Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


Basra Önlerinde Çatışmalar



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə44/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   54

Basra Önlerinde Çatışmalar


Aişe'nin ordusu Basra önlerine ulaşınca, İmam Ali'nin (a.s) Basra valisi Osman b. Huneyf, kendilerine doğru gelen ordunun durumuyla ilgili bilgiler vermeye başladı. Halkı fitneye karşı uyardı, ordunun komutanlarının yanlış ve batıl yolda olduklarını açıkladı. İslâm ve İmam'a (a.s) samimiyetle bağlı bulunan kişiler, biatlerini bozanların Basra'yı ele geçirmelerini önlemeye, hakkı ve kutsal şeriatı savunmaya hazır olduklarını bildirdiler.[367]

İslâm ahlâkıyla bezenmiş, İmam'a (a.s) içtenlikle itaat eden Osman b. Huneyf, Aişe'yi ve beraberindekileri içine düştükleri yanlışlıktan çıkarmak, savaşın önüne geçmek için yoğun çabalar sarf etti. Bu amaçla İmran b. Husayn ve Ebu'l-Esved ed-Duelî'yi tavrının yanlışlığını kanıtlamak üzere Aişe ile tartışmaya gönderdi. Fakat bu iki adamın girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Aişe ve beraberinde bulunan Talha ve Zübeyir, fitne çıkarmada ve savaş ilân etmede ısrarcıydılar.[368]

 Cariye b. Kudame, fitne ateşini alevlendirmekten vazgeçirmek amacıyla Aişe'ye öğüt vermeye başladı ve dedi ki: "Ey müminlerin annesi! Allah'a yemin ederim ki, Osman'ın öldürülmesi, senin şu mel'un devenin sırtına binerek evinden çıkıp buralara kadar gelmenden daha basit bir olaydır. Allah tarafından sana bahşedilmiş bir örtü, bir koruma ve bir dokunulmazlık vardı. Sen bu örtüyü ve korumayı yırtıp attın, dokunulmazlığını ortadan kaldırdın. Seninle savaşmayı göze alanlar, seni öldürmeyi de göze alırlar demektir. Eğer bizimle savaşmak için gönüllü gelmişsen, evine dön. Yok eğer istemeden bizimle savaşmak için gelmişsen, seni bu istemediğin durumdan kurtarmaları için insanlardan yardım iste."[369]

Çatışma - Ateşkes - İhanet


Aişe'nin gelişi insanların kafasını karıştırdı. Basralılar Aişe'yi destekleyenler, desteklemeyenler, tasdik edenler ve yalanlayanlar olarak çeşitli gruplara bölündüler. Şehre tam bir kaos havası hakimdi. İnsanlar vuruşmaya ve sokaklarda çatışmaya başladılar. Ancak gece olunca birbirlerinden ayrılabiliyorlardı. Osman b. Huneyf kan dökülmesini istemiyordu. Barış olsun istiyordu. İmam Ali'nin (a.s) Basra'ya gelişini bekliyordu. İki taraf arasındaki savaş iyice kızışınca, barış talepleri yükselmeye başladı. Geçici bir ateşkes antlaşması imzaladılar. Bu arada Medine'ye bir elçi gönderme kararını aldılar. Elçi Medinelilere soracaktı. Eğer Talha ve Zübeyir zorla biat etmişseler, Osman b. Huneyf şehri onlara bırakacak, aksi takdirde Talha ve Zübeyir şehri bırakıp gideceklerdi.[370]

İki tarafın elçisi Kab b. Musevver geri döndü. Usame b. Zeyd'in, Talha ve Zübeyr'in zorla biat ettiklerini iddia ettiğini, Medine halkının ise Usame'nin bu iddiasına karşı çıktığını söyledi. Aişe ordusunun önde gelenleri bu iddiayı kullandılar ve rüzgarlı, yağmurlu bir gecede valilik sarayına saldırdılar. Osman b. Huneyf oradaydı. Adamlarının bazısını öldürdüler, bazısını da esir aldılar. Osman b. Huneyfin ise sakallarını, saçlarını ve kaşlarını yoldular. Fakat onu öldürmekten korktular. Çünkü kardeşi Sehl b. Huneyf İmam'ın Medine valisiydi.[371]


İmam'ın (a.s) İsyanı Bastırmak Üzere Harekete Geçmesi[372]


İmam Ali (a.s) iktidara gelince, güvenliğin sağlanmasının ve meşru merkezî hükümetin otoritesini kurmasının önünde bir engel vardı. O da Muaviye b. Ebu Süfyan'ın İmam'ın (a.s) hilâfetine isyan ettiğini ilân etmiş olmasıydı. İmam ilk iş olarak ümmetin birliğinin parçalanmasını ve kan dökülmesini önlemek için askerî ve siyasî hazırlıklara başladı.

İmam Aişe, Talha ve Zübeyr'in Basra'ya hareket ettiklerini ve merkezî yönetime baş kaldırdıklarını ilân ettiklerini öğrenir öğrenmez, Şam'daki Muaviye sorununu çözmekten vazgeçip, muhâcir ve ensârın gözde simalarının da aralarında bulunduğu bir orduyla Basra'ya doğru harekete geçti.

İmam (a.s) "Rebeze"ye varınca bölgelere mektuplar yazarak, fitne ateşini söndürmek ve fitneyi en dar alana hapsetmek için yardım istedi. Bu amaçla Muhammed b. Ebubekir ve Muhammed b. Cafer'i Kûfe'ye gönderdi. Kûfe valisi Ebu Musa Eş'arî, İmam'ın (a.s) çağrısına olumlu karşılık vermedi. Halkın İmam'a (a.s) yardım etmesini engelleyici bir tavır takındı. Sonra Abdullah b. Abbas'ı gönderdi. O da Ebu Musa Eş'arî'yi, yardımlara engel olmaktan vazgeçirmeye çalıştı. Ama Abdullah b. Abbas da Ebu Musa Eş'arî'yi ikna edemedi. Daha sonra oğlu Hasan ile Ammar b. Yasir'i gönderdi. Onların ardından da Malik-i Eşter'i gönderdi. Bunlar da Ebu Musa Eş'arî'yi valilikten azlettiler. Bunun üzerine bütün ağırlığıyla Kûfe Emir'ül-Müminin'e (a.s) yardım etmeye koştu ve "Zikâr" denilen yerde İmam'ın (a.s) ordusuna katıldılar.

Bu esnada İmam (a.s) ara vermeden Talha ve Zübeyir'e mektup yazmaya başladı, onlara elçiler gönderdi. Belki akıllarını başlarına alırlar, bu yanlışlıktan vazgeçerler, girdikleri tehlikeyi fark ederler diye. Böylece ümmeti fitnelerden, musibetlerden, belalardan uzak tutarlar, kan dökülmesine engel olurlar. Aişe'ye Zeyd b. Sûhan ve Abdullah b. Abbas gibi isimleri elçi olarak gönderdi. Bu elçiler onlarla kanıta, belgeye ve akla dayalı olarak konuştular. Hatta Aişe İbn-i Abbas'a şöyle demişti: "Benim Ali'nin kanıtlarına karşı koyacak gücüm yok." Bunun üzerine İbni Abbas ona şu karşılığı vermişti: "Kulların kanıtlarına karşı koyacak gücün yokken, Allahın kanıtlarına nasıl karşı koyacaksın?!"[373]


Son Öğütler


İmam Ali (a.s), kuvvetleri Basra önlerine geldikten sonra Talha ve Zübeyir'le yazışmayı sıklaştırdı. Aişe ve beraberindekiler insanların İmam Ali'nin (a.s) kanıtları karşısında ikna olmalarından korktular ve onunla karşılaşmak üzere kuvvetlerini şehir dışına çıkardılar. İki taraf savaş düzeni alınca, İmam Ali (a.s) birine askerlerine şu çağrıyı yapmasını emretti: "Karşı taraf aleyhine bir mazeret ortaya konulmadan ve kesin bir kanıt sunulmadan hiç kimse ok fırlatmasın, taş atmasın, mızrak saplamaya kalkmasın."[374]

İmam (a.s) karşı tarafın savaşta ısrarcı olduğunu gördü. Sonra İmam (a.s) iki tarafın ortasında bir yerde Talha ve Zübeyir'le buluştu. İmam onlara şöyle dedi: "Ömrüm hakkı için, sizin silahlar, süvariler ve piyadeler hazırladığınızı görüyorum. Keşke Allah katında ileri sürebileceğiniz bir mazeret hazırlasaydınız. Allah'tan korkun, yününü sağlam eğirdikten sonra onu çözen kadın gibi olmayın. Ben sizin dinde kardeşiniz değil miydim? Siz benim kanımı haram, ben de sizin kanınızı haram saymıyor muydum? Sizin benim kanımı helal saymanıza neden olan bir olay mı oldu?"

Sonra Talha'ya şöyle dedi: "Sen kendi karını evde bırakıp Peygamber'in (s.a.a) eşini mi savaşa getirdin? Sen bana biat etmedin mi?" Sonra Zübeyir'e şunları söyledi: "Biz seni Abdulmuttaliboğulları'ndan sayıyorduk. Senin şu kötü oğlun Abdullah büyüyünce, aramızı ayırdı." Ardından şöyle dedi: "Ey Zübeyir, hatırlıyor musun; Peygamber'le (s.a.a) beraber Benî Ganem bölgesine uğramıştın. Peygamber (s.a.a) bana baktı, güldü. Sen de ona güldün ve dedin ki: Ebu Talib'in oğlu kibrinden vazgeçmiyor. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) sana şöyle dedi: "Onda kibir yoktur. Ama sen haksız olarak onunla savaşacaksın?" Zübeyir: "Allah'a yemin ederim ki, söylediğin gibidir."

Rivayet edilir ki, Zübeyir bu konuşmadan sonra savaş meydanını terk eder ve fitne iyice kızıştığı sırada, savaş alanından uzak bir yerde öldürülür.[375] Talha'yı da savaş meydanında Mervan b. Hakem öldürür.[376]



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin