ERENKÖY İSTASYON CAMÜ
bak. ZlHNl PAŞA CAMii
ERENKÖY İSTASYON ÇEŞMESİ
Erenköy'de, istasyon yakınında, Ethem Efendi Caddesi'ne bağlanan Hatboyu Sokağı üzerindedir.
Altı beyitlik ta'lik hatlı, manzum yapım kitabesinden öğrenildiği kadarıyla 13407 1921'de, Fahir ve Fatma isimli çocuklannın anısına, ismi bilinmeyen bir anne tarafından yaptırılmıştır. Bu kitabe üzerinde yuvarlak bir çerçeve içinde yer alan, su ile ilgili ayetin altında 1341/1922 tarihi ve "Ketebehu Hakkı" şeklinde, dönemin ünlü hattatı ismail Hakkı Altunbezer'in (ö. 1946) imzası bulunmaktadır.
Tamamen mermerden mamul olan çeşmenin zaman içinde yerinin değiştirildiği bilinmektedir. Bugün Erenköy Hatboyu Sokağı'nda bir apartmanın önünde, bahçede yer alan çeşmenin eskiden Zihni Paşa Camii(->) yakınında olması kuvvede muhtemeldir. Tek cepheli olarak inşa edilen çeşme, L Ulusal Mimarlık Dö-nemi'nin başarılı uygulamalarından olup, oldukça küçük ölçülü, zarif bir eserdir. Sivri at nalı şeklinde ikiz kemerli çeşmenin önünde ortak bir su teknesi bulunmaktadır. Ayna taşlarının dümdüz, bezemesiz olmasına karşın, kemer köşelikleri kabartma, bitkisel dolguludur, ikiz kemerlerin üzerinde yer alan yapım kitabesi silmelerle çerçevelenmiştir. Dışa taşkın sil-
Erenköy İstasyon Çeşmesi
Ahmet Kuzik, 1992
meli saçağın üzerinde ise iki yandan babalarla sınırlanmış, dilimli, tepesinde bir palmetle sonuçlanan alınlıkla çeşme taç-landırılmıştır. Bu üçgen alınlığın zemini kabartma, bitkisel bezemelerle dolgunlaş-mıştır. Ortasında ise bu bezemeyi bölen, hattat imzasının görüldüğü, yuvarlak çerçeveli ayet yer almaktadır.
Günümüzde oldukça sağlam ve bakımlı olmasına karşın, üzerinde lüleleri bulunmayan çeşmenin suyu akmamaktadır. Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, II, 474-476; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, ist., 1993, s. 269.
BELGiN DEMlRSAR
ERENKÖY KIZ LİSESİ
istanbul'un en eski kız okullarından. 19H'de Inas Numune Mektebi adıyla açıldı.
Bu okul için, şehremini Rıdvan Paşa' nm Erenköy'deki köşkü, o sırada sahibi bulunan mabeyinci Faik Bey'den Maarif Nazırlığı'nca satın alındı. 1915-1916 öğretim yılında Erenköy Inas Sultanisi adı ve-
Erenköy Kız
Lisesi'nin
1954-1955'te
yapılan
yeni binası.
Yavuz Çelenk,
1994
rilerek liseye dönüştürüldü ve yatılı oldu. 1919-1920'de ilk mezunlarını 3 kız olarak verdi. Cumhuriyet'in ilan edildiği 1923'te Türkiye'deki 9 kız lisesinden biriydi.
1924-1925 öğretim yılında Erenköy Kız Lisesi adını aldı. 2 devreli ve 11 yıl öğretim süreli (ilkokul-ortaokul-lise) olan okulda orta ve lise sınıflan yatılı ve gündüzlüydü. 1927-1928 öğretim yılında 167 kız öğrenci okuldan olgunluk diploması aldı. Çok özenli bir yapı olan Rıdvan Paşa Köşkü ile okul yatakhanesi olarak kullanılan Hacı Hüseyin Paşa Köşkü'ndeki örnek eğitim-öğretim, 1945'e kadar sürdü. O yıl bir yangın sonucu Rıdvan Paşa Köşkü yanınca Erenköy Kız Lisesi geçici olarak Göztepe Ortaokulu'na taşındı.
1954-1955 öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptırdığı yeni binasına geçti. 1963'te yeni pansiyon binası da yapıldı.
1990'da okul pansiyonu Güzel Sanatlar Lisesi'ne tahsis edildi. Okul da yatılı konumdan çıkartıldı. 1993-1994 öğretim yılında ortaokula öğrenci kaydedilmeyerek Erenköy Kız Lisesi'nin 1995-1996'ya değin ortaokul sınıflarını tasfiyesi kararlaştırıldı. 1993-1994 öğretim yılında okulda 108 öğretmen ve idareci görev yapmaktadır. Orta 2. ve 3. sınıflarda 693, lise sınıflarında da 1.527 öğrenci okumaktadır.
Okulun ilk döneminde, aralarında Kâzım Nami Duru, Reşat Nuri Güntekin, Sadettin Nüzhet Ergun, Orhan Seyfi Orhon gibi ünlü kişilerin de yer aldığı seçkin bir öğretmen kadrosu vardı. Okul marşını Tahsin Nijat Özdiler yazmış, Zâti Arca bestelemiştir.
AYHAN DOĞAN
ERENKÖY VAPURU
Şehir Hatları işletmesi vapuru, ilk adı Ziya idi. 1911'de Şirket-i Hayriye tarafından Fransa, Dunkuerque'deki Societe de l'Atlantic, Chantier de France tezgâhlarında inşa edildi. 567 grostonluktu, 47,4 m uzunluğunda, 7,6 m genişliğinde, 3,1 m derinliğindeydi. Toplam 545 beygirgücü-nü bulan iki adet 3 genleşmeli buhar makinesi vardı, çift uskurluydu. Saatte 12 mil hız yapıyordu. Yazın 995, kışın da 860 yolcu alabiliyordu. Hüseyin Hâki adında bir de eşi vardı.
ERGİN, OSMAN NURi
180
181
ERMENİ BASIMEVLERİ
Balkan Savaşı sırasında, 1913'te ordu emrine verilen Ziya, ertesi yıl Şirket-i Hayriye'ye iade edildi. Ama I. Dünya Savaşı' nın çıkmasıyla Nisan 1915'te bu kez donanma emrine verilerek hastane gemisi haline getirildi. O yıl boyunca, sayısı 25.000'i bulan yaralı ve hasta askeri çevredeki ve istanbul'daki hastanelere taşıdı.
Nisan 19l6'da Tekirdağ'a gitti, 5. Ordu Menzil Müfettişliği'nin Bandırma'ya nakledilmesiyle müfettişliğin eşyalarını Ban-dırma'ya taşıdı. Sonra Tuzla'ya seferler yaparak istanbul'a, Selimiye'ye asker getirdi.
Yine aynı yıl içinde, Ziya Kaptan'm idaresinde, askeri malzeme yüklü olarak Kınalıada'ya doğru yol alırken şiddetli lodosun etkisiyle sürüklenerek Maltepe a-çıklanndaki kayalara oturdu. Pervanelerinden biri kırıldı. Kendi olanaklarıyla kurtularak zorlukla Kınalıada'ya bağlandı. Sonra Hasköy'e çekilerek fabrikada onarıldı.
Ocak 1920'de Şirket-i Hayriye'ye iade edilen Ziya, tekrar Boğaz'da çalışmaya başladı. 1933'te eşi Hüseyin Hâki ile birlikte AKAY(->) tarafından satın alındı. Artık Kadıköy-Adalar hattında çalışacaktı. Adı Erenköy olarak değiştirildi; eşinin-ki de Göztepe oldu.
Erenköy Vapuru 70 yıl boyunca İstanbul sularında hizmet ettikten sonra 1983'te kadro dışı bırakılarak satışa çıkarıldı, işadamı Hasan Kazankaya tarafından alınarak onarıldı, bu arada da tadil edildi. Kazam, buhar makineleri çıkarıldı, yerine küçük bir dizel motor takıldı. Yolcu salonları yemek salonu haline getirildi, ayrıca mutfak ilave edildi. Zarafetten yoksun bir yüzer lokanta haline getirildiği zaman tam 72 yıllık bir tekneydi. 1993'te kayıtlarda Gaz Servis Nakliyat ve Ticaret Şirketi'nin malı olarak görülüyordu.
ESER TUTEL
ERGİN, OSMAN NURİ
(1883, İmrin/Malatya - 5 Temmuz 1961, istanbul) Belediyeci ve tarihçi.
1892'de istanbul'a geldi, 1901'de Da-rüşşafaka'yı(-») bitirdi ve şehremanetinde (belediye) memur olarak çalışmaya baş-
Erenköy Vapuru
_ t-i Hayriye
' ! %^- -- /•' •'-,• .::,,._.' :^- - Salnamesi, 1914
ladı. 1904'te girdiği Darülfünun-ı Şahane Edebiyat ve Hikmet Şubesi'nden 1907' de birincilikle mezun oldu. Belediyede çeşitli görevlerde bulundu, 1924'te mek-tupçu (genel sekreter) oldu. 1934'te vilayet mektupçuluğuna getirildi. 1946'da emekliye ayrıldı. Ayrıca Darüşşafaka, Vefa Lisesi, Arnavutköy Amerikan Kız Kole-ji'nde tarih ve dil, Belediye Zabıta Memurları Mektebi ile Polis Meslek Mekte-bi'nde belediyecilik, tarih ve sosyoloji dersleri okuttu.
Ergin Türkiye'de beledi örgütlerin, belediye hizmetlerinin tarihine eğilmiş ilk araştırmacıdır. Bu alanda ortaya koyduğu Mecelle-i Umur-ı Belediye (5 cilt, 1914-1922) adlı eseri bugün dahi aşılmamış-tır. Eserin birinci cildinde Batı'da ve islam dünyasında belediyelerin tarihi, Osmanlılarda belediye hizmetlerinin örgütlenişi işlenmiştir. Özellikle başkent istanbul'un ayrıntılı olarak ele alındığı bu cildin "lıaşiye'lerinde de çok ilginç bilgiler yer alır. Öbür dört cilt Tanzimat'tan başlayarak 1910'lara kadar uzanan dönemde belediyecilikle ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve kararları kapsayan bir mevzuat derlemesidir.
Ergin'in ayrıca büyük ölçüde İstanbul'u ele alan Türkiye Maarif 'Tarihi (5 cilt, 1939-1945) üe Türkiye'de Şehirciliğin Tarihi inkişafı (1936), Türk Şehirlerinde İmaret Sistemi (1939), Türk Tarihinde Evkaf Belediye ve Patrikhaneler (1937) adlı çalışmaları vardır.
Doğrudan İstanbul'u konu alan başlıca çalışmalan ise istanbul Hayır ve Sıhhat Müesseseleri (1912), istanbul Şehreminle-ri (1927), Darüşşafaka-Türkiyede ilk Halk Mektebi(1927, Ali Kami, Mehmed İzzet ve Mehmed Esad'la birlikte), Cumhuriyet ve istanbul Mahalli idaresi (1933), İstanbul'da Beş Asırlık imar ve İskân Hareketleri '(1938), İstanbul Tıp Mektepleri, Enstitüleri ve Cemiyetleri (1940), Fatih imareti Vakfiyesi (1945) olarak sıralabilir.
Ergin, 1927'de yapılan nüfus sayımı dolayısıyla İstanbul'da o zaman mevcut 6.214 sokağın adlarını yeniden düzenlemiş ve bu çalışmaya dayanarak 1934'te bir istanbul Şehri Rehberi yayımlamıştır.
1924'te Şehremaneti Mecmuası 'nın(->)
yayımını başlatan, belediye kütüphanesini kuran Ergin zengin kütüphanesini de buraya bağışlamıştır (bak. Atatürk Kitap-
lgl ' İSTANBUL
ERKUL, EMİN
(1881, Gerebene/Manastır -1964, istanbul) Cumhuriyet döneminde atanan ilk şehremini.
İlköğrenimini Manastır'da. ortaöğrenimini istanbul'da Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ile Çengelköy Askeri Idadisi'nde yaptı. 1905'te Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâ-ne'yi (Askeri Tıbbiye) yüzbaşı rütbesiyle bitirdi. Almanya'da cerrahi ihtisası yaptıktan sonra istanbul'da çeşitli askeri hastanelerde operatör olarak görev aldı. 1910'da askerlikten istifa ederek Afyon'da özel bir hastane kurdu. I. Dünya Savaşı yıllarında (1914-1918) Bursa sıhhiye müdürlüğü ve Askeri Nekahethane başhekimliği görevinde bulundu. Bu arada belediye reis vekilliği de yaptı. 1920'de Bur-sa'dan mebus seçilerek TBMM'ye katıldı. 8 Haziran 1924'te İstanbul şehreminli-ğine atandı. 12 Ekim 1928'e kadar süren bu görevi sırasında kentin imarı için eski şehreminlerinden Halil Edhem (El-dem)(->), Operatör Cemil Topuzlu(->), Mühendis Yusuf Razi (Bel), Mimar Vedat Tek(->), Limancı Mustafa, eski Konya valilerinden Hüsnü, kültür adamı Re-şid Safvet Atabinen(->), müşavir uzman Dr. Grossmann ve Alman şehircilik uzmanı Dr. Bau Rahtree'den oluşan bir komisyon kurdu; plan hazırlıklarına girişti.
Reşid Safvet ile birlikte Türk Seyya-hin Cemiyeti'nin kuruluşuna katkıda bulundu. Kente yabancı turist çekmek ve ülkeye gelir sağlamak için şans oyunlarının oynanacağı ve Çırağan Sarayı'mn otele dönüştürülmesini de kapsayan girişimde bulundu. Ancak, basında "Yıldız Kumarhanesi" diye namlanan çaba sonuç vermedi. Bu dönemde ilk kez turist rehberi yetiştirmek üzere kurs açıldı.
İstanbul'un ekmek sorununa eğildi. Bununla ilgilenen İktisat Müdürlüğü'nü lağvetti. Değirmen ve fırınları yeniden ör-gütledi; Avusturyalı bir uzmanı müşavir olarak yeni kurulan müdürlüğün başına getirdi. Büyük direnişlere rağmen İstanbul'da yıllardır sorun olan hamal ya da yükçüler örgütüne çekidüzen verdi.
Öktruva resmini (duhuliye vergisi) kaldırdı. Bütçeyi 8 milyon liraya çıkardı. Osmanlı ve Hıdiv bankalarından alınan borçları ödedi. Zat İşleri Müdürlüğü'ne yeni bir yapı kazandırıldı: Memurların maaşları, terfileri, cezaları düzene sokuldu. Belediye Çavuşu örgütü kaldırıldı; yerine Belediye Zabıtası memurluğu kondu. Şehremaneti bünyesinde bir matbaa kurdu.
Kendinden önce şehreminliği yapmış olan Haydar Bey tarafından başlatılan Atatürk Bulvan'mn(-») Yenikapı-Saraçha-ne bölümünün istimlak işlerini sürdürdü. Üsküdar-Beykoz arasında yeniden yol açtı; bazı tasımlan genişletti. Boğaz'ın Rumeli yakasındaki sahil yolunda bazı virajları yeniden düzenledi. Kâğıthane, İstin-
EminErkul
Cumhuriyet Gazetesi Arşivi
ye, Büyükdere, Sarıyer, Zekeriyaköy ahşap köprülerini betonlaştırdı.
Emin Erkul'un girişimi sonucu mezarlıkların belediyeye devri sağlandı. Tak-sim'deki Ermeni mezarlığı taşınarak meydan ve yol düzenlendi. Cerrahpaşa Hastanesi ikinci pavyonu inşa edildi. Ameliyathane ve röntgen kısımlarının eksikleri giderildi. Kesim binasından ibaret olan mezbahaya hayvan ahırları, pay yerleri, soğuk hava mahzenleri, buz fabrikası, bağırsak işleme fabrikası ve paçahane bölümlerini ekledi. Böylece belediye geliri önemli ölçüde arttı. Fransa'dan sağlanan 10 milyon franklık bir kredi ile Kadıköy Hali yapıldı. İtfaiye örgütü güçlendirildi.
Kayışdağı suyu ile yakınındaki benzer nitelikteki birkaç kaynağın da katkısıyla kentin içme suyu kapasitesini iki katma çıkardı. Kadıköy'e kadar borular döşendi; banliyönün su ihtiyacı kısmen karşılandı. Kanlıkavak suyu Anadoluhisarı'na indirilerek Boğaz yerleşim bölgelerine su verildi. Terkos suyu için sirkede yeniden anlaşma yapıldı.
istanbul'da tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklara sık sık rastlanıyordu. Pis su sızıntısı kent için büyük tehlikeydi. Öte yandan yağmur sık sık su baskınlarına neden oluyordu. Emin Erkul döneminde kentte ilk kez kanalizasyon inşasına girişildi.
İSTANBUL
ERMENİ AYAKLANMASI
"Ermeni Patırtısı" da denir. 30 Eylül-2 Ekim 1895 arasında üç gün süren istanbul'daki kanlı Ermeni eylemleridir.
1878-1894 arasında yoğun dış propaganda baskısında kalan Ermenilerin ilk silahlı eylemi 1894'te Sason'da yaşandı ve hükümet güçlerince bastırıldı. Talat Paşa, anılarında Ermenilerin 1878'den sonra Rusya'dan destek alarak Doğu Anadolu'
da özerklik elde etme uğruna bir dizi serüvene sürüklendiklerini yazar. II. Abdül-hamid dönemi (1876-1909) sadrazamlarından Kâmil Paşa ise anılarında, İstanbul'daki Ermeni eylemlerinin 1890'a kadar uzandığını açıklar ve bu konuya ilişkin olarak padişaha sunduğu "arizâ-i hu-susiye'leri aktarır.
Olay öncesinde, Anadolu'daki Ermeni eylemlerine destek vermek üzere İstanbullu Ermeni sermayedarların, topladıkları banknotları Osmanlı Bankası'nda altınla bozdurarak hükümeti parasal bir sıkıntıya sokma çabasına girdikleri gözlemlenmişti. İngiltere Başbakanı Salisbury' nin 28 Haziran 1895'te, Sadrazam Said Paşa'ya gönderdiği diplomatik mektuptaki uyarısı "Kürtlerin Ermenileri, Ermenilerin de Kürtleri mağdur etmemeleri, ayrıca Ermenilere özerklik verilmesinin doğru olmayacağı" biçimindeydi. Fransa'nın da aynı görüşü paylaştığı dikkate alınarak hükümetçe bir ıslahat programı gündeme getirildi. Oysa İstanbul'daki Ermeniler için bu karar yeterli değildi. Bu nedenle Babıâli'ye karşı etkili bir protesto yürüyüşü yapılması kararlaştırıldı. Bu kararı alan Hınçak Derneği 28 Eylül 1895'te İstanbul' daki elçiliklere yazılı duyuruda bulunarak yapacakları barışçı yürüyüşün kanlı olaylara dönüşmesinden sorumlu tutulamayacaklarını bildirdiler. Bu durumu kendi istihbaratıyla da saptamış olan Osmanlı hükümeti sağduyulu davranmayı ve olabildiğince hoşgörü sergilemeyi benimsedi. Hükümetin kararı, Ermenilerin kilisede toplanmalarına, konuşmalar yapmalarına karışmamak, fakat eğer Babıâli'ye doğru bir yürüyüş yapılırsa bunun askeri birliklerce önlenmesiydi. Olay öncesi günlerde Bulgaristan'da yeni bir ayaklanma olasılığının doğması, tam bu sırada Ermenilerin de 500 kişilik silahlı bir kalabalık halinde Babıâli'ye yürüyecekleri söylentisinin kentte yayılması olayların gerisinde bir provokasyon olduğuna kanıt gösterilir.
30 Eylül 1895'te güneş doğmadan Kumkapı'da patrikhane önünde toplanan silahlı Ermeniler, Osmanlı yönetiminin kendilerine yönelik haksızlıklarına ilişkin konuşmalar yaptılar. Hınçak Komi-tesi'nin hazırladığı muhtırayı sadrazama vermek gerekçesiyle yürüyüşe geçtiler. Muhtıra, Patrik İzmirliyarj'ın hazırladığı, doğuda "vilâyat-ı sitte"yi (altı il) kapsayan özerk bir genel valüik, Hamidiye alaylarının kaldırılması, basın ve toplanma özgürlüğü, silah taşıma serbestisi vb istekleri içeriyordu. Kollar halinde önce Sultanahmet Meydanı'na geldiler. Buradan Babıâli'ye inerlerken karakol askerlerince İran Sefarethanesi (şimdiki İran Başkonsolosluğu) önünde durduruldular. Ara sokaklar ise yer yer çatışan, vuruşan Müslüman halk yığınları, Ermeni grupları ile dolmuştu.
Babıâli'ye gelen Sadrazam Said Paşa, nazırlarla görüştükten sonra seraskerlikten birlikler istedi. Hazırlanan bir bildiriyi de yaver Halid Bey, ayaklanmacılara okudu. Fakat bunun bir yararı olmadı. Yürüyüş sırasında kendilerini durdurma-
ya çalışan Yüzbaşı Servet Bey'i şehit eden Ermenilerin tek amacı Babıâli'yi basmak ve dünya kamuoyunu harekete geçirecek önemli bir olay yaratmaktı.
İlerleyen saatlerde Babıâli'ye çağrılan Patrik İzmirliyan gelmediği gibi, Serasker Rıza Paşa da olasılıkla padişahtan aldığı gizli emir uyarınca asker göndermedi; asker gönderirse bir iç savaşın doğabileceğini öne sürdü. Onca taşkınlığa ve sokak aralarındaki çatışmalara karşın askeri müdahalenin olmaması üzerine Müslüman halk ve öğrenciler "Madem hükümet bu işe karışmıyor, biz de kendimizi savunuruz!" diyerek silahlanmaya ve Sultanahmet'te toplanmaya başladılar. Çaresiz kalan sadrazam ve nazırları Yıldız Sarayı'na gittiler. O gece ve ertesi gün Ermeni topluluklarının Kadırga'da, Galata, Beyoğlu ve Tophane'de, Tersane çevresinde kanlı gösterileri devam etti. Ermenilerden ve Müslümanlardan ölenler oldu. Karakollara yapılan saldırılara zaptiyeler silahla karşılık verdiler. Hükümet halkı sükûnete çağırmayı, duvarlara bildiriler asmayı denediyse de bunların yararı olmadı. Olayın üçüncü günü İstanbul'un birçok semtinde ve Kadıköy yakasında çatışmalar devam etti. Kent üç gün boyunca tam bir anarşiye gömüldü. Olayların haber alındığı Tekirdağ, izmit ve Trabzon'da da Ermeni-Türk çarpışmaları başladı. İngiltere ve Fransa birer protesto notası ile konunun Yıldız Sarayı'nda değil, Babıâli'de görüşülmesi gerektiği hususunda uyarıda bulundular. II. Abdülha-mid, bundan çekinerek Said Paşa'yı sadaretten uzaklaştırdı ve Kâmil Paşa'ya görev verdi. Patrik İzmirliyan'a ağır bir emir yazıldı. Ayaklanmanın önderleri yakalanarak tutuklandı. Kentte güvenlik ancak 3 Ekim Perşembe günü sağlanabildi.
istanbulluların "Ermeni Patırtısı" adını verdikleri olayın ölü sayısı farklı verilir ve ilk ita günkü sokak çatışmalarında 50 kadar Ermeninin öldüğü ileri sürülür. Ayaklanmanın önderlerinden Apik ve Nor-yan ise, görevden alman Said Paşa'yı suçlamışlar; İstanbul ve Beyoğlu'ndaki eylemleri, Rusya'dan gelen Ermeni anarşistlerin düzenlediğini, polisin de olaylara seyirci kaldığım ileri sürmüşlerdir.
Ermeni ayaklanmasından 10 ay sonra da yeni bir Ermeni ayaklanması Osmanlı Bankası Olayı(->) ve on yıl sonra da Bomba Olayı(->) yaşanmıştır. BibL Said Paşa, Anılar, İst., 1977, s. 102 vd; Belgelerle KâmilPaşa'mn Anılan, (haz. G. Çağa-h-Güven), ist., 1991, s. 173 vd; Tal'atPaşa'mn Anılan, (haz. A. Kabacalı), İst., 1990, s. 57 vd; Danişmend, Kronoloji, IV, 331 vd; Karal, Osmanlı Tarihi, VIII, 126 vd; Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekât-ı İhtilâliyesi, ist., 1332, s. 16-17; Ali Saib, Abdülhamid-i Sâni ve Devr-i Saltanatı, II, s. 605 vd.
NECDET SAKAOĞLU
ERMENİ BASIMEVLERİ
İstanbul'da ilk Ermeni basımevi 1567'de kurulmuştur. Bu tarihte, basım araç gereci ile İtalya'dan gelen Apkar önce tutuklanmış, suçsuzluğu kanıtlanınca şerbet bırakılmıştır. Bunun üzerine Apkar, Kefe-
ERMENi BASEMEVLERİ
182
183
ERMENİ KİLİSELERİ
Büyükdere'deki Surp Hripsimyantz Kilisesi'nin içinden bir görünüm.
Erkin Emiroğlu
li Mahallesi'nde Surp Nigoğayos Kilisesi çevresinde (Kumkapı-Yenikapı civarında olduğu sanılıyor) istanbul'da ilk Ermeni basımevini kurmuş, Rahip Horvirablı Arakel ile beş kitap basmıştır, imla, takvim ve ayin kitapları olan bu beş eserin adları Pokır Keragamıtyun Gam Aypenaran (Küçük Dilbilgisi veya Alfabe) (1567), Barzadumar (Basit Takvim), Jamakirk,. Badarakamaduyt (1568) ve Maşdotz (1569) adlı ayin kitaplarıdır. Apkar'ın Eç-miadzin'e gidişi ile istanbul'da Ermeni basımcılığı yüz yılı aşkın bir sessizlik dönemine girmiştir.
l698'de Venedik'ten bir baskı makinesi ve Ermenice hurufat getirtilmiş ama bunlar yeniçeriler tarafından yağmalanarak yok edilmiştir.
istanbul'da Ermeni basımevlerinin i-kinci başlangıcı Eremya Çelebi Kömür-ciyan(->) dönemine rastlar. Onun açtığı basımevi de kısa süreli olmuş, 1677-1678 arasında ancak iki kitap yayınılayabilmiş-tir. Bu kitaplar dinsel manzumelerden oluşan Kirk Vor İ Mınatzortatzın Hisus Vortvo Kırotzm Dyann Nersisi Glayetz-vo (Rumkaleli Patrik Nerses'in Hisus Vor-ti Eserinden Kalanlar) ve Kudüs şehrini anlatan Dmorinagan Değiktir (ilahi Yerler). Eremya Çelebi'nin ölümünden (1695) hemen önce Krikor Marzıvanetzi (Merzi-fonlu) yeni bir basımevi kurmuştur (1694). Kırk yıl yaşayan bu basımevinde yayımlanan ilk eser Dağarariâır (ilahi kitabı). l698'de basılan ve dört yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu eseri 1706'da basılan dua kitabı (Khorhırtadedr Sırpazan Ba-darakı), aynı yıl kilisenin ve azizlerin geleneksel tarih kitabı olan Haysmavurk, 1709'da Akatankeğos Tarihi, 1713'te Gır-tutyun Havado (iman Eğitimi), 1717'de Hovhan Vosgeperan'a göre incil yorumu, 1719'da Kirk Badmutyan Yergrin Daro-no Vor Goçi Zenop (Zenop'a Göre Muş Havalisi Tarihi) ve diğerleri izlemiştir.
18. yy'ın başında Surp Eçmiadzin ve Surp Sarkis Zoravar adlı kısa süreli iki basımevi daha kurulur.
Bunlardan sonra uzun bir süre çalışan basımevini 1700'de Asdvadzadur kurmuştur. Torunlarından torunlarına aktarılarak faaliyet gösteren Asdvadzadur Basımevi daha sonra ailenin Arabyan soyadını almasıyla bu adla anılmıştır. Asdvadzadur 50 yıllık verimli bir çalışma hayatından ve 30'u aşkın kitap yayımladıktan sonra 1750'de(?) vefat eder. Oğlu Hovhannes (Asdvadzaduryan) kendi yayımladığı kitapların üzerine "Rahmetli Asdvadzadur Matbaası" yazısını koyar. Birçok yeni yazı karakteri de hazırlayan aile çeşitli konularda sayısız kitaplar yayımlar. Hovhannes Asdvadzaduryan'ın oğlu Boğos Arabyan^) da ailenin ünlü kişileri arasındadır.
Arabyan Matbaası ile aynı dönemde, 1703'te başlayıp, 20 yıl faaliyette bulunan Sarkis Tbir'in basımevi de ünlüdür. Kitaplar üzerine J Dbaramırnın Dzara Krisdosi Sarksin (Mesih'in Kulu Sarkis'in matbaasında) ibaresini vuran Sarkis Tbir'in oğulları da aynı mesleği sürdürürler. Kevork ve Mardiros adlı bu kardeşlerden Kevork
Apkar'ın
kurduğu
basım-
evinin
amblemi.
V. K.
Zarta vyan,
Hişadogaran,
ist., 1910
Vağarşag
Seropyan
koleksiyonu
yalnız bir tek kitap basabilir (1705). Mardiros Tbir ise babası ile başladığı mesleğini kendi ölümüne değin (1752) oğlu Se-rop (Sırabion) ile birlikte sürdürür. 13 kitabın yayımlandığı bu basımevinde, dönemin yüksek kaliteli ve süslü yazı karakterleri ve resimleri görülür. Katolik ruhban sınıfının finanse ederek, Katolik misyonu için istanbul'a yolladığı Bedros Ladi-natzi de Beyoğlu'nda bir basımevi kurar. Kutsal Kitap (Kitab-ı Mukaddes), takvim ve ayin kitapları yayımlayan bu basımevi-nin hayatı ancak 10 yıl sürer.
Bunları izleyen en önemli basımevi Cincin Hovhannes Asdvadzaduryan'mki-dir. 20'yi aşkın kitap yayımlayan bu basımevi gibi Eğinli Istepanos Bedrosyan, Hovhannes ve Boğos Asdvadzaduryan basımevleri de faaliyette bulunurlar.
istanbul'da ilk Ermeni okulunun kurucusu Mığırdiç Sınorhk Amira Miricanyan aynı zamanda bir basımevinin de kurucusudur. Mayr Tıbradun adlı bu basımevinde daha fazla dinsel ağırlıklı kitaplar basılmıştır. 20 yıla yakın faaliyet gösteren Mayr Tıbradun Basımevi'nde yayımlanan son eser olarak Keraganutyun Hamarod (Özet Dilbilgisi) (1808) kaydedilir.
Bu basımevinde çalışan kayda değer kişiler arasında Madteos Tbir (1740-1825) ve kız kardeşi Pırapion Nodar (1750-1835) sayılabilir. Madteos Tbir daha sonra Ba-lat'ta kurduğu kendi matbaasında Ermenice harfli Türkçe Mezmur (1800), Hıristiyanlık Doktrini (1802) ve 1805, 1809 ve 1825 yılları takvimlerini yayımlamıştır.
Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi ve Apraham Amira Terzyantz matbaaları istanbul'daki önemli basımevlerindendir. Arabyanlardan sonra matbaacılıkta bir çığır açan Hovhannes Mühendisyan(~») da kendine özgü bir yer tutar.
Bursalı Hovhannes Çamurcuyan Der-Garabedyan Deroyentz de kurduğu matbaa ile (1854) istanbul'daki Ermeni basımevleri arasına katılır. Masis, Zohalve Ye-revag adlı dergilerin dışında az sayıda kitap da yayımlayan Hovhannes Çamurcuyan Der-Garabedyan Deroyentz'in 1888'deki ölümünden az sonra matbaası kapanır.
Anadolu'da ilk matbaayı açan Rahip Mığırdiç Khrimyan (daha sonra patrik ve başpatrik) ilk matbaasını istanbul'da kurar. Üsküdar Surp Haç Kilisesi çevresinde kurulan bu matbaada ilk kez Ardzvi Vas-buragan (Vaspuragan Kartalı) adlı dergi yayımlanır (1855-1856). Birkaç küçük kitabın da yayımlandığı matbaa Van'a taşınınca istanbul'daki hayatı son bulur.
Rupen Kürkcüyan da Fincancılar Yo-kuşu'nda ve Galata'da iki matbaa kurar. Tulumba ile hurufat dökme tekniğinin mucidi Kürkcüyan'dır. Dönemine göre kaliteli ürünler veren Rupen Kürkcüyan ile matbaa istanbul'un en ücra köşelerine kadar gider. Sağlığı nedeniyle Kınalıada'ya çekilen Kürkcüyan mesleğini orada devam ettirir. 45 yıllık kısa hayatının son yıllarında Kınalıada'da hurufat dökerek basımevi işlerine katkıda bulunur.
Onu aşkın küçüklü büyüklü hurufat dökümcüsünün ardından gelen basımevleri arasında Hosep Kavafyan ve Canik Aramyan sayılabilir. Arabyanlar ve Mü-hendisyan'dan sonra matbaacılıktaki öncüler arasına katılan C. Aramyan 30 yaşlarında (1850) kalemkârlık ve litografi ile uğraşır. Canik Aramyan adı tarihe bulduğu yazı karakterleri ile geçer. Yetmişi aşkın yazı karakteri onun eseridir. 1854-1862 arasında Paris'te faaliyet gösteren Canik Aramyan, 1865'ten ölümüne değin (16 Nisan 1879) istanbul'da çalışır. Oğlu Ner-ses Aramyan babasından kalan işi sürdürerek 1891-1898 arasında sekiz kitap, biri Türkçe (.Sıhhat), diğeri Bulgarca (TVb-vinî) iki gazete yayımlar.
19. yy'ın son yarısının en önemli basımevleri ve kitapçılarından biri de Arakel Tozluyan'dır (bak. Arakel Kitaphanesi). Diğer ünlü basımevleri arasında Mühen-disyan ve Kürkcüyan'ın öğrencisi olan Boğos Kirişciyan, Arakel Nubar Şahnazar-yantz, Arsak Hagop Boyacıyan sayılabilir.
Kevork Zartaryan, Bedros Cezveciyan, Markaryan Öksen Hocasaryan, Bardiz-banyan, Sinıeon Mikayelyan gibi bası-mevlerinden sonra bilhassa müzik konusunda ünlü bir matbaa da Yeğya Dın-desyan'ınkidir. Arabyan'ın basımevinden yetişen Dındesyan, istanbul'da kurulan bir müzik komisyonuna da üye olur. 1864'te başlayan müzik konulu yayınlarının ilki Ermeni kilisesi müziğinin sekiz sesine gö-
Müzikle ilgili yayınlarıyla ünlü matbaalardan birinin kurucusu olan Yeğya Dındesyan. Vağarşag Seropyan koleksiyonu
re melodiler üzerine bir araştırmadır. Kısa bir süre yaptığı kitapçılık, matbaa kurma fikrinin alevlenmesine neden olur. Dındesyan 1872'de kendi basımevini kurar. Episkopos Karekin Sırvantzdyantz'm eserlerini yayımladıktan sonra yeni kurulan bir müzik komisyonunun başkanlığını üstlenir. Beş fasikülden oluşan ve kendi eseri olan Hampartsum notalı ilahi kitabı, Nıgarakir Yerkotz (Şarkılar Tasviri), VarjutyunTzaynavorMangatz (Çocuklar için Denemeler), Nıvakık Hayga-gank (Ermeni Melodileri) ve Nor Yerka-ran Hayotz (Yeni Ermeni Şarkı Kitabı) ölümsüz eserleri arasındadır.
Garabed Keşişyan ve oğullan, Hayas-danyaytz Dıbaran (Ermeni Basımevi), Mi-kayel Sarıyan, Aram Aşcıyan, Harutyun Baronyan, Garabed Biberyan, Hovhannes Manugyan basımevlerinden sonra Karekin Bağdadlıyan Matbaası da çok ürün veren basımevlerindendir. Mesleği Canik Aram-yan'dan öğrenen Bağdadlıyan 1880'de Sul-tanhamam'da açtığı basımevinde 40'a yakın kitap basar. Bir harf hatası nedeniyle 53 gün hapsedilerek matbaa işletme hakkını kaybeder. II. Meşrutiyetle affedilen Bağdadlıyan başka birçok kitap da basar. Rahip Vahan Der-Minasyan, Hay Kı-raşaratz Ingerutyun (Ermeni Dizgiciler Derneği), Harutyun Asaduryan, Serviçen (Çakıryan), Dikran Civelekyan, Boğos Hagopyan, Nişan ve Zareh Berberyan, Is-depan Damadyan'ın Arevelk Matbaası, Hovhannes Tolayan, Suhag Nigoğosyan, Onnig Parseğyan, Hagop ve Vahan Mad-teosyan, Gomidas Uğurluyan, Kayseryan-lar ve Manzume, Istepan Yazıcıyan, Tak-vor Sancakcıyan, Mihran Papazyan, Ro-kos Sakayan, Püzant Keçyan'ın Püzantion Basımevi, K. S. Mağazacıyan, Vahram ve Hraçya Der-Nersesyan, Cihan Basımevi, Onuik Arzuman, Jamanak Basımevi, Arsak Garoyan, Hovnan Palakaşyan, Dikran Doğramacıyan, Hovhannes M. Aznavor' un Nor Turkia (Yeni Türkiye) Basımevi, Osmanyan Kordzagtzagan Ingerutyun (Osmanlı işbirliği Ortaklığı), Gütemberg Basımevi, Şant Basımevi, Araks Basımevi, Kader Basımevi, Vağinag Pürad, Hayg Tiryakyan, Nişan Babikyan, Manuk Ko-çunyan, Travaux de Ville (Şehir işleri) istanbul tarihine geçmiş ünlü basımevleri ve basımevi sahiplerinden bazılarıdır.
Bunların arasında en ünlülerinden sayılabilecek olan Der-Nersesyan Basımevi 1901'de Sultanhamam'da hamama bitişik binada kurulur. Büyüdükçe yer de değiştiren matbaa 1908'de Sirkeci'de Ralli Han'a geçer. 'Bastığı eserler arasında Nişan Babigyan'ın ve Teotig'in yıllıkları, Medzarentz'in NorDağefi (Yeni Şarkılar), Garabedyan'ın Osmanlıca-Ermenice ve Minasyan'ın Ingilizce-Ermenice sözlükleri, Siamanto'nun Hayortinefi (Ermeniler), Arşaguhi Teotig'in Amis Mı I Giligya'sı (Kilikya'da Bir Ay), Patrik Başpiskopos Mağakya Ormanyan'ın Hamabadum'u, Hayots Yegeğetzfsi (Ermeni Kilisesi) ve Azkabadrum'u kayda değerdir. Daha sonra oğulları Güzeliş Basımevi'ni kurarak mesleği sürdürürler.
Cumhuriyet döneminde faaliyet gösteren basımevlerinin başlıcalarım ise şöyle sıralayabiliriz: H. M. Setyan, Melkon Hova-gimyan (Arevdragan), M. Der-Sahagyan (Akün Basımevi), Arev Basımevi, Becidyan Kardeşler, Takvor Mardirosyan, Hagop Aprahamyan, II. K. Palakaşyan, F. Caryan, Taniel Hovhannesyan (Selamet), Teshilat, Aztarar, N. ve S. Terziyan, Merkez, Artun, Kader, M. Aslanyan, Doğu, Zareh Arşag, Hermon, Varol, Carakayt, Akın, Aydınlık, Narin, Rupen, Maşoyan'm Tebi Luys (Işığa Doğru, diğer adıyla ABC), Marmara, Kültür, Buket, Çituris, Kulis, Serol, Oya, Bay-kar, Ekspres, Hagop Apelyan (Türkiye Ermenileri Azınlık Okulları Öğretmenleri Yardımlaşma Vakfı), Zapa ve Ohan basımevleri.
VAĞARŞAG SEROPYAN
Dostları ilə paylaş: |