Bibi. Anna Komnene, Alexiad, (çev. E. R. A. Sewter), Londra, 1969; loannes Kinnamos, Epitome Historiarum, New York, 1976; Nike-tas Khoniates, Historia, (çev. F. Grabler), Graz-Wien-Köln, 1966; Fulcherius Carnotensis, Gesta Francorum Iherusalemperegrinanttum, (çev. R. Ryan), Knoxville, 1969; Ordericus Vi-talis, Historia Ecclesiastica, (çev. M. Chibnall), Oxford, 1975; G. de Villehardouin, The Con-quest of Constantinople, (çev. M. R. B. Shaw), New York, 1963; Gunther von Pairis, Die Geschichte derEroberung von Konstantinopel, (çev. E. Assmann), Köln-Graz, 1956; F. Chalan-don, Leş Comnene, I-II, Paris, 1900-1912; F. Bradford, Verrat am Bosporus, Londra, 1970; S. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, I-III, Ankara, 1986-1987.
IŞIN DEMÎRKENT
HADIM HASAN PAŞA MEDRESESİ
Eminönü îlçesi'nde Cağaloğlu'nda, Hilal-i Ahmer-Yerebatan Caddesi ile Molla Fe-nari Sokağı'mn kesiştiği köşede bulunmaktadır.
III. Mehmed döneminde (1595-1603) altı ay sadrazamlık yaptıktan sonra karıştığı entrikalar nedeniyle 1598'de idam e-
Hadım Hasan
Paşa
Medresesi
Araş Neftçi, 1994
dilen Hadım Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. İstanbul'daki az sayıdaki fevkani (zeminden yükseltilmiş) medreseden biri olan yapının alt katında dükkânlar, sebil ve çeşme, üst katında hücreler ve aynı zamanda mescit olarak kullanılan dershane yer almaktaydı. Bu programıyla 16. yy sonunun tipik küçük külliyelerinden birinin nüvesini oluşturan medresenin kuzey cephesinin 19. yy'da yol genişletmek için kesilmesiyle mimari bütünlüğü bozulmuştur.
Evliya Çelebi, Canbolatzade Sarayı yakınında bulunan medresenin büyük bir yapı olduğunu, altında baştan başa dükkânların yer aldığım belirtmekte ve Ruhi adlı bir yazar tarafından hazırlanmış olan iki tarih kıtasını vermektedir.
Bu tarihlere göre 1004/1595'te yapılan medresenin ilk yapımında konulan bir kitabe veya kitabeleri vardıysa da bunlar zamanla kaldırılmış olmalıdır. Bugün giriş
Hadım Hasan Paşa Medresesi'nin planı. Zeynep Ahunbay
üzerinde yer alan ve medresenin II. Mah-mud döneminde (1808-1839) geçirdiği onanma ait 1247/1831 tarihli kitabede ilk yapım tarihi Evliya Çelebi'nin verdiğinden farklı olarak 1005/1596 olarak belirtilmiştir.
1590'larda mimarbaşı olan Davud Ağa' nın eseri olduğunu düşündüğümüz medresenin geçmişiyle ilgili bilgiler sınırlıdır. Mevcut kitabeden binanın 1830'larda ona-rıldığı anlaşılmaktadır. Yapının daha sonra, 1865 Eylül'ünde Hocapaşa semtinde çıkan ve Cağaloğlu'nun büyük bir kısmını yakan yangında hasar gördüğünü sanıyoruz. Bu yangın ertesinde kurulan Islahat-ı Turuk Komisyonu tarafından Babıâli ve Divanyolu için düzenlenen imar planları kapsamında Hilal-i Ahmer Caddesi'nin a-çılması sırasında medresenin kuzey cephesi kesilmiştir.
1870'lerde hazırlanan taşbaskısı İstanbul haritasında Hilal-i Ahmer Caddesi bu-
İLK YAPILIŞINDAN KALAN DLA-ARLAR EDİLMİŞ MOLOZ DUVARLAR EDİLMİŞ TUĞLA DUVARLAR
HADIM İBRAHiM PAŞA CAMÜ 490
491 HAFIZ AHMED PAŞA ÇEŞMESİ
Hadım ibrahim Paşa Camii'nin kubbesinden ayrıntı. Tarkan Okçuoğlu
günkü genişliğinde gösterilmiştir. Haritada medresenin yer aldığı yapı adası belirtilmekle birlikte, üzerine binanın kon-turları işlenmemiş ve adı yazılmamıştır. 19l4'te yapılan incelemede öğrencilerin barınmasına uygun olmayacak kadar harap olduğu belirtilen yapının konumu nedeniyle iyi bir onarımla yeniden kullanılabileceği görüşü kaydedilmiştir. 1918'de yangınzedelerin barındığı bina, o zamandan günümüze kadar onarım görmemiş olduğundan daha da harap bir duruma gelmiştir.
Düzgün olmayan dörtgen planlı bir a-da üzerine oturan medresenin özgün tasarımındaki durumunu kavramak oldukça güçtür. Medresenin üç yönde yolla çevrildiği, girişin kuzeyinde çeşmenin, onun bitişiğinde sebilin yer aldığı anlaşılmaktadır. Hadtkatü'l-Cevâmîye göre paşa idam edildikten sonra çeşme ve sebili içine gömülmüştür, incelemelerimiz sırasında medresenin zemin katında bir mezar göremedik; Hasan Paşa'mn mezarı yol genişle-tilirken başka bir yere kaldırılmış olmalıdır.
Medrese üç kadıdır. Bir küçük iç avlu çevresinde gelişen plan düzeni hiçbir şemaya bağlı değildir. Zemin ve bodrum katların karmaşık iç yapısı, arsanın zorlamalarından kaynaklanmış olmalıdır. Büyük bir kısmı medresenin kullanımına ayrılan zemin katta, üç dükkân, çeşme ve sebilin bir bölümü mevcuttur. Ana girişten bir geçitle sebile ulaşılmaktadır. Sebilin bitişiğinde bir su haznesi bulunmaktadır. Merdivenle çıkılan üst katta bir duvarı kalmış olan dershane, üç kemeri korunabilmiş bir re-vak ve hücreler bulunmaktadır.
Girişi güneybatı yönüne açılan dershane, bir kenarı yaklaşık 5,5 m olan kare planlı bir mekândır. Önünde iki kubbeyle örtülen bir giriş mekânı yer almaktadır. Cadde genişletilirken dershanenin kuzeydoğu yönünden yaklaşık 4,5 m yola terk edilmiştir. Giriş cephesinden geri kalanlardan anlaşıldığına göre, kapının iki yanında birer alt pencere, yukarıda 3 üst pencere yer alıyordu. Kuzeybatı ve güneydoğu cephelerinden geri kalan kısımlarda, ilk pencerelerin başlangıçları korunmuştur. Aynı zamanda mescit olarak kullanıldığı belirtilen dershanenin kıble hariç diğer cephelerinde 3 alt, 3 üst pencere düzeni olduğunu sanıyoruz. Dershanenin örtüsü hakkında kesin bir şey söylemek olası değilse de, duvar köşelerinde pandantif başlangıcı bulunmaması, kubbeye geçişin büyük bir olasılıkla tromplarla sağlandığına işaret etmektedir. Batı ve kuzeybatı cephelerinde mevcut hücreler de tromplu kubbelerle örtülüdür.
Üstten teğetli kemerleriyle revaklar eski biçimlerini korur görünmektedirler, ancak kalan iki sütun başlığı klasik dönem biçimlerini yitirmiştir. Hocapaşa yangınından sonra bu biçime sokulmuş olabilirler. 19. yy'da yapının cephelerinde de değişiklik yapıldığını sanıyoruz; aslında kemerli olması gereken hücre pencereleri düz atkılı olarak değiştirilmiş olmalıdır. Hücrelerin tümünün örtüleri günümüze u-
laşamamıştır. Özgün bacalardan hâlâ a-yakta duran üçünden ancak biri sağlam durumdadır.
Kapısı İstanbul Vakıflar Başmüdürlü-ğü'nce örülerek kapatılan medrese yoksul kişiler tarafından barınak olarak kullanılmaktadır.
BlbL Ayvansarayî, Hadtka, I, 98; Evliya, Seyahatname, II, 1969, 19; Baltacı, Osmanlı Medreseleri, 222; Ayverdi, istanbul Haritası, B4; Kumbaracılar, Sebiller, 11; Cezar, Yangınlar, 375; Öz, istanbul Camileri, I, 66; Kütükoğlu, Darü'l-Hilafe, 40; Kütükoğlu, istanbul Medreseleri, 324-325; Demircanlı, Evliya Çelebi, 324.
ZEYNEP AHUNBAY
HADIM İBRAHİM PAŞA CAMÜ
Silivrikapı'da, Cambaziye Mahallesi'nde, Silivrikapı Caddesi üzerinde, Silivrikapı Karakolu'nun karşısındadır.
Camiyi çevreleyen duvarlardaki iki kapının ve harime açılan kapının üzerindeki sülüs kitabelere göre cami 958/1551'de I. Süleyman'ın (Kanuni) (hd 1520-1566) vezirlerinden Hadım İbrahim Paşa (ö. 1562) tarafından yaptırılmıştır. Tasarımı Mimar Sinan'a ait olan cami, kare planlı ve tek kubbelidir. Yapı kütlesi dışarıdan kübik bir blok halinde yükselir. Caminin dı-
Hadım ibrahim
Paşa Camii'nin
genel
görünümü.
Tarkan Okçuoğlu
şarıdan destek kemerleriyle çevrelenen 12 m çapındaki, yuvarlak kasnaklı kubbesi, alttan mukarnaslı bir konsolla desteklenen istiridye kabuğu şeklindeki tromplara oturur. Tromplar doğrudan beden duvarlarına dayanmayıp, yapıyı üç yönden kuşatan payanda duvarlan üzerine oturtulmuştur. Böylece ileriye doğru çıkıntı yapan payandaların arasında yapıyı genişleten ve ferahlatan mekânlar elde edilmiştir. Yan duvarlarda ve kuzey duvarında maksureler oluşturarak mekâna derinlik kazandıran bu tasarım bir yandan da Sinan'ın ilk olarak, tromplarla doğrudan duvarlara oturan bir kubbe yerine sekiz dayanaklı bir strüktürü denemesi açısından önemlidir. Ancak İbrahim Paşa Camii sekiz dayanaklı bir cami olarak kabul edilmekten çok, tromplu sistemden sekiz ayaklı sisteme geçişte bir bağ olarak değerlendirilmelidir. Mimarının kimliği araştırma-cılarca tartışılan Fatih semtindeki Bâlî Paşa Camii(->), pandantifi! üst yapı sistemiyle farklılık gösterse de, mahfili taşıyan payandaların arasında yer alan derin nişlerin iç mekâna katkısı açısından Hadım İbrahim Paşa Camii'ne bir örnek durumundadır.
Caminin üç tarafı kesme taş ve tuğla
örgülü, son cemaat yerinin duvarı ise tamamen kesme taştandır. Altı mermer sütunun taşıdığı sivri kemerli ve beş kubbeli son cemaat yeri iki taraftan hafifçe taşkındır. Burada, içerideki nişlerin içinden geçilerek batıda minareye, doğuda ise küçük bir mekâna çıkılır. Son cemaat yerinde mukarnaslı tromp üzerine oturan orta kubbe yükseltilmiş ve dışarıdan dilimlenerek vurgulanmıştır. Diğer kubbelere geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Söz konusu bölümde mukarnaslı ve baklavalı sütun başlıkları kullanılmıştır. Son cemaat yerinin sağında ve solunda yer alan pencerelerin sivri hafifletme kemerlerinin içine, mavi zemin üzerine beyaz sülüs yazıyla çini süsleme yerleştirilmiştir. Bu perce-relerin üzerlerine yerleştirilen aynı teknikteki çini rozetler bu bölüme önemli bir görsel zenginlik kazandırır. Ancak batı bölümünde, camiye açılan pencere üzerinde bulunması gereken çini alınlık bugün yerinde değildir. Bu panonun İstanbul İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi'nde olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde son cemaat yerinin revakları alüminyum doğrama ile kapatılarak bir yanı kadınlar mahfili, bir yanı da Kuran kursu olarak kullanılmaktadır.
Harim bölümüne mukarnas örtülü, mermer söveli ve renkli taş kakmalı kapıdan girilir. Zarif bir işçiliğin ürünü olan kapının sedef kakmalı ahşap kanatları, on kollu yıldız şeklinde geometrik geçmelerle düzenlenmiş ve aradaki boşluklar bitkisel bezemeyle dolgulanmıştır. Harim mekânında kubbenin içi, pencere alınlıkları ve üst kat pencerelerinin çerçeveleri klasik üslupta kalem işleriyle bezelidir. Yan duvarlardaki maksurelerin mihraba bakan yüzlerinde çok yüzeysel nişler açılmış ve içleri kalem işleriyle süslenmiştir. Altı sıra mukarnas yaşmaklı taş mihrabın üzerinde, sivri kemerli bir çerçeve içine alınmış, lacivert, mavi ve beyaz renklerin kul-
lanıldığı çini pano yer almaktadır. Minber, ajurlu korkulukları ve mukarnaslı kapısıy-la klasik üslupta mermer işçiliğinden güzel bir örnektir. Kuzeybatı köşesinde üç yöne ikişer Bursa kemeriyle açılan som mermerden müezzin mahfili yer almaktadır. Üzeri, içlerine altın yaldızların kakıldığı, altıgen geometrik geçmelerle oluşturulmuş bir bantla çevrelenmiştir. Mahfil üzerinde deprem sonrasındaki onarımı gösteren 1117/1763 tarihi kazılıdır.
İbrahim Paşa Camii 1058/1648 ve 1167/ 1754 arasında iki büyük deprem geçirmiştir. Yeniden inşa edilen minaresi düz şe-refeli ve külah örtülüdür.
Camiyi kuşatan çevre duvarının içinde, üç yöndeki kapılardan girilebilen a-ğaçlı, büyük bir avlu bulunmaktadır. Batı duvarının önündeki prizmatik dikdörtgen şeklindeki özgün planını koruyan a-çık türbe İbrahim Paşa'nındır. Caminin kuzeyindeki mezarlık, mezar taşlarmdaki tarihlere göre sonraki devirlerde yapılmış olmalıdır. Çevre duvarına yapıştırılmış sivri kemerli çeşmesi kitabesizdir. Bostanlarla çevrili bir arazide külliye olarak tasarlanan yapının hamam ve mektebi yıkılmış, günümüze ancak duvar kalıntıları gelebilmiştir.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 29; Konyalı, Mimar Sinan, 92-107; Öz, istanbul Camileri, I, 75; Goodwin, Ottoman Architecture, 243-244; A. Kuran, "Mimar Sinan'ın Camileri", Mimarbaşı Koca Sinan, Yaşadığı Çağ ve Eserleri, İst., 1988, s. 194; S. Yetkin, "istanbul'da Silivrika-pı'daki Hadım İbrahim Paşa Camii'nin Cinile-rindeki Özellikler", STY, XIII (1988), s. 198-211, O. Aslanapa, Osmanlı Devri Türk Mimarisi, 209-211; A. Kuran, Mimar Sinan, 92-94; Fatih Camileri, 112-113; Fatih Anıtları, 81-82.
TARKAN OKÇUOĞLU
HADIM İBRAHİM PAŞA MESCİDİ VE MEDRESESİ
bak. ESEKAPI MESCİDİ VE MEDRESESİ
HAFIZ AHMED AĞA MEYDAN ÇEŞMESİ
Unkapanı'nda, Eminönü'nü Unkapam'na bağlayan anacaddenin deniz kıyısındadır.
Üzerindeki kitabe tarihine göre 1233/ 1817'de Kapanî Hafız Ahmed Ağa tarafından yaptırılmıştır. Şair Kenzî'nin çeşmenin banisi ve yapı tarihini bildiren tarih beyti, Bihamdillah muvaffak etdi Bari /Bu câ-yi dil-küşayı kıldı âbad / Rıza-ullah için sahibü'l-hayrat/İmameyn aşkına eyledi icâd / Kapanî Hacı Hafız Ahmed Ağa / İlâ yevm-el Kıyam nâmı ola yâd / Bu tam tarihi görüb dedi Kenzî/Kıl ervâh-ı şehîd-i Kerbelâ şad 1233, şeklindedir.
19. yy'ın başına ait bu meydan çeşmesi 1965'te İstanbul Gıda Toptancıları Çarşısı inşaatı sırasında ortadan kaldırılmış, 1968'de yeni çarşı blokları arasında yeniden inşa edilmiştir. Hazneli, dört yüzlü, küfeki taşından yapılmış bu meydan çeşmesinin ön yüzü mermer kaplamadır. Mermer kaplı ön cephesinde yuvarlak kemerli bir ayna taşı ve her iki yanında ikişer tane olmak üzere yassı payeler yer almaktadır. Yapının köşeleri yuvarlatılarak birer niş oluşturulmuştur. Çeşmenin diğer yüzlerinde de dörder tane olmak üzere, yarım duvara gömülmüş yassı payeler bulunmaktadır. Bu yassı payelerin üzerinden bir korniş binayı çepeçevre dolaşmaktadır. Bu kornişin yukarısında daha geniş ikinci bir korniş yer almaktadır. Çeşmenin ön cephesindeki köşelerde, bu iki korniş arasında kalan boşlukta, yeşil bir zemin üzerine yaldızlı "Maaşallah" yazısı, yuvarlak bir çerçeve içine alınmıştır. Çeşmenin lülesi ve önünde su teknesi yoktur, suyu akmamaktadır.
Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 240; Unsal, Eski Eser Kaybı, 6-61; A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, ist, 1993, s. 57.
ALÎN TALASOĞLU
HAFIZ AHMED PAŞA ÇEŞMESİ
Taksim, Sıraselviler Caddesi'ndeki Kazan-cıbaşı Camii Sokağı'mn Başkurt Sokağı ile kesiştiği yerde, Kazancıbaşı Camii'nin karşı köşesindedir.
Çeşmenin banisi, Numan Paşa'mn oğlu Köprülüzade Hafız Ahmed Paşa'dır. Çeşmenin 13 beyitten oluşan talik hatla yazılmış kitabesi Behçet Mehmed Efendi' nin eseri olup 1143/1732 tarihlidir.
Arkasında su haznesi bulunan ve kesme taştan yapılmış olan bu çeşme, mermer
Hafız Ahmed Paşa Çeşmesi
Ahmet Akman
HAFIZ AHMED PAŞA KÜLLİYESİ 492
493
HAFİYELİK
kaplı cephesinin zevkli teyzinatı ile klasik üsluptaki çeşmelerin istanbul'da yer alan en değerli örneklerinden biridir.
Zeminden saçak kısmına kadar uzanan iki zarif sütunçe, çeşmenin cephesini her iki yandan sınırlamakta, sütunçele-rin iç kısmında bulunan silmeler ise cepheyi âdeta dikdörtgen bir çerçeve içine almaktadır.
Çeşmenin basık sivri kemeri, beyaz mermer ve somakiden iki renkli olarak yapılmış olup, kemerin kilit taşı üzerinde, yddızçiçeğinden türetilmiş bitkisel motifli küçük bir rozet vardır.
Yine, bu kemerin dış hattını takiben gelişen ince ve zarif bir silme, kemerin uç noktasında bir bukle oluşturarak, yukarı-sındaki kitabe boyunca düz bir hattı takip eder, daha sonra, her iki tarafta dik açı yapıp kemer ayaklarına kadar inerek, ucu yere bakan bir palmetle son bulur.
Kemerin her iki yanında yer alan ve bahsedilen silmenin çerçevelediği köşe üçgenlerinde, içinde yüdızçiçeği ile girift kıvrım dallardan oluşan, stilize bitkisel motifli birer rozet vardır.
Çeşme nişinin içinde ise, aynayı yatay bir şerit halinde geçen, üzeri girift kıvrım dallarla süslü bir bordur ve bu bordürün altında da bir sıra mukarnas yer alır. Bir a-yağın içinden başlayıp diğer ayağın içine kadar süregelen bu süslemeler, ayak içlerinde birer püskül (aşağı doğru yönlendirilerek betimlenmiş çiçek) motifi ile sona erer.
Taksim Suyu'nun, Kazancı Yokuşu'na inen koluyla beslenmiş olan bu çeşmenin suyu günümüzde akmamakta, ayna taşı, lülesi ve daha önce var olduğu bilinen saçağı bulunmamaktadır. Çeşmenin tekne kısmı ise bozulmuş, sonradan çimento ile kaba bir tekne yapılmıştır.
Çeşme cephesinin her iki yanında, su haznesinin duvarına yapılmış birer niş vardır.
Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, II, 73; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 99-103; Çeçen, Taksim-Hamidiye, 132-133; Yüngül, Taksim Suyu, 60; H. Örcün Barışta, istanbul Çeşmeleri, Kabataş Hekimoğ-lu Ali Paşa Meydan Çeşmesi, ist, 1993, s. 55-58.
HALUK KARGI
HAFIZ AHMED PAŞA KÜLLİYESİ
Fatih ilçesi, Küçükkaraman semtinde, Fatih Caddesi ile Hafız Paşa Sokağı arasında yer almaktadır.
Bugün cami içerisinde kapı üstünde mevcut olan üç satır halinde, alü beyitten oluşan ve talik hatla yazılı bulunan kitabeden ebced hesabıyla külliyenin 10047 1595'te yapıldığı anlaşılmaktadır. Banisi i-ki defa sadaret kaymakamlığı yapmış olan ve 1022/l6l3'te ölen Hafız Ahmed Pa-şa'dır.
Cami, medrese, çeşme, darülkurra, sebil ve türbeden meydana gelen külliye kareye yakın küçük bir arsa payı üzerinde inşa edilmiştir. Külliyenin doğusundan Fatih Caddesi, batısından Hafız Paşa Sokağı geçmektedir. Fatih Caddesi üzerinden gi-
rişi bulunan külliyede güneyde cami, kuzey ve batıda medrese, caminin güneydoğu köşesinde türbe ve sebil, kuzeydoğu köşesinde darülkurra, medresenin batısında dışardan medrese duvarına bitişik olarak da çeşme yer almaktadır.
1648 depreminde, 1782 ve 1918 yangınlarında büyük tahribata uğramış olan külliye çeşitli zamanlarda tamir görmüştür. Vaktiyle minare şerefesinde ve türbenin kubbesi içinde barok devrin süslemeleri bulunmaktaydı. 1918 yangınından sonra uzun süre harap durumda kalan külliyede sebil tamamen, türbe, cami, darülkurra ve medrese revaklarının büyük bir bölümü yıkılmıştır. 1976'da Vakıflar idaresi tarafından külliyenin tamirine başlanılmış ve medrese kısmen tamir edilmiş, cami i-se yarım bırakılmıştır. 1990'dan itibaren Selâm Vakfı'nın da desteği ile cami minaresi ile birlikte yeniden yapılırcasına tamir edilmiş ve 1991'de tekrar ibadete açılmıştır. Türbe ve sebil halen harap durumda olup tamire muhtaçtır.
Fatih Caddesi üzerinde yer alan içten ve dıştan basık kemerli açıklığa sahip olan kapıdan önce üzeri aynalı tonoz örtülü bir birime, buradan da avluya geçilmektedir. Bu kapının sağ yanında basık kemerli i-kinci bir kapı açıklığı daha vardır.
Cami: Külliyenin güneyinde yer alan cami ortada bir kare mekân ile bunun iki yanındaki daha küçük boyutlu ve yine kare planlı yan mekânlarla enine gelişen bir şemaya sahiptir. Yan mekânların vaktiyle mekân genişliğinde büyük kemerlerle orta mekâna açıldığı anlaşılmaktadır. Son restorasyonda bu açıklıklar duvar örülerek kısmen kapatılmış ve dikdörtgen açıklıklarla yan mekânların irtibatı sağlanmıştır. Üç mekânın da üzerleri pandantiflerle geçişleri sağlanan kubbelerle örtülmüştür. Orta bölüm mihrap yönünde güne--ye doğru hafif taşkın olup yan mekânlardan daha büyüktür. Kesme taş malzeme ile inşa edilmiş olan caminin sağ yan mekânında geç devirde yapılan bir tamiratın izleri olarak kısmen moloz taş ve tuğla malzeme görülmektedir. Bu mekânın orta mekânla birleştiği köşede mevcut o-lan zorlamadan dolayı geç bir devirde yıkılan medrese odalan yerine sonradan yapıldığı da düşünülmektedir.
Orta mekânın kuzey ve güney duvarlarında ikişer adet dikdörtgen söveli alt pencere vardır. Kuzeyde iki yuvarlak üst, güneyde ise üç sivri kemerli üst pencere arasında ayrıca iki yuvarlak pencere vardır. Güneybatı köşede alttaki dikdörtgen söveli pencere dolap nişine dönüştürülmüş üstteki sivri kemerli pencere de içi örülerek kapatılmıştır. Güneydoğu köşede ise basık kemerli kapı açıklığı ile türbeye geçiş sağlanmıştır. Kuzeyde mihrap ekseninde basık kemerli kapı açıklığı bulunmaktadır. Yan mekânlarda çift sıra pencere düzeni vardır. Alttakiler dikdörtgen söveli, üsttekiler sivri kemerlidir.
Tamamen yenilenmiş olan son cemaat yeri üç birimlidir. Küfeki taşı görünümlü üzeri taraklanmış kolonlar ve başlıklar, yuvarlak kemerlere oturan pandantiflerle
geçişleri sağlanan kubbelerle örtülüdür. Son cemaat yerinin baü ve kuzey yönünde vaktiyle ağaç direklerle taşman ahşap bir sundurma ile çevrili olduğu, mevcut izlerden anlaşılmaktadır.
Yenilenmiş olan mermer kaplamalı mihrap nişi yedi kenarlı olup üzeri mukar-naslı yaşmakla sonlanmıştır. Köşelerde kum saati başlıklı sütunçelerle dekorla-nan nişte iki yan hariç beş yüzde birer rozet süsleme vardır.
Mermer minber de yeni yapılanmış o-lup mukarnaslı palmetli bir taçla sonla-nan yuvarlak kemerli kapı açıklığına sahiptir. Korkuluklarda, yan aynalıkların ortasında ve sivri kemerli geçiş açıklıklarının üzerinde ajurlu geometrik kompozis-yonlu süslemeler görülür. Aynalığın köşelerinde rumîlerden ve stilize çiçeklerden oluşan kabartma süslemeler vardır. Dört sütuna oturan yuvarlak kemerli köşk kısmı rumî palmetli bir süslemeden sonra külahla sonlanır.
Kuzeybatı köşede yer alan minare son yıllarda yeniden yapılmıştır. Orijinal kare kaidesi üzerinde on altı gövdeli olan minare kurşun kaplı külahla örtülmüştür. Mukarnaslı şerefede geometrik kompozis-yonlu ajurlu korkuluklar vardır. Eski fotoğraflarda şerefedeki 18. yy'a ait barok devrin oval hareketli geçişi ile korkuluklar^ daki girlant süslemeler görülmektedir. Minareye köşedeki pencere içinden basık kemerli kapı ile geçiş sağlanır.
Medrese: Caminin kuzeyindeki avluyu kuzeyden ve batıdan çevreleyen medresede bugün on dört oda bulunmaktadır. Odaların önünde büyük bir kısmı yeniden yapılmış olan başlıkları düz köşeli taş sütunlara oturan hafif sivri kemerli on iki birimli revak vardır. Revak ve odalar pandantiflerle geçişleri sağlanan tuğla kubbelerle örtülmüştür. Kuzey ve batı kolların birleştiği köşede kare bir bölüm medrese odalan ile revağı kesmektedir. Köşede dıştan dikdörtgen, içte basık kemerli açıklığa sahip üzeri tonozlu bir koridorla ulaşılan bu mekân tuvaletler olup iki bölümlüdür. Her iki bölümün de üzeri beşik tonoz ile örtülmüştür.
Dikdörtgen söveli kapı açıklığına sahip odalarda yalnızca revağa açılan dikdörtgen söveli alt ve sivri kemerli üst pencereler bulunmaktadır. Girişlerin karşısında ortada bir ocak nişi ile iki dolap nişi vardır. Kuzeydeki odaların doğu, batıdaki odaların ise kuzey duvarlarında ayrıca birer sivri kemerli büyük niş vardır. Cami ile birleşen iki güney odada ocak ve dolap nişleri batı duvanndadır. Bunlardan camiye yakın olanında üçüncü niş yoktur. Ba-üdakinde ise köşe duvan üzerinde küçük bir niş vardır.
Güney uçtaki oda ile cami arasında dışa açılan, tuğladan beşik tonozlu bir koridor bulunmaktadır. Koridorun batısında medrese duvarı üzerindeki dolap ve ocak nişi izleri bugün hâlâ görülebilmektedir. Burada vaktiyle medrese odalarının devam ettiği ve bilemediğimiz bir tarihte de yıkıldığı anlaşılmaktadır. Benzer bir durum kuzey odalarının doğu ucunda da söz
konusudur. Burada da Fatih Caddesi'nin genişletilmesi ile bir kesintinin olduğu bugün hâlâ mevcut olan izlerden anlaşılmaktadır.
Hafız Ahmed Paşa Medresesi'nde bir kütüphanenin olduğu bilinmektedir. Kitaplar bugün Süleymaniye Kütüphanesi'n-de olup üzerlerinde 1012-14/1603-05 tarihini taşıyan vakıf mühürleri bulunmaktadır.
Darülkurra: Caminin kuzeydoğusunda yer alan çift katlı yapıdır. Cadde üzerinden avluya geçişi sağlayan kapının yanındaki küçük kapı ile darülkurraya girilir. Kapı açıklığı basık kemerlidir. Alt katta bir kare planlı mekân vardır. Üzeri aynalı tonoz ile örtülmüş olup güneyde caminin sol yan mekânına dikdörtgen açık-lıklı bir kapı ve iki pencere ile açılmaktadır. Üst kata caddeye paralel merdivenlerle çıkılır. Buradaki kapı açıklığı Bursa kemeri şeklinde düzenlenmiştir. Üst katta mekân iki büyük, bir küçük kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Alt kat iki, üst kat ise dört tane dikdörtgen açıklıklı pencere ile doğuda caddeye, bir pencere ile de batıda avluya açılmaktadır. Üstteki mekân güneydeki cami yan mekânına büyük yuvarlak kemerle açılmaktadır. Son yıllarda yapılan restorasyonda alt ve üst katlar özelliklerini kaybetmiştir.
Türbe: Caminin güneydoğu köşesinde dışta sebilin arkasında yer alan türbeye cami içinden basık kemerli bir kapı açıklığı ile ulaşılmaktadır. Aynı şekilde türbeden de sebile sivri kemerli bir açıklıkla geçiş bulunmaktadır. Güneyde dikdörtgen bir pencere ile dışa açılan yapı pandantiflerle geçişi sağlanan kubbe ile örtülmüştür. Bugün oldukça harap halde olan yapıda 18. yy'ın barok kalem işlerinden bazı izlerin vaktiyle mevcut olduğu bilinmektedir.
Caminin güneybatı köşesinde de ayrıca bir mezar vardır. Bazı kaynaklarda burada Hafız Ahmed Paşa'mn hanımının yatmakta olduğu yazılıdır. Buranın da vaktiyle kubbe ile örtülü bir mekân olduğu eski izlerden anlaşılmaktadır.
Sebil: Caminin güneydoğu köşesinde türbeye bitişik olarak yer alan sebilden bugün hiçbir şey günümüze ulaşmamıştır. Eski fotoğraflardan köşede görülen sebilin üç mermer sütun tarafından taşınan sivri kemerli iki cephesi olduğu, kemer içlerinde altı kollu yıldızlar ve altıgenlerden oluşan geometrik kompozisyonlu metal şebekelerinin bulunduğu ve güney yönde basık kemerli açıklığa sahip kapısının olduğu anlaşılmaktadır.
Çeşme: Hafız Paşa Sokağı üzerinde ve medresenin batısında dışardan medreseye bitişik olarak yer 'almaktadır. Kesme kü-feki taşından yapılmış olan çeşme sivri kaş kemerli bir niş şeklindedir. Üstte boş bırakılmış bir kartuş üzerinde palmetli bir taç ile sonlanır. Niş içinde mermer ayna taşı ve altta yere gömülmüş olan taş teknesi mevcuttur.
Dostları ilə paylaş: |