I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə115/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   139

Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 49, 284-285; Ayvansarayî, Mecmuâ-i Tevârih, 306; Mür'i't-Tevârih, I, 123; Kütükoğlu, Darü'l-Hilafe, 142-145; Öz, istanbul Camileri, I, 44.

ZEYNEP AHUNBAY



HACI BEŞİR AĞA KÜLLİYESİ

Eminönü İlçesi'nde, Alemdar Mahallesi'nde, istanbul Valiliği (eski Babıâli) yakınında, Alay Köşkü Caddesi, Hükümet Konağı Sokağı ve Hacı Beşir Tekkesi Sokağı' nın sınırladığı arsa üzerinde yer almaktadır.

Cami, medrese, sıbyan mektebi, kütüphane, tekke, sebil ve iki çeşmeden meydana gelen bu külliye, III. Ahmed (1703-1730) ve I. Mahmud (1730-1754) dönemlerinde, otuz yıl kadar darüssaade ağalığı görevini üstlenen Hacı Beşir Ağa(->) tarafından 1157-58/1744-45 arasında yaptırılmıştır. 19. yy'ın birinci yarısında onarım geçirdikleri anlaşılan külliye binaları, sağlam durumda ve özgün mimarileri ile günümüze ulaşmış bulunmaktadır.

Külliyenin, tekke dışında kalan bölümleri doğuda Hükümet Konağı Sokağı, güneyde Alay Köşkü Caddesi, kuzey ve batıda ise Hacı Beşir Tekkesi Sokağı'mn kuşattığı ada üzerinde yer alır. Oldukça değişik bir yerleşim düzeni arz eden bu bölümlerden medrese ile kütüphane caminin batısına, sıbyan mektebi de doğusuna bitişiktir. Bu adanın kuzeydoğu köşesine, küçük bir avluya açılan cümle kapısı, bu avluya göre çukurda kalan güneydoğu köşesine de sebil yerleştirilmiştir. Çeşmelerden biri cümle kapısının solunda, diğeri sebilin sağında yer alır. Bağımsız bir bina olarak tasarlanmış bulunan tekke ise Hacı Beşir Tekkesi Sokağı'mn ötesinde, söz konusu adanın batısında, daha yüksek bir set üzerinde inşa edilmiştir. Hacı Beşir Tekkesi Sokağı Hükümet Konağı Sokağı'ndan doğu-batı doğrultusunda hareket etmekte, tekkenin önünde dik bir açı ile güneye kıvrılmakta, tekkenin bitiminde bir dirsek yaparak, Şengül Hama-mı'na bağlı müştemilatın altındaki merdivenli geçitle Alay Köşkü Caddesi'ne u-laşmaktadır.



Cümle Kapısı: Hükümet Konağı Sokağı ile Hacı Beşir Tekkesi Sokağı'mn kav-şağındaki köşe pahına yerleştirilmiş olan cümle kapısı kesme küfeki taşından inşa

HACI BEŞİR AĞA KÜLLİYESİ

470

471

HACI BEŞİR AĞA KÜLLİYESİ

me bitişik olan ikinci revağın ortasındaki kare planlı birim pandantifli kubbeyle, yanlardaki dikdörtgen birimler ise tekne tonozlarla örtülmüştür. Soldaki birim, sonradan (muhtemelen II. Mahmud onarımında), harimdeki hünkâr mahfiline bağlanan bir asma katla donatılmıştır. Son cemaat yerini oluşturan revakların batısında, medrese revağıyla bütünleşen, sivri kemerli ve demir parmaklıklı üç adet açıklık sıralanmaktadır.

Harimin girişi kuzey duvarının ekse-nindedir. Mermer söveli ve basık kemerli girişin üzerinde, ta'lik hatlı, Osmanlıca manzum bir kitabe vardır. Kapı ile kitabe yanlardan ve üstten, barok üslupta, siyah ve gri renkli kalem işleri ile çevrelenmiştir. Yanlara, kitabenin üst hizasına kadar devam eden, kompozit başlıklı iki sütun resmedilmiş, kitabe, bu sütunlara oturan, konsollu bir arşitravın taşıdığı bir alınlıkla taçlandırılmıştır. "S" kıvrımlarından meydana gelen ve kıvrımlı yapraklarla bezenmiş olan, alınlığın ortasında bir kanta-ros motifi bulunur. Külliyenin inşa edildiği dönemden ziyade II. Mahmud döneminin özelliklerini sergileyen bu bezemenin benzerlerine harim mekânında da rastlanmakta, birtakım perspektif oyunları ve gölgelendirme tekniği ile bezemeye üçüncü boyutun katılmak istendiği gözlenmektedir. Aynı türde kalem işleri son cemaat yerinin kubbe ve tonozlarında da yer almaktadır.

Harimi örten kubbe içerden pandantifler, dışardan on iki köşeli bir kasnakla desteklenmektedir. Kasnağın her yüzünde sivri kemerli bir pencere bulunur. Girişin bulunduğu kuzey duvarında, yanlarda, dikdörtgen açıklıklı, iki sıra halinde düzenlenmiş ikişer pencere vardır. Buradaki tepe pencereleri sonradan kapıya dönüştürülmüş, harimdeki fevkani mahfi-

müş, içerden sıva, dışardan kurşunla kaplanmıştır.

Son cemaat yerinin, avlu üzerindeki ilk revağı, kıble doğrultusunda gelişen, dikdörtgen planlı, aynalı tonozlarla örtülü üç birimden oluşur. Tuğladan örülmüş sivri kemerler, kesme küfekiden payelere o-turmaktadır. Payelerde başlık yerine, ahşap gergilerin bulunduğu üzengi hizasında süslemesiz tablalar kullanılmış, bunlara oturan kemerlerin başlangıçları, kesme taşla düşey doğrultuda örülerek Osmanlı mimarisinde hemen hiç görülmeyen "yükseltilmiş sivri kemerler" elde edilmiştir, îlk revağın gerisinde kalan ve hari-

Hacı Beşir Ağa Külliyesi'nde sebilin genel bir görünümü (solda) ve caminin girişi. Nurdan Sözgen, 1994

Hacı Beşir Ağa Külliyesi'nin kuzeybatıdan görünümü. Önde medresenin bir bölümü, arkasında kütüphane ve cami. Nurdan Sözgen, 1994

edilmiştir. Armudi profilli, dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış bulunan kapının basık kemeri üzerinde, 1158/1745 tarihli, Osmanlıca manzum inşa kitabesi bulun-maktadır.-Ta'lik hatlı kitabenin altında hattat el-Hac Süheyl'in imzası vardır. Kitabenin üzerine sonradan yerleştirildiği belli olan beyzi madalyonun içindeki tuğra, harf devrimini izleyen yıllarda kazınmış olmalıdır. Camideki kalem işlerinin ve ahşap ayrıntıların üslubundan hareketle, bir onarıma işaret eden bu tuğranın II. Mah-mud'a (hd 1808-1839) veya Abdülme-cid'e (hd 1839-1861) ait olduğu üeri sürülebilir. Cümle kapısı, basık koni biçiminde, kurşun kaplı bir ahşap çatıyla taçlandırılmış, kavisli bir saçak şeklinde kapı-.dan ileri taşan bu çatı küçük bir alemle donatılmıştır.

Cümle kapısını izleyen ufak avlu güneyde caminin son cemaat yeri revağı, batıda medrese hücreleri, kuzeyde ve doğuda da almaşık örgülü çevre duvarları ile kuşatılmıştır. Moloz taşların kullanıldığı özensiz bir örgüye sahip olan kuzey duvarı sağırdır. İki sıra tuğla ve bir sıra kesme taşla örülmüş bulunan doğu duvarında ise altı adet dikdörtgen pencere sıralanır. Hükümet Konağı Sokağı'na bakan bu pencereler kesme küfekiden sövelerle kuşatılmış, demir parmaklıklarla donatılmıştır. Son yıllarda avlu zemininin altında inşa edilmiş olan tuvaletler ve abdest alma yeri külliyenin görünümünü bozmamaktadır.



Cami: Kare planlı -ve tek kubbeli bir harim ile üçer birimden oluşan, çift revak-lı bir son cemaat yerinden meydana gelmektedir. Alışılmadık bir konuma sahip olan minare son cemaat yerinin kuzeybatı köşesinde yükselir. Külliyenin diğer bölümleri gibi, burada da duvarlar almaşık örgü ile meydana getirilmiş, örtüyü oluşturan kubbe ve tonozlar tuğla ile örül-

lin girişi olarak kullanılan batıdaki tepe penceresinin önüne, son cemaat yerinden hareket eden ahşap merdivenin kavisli sahanlığı yerleştirilmiştir. Doğudaki tepe penceresi ise hünkâr mahfili ile bunun arkasında ihdas edilmiş olan asma katın bağlantısını sağlamaktadır. Mihrap duvarında, mihraba göre simetrik konumda yer alan ikili pencere gruplarında, alttakiler dikdörtgen açıklıklı, kesme taş söveli, demir parmaklıklı ve sivri hafifletme kemerli olarak tasarlanmış, aslında alçı revzen-li oldukları tahmin edilen, kemerli tepe pencereleri ise sonradan basit camekân-larla kapatılmıştır. Aynı özellikleri gösteren iki pencere grubu da doğu cephesinin güney kesiminde yer alır. Bunlardan başka, doğu duvarının kuzey kesiminde, fevkani mahfil kotunda, sıbyan mektebine açılan bir kapı-pencere ile batı duvarında kütüphaneye açılan kapı ile beyzi bir pencere tespit edilmektedir. Ayrıca güney ve doğu duvarlarının ekseninde birer tepe penceresi daha açılmış, kuzey ve batı duvarlarında, tepe pencerelerinin olmadığı yerlere, iç görünümde simetriyi sağlamak amacıyla, kalem işi tekniği ile pencereler resmedilmiştir.

Harimin kuzey duvarı boyunca, beş a-det mermer sütuna oturan, ahşap döşemeli, fevkani bir mahfil uzanmaktadır. İkisi duvarlara gömülmüş olan, yuvarlak kesitli sütunlar kare tabanlı kaidelere oturmakta ve akantus yapraklı, Korint başlıklarını hatırlatan başlıklarla taçlandırılmış bulunmaktadır. Fevkani mahfilin, doğu yönünde, üçte ikisi ahşap kafeslerle ayrılmış, en batıda yer alan sütun açıklığına tekabül eden kesim kavisli bir çıkma ile donatılmıştır. Bu çıkmalı kesim, mahfilin geriye kalan kısmından kafeslerle soyutlanmış, gerisine, son cemaat yerindeki asma kat eklenmiş, ayrıca kafesleri, diğerlerinden farklı olarak, kantaroslardan çıkan kıvrımlı yaprak biçiminde alınlıklarla bezenmiştir. Söz konusu mahfil biriminin, büyük bir ihtimalle II. Mahmud tarafından ihdas edilmiş bir hünkâr mahfili olduğu anlaşılmaktadır.

Hacı Beşir Ağa Külliyesi'nin yakınında yer alan (ancak günümüzde mevcut olmayan) ve yine II. Mahmud tarafından 1243/ 1827'de yeniden inşa ettirilen Fatma Sultan Camii'nin (Gümüşhanevî Tekkesi)(-0 hünkâr mahfili çıkması ile bunun arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Zemin kotunda, fevkani mahfilin alüna isabet eden yerde, girişin yanlarında bulunan maksureler bir seki ile yükseltilmiş ve torna işi ahşap korkuluklarla sınırlandırılmıştır.

Yarım daire planlı ve yuvarlak kemerli mihrabın tasarımındaki basitlik, harim gi-rişindekilere benzer kalem işleri ile bir ölçüde giderilmiştir. Gölgelendirmeler ve perspektif oyunları içeren bu bezemede siyah ve gri kullanılmıştır. Mihrap nişi yanlardan, İyon başlıklı sütun motifleri Ue kuşatılmış, akantus yapraklı konsolların, "S" kıvrımlarının, yaprak motiflerinin, kanta-roslarm ve şeritlerin oluşturduğu bir alınlıkla taçlandırdmışur. Aynı türde kalem işleri duvarları, pandantifleri ve kubbe yü-

Tekkenin


avlusundan

bir görünüm.



Nurdan Sözgen, 1994

zeyini de süslemektedir. Alt sıradaki pencerelerin üzerine, ortadaki kupalardan iki yana sarkan girlandlar ve şeritler resmedilmiştir. Tepe pencerelerinin tepe noktasından iki yana doğru fışkıran yapraklar pencerelerin alt hizasına kadar inmekte, pencerelerin altındaki girlandlarla birbirine bağlanmaktadır.

Pandantifler, fiyonklarla birbirine bağlanan kumaş frizleri ile çerçevelenmiş, kuzey ve güney duvarları ile pandantiflerin merkezine, çelenkler içinde "Allah, Mu-hammed, dört halife ve haseneyn" isimleri yazılmıştır. Kubbe eteğinde, kasnak pencerelerinin altına isabet eden yerlere girlandlar, aralarına da akantuslu küçük konsollar resmedilmiştir. Bunların üzerinde, kasnak yüzeyinin içinde, "S" biçiminde iri konsollar sıralanmakta, kıvrımlı yapraklardan oluşan süsleme grupları bu iri konsollardan hareket ederek kubbe merkezine doğru ilerlemektedir. Kubbe merkezinde de, dalgalı bir kontur içinde yapraklardan meydana gelen bir süsleme yer alır. Son derecede basit bir tasarıma sahip olan ahşap minberde kayda değer yegâne ayrıntı, kapının üzerinde bulunan ve bir kantarostan çıkan kıvrık yaprakların oluşturduğu hotozdur.

Aykırı konumu ve değişik oranlan ile dikkati çeken bodur minare son cemaat yerinin kuzeybatı köşesinde, camiden bağımsız olarak yükselmekte, kare tabanlı kaidesi batıda medrese revağma, kuzeyde medrese girişine bitişmekte, kapısı güneye (son cemaat yeri tarafına) açılmaktadır. Bütünüyle kesme küfeki taşından örülmüş olan minarenin sekizgen prizma biçimindeki gövdesi, köşeleri üçgenlerle pahlanmış bir pabuca oturur. Şerefe korkulukları süslemesizdir. Sekizgen tabanlı piramit şeklindeki ahşap külahı kurşunla kaplıdır.



Medrese: Minare kaidesi ile talebe hücreleri arasına sıkışmış olan medrese girişi, kesme küfeki taşından bir örgüye sahiptir. Kilit taşı küçük bir rozet kabartması ile bezeli basık kemerle, girişi kuşatan dikdörtgen çerçeve arasında, metni şair Rahmi'ye ait 1157/1744 tarihli manzum kitabe yer almaktadır. Bu kitabenin, güzelliği ile dikkati çeken sülüs hattı, dönemin ünlü hattatlarından, külliyenin banisi ile aynı adı taşıyan ve darüssaade ağalığı gö-

revinde kendisi ile halef-selef olan Beşir Ağa'nm(-0 imzasını taşır.

Dikdörtgen planlı medrese avlusu batı yönünde, Hacı Beşir Tekkesi Sokağı boyunca devam eden istinat duvarı ile, diğer üç yönde de sivri kemerli revaklarla çevrilidir. On yedi adet revak biriminden on beşi kare planlı ve kubbeli, istinat duvarına bitişik olan iki tanesi de dikdörtgen planlı ve tekne tonozludur. Revak kemerleri tuğla ile örülmüş, gerek kemerler gerekse de bunların arasındaki yüzeyler sıva ile kaplanmıştır. Kemerleri taşıyan, daire kesitli mermer sütunlar düşey çubuklu başlıklarla donatılmıştır. Revakların gerisinde, her yönde dörder tane olmak üzere, toplam on altı adet kare planlı ve kubbeli talebe odası sıralanmaktadır. Tonozlu revak birimlerine de dikdörtgen planlı ve tekne tonozlu birer oda tekabül eder. Bütün bu mekânlardan birer kapı ile pencere revağa açılmakta, doğu kanadında bulunanlarda ayrıca, cami avlusuna a-çılan birer pencere bulunmaktadır. Dikdörtgen açıklıklı ve kesme taş söveli olan bu pencereler tuğladan basık hafifletme kemerleri ile taçlandırılmıştır. Söz konusu mekânların kubbeleri pandantiflere o-turmakta, içlerinde ocaklar ve dolap nişleri yer almaktadır. Ocakların, tuğla örgülü ve kare kesitli bacaları, kurşun kaplı, piramit biçiminde külahlarla son bulur. Medresede dershane bölümünün bulunmadığı görülmekte, birçok başka Osmanlı külliyesinde olduğu gibi, burada da cami hariminin aynı zamanda bu fonksiyona tahsis edildiği anlaşılmaktadır.

Kütüphane: Harimin doğu duvarında bulunan kütüphane kapısı mermer sövelerle kuşatılmış, basık kemer biçiminde yontulmuş olan üst söve başlığı içi boş bir kitabe kartuşu ile bezenmiştir. Yine aynı duvarda yer alan ve dönemin barok zevkini gayet iyi yansıtan beyzi pencere de kütüphaneye açılır. Bu pencerenin arkasında, dıştaki yuvarlak, içteki dalgalı olmak üzere, iç içe iki kemerin taçlandırdığı, derin bir niş bulunmaktadır. Beyzi açıklık mermerden, dikdörtgen bir çerçevenin içine alınmış, merkezdeki beyzi madalyondan dağılan ışınların meydana getirdiği bir parmaklıkla kapatılmıştır.

Dikdörtgen planlı ve aynalı tonozla örtülü bir mekândan ibaret olan kütüphane-



473

HACI BEŞİR AĞA KÜLLİYESİ 4 72

nin güney duvarında iki adet pencere Alay Köşkü Caddesi'ne bakmaktadır. Bu pencerelerin dikdörtgen açıklıkları kesme küf eki taşından sövelerle çerçevelenmiş, demir parmaklıklarla donatılmış ve almaşık örgülü sivri hafifletme kemerleri ile taclandırılmıştır.



Kütüphane mekânının tonozunda ve duvarların üst kesimlerinde yer alan alçı kabartma bezemeler külliyenin en ilginç süsleme ayrıntılarını oluşturmaktadır. Tonozun aynasına, uçları dilimli kemerle sonuçlanan dikdörtgen bir kartuş yerleştirilmiş, bunun içi, "S" ve "C" kıvrımları, istiridye kabukları ve içlerinden çiçeklerin taştığı kantaros motifleri ile gayet ahenkli bir biçimde dolgulanmıştır. Tonoz yüzeyine, şaşırtmak eksenler üzerine, etrafı kıvrık dallarla bezeli beyzi madalyonlar serpiştirilmiş, duvarların üst kesimi, zarif yivli pilastrlar ile panolara taksim edilmiştir. Külliyenin ilk yapımından kalma olan ve son derecede ince bir işçilik ve gelişmiş bir kompozisyon düzeni sergileyen bu bezemenin Osmanlı barok üslubunun ilk yıllarında ortaya çıkması şaşırtıcıdır.

Sıbyan Mektebi: Külliyenin bölümleri içinde en az tanınan, ilgili yayınların çoğunda varlığına bile değinilmeyen sıbyan mektebinin caminin doğusunda kalan kanatta yer aldığı anlaşılmaktadır. Geniş bir yuvarlak kemerle avluya açılan, üzeri aynalı tonozla örtülü bir eyvanın arkasında bulunan sıbyan mektebinin kışlık dershanesi kare planlı ve tekne tonozlu bir mekândır. Güneye ve doğuya açılan dörder pencerenin aydınlattığı dershane bir ocakla donatılmıştır. Girişteki eyvanın da yazlık dershane olarak kullanıldığı tahmin e-dilebilir.

Sebil: Alay Köşkü Caddesi ile Hükümet Konağı Sokağı'nın kesiştiği pahlı köşede yer alan sebil, külliyede, barok üslubun katıksız biçimde sergilendiği tek ö-ğedir. Malzeme olarak beyaz mermer kullanılmış, üzeri, geniş bir saçak oluşturan, basık koni biçiminde, kurşun kaplı bir çatıyla örtülmüştür. Sebilin kitlesi, içeriye doğru kavisli beş adet kenarın oluşturduğu bir çıkma şeklindedir. Yanlarda bulunan iki kenar ortadakilerden daha kısa tutulmuştur. Köşelere yerleştirilmiş olan sütunların üzerinde, kompozit başlıkları andıran, istiridye kabartmaları ile bezeli başlıklar görülmekte, başlıklara oturan pilastrlar sütunların düşey hareketini saçağa kadar devam ettirmektedir. Başlıkların arasında, sebil pencerelerini taçlandıran, dilimli kemer biçiminde yontulmuş lento-lar, pilastrların arasında da, metni şair Rahmi'ye ait, 1157/1744 tarihli, talik hatlı manzum kitabenin levhaları bulunmaktadır. Kitabe levhalarını alttan ve üstten kuşatan silmeler bütün sebil cephesi boyunca devam etmekte, alttaki silmede, minyatür boyutlarda bir damlalık frizinin varlığı seçilmektedir. Sebil çıkmasının yanlarındaki pahlı yüzeyler, yuvarlak kemerli sathi nişlerle hareketlendirilmiş, Hükümet Konağı Sokağı üzerindeki kemerli sebil kapısı kare açıklıklı bir pencere ile taclandırılmıştır.

Çeşmeler: Sebilin sağında, aynı saçak altında yer alan çeşmede, sebildeki barok üslubun hareketliliği ve süslemeci yaklaşımı yerini ampir üslubunu hatırlatan bir sadeliğe terk etmiştir. Hiçbir bezemenin görülmediği, dikdörtgen ayna taşı yanlardan pilastrlarla kuşatılmış ve kitabe levhası ile taclandırılmıştır. Metni Rahmi'ye ait olan bu ta'lik haüı manzum kitabe de 1157/1744 tarihini taşır.

Cümle kapısının solunda bulunan ve kesme küfeki taşı ile örülmüş olan çeşme ise, külliyenin inşa edildiği tarihte son günlerini yaşayan klasik Osmanlı üslubunu yansıtır. Külliyeyi inşa ettiren Hacı Beşir Ağa'nın adaşı ve çağdaşı, diğer Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırıldığı anlaşılan bu çeşmenin dikdörtgen cephesini kuşatan silme ile sivri kemerli nişi arasında, sülüs hattı, çeşmeyi yaptıran Hacı Beşir Ağa'ya ait, 1157/1744 tarihli bir manzum kitabe yer alır.



Tekke: Külliyenin bünyesinde yer alan tekke, kaynaklarda "Beşir Ağa, Hacı Beşir Ağa, Darüssaade Ağası, Kızlarağası" gibi çeşitli adlarla anılmaktadır. Kuruluşundan tekkelerin kapatıldığı tarihe (1925) kadar Nakşibendî tarikatına bağlı kaldığı anlaşılan tekkenin ayin günü 1256/1840 tarihli Âsitâne'de cuma, 1307/1889-90 tarihli Mecmua-i Tekâyâ'da. ise perşembe olarak verilmiştir. Şeyhlerin tam bir dökümü elde edilememiştir. Ancak 19. yy'ın ilk yansında Muabbir Hasan Efendi'nin Mecmua-i Tekâyâ'mn basıldığı tarihte Abdullah Efendi'nin meşihatta bulunduğu anlaşılmakta, aynca Merâkid-iMu'tebere-i Üsküdar adlı kaynakta, Üsküdar'da, Karaca-ahmet Mezarlığı'nın Selimiye Tekkesi karşısındaki kesiminde gömülü olan ve bu tekkenin ünlü şeyhlerinden Konyalı Şeyh Ali Behçet Çelebi Efendi'nin (ö. 1823) neslinden olduğu anlaşılan "Beşir Ağa Hani-kâh-ı Şerifi Postnişini Behçetî Hafız Hasan Efendi'nin (ö. 1878)" varlığı tespit edilmektedir.

Osmanlı medreselerinin, açık avlulu ve revaklı, geleneksel tasarım şemasını sergileyen tekkenin girişi, kuzeydoğu köşesindeki girintide bulunmaktadır. Basık kemer biçimindeki üst söve başlığının üzerinde yer alan, Hacı Beşir Ağa vakfının kâtibi Mehmed Emin'in imzasını taşıyan, metni şair Rahmi'ye ait, sülüs hatlı manzum kitabe 1158/1745 tarihlidir. Kitabenin üzerine kare açıklıklı ve demir parmaklıklı ufak bir pencere yerleştirilmiş, bu açıklığı taçlandıran yuvarlak hafifletme kemerinin aynası tuğla örgü ile kapatılmıştır.

Cümle kapısını izleyen, dikdörtgen planlı, aynalı tonozla örtülü eyvandan geçilerek kare planlı avluya ulaşılır. Avluyu çepeçevre kuşatan ve medresenin revağı ile aynı özellikleri paylaşan revak on altı birimden meydana gelmektedir. Güneydoğu, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan kare planlı birimler pandan-tifli kubbelerle, geriye kalan on üç birim de aynalı tonozlarla örtülmüştür. Revağın gerisinde, doğu, kuzey ve batı yönlerinde, toplam dokuz adet derviş hücresi, güneybatı köşesinde, revağa doğru taşkınlık ya-

pan mutfak ile su haznesi, kuzeybatı köşesinde, minyatür bir avlu ile donatılmış helalar ile gusülhane, güneyde de fevkani tevhidhaneye çıkan "L" planlı merdiven ile tevhidhanenin altında kalan yemekhane ile selamlık birimleri bulunmaktadır.

Derviş hücreleri, boyutları ve tasarımları ile külliyenin medresesindeki talebe odalarının eşidir. Ancak burada bütün mekânların dışa kapalı oldukları gözlenmektedir. Beşik tonoz örtülü mutfağın yuvarlak kemerli büyük ocağı geniş bir baca ile donatılmıştır.

Beşik tonozlu kısa bir koridordan geçilerek ulaşılan selamlık bölümü, aynalı tonozlarla örtülü, farklı boyutlarda dört birimden oluşmaktadır. Duvarları dolap nişleri ile donatılmış olan bu mekânların şeyh odası, meydan odası, kahve ocağı gibi fonksiyonlara tahsis edildiği söylenebilir. Kareye yakın dikdörtgen planlı tevhidhanenin başlangıçta kıble doğrultusunda gelişen ince uzun dikdörtgen planlı, çapraz tonozlarla örtülü bir mekân olduğu, sonradan doğuya doğru genişletildiği, bu arada doğu duvarının yıktırıldığı, bu duvarda yer alan ve tonozların arasındaki kemerlerin oturduğu payelerin bağımsız payelere dönüştürüldüğü, güney duvarının sola kayan eksenine yeni bir mihrabın konduğu anlaşılmaktadır. Sonradan eklenmiş olan doğu kanadı, Osmanlı yapılarında ancak 19- yy'ın son çeyreğinde görülmeye başlayan, çelik putrelli volta döşeme ile örtülüdür, ilk mihrap sivri kemerli, sonradan eklenen mihrap ise yuvarlak kemerlidir.

Kagir tekke binasının güney cephesine bitişik olmakla beraber farklı malzemesi ve tasarımı ile kendi içinde bağımsız bir bütün oluşturan ahşap harem binasının 19. yy'ın ikinci yarısında yenilendiği belli olmaktadır. Alelade bir mesken niteliğinde olan bu yapının birinci katı, cephe boyunca devam eden bir çıkma ile genişletilmiş, bunun üzerine, köşk görünümünde kısmi bir çatı katı oturtulmuştur.

Hacı Beşir Ağa Külliyesi, kapsamı ve boyutları ile, 16. yy'dan itibaren görülmeye başlayan küçük külliyelerin 18. yy'da-ki takipçilerindendir. Külliyeyi oluşturan bölümlerde, son günlerim sayan klasik Osmanlı üslubu ile yeni filizlenen Osmanlı baroğuna ait mimari öğeler ve süsleme ayrıntıları birlikte kullanılmıştır. Söz konusu yapı topluluğu, özellikle de sebil, Dol-mabahçe'deki 1740 tarihli Mehmed Emin Ağa Sebili'nden sonra Osmanlı mimarisi tarihinde çok önemli bir dönüşüme işaret etmekte, Osmanlı baroğunun büyük çaptaki ilk uygulaması olan Nuruosmaniye Külliyesi'nden(-0 on iki yıl önce tamamlanan bu külliye adı geçen üslubun en erken örneklerinden birini teşkil etmektedir. Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 48-50; Çetin, Tekkeler, 584, Aynur, Saliha Sultan, 35, no. 49; Âsitâne, 3; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 6-7, no. 27, 30-31, no. 46; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 13; îhsaiyatll, 19; Kumbaracılar, Sebiller, 39; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 172; Ku-ban, Barok, 106; Eyice, istanbul, 21; Öz, istanbul Camileri, I, 19; Aksoy, Sıbyan Mektepleri, 71; Goodwin, Ottoman Architecture, 377-379,

381, 383, 391; A. Arel, Onsekizinci Yüzyıl istanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İst., 1975, s. 52-53; Sözen, Mimar Sinan, 74-75; Behçetî ismail Hakkı el-Üsküdarî, Merâkid-i Mu'tebere-i Üsküdar, İst., 1976, s. 74-75; Kü-tükoğlu, istanbul Medreseleri, 319; O. Aslana-pa, Osmanlı Devri Mimarisi, İst., 1986, s. 386-388; Eminönü Camileri, 75-77; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, ist., 1993, s. 198. M. BAHA TANMAN

HACI BEŞİR AĞA SEBİLİ

Kapalıçarşı'nın içinde Tacirler Sokağı no. 17'dedir. Bir tarafta Tacirler Kapısı, bir tarafta Mercan Kapısı'na yakın olan yapının arkasında Kızlarağası Ham ve Hacı Beşir Ağa Çeşmesi(->) yer almaktadır.

İ. H. Tanışık'ın namazgahtı sebil olarak ele aldığı ve bir kitabesinin son beytini verdiği, I. Kumbaracılar'ın mimarisi rokokodur şeklinde bilgi aktardığı ve kitabelerine değinmediği, A. Egemen'in onlardan alıntı yaparak birkaç cümle ile söz ettiği sebilin iki kitabesi vardır. Sebilin içine üst üste yerleştirilmiş birinci kitabeden yapıyı 1151/1738'de Hacı Beşir Ağa'nın yaptırdığı; alttaki ikinci kitabeden ise 1256/1840'ta Abdülmecid'in (hd 1839-1861) kethüda kadını, Mahcube Kadın'ın yapıyı onardığı anlaşılmaktadır. Bu kitabeler Beşir Ağa'nın Kızlarağası Ham'nın kapısındaki çeşmeyi yaptırdıktan 11 sene sonra sebili inşa ettirdiği ve 19. yy'da Mahcube Kadın'ın her iki yapıyı onardı-ğını ortaya koymaktadır.

Rokoko mimarisiyle hiçbir ilgisi olmayan yapı, üç pencereli sebiliyle Ahmedi-ye ve Eyüp'teki, kitabesinde Ahmed'in de adı geçen Mustafa Ağa Sebili'ni akla getirmektedir. Çok sade ve klasik çizgide tasarlanmış yapının daha sonraları da geçirdiği onarımlar orijinal biçimiyle ilgili bilgi vermeyi olanaksız kılmaktadır. Ancak günümüze ulaşan biçimiyle iki üniteden oluştuğu görülmektedir. Uzunlamasına oturtulmuş dikdörtgenden oluşan birinci üniteye sebilin ön cephesinin yanına açılmış bir kapıdan girilmektedir. Sebilin giriş kapısı bu ünitenin içindedir, ikinci ünite ise u-zunlamasına oturtulmuş bir dikdörtgen ve önüne yerleştirilmiş, dört mermer sütunun araları örülerek yapılmış bir yarım altıgen formdan meydana gelmektedir. Dikdörtgen mekân bir kemerle önündeki sebile bağlanmaktadır. Dikdörtgen mekânın üstü tonozla, yarım altıgen formdaki sebilin ise içte yarım kubbe ile örtülüdür.

Sebilin dış cephesi karşılıklı oturtulmuş iki yapışık sütunla dışarıya doğru taşmaktadır. Bu taşkınlık daha da öne çekilmiş karşılıklı iki sütunla dizginlenmiştir. Sütunlar birbirine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Kemer tablaları süslenmeden bırakılmış ve örülerek kapatılmıştır. Sütun başlıkları mu-karnaslı tasarlanmıştır. Sütunların arasında bırakılan pencere boşlukları metal şebekelerle dolgulanmıştır. Ortadaki pencere yanlardaki pencerelerden farklı uzunluktadır. Yapının üstü dış kısımda mansart çatıyla örtülüdür.

18. yy'dan bugüne kalan eser, bir ka-palıçarşı sebili olması açısından önemlidir, izmir Kemeraltı'ndaki sebili akla getiren

yapı, çarşı esnafının su ihtiyacının giderilmesini belgelemesi açısından kültür tarihinin değerli bir örneğidir. Diğer taraftan namazgâhlı bir sebil olarak tasarlanmış olması da çok işlevli bir yaklaşımın ifadesidir.


Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin