I. Mahmud Sıbyan Mektebi
Nurdan Sözgen, 1994
Bu okullara daha çok erkek çocuklar devam etmekle birlikte akran durumdaki kızlar da devam edebiliyordu. Genellikle tek oda veya salondan ibaret olan her okulda, bir hoca ile ders ve disiplin işlerinde ona yardımcılık eden bir de kalfa bulunurdu. Belirli bir eğitim-öğretim süresi olmayan sıbyan mekteplerinde nelerin öğretilip gösterileceği vakfiyelerde yazılı olduğu gibi, yerleşmiş gelenekler de vardı. Buna göre, Kuran'ı yanlışsız okutmak, ilmihal öğretmek temel ve ortak kuraldı. Bunun dışında tecvid, kara cümle (basit yazı ve hesap) ilahiler, gülbankler, kitabet, hat vb'nin öğretildiği sıbyan mektepleri de vardı. Bu tür bir okul, Feridun Bey'in kaleme aldığı Sokollu Mehmed Paşa vakfiyesinde "muallimhane-i şübban" adıyla geçmektedir. İstanbul'da bir bahçe içinde karşı karşıya iki yapıdan oluşan bu ilginç okulun, "muallimhane-i sıbyan" denen birinci sınıfı, diğer sıbyan mekteplerinden farksızdı. Burayı başarıyla bitirenler, "Kuran okumada üne kavuşmuş olmak koşulu" ile muallimhane-i şübban sınıfına devam edebiliyorlar ve "ömr-i azizlerini, sarf ve nahiv, kâfiye, safiye, mantık, kelam, inşa, kitabet, ilm-i hesab, uslub-ı defter ve erkam-ı Hindiye, siyakat, Arabî, Farisî" öğrenmeye hasrediyorlardı.
Ancak, Evliya Çelebi'nin 17. yy'daki sayılarını 1.933 (?) olarak verdiği İstanbul sıbyan mekteplerinin pek çoğu, yetersiz, sağlık ve pedagojik koşullardan yoksun, basit kurumlardı. Zamanla vakıf olanakları da azaldığından hoca ve kalfaların ücretlerini semt halkı karşılamaya başlamıştı. Bu kurumlar üzerinde vakıf mütevellileri ile cami hocalarının denetimleri söz konusuydu. Sıbyan mektebi hocalığını ise çoğu kez, bitişik caminin imamı, müezzini veya semtin, yaşlı başlı, dindar, Kuran okutmayı, ilmihali bilir bir kişisi yüklenirdi. Sadece kız çocuklarının alındığı inas mekteplerinde ise Kuran'ı ezberleyerek "hafıza hanım" unvanını almış, Sübha-i Sıbyan, Tuh-fe-i Vehbi vb eğitim kitaplarını okuyabilen "ehl-i ırz" kadınlar hocalık yaparlardı. Vakıf gelirleri yüksek sıbyan mekteplerinde ise vakfiyede belirlenen koşullar gereği, asıl hocadan başka, hat muallimi, bev-vab da (kapıcı) görevlendirilirdi.
Çocuklar için okula başlama yaşı, ebeveyn ile hocanın kararına göreydi. 4 yaşında da 10 yaşında da başlanabilir, bed-i besmele cemiyeti ya da âmin alayı(->) ile mektebe getirilen çocuğa ilkin besmele öğretilir, sonraki günlerde ise bireysel metotla, elifba cüzünden Arap harfleri hareke-lendirilerek ezberlettirilir; Kuran'ın Amme ve Tebareke cüzlerinin okutulması ile çalışmalar sürerdi. Bu arada kara cümle öğretilen sıbyan mektepleri de vardı. Ahlak eğitimi, korkutmaya dayalı olup disiplin falaka ve değnekle sağlanırdı. Okulu başarıyla bitirmiş sayılmak için, Kuran'ı en az bir kez hatmetmek koşuldu.
İstanbul'daki sıbyan mekteplerinin baş-lıcaları, büyük külliyelerin birer ünitesi olduğundan olanakları fazla, hocaları da seçkin olurdu. Bu nedenle de herkes, okuma çağına gelen çocuğunu bu tür sıbyan
Dostları ilə paylaş: |