I d I n I a V a 3IV1ho nin


ŞEYHÜLtSLAM ARİF HİKMET 176



Yüklə 8,6 Mb.
səhifə44/140
tarix30.12.2018
ölçüsü8,6 Mb.
#87959
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   140

ŞEYHÜLtSLAM ARİF HİKMET 176

117-118; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 64-65; Grosvenor, Constantinople, II, 703; Gurlitt, Konstantinopels, 43; Osmanlı Müellifleri, I, 216; Hocazade, Ziyaret, 5; A. Erdoğan, Şeyh Vefa-Hayatı ve Eserleri, İst., 1941; R. C. Ulunay, "Şeyh Ebül Vefa", MilliyetO Nisan 1957); Öz, istanbul Camileri, I, 143; A. Kuran, TheMosque in Early Ottoman Architecture, Chicago, 1968, s. 186; Okan, İstanbul Evliyaları, 88-96; N. Araz, Anadolu Evliyaları, îst., 1972 (2. bas.), s. 284-291; Ayverdi, Fatih Ul, 502-506; Yüksel, Bâyezid-Ya-vuz, 294; O. Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, ist., 1986, s. 105-106; M. Özdamar, Dersaadet Dergâhtan, İst., 1994, s. 79-80.

M. BAHA TANMAN



ŞEYHÜLİSLAM ARİF HİKMET BEY SEBİLİ VE ÇEŞMESİ

Üsküdar İlçesi'nde, Nuhkuyusu Caddesi ile Kartal Baba Caddesi'nin köşesinde Arif Hikmet Bey'in mezarının da bulunduğu nazirenin duvarı üzerinde yer almaktadır.

Kartal Baba Caddesi no. 144'teki portal-den girilen nazirede Şeyhülislam Arif Hikmet Bey'in 1275/1859 tarih kitabeli, mermerden yapılmış, sembolik lahtinin yanısı-ra başka mezarlar da bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi 747 no'lu vakfiye defterindeki kayıtlardan sebilin 1850'de var olduğu anlaşılmaktadır. Çeçen, çeşmenin 1275/1856 tarihli olduğunu ileri sürmektedir. Gerek sebil, gerek çeşme indirilen yol kotunun üstünde bulunmaktadır. Sebilin önüne bir podyum eklenmiş, çeşme ise sıvayla kapatılan teknesinin tabanı ve altındaki kaide görünür biçimde hazire duvarına asılı kalmıştır.

İki caddeye cepheli hazire yatay yerleştirilmiş bir dikdörtgenden oluşmaktadır. Ön cephede dokuz, yan cephede beş mermer stand arasına oturtulmuş demir parmaklıklarla çerçevelenmiş hazirenin dar kenarının yanında sebil, köşesinde çeşme, arkasında ise almaşık duvarla örülmüş, alaturka kiremitle örtülü, dikdörtgen gövdeli su deposu vardır. Bu yapılar arasında ilgi çeken kuşkusuz, II. Mahmud döneminde (1808-1839) Nusretiye CamiiO) ile taş işçiliğinde giderek yaygınlaşan ve özellikle Dolmabahçe Sarayı(->) duvar resimlerinde çok bol çeşitlemesi sergilenen perde motifleriyle çeşmedir.

Küfeki taşından yapılmış ve ön cephesi gri damarlı beyaz mermerle kaplanmış sebil üç üniteden oluşmaktadır. Ortada bir dikdörtgenin önüne oturtulan, dışa doğru taşan yarım altıgen bir plandan gelişen, üstü kubbe ile örtülü, bir sebil yapısı, iki tarafta ise içbükey tasarlanmış ve dört köşesi kabara biçiminde çiçek motifleriyle belirlenmiş birer dikdörtgen pencereyle bezenmiş yan üniteler vardır. Dikey eksende de üç kuşak biçiminde gelişme gösteren ve bir basamakla çıkılan bir kaide üzerine oturtulmuş sebil, silmelerle başlayıp biten, araları yatay dikdörtgen panolara bölünmüş, dört pilastr ayak üzerinde yükselmektedir. Dışbükey dikdörtgen panolar dört köşesi birer rozetle dönüş yapan çift zikzak bordüründen oluşan çerçeve içinde alınmış, krizantemden gelişen beyzi birer rozetle süslüdür. Dar tutulmuş birinci kuşağın üzerinde ikinci kuşakta kaide üzerin-

Şeyhülislam Arif Hikmet Bey Sebili

AH Hikmet Varlık

de sütun aldığı ve sütun başlığı ile sınırlanmış pilastr ayaklar kornişe kadar devam etmektedir. Ayakların arası üç pencere olarak değerlendirilmiştir. Diğerlerine oranla çok dar tutulmuş üçüncü kuşakta, sütun başlıklarının üzerine birbirine dışbükey yatay dikdörtgen panolarla bağlanan, kengel yapraklarıyla bezenmiş, dikey dikdörtgenden oluşan panolardan meydana gelen bir korniş yerleştirilmiştir. Bu kornişi yukarıda, iki tarafta birer köşebentle desteklenmiş bir alınlık taçlamaktadır. Yarım bir bilezik gibi kubbeyi önden saran bu alınlık diğer cephelerde devam etmemektedir. Arka cephedeki bir kapıyla girilen sebilin içinde hazire duvarı üzerinde yuvarlak kemerli bir niş içinde bir musluk ve önünde hareketli küçük bir kurna bulunmaktadır. Sonradan yapılan bir onarımda asma tavan monte edilmiş örtü sisteminde, kubbenin üzeri betonla sıvanmıştır.

Beyaz mermerden yapılmış çeşme dikine oturtulmuş ince uzun bir dikdörtgen biçiminde tasarlanmıştır. Som mermerden oyulmuş çeşme aynası iki yivli, gövdeli ko-lonad arasına gerilen çift perde motifi ile süslüdür. Üstte kanun pili, altta ortasından iki püskül sarkan, "C" kıvrımlı, iki dilimli perde motifinin üstünde silmeli bir saçakla son bulan bir alınlık vardır. Alınlığın ortası iki sıra yaprak motifiyle bezenmiş, beyzi bir rozetle süslüdür. Çeşme aynasının alt kısmında çiçek biçiminde oluşturulmuş musluk lülesi ve önünde iki tarafı dinlenme taşlarıyla sınırlanmış tekne görülmektedir.



BibL Konyalı, Üsküdar Tarihi, II, 111-112; Çeçen, Üsküdar, 152-155.

H. ÖRGÜN BARIŞTA



ŞEYHÜLİSLAM ESAD EFENDİ MEDRESESİ

Fatih İlçesi'nde, Çarşamba semtinde, Man-yasizade ve İsmail Ağa caddelerinin kesiştiği kavşakta, İsmail Ağa Camii'nin kuzeydoğusunda bulunmaktadır. I. Mahmud döneminde (1730-1754) 1748-1749 arasında şeyhülislam olan Esad Mehmed Efen-

di tarafından inşa ettirilmiştir. 1167/1753-54'te ölen Esad Efendi, babası ve kardeşleriyle birlikte medreseye bitişik hazirede gömülüdür.

Medrese, cami avlusundan küfeki taşından yapılmış, pencere söveleri profilli, har-puştalı bir duvarla ayrılmaktadır. Duvarın orta ekseninde yükselen kapıdan darül-hadise girilmektedir. Kapının basık kemeri üzerindeki mermer kitabede yapım tarihi 1161/1748 olarak verilmiştir.



Hücreler dikdörtgen planlı bir avluyu üç yönde saran revakların gerisinde hücreler oluşturan bir düzende sıralanmaktadır. Belirgin bir dershane kütlesi bulunmamaktadır. Hücrelerin hepsi aynı boyutta değildir; güneydoğu kolunun girişe yakın ucunda yer alan, yaklaşık iki hücre uzunluğundaki dikdörtgen planlı, tekne tonozla örtülü mekân dershane olarak düşünülmüş olabilir. Medresenin kuzey köşesindeki hücre de dikdörtgen planlıdır; bu hücreye giriş diğer köşede olduğu gibi köşegen doğrultusunda verilmemiş, doğrudan reva-ğa kapı açılmıştır. Örtüsü de bir kubbe ve ondan kemerle ayrılan bir tonozdan oluşmaktadır. Diğer odalar kareye yakın planlıdır ve pandantifti kubbelerle örtülüdür. Gergilerle birbirine ve duvarlara bağlanan revak kemerleri tuğladan yapılmıştır. Re-vak ayna duvarlarında ve dış duvarlarda bir sıra taş, iki sıra tuğladan oluşan almaşık örgü kullanılmıştır. Hücrelerin birer ocağı ve dışa açılan pencereleri vardır. Küfeki-den yapılan dikdörtgen biçimli pencerelerin üstünde aynaları tuğla dolgulu hafifletme kemerleri bulunmaktadır. Saçak kornişleri revakta ve dışta iki sıra kirpi saçak şeklindedir. Kare prizma gövdeli bacalar tuğladan yapılmıştır. Her yüzünde birer havalandırma deliği bulunan gövdelerinin üstünde bir sıra kirpi saçak dolaşmakta, en üstte piramidal bir külah yükselmektedir. Çatı kurşun örtülüdür; özgün alemler korunamamıştır. Osmanlı mimarlığında klasik dönemden baroğa geçiş aşamasında yapılan binada klasik dönem üslubu egemendir. Revaklardaki sütun başlıkları mu-kamaslıdır, kemerler üstten teğetli sivri kemer biçimindedir. Yalnız avlu kapısının kemerindeki rozet ve yan sövelerindeki motiflerde barok özellikler görülmektedir. 1869'da çalışır durumda olan medrese 19l4'te yapılan tespitte harap olarak gözükmektedir. 1918'de Fatih yangınından zarar görenlerin barındığı yapı 1950'lere kadar harap kalmış, 1952'de cami ile birlikte onarılmıştır. 1929 tarihli Pervititch haritasında medresenin güneydoğu revağı gösterilmemiştir. 1979'da yeniden elden geçirilen yapı halen İsmail Ağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı'na bağlı yatılı Kuran kursu olarak kullanılmaktadır. BibL Ayvansarayî, Hadîka, I, 38; Sicill-i Osma-nî, I, 332-333; Ayverdi, istanbul Haritası, D5; İ. H. Danişmend, Osmanlı Devlet Erkânı, İst., 1971, s. 137, 140; Kütükoğlu, istanbul Medreseleri, 321; Kütükoğlu, Darü'l-Hilafe, 122-123; Öz, İstanbul Camileri, I, 78; J. Pervititch, Sigorta Haritası, pafta 33, İst., 1929; Fatih Camileri, 136, 241.

ZEYNEP AHUNBAY

Şeyhülislam İsmail Efendi Camii'nin kuzeydoğudan görünüşü.

Ertan Uca, 1994/TETJVArşivi



ŞEYHÜLİSLAM İSMAİL EFENDİ CAMÜ

Fatih İlçesi'nde, Çarşamba'da(-0 Manya-sizade Caddesi'ndedir. İsmail Ağa Camii olarak da bilinir. Şeyhülislam Ebu İshak İsmail Efendi (ö. 1725) tarafından 1723-24'te yaptırılmıştır. Banisinin mezarı caminin ha-ziresindedir.

Fevkani olarak bina edilen caminin 1950'den önce çekilmiş bir fotoğrafında harabeye dönmüş olduğu görülmekte ve caminin altının mahzen olarak düşünüldüğü yine bu resimden anlaşılmaktadır.

Yüksek kasnaklı, pandantifli bir kubbenin örttüğü harimin duvarları kesme küfeki taşı ile tuğlanın birlikte kullanılmış olduğu almaşık örgüsü ile dikkati çeker. Osmanlı mimarisinde klasik üsluptan barok üsluba geçişin izlenebildiği İsmail Efendi Camii, Zeyneb Sultan ve Laleli Camii gibi yapılarla aynı kategoriye girmektedir.

Son cemaat yeri orijinal olup beş gözlüdür ve sivri kemerler üzerine oturan kubbelerle örtülüdür. Kemerleri Osmanlı sütun başlıklı sütunçeler taşımaktadır. Caminin on sekiz mısralık kitabesi harim kapısı üzerindedir. Kâtipzade Mehmed Refi'(-») tarafından talik hatla yazılmıştır. 1950'li yıllarda yapılan onarımda son cemaat yerine harim kısmı kadar bir yer daha eklenmiş ve yapı genişletilmiştir. İlave bölüm ile orijinal bölümün dokusal farkı binanın dışından da takip edilebilmektedir.

Asıl mekân baklavalı başlıklı sütunlarla taşman mahfillerle üç yönden çevrelenmiştir, ana kubbeyi taşıyan sekiz sütun da bu mahfillere oturmaktadır. Yapı, kareye yakın planlıdır, onarım sırasında altına açılan dükkânların kemerleri, caddenin konumuna uygun olarak düzenlendiğinden üstteki ibadethane kısmı eksenden hafifçe kaydırılarak güneye döndürülmüştür.

Stük malzeme ile yapılmış, mukarnaslı ve geçme motifli mihrabı 1989'da tamamen mermerden, stalaklitli, palmetli ak-roterli, burmalı, sütunçeli ve siyah mermerden şeritlerle süslenmiş olarak yeniden yapılmıştır. Minber tamamen mermerdendir. Şebekeli korkulukları, baldaken köşkü ve üçgen alınlığında bir büyük rozet ile klasik form gösterir. Vaaz kürsüsü mihrap duvarına oturtulmuştur ve ahşaptır. Harim kısmı dar olduğundan müezzin mahfili son cemaat yerine yerleştirilmiştir. Avluda, sekiz sütunlu bir çatı altına alınan sekizgen şadırvanın her yüzünde barok kabartmalar işlenmiştir.

Caminin kuzeyinde yer alan sıbyan mektebi yine fevkanidir, üç tane penceresi vardır. Cephesi dışa taşkındır, bugün misafirhane olarak kullanılmaktadır.



Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 38; Öz, İstanbul Camileri, I, 78; Fatih Anıtları, 112; Fatih Camileri, 136-137; Aksoy, Sıbyan Mektepleri, 113.

DOĞAN YAVAŞ



ŞEYHÜLİSLAM MEHMED ARİF EFENDİ TÜRBESİ

Eyüp İlçesi'nde, Defterdar Mahallesi'nde, Edirnekapı'yı Otakçılar'a bağlayan Fethi Çelebi Caddesi (eski Otakçılar yolu) üzerinde, Mustafa Paşa Tekkesi'nin(-») önünde yer almaktadır.

Açık türbeler grubuna giren ve ampir üslubunun özelliklerini yansıtan bu türbe Osmanlı Devleti'nin 106. şeyhülislamı Meş-rebzade Mehmed Arif Efendi'ye (ö. 1858) aittir. Yüzeyleri mermer levhalar ile kaplı, kare planlı (4,70x4,70 m) bir kaidenin üstünde, her kenarda üçer tane olmak üzere, toplam sekiz adet kare kesitli ve Toskan başlıklı mermer sütun yükselmekte, bu sütunların üstünde de silmelerle zenginleştirilmiş mermer bir lento uzanmaktadır. Sütunların arasında yer alan, kare açıklıklı pirinç şebekeler ile türbeyi taçlandıran kubbe biçimindeki madeni iskelet 1950'li yıllarda çalınmıştır.

M. Arif Efendi'nin, türbenin içinde tek başına yer alan mermer lahtinin yüzeyleri kaval silme çerçeveli, dikdörtgen kartuşlarla donatılmış, lahtin baş ve ayak uçlarına birer şahide dikilmiştir. Molla sarığı ile son bulan başucu taşındaki mensur, ayakucu taşındaki manzum olan kitabeler şeyhü-



Şeyhülislam Mehmed Arif Efendi Türbesi

Encümen Arşivi, 1935

177

ŞEYHÜLİSLAM TEKKESİ

lislamın vefat tarihini (1275/1858) verir. Ayrıca lahtin kuzeye (caddeye) bakan yüzündeki kartuşun içinde, M. Arif Efendi'nin özgeçmişini, bu arada mesleki hayatının her türlü ayrıntısını içeren, kendi türünün tek örneği olan uzun bir kitabe dikkati çeker. Söz konusu kitabenin M. Arif Efendi'nin oğlu Meclis-i Vâlâ üyesi Sıddık Bey (ö. 1878) tarafından yazıldığı bilinmektedir. Antik Yunan mimarisindeki propile-leri andıran bu türbe, her ikisi de 1819 yılma tarihlenen Merkezefendi Mezarlı-ğı'ndaki Aşçı Ahmed Dede Türbesi(->) ile Galata Mevlevîhanesi'nde(->) bugün mevcut olmayan Halet Efendi Türbesi'nin başlattığı bir türbe tipinin Tanzimat dönemindeki ürünüdür.



Bibi. Altunsu, Şeyhülislamlar, 190-191; Has-kan, Eyüp Tarihi, I, 288-290.

M. BAHA TANMAN



ŞEYHÜLİSLAM TEKKESİ

Eyüp İlçesi'nde, Nişanca semtinde, Düğmeciler Mahallesi'nde, güneyde ve batıda Baba Haydar Mektebi Sokağı, kuzeyde Haydar Çeşmesi Sokağı, doğuda Balcı Yokuşu ile sınırlı olan arsada yer almaktadır.

İstanbul'daki en gösterişli tarikat yapılarından olan bu tekke Feyzullah Efendi-zade Şeyhülislam Seyyid Mustafa Efendi (ö. 1745) tarafından 1157/1744-45'te yaptırılmıştır. Bazı önemsiz tadilatlar dışında ilk haliyle günümüze ulaşmış olan tekkede, baninin oğlu Kazasker Seyyid Abdullah Efendi (ö. 1767) mescit-tevhidhaneye minber ilave ederek burasını camiye dönüştürmüş, ortadan kalkmış bulunan ahşap harem bölümü de 19. yy'da yeniden inşa edilmiştir. Cumhuriyet döneminde harap düşen tekke 1970'lerde Vakıflar İdaresi tarafından esaslı bir onarıma tabi tutulmuş, ne var ki yapı yeni bir fonksiyon verilmediği ve kendi haline terk edildiği için bazı kimselerce işgal edilmiş ve mesken olarak kullanılmaya başlamıştır.

Nakşibendî tarikatına bağlı olarak tesis edilen ve kapatıldığı 1925'e kadar bu özelliğini koruyan Şeyhülislam Tekkesi'nin ayin günü 19. yy'ın ilk yansına ait kaynaklarda cuma, ikinci yarısına ait olanlarda ise perşembe olarak belirtilmiştir. Postnişin-leri şu kimselerdir: 1) Tokatlı Şeyh el-Hac Musa Efendi (ö. 1747), 2) Şeyh Abdülke-rim Efendi (ö. 1766), 3) Ispartalı Şeyh Mehmed Emin Efendi (ö. 1833), 4) M. Emin Efendi'nin oğlu Şeyh Mehmed Zekî Efendi (ö. 1836), 5) Üsküdar'daki Selimiye Tekkesi'nin(->) postnişini, aynı zamanda Mevlevîliğe de mensup bulunan Konyalı Şeyh Ali Behçet Efendi'nin (ö. 1822) halifesi Şeyh el-Hac Ali Efendi (ö. 1862), 6) Ali Efendi'nin oğlu Şeyh Mehmed Hasib Efendi (ö. 1890), 7) M. Hasib Efendi'nin oğlu Şeyh Mehmed Râsih Efendi. Dahiliye Ne-zareti'nin R. 1301/1885-86 tarihli istatistik cetvelinde tekkede 5 erkek ile 2 kadının ikamet ettiği belirtilmiştir.

Haydar Çeşmesi Sokağı üzerinde bulunan cümle kapısı, 1056/1646 tarihli Beyzade Mehmed Efendi Çeşmesi'ne(->) bitişik olarak tasarlanmış, kesme küfeki taşı ile

ŞİFA HAMAMI

178

179


ŞİLE İLÇESİ

inşa edilmiş olan kapının basık kemeri üzerine, tekkenin inşa tarihini veren, ta'lik hattı Kâtipzade Mehmed Refi' Efendi'ye (ö. 1768) ait manzum kitabe yerleştirilmiştir.

Tekkenin en önemli birimlerini (mescit-tevhidhane, çilehane, şerbethane, derviş hücreleri) barındıran ana bina 32,50x27,75 m boyutlarında bir alanı kaplamakta ve av-lulu-revaklı Osmanlı medreselerinin tasarımını yansıtmaktadır. Yapının içerdiği bütün mekânlar dikdörtgen planlı (15x11 m), üstü açık bir iç avlunun çevresinde, mu-karnaslı başlıklara oturan sivri kemerlere sahip, 24 birimli bir revağm arkasında sıralanmaktadır. Revak birimlerinde örtü olarak kubbe ve tekne tonoz kullanılmış, söz konusu örtü öğeleri kurşunla kaplanarak tepelerine mermerden alemler oturtulmuştur. Kuzey cephesinin eksenindeki, basık kemerli girişin üzerindeki, ta'lik hatlı manzum inşa kitabesi Şeyhülislam Veliyeddin Efendi'nin (ö. 1707) imzasını taşır. Nâzımı ise Kazasker Mirzazade Neylî Ahmed Efendi'dir (ö. 1748). Avlunun güneyine, simetri ekseni üzerine sekizgen prizma biçimindeki, kubbeli mescit-tevhidhane ile buna bağlı, çilehane (itikâf hücresi) ve şerbethane olmaları muhtemel iki birim, ayrıca iki adet derviş hücresi, batı ve doğu kanat-

Şeyhülislam

Tekkesi'nin

dıştan (üstte)

ve şadırvanlı

avlusundan

tevhidhanenin

görünüşü.

Yavuz Çelenk,

1994 (üst),

M. Baha Tanman,

1980


lannda da beşer tane "derviş hücresi yerleştirilmiştir. Güney yönünde yapıdan dışarı taşan mescit-tevhidhanenin kitlesi, çevresindeki diğer mekânlardan yüksek tutulmak suretiyle yatayda da kitleden kopartıl-mıştır. Basık kemerli girişi üzerinde, ta'lik hatlı ve manzum üçüncü bir inşa kitabesinin bulunduğu mescit-tevhidhanenin dışa taşkın olan duvarlarında klasik Osmanlı üslubundaki düzene uygun, iki sıra halinde yerleştirilmiş pencereler bulunmaktadır. Bazıları kare, bazıları da dikdörtgen planlı olan derviş hücreleri kubbe ve tonozlarla örtülmüş, avluya açılan birer kapı ve pencerenin yanısıra, dışarı açılan ikişer pencere ile donatılmıştır. Avlunun merkezindeki, sekizgen planlı mermer şadırvanın cepheleri kırık kaş kemerler, rozetler ve servi motifleri ile bezelidir. Gerek şadırvanda, gerek mukarnaslı sütun başlıklarında, gerekse de yapıda kullanılan sivri kemerlerde, tekkenin inşa edildiği I. Mah-mud döneminin barok üslubu yerine, Lale Devri'nin kapanması ile son bulduğu kabul edilen klasik üslubun sürdürülmesi çok dikkat çekicidir. Bu yönü ile Şeyhülislam Tekkesi, istanbul mimarisinde klasik çizgiyi savunan son yapı olarak kabul edilebilir.

Mescit-tevhidhanenin güneybatısında, arsanın sınırında bağımsız olarak tasarlanmış bulunan mutfağın kuzeye bakan giriş cephesinde, basık kemerli bir kapı ile sivri kemerli iki pencere mevcuttur. Halen mesken olarak kullanılan ve büyük ölçüde değişikliğe uğramış olan bu mekân tekne tonoz örtülüdür. Tekkenin helaları da ana binadan soyutlanarak, mutfak ile aynı tarafta, bağımsız bir yapı şeklinde tasarlanmıştır. Balı Yokuşu ile Haydar Çeşmesi So-kağı'nın kavşağında bulunan ve ortadan kalkmış olan harem, moloz taş ve tuğla örgülü bir kaide üzerine oturan, tek katlı, ahşap bir binaydı. Haremin yanında yer alan küçük hazire, dikdörtgen açıklıkları olan, kesme küfeki taşı ile örülmüş bir duvara sahiptir. Basık kemerli hazire girişinin üzerinde, ta'lik hatlı, tarihsiz bir manzume bulunmaktadır.



Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 282-284; Çetin, Tekkeler, 587; Aynur, Saliha Sultan, 38, no. 191; Âsitâne, 2; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 14; İhsaiyatII, 19; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 55; Öz, İstanbul Camileri, I, 142; Altunsu, Şeyhülislamlar, 127; Haskan, Eyüp Tarihi, I, 93-97, 290-291; M. Özdamar, Dersaadet Dergâhları, İst., 1994, s. 34.

M. BAHA TANMAN



ŞİFA HAMAMI

Eminönü İlçesi'nde, Sultanahmet'te, Şifa Hamamı Sokağı'ndadır.

Banisi halk tarafından Şifa Baba adı ile tanınan ve hekimlikle uğraştığı kabul edilen bir zat olup hakkında bilgi yoktur. Kitabesi bulunmayan hamamın yapılış tarihi tam olarak tespit edilememekle beraber durumu itibariyle 18. yy'ın sonlan ile 19. yy'ın başlarına tarihlendirilebilir. Muhtemelen 1912'deki Ishakpaşa yangınında tahrip olan yapı, gördüğü tamirlerle bazı değişikliklere uğramış olup günümüzde faaliyetine devam etmektedir.

Doğuda yenilenmiş olan soyunmalık kısmı ile bunun batısında dikdörtgen planlı bir ılıklık bölümü ve iki köşesinde birer halvet hücresi olan üç eyvanlı bir sıcaklık bölümü bulunmaktadır. Sıcaklığın batısında ise sıcak su deposu ve külhan bölümü vardır.

Şifa Hamamı Sokağı üzerinde yer alan bir kapı ve uzun bir koridordan geçerek hamamın soyunmalık bölümüne ulaşılır. Burası son yıllarda betonarme olarak yeniden yapılmış olup eski durumu hakkında bilgimiz yoktur. Soyunmalığın batı yönünde ılıklığa geçişi sağlayan kapının solunda duvar yüzeyinde mermer bir çeşme mevcuttur. Altta oval bir kurnası olan bu çeşmede aynataşı hafif oyuk ve sadedir. İki musluklu olan çeşme üstte üç kademe halinde "C", "S" kıvrımlı silmelerle çevrelenmiş olup bu kıvrımlar arası ve tepelikler akant yaprakları ile süslenmiştir.

Çeşmenin sağında, soyunmalık bölümüne bakan cephesi mermer söveli ve yekpare mermerden yuvarlak kemerli bir kapı açıklığı ile ılıklık bölümüne geçiş sağlanmaktadır. Kemer kilit taşı yerinde "C", "S" kıvrımlı ve akant yapraklı kabarık bir tepelik mevcuttur. Ortasında kabarık bir

gül motifi, iki yanda "C", "S" kıvrımları ve yanlara sarkan birer akant yaprağı ile üstte yine stilize iri bir akant yaprağı bulunmaktadır. Kapı açıklığının ılıklığa bakan yüzeyi ise sade bırakılmıştır.

Ilıklık bölümü enine dikdörtgen planlı olup üç birime ayrılmıştır. Güneyde kareye yakın bir birimin üzeri aynalı tonoz ile örtülü olup tuvaletler ve tıraşlık olarak düzenlenmiştir. Buraya geçiş yine mermer söveli ve yekpare mermerden yuvarlak kemerli bir kapı açıklığı ile sağlanmıştır. Kemer kilit taşı yerinde kabarık akant yaprağı vardır. Kapı açıklığı iç kısımda sade olup karşı duvarda iki sathi niş bulunmaktadır. Mekân bugün yeni duvarlarla bö-lümlenmiştir.

Kuzeydeki birim kare olup üzeri tromplu kubbe ile örtülmüştür. Ortadaki birim ile burası iki sütunla ayrılmış olup sütunlarla duvar arası ajurlu mermer şebekelerle kapatılmıştır. Sütunlar oval formlu yüksek kaideler üzerine oturmakta olup üstlerinde yine oval formlu başlıklar bulunmaktadır. Kaidelerin üst bölümleri ile başlık köşelerinde küçük akant yaprakla-nyla süslemeler vardır, iki yanı dar, ortası ise geniş tutulan bu açıklıkta sütunlar ile duvar arasında bulunan ajurlu mermer şebekelerde altı kollu yıldızlar ve altıgenlerden oluşan geometrik bir kompozisyon görülmektedir. Geniş tutulan ortadaki açıklık basık yay kemerli, yanlar ise duvarlara oturan yarım kemer şeklinde düzenlenmiştir. Bu birimin kuzey ve doğu duvarında birer kurna bulunmaktadır.

Ilıklığın orta birimi ise sıcaklığa geçişi sağlamakta olup kareye yakın bir planda ve üzeri aynalı tonoz ile örtülmüştür.

Ilıklıkta güneydeki tuvalete geçişi sağlayan kapı üzerinde üç, orta birimde tonoz örtünün kuzey başlangıcında bir, kuzeydeki birimin kuzey duvarında üç olmak üzere yedi adet 19. yy'a ait porselen tabakların sıvaya gömülmesi ile mekân süslenmiştir. Bunlardan kuzey ve güney duvarda karşılıklı üçer adet olarak yerleştirilmiş olanlardan ortadakiler daha büyük olup etrafları sıva ile çelenk şeklinde belirginleştirilmiştir. Mavi ve beyaz renklerde olan bu tabakalarda büyükler ve küçükler kendi aralarında benzer desenlere sahiptir.

Ilıklığın batı tarafında yer alan yuvarlak kemerli kapı açıklığı ile sıcaklık ters T şeklinde yerleştirilmiş, üç eyvanlı bir şemaya sahip olup karşı köşelerde bulunan iki halvet hücresine sahiptir. Orta birim büyükçe bir kubbe ile örtülüdür. Eyvanlar orta birime yuvarlak kemerlerle açılmakta olup aynalı tonozlu örtülere sahiptir. Halvet hücrelerinden güneydeki kare planlı olup tromplu kubbe ile örtülmüştür. Kuzeydeki halvet hücresi ise köşeleri pahlı üçgen şeklinde olup ortada iki yandaki sivri kemer üzerinde oturan küçük bir kubbe ve yanlarda yarım tonozlarla örtülüdür. Yan eyvanlar iki yanda ajurlu küçük mermer şebekelere sahiptir. Şebekelerde kabaca yapılmış kıvrık dallı rumîli bir kompozisyon bulunmaktadır. Ilıklığa geçişi sağlayan kapı ile.halvetlere geçişi sağlayan kapılar mermer söveli ve yekpare mermer-

den yuvarlak kemerli açıklıklar olarak düzenlenmiştir. Kemer kilit taşları yerinde kabarık akant yaprağı bulunmaktadır. Ilıklığa geçişi sağlayan kapı üzerinde yine sıvaya gömülü ve etrafı sıva ile çelenk şeklinde belirginleştirilmiş 19. yy'a ait iri bir porselen tabak bulunmaktadır. Kapının karşısındaki eyvanın batı duvarında iki, halvet hücrelerinden güneydekinde üç, kuzeyde-kinde dört olmak üzere toplam dokuz tane küçük porselen tabak daha mevcuttur. Bunlardan bazılarının üzeri kireç badanası ile boyanarak kapatılmış olup birkaç tanesinde kırık ve eksikler bulunmaktadır. Belirgin olanlarda mavi, beyaz renklerin olduğu ve farklı desenlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Güneydeki halvet hücresinin kapısı üzerinde bulunan tabak daha yayvan olup formu itibariyle diğerlerinden farklıdır. Sıcaklıkta yan eyvanlarda dörder, karşı eyvanda üç, halvet hücrelerinden ku-zeydekinde iki, güneydekinde üç adet kurna bulunmaktadır. Çoğu orijinal olup zarif işçiliklere sahiptir. Güneydeki eyvanın güney duvarında bulunan kurna diğerlerinden farklı olup biraz büyüktür. Bunun Şifa Baba'ya ait olduğu ve vaktiyle batı eyvanında yer aldığı bilinmektedir.

Büyük kubbe altında yer alan göbek taşı bugün yenilenmiş olup kare şeklindedir. Vaktiyle eski göbek taşının yuvarlak ve etrafının işlemeli taşlarla kaplı olduğu söylenmektedir.



Bibi. Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 124-125; T. Sümer, "Sultanahmed Semtinin Tarihi ve Sultan Ahmed Camii", (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, yayımlanmamış lisans tezi), 1965, s. 84.

AHMET VEFA ÇOBANOĞLU



Yüklə 8,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   140




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin