I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə118/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   139

HACOPULO KÖŞKÜ

Büyükada'da, Çankaya (Nizam) Cadde-si'nin üzerinde ı bulunmakta, günümüzde Adalar İlçesi'nin, kaymakamlığı ve diğer resmi daireleri barındıran hükümet konağı olarak kullanılmaktadır.

Adalarda bulunan köşklerin en büyüklerinden ve en görkemlilerinden olan bu yapı, 19- yy'ın ikinci yarısında inşa ettirilmiştir; daha sonra, dönemin ileri gelen tüccarlarından ve bankerlerinden Kiryako Hacopulo'nun malikânesi olmuştur. I. Dünya Savaşı'ndan sonra hazineye intikal eden, işgal yıllarında da Büyük Emperyal Oteli olarak kullanılan köşk 1927'de hükümet konağına dönüştürülmüştür.

Caddenin kuzey (deniz) yakasında, setler halinde deniz kıyısına kadar inen geniş bir bahçenin içinde yer almaktadır. Kesme taştan mamul babaların kuşattığı bahçe kapısının, süslemeli demir kanatlarında Kiryako Hacopulo'nun inisyalleri (HK) göze çarpar. Büyük boyutlu köşk, kagir bir bodrum üzerine oturan üç ahşap kat ile kısmi bir çatı katından oluşur. Çatı katının, yapının otel olarak kullanıldığı yıllarda eklendiği anlaşılmaktadır. Çağdaşı olduğu sivil mimarlık eserlerinin büyük çoğunluğu gibi, Hacopulo Köşkü' nün tasarımında da geleneksel orta sofalı plan şemasının uygulandığı, buna karşılık cephelerde ve iç mekânlarda bulunan mimari ayrıntılarda ve süsleme öğelerinde dönemin eklektik zevkinin egemen olduğu gözlenmektedir.

Bodrum katı servis birimlerine, zemin kat çeşitli salonlara, birinci kat yatak odalarına, ikinci kat ise hizmetkâr odalarına tahsis edilmiştir. Köşkün, güneye (caddeye) ve kuzeye (denize) bakan cephelerinin ekseninde, içerdeki sofalara tekabül eden çıkmalar yer almakta, söz konusu çıkmalar zemin kat ile birinci katta balkon olarak değerlendirilmiş bulunmaktadır. Doğu cephesinde çıkıntı yapan, yarım

sekizgen planlı, kagir merdiven kulesinin üzerine ahşap bir cihannüma oturtulmuştur. Silindir biçimindeki cihannüma çepeçevre balkonla kuşatılmış, söz konusu balkon, alttan konsollarla desteklenen ahşap direklerin taşıdığı, sekiz köşeli bir saçakla gölgelendirilmiştir.

Köşkün barındırdığı mekânlann duvarlarında ve tavanlarında kartonpiyer, yağlıboya ve kalem işi tekniklerinin görüldüğü zengin bir süsleme programı uygulanmıştır. Özellikle zemin kattaki sofayı kuşatan ve belirli fonksiyonlara tahsis edilmiş salonlarda (müzik salonu, av salonu, yemek salonu, misafir salonu), mekânın anlamı ile ilişkili tasvirler dikkati çeker. Tavanların birçoğunda görülen kasetler, antik Yunan mimarisinden alınma yumurta frizleri ile donatılmış, bunların ortasındaki yuvarlak madalyonların içine çeşitli figüratif tasvirler ile stilize edilmiş bitkisel motiflerden oluşan göbekler yerleştirilmiştir. Köşkün bahçesinde Hacopulo ailesinin kullandığı küçük bir şapel ile deniz kıyısına yakın bir misafir köşkü bulunmaktadır. Bibi. Tuğlacı, istanbul Adaları, I, 277-279.

M. BAHA TANMAN

Hacopulo

Pasajı'nm avlu

(üstte) ve

geçidinden

görünümler.

Nazım Timuroğlu,

1993

HACOPULO PASAJI

istiklal Caddesi ile Meşrutiyet (eski Tepe-başı) Caddesi'ni birbirine bağlayan ve Pa-naiya Isodion Kilisesi'ne de geçit veren, üç ana kagir yapıdan oluşmuş bir komplekstir. Bu şekliyle ortası avlulu "T" geçitli, üstü açık pasaj tipine girer. Adını ilk sahibi İstanbullu zengin bir Rum tüccar olan M. Hacopulo'dan alan hanın ve pasajın 1850'li yıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Pasajın en büyük özelliği, yapıldığı günden beri, içinde bulunan dükkânların tamamına yakınının, düğmeciler, işlemeci ve brodeciler ile model çizimcilerinden oluşmasıdır. Bugün bile (kapalı olan dükkânların dışında) pasajın durumu ve görünümü aynıdır.

1870-1880'li yıllarda pasajdaki tuhafiyeciler (ibrişim, düğme satanlar) Marino, Yani Malaksotis, Kosmi, Kamik Acar-yan, Lukidis, Adamantidis ve ortağı idi. Ayrıca kuaför Valantin kardeşler, halıcı Fi-lipoviç, görkemli lokanta ve meyhanesiy-le Kanelos, Paris somya ve karyolalarının satımını yapan Neyrat, Pera'nm güzel hanımlarına hizmet veren Matmazel Adel, erkek terzilerinden Foskolo, Armao, Bar-bagallo ve Marengo buradadırlar.



HAÇ (SURP) KİLİSESİ

482

483

HAÇLI SEFERLERİ

Said Naum Duhani'nin ve Recaizade Ekrem'in eserlerinde sözünü ettikleri ünlü ayakkabı ve çizme yapımcısı HeraPin dükkânı da buradaydı. Adam musiki mağazası daha doğru bir deyimle "Salle Adam" pasajın Tepebaşı'na çıkan yönündeydi. Bu mağaza 1869'un sonlarına doğru açılmıştı. O dönem daha çok müzik aletlerinin satımı ve onarımı ile uğraşan mağaza, süreç içinde "Pera"daki müzik salonlarının azlığı nedeniyle, üst katını bir dinleti salonu haline getirdi. Bu salonu Temmuz 1874'te Dikran Çuhacıyan Türkçe opera sahneleyebilmek için bir okul olarak açtı. Dikran Çuhacıyan ayrıldıktan sonra burası oda müziğini sevenlerle dolup taşmaya başladı. 1890'da Zoli burayı yemden dekore ederek bir tiyatro haline soktu. Bu sıralarda, Adam'ın yardımcısı, Pascal Keller ondan ayrıldı ve Grand Rue de Pera üzerinde kendine bir işyeri açtı. Ancak Adam ö-lünce, tekrar eski yerine döndü. Kendisi işi bıraktıktan sonra burayı Michel Armao satın aldı ve adım da Armao müzik evi koydu. Daha sonra burası kapanarak bir muhallebiciye dönüştü.

Bu pasajda ayrıca Duhani'nin sözünü ettiği çamaşırcı Touzet'in dükkânları da vardı. 1910'a doğru Touzet ölünce eşi bir müddet daha işi götürebilmişti. 1886'da Tiyatro (şimdiki Sahne) Sokağı'nm köşesine taşınacak olan Seidenberg'in ünlü "Aux Camelias" mağazası da önceleri burada idi. Bu mağazanın yerine aynı işi götüren Niko Tiberius'un Louvre mağazası gelecek ve daha sonra o da Grand Rue de Pera üzerindeki yeni yerine taşınacaktır.

1900'lü yılların başında pasajda genelde bir değişme görülecektir. Örneğin tuhafiyecilerden Lagudakis ve Adamantidis, Pol Antikakis, Nikolaidis ve Sergiadis, Mi-hal Karotsies, Mandalidis, Atanas Adamantidis, Antuan Antoniadis, Konstantin Anas-tasiadis, Kozmodopulos, Leon Kuyumcu-yan yeni gelenlerdi.

Model çizimcileri Jan Pulcu, Sarafoğlu, Miran Eseyan, Vasil Karotsieris, Aleksand-ridis, İzak Basmacıyan, terzilerse N. Krimi-zakis, Matmazel Artar, Ana Vlahopoulos, Yani Sayahas, Gomidas Kalemkaryan'dır. Peruk yapımcısı Edvard Lekeciyan, korseci îsabel Dellasuda, manifaturacı Vincent Tıngır, Keller musiki mağazalarına ek olarak müzik aletleri satımcısı "Mavrides" de bu dönem yerleşenlerdir. Kalıpçı ve ütü-cü (fes ve şapka ütücüsü) Demosten Val-samakis, kürkçü Yorgo Askalidis, şarküteri ve tereyağı satan Hacı Nikoli, kuaför Niko Matzudelli, ayakkabıcı Yorgo Burna-zakis, tıbbi aletler satan Pierre Dellasuda ve kahvehane işleten Niko Zellios pasajda dükkân tutmuş diğer kişilerdir.

Süreç içinde, pasajın genelinde dükkân türleri bakımından büyük bir değişiklik olmayacak, örneğin, tuhafiyeci Lagudakis' in yerine Papadopulos, modelci Miran Ese-yan'ın yerine tuhafiyeci Anastas Francis, terzi Krimizakis'in yerine terzi Yani Antoniadis, tuhafiyeci Konstantin Anastasi-adis'in yerine tuhafiyeci Mihal Skallaris, kalıpçı Demosten Valsamakis'in yerine kalıpçı Yani Yoanidis, kürkçü Yorgo As-

kalidis'in yerine kürkçü Torna Dobridis, şarküteri ve tereyağcı Hacı Nikoli'nin yerine aynı işi sürdüren Madam Elen Pano-rias, kuaför Yani Matzudelli'nin yerine gene kuaför Yani Stropulos, Izak Basmacı-yan'ın yerine Molokotos kardeşler, Niko Zellions'un kahvehanesinin yerine ise tuhafiyeci Karaca gelecektir.

1940'h yularda pasajın görüntüsü aynıdır. Yalnız Meri (Hamalbaşılı) "Mod Meri" yi, Katina ise "Mod Katya"yı yan yana açacaklardır. Funus Cenaze levazımatçısı da cilalı tabutlarıyla, pasajın Tepebaşı kapısının yanına yerleşecektir. Pasajın mühim bir özelliği de Namık Kemal ile Ahmed Midhat Efendi'nin 1872-1873'te çıkardıkları ibret gazetesinin matbaa bölümü ile yönetim büroları pasajın Tepebaşı çıkışının hemen sağındaki iki kadı binada olmasıdır. Köşe yapan bu yerin berisinde yukarı çıkan bir merdiven o dönemler vardı. Karşı köşede ise, ayrıca gene yukarı çıkan diğer bir merdiven de bulunmakta idi. Büro olarak kullanılan üst katta, üç odalık bir bölüm vardı. Üç odalık bölüm aslında iki oda olarak yapılmış ancak odalardan biri çok büyük olduğu için bölünerek iç içe iki oda olarak kullanılmıştı.

5 Nisan 1873'te gazetenin kapatılması ve Namık Kemal ile Ahmed Midhat Efendi'nin sürgüne gönderilmeleri üzerine burası Zaptiye Nezareti emriyle boşaltılmıştı, ibret taşınmadan önce de buradaki matbaa ve bürolar, Ahmed Midhat Efendi' nin idi, Hacopulo Pasajı bugün Danışman Geçidi olarak bilinmektedir.

BEHZAT ÜSDtKEN



Mimari

Pasaja eklektik bir yapı sergileyen ve zemin katlarında dükkânların olduğu, toplam dört katlı üç binadan birine iç avludan, diğer ikisine de Meşrutiyet Caddesi üzerindeki sağlı sollu kapılardan girilir. Gerçekte burası, iki kolun birleştiği tek bir geniş cephe şeklinde düzenlenmiş ve pasaj giriş kapısı da yapının orta aksına oturtulmuştur, iki yanında, önceden var olduğu anlaşılan ve üst kat silmesine kadar uzanan kilit taşlarıyla dairesel kemerli bölüntüler, bugün buradaki kahvehaneler tarafından bozulmuş durumdadır. Üst kattaki düz atkılı, bezemesiz pencerelerin monotonluğunu iki "fer-forje" balkon bozar. Pasaj kısmında ise, birinci kadardaki üzerleri basık veya dairesel kemerlerle belirginleştirilmiş, iki yanı sütunçeli pencerelerin dışında sadelik hâkimdir. Fakat, tüm bu neorönesans etkilere karşın, diğer tarafta, İstiklal Caddesi üzerindeki dar cephede gerek oranları, gerekse sütunlu, üçgen alınlıklı balkonu ve çatı frizleriyle ne-oklasik bir tarz görülür. Buradan pasaja, Danışman Geçidi de denilen, iki tarafında küçük, tek katlı dükkânların bulunduğu çok dar ve üstü tonozlu bir koridordan geçilerek girilir. Soldaki büyük bina, ilk yapıldığında Hacopulo Apartmanı olarak yapılmıştır ve buradaki dâirelere, katlardaki açık koridorlardan girilir.



Bibi. And, Tanzimat; Cezar, Beyoğlu; î. Berk, Pera, ist., 1990; Cervati Freres & Cie., Annu-

aire Oriental du Commerce de ('Industrie de l'Administration et de la Magistrature, 9 me Annee 1889-1890, ist., 1890; La Turquie, 30 Mart 1877, ae, 15 Nisan 1871, M. Tunçay-G. Koçak (haz.), Türkiye Tarihi, IV, İst., 1989.

SEZA DURUDOĞAN



HAÇ (SUKP) KİLİSESİ

Üsküdar'da Kozanoğlu Sokağı no. 3'tedir. Üsküdar'daki iki Ermeni kilisesinden biridir. Kesin olarak bilinmemekle birlikte ilk inşa tarihi Eremya Çelebi Kömürciyan' in Isdambolo Badmutyun (istanbul Tarihi) adlı eserini bitirmesinden (1684) sonra ve 1690'dan öncedir. Papaz Dacad Paşa-yan bazı elyazmalarma dayanarak bu ilk inşa tarihini 1687 olarak kabul eder.

ilk kez Papaz Balatlı Apraham tarafından ahşap olarak inşa ettirilen kilise, 1727' de Patrik Bitlisli FX. Hovhannes Golod'un kişisel çabalarıyla tekrar inşa ettirilir. Patrik Zimaralı II. Hagop Nalyan döneminde (1741-1764) Çakaldağı ve Çamlıca'dan su getirtilerek Kayserili Sarkis Kalfa tarafından semte iki de çeşme yaptırılır.

18. yy'm son çeyreğinde beş (1779, 1781,1782,1785 ve 1797), 19. yy'm başında da bir kez (1808) onarım geçiren kilise 1830'da Patrik Balatlı III. Garabed döneminde daha geniş bir planla kagir olarak tekrar inşa edilir. Planlan hassa mimarı Hovhannes Amira Serveryan tarafından hazırlanır. Hassa mimarı Krikor Amira Balyan, Harutyun Amira Bezciyan (Kazaz), Mikael Amira Pişmişyan ve daha birçoklarının yardımlarıyla gerçekleştirilen yapı 22 Eylül 1830'da takdis edilerek ibadete a-çılır. 1831'de Mikael Amira Pişmişyan Kili-se'ye bir sarnıç yaptırır. Kilise'nin ilk kurucusu olan Papaz Apraham'ın ve su mütevellisi Başdiakos Mardiros'un anısına kilisenin bahçesinde birer vaftiz kurnası yapılmıştır.

1833, 1838 ve 1846'da yeni kiremitlerle çatısı onarılan kilisenin batı yönüne 1882'de bir çan kulesi inşa edilmiştir. Kilise kompleksinin bir parçası olan bahçedeki çeşme, Garabet Odabaşyan adlı hayırsever tarafından 1970'te yaptırılmıştır. Yönetim kurulu toplantı odası, salon ve diğer odalar 1950'de Kalusd Gülbenkyan'rn maddi yardımlarıyla yaptırılmıştır.

Surp Haç Kilisesi'nin geçirdiği en büyük onarımlardan biri de 1962'de gerçekleştirilendir. Bu onarım sırasında bazilik planlı kilisenin uzun nefini örten ahşap çatı örtüsü Kalusd Gülbenkyan Foundation' m maddi desteğiyle beton olarak yenilenmiştir. Kilisenin 1710'da kurulmuş ve hâlâ çalışan Miatzial adlı bir korosu da vardır.



Mimari

Bazilik planın tipik örneklerinden olan kilisenin ana bölümü tek neften oluşur. Beşik tonozla örtülü bu bölüme batı yönündeki çan kulesinin altından girilir. Girişte sağ ve solda iki rıhtla çıkılan kavit (nar-teks) denen bölüm vardır. Asıl ibadet edilen bölümden demir parmaklıklarla ayrılan bu bölüm kuzey, güney ve batı yönündeki duvarlardaki pencerelerden gelen ı-şıkla aydınlanır. Narteksteki kolonlar üze-

rinde vernadun (koroya tahsis edilmiş o-lan galeri katı) yükselir.

İbadete ayrılan nefe kuzey ve güney yönlerinden kapılar açılmıştır. Nefin ön bölümü ise din adamlarına ve okuyuculara tahsis edilmiştir. Tas denen bu bölüm nef seviyesinden bir basamak yüksek olup, ahşap korkulukla çevrilidir. Burada kuzeydeki iki kapıdan vaftizhane olarak kullanılan şapele, güney .yönündeki tek kapıdan ise diğer şapele girilir. Duvarlarda basık kemerli iki sıra pencere yer alır. Duvarların bitimiyle tonozun başlangıcında kiliseyi çepeçevre saran korniş vardır.

Merkezi ibadethanenin doğu yönündeki son bölümüne iki yönden beş basamakla çıkılır. Burada ana abside paralel duvarlardaki iki nişe iki altar (sunak) yerleştirilmiştir. Tam ortada ise yivli iki kolon ve Korint üsluplu başlıkları üzerinde yükselen kemerle başlayan ana absid yer alır. Absid tepede açılan pencereden, kilisenin ön bölümü ise ana sunağın yanlarındaki iki küçük sunağın üzerindeki oval ve demir kafesli pencerelerden ışık alır.

Absidin merkezinde ana sunak bulunur. Sunak 1842'de hassa mimarı Hovhannes Aznavuryan Efendi'nin maddi katkısı ile inşa edilmiştir. Ön tarafta kolonlar üzerinde yükselen bu sunak, tipik Ermeni kilise mimarisinin konik başlıklı beş adet ga-toğige ile son bulur. Sunağın arka tarafında ise hazine ve tören giysi odaları bulunur. Bunlardan güneydeki, güney şapelinin absidine açılır.

Kuzey ve güneydeki şapeller de kendi başlarına ele alınabilirler. Bunlar da bazilik planda olup, birer minyatür kilisedir. Batı yönünden ayrı girişleri, pencereleri, okuyucu bölümleri vb vardır. Absidde kolonlar üzerine oturan kemerin altında birer sunakla sona ererler.

Absid içerisinde sunağın çevresinde İsa'nın on iki havarisinin resimleri vardır. Kemerde klasik Ermenice "Kutsal Haç'ı-nm gölgesinde bizleri koru" yazılıdır. Kemer alçıdan bir süslemeyle çevrilidir. Kilisenin merkez aksı üzerinde, absid kemerinden yukarıda tipik Ermeni Haçı, iki yanlarında, daha aşağıda ise eşit kollu ve çevresi süslü haçlar vardır. Bunlar kilise içerisindeki az sayıdaki süslerin başlıca-larıdır. Bunların dışında, absiddeki kolonların üzerindeki kornişe iki adet rozet, hemen onların üzerine de dekoratif vazolar oturtulmuştur.

Özel günlerde sunakta kullanılan resimler diğer günlerde kilise içerisinde kullanılarak belli oranda süsleme sağlanmaktadır. Resimlerden önemli bir bölümü saray ressamı Hovhannes Umed Beyzad tarafından hazırlanmıştır. Kilisenin arşivinde 1791'de Başdiakos Mardiros tarafından tutulmaya başlanan vaftiz kayıt kütüğü ve birkaç eski defter de mevcuttur.

VAĞARŞAG SEROPYAN



HAÇADURYAN, KAREKİN

(6 Kasım 1880, Trabzon - 22 Haziran 1961, istanbul) Türkiye Ermenileri 81. patriği.

Asıl adı Haçik'tir. Trabzon'da Ermeni İl-

kokulu'nda, daha sonra ise Venedik Mık-hitarist rahipleri topluluğunun okulunda öğrenim gördü. 1896'da Venedik'teki Katolik mezhebine ait Murad-Rafaelyan Ermeni Okulu'na kaydoldu. 1898'de lise öğrenimini yarım bırakarak İstanbul'a döndü ve İzmit'teki Armaş (bugün Akmeşe) Ruhban Okulu'na girdi. 20 Mayıs 1901'de Episkopos Yeğişe Turyan tarafından rahip takdis edilerek "Karekin" adını aldı. 1903' te İstanbul'a dönerek Beşiktaş, Hasköy ve Gedikpaşa Ermeni kiliselerinde vaizlik yaptı. 1906'da Sis'teki (bugün Kozan) ruhban okulu müdürlüğüne atandı. 1907'de Maraş'taki Getronagan Okulu müdürlüğüne getirildi. Mayıs 1909'da İstanbul'a dönerek, dinsel içerikli Dacar (Mabet) dergisini yayımladı. Daha sonra Armaş Ruhban Okulu ikinci müdürlüğüne çağrıldı. 1912'de Arapkir Ermenileri ruhani önderliğine seçildi. 1913'te tekrar İstanbul'a döndü. Nisan 1914'te Konya Ermenileri ruhani önderi oldu.

Ağustos 1915'te Kudüs'e giderek oradaki ruhban okulunda öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Ruhani Meclis üyeliğinde bulundu. Bu görevleri sırasında Hıristiyanlığın Ermeniler arasında yayılışı konulu kapsamlı bir eser hazırlamaya başladı. Yıllar sonra yayımlanan bu eserin adı Aşk-harhiLuysın İ Hay f dır (Dünyanın Işığı Ermeniler Arasında). L Dünya Savaşı'nın bitiminde İstanbul'a döndü.

1919'da Trabzon Ermenileri Ruhani Önderliği Kaymakamlığı makamına seçildi, l Temmuz 1922'de tüm dünya Ermenileri Patriği V. Kevork (Surenyan) tarafından Trabzon Bölgesi üzerine episkopos takdis edildi. 1923'te İstanbul'a geldi. Ruhani önder kaymakamlığı görevi ile yedi ay Bağdat'ta bulunduktan sonra İstanbul'a dönerek Galata. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi vaizliği ve Kadıköy Surp Takavor Kilisesi vaiz vekilliği görevlerini üstlendi. Getronagan Okulu'nda Ermeni dÜİ, edebiyat ve din bilgisi, Nor Tıbrotz'ta ise klasik Ermenice dersleri verdi.

1927'de bulunduğu İstanbul Ermenileri Patrikliği Ruhani Meclis Başkanlığı görevinden patrik aday adayı gösterildiyse de istifa ederek Kaliforniya Eyaleti üzerine patriklik elçisi olarak atandı.



Karekin jj Haçadur-yan

Patrik Karekin Haçaduryan, ist., 1986

Seropyan

1935'te görevinden ayrılarak Okland şehri vaizliğini üstlendi. 1936'da Marsilya Ermenileri ruhani önderi seçildi. 1938'de Güney Amerika patriklik elçisi oldu.

2 Aralık 1950'de Türkiye Ermenileri Delegeler Meclisi'nce büyük çoğunlukla Türkiye Ermenileri patriği seçildi. 16 Mart 1951' de yaptığı yeminle patriklik asasını teslim alarak göreve başladı. On yıllık patrikliği sırasında hem resmi makamlarla, hem de dini merkezlerle olan ilişkileri sağlam temellere oturttu.

Patrik Karekin'in İstanbul'da bıraktığı en önemli eser Üsküdar'da kurduğu Surp Haç Tıbrevank Ruhban Okulu'dur. Patrikliğin resmi yayın organı Şoğagat dergisi de yine onun başlattığı işlerdendir. Patrik Karakin'in çabalan ile 13 Mart 1954'te toplanan Delegeler Meclisi, Merkez Mütevelli Heyeti'ni seçti. Aynı dönemde ilk kez Ermeni toplumuna ait akarlara tapu çıkarıldı. Bu yönden ilk sırada Tokatlıyan İş Ha-nı'nın (eski Tokatlıyan Oteli), Galata Surp Krikor Lusavoriç, Kumkapı Surp Asdvad-zadzin Patriklik, Gedikpaşa Surp Hovhannes kiliselerinin, Surp Pırgiç Ermeni Has-tanesi'nin akarlarının tapuları gelir.

Surp Haç Ruhban Okulu'nun ek binasının, Kadıköy'deki Aramyan-Uncuyan, Gedikpaşa'daki Surp Mesrobyan, Taksim' deki Esayan ve Feriköy Ermeni okul binalarının yapımı, Tokatlıyan Oteli'nin iş merkezine çevrilişi, Karagözyan Yetimhane-si'ne ait Hıdivyal Palas'ın ve Ermeni Hastanesi akarlarından Vuçino Apartmam'mn onarımları da Patrik Karekin'in çabalarının sonucudur.

Patrik Karekin Beyoğlu Surp Yerrortut-yun Kilisesi'nde ayin sırasında geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etti. Son takdis ve defin töreni tüm Dünya Ermenileri Patriği I. Vazgen başkanlığında 7 Temmuz 1961'de Kumkapı'daki Surp Asdvadzad-zin Patriklik Kilisesi'nde icra edildikten sonra Şişli Ermeni Kabristanı'ndaki patrikler bölümünde toprağa verildi.

VAĞARŞAG SEROPYAN

HAÇLI SEFERLERİ

Haçlı seferleri genelde 1095-1291 arasım kapsamakla birlikte, bu hareketin İstanbul ile doğrudan teması 1096-1204 yılları ile sınırlıdır.

Haçlı hareketi, Papa II. Urbanus'un Cler-mont Konsili'nde 27 Kasım 1095'te "Kutsal topraklan kurtarmak" parolası altında yaptığı çağrı ile başladı. Hareketi başlatmak için Urbanus'un eline iyi bir fırsat da geçmişti: Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos (hd 1081-1118) yarım yüzyıldan beri Anadolu'ya yerleşmekte olan Türklere karşı koyacak yeterli askeri güce sahip olamadığından, ordusunu kuvvetlendirmek gayesiyle imparatorluğun geleneksel politikasına uyarak Batı'dan ücretli asker yardımı istiyordu. Ancak Urbanus imparatorun bu isteğini farklı bir düşünüşle değerlendirip yönlendirdi. Bu isteği, Batı'nın kavgacı şövalyelerini, topraksız köylülerini, aç ve sefalet içinde yaşayan herkesi, para ve toprak sahibi olacakları düşüncesini aşılayarak zengin Doğu'ya

HAÇLI SEFERLERİ

485

HAÇLI SEFERLERi

tor Haçlılara sefer boyunca yiyeceklerini ve diğer ihtiyaçlarım karşılamak hususunda söz veriyordu.

Kasım 1096'da Konstantinopolis'e varan Fransız Haçlı ordusunun reisi Hugue de Vermandois imparatorun isteğine seve seve uydu. Fakat onun arkasından 23 Aralık'ta Konstantinopolis'e gelen ve Eyüp'te karargâh kuran Lorraine'li Fransızların reisi Godefroi de Bouillon böyle bir yemin vermeyi kabul etmeyince Haçlılarla ilk çatışma çıktı. Ashnda I. Aleksi-os'un niyeti Godefroi de Bouillon'dan vassallık yemini alır almaz, onu büyük ordusuyla birlikte derhal kentten uzaklaştırmaktı. Bunu gerçekleştirmek için de, Godefroi de Bouillon'un birliklerine yaptığı yiyecek yardımını keserek onu yemine zorlamak istedi, ama hata etmişti. İmparatorun bu davranışına karşılık Godefroi de Bouillon'un kardeşi Baudouin de Boulog-ne derhal şehrin varoşlarını yağmalama-

olarak gelen ve surlarının önünde aylarca. karargâh kuran her türlü disiplinden uzak Haçlı ordularının çevrede yaptığı yağma ve kötülükler yüzünden pek çok sıkıntılara katlanmak zorunda kaldı. Başkent halkı, güya kendilerine yardıma gelen bu çapulcu, açgözlü, vahşi Batılılardan hiç hoşlanmamıştı. Buna mukabil ortaçağ boyunca dünyanın uygarlık merkezi olan ve Bizans'ın haşmetini simgeleyen Konstantinopolis her ne kadar zenginliği, ticareti, sosyal yaşamı ile bütün Haçlıların hayranlığım çektiyse de, dilini, örf ve âdetlerini bilmedikleri hattâ kiliselerindeki ibadet şekilleri bile kendilerine çok yabancı olan bu şehir, onlarda aşağılık duygusuyla karışık bir hırçınlık yaratmış ve kıskançlık duygularını körüklemişti. Bu sebeble Haçlılar ile Bizanslılar arasındaki ilişkiler, daha başlangıcından itibaren soğuk, itici ve karşılıklı nefret duygularına dayandı.

Böylece 1096'da başlayan ve Bizans'a yardım amacıyla sahneye konulan Haçlı hareketi, yüzyılı aşkın bir süre verdiği zararlardan sonra Dördüncü Haçlı Seferi sırasında 1204'te başkent Konstantinopolis'in de zapt edilmesi suretiyle imparatorluğun yıkılışına neden oldu.

î* ttio«:tttı

Papa II. Urbanus'u Clermont Konsili'nde betimleyen 1490 tarihli bir minyatür (solda) ve Haçlı donanmasını Konstantinopolis önlerinde

gösteren Livres deş Passages d'outremefden bir minyatür, 15. yy.

Peter Milger, Die Kreuzzüge (sol), Enrle Bradford, The Sword and the Scimüar, Londra, 1974

askeri bir sefer düzenlemeye teşvik ederek cevaplandırmanın, Avrupa bakımından çok faydalı bir girişim olacağına karar vermişti.

Öte yandan I. Aleksios, Batı'nın kendisine ücretli asker yardımı yerine, muazzam büyüklükte ordular göndermeye hazırlandığını öğrenince endişeye kapıldı. Haçlılar adı altında Avrupa'nın değişik milletlerine mensup her sınıftan sayısız insanın katılmasıyla oluşan böylesine büyük orduların sefere çıkması, daha önce hiç yaşanmamış bir olaydı. Anna Komnena'nın yazdığı gibi "Batı dünyasının bütün barbar kavimlerinin harekete geçtikleri" haberini almış bulunan imparatorun ve Konstantinopolis halkının içini korku kaplamış, hattâ bütün tebaanın huzuru kaçmıştı. I. Aleksios şahsi tecrübesiyle Batılıların hiçbir anlaşmaya uymayan para düşkünü ve kendilerine itimat duyulamayan kişiler olduklarım bilmekteydi. Yardım maksadıyla da gelseler, böylesine büyük ordulann imparatorluk topraklarından geçmesi şüphesiz sorunlar yaratacaktı. Bu nedenle Haçlı ordularının yürüyüşleri sırasında yiyecek ve diğer ihtiyaçlarının sağlanması ve bunların yol boyunca yerli halka zarar

vermemeleri için önlemler alındı, gerekli hazırlıklar yapıldı.

Papa'mn çağrısına uyarak Doğu'ya gitmek üzere sefere katılan ordulann çoğunluğunu Fransızlar, Almanlar, italyanlar ve Normanlar oluşturdu. Avrupa'nın değişik merkezlerinden ayrı ayrı yola çıkan ve kendilerine buluşma yeri olarak Konstan-tinopolis'i seçen bu orduların bir kısmı Balkanlar'dan, bir kısmı da italya üzerinden ilerleyerek 109Ğ'da peş peşe Konstan-tinopolis'e geldiler ve şehrin varoşlarında aylarca konakladıktan sonra Anadolu'ya geçtiler.

Daha sonra 1101 ve 1147'de gerçekleştirilen Haçlı seferlerinin orduları da, bu ilk örneğe uydular. Bu arada pek çok küçük Haçlı grubu da Doğu'ya Konstantinopolis üzerinden geçip gitti. Böylece kent, toplam sayıları yüz binleri aşan Haçlılarla yakın temas içine girmiş oldu. Ancak bu temas, Doğu ve Batı Hıristiyanların! birbirine yaklaştırmaktan ziyade, iki taraf a-rasında zaten mevcut olan zıtlaşmayı artırmak suretiyle özellikle Bizans açısından çok olumsuz sonuçlar doğurdu.

Konstantinopolis, sadece 1096-1097'de değil, 1101 ve Il47'de de davetsiz misafir


Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin