ana kadar ahitlerini bozanların içine düştükleri yanlışlıktan dönmelerini temenni etti. Fitnenin elebaşılarının savaşmada ısrarcı olduklarına tanık olmasına rağmen savaş emrini vermedi. Arkadaşlarına şu emri verdi: "Size karşı onlar harekete geçmeden ve ben size izin vermeden, onlar savaşmaya ve öldürmeye başlamadan hiç biriniz ok fırlatmasın, mızrak saplamasın."[377]

Cemel ordusu ok atışına başladı. İmam'ın (a.s) arkadaşlarından biri öldürüldü. Derken ikinci, üçüncü... kişi de öldürüldü. Bunun üzerine İmam (a.s) onlara karşılık vermeye, hakkı ve adaleti savunmaya izin verdi.[378]

İki ordu korkunç bir savaşa girişti. Başlar uçuruluyor, kollar kesiliyor, her iki tarafta derin yaralar açılıyordu. İmam (a.s) savaş meydanını denetlediği sırada Cemel ordusunun deveyi (Aişe'nin bindiği deveyi) büyük bir direnişle savunduklarını görünce, yüksek sesle haykırdı: "Yazıklar olsun size, devenin ayaklarını keserek yere çökertin. Çünkü o şeytandır..."

İmam (a.s) ve arkadaşları deveye ulaşıncaya kadar saldırılarını yoğunlaştırdılar. Deveyi ayaklarını keserek çökerttiler. Bunun üzerine deveyi savunanlardan geriye kalanlar da savaş meydanından kaçtılar. Ardından İmam (a.s) devenin yakılmasını ve küllerinin de havaya saçılmasını, basit ve saf düşünceli insanları yoldan çıkarmaması için ondan geriye bir iz bırakılmamasını emretti. Sonra İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah'ın lanet ettiği hayvan; İsrailoğulları'nın taptığı buzağıya ne çok benziyordu!"

Devenin havaya saçılan küllerine baktı, sonra şu ayeti okudu: "Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız!"[379]

Savaş Sonrasında İmam'ın Uygulamaları


Allah, muhaliflerine karşı Emir'ül-Müminin'e (a.s) zafer bahşetti. Savaş sona erdi. Savaşın tozu dumanı dindi. İmam (a.s) bir münadi aracılığıyla genel af ilân etti: Haberiniz olsun! Yaralılara dokunulmayacak. Arkasını dönüp kaçanlar takip edilmeyecek. Dönüp gidene de mızrak fırlatılmayacak. Silahını bırakan, evine girip kapısını kapatan güvende olacak. Savaş meydanında bulunan silah ve benzeri savaşta kullanılan teçhizat dışında Cemel ordusunun mallarına el konulmayacak. Savaş alanında ele geçirilen silah gibi şeylerin dışındaki malları mirasçılarına aittir.[380]

İmam Ali (a.s) Muhammed b. Ebu Bekir ve Ammar b. Yasir'e Aişe'nin içinde bulunduğu tahtırevanı savaş meydanındaki ölüler arasından alıp bir kenara taşımalarını emretti. Muhammed b. Ebu Bekir'e kız kardeşi Aişe'nin sorumluluğunu verdi. Gecenin sonuna doğru Muhammed kız kardeşini Basra'ya götürdü. Abdullah b. Halef el-Huzaî'nin evine konuk ettirdi.

İmam (a.s) Cemel ordusundan öldürülenler arasında dolaştı. Her birine şöyle seslendi: "Ben, rabbimin bana vadettiğinin hak olduğunu gördüm; sen de rabbinin sana vadettiğinin hak olduğunu gördün mü?"

Ve yine şunları söyledi: "Bu gün bize de, başkasına da karışmayanı kınayacak değilim. Fakat ben bizimle savaşanı kınıyorum."[381]

İmam (a.s) Basra'ya girmeden şehrin sırtlarında karargah kurdu. İnsanların ölülerini defnetmelerine izin verdi. Bunun üzerine şehir halkı şehirden çıkıp savaş meydanındaki ölülerini defnettiler.[382] Sonra İmam (a.s), biatlerini bozanların kalesi Basra'ya girdi. Mescide geldi, namaz kıldı. Ardından insanlara hitap ederek, onlara durumlarını ve biatlerini bozanların durumunu anlattı. İnsanlar kendilerini bağışlaması için yalvardılar. Bunun üzerine şöyle dedi: "Sizi affettim. Ama fitneden sakının. Çünkü siz, ilk biatlerini bozan, ümmetin birliğini parçalayan kimselersiniz." Bu konuşmadan sonra halk kitleleri ve ileri gelenler İmam'a (a.s) biat etmeye başladılar.[383]

Bunun ardından Emir'ül-Müminin (a.s) Basra'daki beytülmale girdi. Buradaki malın çokluğunu görünce, "Benden başkasını aldat..." dedi. Bu sözü birkaç kere tekrarladı. Sonra buradaki malın insanlar arasında eşit şekilde paylaştırılmasını emretti. Her birine beş yüz dirhem düştü. Onun payına da her kes gibi beş yüz dirhem düştü. Dağıtımdan sonra beytülmalde bir şey kalmadı. Paylaşım sırasında hazır olmayan bir adam geldi ve payını istedi. İmam (a.s) kendi payını ona verdi. Böylece kendisi hiçbir şey almamış oldu.[384]

Daha sonra Emir'ül-Müminin Aişe'nin hazırlatılıp Medine'ye götürülmesini emretti. Kardeşini ve işlerini görmeleri ve Medine'ye ulaştırmaları amacıyla birkaç kadını başlarına sarık sararak ve kılıç kuşandırarak onunla gönderdi. Fakat Aişe Emir'ül-Müminin hakkında iyi zanlar beslemiyordu. İmam'ın (a.s) onun saygınlığını ve hürmetini gözetmediğini düşünüyordu. Ancak İmam'ın (a.s) kendisine eşlik etmeleri için bazı kadınları görevlendirdiğini öğrenince, isyan amacıyla Medine'den çıkışından, başarısız olmasından ve fitne çıkmasına sebep olduğundan pişmanlık duyduğunu açıkça söyledi. Aişe bu olaydan sonra sürekli ağlıyordu.[385]

Cemel Savaşı'nın Sonuçları


Cemel Savaşı İslâm toplumunun pratik hayatında olumsuz sonuçların meydana gelmesine neden oldu. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

1- Osman b. Affan'ın öldürülmesi meselesi büyüdü. Büyük bir siyasal sorun hâline geldi. Bu sorundan hareketle söylem ve eylem olarak İslâm risaletinin gidişatı açısından yıkıcı etkisi olan akımlar ortaya çıktı. Bunun neticesinde Muaviye b. Ebu Süfyan Cemel'deki kanlı sapma sürecini tamamlamak için Osman'ın kanını isteme gerekçesini sonuna kadar kullandı.

2- Müslümanlar arasında kin gütme ala bildiğine yayıldı. Aralarında savaşlar, kanlı çarpışmalar yaşandı. Basralılar arasında tefrika meydana geldiği gibi diğer İslâm memleketlerinde de ikilik oluştu. Daha önce Müslümanlar birbirlerinin kanlarını dökmekten kaçınırlarken, çocuklarının kanını isteme adına aralarında düşmanlıklar baş gösterdi.

3- İslâm toplumundaki iç sapma cephesi genişledi. İmam Ali'nin (a.s) hükümetinin önündeki engellerin sayısı arttı. Daha önce sadece Muaviye'nin Şam'daki isyanı söz konusuyken, başka bir cephe de açılmış oldu. Bunun sonucunda dışa açılma faaliyetleri sınırlandı ve bir İslâm toplumunda gelişmesi gereken ıslahat ve uygarlık faaliyetleri de dar bir çerçevede mahsur kaldı.

4- Kin ve sapma olguları, siyasî muhaliflerin hemen silahlara sarılıp savaşmayı gelenek hâline getirmelerinin önünü açtı.


Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin