Bibi. Dimitri Kantemir, Osmanlı Imparatorlu-ğu'nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, Ankara, 1976, I, s. XVm-XIX, II, s. 193 vd; Tarib-i Şâ-nizade, II, 158; Tarih-i Cevdet, II, 62 vd, 236; Tarib-i Lutfî, I, 283 vd; VI. Mirmiroğlu, "Fenerliler", Resimli Tarih Mecmuası, s. 4213-4215; A. Deceli, "Fenerliler", ÎA, IV, 131-137; M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, ist., 1980, s. 131-137; Ergin, Maarif Tarihi, II, 612-619; Pakalın, Tarih Deyimleri, I, 600-601. NECDET SAKAOĞLU
FENERYOLU CAMÜ
Kadıköy llçesi'nde Feneryolu semtinde Fenerli Ahmet Bey Sokağı'nda Feneryolu Tren Istasyonu'nun tanı karşısında yer almaktadır.
Eski Mülkiye Mektebi Müdürü Recai Yahya Bey'in hanımı Zeynep Güzide Be-lerman tarafından kocası ve oğlu için yaptırılmıştır. Yapı Z. Güzide Belerman'ın kocası ve oğlunun adlarıyla da anılmaktadır.
Ahşap bir köşkün yerinde inşa edilen cami, o dönemde istanbul Vakıflar başmi-marı olan Vasfi Egeli'nin projesine göre yapılmıştır. Yapının, son cemaat yerinden ana mekâna geçişi sağlayan kapısının üstünde yer alan dikdörtgen mermer levhanın içindeki kitabede 1363/1943-44 tarihi bulunmaktadır.
Caminin avlusunda imam ve müezzin meşrutaları, şadırvan, muvakkithane ve tuvaletler yer almaktadır. Muvakkithane-nin arkasında şadırvan bulunmaktadır. Bugün şadırvanda görülen tek orijinal eleman havuzdur. Muvakkithane ise 1977-1978'de cami yapısının genişletilmesi sırasında batı yönüne doğru yapılan ekleme ile büyütülmüştür.
Orijinal mimarisinde kare planlı olan caminin kuzeyde olan girişi, buradaki son cemaat yerinin batı yönüne doğru ahşap bir camekân içine alınarak genişletilmesi ile kuzeybatı yönüne alınmıştır. Caminin doğu ve kuzey cephelerini tamamıyla içine alacak biçimde "L" şeklinde geniş bir ekleme yapılmıştır. Bu ekleme ile doğu cephesinde yer alan üç adet dikdörtgen pencere kaldırılarak ek bölümle ana mekân arasındaki bağlantı üç açıklıkla sağlanmıştır. Orijinalliğini kaybetmeyen cephelerden biri olan batı cephesi de altta üç dikdörtgen pencere, üstte sivri kemerli alçı petek şebekeli üç pencere ile doğu cephesinin simetriği durumundadır. Orijinal kalabilen güney cephesinde ise dışa hafif taşkın mihrabın iki yanında birer dikdörtgen pencere, pencerelerin ve mihrap duvarının üstünde ise ikisi sivri kemerli biri yuvarlak olmak üzere üç adet petek şebekeli pencere bulunmaktadır.
Yapı malzemesi olarak moloz taşın kullanıldığı caminin düz ahşap çatısının üzeri Marsilya tipi kiremide örtülüdür. Ancak iç mekâna girildiğinde tavanın ortasında ahşap ve basık bir kubbenin varlığı hissedilir.
Feneryolu Camii
Ahmet Kuzik, 1994
Caminin dikdörtgen bir kaide üzerinde yükselen tuğladan üzeri sıvalı minaresi, yivli bir gövdeye sahiptir. Mukamas şe-refeli minarenin külahı yönü taşradandır.
Kuzeyde son cemaat yerinden ana mekâna geçişi sağlayan ve iki yanında birer dikdörtgen pencere yer alan kapının üstünde dikdörtgen mermer levha üzerinde altın yaldızlı bir kitabe bulunmaktadır.
Girişin sağ ve sol yanında zeminden hafifçe yüksek tutulmuş genel kullanım alanından ahşap ajurlu korkuluklarla ayrılmış mekânların önündeki ahşap sütunlar, üstteki kadınlar mahfilini taşımaktadır. Kadınlar mahfilinin korkuluklarına da alt kat korkuluklarında görülen sekiz köşeli yıldızdan gelişen ajurlu ve neoklasik dönem yapılarında sıkça karşılaşılan süsleme motifi hâkimdir. Sekizgen basık kubbenin dışında minber ve vaaz kürsüsü de ahşaptır. Caminin dış cephesi çok sadedir. Hiçbir süsleme unsuruna rastlanmaz. Geniş dışa taşkın, ahşap kaseüi bir saçağın yapının tüm çevresini dolaşması dış cepheyi hareketlendirmiştir. Dış cephedeki sadeliğe karşın iç cephede oldukça hareketli ancak abartıya kaçmayan bir süsleme ile karşılaşılır. Ahşap, kalem işi, alçı ve renkli cam ile yapılan Türk motiflerinin kullanıldığı süslemeler bir bütünlük içinde dengeyi sağlamıştır.
iç mekânın güney, doğu ve batı cephelerinde bulunan dikdörtgen ve revzen pencerelerin etrafını rumî ve palmetler-den oluşan bir sıra kalem işi bordur çevirmektedir. Doğu ve batı cepheleri birbirlerinin simetriği olmalarına karşın güney cephede ortada mihrabın bulunması bu düzeni bozmuştur. Mihrabın üstünde bir tek burada görülen yuvarlak revzen pencere yer almaktadır. Onun da çevresi aynı bordur ile çevrilidir. Alçı mihrabın içi mukarnas dolguludur. İki köşesinde birer kabara yer alır. Mihrabın üzeri palmet dizisi ile son bulur.
Tavanın tam ortasında yer alan sekizgen kubbenin içi sekiz dilime ayrılmış, her dilim ise rumî, palmet ve hatayî motiflerinin yer aldığı kalem işleri ile bezenmiştir. Dilimlerin birleştiği orta yerde oluşan sekizgen içindeki madalyonda yeşil zemin üstüne altın yaldızla yazılmış bir ayet bulunmaktadır.
GULBIN GULTEKIN
FENNÎ
(?, İstanbul - 1745, istanbul) Divan şairi.
Adı Mustafa'dır. Hayatı hakkında bilgi pek azdır. İstanbul'un kibar muhitinde yetişti. Hâcegân zümresinden olduğu bilinmektedir. Bazı resmi devlet görevlerinde bulunmuş ve hacca gitmiştir. Çok zaman çağdaşı Fennî Mehmed Dede ile karıştırılmıştır.
Fennînin Divarimdan başka Sevâhü-name (bas. 1911) adlı küçük ama önemli bir mesnevisi vardır. Sevâhilname (sahillerin kitabı), Divan Edebiyatı'nda doğrudan doğruya istanbul'u konu alan ilk manzum mesnevidir. 18. yy'da Boğaziçi kıyılarındaki köylerin anlatıldığı mesnevi, Galata'dan başlayarak önce Rumeli yakasında iske-
lesi bulunan 27, sonra da Anadolukava-ğı'ndan Adalar'a kadar uzanan 34 yerleşim yerini birer-ikişer beyit ile tanıtır. Mesnevi, Galata'dan hareket eden bir yelkenlinin Boğaziçi'nin köylerini takiben yaptığı bir gezinti havası içinde kurgulanmıştır. Her bir yerleşim alanının adı, bazı kelime o-yunlarıyla süslenmiş olarak dile getirilmiş olup şiirler edebi açıdan da oldukça başarılıdır (_Tıfl iken sana hırâm-ı bed'i öğret-tiğiyçün/Dilerim hazret-i Hak'dan o beşik taş olsun [Beşiktaş]. Eylemekten o nıe-hin şahsı firak ile savaş / Gözlerimde kuru çeşme gibi hiç kalmadı yaş [Kuruçeşme]). Sevâhilname'âe yer alan bazı yerleşim alanlan, bugün artık ayrı yerler olarak anılmaz olmuş, büyük semtlere katılarak kaybolmuşlardır (Rumeli yakasındaki Mumha-ne, Hasankalfa, Kayalar, Şeytanakıntısı, Karataş; Anadolu yakasında da Sultaniye, Şerefâbâd, Kavakbahçesi vb).
Fennî'nin Sevâhilname'si 18. yy'da Boğaziçi'ni yansıtan en önemli edebi eserdir. Onun açtığı çığır, daha sonra da taklit edilmiş, Şair tzzet(->) kaside türünde bir Sahilname yazmıştır.
İSKENDER PALA
FERAH TİYATROSU
Şehzadebaşı'nda Şehzadebaşı Caddesi no. 14-16'da yer almış tiyatro binası.
1911'de inşa edildi. II. Meşrutiyet'in yarattığı canlı tiyatro ortamında birçok topluluk burada oyunlar sahneledi. Ama istanbul'un tiyatro tarihinde iz bırakmasının asıl nedeni 1924'te Muhsin ErtuğruTun(-») önderliğinde Darülbedayi'den (bugün Şehir Tiyatroları) ayrılan bir grup sanatçının kurduğu topluluğun burada bir sezon boyunca temsiller vermiş olmasıdır. Aralık 1924'ten başlayıp Mayıs 1925'e kadar süren ve "Ferah dönemi" olarak adlandırılan bu sezonda ilk kez öğrencilere indirimli matineler düzenlendi, salona eğitici pankartlar asıldı, seyircilere tiyatro konusunda bilgi veren broşürler dağıtıldı.
1928'de sinema salonuna dönüştürülen bina zaman zaman tiyatro topluluklarının temsilleri için de kullanıldı. 1941'de yanan binanın yerine daha sonra Şehzade Sineması inşa edildi.
istanbul
Ferah
Tiyatrosu'nun
Darülbedayi
tarafından
kullanıldığı
dönemden bir
fotoğraf.
Gökhan Akçura
FERHAD PAŞA
(?, istanbul- 1575, istanbul) Vezir ve nesih yazı hattatı.
Asıl adı Mehmed'dir. Kamusü'l-A'lâm, babasının Macar dönmesi olduğunu bildirir. Sicill-i Osmanî, onun Enderun'da yetiştikten sonra, önce ikinci kapıcıbaşı, 1552' de yeniçeri ağası, 1557'de Kastamonu beylerbeyi olduğunu, 1564'te de üçüncü vezirliğe yükseldiğini kaydeder. Kamusü'l-A'lâm ise, padişah tarafından çok sevildiğinden kendisi için beşinci vezirlik ihdas edildiğim bildirir. 1566'da I. Süleyman'ın (Kanuni) şehzadesi Mehmed'in kızı Hü-mâşâh Sultan ile evlenen Ferhad Paşa, ünlü hattat Ahmed Karahisarî'den(-+) ders a-larak hat sanatında büyük bir şöhrete u-laştı.
Daha ziyade nesih yazıyla uğraştı. Saraya damat olmasına ve büyük bir mevki-ye erişmesine rağmen saray entrikalarına karışmayıp, kendini yazıya verdi ve boş zamanlarını Kuran yazmakla geçirdi. Sicill-i Osmanî, yazdığı Kuranları 100 altına sattığım kaydeder. Cenaze masraflarının, bu Kuranların parasından karşılanmasını vasiyet etmişti.
Ferhad Paşa, Ahmed Karahisarî'nin kurduğu Karahisarî ekolünün (Şeyh Hamdullah'ın başlattığı klasik ekolden biraz farklıdır) çok usta bir temsilcisidir. Sanat hayatının son zamanlarında Karahisarî'nin öbür öğrencileri gibi o da Şeyh Hamdullah üslubuna dönmüştür. Bir Kuran'ı Top-kapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndedir. Oğlu Mustafa da hattattır.
Bibi. Müstakimzade, Tuhfe, 355; Habîb, Hat veHattâtân, ist., 1306, s. 129; Sami, Kamus, V, 3401; Sicill-i Osmanî, IV, 16; K. Çığ, "Hattat Vezirler", Tarih Dünyası, c. II, S. 10 (1950); Rado, Hattatlar, 75.
ALi ALPARSLAN
FERHAD PAŞA CAMÜ
Çatalca İlçesi'nin batısında, dik bir yamaç üzerinde yer alan cami, 1575'te ölen Damat Ferhad Paşa'nın vasiyeti üzerine Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Cami tek kubbeli ve son cemaat yeri çift revaklıdır. Avlusu üç yönde istinat duvarı niteliğini de taşıyan duvarlarla çevrili, doğu kapısı avluyla aynı kotta, kuzey
FERHAD PAŞA TÜRBESİ
292
293
FER'İYE KARAKOLU
kapısı ise caminin kıble ekseni üzerindedir. Ahşap direklere oturan, sekizgen şadırvanın yine sekizgen olan havuzu orijinalliğim korur ve son cemaat yerinin ö-nünde, kıble eksenine göre biraz batıya kaydırılarak yerleştirilmiştir.
Caminin avlusunun kuzeydoğu köşesinde Ramazan Ağa Sıbyan Mektebi, küçük kubbeli bir yapı olarak yer alır.
Cami 9,20 m çaplı, sekizgen bir kasnağa oturan kubbeyle örtülüdür. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmış olup, her cephede açılan ikişer simetrik pencerenin aralarına, bir eksen teşkil edecek biçimde kuzeyde giriş açıklığı, güneyde mihrap, yanlarda da nişler yerleştirilmiştir.
Çift revaklı olan son cemaat yeri, iç re-vakta dört sütuna binen eş büyüklükte üç kubbeyle örtülmüştür. Kubbeleri taşıyan sütunlar beyaz mermerden, stalaktikli başlıklıdır. Ön cephenin ortasındaki kemer, iki mermer sütuna oturur. Bu sütunların başlıkları baklavalıdır. Geri kalan kemerler taştan kare kesitli ayaklara otururlar. Ayaklar uçlarda köşeli yapılmıştır. Kemer boşlukları günümüzde camekânla kapatılmış durumdadır.
Caminin batısındaki minarenin üstü dış revağın, pabuç üstü caminin saçak seviyesi ile aynı çizgide bulunur. Gövde ve petek kısmı 12 köşeli, şerefe altı stalaktikli, korkulukları düz, külahı sivridir. Külahın altında firuze renkli çiniden bir sıra bezeme vardır.
Ferhad Paşa Camii kesme küfeki taşından inşa edilmiş ve örtüsü kurşun kaplamadır. Enli bordürle çevrili kıble kapısının basık kemeri kırmızı ve yeşil renkli taşlarla zıvanalı yapılmıştır. Alt sıradaki sağır kemerli pencerenin, kemer aynaları ile söveleri taştandır. Sivri kemerli üst pencerelere filgözü kayıtlı alçı şebekeler geçirilmiştir.
Caminin stalaktikli ve yüksekçe olan mihrap nişi profilli bir bordürle çevrelenmiş, bordürünün dışına ince kalem işi nakışlarla tepesi kavisli bir süs çerçevesi işlenmiştir. Ahşap minber ile dört direğin taşıdığı ahşap korkuluklu mahfilin 18. yy' da yenilendiği bellidir.
Cami avlusunun köşesinde bulunan sıbyan mektebi tek kubbeli bir dershane ile önündeki revaktan oluşur. Kiremit kaplı ahşap çatısı üç ahşap direğe oturan revağın caddeye bakan batı cephesi taş duvarla kapatılmış ve duvarın ortasına bir pencere açılmıştır. Dershane sekizgen, alçak bir tanbura oturan kubbeyle örtülü olup, geçişler kırık pandantiflerle yapılmıştır.
Doğuda ve batıda altlı üstlü ikişer pencere bulunur. Kuzey duvarının orta yerinde bir niş vardır ki bunun aslında ocak yeri olduğu, sonradan baca deliği kapatılarak bugünkü halini aldığı bellidir. Basık kemerli dershane kapısı güneydedir. Yapı kesme taştan inşa edilmiştir ve üst örtüsü kurşun kaplıdır. Revağın batı duvarındaki pencere de dahil olmak üzere, alt pencereler sağır kemerli, üst pencereler alçı şebekeli yapılmıştır, içte süsleme yoktur.
Bibi. F. Ayanoğlu, "Ferhad Paşa ve Gizli Kalan Vakıflar", VD, VII (1968), 145-148; ISTA, X, 1971; Kuran, Mimar Sinan, 274; A. Kuran, "Çatalca'daki Ferhad Paşa Camii", BÜD, S. 3 (1975), 73-90; Meriç, Mimar Sinan.
REZAN ÇELEBi
Ferhad Paşa Türbesi
Yıldız Demiriz
FERHAD PAŞA TÜRBESİ
Eyüp'te Camiikebir Caddesi ile Feshane Caddesi'nin birleştiği köşededir.
Türbe, III. Murad (1574-1595) ve III. Mehmed (1595-1603) dönemi ricalinden Ferhad Paşa tarafından sağlığında yaptırılmıştır. Görevinden azledilerek Yedikule Zindam'nda hapsedilen Ferhad Paşa, 1595' te orada katledilmiştir. Bu tarih, basık kemerli girişin üzerinde dört satır halinde yer alan, şair Ilmî'nin 16 mısralık manzum kitabesinde "Eyledi Ferhad Paşa adn-ı âlide mekân - 1004" şeklinde verilmiştir.
Onaltıgen planlı türbe kubbe ile örtülüdür. Giriş, kemerli bir revakla sağlanmıştır. Yapıda düzgün kesme küfeki taşı yer yer renkli taşlarla birlikte kullanılmıştır. Osmanlı mimarisinin klasik döneminin sonlarına has tipik, renkli, hareketli ve zengin dış görünüşe sahiptir. Onaltıgenin her köşesi yarım silindir duvar payeleri ile yumuşatılmış, her yüzey silmelerle iki kata ayrılmış, ayrıca saçak hattı palmet ve mukarnaslı bir kornişle sınırlandırılmış, böylece yatay ve düşey çizgilerin dengesi sağlanmıştır, iki katlı düzen, pencereler-
Ferid Paşa
Konağı'nın giriş
cephesi.
Eldem, Türk Evi
le de desteklenmiş ve yola bakan taraftaki her cepheye altlı üstlü iki pencere yerleştirilmiştir. Sivri kemerli üst kat pencerelerinde alçı peteklerle, alt katta ise sivri kemerli alınlıklarda geometrik mermer şebekelerle cephe tamamlanır.
Türbenin ahşap kapısı, sepet örgüsü şeklinde, oldukça sade fakat kalitelidir. Kubbe içinde palmet, rumî ve kıvrık dallı kalem işleri ile tam ortada bir ayet kitabesi vardır.
Türbedeki sekizi mermer, dördü ahşap, on iki sandukanın kimlere ait olduğu tespit edilememektedir.
BibL Demiriz, Türbeler, 32-35; Akakuş, Eyyûb Sultan, 182-184; Kuran, Mimar Sinan, 245.
YILDIZ DEMİRİZ
FERHATPAŞA OTOGARI
bak. OTOGARLAR
FERİD PAŞA KONAĞI
Eminönü Ilçesi'nde, Süleymaniye'de, Ti-murtaş Mahallesi'nde, Hoca Hamza Meydanı üzerinde, Odun Kapısı ile Fetva Yokuşu üzerinde bulunmaktaydı.
19- yy'm ortalarına tarihlenen Ferid Paşa Konağı, bir süre Âdile Sultan ve Per-tevniyal Valide Sultan'ın kethüdalığını yapmış, daha sonra nazırlığa kadar yükselmiş Ferid Paşa tarafından yapıtırılmıştır. Yapı günümüze ulaşamamıştır.
S. H. Eldem yapıyı orta boy konaklardan biri olarak tanımlamaktadır. Konak eski bir binanın yer aldığı arazi üzerine inşa edilmiştir. Konağın inşası sırasında, bazı eski duvarlar ve hamam olduğu gibi bırakılmıştır. Bu bölümler dışında, konak tamamıyla ahşaptır. Üç katlı yapının bir de asmakatı vardır. Yapı aksiyal bir plana sahip değildir.
Harem dairesinin sofası tüm plana hâkim durumdadır. Selamlık kısmı harem dairesi ile aynı yüksekliktedir, fakat harem dairesinden daha küçük bir alanı kaplar. Selamlık her katta bir yan sofa ve bir odadan oluşur. Harem dairesinde orta sofa üç kollu bir merdivenle genişletilmiş ve aynı eksene bir oda eklenmiştir. Konakta 20' den fazla oda bulunmaktadır.
Restitüsyonlarda da görüldüğü gibi, yapının içinde ahşap tavanlarda, pasa adı verilen çıtalarla kaplanmış bir yüzey hâkimdir. Bu düzen yalnızca ikinci katın sofasında bozulmuştur. Burada alışılmamış bir dü-
zen kullanılarak, tavanın yüzeyi karelere bölünmüştür.
Yapının dışında oldukça sade, ahşap kaplamalar kullanılmıştır. Sofaların devamını oluşturan kısımlarda, pencereler yuvarlak kemerlidir, diğerleri ise sade, dikdörtgen pencerelerdir.
BibL Eldem, Türk Evi, II, 96-99; ISTA, X, 5676-5677.
EMiNE ÖNEL
FERİDUN AHMED PAŞA TÜRBESİ
Eyüp Sultan Camii arkasında, Beybaba Sokağı'ndadır.
Feridun Ahmed Paşa Türbesi
Yavuz Çelenk, 1994
Türbe, 1583'te Mimar Sinan tarafından Nişancı Feridun Ahmed Paşa için, belki de paşanın ölümünden önce yapılmıştır. Bu tarih türbenin girişinde iki sütun üzerindeki üç satırlık kitabede belirtilmiştir. Feridun Paşa 1553'ten itibaren Sokollu Mehmed Paşa ile seferlere katılmış, 1570'te reisülküttab ve 1573'te nişancı olmuştur. 1576'da bu görevden azledilmiş, 1581'de ikinci defa nişancılığa getirilmiştir. 1571' de Ayşe Sultan ile evlenmiştir. Türbedeki iki lahitten biri Feridun Ahmed Paşa'nm-dır. Diğeri eşi Ayşe Sultan'ın olmalıdır.
Yapıda düzgün kesme küfeki taşı kullanılmıştır. Dikdörtgen planlı türbenin ö-nünde dört sütuna dayanan düz çatılı re-vak vardır. Dört köşede bulunan eksedra-lar ortada bir altıgen oluşturmuş, kubbe buna oturtulmuştur. Giriş cephesinin köşelerindeki silindirik yarım payelerle sert dış görünüş yumuşatılmıştır. Cephede iki katiı pencere düzeni uygulanmıştır. Dilimli kubbeyi ve kubbeye geçiş elemanlarını süsleyen kalem işleri tamirler sırasında yenilenmiş olmalıdır.
Feridun Paşa'nın mermer lahdi, kabartma madalyonlar ve vazolarda lale, gül, karanfil motifleriyle bezenmiştir.
Bibi. Demiriz, Türbeler, 35-38; Unsal, Türbeler, 84; Akakuş, Eyyüb Sultan, 179.
YILDIZ DEMİRİZ
FERİKÖY
Şişli tlçesi'ne bağlı, Feriköy, Paşa ve Cumhuriyet mahallelerine yayılan semt.
Doğu ve güneydoğusunda Kurtuluş, güneyinde Eskişehir ve Yenişehir mahal-leriyle Dolapdere, batısında Feriköy Mezarlığı, kuzeybatısında Baruthane Deresi
Yolu ve Piyale Paşa Bulvarı vardır. Semtin üzerine yayılı olduğu alan, batı ve güney yönlerinde Tatavla (Kurtuluş) sırtlarının eteklerinde yer alır. Semtin, asıl Feriköy Mahallesi'ni meydana getiren güney bölümünün, 16. yy'da buradaki bir kiliseye atfen Aya Dimitri adını aldığı; doğusundaki Kurtuluş'un Tatavla diye adlandı-nldıği; buraların 19. yy'ın ortalarına kadar üzerinde yer yer küçük Rum köyleri bulunan boş arazi olduğu bilinmektedir. 1934 tarihli istanbul Şehir Rebberi'nde Feriköy semtinin Yay Meydanı Caddesi ile Ferikpy-Baruthane Caddesi arasındaki güney bölümü boş alan olarak görülmektedir. Buna karşılık, Feriköy Mezarlığı'nın kuzeyindeki, kuzeyde Silahşor Caddesi, doğuda Kâzım Orbay Caddesi arasında kalan ve yeni Piyale Paşa Bulvan'na doğru meyille inen Paşa Mahallesi kesimi, daha eski ve yoğun bir yerleşme bölgesidir.
Semtin adı tartışmalıdır. Osmanlıca "fert" sözcüğünden gelebileceği düşünülse de, 1301 İstatistik Cetveli'nde 1880 başlarında "Feriköy Mahallesi" olarak geçmekte, 1910'da mahalleden "Feri Kariyesi" diye söz edilmektedir ki, sözcüğün bu yazım biçimi, Semavi Eyice'nin "araştırılmaya muhtaç bir söylenti" olarak naklettiği varsayımı kuvvetlendirir. Buna göre, semtin adı Abdülmecid veya Abdülaziz dönemlerinde yaşamış Madam Feri'nin adından gelmektedir. Feriköy yöresindeki çok geniş topraklar, padişah tarafından Madam Feri'nin kocasına bağışlanmış, daha sonra kocası ölünce yöre Madam Feri'nin adıyla anılmıştır.
R. E. Koçu, yakın geçmişe kadar oba Çingenelerinin bu semtin kırlarında çadır kurduklarını yazar. Günümüzde istanbul'un giderek büyüyen mezarlıklarından biri olan ve 1940'lardan sonra genişleyerek bugün Piyale Paşa Bulvan'na kadar dayanan Feriköy Müslüman Mezarlığı semtin içinde kalmakla birlikte, yine semtin adıyla anılan Feriköy Latin Mezarlığı aslında Osmanbey semtinde bulunmaktadır.
Öteden beri Rumların ve Ermenilerin ağırlıkta olduğu bir azınlık semti olan Feriköy 1870'ler sonrasında, komşusu Tatavla gibi meyhaneleri ve içkili gazinolanyla ünlenmiştir. O dönemlerde burada küçük bir baruthanenin, 1900 başlarında ise bir feshanenin bulunduğu bilinir. 20. yy'ın ilk çeyreğinde semtte Ermeni nüfus çoğalmaya başlamış, zamanla Rumların sayısı iyice azalmış, yerlerini Türkler ve Ermeniler almıştır. Feriköy'deki halen 500 civarında öğrencisi olan, ana, ilk ve orta bölümlerini barındıran Feriköy Özel Ermeni Ortaokulu, Çobanoğlu Sokağı'ndadır ve 1912' de açılmıştır. Surp Vartanantz Kilisesi de okulun yakınındadır. Semtte aynca iki Rum kilisesi ve en önemlileri Behram Çavuş Camii ile Feriköy Camii olan camiler vardır. 1950 sonrasında Feriköy, Ermeniler başta olmak üzere orta sınıf azınlıkların semti olarak gelişirken Piyale Paşa Caddesi veya Baruthane Deresi'ne doğru inen sırtlarda ve aşağısındaki vadide gecekondular hızla artmıştır. Gecekondular günümüze doğru yer yer kagir apartmanlar ha-
lini almışlarsa da, sırtın alt kesimlerinde, Baruthane Deresi Yolu ve Piyale Paşa Bul-varı'mn geçtiği alçak bölgede yeni gecekondular kurulmuştur. Burası her büyük yağmurdan sonra sel altında kalır.
1965'te 12.000 kadar olan semt nüfusu günümüzde 50.000 civarına ulaşmıştır. Yerleşmenin görünümü, daha yeni olan Kurtuluş Caddesi'nin batı ve Feriköy-Ba-ruthane Caddesi'nin güney kesimleri arasında kalan bölge birbirlerini dik açıyla kesen muntazam yollar ve oldukça muntazam sıra apartmanlar halindeyken, mezarlığın kuzeyinde Paşa Mahallesi'nde ve Piyale Paşa Bulvarı'na inen sırtlar üzerindeki kesim dağınık, yoksul ve düzensizdir.
Semtte 1960'lardan sonra küçük ve orta boy imalathanelerle fabrikalar da kurulmuştur.
istanbul feriköy camü
bak. BEHRAM ÇAVUŞ CAMii
FERİKÖY GENÇLİK KULÜBÜ
Adını taşıdığı semtte kurulmuş spor kulübü.
1919'da Feriköy Iclaliye Kulübü adıyla kırmızı-yeşil forma renkleriyle kuruldu. Ama Mütareke dönemi ortamında fazla bir etkinlik gösteremeden dağıldı. 1923'te Feriköy idman Yurdu adıyla ikinci kez kurulan kulüp futbol dışında atletizm ve boksla da ilgilendi. Forma renkleri kırmızı-be-yaz olan bu kulüp de kısa bir süre sonra maddi imkânsızlıklar yüzünden dağıldı. 1927'de bu kez Feriköy-Şişli idman Yurdu adıyla kurulan kulüp kırmızı-beyaz forma renklerini korudu. Daha sonra Duate-pe Gençlik Kulübü'nü de bünyesine kattı. Bu dönemde daha çok futbol dalında faaliyet gösteren kulüp gene maddi yetersizlikler yüzünden 1937'de Kurtuluş Spor Kulübü ile birleşmek zorunda kaldı.
1947'de Feriköy Gençlik Kulübü adıyla son kez kurulan kulüp kırmızı-beyaz renkleriyle futbol dalında faaliyet gösterdi. Futbol takımı federasyonca tescil edildi ve amatör lige katıldı. 1955-1956 sezonunda amatör küme şampiyonu olarak istanbul 2. Profesyonel Ligi'ne yükseldi. 1958-1959'da bu ligde şampiyonluğu elde etti. 1958-1959 sezonunda 16 takımla oynanan birinci ligin 1959-1960 sezonunda 20 takımla oynanmasına karar verilince Bur-sa'da yapılan seçmelerde ilk dörde giren Feriköy Futbol Takımı 1. lige katılmaya hak kazandı. 1959-1960 sezonunda ligi 8. olarak bitiren futbol takımı 1967-1968 sezonu sonunda 2. lige düştü. Bu ligde de başarılı olamayan takım 1973-1974 sezonu sonunda 3. lige düştü. 1993-1994 sezonunda 3. lig 7. grupta kümede kalma mücadelesi vermektedir.
istanbul fer'iye karakolu
Beşiktaş Ilçesi'nde, Ortaköy'de, Çırağan Caddesi üzerinde, "Sultan Sarayları" olarak da adlandırılan Fer'iye Saraylan(-») dizisinin Ortaköy yönünde yer almaktadır.
FER'İYE SARAYLARI
294
255
FERSAN, REFİK
Fer'iye Sarayları'nın deniz cephesinden görünümü. Elif Erim, 1990
Fer'iye Karakolu, 19. yy'ın ikinci yarısına tarihlendirilir. "Ortaköy Karakolu" ya da "Tabya Karakolu" adlarıyla da bilinen yapının restorasyonu devam etmektedir.
19. yy'da, Türk mimarlığında ortaya çıkan yeni yapı türlerinden biri de karakol binaları olmuştur. S. H. Eldem bu yapıları önlerindeki mermer sütunlu revaklarıy-la, birer saraycık olarak nitelendirmekte-. diı. Fer'iye Karakolu da denize bakan cephesinde, iki tarafta yer alan dörder büyük sütunla, bu kagir karakol binalarından birisidir.
H. Y. Şehsuvaroğlu, yapıya iki tarafta dörder sütunlu cephede, orta kısımdan girildiğini, bu giriş katında ve üstteki katta birer sofa ve bu sofaların etrafında o-daların yer aldığını belirtmektedir.
Restorasyon öncesinde oldukça harap halde olan yapının, eski fotoğraflar yardımıyla yeniden restitüsyonu yapılmıştır. Öndeki sütunların bir kısmı yıkılmış, fakat yerleri belirlenebilmiştir. Duvarlardan da ya çok az bazı izler ya da hiç kullanılmayacak durumda olan kısımlar kalmıştır. Res-titüsyon sonrası bunlar yenilenmiştir. Bugün de devam eden restorasyonda cephelerin büyük bir kısmı tamamlanmıştır.
Fer'iye Karakolu mimari özelliklerinin yanısıra tarihi olaylara sahne oluşu bakımından da ilgi çekicidir. Abdülaziz (hd 1861-1876), intihar ettikten sonra cenazesi Fer'iye Karakolu'na getirilmiştir. Ayrıca Yıldız Mahkemesi'nde Abdülaziz'i öldürmekle suçlanan V. Murad'ın (hd 1876) korucuları da bir müddet bu karakolda kalmışlardır.
Dostları ilə paylaş: |