Madde 59
Takip masrafları
Takip masrafları
Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken borçlunun 62 nci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen öder.
Alacaklı ilk ödenen paradan masraflarını alabilir.
-AÇIKLAMA-
Bu madde, «icra harç ve masraflarının borçluya ait olduğunu» ifade eden İİK. mad. 15’in bir tekrarından ibarettir. O maddede, daha ziyade «icra ve iflâs harçları» ele alındığından, burada «icra masrafları»ndan bahsedilecektir.
İcra (takip) giderleri (masarfları); icra organlarının icra takibini tam ve doğru olarak yapabilmeleri için, harcanan paralardır.[1]
I- İcra giderleri, «icra harçları»ndan farklı olarak Devlet Hazinesine girmeyip, yapılması istenen iş veya hizmet nedeniyle, bu iş ya da hizmeti yerine getirenlere ödenir.
İcra işlemlerinin yapılabilmesi için, buna ilişkin giderin de peşin olarak icra dosyasına -alacaklı tarafından- ödenmesi gerekir. Örneğin;
- Ödeme (icra, tahliye) emirlerinin, 103 davetiyelerinin, satış ilanlarının tebliği giderleri,
- Haciz giderleri,[2]
- Hacizli malın muhafaza idare ve işletilmesi giderleri,
- Satış giderleri,[3]
- Bilirkişi ücretleri,
- İcra memurları ile icra hakimlerinin yol giderleri,
- Haciz, satış, keşif yerlerine -icra memurları ile icra hakimleri ile katiplerin- ulaşım giderleri vb.,
«icra giderleri» sayılır...
Ayrıca; icra takibinde (veya açılan davada) alacaklı kendisini bir vekille (avukatla) temsil ettirmişse, borçlunun takip sonunda bu vekil için ödeyeceği vekalet ücreti de, «icra giderleri»ne dahildir (İİK. mad. 138/III).
Alacaklı -yukarıda ifade ettiğimiz gibi- peşin olarak ödediği icra giderlerini, ilk ödenen paradan alabilir (İİK. mad. 59/II).
«İcra giderleri» borçluya yüklenir yani bu giderlerden borçlu sorumludur (İİK. mad. 59/I). Ancak bu kural, icra takibinin sonuçlanması halinde geçerli olur. Eğer, alacaklı takipten feragat ederse ya da icra takibini sürdürmezse, o zaman borçluyu «icra giderleri»nden sorumlu tutmak mümkün olmaz. Alacaklı yaptığı giderlere kendisi katlanır...
Yapılacak icra işleminin gerektirdiği icra giderinin miktarını icra müdürü takdir eder. Bu takdirin yerinde bulunmaması halinde -İİK. mad. 16/I uyarınca- şikayet yoluna gidilebilir...
Alacaklının giderini ödediği işlem, daha sonra -alacaklının kusuru olmadan- icra mahkemesinin kararı ile şikayet yoluyla iptal edilmiş olsa bile, icra giderleri yine borçluya yüklenir.[4] Bu durumda kuşkusuz borçlu İİK. mad. 5 vd. göre devlet aleyhine tazminat (sorumluluk) davası açabilir.
İcra takibine sebebiyet vermemiş olan borçlu yine de icra giderlerinden (ve harçlarından) sorumlu tutulur mu? Başka bir ifade ile; bu durumda HUMK. mad. 94/2 (şimdi; HMK. mad. 312/2) kıyasen uygulanabilir mi? Bir görüşe göre;[5] «borçlunun icra giderlerinden (ve harçlarından) sorumluluğu kanun hükümlerine göre mutlaktır. İcra takibine sebebiyet veriş olup olmaması arasında bir ayrım yapılmış değildir. Bu nedenle, alacaklı takip yapmadan önce haricen borçlusundan alacağını istememiş olsa bile vekalet ücretine hak kazanır. Borçlu, alacaklısını temerrüde düşürdüğü takdirde tabiatıyla icra giderlerinden sorumlu olmaz. Fakat bunun dışında, sorumluluğunu ortadan kaldıracak yasal bir dayanak mevcut değildir... HUMK. mad. 94/2 hükmünü kıyas yoluyla burada uygulamak mümkün değildir... Ancak yapılacak kanun değişikliği ile, ‘alacaklının, borçlusunu icra takibinden önce temerrüde düşürmedikçe, borçlunun icra giderlerinden sorumlu olmaması’ sağlanmalıdır...» Diğer bir görüşe göre;[6] ise; «borçlu hal ve durumu ile kendisine karşı icra takibi yapılmasına sebebiyet vermemiş ve itiraz (ödeme) süresi içinde de borcunu ödemişse, icra (harç) ve giderlerinden sorumlu tutulamaz (HUMK. mad. 312/2).»
II- Borçlunun icra masraflarından sorumlu olması, kanunda bunun «hilâfının yazılı olmaması koşuluna bağlı tutulduğundan (İİK. mad. 15/I), kanunda öngörülen istisnaî hallerde, borçlu yapılan masraflardan sorumlu değildir:
a) Yenileme masrafları borçluya yüklenemez (İİK. mad. 78/son),
b) Arttırma şartnamesinde, «müşteriye ait olacağı» öngörülen masraflar (İİK. mad. 125/son) borçludan istenemez,
c) İflâsta geç kalmadan ileri gelen masraflar (İİK. mad. 236/II) borçlu sorumlu tutulamaz.
III- Alacaklı -İİK. mad. 59/I, c: 2 uyarınca- takip talebinde bulunurken, borçlunun 62 inci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen ödemek» zorundadır.
Borçlunun itirazının alacaklıya bildirilmesi alacaklının açacağı «itirazın iptali davası» (İİK. mad. 67/I) veya icra mahkemesine yapacağı «itirazın kaldırılması» (İİK. mad. 67/IV) konusundaki başvuruya başlangıç teşkil edecektir. Başka bir deyişle, itirazın iptali davasının bağlı olduğu bir yıllık ve itirazın kaldırılması isteminin bağlı olduğu altı aylık hak düşürücü süreler, «itirazın alacaklıya tebliği ile» işlemeye başlayacaktır. 17.7.2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önce İİK. mad. 62/II’de «takibe itiraz edildiği» hususunun ‘borçlunun yatırdığı’ veya ‘alacaklının yatırdığı’ avanstan karşılanmak suretiyle -üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya bildireceği» öngörülmüştür. Bu düzenleme, bu hükmü uygulanamaz hale getirmişti. Çünkü, icra müdürü, takip talebinde bulunan alacaklıdan «borçlunun 62. maddeye göre yapacağı itirazın kendisine tebliği masrafını avans olarak» -İİK. mad. 59/I uyarınca- isteyince, alacaklı «aynı yükümlülüğün, İİK. mad. 62/II’de borçlu için öngörüldüğünü» hatırlatarak, bu tebliğ giderini peşin olarak vermekten kaçınmaktaydı. Bu tebliğ gideri, itirazda bulunan borçludan talep edilince de, borçlu «bu yükümlülüğün İİK. mad. 59/I’de alacaklı için öngörüldüğünü» icra müdürüne hatırlatarak, bunu vermekten kaçınmaktaydı. Belirttiğimiz şekilde, uygulamada ne İİK. mad. 59/I hükmü ve ne de İİK. mad. 62/II hükmü icra müdürleri tarafından işletilememekteydi. Her ne kadar yüksek mahkeme[7] bir kararında «itirazın tebliğ giderinin alacaklının -İİK. mad. 59/I uyarınca- yatırdığı avanstan karşılanacağını» belirtmişse de, alacaklıyı bu avansı yatırmaya zorlayıcı bir hüküm yasada yer almadığından, İİK. mad. 59/I hükmü maalesef her takipte uygulanamamaktaydı.
17.7.2003 tarih ve 4489 sayılı Kanun ile İİK’nun 62. maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak «itirazın alacaklıya tebliği giderini borçlunun da yatırmasına» ilişkin hüküm maddeden çıkarılmıştır. Bu suretle, «borçlunun, 62 inci maddeye göre yapabileceği itirazın alacaklıya tebliği, alacaklının takip talebinde bulunurken avans olarak ödediği masraftan yararlanılarak» sağlanacaktır...
IV- Alacaklı, haciz konulan taşınırın/taşınmazın satılmasını, satış avansını yatıracağını bildirerek talep etmiş olmasına rağmen, bu talep icra müdürlüğünce –henüz kıymet takdiri yapılmadığı veya yapılan kıymet takdirinin kesinleşmediği ya da satışı talep edilen aracın henüz yakalanmamış (fiilen haciz edilmemiş ve sadece kaydına haciz konmuş) olduğu g e r e k ç e s i y l e kabul edilmeyerek “satış talebinin reddine” karar verilmişse, bu karar karşı “şikayet” yoluna başvurulup, karar ortadan kaldırılmadıkça geçerliliğini korur ve alacaklı süresinde satış talep etmemiş sayılır. Alacaklının yapmış olduğu satış talebi geçersiz sayılarak haczin düşmesini önlemez. Çünkü, “reddine karar verilen bir talebi yasaya uygun bir talep” (satış talebi) olarak kabul etmek mümkün olmaz. Yüksek mahkemenin çeşitli dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulunun içtihatları bu doğrultudadır.[8]
V- Yüksek mahkeme “takip masrafları”na ilişkin olarak;
-“Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerin mahsus haciz yolu ile takibe geçilen icra dosyasında, son işlem yapıldıktan sonra haciz talep edilmiş ise de masrafın yatırılmaması halinde, İİK. mad. 59 uyarınca geçerli bir talebin varlığından söz edilemeyeceğini”[9]
-“Şikayet olunan icra dosyasında satış talebinde bulunmuşsa da satış masrafı avansı yatırıldığına dair herhangi bir belge dosyada bulunmadığından, mahkemece, şikayet olunanın satış masrafı avansı yatırmadan yapmış olduğu satış talebinin, geçerli ve süresinde yapılmış bir talep sayılamayacağı gözetilmeden, şikayetin reddine karar verilemeyeceğini”[10]
-“Alacağın, alacaklının sadece haciz talebinde bulunması ile değil, ayrıca haciz masraflarının da yatırılması halinde zamanaşımının kesileceğini”[11]
-“Çok az miktarda da olsa satış avansının süresi içinde yatırılmış olması ile usulüne uygun olarak satış talebinde bulunulmuş sayılacağını”[12]
belirtmiştir…
[1] KURU, B. İcra ve İflâs Hukuku, C: 1, s: 110 - ÜSTÜNDAĞ S. İcra Hukukunun Esasları, s: 57
[2] Bknz: 12. HD. 03.06.2013 T. 14067/20489; 25.11.2011 T. 18420/24410
[3] Bknz: 23. HD. 12.09.2012 T. 3794/5030; 19. HD. 27.01.2010 T. 11330/584
[4] POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, s: 85 - ÜSTÜNDAĞ, S. age. s: 58
[5] POSTACIOĞLU, İ. age. s: 90
[6] KURU, B. age. s: 111
[7] Bknz: 12. HD. 12.1.1989 T. 14226/38
[8] Bknz: HGK. 17.10.2012 T. 19-507/722; HGK. 10.03.2010 T. 19-45/140; 12. HD. 09.07.2012 T. 16781/24213; 19. HD. 24.03.2010 T. 9534/3280; 23. HD. 05.11.2012 T. 4479/6395
[9] Bknz: 12. HD. 03.06.2013 T. 14067/20489
[10] Bknz: 23. HD. 12.09.2012 T. 3794/5030
[11] Bknz: 12. HD. 25.11.2011 T. 18420/24410
[12] Bknz: 19. HD. 27.01.2010 T. 11330/584
Madde 60
1- Ödeme emri ve muhtevası
1- Ödeme emri ve muhtevası
İcra müdürü takip talebinin bu Kanunda öngörülen şartları içerdiğine karar verirse ödeme emri düzenler. Talebin kabul edilmemesi halinde verilen karar tutanağa yazılır.
Emir:
1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtları,
2. Borcun ve masrafların yedi gün içinde icra dairesine ait ödeme emrinde yazılı olan banka hesabına ödenmesi, borç, teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını,
3. Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu yedi gün içinde bu cihetin ayrıca ve açıkça bildirilmesi; aksi halde icra takibinde senedin kendisinden sâdır sayılacağı,
Senet altındaki imzayı reddettiği takdirde icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması; buna uymazsa vâki itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği,
Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi,
ihtarını,
4. Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarıda yazılı yedi günlük süre içinde 74 üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını,
5. Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa cebrî icraya devam edileceği beyanını,
ihtiva eder.
Ödeme emri iki nüsha olarak düzenlenir. Bir nüshası borçluya gönderilir, diğeri icra dosyasına konulur. Alacaklı isterse kendisine ayrıca tasdikli bir nüsha verilir. Nüshalar arasında fark bulunduğu takdirde borçludaki muteber sayılır.
Alacaklıya verilen nüsha hiçbir resim ve harca tâbi değildir.
[*] Not: 6352 sayılı Kanun ile değiştirilen İİK.'nun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri, 05.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir (6352 s. Kanun mad 106).
Maddenin birinci fıkrasının ve ikinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinin önceki hallerine aşağıda yer verilmiştir:
Takip talebi üzerine icra dairesi bir ödeme emri yazar.
1. 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lâzım gelen kayıtları,
2. Borcun ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, borç teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını,
-AÇIKLAMA-
6352 sayılı Kanunla 02.03.2012 tarihinde İİK.’da yapılan değişiklik sonucunda 60. maddenin birinci fıkrası “İcra müdürü takip talebinin bu Kanunda öngörülen şartları içerdiğine karar verirse ödeme emri düzenler. Talebin kabul edilmemesi halinde verilen karar tutanağa yazılır.” şeklinde değiştirilmiş olduğundan, icra müdürlerinin alacaklının “takip talebi”nde bulunması üzerine hemen borçluya “örnek: 7 ödeme emri” gönderme zorunluluğu bulunmamakta olup icra müdürleri takip talebinin “İİK.nda öngörülen şartları içerdiğine” karar verirse borçluya ödeme emri düzenleyip gönderecektir.
Bilindiği gibi; İİK'nun 58 inci maddesi gereğince, takip talebini kabul eden ve 59 uncu madde gereğince takibin gerektirdiği masrafları ve harçları alacaklıdan peşin alan icra dairesi, borçluya tebliğ edilmek üzere -Yön. mad. 19/g gereğince hazırlanan- bir adet «örnek: 7 ödeme emri» düzenler. Borçluya ödeme emri gönderilmesi için alacaklının geçerli bir «takip talebi»nde bulunmuş olması gerekir. İcra müdürü, geçerli bir «takip talebi» üzerine -alacağın muaccel ve mevcut olup olmadığını, zamanaşımına uğrayıp uğramadığını,[1] istenen faizin yüksek olup olmadığını[2] incelemeksizin- derhal bir ‘ödeme emri’ düzenleyip borçluya göndermeye mecburdur.
Alacaklının takip talebini -İİK.’nda öngörülen şartları içermediği gerekçesiyle- kabul etmeyen icra müdürünün, -İİK. mad. 60/I uyarınca- “takip talebini niçin kabul etmediğini” gerekçesiyle birlikte icra tutanağında -İİK. mad. 8/II uyarınca- belirtmesi gerekecektir...
I- İlâmsız haciz yolu ile takiplere mahsus olan bu «ödeme emri» şu hususları içerir:[3]
1) Takip talebindeki bütün kayıtlar (örneğin; «alacaklının adı, soyadı ve adresi»[4] «borçlunun adı soyadı ve adresi»,[5] «borç ve masrafların yedi gün içinde icra dairesine ait ödeme emrinde yazılı olan banka hesabına ödenmesi, borç, teminat verilmesi mükellefiyeti ise, teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarı», «alacağın Türk parası ile tutarı ve faizli alacaklarda da faiz miktarı (oranı) ve işlemeye başladığı gün»[6] «senet ve senet yoksa borcun sebebi»)[7] aynen «ödeme emri»ne geçirilir.
a) Yüksek mahkeme; «Alacaklının kimliği» ile ilgili olarak;
- «Takip talebi ile ödeme emrinde, alacaklının adresinin gösterilmemiş olması halinde, şikayet üzerine ‘takibin iptaline’ değil ‘alacaklıya icra dairesince bu eksikliğin verilecek süre içinde tamamlanması ve buna uygun ödeme emrinin tebliğ edilmesinin sağlanması’ için ‘şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[8]
- «Alacaklının isminin takip talebinde yazılı olmasına rağmen, ödeme emrinde yazılmamış olması halinde, ‘ödeme emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[9]
- «Ödeme emrinde alacaklının isminin (ve takip talebinde alacaklının adresinin) yazılı olmaması halinde, ‘ödeme emri’nin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[10]
- «Takip talebinde alacaklı ad ve soyadının, ödeme emrine maddi bir hata sonucu yanlış yazılmış olmasının, ‘ödeme emrinin iptalini’ gerektirmeyeceğini»[11]
- «Ödeme emrinde alacaklının ve vekilinin gösterilmemiş olmasının ‘ödeme emrinin iptaline’ neden olacağını»[12]
- «Ödeme emrinde alacaklının (tarafların) ad ve soyadında yapılan yanlışlıkların, ‘ödeme emrinin iptaline’ neden olacağını»[13]
b) «Borçlunun kimliği» ile ilgili olarak;
- «Takip talebinde borçlu ‘... Restoran’ olarak gösterilmiş olmasına rağmen, adı geçen borçlunun şirket ünvanı açıklanmak suretiyle borçluya ödeme emri gönderilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığını»[14]
- «Takip talebinde ve buna uygun olarak düzenlenmesi zorunlu olan ‘ödeme emri’nde[15] taraf olarak gösterilmeyen kişiye ‘ödeme emri’ gönderilmek suretiyle takibe dahil edilemeyeceğini»[16]
c) «Takip konusu yabancı para alacağı» ile ilgili olarak;
- «Takip konusu yabancı para alacağının harca esas değerinin ‘takip talebi’ ile ‘icra dosyasındaki ödeme emri nüshası’nda gösterilmiş olmasına rağmen, ‘borçluya gönderilen ödeme emri nüshası’nda gösterilmemiş olması halinde, ‘ödeme emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[17]
- «Takip talebinde ve ‘ödeme emri’nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk lirası karşılığının gösterilmemiş olmasının, Devletin hükümranlık haklarına ve konu düzenine aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle icra mahkemesine her zaman -süresiz şikayet yolu ile- ileri sürülebileceği gibi, icra mahkemesince de doğrudan doğruya gözetileceğini»[18]
- «Takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının ‘takip talebi’nde ya da sadece ‘ödeme emri’nde gösterilmemiş olması halinde, gönderilen örnek: 7 ödeme emrine borçlunun itiraz ederek takibi durdurması üzerine, icra mahkemesince alacakların ‘itirazın kaldırılması talebinin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[19]
- «Takip talebinde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığı gösterilmiş olmasına rağmen, ‘ödeme emri’nde aynı hususun yerine getirilmemiş olması halinde -‘takibin iptaline’ değil- ‘ödeme emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[20]
- «Takip talebi ile ‘ödeme emri’nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olması halinde, ‘takibin iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[21]
- «Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, icra mahkemesine verilen kararda, yabancı para alacağının hangi kur üzerinden -‘efektif alış’, ‘efektif satış’ gibi- Türk parasına çevrilerek, borçluya ödeme/icra emri gönderilmesi gerekeceğinin açıkça belirtilmesi gerekeceğini»[22]
- «Takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığının ‘ödeme emri’nde gösterilmemiş olması halinde, ‘ödeme emrinin iptali’ yerine ‘ödeme emrinde düzeltme yapılmasına’ karar verilemeyeceğini»[23]
- «Takip talebi ile ‘ödeme emri’nde, takip konusu yabancı para alacağının ‘harca esas değer’ olarak Türk parası karşılığının gösterilmiş olması halinde, İİK’nun 58. ve 60. maddelerindeki zorunluluğun yerine getirilmiş olacağını»[24]
d) «Takip dayanağı belge (senet)» ile ilgili olarak;
- «Takip dayanağı ‘tahliye taahhüdü’ senedinin icra dosyasına ibraz edildikten sonra, ayrıca ödeme emrine de eklenmesi gerekeceğini»[25]
belirtmiştir...
2) Takip konusu borç ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, eğer borç bir teminat verilmesine dair mükellefiyet ise, teminatın bu yedi gün içinde gösterilmesi lüzumu,
Borçlu, daha önce temerrüde düşürülmemiş ise, ödeme emrinin tebliği ile temerrüde düşer.[26]
3) Borçlunun ödeme emrine bir itirazı varsa, bunu yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi lüzumu.
Borçlunun hakkındaki takibe itirazı çeşitli yönlerden olabilir:
aa) Borçlunun, takibin dayandığı senet altındaki imzaya itiraz etmek istemesi halinde, bu itirazın yedi gün içinde «ayrıca ve açıkça» icra dairesine bildirilmesi, aksi takdirde icra takibinde senedin kendisinden sâdır sayılacağı ihtarı,
bb) Senet altındaki imzanın reddedilmesi halinde, borçlunun icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması, aksi takdirde, itirazının muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği,
cc) Borcun tamamına veya bir kısmına dair yapılacak itirazın aynı süre içinde icra dairesine bildirilmesi,
dd) Alacaklının takibat icrası hakkına (İİK. mad. 45) dair olan itirazını da, aynı süre içinde bildirmesi hususu, ödeme emrinde açıkça borçluya ihtar edilir.
Yüksek mahkeme,[27] ödeme emrinde itiraz süresi 7 gün yerine 10 gün olarak gösterilmişse, borçlunun bu süre içinde yapacağı itirazın geçerli olacağını» belirtmiştir. Bu durumda, alacaklı şikayet yoluyla hatalı gönderilen «ödeme emrinin iptalini» sağlayabilir.[28]
«Ödeme emri»nde, itiraz süresi yasal 7 günlük süreden daha kısa -örneğin 5 gün- olarak gösterilmişse, borçlu şikayet yoluyla «ödeme emrinin iptalini» isteyebileceği gibi, yasal 7 günlük itiraz süresi içinde, icra dairesine de itiraz ederek hakkındaki takibi durdurabilir.[29]
4) Yedi gün içinde itiraz edilmediği takdirde, 74 ncü maddeye göre aynı süre içinde «mal beyanı»nda bulunması, bulunmadığı takdirde «hapisle tazyik» olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikata aykırı beyanda bulunursa, ayrıca «hapisle cezalandırılacağı ihtarını, yüksek mahkeme[30] «ödeme emrinde ‘mal beyanı’ ile ilgili ihtarın yer almaması halinde mal beyanında bulunmama suçunun oluşmayacağını» belirtmiştir...
5) Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa, cebri icraya devam edileceği beyanını.
II- «Ödeme emri»nin altı icra müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Yüksek mahkeme[31] «mühürlü ödeme emrinde, icra müdürünün imzasının bulunmamasının, ‘ödeme emrinin iptalini’ gerektirmeyeceğini, bu eksikliğin sonradan tamamlattırılması gerekeceğini» belirtmiştir...
III- Buraya kadar ayrıntılı olarak içeriği belirttiğimiz ‘ödeme emri’, icra müdürü tarafından, alacaklının ‘takip talebi’ne uygun olarak düzenlenir.[32] Ödeme emrinin, takip talebineaykırı olarak düzenlenmiş olması halinde -«takibin iptaline» değil- «ödeme emrinin iptaline»[33] -«süresiz şikayet» yoluyla yapılacak başvuru üzerine[34] karar verilir. Bu durumda -yani; icra müdürünün ödeme emrini, takip talebine uygun düzenlememiş olmasından dolayı, alacaklıya kusur yüklenemeyeceğinden- «ödeme emrinin iptaline» karar veren icra mahkemesi, ayrıca alacaklı aleyhine «yargılama gideri»ne -ve vekalet ücretine- hükmedemez.[35]
Uygulamada, ödeme emrinin düzenlenmesinde basılı örnekler (örnek: 7) kullanılmaktadır.[36]
İcra dairelerindeki işlerin yoğunluğu nedeniyle, uygulamada «ödeme emirleri» icra müdürleri tarafından değil, takip talebinde bulunan alacaklılar (vekilleri) tarafından doldurulmakta, icra müdürleri sadece bunları imzalayıp mühürlemektedirler.
Ödeme emri, borçlu sayısından bir fazla sayıda (İİK. mad. 60/son) düzenlenir. Bir nüshası borçluya/borçlulara gönderilirken, diğer nüshası icra dosyasına konulur. Nüshalar arasında fark bulunursa, borçludaki nüsha geçerli olur. (İİK. mad. 60/son). Alacaklı isterse, kendisine ayrıca tasdikli bir nüsha verilir. Bu nüsha, hiçbir resim ve harca bağlı değildir (İİK. mad. 60/son).
Dostları ilə paylaş: |