Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


Osman'a Biat Edilmesinden Sonra Ebu Süfyan



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə36/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   54

Osman'a Biat Edilmesinden Sonra Ebu Süfyan


Osman'a biat etme törenleri tamamlandıktan sonra, Ebu Süfyan, Osman b. Affan'ın evine gitti. Ev Osman'ın ailesi ve yandaşları tarafından hıncahınç doldurulmuştu. İktidara gelme başarısından dolayı büyük bir coşku yaşanıyordu. Ebu Süfyan'ın da oldukça sevinçli ve mutlu olduğu her hâlinden belliydi. Düşmanına galip gelmiş kinci ve şımarık bir insanın yüz ifadesi vardı yanaklarında. Çünkü büyükleri İslâm tarafından zelil kılındıktan sonra tekrar üstünlük kurmanın belirtileri ufuklarda görünmeye başlamıştı. Sağa baktı, sola baktı. Osman'ın evinde toplananlara sordu: "İçinizde sizden olmayan biri var mı?" "Yok." diye cevap verdiler. Bunun üzerine şöyle dedi: "Ey Ümeyyeoğulları! Bu makamı bir top gibi birbirinize atın. Ebu Süfyan'ın yemin ettiğine andolsun ki, ne cennet var, ne de cehennem. Hesap vermek ve ceza görmek de yok... Ben bu egemenliği sizin için arzu ediyordum. Bu egemenlik, artık miras olarak sizin çocuklarınıza yetişecektir."[299]

Sonra şehitlerin efendisi Hamza b. Abdulmuttalib'in kabrinin başına gitti. Kabri tekmeleyerek şöyle dedi: "Ey Ebu Ammare! Uğruna kılıcınla bizimle vuruştuğun din, şu anda bizim çocuklarımızın elinde bir oyuncak oldu. Oynuyorlar onunla."[300]


Osman İktidarının Olumsuz Yönleri


İmam Ali (a.s) Ebu Bekir ve Ömer'le geçinmeye çalıştı. Onlara karşı açık bir muhalefet yapmadı. Çünkü o zaman İslâmî yönetimdeki sapma gizliydi. İmam (a.s) çok kere yanılan halifenin tavrına müdahale ediyor ve halife de buna olumlu karşılık veriyordu. Ebu Bekir ve Ömer'in İmam'dan (a.s) duydukları korkunun nedeni, onun ümmetin yasal temsilcisi, hilâfette hak sahibi, sahabenin seçkin ve önde gelenlerini kapsayan muhalefet akımının lideri olmasıydı. Çünkü İmam (a.s) hilâfet hakkından vazgeçmiştiyse ve bundan dolayı da iktidar sahipleri ondan yana kendilerini güvende hissediyorlardıysa da, Resulullah (s.a.a) tarafından kendisine miras bırakılan İslâm akidesinin denetçisi ve koruyucusu olma misyonundan asla ödün vermemişti.

Fakat Osman'ın iktidarı zamanında bozgunculuk artık gemi azıya almıştı. Açık bir şekilde devlet organlarına sirayet etmişti. Zulüm ve haksızlık Müslüman kitleleri de kapsamıştı. Bunun üzerine İmam (a.s) Osman'ın davranışlarından memnun olmadığını, uygulamalarını reddettiğini açık bir şekilde ortaya koydu. Ammar b. Yasir ve Ebuzer gibi seçkin sahabîler de onun yanında yer aldılar. Hatta Emir'ül-Müminin'in (a.s) halifeliğine karşı çıkanlar bile Osman'ın kötü idaresinden ve iktidarının bozgunculuğundan memnun değildiler. Osman yönetiminin özelliğini ve karakteristik çizgilerini şu şekilde özetleyebiliriz:

Osman iktidara geldiği zaman yetmiş yaşının üzerindeydi. Akrabalarına düşkündü, onlara karşı aşırı bir sevgi besliyor, onları daima kayırır bir tavır içindeydi. Şöyle dediği rivayet edilir: "Eğer cennetin anahtarları benim elimde olsaydı, bütün Ümeyyeoğulları'nın cennete girmeleri için anahtarları onlara teslim ederdim." Osman İslâm'dan önce zengin bir adamdı, konforlu bir hayat yaşıyordu. İslâm'a girdikten sonra da zenginliği devam etti. Bu yüzden fakirlerin çektiği zorlukları ve yoksulların acılarını hissedemezdi. Kendisinden adalet ve eşitlik isteyen yoksul kitlelere karşı çifte standart uygulardı. Onlara karşı sert ve kabaydı. Buna Abdullah b. Mes'ud, Ammar b. Yasir ve Ebuzer gibi Müslümanlara karşı sergilediği tavrı örnek gösterebiliriz.

Öbür taraftan akrabalarını yanına almış ve yönetimi onlara teslim etmişti. Söz gelişi, Velid b. Ukbe b. Ebu Muayt'i Kûfe valisi olarak atamıştı. Ki Hz. Peygamber (s.a.a) onun cehennem ehli olduğunu bildirmişti. Abdullah b. Ebu Sarh'ı Mısır valisi, Muaviye b. Ebu Süfyan'ı Şam valisi, Abdullah b. Amir'i de Basra valisi olarak atamıştı. Velid b. Ukbe'yi Kûfe valiliğinden aldıktan sonra, onun yerine Said b. As'ı tayin etmişti.[301]

Osman'ın Mervan b. Hakem'e karşı zaafı vardı. Sözlerini dinliyor, isteklerini yerine getiriyordu. Hatta çeşitli bölgeler Osman'a karşı isyan bayrağını açıp her tarafa kaos hâkim olduğu sırada, İmam (a.s) işe müdahale etmiş, durumun sakinleşmesine çalışmıştı. Yönetim ve maliye politikalarının düzeltilmesi ve valilerin değiştirilmesi talebiyle gelen isyancıları yatıştırıp memleketlerine göndermeye çalışmıştı. Bunu yaparken Osman'dan Mervan b. Hakem ve Said b. As'ın dediklerini yapmamasını istemişti.

Ancak durum biraz sakinleştikten sonra Mervan geri döndü ve Osman'ı dışarı çıkıp isyancılara sövmeye teşvik etti. Bunun üzerine İmam (a.s) kızgın bir şekilde Osman'ın yanına gitti ve şöyle dedi: "Sen Mervan'dan memnun musun? Oysa onu memnun eden tek şey, seni dininden ve aklından saptırmaktır. Onun istediği, serkeş bir deve gibi seni amaçsızca sürüklemektir. Allah'a yemin ederim ki Mervan, dini ve nefsi itibariyle dikkate değer, olumlu ve hayırlı bir görüşe sahip değildir."[302]

Bir keresinde Osman, Velid b. Ukbe aleyhinde şarap içtiğine dair şahitlik eden şahitlere kızmış ve onları kovmuştu. Bunun üzerine İmam (a.s) işe karışmış ve Osman'ı olayların akıbetleriyle korkutmuştu. Osman'a Velid'i yeniden çağırmasını, yargılamasını ve hakkında had cezasını uygulamasını istemişti. Velid getirtilmiş, şahitler aleyhinde tanıklık etmiş ve İmam (a.s) da ona had cezasını uygulamıştı. Bu olay Osman'ı kızdırmış ve İmam'a, "Bunu yapmaya hakkın yoktur." demişti. İmam (a.s) da ona hakkın ve şeriatın mantığıyla cevap vermişti: "Bilâkis bundan daha kötüsü yoldan sapmak ve Allah'ın hakkının alınmasına engel olmaktır."[303]

Osman'ın maliye politikası, Ömer'in toplumda sınıflar oluşturma, devletin gelirleri dağıtma noktasında bazı insanlara diğerlerine göre ayrıcalık tanıma esasına dayanan politikasının bir devamı niteliğindeydi. Ancak Osman, daha geniş ve korkunç çapta bu politikayı izlemekteydi. Onun döneminde Ümeyyeoğulları aşırı servete kavuştular. Hatta beytülmal muhafızı Osman'ın sorumsuzca savurganlığına itiraz edince, "Sen bizim hazinemizin bekçisisin; sana verdiğimiz zaman al, sustuğumuz zaman da sus." demişti. Muhafız da ona şu cevabı vermişti: "Allah'a yemin ederim ki, ben ne senin, ne de ailenin hazinesinin bekçisiyim. Ben ancak Müslümanların hazinesinin bekçisiyim." Hatta bir cuma günü Osman'ın konuşma yaptığı sırada beytülmal muhafızı mescide gelmiş ve: "Ey insanlar! Osman, benim kendisinin ve ailesinin hazinesinin bekçisi olduğumu iddia ediyor. Oysa ben Müslümanların hazinesinin bekçisiyim. İşte hazinenizin anahtarları!" demiş, sonra da anahtarları atmıştı.[304]



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin