II- Borçlunun, hakkında kesinleşen ve bir belgeye dayanmayan «yani; senetsiz yapılan» ilamsız icra takibi hakkında açtığı «borcu bulunmadığını» tespite yönelik davada, alacağın (borcun) varlığını kim ispat edecektir? Başka bir deyişle; alacaklı, borçlu hakkında senetsiz olarak icra takibi yapmış ve borçlu ödeme emrini aldıktan sonra süresi 7 gün içinde (İİK. mad. 62) ödeme emrine itiraz etmemiş ve borçlu hakkındaki takip kesinleşmişse, borçlu bundan sonra «alacaklıya, gerçekte borcu bulunmadığını», «bilgisizliği nedeniyle ödeme emrine itiraz etmemiş olduğunu», «ödeme emrine süresinden sonra itiraz etmiş olduğunu» vb. bildirerek borçlu bulunmadığını tespit için bir «olumsuz tespit davası» açarsa, bu davada «alacağın bulunduğunu» alacaklı mı yoksa «borçlu olmadığını» borçlu mu ispat edecektir? Yargıtay[354] tüm bu durumlarda hiç bir ayırım yapmadan,«olumsuz bir olayın ispatının hemen hemen olanaksız olduğu» gerekçesiyle; «hiçbir belgeye dayanmadan icra takibi yapan davalı - alacaklının, alacağının varlığını ispat etmesi gerektiğini» belirtmiştir.[355] Doktrinde,[356] bazı yazarlar tarafından bu görüş eleştirilerek; «senetsiz olarak yapılan icra takibinde, borçlunun hiçbir mazerete (engele) dayanmadan, geçersiz olsa bile, ödeme emrine itiraz etmemesi nedeniyle, ilamsız icra takibinin kesinleşmesinden sonra, olumsuz tespit davası açması halinde, ispat yükünün davacı-borçluya ait olması gerektiği» belirtilmiştir. Yani, borçlunun senetsiz olarak yapılan ilamsız takibe «süresinden sonra itiraz etmesi» nedeniyle itirazının geçersiz olduğu durumlarda açılan olumsuz tespit davalarında, alacağın varlığını davalı alacaklının ispat etmesi gerektiği, buna karşın, borçlunun senetsiz olarak yapılan ilamsız takibe «hiç itiraz etmemesi nedeniyle takip kesinleştikten sonra açılan olumsuz tespit davalarında» -«borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesinin, borcu olduğunu ikrar ettiğine karine sayılacağı» gerekçesiyle- «borcun mevcut olmadığını» (doğmadığını) davacı - borçlunun ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanımızca, doktrindeki bu eleştiri yerindedir.
III- «Malen» kaydını taşıyan bir senet hakkında -«karşılıksız kaldığı» gerekçesiyle- açılan iptal (olumsuz tespit) davasında s a t ı c ı n ı n «malların gönderildiğini (teslim edildiğini)», a 1 ı c ı n ı n ise «malların gönderilmediğini (teslim edilmediğini)» ileri sürmesi halinde i s b a t y ü k ü hangi tarafa düşer?
Yüksek mahkeme, bu konuda;
√ «Malen kaydı bulunan senetler nedeniyle, malen alınmadığı (gönderilmediği) iddiasının davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilmesi gerekeceğini»[357]
√ «Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak verildiğine dair karine mevcut olduğu; yine aslolan peşin satış olup mal ve bedelin aynı anda ödendiğine dair yasal karine bulunduğunu- Davacı taraf bu karinelerin aksini iddia edip dava konusu çeklerin teslim edilecek mallara karşılık avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini iddia ettiğinden bu yöndeki iddiasını kanıtlamak zorunda olduğunu»[358]
√ «Akdi ilişkinin teminatı alarak verilen teminat mektupları, teminat altına aldıkları alacağın varlığının saptanması ve talep edilmesine rağmen ödenmemesi halinde kendisine müracaat edilecek unsurlar olup, davalının nakde tahvil ettiği teminat mektubu bedeli kadar davacıdan alacaklı olduğunu, bir başka deyişle mal teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlü olduğunu»[359]
√ «6098 sayılı TBK. mad. 14 uyarınca alıcı ve satıcı borçlarını aynı anda ifa ile yükümlü olup; verilen çekler karşılığında mal teslimi yapılmadığını iddia eden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlamasının gerekeceğini»[360]
√ «Mahkemece her ne kadar ‘malen’ kaydı bulunan takip konusu bono metnine göre malın teslim edilmediğinin ispat yükünün davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı vekilinin makinenin teslim edildiğine ve teslim belgesinin ekte sunulduğuna dair beyan dilekçesi gözetilip, dilekçe ekinde teslim belgesinin sunulmamış olduğu üzerinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekeceğini»[361]
√ «Bonoların ihtar nedeni bölümünde ‘malen’ kaydı bulunduğuna göre kural olarak bu bonolar karşılığında mal teslim edilmiş olduğunun kabulü gerekeceğini»[362]
√ «Faturaya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin davada, davacı takip ve dava konusu malların teslim edilmediğini ve bu nedenle borçlu olmadığını iddia etmiş olup her ne kadar davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, ayıpla ilgili beyanlarda bulunmuş ise de bu beyanların dava konusu mallarla ilgili olmayıp dava dışı mallara yönelik olduğu anlaşılmakta olduğundan mahkemece satışa konu malların davacıya teslim edildiği konusunda ispat külfetinin davalı alacaklıda olduğunun kabulünün gerekeceğini»[363]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti isteminde bulunan, dava konusu çeklerin taahhüt edilen mal karşılığı avans olarak verildiğini ve malın teslim edilmediğini iddia eden davacının, bu yöndeki iddiasını kesin delillerle kanıtlaması ve mahkemece bu yönde karar verilmesi gerekeceğini»[364]
√ «Avans ödemesi karşılığında davacıya mal teslim edildiğinin, davalı tarafça kanıtlanması gerekeceğini»[365]
√ «Teslim alanın imzasının bulunduğu kısımdaki malla ilgili davacının sorumlu tutulabileceği, bunun dışındaki mallar yönünden ise, davalının o malları davacıya satıp teslim ettiğini yazılı delillerle kanıtlanması gerekeceğini»[366]
√ «Davacının ‘kendisine senetlere karşılık mal teslim edilmediği’ iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, davalı alacaklı olduğuna ilişkin yemin de eda ettiğinden, açılan menfi tespit davasının reddine, İİK’nun 72/4. maddesi gereğince davacı aleyhine %20 tazminata hükmedileceğini»[367]
√ «Davacı ‘faturalar kapsamındaki malları teslim almadığını’ iddia ettiğinden, malların teslim edildiğini ispat külfetinin davalı alacaklıda olup, bu hususun yazılı delille kanıtlanması gerekeceği, dava konusu faturalar davacı defterinde kayıtlı olmayıp tek başına fatura düzenlenmesinin mal teslimini kanıtlamayacağını»[368]
√ «Davacının keşide etmiş olduğu bono nedeniyle kendisine mal teslim edilmediğini ve borçlu olmadığını kanıtlayamadığı bu nedenle menfi tespit talebinin reddi gerekeceğini»[369]
√ «Kural olarak çekin bir ödeme aracı olduğunun ve çekin teslimiyle birlikte malın da teslim edildiğinin kabulü gerektiği, davaya konu malların teslim edilmediği ya da uygun evsafta olmadığı iddialarının ispat yükünün davacı tarafta olduğunu»[370]
√ «Çekin kural olarak bir borcun tasfiyesi için verildiğinin kabulü gerektiği, davacının ‘malları almadığını veya çekin karşılığını alamadığını’ yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini»[371]
√ «Satım ile malın aynı anda teslim olunduğunun kabul edilmesi gerektiği ve malların teslim edilmediği ve keşide edilen çeklerin teslim edilmeyen mal için keşide edildiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini»[372]
√ «Verilen bonolarda malen kaydının bulunması bonoların mal karşılığı verildiğini gösterip, eser sözleşmesine konu teşkil eden malların teslim alındığını göstermeyeceği, eser sözleşmesine dayanan ilişkilerde eserin teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün yükleniciye ait olacağını»[373]
√ «İcra takibine konu bonoda ihdas nedeni olarak malen kaydı mevcut olup, bu durumda malın teslim edilmediğine ilişkin ispat külfetinin davacılara ait olduğunun kabulü gerekeceğini»[374]
√ «Davalı şirket vekili tarafından dava konusu çeklerin ileride teslim edilecek mallara karşılık avans olarak alındığının kabulü karşısında ispat külfetinin davalı şirkete yüklenmesine ve avans olarak alınan çekler karşılığında mal teslimi olgusunun kanıtlanamaması nedeniyle çeklerden dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin davalılardan istirdadına karar verilmesi gerekeceğini»[375]
√ «Davaya konu senetlerin ‘malen’ kaydı ile düzenlendiği, taraflarca bu kaydın talil edilmediği, bu halde davacı tarafça malın teslim edilmediği olgusunun ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafça senetlerin bedelsiz kaldığının ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetli sayılmayacağını»[376]
√ « ‘Davaya konu çekin avans olarak verildiğini ve malların teslim edilmediğinin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davalıya yemin teklif ettiği, davalı şirket yetkilisinin de davaya konu çekin davacıya satılan mallara karşılık alındığı ve malların davacıya teslim edildiğine dair yemin ettiği, bilirkişi raporunda davacının defterlerine göre taraflar arasında avanslı çalışma şeklinde bir ticari ilişkinin mevcut olmadığının açıklandığı’ gerekçesiyle davanın ve davalının %40 tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[377]
√ «Takip konusu senet metninde ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ kaydı bulunduğu, bu kaydın senedin teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğine karine olduğu, malen kaydı taşıyan bonoya karşı menfi tespit davası açan davacının mal almadığını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[378]
√ « ‘Davalının, davacı adına düzenlediği, irsaliyeli faturanın davacı defterinde kayıtlı olmadığı gibi, teslim alan ve teslim eden imzalarının da bulunmadığı, davacının mal teslim edilmediğini ileri sürdüğü, bu durumda tarafların avans ödemeleriyle çalıştıkları sabit olduğundan, davalının irsaliyeli fatura içeriği malları davacıya teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğünde olduğu, ancak davalının mal teslimini sunduğu delillerle kanıtlayamadığı’ gerekçeleriyle, icra takibine konu 14.000,00 TL. tutarlı çekten dolayı davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[379]
√ «İhdas nedeni bölümünde ‘malen’ kaydı bulunan bonoda davalı tarafta senet metnini talil etmediğinden, ispat külfeti davacıda olup, davacının ‘bonoya konu olan malın kendisine teslim edilmediği’ yönündeki iddiasını HMK.nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini ve bu iddiasını münhasıran davalının ticari defterlerine dayanarak ispat edemeyeceğini»[380]
√ «TBK’nun 207. maddesi uyarınca asıl olan ‘peşin satış’tır ve peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ifa edileceği konusunda yasal karine mevcuttur. Yasal karinenin aksini iddia eden davacının ‘kendisine mal teslim edilmediği ve bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığı’ yolundaki iddiasını kanıtlamakla hükümlü olduğu ve senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[381]
√ «Davacının ‘bonoları satın aldığı mallar karşılığında verdiğini ve malların teslim edilmediğini’ iddia etmesi nedeniyle, bu hususları iptal etmek külfeti altında olduğunu, BK. 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesine göre satıcı ve alıcının edimlerini aynı anda ifa etmek zorunda olmaları nedeniyle senetlerin verilmesinin malların teslim alındığına karine oluşturduğunu, davacının yemin teklif etme hakkını kullanmadığından, davanın reddinin gerekeceğini»[382]
√ «Davacı, ‘davalıdan mal almadığını’ iddia ederek borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalıda olup, ‘davacıya mal satıp, teslim ettiğini’ yazılı delille kanıtlaması gerekir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek somut olaya uygun olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurması doğru olmadığı gibi, kötüniyet tazminatının şartlarının bulunup bulunmadığı karar yerinde tartışılmadan, borçlu aleyhine tazminata hükmolunmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[383]
√ «Senedin malen kaydıyla düzenlendiği, davacının malların teslim edilmediği ve takip alacaklısının kötü niyetli olduğu hususlarını ispatlayamadığı, davacının yemin teklif hakkını da kullanmadığı hallerde davanın reddinin gerekeceğini»[384]
√ «Dava sırasında davacı ile davalılar arasında sulh olunması sebebiyle davacı lehine takdir edilen vekalet ücretinden her iki davalının da sorumlu olmasının gerekeceği-Avukatlık Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca davacı yararına nispi vekalet ücretinin yarısına hükmedilebileceğini»[385]
√ «Senette bulunan ‘malen’ kaydı, malın teslim edildiğini ispatlamakta olup, bunun aksinin aynı kuvvette bir delille kanıtlanması gerektiğini»[386]
√ «Yasaya uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin kapsamı sahibi veya halefi aleyhine delil oluşturacağından, faturanın davacı tarafın defterlerinde kayıtlı olması halinde malın teslim edildiğine karine oluşturup, malın teslim edilmediğinin davacı tarafça ispatı gerekeceğini»[387]
√ «Taraflar arasında yazılı bir satım sözleşmesi bulunması halinde, satıma konu malların davacıya teslim edildiğinin ispat yükünün davalı tarafta olduğunu»[388]
√ «Dava konusu çekin davalıdan satın alınan mal bedeline karşılık olarak avans olarak verilmiş olması halinde, malın tesliminin ispat külfetinin davalı satıcıya ait olduğunu»[389]
√ «Düzenlenen sipariş fişi ve davacıdan alınan çekler (bonolar) karşılığı malların davacıya gönderilip teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün davalıya düştüğünü»[390]
√ «Davalı şirketin savunduğu miktarda demiri, davacıya teslim etmiş olduğunu usulen ispat etmesi gerektiğini»[391]
√ «Çek, borç senedi olmayıp ödeme aracı olduğundan, çek karşılığı satılan malların davacı borçluya teslim edilmiş olduğunu, davalı alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[392]
√ «Malen kaydını taşıyan bononun, siparişi alınan mal karşılığında düzenlenmiş olduğunun anlaşılması halinde, ‘siparişe konu malların davacı borçluya teslim edilmiş olduğu’nun alacaklı tarafından ispatı gerekeceğini»[393]
√ “Davacının ‘gönderilen malların bir bölümünü almadığını’ ileri sürmesi halinde,‘malların tamamının teslim edilmiş olduğu’nun, davalı alacaklı tarafından kesin delillerle ispat edilmesi gerekeceğini”[394]
√ « ‘Bedeli malen alınmıştır kaydını taşıyan bir bono karşılığında gönderilmesi gereken malların gönderilmediği’ni iddia eden davacı borçlunun ‘malları teslim almadığını, bononun avans olarak düzenlendiğini’ kanıtlaması gerektiğini»[395]
√ «Çekin bir ödeme vasıtası olduğunu (yani mevcut bir borcun sona erdirilmesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekeceğini) ancak çek keşidecisinin bu karinenin aksini (yani; çeklerin teslim edilecek mallar için avans olarak verildiğini) ispat edebileceğini»[396]
b e l i r t m i ş t i r…
Görüldüğü gibi, yüksek mahkemenin bu konudaki tüm içtihatlarının birbiriyle tamamen uyumlu olduğu söylenemez. Genellikle bu içtihatlarda “düzenlenen ‘çek’ ya da ‘bono’ karşılığında gönderilmesi (teslim edilmesi) gereken malların gönderilmediğinin (teslim edilmediğinin)” davacı-borçlu tarafından ileri sürülmesi halinde “ ‘çek’ ya da ‘bono’nun ‘ileride gönderilecek (teslim edilecek) mallar için, avans olarak verilmiş olduğu’nun, y a z ı l ı b e l g e ile ve d a v a c ı b o r ç l u tarafından ispat edilmesi” istenmekte, aksi taktirde “düzenlenen ‘çek’ ya da ‘bono’nun, teslim alınan mallar karşılığında verildiği” kabul edilmektedir.
Kanımızca, sadece teslim edenle, teslim alan arasında kalmayıp, -nakliyeci, yükleyici, şoför gibi- üçüncü kişilerin de bu teslim işlemine katıldıkları -bir kamyon demirin, çimentonun, kitabın, kumaşın vb. tesliminde olduğu gibi- durumlarda «malın gönderilmediği (teslim olunmadığı)» iddiası, olumsuz bir olaya ilişkin olduğundan, tarihsel kökenini Roma Hukukunda bulan[397] «olumsuz olan ispat olunamaz» kuralı gereğince, «malın gönderilmediği (teslim olunmadığı)»nın davacı-borçlu tarafından değil, «malın gönderildiği (teslim olunduğu)»nun davalı-alacaklı tarafından ispat edilmesi yani ispat yükünün olumsuz olayı ileri sürene değil, bunun aksi olan olumlu olayı ileri sürene düşmesi gerekir.[398] Çünkü, davacı-borçlunun; verdiği senetler karşılığında gönderilmesi gereken malların davalı-alacaklı tarafından gönderilmemiş olduğunu -bazı içtihatlara göre, hem de yazılı delille- kanıtlaması hemen hemen imkânsızdır. Nitekim, açılan tüm davalar uygulamada bu gerekçe ile -maalesef- red ile sonuçlanmaktadır...
Buna karşın, sadece teslim edenle teslim alan arasında gerçekleşen ve araya üçüncü kişilerin girmediği satışlarda -örneğin; bir kuyumcudan, bir kitapçıdan yapılan alışverişlerde olduğu gibi- malın, semenin ödendiği sırada hemen teslimi gerektiğinden, bu gibi durumlarda, «semenini nakit veya senet vererek ödediği halde, satın aldığı malın kendisine teslim edilmediğini» ileri süren alıcının bu iddiasını ispat etmesi gerekir...
Bu nedenle, biz, yüksek mahkemenin teslim konusunda, böyle bir ayrım yapmadan -genellikle- mutlak olarak «senet karşılığı teslimi gereken malların kendisine teslim edilmediğini ileri süren davacı - borçlunun bu iddiasını ispat etmesi gerektiği» doğrultudaki görüşüne -daha önce belirttiğimiz gibi[399] katılamıyoruz. Çünkü, bu görüş, bugünün ticari teamüllerine ve ticaret hayatının alışılagelmiş usullerine ters düşmektedir. Uygulamada, bir mağazadan ya da toptancıdan senet karşılığında mal satın alan alıcıya çok kez hemen satın aldığı mallar teslim edilmemekte, «o gün akşamüzeri ya de ertesi gün veya hafta içinde -kendi araçları ile veya nakliyeciler vasıtasıyla- gönderileceği» belirtilmekte ve teslim bu şekilde gerçekleşmektedir. Şimdi bu gerçek durum karşısında; ertesi günü kendisine sipariş ettiği malların gönderileceği düşüncesiyle, bu malların karşılığı senetleri (bono, çek vs.) satıcıya veren alıcı, daha sonra bu malların kendisine gönderilmemesi üzerine, verdiği senetlerin iptali için açtığı olumsuz tespit davasında, «malların kendisine gönderilmediğini» -hem de yazılı delil ile- nasıl ispat etsin?
IV- Dava konusu senette borcun sebebi -«bedeli malen alınmıştır» ya da «bedeli nakden alınmıştır...» şeklinde- gösterilmemişse (belirtilmemişse), böyle bir senede yönelik olumsuz tespit davasında, davacı - borçlunun, «senedin düzenlenmesini gerektiren bir sebep bulunduğunu ve fakat bu sebebin gerçekleşmediğini ya da ortadan kalktığını» ileri sürüp (açıklayıp) bunu ispat etmesi gerekir.[400]
Örneğin; davacı - borçlu, dava konusu senedi, «davalı - alacaklının kendisine göndereceği mallar karşılığında imzaladığını, fakat malların gönderilmemesi nedeniyle karşılıksız kaldığını» veya «hatır senedi olarak davalı - alacaklıya verdiğini» ya da «kumarda (bahiste) kaybettiği para karşılığı imzaladığını» vb. ileri sürerse bu iddialarını ispat etmesi gerekir. Yüksek mahkeme de, çeşitli kararlarında, «‘malen’ ya da ‘nakden’ kaydını taşımayan bonoda, ispat yükünün davacı - borçluda olduğunu» belirtmiştir.[401]
Buna karşın, dava konusu senette, borcun sebebi -«bedeli malen alınmıştır...» ya da «bedeli nakden alınmıştır...» şeklinde- gösterilmişse (belirtilmişse), ispat hukuku bakımından senette belirtilen bu sebep tarafları bağlar. Eğer, davacı «senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını »söylüyorsa, lehine olan senet karinesini çürütmüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Örneğin; bonoda, «karşılığın (mal) olduğu» yazılı bulunduğu halde, davacı «bunun (borç para) karşılığında alındığını» ileri sürüyorsa, gerçekten davalı ile arasında var olduğunu ileri sürdüğü karz (=ödünç) sözleşmesini, eğer bu senedin (kumar borcu) karşılığında düzenlendiğini ileri sürüyorsa, davalı ile kumar oynamış olduğunu kanıtlamak zorunda kalacaktır.
Eğer davacı, senet metnindeki kayda dayanarak dava açmış ve davalı «senet metnindeki kaydın doğru olmadığını» -örneğin; senette (malen) kaydı yer almasına rağmen, gerçekte verilen borç karşılığında bu senedin düzenlendiğini- ileri sürerse, bu iddiasını kanıtlamak zorunda kalacaktır. Yani bu varsayımda, ispat yükü, davalı - alacaklıya geçecektir.
Yüksek mahkeme, «tarafların senette gösterilen (belirtilen) borç sebebine aykırı beyanda (açıklamada) bulunmaları» na ‘senedin tâlili’ demekte ve «bu durumda ispat yükünün yer değiştireceğini ve senet kimin tarafından tâlil edilmişse, ispat yükünün ona düşeceğini» kabul etmektedir.[402] Senedin her iki tarafça da tâlil edilmiş olması (çift taraflı tâlil) halinde ise, “ispat yükünün yer değiştiremeyeceğini” belirtmiştir.[403]
Yüksek mahkeme, bu konuda;
√ «Senedin ihdas nedeni her iki tarafça talil edilmiş bulunduğundan çift taraflı talilde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, bu durumda olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilmeden ispat külfeti davalıya yüklenerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu»[404]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[405]
√ «Dava konusu senette keşideci davacı, lehtar ise davalıdır ve senet ‘malen’ kayıtlı olarak düzenlenmiştir. Davacı taraf ‘senedin kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini’ ileri sürmüş, davalı vekili ise ‘senedin taraflar arasındaki borç ilişkisi ve davacının ödemediği apartman giderine ilişkin olarak düzenlendiğini’ ifade etmek suretiyle, senet metni her iki tarafça da talil edilmiştir. Bu durumda ispat külfetinin yer değiştirmeyip davacı borçlu üzerinde kalacağını»[406]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[407]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bir senede ilişkin olarak açılan davada dava dilekçesinde senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalının ise duruşmada ‘senedin ödenen para karşılığı düzenlendiğini’ belirtmiş olması halinde, ‘çift taraflı talil’ söz konusu olduğundan ispat yükünün yer değiştirmeyeceğini»[408]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[409]
√ «Davaya konu edilen iki adet bononun mal alışverişi nedeniyle düzenlenmiş olduğunun tartışmasız olduğu davada, takibe konu olan bonolarda düzenleme sebebinin ‘nakden’ yazıldığının görüldüğü, bu bağlamda taraflarca bonoların düzenleme sebeplerinin talil edilmiş olduğundan, satıma konu malı teslim almadığını ispat yükümlülüğünün davacıya ait olacağını»[410]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde, ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[411]
√ «Dava konusu bonoda ‘malen’ kaydı bulunduğu halde, davacı taraf ‘bononun teminat olarak düzenlendiğini, karşılığı bulunmadığını’ iddia etmiş, davalı ise .... tarihli oturumda ‘herhangi bir mal vermediğini, para verdiğini’, ileri sürmüştür. Bu durumda hem davacı, hem de davalı senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Hal böyle olunca ispat külfeti davacıda olup, davacının ‘senedin teminat senedi olduğu’ yönündeki iddiasını HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekir. Yazılı delil sunulmaması halinde ise, dava dilekçesinde ‘her türlü yasal delil’ denilerek yemin deliline de dayanılmış olduğundan davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ispat külfetinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[412]
√ «Her iki tarafın da senet nedenini talil etmesi nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmediği, ispat yükü kendisinde bulunan davacının ‘borcu ödediğini’ yazılı delille ispatlayamadığı, ortada delil başlangıcı bulunmadığı gibi, tanık dinlenmesine davalı tarafın muvafakatının olmadığı, taraflar arasında bir defa senet düzenlenmekle senetle ispat kuralının istisnası olan HUMK’nun 203. (yeni HMK.’nun 133.) maddesinin somut olayda geçerli olmayacağı, davasını ispatlayamayan davacının yemin deliline de dayanmadığından, davanın reddi gerekeceğini»[413]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[414]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[415]
√ «Senedin her iki tarafça da talil edilmiş olması ‘çift taraflı talil’ halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[416]
√ «Bono metninin her iki tarafça da tâlil edilmiş -daha doğrusu; her iki tarafın da, bononun düzenleme nedenine (ihdas sebebine) aykırı beyanda (açıklamada) bulunmuş olması- halinde, ispat yükünün yer değiştirmeyeceğini»[417] (yani; davacıda bulunacağını)
belirtmiştir...
Aslı «tâ’lil» olan bu sözcüğün sözlük anlamı; «sebep, bahane gösterme»[418] «sebep, bahane gösterme; güzel, uygun kalıp bulma»[419] «neden gösterme»[420] dir. Hukukî bir kavram olarak; «senedin tâlil edilmesi», «senet metnine -senet metninde açıklanan düzenlenme (ihdas) nedeni bakımından- aykırı beyanda bulunma» demektir. Örneğin; «malen» kaydını taşıyan bir bonoda, davalı - alacaklı, «borçluya ‘mal’ değil ‘para’ verdiğini» savunursa, senedi tâlil etmiş olur. Aynı şekilde, «nakden» kaydını taşıyan bir bonoda, davacı - borçlu, «senedin hatır senedi olduğunu» veya «mal bedeli karşılığında düzenlendiğini» ileri sürerse, senet borçlu tarafından tâlil edilmiş olur.[421] Ayrıca belirtelim ki, tâlil, «senet metnindeki, senedin düzenlenme nedenine aykırı beyanda bulunma» olduğundan, senet metninde «bedel kaydı» yazılı değilse, senedin tâlili de sözkonusu olmaz.[422]
Doktrinde[423] de «senedin tâlil edilmesi halinde ispat yükünün yer değiştireceği» kabul edilmektedir...
Senedin tâlil edilmiş olduğunu tespit eden mahkeme, bu hususu kendiliğinden gözeterek, ispat yükünün kime düştüğünü belirler.[424]
Yüksek mahkeme şu durumlarda “senedin davalı-alacaklı tarafından tâlil edilmiş olduğunu” kabul ederek “ispat yükünün davalı-alacaklıya düşeceğini”; aşağıdaki şekilde belirtmiştir:
√ «Dava konusu ‘malen’ kaydı ile düzenlenmiş olup, lehtar davalı ... A.Ş.’dir, davalı vekili, dava konusu bononun davacıya verilen borç para karşılığı alındığını bildirerek bononun ‘malen’ olan düzenlenme nedenini ‘nakden’ olarak talil etmiş olup, bu durumda ispat külfeti davalı ... A.Ş.’ne geçmiş olduğundan; davalı şirketin davacıya nakit para vererek dava konusu bononun alındığını ispat etmesi gerekli olup, öncelikle bu konu irdelenip tartışıldıktan sonra, şayet davalı şirketin alacağını kanıtlayamaması durumunda, hamilin iyiniyetli olup olmadığının tartışılması gerekeceğini»[425]
√ «Davalı senet metnini talil etmiş olduğundan somut olay bakımından ispat külfetinin davalıda olduğunu»[426]
√ «Davalı vekili, ‘senedin bir kısmının davacının şube müdürü olarak müvekkiline verdiği zararın karşılığı olduğunu’ savunmuş, nakden kaydını içeren bononun düzenlenme nedenini değiştirmiş olduğundan, ispat yükümlülüğünün davalıya geçmesi gerekeceğini»[427]
√ «Bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu bononun ihdas nedeni hanesinde ‘malen’ ibaresi bulunması nedeniyle davalı vekili, bononun davacıların şahsi borçları nedeniyle düzenlendiğini belirterek bonodaki ihdas nedenini talil etmiş olup, bu durumda somut olay bakımından ispat yükü davalı yana geçmiş olacağını ve bu nedenle davalının bu yöndeki savunmasını yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olması gerekeceğini»[428]
√ «Davalı H.B.’nın 17.12.2012 tarihinde Bayındır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda vermiş olduğu ifadesinde ‘...Kendisini borca sıkışık olduğu için ben kendisine yardım etmek amacıyla yağ sattım. Bunun karşılığında da R.Y. bana 3.500,00 TL’lik senedi imzalayıp verdi...’ dediği, davalı H.B.’nın bu savunmasıyla ‘nakden’ ibaresi bulunan senedin düzenleniş nedenini talil ettiği, bu nedenle ispat yükünün davalıya ait olduğunu»[429]
√ «Davalı, Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/2523 nolu hazırlık soruşturması sırasında verdiği 11.01.2012 tarihli ifade tutanağında ‘davacıya satılan bilgisayar karşılığında dava konusu senedin düzenlendiğini’ belirterek, senedin ihdas nedenini talil etmiş olduğundan, somut olayda ispat külfetinin davalıda olduğunu»[430]
√ «Malen kaydı bulunan bono yönünden bononun ihdas nedenini talil eden davalının bu bonoyla ilgili olarak ispat yükümlülüğünü üzerine aldığını»[431]
√ «Takibe konu bononun davacıya büyükbaş hayvan karşılığı verildiğini, iddia edip, senedi talil eden davalının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu, bononun alım satım karşılığı düzenlendiğini ispatlayamaması halinde ‘davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine’ karar verileceğini»[432]
√ «Düzenlenme nedeni bölümünde ‘malen’ kaydı mevcut olan dava konusu bononun, davacılara gönderdiği paranın teminatını teşkil etmek üzere düzenlendiğini savunan ve senedin düzenlenme nedenini talil eden davalının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu»[433]
√ «Davaya konu bonoların malen kayıtlı olduğu, davalı tarafın bonoların vergi borcuna karşılık alındığı beyanı ile bono metnini talil ettiği, her ne kadar tarafların birlikte ortak oldukları şirketlerin vergi ve SGK borcu var ise de söz konusu bonoların bu borç için verildiği hususunun davalı tarafça yazılı olarak ispatlanamadığı, ayrıca davalı tarafça buna ilişkin usule uygun açılmış dava ve takas mahsup iddiası da ileri sürülmediğinden menfi tespit davasının reddi gerekeceğini»[434]
√ «Mahkemece yapılan yargılama sonunda; bonoda ihdas nedeni bölümünde ‘nakden’ kaydı bulunmasına rağmen senedin ‘verilen hizmet karşılığı’ düzenlendiğini savunarak ispat külfetini yüklenen davalının savunmasını kanıtlayamadığı gözetilerek, ‘davanın kabulüne’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[435]
√ «Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ‘davalı şirket vekili tarafından dava konusu çeklerin ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak alındığının kabulü karşısında, ispat külfetinin davalı şirkette olduğu ve avans olarak alınan çekler karşısında mal teslim olgusunun kanıtlanamaması nedeniyle davacının davalılara borcu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin davalılardan alınarak davacıya teslimine, 3. şahısların talep haklarının ortadan kalkmasına sebebiyet vereceğinden, davacının iptal talebinin reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[436]
√ « ‘Davalılardan M.G.’in senette bir sıfatı bulunmadığından bahisle anılan davalıya husumet yöneltilemeyeceği ancak diğer davalının yaptığı savunma sonucu nakden düzenlenmiş olan bonoların düzenleme sebebini talil ederek ispat yükünü üzerine aldığı ve ifa ettiği hizmetlere dair delilde sunamadığı’ gerekçesiyle davalı R.D. aleyhine açılan davanın kabulüne, takibe konu iki adet bonodan dolayı davacının bu davalıya borçlu olmadığının tespitine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceğini»[437]
√ «Davalı C.İ.’in bono metnini talil etmesine rağmen bu iddiasını kanıtlayamamış olmasına göre, bu davalı hakkında davanın kabulüne, diğer davalı İ.D.’ın da kötü niyetli olduğunun kanıtlanamamış olmasına göre, bu davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[438]
√ «Davalı taraf senette yazılı ihdas nedenini talil eder (değiştirir) ise ispat yükünün davalı tarafa geçeceğini»[439]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[440]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[441]
√ «Menfi tespit davasında davalı alacaklı cevap dilekçesinde ‘bononun nakit para karşılığı alındığı’ belirtilmiş ise de daha önce savcılıktaki ifadesinde ‘kendisine yurt dışından bavul ticareti yoluyla mal getireceğini ve bunun karşılığında para verdiğini’ bildirmiş olduğundan, bonoda veriliş nedeni olan nakden kaydının talil edilmiş olduğu ve değişen ispat külfeti gereğince davalının, ‘davacı yana nakit para verdiğini’ usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[442]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[443]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[444]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[445]
√ «Davacı vekili ‘senedin mal karşılığı olarak düzenlendiğini’ iddia etmesine karşılık, davalı vekilinin ‘senedin borç para karşılığı olarak düzenlendiğini’ savunmasının, senedin düzenlenme nedenini talil etmesi anlamına geleceğini, bu durumda ispat külfeti yer değiştireceğinden, kendisine ispat külfeti düşen davalı tarafın ‘senetten dolayı alacaklı olduğunu’ ispat olanağı tanınması gerekeceğini»[446]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[447]
√ «Bonoda ‘nakden’ kaydı bulunmasına karşın davalı ‘aralarında nakit alışverişi bulunmadığı, bononun ortaklık katılım payı karşılığı düzenlendiğini’ savunduğundan, ‘bononun ortaklık katılım payı karşılığı düzenlendiği’nin ispat külfetinin davalıya geçtiğini, davalının bu iddiayı kanıtlayamadığını, yemin de teklif etmediğinden davanın kabulü gerekeceğini»[448]
√ «Bonoda ‘nakden’ kaydı bulunduğu, davalı tarafın ‘dershane ortaklık katılma payı karşılığında bononun alındığını’ savunarak senedi tâlil ettiğini, tâlil etmesine rağmen ispat edilemediğinden dolayı ‘bononun iptaline’ karar verilmesi gerekeceğini»[449]
√ «Davacı. ‘dava konusu senedin dava dışı şirkete teminat amacıyla verildiğini’ iddia etmiş davalı ise ‘senedin davacıya verdiği kurs hizmetine karşılık olarak tanzim edildiğini’ savunmuştur. Senedin ihdas nedeni bölümünde ‘nakden’ kaydı bulunmaktadır. Bu durumda ispat külfetinin senedin ihdas nedenini talil eden davalıda olduğu yönündeki yerel mahkeme gerekçesinde isabetsizlik yok ise de, senette ‘nakden’ kaydı bulunduğu ancak ‘davalının davacıya borç verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne’ karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Zira davalı taraf savunmalarının hiçbir yerinde davacıya borç para verdiğini belirtmemiştir. Bu durumda mahkemece taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de gözetilerek davalının ‘davacıya kurs hizmeti verdiği ve senedin bu hizmetin bedeli olarak düzenlendiği’ yolundaki savunması üzerinde durulup bu yöndeki savunmasını kanıtlamaya elverişli delillerini sunma olanağı tanınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[450]
√ «Davalı duruşmadaki beyanında ve C. Savcılığındaki ifadesinde ‘ihdas nedeni olarak malen kaydı bulunan bononun borç para karşılığında düzenlendiğini’ savunarak bononun veriliş nedenini talil etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalı yandadır. Bu durum mahkemenin de kabulündedir. Ancak mahkemece ‘tanık dinlenilmesinin mümkün olduğu’ kabul edilerek ve tarafların tanıkları dinlenerek hüküm kurulması yoluna gidilmiştir. Dava konusu bonoda ‘malen’ kaydı bulunduğuna göre davalının ‘bu bono karşılığında davacıya borç verdiğini’ yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davalı taraf delil listesinde ‘vs. yasal delil’ demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. O halde mahkemece davalının davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu yön düşünülmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[451]
√ «Dava konusu senetlerin ihdas nedeni bölümünde ‘malen’ yazılı olduğu durumlarda, davalının bu senetlerin davacıya emaneten verdiği para karşılığında kendisine verildiği savunmuş ve böylece ihdas nedenini talil etmiş ise, mahkemece ispat külfetinin davalıda bulunduğunun gözetilmesinin gerekeceğini»[452]
√ «Senedin ‘davalı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davalıya düşeceğini»[453]
√ «Davalının ceza mahkemesinde verdiği ifade de ‘bononun davacıya satılan hayvanlar karşılığı alındığını’ beyan edilerek ihdas nedeni talil edilmiş olduğundan ve böylece ispat yükünü üstlenen davalının davacıya hayvan sattığını ve bu nedenle alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olduğundan, menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[454]
√ «Nakten düzenlenmiş olan bononun, davalılarca ‘teminat olarak davacıdan alındığını’ beyan edilerek bononun ihdas nedenini talil edilmiş olduğundan, davalıların teminat olarak aldığı bono nedeniyle alacaklı olduğunu kanıtlaması gerekeceğini»[455]
√ «Davalının senet metnini talil etmesi halinde ispat külfetinin yer değiştireceğini ve davalının senetten dolayı alacaklı olduğunu kanıtlayamaması halinde menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[456]
√ «Nakden kaydını taşıyan bononun mal bedeli karşılığı düzenlediğini savunarak bonoda gösterilen düzenlenme nedenine aykırı beyanda bulunan davalı alacaklının bu beyanı ile menfi davasındaki ispat külfetinin de davalı-alacaklıya geçeceğini»[457]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senet karşılığında, davalı-alacaklının ‘davacıya nakit para verdiğini’ belirtmesi halinde, davacı-borçludaki alacağını (miktarını) davalının kanıtlaması gerekeceğini»[458]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan bononun, davalı-alacaklı tarafından ‘mal bedeli karşılığında’ düzenlendiğinin ileri sürülmesi halinde, bu hususu ispat yükünün davalı-alacaklıya düşeceğini»[459]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun ‘mal karşılığı düzenlenmediğini’ belirten davalı-alacaklının, bu suretle senedi tâlil etmiş sayılacağını ve bunu ispat yükünün kendisine düşeceğini»[460]
√ «Davalı-alacaklının ‘malen’ kaydını taşıyan bononun ‘daha sonra teslim edilecek mal karşılığı düzenlendiğini ve malları davacıya değil oğluna teslim ettiğini’ savunması halinde bu savunmasını ispat etmesi gerekeceğini»[461]
√ «Davalı-alacaklının ‘nakden’ kaydını taşıyan senedin ‘davacıya inançlı muamele şeklinde gerçekleşen evin devrine karşılık boşanma sırasında güvence olarak verildiğini’ açıklaması halinde, senedi tâlil etmiş sayılacağını ve bu savunmasını ispat etmesi gerekeceğini»[462]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun ‘davacı yanındaki hizmetinin karşılığı olduğunu’ belirten davalının senedi tâlil etmiş olacağını ve bu durumda, davacıdaki alacağının miktarını ispat etmesi gerekeceğini»[463]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senet karşılığında, davalı-alacaklının davacıya ‘altın’, ‘Alman markı’ ve ‘bir miktar inşaat malzemesi’ verdiğini belirtmesi halinde, bu hususun davalıya açıklattırılarak, senedin ne miktar altın, mark, inşaat malzemesi olduğu tespit edilerek, ispat yükünün yükümlülüğünün belirtilmesi gerekeceğini»[464]
√ “‘Malen’ kaydını taşıyan senet bedelinin borçluya nakit olarak verilmiş olduğunun alacaklının defterlerinde kayıtlı olması halinde, senedin tâlil edilmiş sayılacağını ve ‘borçluya nakit verildiği’ hususunun alacaklı tarafından ispatı gerekeceğini»[465]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan bononun bir bölümünün ‘nakit verilen para’ bir bölümünün ise ‘verilen mal bedeli’ olduğunun davalı-alacaklı tarafından ileri sürülmesi halinde ‘senedin -verildiği ileri sürülen mal bedelince- kısmen tâlil edilmiş olacağını’, ‘senedin mal bedeli karşılığı olarak düzenlendiği’ hususunun davalı tarafından, buna karşın ‘nakit verilen paranın alınmadığı hususunun ise davacı tarafından’ ispat edilmesi gerekeceğini»[466]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun, davacı ‘satın alınan otomobilin satış bedeli karşılığında’ düzenlendiğini, davalı ise ‘satılan otomobile verilen maddi zarar karşılığında’ düzenlendiğini ileri sürmesi halinde, ispat yükünün davalıya düşeceğini»[467]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan senette, alacaklının borçluya altın verdiğini’ belirtmesi halinde, ispat yükünün davalı-alacaklıya düşeceğini»[468]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senedin ‘ticari ilişki dışında düzenlendiği’nin davalı-alacaklı tarafından ileri sürülmesi halinde, ispat yükünün davalı-alacaklıya düşeceğini»[469]
√ «(3.100.000) lira tutarındaki ‘malen’ kaydını taşıyan üç bononun ‘hatır bonosu’ olarak verildiği iddiasıyla açılan olumsuz tespit davasında, davalının ‘bu bonoların ticari ilişki dışında verildiğini’ ileri sürmesinin, tâlil niteliğinde olacağını ve davacıya (3.100.000) lira ‘nakit’ verildiği hususunun, davalı-alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[470]
√ «‘Nakden’ kaydını taşıyan bononun ‘mal bedeli’ olduğunun davalı vekilince verilen dilekçede belirtilmesinden sonra, davalı asilin -dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmeden- bu bildirimi yalanlaması halinde dahi, vekilin bildiriminin asili bağlayacağını ve senedin tâlil edilmiş sayılacağını, ispat yükünün bu nedenle davalı-alacaklıya düşeceğini»[471]
b e l i r t m i ş t i r …
Yüksek mahkeme; şu durumlarda da “senedin davacı-borçlu tarafından tâlil edilmiş olduğunu” kabul ederek, “ispat yükünün davacı-borçluya düşeceğini”; aşağıdaki şekilde belirtmiştir:
√ «Dava konusu bono ‘nakden’ kaydını taşıdığı halde, her iki tarafın da bononun nakden düzenlenmediği hususunda birleştikleri, böylece somut olayda çift taraflı talilin söz konusu olduğu, çift taraflı talilde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, bu durumda mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını»[472]
√ «Davaya konu senedin ihdas nedeni bölümünde nakden ibaresi bulunduğu halde, davacılarca bu senedin kiralamaya konu aracın teminatı olarak verildiği iddia olunduğundan, çift taraflı talil olgusu gerçekleşmiş olduğu; çift taraflı talil halinde ispat yükü yer değiştirmeyeceğini bu durumda mahkemece ispat yükünün davacılarda olduğunun gözetilmesi gerekeceğini»[473]
√ «Takibe dayanak bono ‘malen’ kaydını ihtiva ettiğinden, davacının ‘senedin teminat senedi olduğuna’ dair iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerekeceğini»[474]
√ « ‘Malen’ kaydı bulunan senetlerin teminat olarak verildiğini ileri sürmek suretiyle talil eden davacıların bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerekeceğini»[475]
√ «Bonodaki malen kaydının çift taraflı olarak talil edilmesinin ispat yükünün davacıda olduğu hususunu değiştirmeyeceğini»[476]
√ «Takip dayanağı bonoda ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ kaydı bulunduğu, davalı tarafın bu kaydın hükmünü talil eden bir savunmada bulunmadığı, senetteki kaydın aksini ispat külfetinin davacı tarafa düştüğü, bu yükümlülüğün senet veya diğer bir kati delille yerine getirilmesi gerektiği, davacı tarafın senetteki kaydın aksini yazılı belge ile ispatlayamadığı, yemin deliline de dayanmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[477]
√ «Senedin davacı-borçlu tarafından senette gösterilen düzenleme nedenine aykırı beyanda bulunulması halinde senet metni talil edilmiş olacağından ispat yükünün davacı borçluya düştüğü, davacı tarafından ibraz edilen delillerin senedin iddia edildiği şekilde verildiğini kanıtlamaktan uzak olduğu, HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesindeki ‘senede karşı ileri sürülen hususların senetle ispatlanacağı’ yolundaki kural gözetilerek ve başkaca bu nitelikte bir delil ibraz edilmediğinden ‘bu konuda davacıya yemin deliline başvurma hakkı bulunduğu hatırlatılmış bulunmasına rağmen yemin teklif edilmediği’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[478]
√ «Davacının ‘senedin araç satışı için verildiğini’, davalı tarafın ise ‘verilen borç karşılığı alındığını’ beyan ettiği, senedin nakden kaydını içermesi nedeniyle davada ispat yükünün senet içeriğini değiştiren davacıya düştüğünü, davacının senede karşı yazılı delil sunamadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı ve bu şekilde iddiasını kanıtlayamadığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[479]
√ «Senedin ‘davacı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davacıya düşeceğini»[480]
√ «Dava konusu senedin ‘malen’ kaydını taşıması halinde, bu senedin ‘alınmış mallar karşılığında verilmeyip, ileride alınacak mallara karşılık yani teminat olarak verildiği’nin belirtilmesinin ‘talil’ anlamına geleceğini»[481]
√ «Senedin ‘davacı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davacıya düşeceğini»[482]
√ «İhdas nedeni bölümünde ‘nakden’ kaydı bulunan bonoda ihdas nedenini talil eden davacının, teminat iddiasını ispatla yükümlü olacağını, ispat yükünün davalıya yükletilemeyeceğini ve icapsız yemine dayanılarak eksik inceleme ile karar verilemeyeceğini»[483]
√ «Dava konusu bononun ihdas nedeni olarak ‘nakden’ kaydına yer verildiği, davacıların senedin ihdas nedenini talil ettiklerine göre iddialarını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olduklarını, davalı tarafın tanık dinlenmesine muvafakat etmediği halde tanık dinlenmesinin usule aykırı olacağını»[484]
√ «Senedin ‘davacı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davacıya düşeceğini»[485]
√ «Dava konusu bonolar ‘malen’ kaydı ile düzenlenmişken, davacı ‘bonoların teminat amacıyla verildiğini’ iddia ederek, bonoların ihdas nedeni ‘tâlil ettiğinden’ somut olayda ispat külfeti davacı yanda olacağından, mahkemece ispat külfetinde yanılgıya düşülmesinin, verilen kararın bozulmayacağını»[486]
√ «Senedin ‘davacı’ tarafından talil edilmiş olması halinde ispat yükünün davacıya düşeceğini»[487]
√ «Dava konusu bononun ihdas nedeninin ‘nakden’ şeklinde belirtildiğini, davacının senedin mal karşılığı verildiğini iddia ettiğinde senedi talil etmiş olduğunu, bu durumda ispat külfetinin de davacıya düşeceğini»[488]
√ «Dosyaya sunulan dava konusu bonolardan 7 adedinde ‘bedelin nakden alındığı’ kaydının mevcut olduğu, bu durumda bono borçlusu davacının, bonodaki bu kaydın aksine ‘nakden borç almadığını’ ispat yükünün kendisine düştüğünü»[489]
√ «Davacının ‘malen’ kaydını taşıyan bir senedin ‘hatır senedi’ olarak verildiğini ileri sürmesi, davalının da ‘senetlerin verilen borç para karşılığında ve borçlunun kefil sıfatıyla ödediği paralar nedeniyle’ alındığını belirtmesi halinde, senedin davalı tarafından değil, davacı tarafından tâlil edilmiş olacağını ve ispat yükünün öncelikle davacı-borçluya düşeceğini»[490]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun ‘nakit’ karşılığı düzenlendiğini davalının ileri sürmesi halinde senedin tâlil edilmiş olacağını, ancak borçlunun ‘senet bedelini alacaklıya ödediğini’ belirtmesi durumunda bu hususun davacı tarafından ispatı gerekeceğini»[491]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan bononun, borçlu tarafından ‘mal bedeli karşılığında’ düzenlendiğinin ileri sürülmesi halinde, bu hususu ispat yükünün davacı-borçluya düşeceğini»[492]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senedin davacı ‘hatır senedi’ olduğunu, davalı ise ‘mal bedelinden doğan alacak karşılığı’ olduğunu ileri sürmesi halinde, ispat yükünün davacıya düşeceğini»[493]
b e l i r t m i ş t i r …
Yüksek mahkeme, buna karşın şu durumlarda “senedin tâlil edilmiş sayılmayacağını” ifade ederek “ispat yükünün yer değiştirmeyeceğini”;
√ « ‘İcra takibine konu bonoda ihdas nedeni bulunmadığı, bu suretle de davalının bononun verdiği nakit para karşılığı düzenlendiği’ şeklindeki beyanının senet metnini talil ettiği anlamına gelmeyeceğini, ispat yükünün yer değiştirmeyip davacıda olduğunu, ancak davacı yanın iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi yemin teklif hakkını da kullanmayacağını ifade ettiği’ gerekçeleriyle ispat edilemeyen davanın mahkemece reddine karar verilmesinin gerekeceğini»[494]
√ «Bonoyu talil eden, iddiasını kanıtlama yükümlülüğü altına girer (YHGK 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K. sy. ilamı). Somut olayda, senette borcun sebebi ‘nakden’ olarak gösterilmiş olup nakit verildiğine karinedir. Böylelikle davalı davacıya ait nakit borç verdiğini bildirerek bonodaki kaydın doğruluğunu bildirmiş, bonoda yazılı ‘nakden’ kelimesini, bir başka anlatımla bononun ihdas nedenini talil etmemiştir. Öte yandan yasada öngörülen zorunlu şekil şartları dışında diğer kısımların boş olarak doldurulup düzenlenmesi mümkün olup, tedavüle çıkarılırken doldurulmuş olması halinde, doldurulan kısımların anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiğinin davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu durumda mahkemece ‘bononun anlaşmaya aykırı düzenlendiği ve borcun bulunmadığı’ yolundaki iddiasını ispatının davacı tarafa ait olduğu düşünülmeden, ispat külfetinin davalıya yüklenerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[495]
√ «Bedel kaydı (düzenlenme nedeni) bulunmayan (yazılı olmayan) bonoların tâlil edilmiş sayılamayacağını»[496]
√ «Dava konusu bononun ihdas nedeninin ‘nakten’ olduğu gözetildiğinde davalının bononun ihdas ettiğini talil ettiğinden söz edilemeyeceği ayrıca taşınmazın satış tarihinin bononun düzenlenme tarihinden önce olmasının da bononun geçerliliğine etki etmeyeceğini, bu durumda mahkemece davacının iddiasını HMK uyarınca kanıtlayamadığından davalıya yemini teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesinin gerekeceğini»[497]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan bono hakkında, senet lehtarının ‘bononun, mal almak amacıyla nakit olarak verdiği meblağın belgesi olduğunu’ belirtmiş olması halinde, senedin tâlil edilmiş olmayacağını»[498]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bono için, davalı-alacaklının ‘altın vermek suretiyle alacaklı olduğunu’ ileri sürmesi halinde, senedin tâlil edilmiş olmayacağını»[499]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senedin davalı tarafından ‘mal satımından kaynaklandığı’nın ileri sürülmesi halinde, senedin tâlil edilmiş sayılmayacağını»[500]
√ «Bono metninin her iki tarafça da tâlil edilmiş -daha doğrusu; her iki tarafın da bononun düzenlenme nedenine (ihdas nedenine) aykırı beyanda (açıklamada) bulunmuş olması- halinde, ispat yükünün yer değiştirmeyeceğini (yani; davacıda bulunacağını)»[501]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senedin ‘şirket ortaklığının sona ermesi üzerine, şirketteki mal ve eşyalardan davacının payına düşen bedele karşılık kendisine verildiğini’ savunan davalı alacaklının bu beyanının senedin tâlili niteliğini taşımayacağını»[502]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan senedin, ‘mal karşılığı düzenlenmiş olduğu konusunda tarafların birleşmiş olmaları halinde, senedin tâlil edilmiş sayılmayacağını»[503]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senetlerin finansman amacıyla verilen paraların teminatı olduğunu, her iki tarafın da kabul etmesi halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağını»[504]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun, davalı tarafından ‘satın alınacak malın avansı’, davacı tarafından ise ‘faizle alınan paranın karşılığı’ olduğunun belirtilmesi halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağını»[505]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bonoda, davacının ‘davalıdan borç para aldığını’ belirtmesi, davalının da ‘senedin borç ilişkisi nedeniyle düzenlendiğini’ açıklaması halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağını»[506]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bononun ‘hiçbir şey karşılığı olmaksızın sırf hatır için düzenlendiğini’ belirten borçlunun, bu suretle senedi talil etmiş sayılmayacağını»[507]
√ «Bononun bir bölümünün satın alınan otomobilin teslim edilmemesi halinde tahsil edilmek üzere ‘teminat’ veya ‘faiz’ olarak kararlaştırılmış olduğunda tarafların birleşmeleri halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağını»[508]
√ « ‘Nakden’ kaydını taşıyan bir senedin davalı vekilinin ‘altın karşılığında’, davalı asilin ise ‘altın ve para karşılığında’ düzenlendiğini belirtmesi halinde, asilin beyanına üstünlük tanınarak, senedin ‘tâlil edilmediği’ sonucuna varılması gerekeceğini»[509]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan senedin ‘nakit’ karşılığı düzenlediği konusunda tarafların birleşmeleri halinde, senetteki ‘malen’ kaydının önem taşımayacağını»[510]
√ « ‘Malen’ kaydını taşıyan bonoda, alacaklının ‘borçluya para verdiğini’ savunması, borçlunun da ‘alacaklı ile aralarında hem para hem de mal alışverişi olduğunu’ belirtmesi halinde, senedin alacaklı tarafından tâli edimli sayılmayacağını»[511]
b e l i r t m i ş t i r …
V- Buraya kadar, MK. mad. 6’daki «genel kural» gereğince, ispat yükünün kime (hangi tarafa) düşeceğini belirttik. Olumsuz tespit davasına konu olan bazı uyuşmazlıklarda, taraflardan biri bir «fiili veya kanuni karine»den yararlanıyor olabilir. Bu takdirde, «fiili karine» veya «kanunî karine» lehine olan taraf, o hususu (olayı) ispat etmiş sayılır.
Eğer bir taraf, bir «fiili karine»den,[512] yararlanıyorsa, yani; bir taraf lehine bir «fiili karine» var ise; o taraf, o hususu (olayı) ispat etmiş sayılır. Ancak karşı taraf, fiili karinenin aksini ispat edebilir. Örneğin; çek, bir ödeme vasıtası olduğundan, «çeki düzenleyen keşidecinin mevcut borcu için çeki düzenlediği» kabul edilir ve çekin bu amaç dışında -örneğin, lehdara ‘borç para’ vermek için- düzenlendiğini ileri süren borçlunun bu iddiasını ispat etmesi gerekir.[513] Çünkü, ekonomik işlevleri açısından «poliçe» ve «bono» bir kredi aracı olduğu halde, «çek» bir ö d e m e aracı’dır.[514] Bu nedenle, çeki «borcunu ödeme»den başka bir amaçla -örneğin; ödünç olarak- vermiş olan kimsenin, bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Yüksek mahkeme[515] de, «ödeme aracı olan çekin, ‘borç ödeme’ dışında başka bir maksatla -örneğin; «avans», «kapora», «teminat» olarak ya da «hâmilin ileride ifa edeceği bir edime karşılık»- keşide edildiğini (düzenlendiğini) iddia eden borçlunun, bu iddiasını ispat etmesi gerektiğini» vurgulamıştır...
Eğer bir taraf bir «âdi kanuni karine»den[516] yararlanıyorsa, yani; bir taraf lehine bir «âdi kanuni karine» varsa, o taraf, o hususu (olayı) ispat etmiş sayılır, ancak, karşı taraf, karinenin aksini ispat edebilir. Örneğin; asıl olan iyiniyettir (MK. mad. 3/1). Bu nedenle, «kişisel (nisbî) defi»lere dayanılarak, vâde tarihinden önce lehdarı tarafından üçüncü kişilere ciro edilmiş kambiyo senetleri hakkında sadece hâmile[517] veya hem hâmile ve hem de keşideciye[518] karşı açılmış olan olumsuz tespit davalarında, önce «senedin karşılıksız olduğu»nun lehdara karşı -kesin delillerle- ispat edilmesi ve sonra da, «davalı - hâmilin kötüniyetli olduğu»nun -yani; dava konusu senedi, karşılıksız olduğunu bile bile, borçlunun zararına olarak, ciro yoluyla devraldığı- davacı - keşideci tarafından -tanık dahil, her türlü kanıtla- ispat edilmesi gerekir. Yani; bu tür uyuşmazlıklarda, «davalı hâmilin kötüniyetli olduğunun» ispat yükü, davacı - borçluya (keşideciye) düşer…[519]
Aynı şekilde, bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında bir itirazda bulunmazsa, o faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (TTK. mad. 23/c).[520]
VI- «İspat yükünün kime düştüğü» konusuna son vermeden önce, uygulamadaki önemi nedeni ile ayrıca belirtelim ki, kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, ispat yükü kendisine düşen tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden «onun iddiasının aksini ispat için» karşı delil gösterebilir (HMK. mad. 191). Fakat, ispat yükü kendisinde olmayan taraf, bu şekilde «karşı delil» göstermekle, ispat yükünü kendi üzerine almış olmaz... Karşı delile rağmen, durum aydınlanmamışsa, o zaman, hakim; ispat yükü kendisine düşen tarafı belirleyip, bu tarafa, «iddiasını ispat etmesi gerektiğini» bildirmelidir. Bu taraf, iddiasını ispat edemezse -ve kendisine «karşı tarafa yemin teklifinde bulunabileceği» hatırlatıldıktan sonra- dava aleyhine sonuçlandırılmalıdır.[521]
VII- Yüksek mahkeme, i s b a t y ü k ü konusunda ayrıca;
√ «Alım-satım ve komisyon anlaşması başlıklı belgeye dayanarak davacılar aleyhine icra takibi başlatılmış, aynı gün tapu devri yapılmış ve tapu devri yapılmak suretiyle harici sözleşme geçerli hale gelmiş olduğundan, harici sözleşmede yazan miktarın ödendiğini alıcının ispat etmek zorunda olduğunun mahkemece gözetilmesi gerekeceğini»[522]
√ «Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak, herkes iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, kacak tutanak nedeniyle eksik veya hatalı bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını»[523]
√ «İspat yükünün, kanunda aksi bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağını»[524]
√ «6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1 maddesinde ‘İspat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı’nın öngörülmüş olduğunu»[525]
√ «Kanunda aksi öngörülmedikçe, herkesin iddiasını ispatla yükümlü olacağı, ispat yükünün ise hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan, ileri sürdüğü vakıadan kendi lehine haklar çıkaran kimseye ait olacağını»[526]
√ «6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1. maddesinde ‘İspat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı’nın öngörülmüş olduğunu»[527]
√ «Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak, herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğunu»[528]
√ «Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yanında anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekeceği, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün kiracıya ait olacağını, yıllık kira bedeli senetle ispat sınırının üstündeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu hususun ancak yazılı delille ispatlanabileceğini»[529]
√ « ‘Dava konusu senedin kural olarak satışa konu malların teslimi nedeniyle oluşan borcun ödenmesi amacıyla verildiği’ yolundaki karinenin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını kesin delillerle kanıtlaması gerektiğini»[530]
√ «BK’nun 182. maddesine göre (şimdi; TBK. md. 207) aksi kararlaştırılmadıkça alım-satımda, alıcının ve satıcının vecibelerini aynı anda yerine getirmelerinin esas olup aksini ispat yükünü iddia eden tarafa düştüğünü ve iddia edenin iddiasını HUMK’nun 288. vd. maddeleri (şimdi; HMK. md. 200 vd.) gereğince yazılı delille ispatlaması veya karşı tarafa yemin teklifinde bulunması gerektiğini»[531]
b e l i r t m i ş t i r.
[1] Buna karşın, kendisine ispat yükü düşen tarafın ispat yükünü n a s ı l yerine getireceği -yani; ispat etmesi gereken hususu tanık dinleterek mi, yazılı delil ile mi ispat etmesi gerektiği- bundan sonraki -
Dostları ilə paylaş: |