Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə147/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   143   144   145   146   147   148   149   150   ...   980
NİŞANCI MEHMED PAŞA CAMÜ

Fatih Ilçesi'nde, Çarşamba'da, Nişanca Caddesi'nde önce bir külliye olarak düşünülmüş, bugün ise sadece cami ve türbe olarak kalmış bir yapı kompleksidir.

Evliya Çelebi bu yapı hakkında pek az bilgi verdiği halde, Sinan'ın yapı listelerinde olmayan bu caminin Mimar Sinan'a ait ve o yüzden selatin camileri kadar güzel olduğunu yazar. Sinan 996/17 Temmuz 1588'de ölmüş, caminin inşaatına ise 9927 1584'te başlanmış ve inşaat 997/1588-89'da bitmiştir. Bu tarihte çok yaşlı olan Sinan'ın yerine bir kalfası (Davud Ağa ya da Se-defkâr Mehmed Ağa) bu inşaatı bitirmiş, belki de yürütmüş olabilir. Fakat Nişancı Boyalı Mehmed Paşa Zilhicce 986/1579'da divana dördüncü vezir olarak girdiğine göre mimarbaşını yakından tanıyan biriydi. O yıllarda önemli yapıların inşaatı ile uğraşan başmimar, Nişancı Mehmed Paşa Camii'nin de ilk tasarımını yapmış olabilir. Caminin mimarı bilinmediğine göre Ev-liya'nın bu camiyi Sinan yapıtı olarak bildirmesi anlamlıdır. Gerçekten de bu camide Sinan'ın altıgen planlı camiler için Kadırga'daki Sokollu Camii'nde geliştirdiği iç mekân tasarımı ile Molla Çelebi Ca-mii'ndeki kurgusunun sekizgen bir planda denendiğim görüyoruz. O açıdan bu yapının 16. yy klasik mimarisinin son aşamasında ve Sinan'ın cami tipolojilerinin tamamlanması açısından tarihimizde özel bir yeri vardır.

Hadîka, caminin başlangıç ve bitiş tarihlerini veren cami giriş kapısı üzerindeki Arapça kitabeyi verdikten sonra (992-997), avlusunda tahtani ve fevkani iki medrese olduğunu (iki katlı bir medrese anlamını çıkarmak doğru olur), yanındaki han-kahın Mehmed Paşa'nın vakıf paralarıyla, anlaşıldığına göre ölümünden sonra yapıldığını, şadırvan avlusunda bir kuyu olduğunu yazar. Satı Efendi'nin Hadîka zeylinde 1251/1835-36'da mütevelliler tarafın-

NİŞANCI MEHMED PAŞA CAMÜ 86

dan medreselerin ve hankahın tamir edildiği, külliye çevresinde Ümm-i Veled Medresesi ve Keskin Dede Zaviyesi'nin bulunduğu yazılıdır. Bu caminin mahallesi yoktur. Mahalle. Evliya'nın yaşamında Keskin Dede adını taşımaktaydı. Bugün de Keskin Dede'nin mezarı caminin kuzeydoğusundaki eski mezarlıkta bulunmaktadır. Ha-dîka'âz. sözü edilen kuyu bugün son cemaat mahalli önünde durmaktadır. Böylece cami, medrese, türbe ve zaviyeden oluşan külliyeden bugün cami ve türbe ile arkalarındaki hazire kalmıştır. Medreselerin biçimine ya da yaşamına ilişkin bir bilgi şimdiye kadar yayımlanmamıştır. Hankahın ise ahşap bir yapı olarak, bu bölgeyi tümüyle ortadan kaldıran yangınlardan birinde ortadan kalkmış olduğu anlaşılıyor. Fatih Camii'ni yıkan 1766 depreminin Nişancı Camii'ni de bir ölçüde etkilediği söylenebilir. Kapı nişinin solunda ve sağında birinde tarih olan (1180/1766-67) kitabelerde III. Mustafa döneminde (1757-1774) mütevellisi tarafından tamir edildiği yazılıdır. Deprem tarihi ile tamir tarihi arasındaki yakınlık cami tamirinin depremden etkilenmeyip daha önce başlanmış bir tamirin bu tarihte bitirildiğini ya da zararın çok az olduğunu gösterebilir. II. Mahmud döneminde (1808-1839) yapılan tamir ise 1835 tarihlidir. Bunun 1833' te İstanbul'un yansım yaktığı söylenen ve Fatih Camii civarına kadar geldiğini bildiğimiz büyük Cibali yangını sonrasında gereken bir tamir olduğu söylenebilir. Caminin son restorasyonu ise 1958'de Vakıflar İdaresi tarafından yapılmıştır.

Sinan hayatta iken başlanan bu caminin planı, kubbeli bir sekizgen baldakenin ta-

şıyıcılarının mekân sınırlarıyla birleştirilerek, bütün köşelerinde yarım kubbelerle desteklenmesi ve alt yapıda kıble tarafındaki duvarların örtünün hareketine uyarak, merdiven şeklinde düzenlenmesi şeklinde tanımlanabilir. Taşıyıcı ayakların duvarlarla birleştirilmesi altıgen semah camilerde Edirne'deki Üç Şerefeli Cami'den bu yana bilinen, fakat özellikle Sinan'ın poligonal taşıyıcı sistemli mekânlarda maharetle uyguladığı bir tasarım özelliğidir. Poligonun bütün köşelerine birer yarım kubbe yerleştirmek ise Molla Çelebi, Azap-kapı gibi camilerde daha önce denenmiştir. Sinan'ın Mihrimah Sultan Camii'nden sonra yaptığı bütün camilerde, mihrabı içine alan girintiyi, kıble duvarının kompozisyon açısından rahatsız edici monotonluğunu ortadan kaldırmak için, dışarı taşırdığını görüyoruz. Bu onun son dönem camileri için bir tasarım ilkesi oluyor. Fakat kıble duvarını sadece bir kıble çıkıntısı ile değil, yan sahınlara tekabül eden açıklıkta bir basamak daha geri çekerek kademe-lendirmek sadece bu camide denenmiştir. Bunun, tabhane odalarının hacmin giriş tarafında yarattığı daralmayı kıble yönünde dengelemek için yapıldığı ve böylece bu caminin özgün planının ortaya çıktığı söylenebilir. Fakat Osmanlı cami mimarisinin 16. yy'm sonundaki aşamasında tabhanenin camiye niçin eklendiğini açıklamak zordur. Bunu Nişana Mehmed Paşa'nın "usul-i kadim" doğrultusunda bir isteği olarak ya da örtüyle çevre duyarları arasındaki ilişkiyi daha yalın hale getirmek isteyen mimarın, avlu cephesinde revakla bütünleşmeyi sağlamak için yaptığı düşünülebilir. Yanlardaki yarım kubbe ile örtü-

Nişancı Mehmed Paşa Camii'nin planı.




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   143   144   145   146   147   148   149   150   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin