Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


İmam'ın (a.s) Hükümetinin Yolundaki Engeller



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə39/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   54

İmam'ın (a.s) Hükümetinin Yolundaki Engeller


İmam (a.s) yaklaşık çeyrek yüzyıl İslâmî hükümetten, ümmete ve devlete liderlik etmekten uzak tutulduktan sonra iktidara geldi. O fiilî olarak liderlik yapmadığı sırada ümmet de, devlet de, baştakilerin davranışları yüzünden sapkın bir çizgide yol alıyordu. Bu da İmam'ın (a.s) olaylar karşısındaki konumunu doğal olarak zayıflatmıştı. Geçen süre içinde insanlar İmam'ın yöneten değil, yönetilen olmasına alışmışlardı. Hem de yeterlilik ve liyakat bakımından kendisinden daha aşağı olan kimseler tarafından yönetilen biri. Ayrıca bazı insanlar, rekabet etme ve iktidara gelme niyetlerini taşıyorlardı. Bunların amacı kişisel arzularını tatmin etmekti. Örneğin Zübeyir, Sakife'de iktidarı ele geçirmeye çalışanlara karşı İmam'ın (a.s) hakkını savunuyordu. Bu gün ise onun iktidar için İmam'a (a.s) karşı mücadele verdiğini görüyoruz. Tutsak eskisi Ebu Süfyan'ın tutsak eskisi oğlu Muaviye de bu süre zarfında devletin varlığını tehdit eden bir güç haline gelmişti.

Öte yandan İmam'ın (a.s) hareket alanını daraltan, yoluna engel koyan hususlardan biri de, sapkın çizgide yer alıp kendisine karşı çıkanlardan bir çoğusunun Peygamber'le (s.a.a) arkadaşlık eden kimseler olmalarıydı. Bu durum Müslümanların büyük bir kısmını yanıltıyordu. Dolayısıyla İmam'ın (a.s) hükümetinin başarılı olması ve egemenliğini sürdürmesi zorlaşıyordu.

Bunun yanında İmam (a.s) toprakları geniş bir alana yayılan koca bir devleti devralmıştı. Örneğin Ebu Bekir devrinde İslâm devletinin sınırları Arap Yarımadası'nı ve Irak'ı geçmiyordu. Ama İmam zamanında İslâm devletinin sınırları Afrika'nın kuzeyine, Asya'nın ortalarına kadar uzanıyor, bütün Arap Yarımadası'nı, Irak'ı ve Şam'ı içine alıyordu. Arap olmayan milletler de Müslüman olmuşlardı. Arap olmayan bu yeni Müslüman milletler, masum olmayan, bilâkis İslâmî risaletin sahih çizgisinden sapmış bulunan hükümetlerin gölgesinde İslâm'a adım atmışlardı. Dolayısıyla İmam'ın (a.s) hükümeti, iç sıkıntılarla birlikte en kısa zamanda çok önemli görevleri yerine getirmek durumundaydı. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

1- Halifelerin kurdukları sınıf esasına dayanan rejimi yıkmak. Şöyle ki:



a) Devletin gelirlerini bütün Müslümanlar arasında eşit bir şekilde dağıtmak. Bu hususta, kendisinden önceki halifelerin ihmal ettiği Peygamber'in (s.a.a) sünnetini tatbik etmek. İmam Ali (a.s) bir hutbesinde, "Allah katında en üstün olanınız, Allah katında en fazla muttaki olanınızdır." hükmünden kaynaklanan paylaştırma politikasını şöyle açıklamaktadır:

"Haberiniz olsun! Kim Allah ve Resul'ünün çağrısına olumlu karşılık verir, bizim inanç sistemimizi tasdik eder, dinimize girer ve kıblemize yönelirse, İslâm'dan kaynaklanan hakları ve hudutları da kendisi için gerekli kılmış olur. Sizler Allah'ın kullarısınız. Mal da Allah'ın malıdır. Bu mal aranızda eşit şekilde paylaştırılır. Bu hususta kimsenin bir başkasına üstünlüğü yoktur. Ama muttakiler için yarın Allah katında en güzel karşılık ve en üstün ödül vardır."[320]

b) Osman zamanında beytülmalden kaçırılan, talan edilen malların geri alınması. İmam (a.s) haksız olarak alınan malların -Osman zamanında o kadar çok mal haksız yere alınmıştı ki- beytülmale geri verilmesi gerektiğini ilan etti. Çünkü bu mallar halifeyi saran sınıfın elinde bulunuyordu veya Osman onları yanına çekmek için onlara bu malları vermişti. İmam bu hususta şöyle diyor: "Haberiniz olsun! Osman'ın verdiği bütün araziler, Allah'ın malından bağışladığı bütün mallar beytülmale geri verilecektir. Çünkü hiçbir uygulama hakkı geçersiz kılmaz. Bu mallarla kadınlarla evlenilmiş, cariyelere sahip olunmuş ve başka diyarlara göçülmüş olduğunu dahi görsem, onları geri getireceğim. Çünkü adalette genişlik vardır. Kim adaletten sıkılırsa, bilsin ki, zulüm daha da sıkıcıdır."[321]

İmam'ın (a.s) izlediği bu maliye politikası Kureyş'i memnun etmedi. Kureyş'in bazı ileri gelenleri İmam'ın (a.s) bu kararlarına azgınlık, kibir ve üstünlük duyguları içerisinde gark iken maruz kalmışlardı. Mervan b. Hakem, Talha ve Zübeyir bunlar arasındaydı. İmam'ın (a.s) ciddi olduğunu anlayınca, fitne çıkarmaya, İmam'ın hükümet tarzına eleştiriler getirmeye başladılar. Örneğin Talha ve Zübeyir İmam'ın (a.s) yanına gelerek onun bu uygulamasına itiraz ettiler ve dediler ki: "Bizim Allah'ın Peygamberi'ne (s.a.a) yakınlığımız var. İlk Müslümanlardanız, geçmişte cihat etmiş kişileriz. Sen ise, herkese ne kadar veriyorsan, bize de o kadar veriyorsun. Ömer ve Osman başkalarına eşit şekilde vermezlerdi bize. Bizi daima başkalarından üstün tutarlardı."

İmam (a.s) şöyle dedi: "İşte Allah'ın kitabı; bakın, orada size ne kadar hak ön görülüyorsa, alın." Dediler ki: "Ya ilk Müslümanlardan olmamız!" İmam: "Benden daha mı önce Müslüman oldunuz?" dedi. "Hayır, dediler, ama biz Peygamber'in (s.a.a) yakınları değil miyiz?" Dedi ki: "Benden daha mı yakınsınız?" Hayır, dediler, peki yaptığımız cihad? Buyurdu ki: "Benim cihadımdan daha mı büyüktür?" Hayır, dediler. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki ben, bu maldan ücretimi ancak başkalarıyla eşit olacak miktarda alıyorum."[322]

c- Allah'ın Hükmü Karşısında Eşitlik:

Kendisinden önceki halifeler döneminde şeriatın hükümlerinin nasıl uygulandığını bilmiyor değildi. Başkalarının aciz kaldığı zaman kendisi hükmeder, hak ve adalete uygun kararını verirdi. Devletin idaresini ele alır almaz da, adaletin göz kamaştırıcı örneklerini sergiledi. İlâhî şeriatın bir göstergesi olarak hakkın en açık yolunu izledi. Bu hususta İmam'ın (a.s) sergilediği birçok örnek vardır. Kanunun kendisinin, aile fertlerinin ve arkadaşlarının hakkında uygulanmasından gocunmazdı. İmam'ın (a.s) kaybettiği bir zırh ile ilgili olarak hüküm vermesi için bir Yahudi'yle Kadı Şüreyh'in huzurunda muhakeme olmuştu.[323]

İmam'ın (a.s) davaları çözüme bağlamak noktasında verdiği hükümler, şeriatın derinliklerinden, din ve dünya işlerine dair ilminin genişliğinden kaynaklanıyordu. Bu da onun düşünce ve amel olarak masum oluşunun bir kanıtıydı.

2- İdarî Düzenleme ve Devletin Merkezî Otoritesini Yeniden Tesis Etmek:

İmam (a.s) Osman'ın tayin ettiği valileri görevlerinden aldı. Onların yerine bu görevlere lâyık ve Müslümanların güvenine sahip olan kimseleri tayin etti. Abdullah b. Amir yerine Osman b. Huneyf el-Ensarî'yi Basra'ya gönderdi. Kûfe'ye de Ebu Musa el-Eş'arî yerine Amare b. Şihab'ı gönderdi. Yemen'e Ye'la b. Münye yerine Ubeydullah b. Abbas'ı görevlendirdi. Abdullah b. Sa'd yerine Kays b. Sa'd b. Ubade'yi Mısır'a vali olarak görevlendirdi. Şam'a da Muaviye b. Ebu Süfyan yerine Sehl b. Huneyf'i gönderdi. Bu değişikliğin nedeni, önceki valilerin kötü uygulamalarıydı. Bunlar son zamanlarına kadar bozguncu bir idare şekli gerçekleştirmişlerdi. Ye'la b. Münebbih Yemen hazinesini alıp kaçtı. Muaviye de ordusunu hazırlayarak harekete geçti ve Sehl b. Huneyf'in görevine başlamasına engel oldu.[324]

İmam yeni valileri seçerken son derece titiz ve objektif davranıyordu. Yeni idari sistemiyle İslâm şeriatının eksiksiz uygulanmasına büyük önem veriyordu. Ensara yeniden güven aşıladı, onların maneviyatını yükseltti. Onları yönetime ortak etti. İmam (a.s) sapmanın devlet mekanizmasına sızmasına izin vermedi, böyle bir şeye tolerans da tanımadı. Fesadı, bozgunculuğu kesip atmada son derece kararlıydı. Yönetimini iyice oturtuncaya kadar Muaviye'ye ilişmemesi, iyice otoritesini kurduktan sonra Muaviye'yi bertaraf etmesi yönündeki önerileri de kesin bir dille reddetti.[325]

Muaviye biat etmekten kaçındıktan sonra İmam (a.s) merkezî otoriteyi Şam üzerinde kurmaya çalıştı. Sancağı oğlu Muhammed b. Hanefiye'ye verdi. Abdullah b. Abbas'ı ordunun sağ cenahına, Ömer b. Seleme'yi de sol cenahına komutan olarak atadı. Ebu Leyla b. Ömer b. Cerrah'ı çağırdı ve onu da ordunun önündeki öncü kuvvetlerin başına getirdi. Medinelilere hitap etti ve onları savaşa teşvik etti. Ancak Talha ve Zübeyr'in Basra'da İmam'a (a.s) karşı isyan ettikleri haberi ulaşınca Şam üzerine yürümekten vaz geçti. Talha ve Zübeyir Umre için kendisinden izin istemişlerdi, o da izin vermişti. Bu arada biatlerini bozmamaları hususunda onları uyarmıştı.[326]



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin