SELAMLIK
Tanzimat yenilikleri, selamlık dairelerini daha çok etkiledi ve Batı mimari üsluplarıyla inşa edilen yeni büyük konaklarda selamlık dairelerine bütün bir ön cephe ayrıldı. Dolmabahçe Sarayı'mn(->) ma-beyn-i hümayun denen, kentteki selamlık dairelerinin en büyüğü ve görkemlisi olan bölümü de bu yeni dönemdeki selamlık anlayışına bir örnek teşkil etti. Sa-hilsaraylar, yalılar, kent içi konaklar, Tanzimat'ın getirdiği modalara ve açılışlara uygun planlara göre inşa edilirken selamlıkla haremi tek çatı altında bir araya getiren ve mabeyin dairesinin işlevselliğini artıran bir yapılanmaya yönelindi. Giderek haremle daha iç içe, "dönme dolap" düzeneği ile tek mutfaktan servis olanaklı, hattâ daha modern konaklarda harem ve selamlık ayrımlarına yer verilmeksizin simetrik planlar tercih edilmeye başlandı. Bu süreçte, selamlığı 2-3 mabeyin odası ile bir "başoda" temsil ederken tek çatı altında aile bireylerinin daha sık bir araya gelmeleri, kaçgöç geleneklerinin terk edilmesi de tedricen yaşandı.
İstanbul evlerinin selamlık dairelerinin, Lale Devri'nden Tanzimat'a kadarki süreçte saptanabilen bir diğer özelliği, kültürel ve sanatsal etkinliklere mekânlık etmesidir. İstanbul selamlıklarına özgü etkinlikler, içkili eğlencelerden, heyet-i vükelâ oturumlarına, padişah ağırlamalarına, dinsel törenlere ve toplantılara, özel derslere ve söyleşilere değin çok yönlü ve kent kültürünün oluşumunda etkili olageldi. Bu gelişim özellikle konak sahibinin kişiliğine ve babadan oğula korunabilen mevkilerin ve servetlerin sağladığı olanaklara bağlı kaldı. Vezir ve ulema ailelerinin konakları, çoğu kez 3-5 kuşak boyunca birer resmi, dini kurum, okul işlevinde olabilmek-
Eski bir kartpostalda bir İstanbul evinin selamlık kısmının dıştan görünüşü.
Cengiz Kahraman arşivi
Dostları ilə paylaş: |