SİLAHTARAĞA ELEKTRİK
Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, Kâzım Ka-rabekir Caddesi, Barbaros Caddesi, Çamlık (Top Ağaçlar) Caddesi gibi toplayıcı yollar ile semtin kendi içinde bağlantılarını kuran tali nitelikte cadde ve sokaklar mevcuttur.
Eski haritalarda Alibeyköy Deresi'nin üzerinde derenin ağzında bağlantı kuran bir ikinci köprü Terkos Köprüsü olarak; bazı eski haritalarda ise Kâğıthane Deresi üzerindeki köprü Fil Köprüsü olarak gösterilmektedir. Bizans döneminde dereler üzerinden ahşap köprüler ile bağlantı kurulduğu bilinmektedir.
Semtin ticaret merkezi, güneyindeki Alibeyköy ve Kâğıthane derelerinin Halic'e döküldüğü düzlük alanda Kâzım Karabe-kir Caddesi boyunca ve çevresinde gelişmiştir.
Semtin güneyinde Haliç suyolu, doğusunda Kâğıthane İlçesi, batısında Alibeyköy yerleşmesi, kuzeyinde ise TEK ve İSKi Kâğıthane tesisleri ile daha kuzeyde Has-dal askeri alanı ve Kâğıthane İlçesi'ne bağlı Arıcılar Mahallesi yer almaktadır. Has-dal'ın güneyinde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün devamı olan çevre yolu (TEM) ve Hasdal'ın kuzeyinde Eyüp İlçesi'nin Kemerburgaz kırsal yerleşme bölgesi uzanmaktadır.
Silahtarağa semti Eyüp ilçe belediyesine bağlı bir yerleşme birimidir. İki derenin Halic'e döküldüğü düzlükten geriye doğru iki tepe üzerinde yer alan Emniyettepe ve Güzeltepe mahallelerine yayılmıştır. Ancak, Eyüp İlçesi'nin(-t) bugünkü idari sınırlan içinde, asıl Silahtarağa semti alanına girmemekle birlikte, Halic'in güneybatı kıyısında ve Alibeyköy Deresi'nin Halic'e döküldüğü ağza yakın bir miktar kıyısı olan, genelde gecekondu yerleşmelerinin yer aldığı Silahtarağa Mahallesi adlı bir mahalle daha bulunmaktadır.
İlkçağlarda Haliç(->), temiz denizi girintili çıkıntılı yamaçları, ormanları ve yeşilliklerle kaplı küçük koyları ile sakin bir kanal niteliğindeydi. Kıyılardaki koylar liman işlevi görüyordu. O dönemde verimli ve emniyetli bir iç deniz olan Halic'in yamaçlarının tepelerinde yer yer mabet ve sunakların mermer kitleleri yükselmiş olmalıdır.
Bizantionlu Dionisios'tan, ilkçağda iki kıyıda yer alan önemli yapıların adları, görünümleri, iki kıyının doğal özellikleri ile çeşitli yerlerin eski adlarını öğrenmek mümkün olmaktadır. Buna göre, Blaher-nai'nin ilerisinde korunaklı bir kıyı olan Kamara'dan itibaren "Sapra talassa" (sap-ros: kokmuş, pis, bozuk; thalassa: deniz) denilen bölge geliyordu. Burası bugünkü Alibeyköy Deresi olan Kidaros ile Kâğıthane Deresi olan Barbisos'un Halic'e döküldükleri ve çamurlarını getirdikleri bataklık bölgeydi. Burada zamanla, Yılan Adaları denilen (Bahariye Adaları) adalar türemiştir. Bu iki derenin Halic'e döküldükleri yerin gerisinde, bugün "Silivri Tepesi" denilen tepenin üstünde ise Semestra adına bir sunak bulunmaktaydı ve tepe, efsaneye göre, Keroessa'yı büyüten kaynak perisinin adı olan Semestra adıyla anılıyordu.
İlkçağ yazarlarından Miletoslu Hesikios da Alibeyköy ve Kâğıthane dereleri arasın-
da, bunların tam Halic'e döküldükleri yerde yükselen tepenin üstünde Bizantion'un kurucusu Bizas'ın annesi Keroessa'nın doğduğunu ileri sürmektedir.
Bugün efsanelere konu olmuş yerleşmelere ait belirli bir iz yoktur. Ancak 1949'da, Silahtarağa'da bulunan Roma dönemine ait bir yapının temelleri, bir nimfa-ion veya bir sunak ile mermer heykel kalıntıları, Alibeyköy'ün Soya Merası denilen yerde define arayıcıları tarafından bulunan bazı mahzenler, mezar odası, MÖ 2. yy'a ait mezar steli ile son yıllarda Kü-çükköy'ün Çiftlik mevkiinde bulunan MÖ 6. yy'a ait bir koku kabı, Halic'in yukarı ucundaki yerleşmenin izleri sayılabilir.
Bizans döneminde bir suriçi yerleşmesi olan İstanbul, Osmanlı döneminde fetih ile birlikte sur dışında da gelişmeye başlamış ve ilk Türk (Osmanlı)-İslam sur dışı yerleşmesi olan Eyüp(->), bu yıllarda kurulmuştur.
16. yy'da Haliç sahilleri ve Eyüp büyük bir gelişme göstermiştir. Özellikle I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520-1566) Eyüp'te sahiller Bahariye(->) kıyılarına kadar sultan sarayları, devlet ricaline ait yalılar ve köşklerle dolmuştur.
Ancak yerleşme bu kıyıda sahillerde ve geride daha ileri gitmemiştir. 1814-1815'te ve daha önce düzenlenen Bostancıbaşı Defterleri'nde de kıyıda tespit edilen binalar Bahariye Adaları karşısında Bahariye Kasn'nda(->), karşı sahilde ise hemen hemen aynı hizaya gelen Karaağaç Kasrı'nda bitmektedir (bak. Karaağaç Sahilsarayı ve Bahçesi).
II. Mahmud döneminde (1808-1839) başlatılan köklü Batılılaşma hareketleri ile birlikte, Haliç kıyılarındaki bazı miri sultan saraylarının padişah tarafından yıktırılarak yerine İplikhane'nin yaptırılması ile Haliç bir sanayi aksına dönüşmeye başlamıştır. 19. yy'da başlayan bu hareketlerle sahildeki saray, köşk ve yalılar yerlerini yavaş yavaş sanayi tesislerine bırakmıştır.
Bu arada 1913'te, Alibeyköy ve Kâğıthane derelerinin Halic'e döküldüğü düzlükte, İstanbul ve Türkiye'nin ilk termik elektrik santralı olan Silahtarağa Elektrik Sant-ralı'mn(->) kurulması da Haliç kıyılarında sanayiyi teşvik eden bir unsur olmuştur.
H. Prost tarafından 1936-1937'de hazırlanan ve 1939'da uygulamaya konulan planla, Haliç kıyılarındaki sanayi oluşumu teşvik edilmiş, 1950'den sonra hızlanan sanayileşme ve kentleşme hareketleri; kıyıların sanayi, gerilerdeki boş alanların ise gecekondu yerleşmeleri ile dolmasına neden olmuştur.
1960'lı yıllarda Haliç kıyıları Alibeyköy ve Kâğıthane derelerinin ağzına kadar ve dere kenarları boyunca da ilerleyen sanayi tesisleri ile dolmuştur. Gerilere ise Silahtarağa semtinin iki mahallesi dahil, gecekondu yerleşmeleri yayılmıştır.
1984'te başlayan, yerel yönetimlerin yeniden organize edildiği imar ve planlama yetkilerinin artırılarak dinamik bir yapı ka-zandırıldığı son dönemde Haliç kıyıları sanayiden arındırılarak kamulaştırılıp yeniden düzenlenmiştir.
Silahtarağa'da iki derenin ağzında yer alan Silahtarağa Elektrik Santralı'nın üretimi ise, tesislerin çok eskimiş ve soğutma suyunun temin edilemez olması nedeni ile 1983'ten itibaren zorunlu olarak durdurulmuştur. Daha sonra 1991'de getirilen bir tescil kararı ile burada bir "endüstri müzesi kurulması" fikri henüz uygulamaya geçirilememiştir. Santral halen boş ve müdahale edilmeden kendi haline bırakılmış durumdadır.
Silahtarağa semti, Ocak 1977'de 9591 sayılı kararla tescil edilen "Eyüp sit ala-m"nın ve 1988'de bu sınırı revize eden 813 sayılı karar ile tescil edilen yeni "Eyüp sit alanı"nın dışında tutulmuştur.
Semtin adının muhtelif kayıtlarda 18. yy İstanbul tekkelerine ait listelerde yer alan, 1200/1785-86'da Alibeyköy'de Silahdar Abdullah Ağa tarafından kurulan Şazeli Tek-kesi'nin banisinin adından gelmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Semtteki başlıca eski yapılar Silahtarağa Elektrik Santralı'na ait binalardır.
Silahtarağa bölgesi 1950'lerden itibaren hızlanan iç göç sürecinde önemli ölçüde göçmen nüfus çekmiş bir yerleşmedir. Semtin iki mahallesi de gecekondularla oluşmuştur.
Bu mahallelerde ve civarında Alibey-köy'e doğru Rize, Giresun, Trabzon doğumlular ve Güneydoğu'dan gelenler nüfusun çoğunluğunu meydana getirmektedirler.
Bibi. İ. Tekeli, "1839-1980 Arasında istanbul'un Planlama Deneyimleri", İstanbul, S. 4, s. 26-37; R. E. Koçu, "Bostancıbaşı Defterleri", ISTA, III, 2979-2995; E. Tümertekin-N. Öz-güç, "İstanbul'da Nüfusun Doğum Yerlerine Göre Dağılışı", Şehircilik Enstitüsü Dergisi, S. 8-9 (1974), s. 33-71; S. Eyice, "Tarihde Haliç", Haliç Sempozyumu 10-11 Aralık 1975, İst., 1975, S. 263-287.
H. FAHRÜNNİSA ENSARİ KARA
Dostları ilə paylaş: |