Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


BİATİNİ BOZANLARA KARŞI İMAM ALİ (a.s)



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə42/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   54

BİATİNİ BOZANLARA KARŞI İMAM ALİ (a.s)

Fitne Çıkaranlar


Halkın İmam Ali'ye (a.s) biat etmesi, Kureyş ve gizlice İslâm'a düşmanlık besleyen herkes üzerinde yıldırım etkisi yarattı. Çünkü İmam'ın (a.s) hükümeti, zulmü, saldırganlığı ve sapıklığı ezen; adalet, eşitlik, hak ve erdemi getiren; faiz, ihtikâr ve sömürü esasına dayanan ekonomik çıkarları ortadan kaldıran Resulullah (s.a.a) hükümetinin bir devamıydı. Bu yüzden Osman döneminin valilerini ıslah etmeye kadar varan İmam Ali (a.s) hükümetinin zamanında, başka bir toplumsal katmana mensup bir insanla eşit muamele görmek Kureyş ulularına ağır geldi.

Ömer'in kendilerini şûraya dahil edip hilâfete aday göstermesinden sonra gerek Talha ve gerekse Zübeyir, kendini Emir'ül-Müminin'e (a.s) denk görüyordu. En azından İslâm dünyasının geniş topraklarının bir kısmında egemenliğin kendisine verilmesini bekliyordu. Ayrıca Aişe, önceki halifeler nezdinde yüksek bir makama sahipti. Onlar zamanında istediği gibi konuşabiliyordu. Ama yasama ve pratiğin kaynağı olarak sadece Kur'ân'ı ve sünneti ön gören bir hükümetin zamanında kendisine pek bir alan kalmadığını çok iyi biliyordu.

Muaviye Şam'da mutlak bir hakim gibi davranıyordu. Başına buyruktu ve ayrıca en büyük İslâmî yöneticilik makamında gözü vardı. İslâm ümmetinin tüm yönetimini tek başına ele almayı istiyordu. Osman zamanında işgal ettikleri makamları ve bu makamlar sayesinde elde ettikleri ekonomik kazançları bozulan şu veya bu grubun yanı sıra, bütün bu şahıslar açısından İmam Ali'nin (a.s) aldığı kararlar ve kapsamlı ıslah girişimi tam bir sürprizdi. Bu gruplar ve yukarıda isimlerini zikrettiğimiz bazı şahıslar servetlerinin kaynağını yitirmişlerdi. Çünkü İmam'ın egemenliğin en üst noktasında bulunması, Kureyş'in izlediği sapkın kabileci hayat tarzına yönelik açık bir tehdit niteliğindeydi. Çünkü Kureyş, Ali'nin (a.s) hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan İslâm bayrağını dalgalandırma gücüne ve kararlılığına sahip olduğunu biliyordu. Onun sapık hayat tarzının yüzündeki sahte maskeyi kaldıracağı kuşku götürmeyen bir gerçekti.

Bu noktada, yeni hükümetin istikrarlı bir faaliyet yürütmemesi için toplum içinde karışıklık çıkarma noktasında görüş birliğine vardılar. İslâmî hükümetin sahih çizgisine yönelik bu düşmanca yaklaşım ve bu sapkın akım, İmam Ali (a.s) açısından sürpriz olmadı. Çünkü Resulullah (s.a.a) ona, bazı grupların kendisinin hükümetine karşı çıkacaklarını haber vermişti. Onlarla savaşması yönünde kendisine tavsiyede bulunmuştu ve bu grupları, ahdini bozanlar (nakisîn), adalet çizgisinden sapanlar (kasitîn) ve dinden, okun yaydan çıkması gibi çıkanlar (marikîn) şeklinde isimlendirmişti.[349]


Aişe Yeni Hükümeti Tanımadığını İlân Ediyor


Aişe'nin Osman'a karşı takındığı tavır garip olduğu kadar çelişkiliydi de. Böylesine ikili bir tavır Peygamber hanımına yakışmazdı. Her zaman Osman için, "Şu na'seli[350] öldürün." derdi. İnsanları Osman'a isyan etmeye ve onu öldürmeye teşvik ederdi.[351] Osman isyancılar tarafından kuşatılınca Medine'den ayrılıp Mekke'ye gitti. Osman'ın işinin kısa sürede bitirileceğini bekliyordu. Bundan sonra da akrabası Talha'nın halife olacağını, iktidarı ele geçireceğini düşünüyordu.

Fakat gelişmelerin İmam Ali'ye (a.s) biat edilmesiyle sonuçlandığını duyunca, şoke oldu. Medine'ye dönüş yolundayken bu haberi aldı ve derhal Mekke'ye geri döndü.[352] Osman'ın öldürülüşüne üzüldüğünü ve onun mazlum olarak katledildiğini söylemeye başladı. Ona dediler: "Sen, insanları Osman'ı öldürmeye teşvik etmiyor muydun? Bu mazeretin ise hiç de sağlam görünmüyor." Şu karşılığı verdi: "Onlar Osman'ı öldürmeden önce tövbe etmesini istediler, sonra öldürdüler."[353] (Osman tövbe ettiği hâlde mazlum olarak öldürülmüş oluyor) Sanki Osman öldürülürken oradaymış gibi!

Aişe Mekke'de yaptığı konuşmada İmam Ali'ye (a.s) karşı savaş ilân etti ve kendisine uyanları da onunla savaşmaya teşvik etti.[354]

Aişe, İmam Ali'ye (a.s) karşı savaş cephesini genişletmek istedi. Bu amaçla Hz. Peygamber'in (s.a.a) eşlerini kendisiyle beraber Ali'ye (a.s) karşı isyan etmeye çağırdı. Peygamber'in (s.a.a)eşleri buna yanaşmadılar. Ümmü Seleme bu yanlışlığından dönmesi, ümmetin başına belalar açmaması, kan dökülmesine sebep olmaması için nasihat etti ve şöyle dedi: "Sen düne kadar insanları Osman'a karşı isyana çağırıyordun, onun hakkında en çirkin sözler söylüyordun. Ondan söz ederken 'na'sel (=uzun sakallı)' diyordun. Ayrıca sen Ali b. Ebu Talib'in Resulullah (s.a.a) nezdindeki yerini de biliyorsun. Bunu sana hatırlatmama gerek var mı?" Ümmü Seleme devamla şöyle dedi: "Hatırlıyor musun; bir gün Peygamber'in (s.a.a) yanında bulunduğumuz sırada Ali (a.s) çıkageldi. Resulullah (s.a.a) Ali'yle baş başa kalıp uzun süre gizli konuştular. Konuşmaları uzun sürünce, müdahale etmek istedin, ben de seni engelledim. Ama sen beni dinlemedin, onlara müdahalede bulundun. Sonra ağlaya ağlaya çıktın. Sana dedim ki: 'Ne oldu sana?' Dedin ki: 'Onlar kendi aralarında konuşurlarken ben müdahale ettim ve Ali'ye dedim ki: Ey Ebu Talib'in oğlu! Sekiz gün içinde sadece bir gün Resulullah'ın (s.a.a) yanında kalabiliyorum. Bu bir günde de Resulullah'ın (s.a.a) yanında kalmama izin vermeyecek misin? Resulullah (s.a.a) öfkeden yüzü kıpkırmızı kesilmiş hâlde bana döndü ve şöyle dedi: Geri dön. Allah'a yemin ederim ki, evimin halkından veya diğer insanlardan Ali'ye kızan biri mutlaka imandan çıkar. Ben de pişman ve kızgın olarak geri döndüm?" Aişe: "Evet, hatırlıyorum." dedi. Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi: "O hâlde buna rağmen nasıl isyan ediyorsun?" Aişe şu karşılığı verdi: "Ben insanların arasını düzeltmek için isyan ediyorum. Bu davranışımdan dolayı inşaallah, Allah'ın bana sevap vereceğini umuyorum." Ümmü Seleme şöyle dedi: "Sen bilirsin." Aişe de ondan ayrılıp gitti.[355]

Bir rivayete göre, Resulullah'ın (s.a.a) hanımları "Zat'ul-Irk" denilen yere kadar Aişe ile beraber yürürler. Öyle anlaşılıyor ki, Peygamber'in (s.a.a) hanımları Aişe'yi Medine'ye geri dönmeye ve fitne çıkarmaktan vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Ama bir çözüm bulamadıkları için İslâm'ın başına gelen belalara ağlamış ve diğer insanlar da onlarla birlikte ağlamışlardı. O güne "Matem Günü" adı verildi.[356]


Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin