Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


MİHRAB ŞEHİDİ İMAM ALİ (a.s)[432]



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə51/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54

MİHRAB ŞEHİDİ İMAM ALİ (a.s)[432]


Şer çetesi, hakkın dalgalanan bir bayrağının, kötülüğe uzanıp ıslâh eden bir elinin ya da zalimlerin ve sapkınların bozgunculuklarını ve çarpıklıklarını ifşa eden bir sesinin olmamasını kararlaştırdı. Dün Ebu Süfyan, henüz beşikteki İslâm risaletini canlı canlı boğmak amacıyla Peygamber'in (s.a.a) öldürülmesi için plânlar kuruyor, tuzaklar hazırlıyor, hainlikler düşünüyordu. Ama Allah nurunu tamamlayacaktı.

Şimdi de Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, Sakife sapmasının sonuçlarını devşiriyordu. Babasının İslâm risaletini ortadan kaldırmak için başlattığı mücadeleyi tamamlamak için çalışıyordu. Bu hususta cehalet, sapıklık ve körlük kuvvetleri de ona yardımcı oluyorlardı. Bunun için ümmetin diri vicdanını, hakkın ve adaletin sesini, ölümsüz İslâm bayrağının taşıyıcısını, hoşgörü ve özgürlük membaı Muhammedî şeriatı ihya edeni öldürmek için plân hazırladılar.

Karanlıkta sapıklıklarını ve fesatlarını yayabilmek için hidayet nurunu söndürmeleri gerektiği noktasında görüş birliğine vardılar. Karanlığın en zifiri noktasında şeytan İbn-i Mülcem'le tokalaşmak için elini uzattı. Şeytanın el verdiği İbn-i Mülcem, kuytu bir yerde, kalleşçe kılıcını, dünyaya arkasını dönen, Allah'ın evine yönelerek secde eden İmam'ın (a.s) başına kılıcını indirdi. Hiç kimse mertçe İmam'ın (a.s) karşısına çıkamazdı çünkü.

Ramazan ayının on dokuzuncu gecesi geldiğinde mi İmam (a.s) göğe bakıp uzun düşüncelere dalıyordu. Şu sözleri tekrarlardı: "Ne yalanladım, ne de yalanlandım. Bu bana vadedilen gecedir."[433] Geceyi İmam (a.s) dua ve yakarışlarla geçirdi. Sonra sabah namazını kılmak üzere Allah'ın evine (mescide) doğru yöneldi. Her zaman yaptığı gibi insanları Allah'a ibadet etmeye çağırdı: "es-Salâh... es-Salâh... (Namaz… Namaz…)" diye seslendi.

Ardından namazına başladı. İmam (a.s) Rabb'ine yakarmakla meşgul iken melun cani Abdurrahman İbn-i Mülcem birden fırladı ve "Hüküm Allah'ındır, senin değil!" diye bağırarak mübarek başlarına bir kılıç indirdi. Kılıç, İmam'ın (a.s) kafasını yarmıştı. İmam'ın (a.s) dudaklarından şu sözleri dökülüverdi: "Kâbe'nin Rabb'ine andolsun, kurtuldum."[434]

Mescitte bir uğultu koptu. İnsanlar bir anda koşmaya başladılar. İmam'ın (a.s) mihrabında kanlar içinde yattığını gördüler. Başı sarılmış vaziyette evine götürdüler. İnsanlar ağlıyor, figan ediyorlardı. Cani İbn-i Mülcem yakalandı. İmam (a.s), oğlu Hasana, diğer oğullarına ve ailesine ellerindeki esire iyi davranmalarını tavsiye ettikten sonra şöyle dedi: "Cana karşılık candır. Eğer ben ölürsem, beni öldürdüğü gibi siz de onu öldürün. Eğer yaşarsam, o zaman onun hakkındaki kararımı ben veririm."[435]


İmam'ın (a.s) Vasiyeti


İmam (a.s), oğulları Hasan ve Hüseyin'e (a.s), ailesinin bütün fertlerine genel tavsiyelerde bulundu ve şöyle buyurdu:

"Size Allah'tan korkmanızı, size meyletse de dünyayı arzulamamanızı, sizden yitip giden dünyalık bir şeyden dolayı üzülmemenizi tavsiye ediyorum. Daima hakkı söyleyin, Allah katındaki ecir için çalışın, amel edin. Zalimin hasmı, mazlumun da yardımcısı olun. Kitaptaki hükümlere göre amel edin. Allah için yaptığınız bir şeyden dolayı kınayanın kınamasından çekinmeyin."[436]

Yara derin ve şiddetliydi. Bu yüzden İmam'a (a.s) fazla zaman tanımadı. Kaçınılmaz ecel gelmişti. Son söylediği söz şu ayet oldu: "Amel edecekler, bunun gibisi için amel etsinler." Sonra tertemiz ruhu esenlik yurdu cennete uçtu.

İmam'ın (a.s) Naaşının Defni ve Onun İyiliklerinin Sayıldığı Toplantı


İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s) Emir'ül-Müminin'in (a.s) cenazesiyle ilgili işleri yerine getirdiler. Gusül verme, kefenleme ve defin işlemlerini yaptılar. Sonra İmam Hasan (a.s), babasının cenaze namazını kıldı. İmam'ın (a.s) ev halkı ve seçkin arkadaşları da arkasında saf tuttu. Ardından mübarek naaşını son barınağına götürdüler. Kûfe yakınlarındaki Necef'e defnedildi. Bütün işlemler gece yapıldı.[437]

Ardından Sa'saa b. Sûhan kalktı ve İmam'ın (a.s) güzelliklerini, üstün meziyetlerini anlatmaya başladı ve şunları söyledi:

"Ne mutlu sana! Ey Ebu'l-Hasan! Andolsun doğumun güzeldi. Güçlü bir sabrın vardı. Cihadın olağan üstüydü. Görüşünle muzaffer oldun. Ticaretinde kazançlı çıktın. Sonra Yaratıcı'nın huzuruna vardın. Rabb'in müjdeleriyle seni karşıladı. Melekleri senin etrafını sardı. Mustafa'nın yakınlarına yerleştin. Allah sana, ona komşu olma lütfunu bahşetti. Kardeşin Mustafa'nın derecesine yetiştin. Onun dopdolu kasesinden içtin. Allah'tan, senin izinden giderek sana uymayı, senin gibi bir hayat sürdürmeyi nasip etmesini diliyoruz. Senin dostlarını dost edinmeyi, senin düşmanlarına düşman olmayı temenni ediyoruz. Bizi senin dostların grubunun arasında haşretmesini istiyoruz. Hiç kimsenin elde edemediği nimetlere nail oldun. Kimsenin kavuşamadığı derecelere kavuştun. Kardeşin Mustafa'nın yanı başında Rabb'inin yolunda hakkıyla cihat ettin. Allah'ın dininin hâkim olması için her türlü fedakârlığı yaptın. Ta ki sünnetleri yeniden hayata geçirdin, fitneleri ıslâh ettin. Böylece İslâm doğru mecrasına girdi, iman prensipleri ahengini yakaladı. Benden sana en yüce salât ve selâm dilekleri."

Ardından şunları söyledi: "Andolsun, Allah senin makamını onurlandırmıştır. Sen soy olarak Peygamber'e (s.a.a) en yakın kimse idin. İlk önce İslâm'a giren kimse sendin. Yakinî inancı en iyi özümseyen kimselerin başındaydın. Kalbi en sağlam kimseydin. İnsanlar içinde kendini en fazla cihada adayan kimseydin. Hayırda en büyük pay senindi. Allah, sana verdiği büyük ecirlerden bizi mahrum bırakmasın ve senden sonra bizi zelil etmesin! Allah'a yemin ederim ki, senin hayatın hayırların anahtarı ve kötülüklerin kilidiydi. Ama şu günkü günün, bütün kötülüklerin anahtarı ve bütün hayırların kilidi oldu. Eğer insanlar senin sözlerini kabul etselerdi, başlarının üzerinden yağan ve ayaklarının altından ağan bereketlerden yerlerdi; ama onlar ahirete karşılık dünyayı tercih ettiler."[438]



İMAM ALİ B. EBU TALİB'İN MİRASI


İmam'ın (a.s), Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra -Peygamber'in (s.a.a) vasiyeti doğrultusunda- yaptığı ilk iş, Kur'ân-ı Kerim'i toplamak oldu. Kur'ân'ı iniş sırasına göre tertip etti, ayetlerin inişi, tefsiri ve tevili ile ilgili olarak Muhammed (s.a.a) ümmetinin ihtiyaç duyduğu paha biçilmez bilgilere yer verdi. İmam (a.s) hazırladığı mushafı birinci halifeye sundu. Halife: "Bizim buna ihtiyacımız yok." dedi. İmam (a.s), onların, bu günden sonra hazırladığı bu mushafı göremeyeceklerini ifade etti. Gerçekten öyle oldu. Bilindiği gibi, bu mushafı İmamlar oğullarına miras olarak aktarmışlardır.

İmam (a.s) "es-Sahife" adı verilen ve diyetlerin hükümlerini içeren bir eser de bırakmıştır. Bu sahifeden Buharî, Müslim ve İbn-i Hanbel bazı bilgiler rivayet etmişlerdir. Ayrıca insanların bilmek durumunda oldukları bütün helâl ve haramları içeren "el-Camia" adı verilen bir kitap da ondan rivayet edilmiştir. İmam Sadık (a.s) "el-Camia"nın yetmiş zira uzunluğunda olduğunu, birinin derisini tırmalamanın cezasına kadar bütün meseleleri içerdiğini belirtmiştir.

Gelecekteki hadiseleri ve önceki peygamberlerin sahifelerini içeren "Cifr" kitabı da ondan kalan miraslar arasındadır. "Fatıma Mushafı" da buna benziyordu. Bu mushafı Hz. Fatımat'uz-Zehra babasının vefatından sonra, kendisine ilham edilen anlamları Ali'ye (a.s) yazdırarak hazırlamıştı. [439] Bu kitapların tümü, önceki imamdan sonraki imama intikal eden imamet miraslarından sayılır.

Ayrıca, ümmetin âlimlerinden bir grup da, İmam'dan (a.s) geriye kalan birçok hutbe, mektup ve özlü sözler toplamıştır. Bunlar da içeriklerine uygun isimlerle ünlenmişlerdir. Bunların ilki ve en ünlüsü Şerif Razî'nin (öl. H. 404) derlediği ve "Nehc'ül-Belâğa" adını verdiği eserdir. Bu kitap, İmam'ın (a.s) akide, ahlâk, idare ve yönetim, tarih, toplum, psikoloji, dua, ibadet ve diğer doğal ve beşerî bilimler gibi değişik alanlara ilişkin göz kamaştırıcı fikirlerini içermektedir. Bu eser, Şerif Razî'nin derlediği İmam'ın (a.s) hutbelerinden, mektuplarından, vasiyetlerinden ve özlü sözlerinden oluşmaktadır. Şerif Razî'nin derlemediği şeyleri de başka âlimler derlemişler ve bunlara da "Müstedrekat-u Nehc'il-Belâğa" adını vermişlerdir.

Nesaî (öl. H. 303), İmam Ali'nin (a.s) Resulullah'tan (s.a.a) rivayet ettiği hadisleri bir araya getirmiş ve hazırladığı bu esere "Müsned'ül-İmam Ali (a.s)" adını vermiştir.

Amidî (öl. H. 520-550 arası) İmam'ın (a.s) hikmetli kısa sözlerini toplamış ve bu esere "Gurer'ul-Hikem ve Durer'ul-Kelim" adını vermiştir.

Ebu İshak el-Vatvat (öl. H. 553-583 arası) İmam'ın (a.s) bazı sözlerini derlemiş ve hazırladığı bu esere de "Matlub-u Kulli Talib Min Kelâm-i Ali b. Ebî Talib" adını vermiştir. el-Cahiz'den (öl. H. 255) İmam Aliye (a.s) ait "Mietu Kelime" (Yüz söz) rivayet edilmiştir. Mecma'ul-Beyan tefsirinin müellifi Tabersî de İmam'ın (a.s) sözlerinden "Nesr'ul-Lealî" adlı bir eser hazırlamıştır. Nasr b. Muzahim'in yazdığı "Kitab'us-Sıffin" adlı eser de İmam'ın bazı hutbelerini ve yazılarını içermektedir. "es-Sahifetu'l Aleviyye" ise İmam'dan (a.s) rivayet edilen duaları kapsamaktadır.


Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin