Türkische Gewander und Osmanicshe Gesellschaft im
achtzehnten JahrhundeH, Graz, 1966
si organizasyon olarak İstanbul hayatında yer almasının başlıca nedenlerinden birisi, tarikatın Ahmed Sırhindî'den miras aldığı reformcu kimlik, diğeri de kökeni Lale Devri'ne uzanan ve bu dönemde devlet yönetiminde söz sahibi olan Melamî-ler tarafından desteklenmesidir. Murad Buharî'nin Melamî kutbu Şeyhülislam Pas-" makçızade Ali Efendi'ye intisap etmesi, Müceddidî-Melamî ittifakının bu dönemde kurulmasıyla sonuçlanmış ve bu siyasi oluşumun bürokrasi içindeki icraatlarından rahatsız olan Sadrazam Çorlulu Ali Paşa (ö. 1711), Murad Buharî'yi İstanbul'dan uzaklaştırmak istemesinin bedelini hayatıyla ödemiştir.
III. Ahmed döneminde (1703-1730) Müceddidîlik, ile Melamîlik arasında kurulan siyasi ittifakın İstanbul'un tasavvuf kültürüne yaptığı etki ise, 18. yy'dan 20. yy'a uzanan kesintisiz bir mistik geleneğin şehir hayatını kuşatmasıyla sonuçlanmıştır. Murad Buharî'nin Melamî hilafeti alması, Murad Buharî Tekkesi'nde odaklanan Müceddidîliğin Melamî meşrep bir Nakşîlik şeklinde gelişmesine neden olmuş, bu tasavvuf anlayışının en güçlü temsilcileri sayılan Süleyman Hüseynî Efendi (ö. 1877) ile oğlu Abdülkadir Belhî(->), söz konusu tekkenin meşihatında bulunmuşlardır. Diğer yandan aslen Melamî olup Murad Buharî'ye intisap ederek Müceddidî icazeti alan La'lîzade Abdülbakî(->) ise, Eyüp'te kurduğu Kalenderhane Tekkesi'nde(->) Nakşîliğin klasik yorumuna bağlı kalarak "mücerredlik erkânı"m esas alan ve Yesevî kültürüyle yoğrulmuş Kalenderîliği ön plana çıkaran bir tasavvuf anlayışını sürdürmüştür. Kalenderhane Tekkesi'nde temsil edilen bu tasavvuf sentezindeki Müceddidî etkisinin çok geri planda kaldığını belirtmek gerekir.
Kalenderhane Tekkesi'nde oluşan Melamî meşrep Nakşîlik anlayışının Orta Asya uzantılı tasavvuf köklerine, İstanbul'da faaliyet gösteren ve kendi aralarında grup oluşturan bir diğer tekke organizasyonunda daha rastlamak mümkündür. Bunlardan ilki l692'de Kadırga'da kurulan Buhara Tekkesi'dir(->). Özbek kökenli Nakşî şeyhlerinin yönettiği bu tekke, Orta Asya hanlıkları ile Osmanlı Devleti arasındaki siyasi/kültürel ilişkinin de odak noktasını o-luşturmuş, meşihat görevini üstlenen post-nişinleri aynı zamanda söz konusu hanlıkların İstanbul'daki siyasi temsilciliğini yapmışlardır. 18. yy'da Yahya Efendi ve 19. yy'da Mehmed Efendi ile Süleyman Efendi, bu siyasi temsilcilik rolünü üstlenen tekke postnişinlerinden en tanınmışlarıdır.
Orta Asya kökenli Nakşibendîliğin kuruluş tarihi bakımından İstanbul'daki ikinci önemli merkezi Kaşgarî Tekkesi'dir(->). 1745'te Murtaza Efendi (ö. 1753) tarafından temelleri Eyüp'te atılan bu tekke, kurucusunun Ahmed Carullah Cüryanî mün-tesibi olması nedeniyle başlangıçta Müceddidî geleneği içinde yer almış, fakat daha sonra Doğu Türkistan kökenli Hâce Abdullah Nidaî (ö. 1760) tarafından Orta Asya Nakşîliğinin merkezi durumuna getirilmiştir. Adını Abdullah Nidaî Efen-
Dostları ilə paylaş: |