ROMA SUYOLLARI
MÖ 8-7. yy'larda tarihi yarımadanın doğusunda kurulmuş olan Bizantion çok küçük bir yerleşim yeriydi. Su ihtiyacı kuyulardan ve kaynaklardan sağlanıyordu. Roma döneminde istanbul'un kalabalıklaşması üze-
rine dört tane önemli isale hattı yapıldı. Bunlardan Hadrianus (hd 117-138) ile Va-lens (hd 364-378) tarafından yaptırılanların nerelerden geldiği, Istrancalar'dan ve Belg-rad Ormam'ndan gelen iki büyük isale hattının ise, geldikleri ve geçtikleri yerlerin bilinmesine rağmen hangi Roma imparatoru veya imparatorları tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Roma döneminde İstanbul'daki ilk önemli isale hattı Hadrianus tarafından yaptırılmıştır. Bu isalenin şehrin batısından geldiği bilinmekte ise de güzergâhı hakkında hiçbir bilgi yoktur. Ancak Istrancalar'dan gelen isale hattının şehre giriş yeri araştırılırken görülen bir galeri ağzının arkasında yapılan kazı sonunda bulunan küçük boyutlu galerinin Hadrianus'a veya Valens Suyolu'na ait olması ihtimali fazladır.
Geç Roma döneminde istanbul'a su getiren ikinci önemli isale hattının yapımına Constantinus (hd 324-337) tarafından başlanmış olması ihtimali büyüktür. Constantinus 324'te imparator olduktan sonra Konstantinopolis'i imara başlamış, 330'da Konstantinopolis'i Roma İmparator-luğu'nun başşehri yapmış, çeşitli abidelerle süslemiş, kendi adı ile anılan surları inşa ettirmiş ve Istrancalar'dan çok uzun bir isale galerisi ile şehre su getirmeyi planlamıştır. 242 km uzunluğundaki bu isale hattının tamamının Constantinus'un nispeten kısa süren, imparatorluğu sırasında tamamlanmış olması mümkün değildir. Constantinus tarafından başlatılan isale hattı oğlu Constantius (hd 337-301) veya daha sonraki Roma imparatorları tarafından tamamlattırılmış olabilir. Bu isale galerisinin izine en son Vize'nin 6 km batısındaki Fındıklı Dere'nin içerisindeki su alma yerinde rastlanmıştır. Bölgenin to-pografik yapısı ve mevcut su kaynaklarına göre galerinin başı 5-6 km daha batıda olabilir ise de, bu bölgede isale hattına ait başka bir kalıntı yoktur, isale hattı Vize, Saray, Istranca, Aydınlar, Gümüşpınar, Çift-likköy, Kalfaköy, Dağyenice üzerinden Terkos Gölü'nün güneyinden geçerek Ta-yakadın'a ulaşır. Sonra Alibeyköy Dere-si'nin sağ sahilinden devam ederek Cebe-ciköy ve Küçükköy'ü geçip Edirnekapı'mn 200 m kadar güneyinden şehre girer, isale hattının üzerinde halen yarı yıkık veya yalnız temelleri kalmış 40 kadar sukemeri vardır. Kazı yapıldığı takdirde 15-20 kemerin daha izinin bulunması mümkündür. Bu isale hattının üzerindeki kemerlerden 6 tanesi çok katlı ve çok gözlüdür. Geri kalan 34 kemerden 3-4 tanesi tek katlı ve çok gözlü, diğerleri yalnız bir gözlüdür. Bütün büyük kemerlerin yapı tekniği aynıdır, yalnız iki tanesininki değişiktir.
Istrancalar'dan gelen isale hattı üzerindeki kemerlerden iki tanesinde haçlar ile bir de zafer monogramı tespit edilmiştir. Bunlardan biri tesisin en büyük yapısı olan Kurşunlugerme Kemeri'dir. Üç katlı olan bu kemerin alt katta 3, orta katta 7 ve en üst katta 11 gözü vardır, yüksekliği ise 33-34 m arasındadır. Çok sarp ve derin bir vadide inşa edilen bu kemerin çeşitli yer-
lerine düzensiz ve sistemsiz bir şekilde haçlar yerleştirilmiştir. Haçlardan birkaç tanesi kemerin memba tarafındaki yüzünde, payandaların kornişleri üzerinde, diğer bir bölümü en üst katta sağdaki kemer taşlarının üzerinde görülür. En üst kattaki kemerlerin sağdan ikinci gözünün her iki yüzündeki kilit taşında bulunan 8 kollu bir monogramın veya christogramın etrafı çelenk ile çevrilmiştir, alt tarafında iki kurdele vardır. Spitzing, 8 kollu güneş ve haç kombinezonundan oluşan zafer armasının Constantinus zamanında kullanılmaya başladığını, 4. yy'ın sonuna doğru etrafının çelenk ile çevrildiğini ve sarkan iki kurdelenin eklendiğini yazar.
Bu monogram ile üçüncü gözde korniş taşları bulunan haçlar ancak sarp olan sağ sahile tırmanmak suretiyle görülebilmektedir.
Buna mukabil Kurşunlugerme'den 4 km memba tarafında isale hattı üzerinde bulunan beş açıklıklı Karamanoğlu Keme-ri'nde bu arma orta gözün kilit taşı üzerindedir, diğer gözlerin kilit taşlarına ise haç konmuştur. Bu kemerin yapı tekniği de diğerlerinden farklıdır. Monogram ve haçların sistemli bir şekilde tertiplenmiş olması, diğer 6 büyük kemerden sonraki yıllarda yapıldığını gösterir. Kurşunlugerme Kemeri'nde bunların düzensiz ve zor görülen yerlerde olması ise kemerin tamiri sırasında yapıldığını kanıtlar. Çiftlikköy'ün kuzeybatısındaki Kürt Deresi üzerinde birbirinden 30 m uzaklıkta bulunan iki kemerden mansap tarafmdakinin yapı tekniği de diğerlerinden çok farklı olup, ilk bakışta baraj intibaını verir. Memba tarafındaki kemerin, ayaklan hariç, gözleri tamamen yıkılmıştır. Kalıntılarının yapı tekniği diğer kemerlerin aynıdır. Anlaşıldığına göre memba tarafındaki kemer yıkıldıktan sonraki yıllarda mansap tarafında dolu gövdeli daha robüst bir kemer yapılmıştır.
Istrancalar'dan gelen bu isale hattı tamamen galeri şeklindedir. Romalılar galerilerini bir hendek içerisinde inşa ettikten sonra toprakla örterlerdi. Bu suretle meydana gelen teraslar bugün dahi arazide görülmekte ve birçok yerde bu teraslar orman yolu olarak kullanılmaktadır. Galeriler tesviye eğrilerine paralel olarak götürülmüş, vadileri dolaşmak suretiyle dereler küçük kemerlerle geçilmiş, uzun vadilerde zorunlu olarak büyük kemerler yapılmıştır. Galeri ağızlarının açık olduğu yerlerde içleri toprakla dolduğu için yükseklikleri ölçülememiştir. Başlangıç bölümünün dışında galerilerin enleri genellikle 85 cm'dir. Alibeyköy Deresi'nin baş tarafına yakın yerde, Tayakadın ile Ce-beciköy arasındaki isale galerisinin güzergâhı derenin sağ sahilini takip eder ve yan dereleri küçük kemerlerle geçer. Bu bölgede yol yapımı dolayısıyla bir yerde meydana çıkan galeri hiç bozulmamıştır, boyutları 85x170 cm'dir ve üstü taşlarla çatı şeklinde örtülüdür. Galerinin içi parlak horasanharcı ile sıvalıdır ve kalker yığılması yoktur.
Tarihi galerilerin debilerinin hesabında, ekseri yapıldığı gibi, sıvalı bölüm su ile ya-
rı dolu alınır. 50 cm'lik su derinliğinde 0,0006 derecelik eğim ile parlak sıvalı olan bu galeri için hidrolik hesap yapılırsa debisi 25.488 m-Vgün veya 295 it/sn olarak bulunur.
Halkalı Köyü ile Cebeciköy arasındaki araziden çıkarak İstanbul'a gelen Halkalı isale hatlarının künkleri ve galerileri, bu bölgedeki suların çok sert olması dolayısıyla kalkerle kaplıdır. Buna mukabil Istrancalar'dan gelen galerilerde en küçük bir kalker yığılması yoktur. Bu husus şehir içinde rastlanan aynı boyutlardaki galerilerin hangisinin Istrancalar'dan gelen galeri olduğunun tanınmasında yardımcı olur.
Istrancalar'dan gelen galerinin şehre en yakın yerdeki izine Cebeciköy'ün güneyinde Fındıklı Dere üzerinde, Uzunkol-tuk Kemeri'nden 22 m yüksekte, 72 m kotunda rastlanmıştır. Edirnekapı ile bu noktanın doğrusal uzaklığı 10 km, isale hattının boyu ise 13 km'dir. Bu noktadan surlara kadar olan bölgede galerinin başka bir izine rastlamak mümkün değildir. Aradaki alan büyük küçük binalarla doludur. Arazinin morfolojisi bu aradaki isale hattının geçeceği yerleri tamamen belirler. Topçular ile Edirnekapı arasında alçak bir bölgenin bulunması dolayısıyla, isale hattının Edirnekapı'mn 200 m güney veya kuzeyinden girmiş olması gerekir. Istranca-lar'dan gelen isale hattının başlangıç bölümünün dışında her yerdeki eğimi 0,0006 derece civarındadır. En son tespit edilen nokta ile bugünkü şehir surları arasında aynı eğimle bir hesap yapılacak olursa, surların dibinde galerinin deniz seviyesinden yüksekliğinin 63-64 m civarında olduğu bulunur. Galerinin Mihrimah Ca-mii'nin 200 m güneyinde Süleymaniye ve Beylik suyolları gibi Bozdoğan Kemeri(->) üzerinden geçen Osmanlı suyollarının bulundukları yerden girmiş olması ihtimali fazladır. Büyük ihtimalle Osmanlı suyolları bu galeriyi takip etmiştir. Galerinin şehir içerisindeki yolunu bulmak ise imkânsızdır. Ancak Bozdoğan Kemeri'nin Fatih Camii tarafındaki 50 m'lik bölümü yol yapımı dolayısıyla kaldırıldıktan sonra, oradaki Osmanlı kubbesinin bulunduğu kemerin başlangıç bölümünde, görülen sokak seviyesinden tabanı 25 cm kadar alçakta olan galerinin boyutları Istrancalar'dan gelenin aynı olduğu gibi sıvası da aynıdır ve içinde kalker yığılması yoktur. Bu yüzden Istrancalar'dan gelen galeri olması ihtimali çok büyüktür. Bu isale hatlarının yapıldıkları tarihlerde şehir Beya-zıt'ın doğusunda bulunduğuna göre, Hadrianus ve Constantinus'un yaptırdığı isale galerileri Fatih ve Beyazıt tepeleri arasındaki alçak bölgeyi muhakkak bir kemer ile geçmiş olmalıdır. Bu yüzden Valens Kemeri diye bilinen Bozdoğan Kemeri'nin yerinde veya civarında Hadrianus ve belki Constantinus tarafından yapılmış olan bir kemerin bulunması gerekir. Birçok kaynakta ise Valens Kemeri'nden zaten Hadrianus Kemeri diye bahsedilir. F. W. Un-ger'deki bazı kayıtlara göre Valens mevcut kemerleri restore etmiş, genişletmiş veya yükseltmiştir.
Dostları ilə paylaş: |