İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə90/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   86   87   88   89   90   91   92   93   ...   111
[83]

√ «Sebepten mücerret olarak düzenlenen bonolardan dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacıların, bu iddialarını yazılı ve kesin delille ispatlamak zorunda olduklarını»[84]

√ «Kefil olunan kredi sözleşmesinde süre bulunmaması halinde, kredi sözleşmesinin süresiz olduğunun kabulü gerekeceği; bu durumda verilen kredinin ödenerek borcun kapatılmış olmasının, sözleşmeyi sona erdirmeyeceği; bu sözleşme ile bankaca borçluya yeniden kredi kullandırılması halinde, kefilin de sorumluluğunun devam edeceği, ancak davalı bankanın, dava konusu krediyi sonraki tarihli başka bir kredi sözleşmesine dayanarak kullandırılmış olması ve davacı borçlunun bu sözleşmede ‘kefil sıfatı ile’ imzasının bulunmaması halinde, yeni krediden davacının sorumlu tutulamayacağını»[85]

√ «Genel kredi ve teminat sözleşmesinin imzalandığı tarihte kefalet limiti sözleşmeye yazılmasa bile 12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sözleşme içeriğinden kredi limiti belirli olduğunda, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın bu şekilde belirlenebileceğini ve kefalet akdinin geçerli olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[86]

√ «Bonoya karşı ileri sürülen her türlü iddianın yazılı delille ispatı gerekeceği, davalı taraf tanık dinlenmesine muvafakat etmediğinden mahkemece tanık dinlenmesinin usul ve yasaya aykırı olacağını»[87]

√ «Davacı tarafından senet karşılığı olduğu belirtilerek yapılan havalelerin dava konusu senede karşılık olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalının ödemelerin başka bir alacağa yönelik olduğuna ilişkin savunmasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olmasına göre, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[88]

√ «Çekin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ve teminat olarak verildiğinin yazılı delille ispat edilmesi gerekeceğini»[89]

√ «Bononun illetten mücerret olduğu, kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içerdiği, bono altındaki imzanın inkar da edilmediği, yazılı delile karşı ancak yazılı delille borçlu olunmadığının ispatlanabileceği, davacı tarafın delil sunmadığı gibi davacı tarafın delil olarak dayandığı davalının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davacı lehine herhangi bir kaydın bulunmadığı, davacıların davasını ispatlayamadığı, davacı tarafın kötüniyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[90]

√ «Çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle verilip aksinin kanıtlanmadığı gibi bu konuda davalıya çıkartılan meşruhatlı davetiyeye rağmen davalı tarafından ticari defter ve belgelerin dosyaya sunulmadığı, çekler karşılığında ürün gönderilmediği ve dava kanıtlandığından, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[91]

√ « ‘Davalının dava konusu bonoyu dava dışı O. Y.'a almış olduğu mobilyalara karşılık boş olarak verdiği ve anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı’ gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[92]

√ «Davalılar vekilinin iddianın genişletilmesine muvafakat etmemesi nedeniyle takas mahsup isteğine değer verilmeyeceğini, davacının davasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[93]

√ «Davacının çeklerin avans olarak verildiğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[94]

√ «Davacının, ‘çekin üzerinde imzası bulunduğu ve hataen çekteki ciroların silinmeden dava dışı G. Konf. Ltd. Şti.'ne iade edildiği’ yönündeki iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı, çekin düzenli ciro zinciriyle davalı bankanın elinde bulunduğunu, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[95]

√ «Davacının davalıya borçlu olmadığını yazılı delillerle ispatlayamadığından davanın reddine, asıl ve birleşen davalarda davalı tarafın % 40 oranındaki tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekeceğini»[96]

√ «Davacının ‘çekler karşılığında kendisine mal verilmediği, teslim edilmediği’ iddiasının yazılı bir delille kanıtlanamadığı dosya içeriğiyle ortaya çıkmış bulunduğundan, davacının sabit olmayan davasının reddine karar verilmesi gerekeceğini»[97]

√ «Muris İ.M.’nin çekin keşide tarihinde ölü olup, çekin ileri tarihli çek olduğunun yazılı delille ispat edilemediği, yapılan incelemede çekteki keşideci imzasının İ.M.’ya ait olmadığı anlaşıldığından, takibe konu çekten dolayı davacıların davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, ancak yasal şartları oluşmadığından %40 (şimdi; %20) tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[98]

√ «Çek bir ödeme vasıtasıdır. Kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile çek verilir. Somut olayda davacı, davalıya sipariş ettiği mallara mahsuben dava konusu çekleri verdiğini iddia etmiştir. Bu durumda, satışın peşin satış olmadığını iddia eden davacı, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğinden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, davanın kısmen kabulüne karar verilemeyeceğini»[99]

√ «Davacının iddialarını ‘senede karşı senetle ispat kuralı’ gereğince ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[100]

√ «Nakden düzenlenen bononun nakit para verildiğine karine teşkil etmesine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[101]

√ «Savunmaya konu faturaların gerçek bir borca dayanmadığı borçlu davacının temlik edene karşı haiz olduğu bütün def'i ve itirazları temellük edene (faktoring şirketine) karşı B.K. 167/1. (yeni TBK.’nun 188/I.) maddesi uyarınca ileri sürebileceği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[102]

√ «TK'nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca boş bir senedin imzalanarak verilmesi mümkün bulunup, bunun geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, bononun tedavüle konulmadan önce unsurlarının tamamlanmasının yeterli olduğu, senedin anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğunun yazılı bir belgeyle ispatlanmasının gerektiği, takibe konu bononun TK'nın 688. (yeni TTK.’nun 776.) maddesinde belirtilen yasal unsurları taşıdığı, davacı tarafça bononun aslında başka bir şahsa verilip borcun ödendiği iddia edilmiş ise de, bu konuda yazılı bir belge sunulmadığı gibi ödenmiş bir bononun davacıya geri verilmiş olması gerekip bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, uzman bilirkişiden alınan 10/06/2011 tarihli rapora göre takibe konu bono üzerinde yapılan incelemede senedin bedel kısmında tahrifat olarak nitelendirilebilecek herhangi bir bulgunun saptanmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[103]

√ « ‘Ödemelerin tamamının aynı senetten dolayı aynı hesaba yapılmasına rağmen bir miktarının kendilerine yapıldığının kabul edilip, kalan miktarının şirkete yapılan ödeme olarak kabul edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu’ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[104]

√ «Bonolarda herhangi bir ihdas nedeni bulunmadığından, davacının bonoların bedelsiz olduğunu HUMK 290 (HMK 201) maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekeceği, davalı ise bonoların son hamili olduğundan, davalıya karşı, TK’nun 599. (yeni TTK.’nun 687.) maddesi uyarınca öncelikle bonoların bedelsiz olduğunun ispatlanmasının, sonra da davalının kötüniyetli hamil olduğunun ispatlanmasının gerekeceğini»[105]

√ « ‘Davacı kooperatifin 18.04.2004 tarihinde yapılan genel kurulundan kooperatifi 3 yıllığına müşterek imza ile temsil yetkisi verildiği, bononun tanzim tarihi olan 15.09.2007 tarihinde yeni genel kurulun henüz yapılmadığı, bonoyu imzalayan Atilla Gul’ün tek başına yetkili olmadığı’ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[106]

√ « ‘Dava konusu senedin nakden kaydını taşıdığı, davacının senedin mal karşılığı düzenlendiği hususunu yazılı delillerle kanıtlayamadığı, hatırlatılması üzerine davacı yanca teklif edilen yeminin davalı tarafça eda edildiği’ gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[107]

√ « ‘İmzaların istiklali (bağımsızlığı)’ ilkesine göre, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşıyacağı, buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlayacağı, poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunmasının yeterli olacağı, kanun yapıcının, TK.’nun 589. (yeni TTK.’nun 677.) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul ettiği, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemenin yeterli olacağı, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olmasının ciro zincirini etkilemeyeceği, mahkemece, belirtilen bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[108]

√ « ‘Davalının 15.12.2008 tarihli duruşmada davacı şirketten alacağının bulunmadığını, senetleri tanzim eden dava dışı R.K.’dan alacaklı olduğunu belirttiği, dava dışı anılan kişiye davacı tarafından BK.’nun 388. (yeni TBK.’nun 504.) maddesi gereğince vekaletnamede özel yetki verilmediği, davacının sorumlu tutulamayacağı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[109]

√ «SPK mevzuatına ve Bankacılık mevzuat ve teamüllerine aykırı hususların iddiadan öteye gidemediği, davacının hesaplarındaki işlemlerin imzaladığı sözleşmelere uygun olduğu, açığa imza atma veya sözleşmelerdeki boşlukların rıza hilafına ve zararlandırıcı şekilde doldurulduğuna ilişkin belge ve kanıt sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine, ayrıca olayda davacının kişilik haklarını ihlal eden bir eylem ya da işlem bulunmadığı anlaşıldığından manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmesi gerekeceğini»[110]

√ «TK’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile bonolarda uygulanması gereken TK’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Bu tür bono düzenlenirken veya tamamen doldurulmamış bono tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yolundaki iddiaların yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece bono geçerliliğini korur. Somut olayda bonoların takibe konulur iken tüm unsurlarının tamam olduğu anlaşıldığından olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülemeyeceğini»[111]

√ «Takip konusu senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilmediğini, davacının yemin teklif etme hakkından vazgeçtiğinden, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[112]

√ «Çek bir ödeme aracı olup, davacı tarafından dava konusu çekin ödeme dışında başka bir amaçla verildiği kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[113]

√ «Çekin ödeme aracı olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, ispat külfeti kendisinde olan davacının çeklerin avans olarak verdiğini yazılı belge ile kanıtlayamadığını, davalıya yemin de teklif etmediğinden, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[114]

√ «Takip konusu senet metninde ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ kaydı bulunduğu, bu kaydın senedin teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğine karine olduğunu, ‘malen’ kaydı taşıyan bonoya karşı menfi tespit davası açan davacının mal almadığını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[115]

√ « ‘Kural olarak çek ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiğini, davacının çeklerin avans çeki olarak verildiğine dair yazılı delil sunmadığı’ gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[116]

√ « ‘Dava konusu bononun sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu’ yönündeki iddianın yazılı delille kanıtlanması gereceğini»[117]

√ «Vadeden sonraki cironun TTK'nun 602. maddesine göre alacağın temliki hükümlerini meydana getirmiş olmasına göre, davacının lehtara borçlu olmadığını usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığından, bu def 'i davalı hamile karşı ileri süremeyecek olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[118]

√ «Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Davacı, bu karinenin ve BK.nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) madde hükmüne aykırı olarak çeklerin avans olarak davacıya verildiğini ve herhangi bir mal teslim alınmadığını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[119]

√ « ‘Davacı ile senet lehtarı G. arasındaki asıl borç ilişkisinin kamu düzenine aykırılık oluşturduğu, BK’nun 19 ve 20. (yeni TBK.’nun 26 ve 27.) maddelerine göre oluşturulan sözleşmenin batıl olduğu, davalı takip alacaklısının lehtarın damadı olduğunu, iyiniyetli üçüncü kişi olarak addedilemeyeceği lehtara karşı ileri sürülebilecek hususların davalıya karşı da ileri sürülebileceği, gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dosyası ve takip dayanağı kambiyo senedi nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, hüküm altına alınan alacağın %40'ı tutarı olan 11.600 TL kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceğini»[120]

√ «Davacı şirketin çift imza ile temsil edilmesi gerekirken, yetkili temsilcilerden biri olan davacı I.E. tarafından şirket adına imza atıldığının ve böylece adı geçenin TK.’nın 590. (yeni TTK.’nun 678.) maddesine göre şahsen sorumlu bulunduğunun ve diğer davacının teminat iddiası ile senedin sonradan doldurulduğu yönündeki iddianın kanıtlanamadığının anlaşılmasına göre, dava konusu bonolardan dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine, diğer davacı I.E.’nun davasının ise reddine karar verilmesi gerekeceğini»[121]

√ «Dava konusu senedin arka yüzünde teminat senedi olarak verildiğinin belirtildiği, senedin teminat senedi olmasının tek başına keşidecinin bu senetten dolayı borçlu olmadığı sonucunu doğurmayacağı, lehtarın bu teminata başvurma hakkının doğması halinde senede dayanarak alacak talebinde bulunmasının mümkün olduğunu»[122]

√ « ‘Davacının süresinde ve usülüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayamadığı, ayıp ihbarının yerine getirilmesi hususunun ispatında tanık dinlenemeyeceği’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[123]

√ «Faktoring şirketinin müşterisinden temliken aldığı bir alacağı takip edebilmesi için alacak bir kambiyo senedinden kaynaklansa bile faktoring sözleşmesi ile beraber alacağı doğuran temel satım ilişkisine ait fatura ve benzeri belgeleri de ibraz etmek zorunda olduğunu»[124]

√ «HUMK’nun 290 (HMK’nun 201) maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Başka bir anlatımla, senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Davalı taraf tanık dinlenmesine muvafakat etmediğine göre, somut olayda tanık dinlenmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu»[125]

√ «BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini iddia eden ve ‘dava konusu çeklerin ilerde teslimi kararlaştırılan mallara karşılık avans olarak verildiğini’ ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davacının işletme defteri tek başına iddianın kanıtlanmasına yeterli değildir. Münhasıran davalı defterine delil olarak dayanılmadığına göre, davalının defterini ibraz etmemiş olması da davacının ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kaldı ki davacının haciz tutanaklarında açıkça borcu kabul beyanı mevcut olup, bu tutanaklar ihtiyati haciz tutanağı olmadığından müzayaka altında alındığından da söz edilemez. Mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup değerlendirilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[126]

√ «Bonolar sebepten mücerret borç senetleridir. Davacı ‘dava konusu bononun muvazaalı olarak alındığını’ iddia ettiğine göre bu iddiasını HUMK’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlamakla zorunlu olacağını»[127]

√ «T.K.’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açığa senet düzenlenmesi mümkündür. Davacı senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delillerle kanıtlamak zorundadır. Boş olarak verilen senedin lehdar hanesine senedin verildiği kişinin ya da bir başka kişinin isminin yazılmasının bu kuralın geçerliliğini etkilemeyeceğini»[128]

√ «Mahkemece; ‘çekin ödeme aracı olduğu, BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aksine sözleşme veya adet olmadığı sürece satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa ettiklerinin kabulü gerekeceği, davacının çekleri sipariş ettiği mallar için verdiğini yazılı delille ispatlayamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[129]

√ «Bono borçlusunun, ‘bononun, kumar ve bahis borcu için düzenlenmiş olduğunu’ ispatla yükümlü olduğunu, bu hususun tanıkla değil kesin delillerle ispat edilebilececeğini»[130]

√ «BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini iddia eden ve “dava konusu çeklerin ilerde teslimi kararlaştırılan mallara karşılık avans olarak verildiğini” ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davacının işletme defteri tek başına iddianın kanıtlanmasına yeterli değildir. Münhasıran davalı defterine delil olarak dayanılmadığına göre, davalının defterini ibraz etmemiş olması da davacının ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kaldı ki davacının haciz tutanaklarında açıkça borcu kabul beyanı mevcut olup bu tutanaklar ihtiyati haciz tutanağı olmadığından müzayaka altında alındığından da söz edilemez. Mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup değerlendirilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[131]

√ «TK’nun 688'inci (yeni TTK.’nun 776.) maddesinde bono da bulunması gereken unsurların tahdidi olarak gösterildiği, vade tarihinin de bu unsurlar içinde olduğu ancak TK’nun 689/2. (yeni TTK.’nun 777/(2).) maddesine göre vade tarihinin bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlardan olmadığı, vade tarihi bulunmayan bononun görüldüğünde ödenmesi gereken senet sayılması gerektiği, bonoda ‘bedeli nakden arz olunmuştur’ ibaresinin bulunduğu, ‘bonodaki imzasını inkar etmeyen davacının bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu, davacı aleyhine yapılan mükerrer bir takibin bulunmadığı’ gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[132]

√ «Bononun malen düzenlendiği, ispat külfetinin davacıda olup davalının ‘mal vermediği’ yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi, yemin de teklif etmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[133]

√ «Bonolardaki imzasını inkar etmeyen davacının ‘bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu bononun teminat için verildiği ve bedelsiz kaldığı’ yönündeki iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığından davanın reddine, takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verildiğinden %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verileceğini»[134]

√ «Mahkemece, ‘TK.’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile aynı kanunun 592. maddesi uyarınca bononun sadece imzalı şekilde lehtara verilmesinin mümkün olduğu, keşidecinin bilinçli olarak bononun diğer unsurlarını doldurma yetkisini başkasına vermesi halinde senedi elinde bulunduran dilerse kendi adını, dilerse başka bir şahsın adını lehtar hanesine yazabileceği, TK.’nun 592. ve 599. (yeni TTK.’nun 680 ve 687.) maddeleri uyarınca davacının davalıya karşı def’ilerini yazılı şekilde ispat edebileceği’ belirtilerek ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[135]

√ « ‘Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[136]

√ «Mahkemece, ‘tüm dosya kapsamı ve delillere göre, davanın alım-satım akdine dayandığı BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi gereğince aksi kararlaştırılmadıkça alım ve satımda satıcı ve alıcının vecibelerinin aynı anda yerine getirilmelerinin esas olduğu, çekin avans olarak verildiği iddiasının kanıtlanamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[137]

√ «Senet metnini talil eden davacının bu iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğunu- Davanın ihbar edildiği kişinin taraf sıfatı olmadığından mahkemece verilen kararı temyiz etme yetkisinin olmadığını- Senetteki imzanın geçerliliği yönünden açılmış olan ceza davası dikkate alınarak menfi tespit davasına ilişkin bir karar verilmesi gerekeceğini»[138]

√ «Dava konusu bononun evliliğin teminatı olarak verilen bono olduğunun davacı yanca HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre kanıtlaması gerekir. Bu konuda tanık dinlenemez. Öte yandan davalı Ö.A. bononun lehtarı olup, yine ona karşı da bedelsizlik iddiasının anılan yasaya göre ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden tanık beyanı ve sosyal durum araştırması ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[139]

√ «Tamamen doldurulmamış bono tedavüle çıkarılırken ‘anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece bono geçerliliğini korur. Dava konusu senet miktarı dikkate alındığında, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre yazılı belge ile ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[140]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ‘malen kaydı bulunan kambiyo senetlerinin karine olarak teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğinin kabulü gerektiği, bu karinenin aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delillere kanıtlanamadığı, senetleri ciro yoluyla devralan 3. kişinin kötü niyetle hareket ettiğinin sübut bulmadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine, ihtiyati tedbir nedeni ile alacağına geç kavuşan davalı şirket lehine kötü niyet tazminatına’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[141]

√ «Aslolanın peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ödendiği, çekin bir ödeme vasıtası olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, ‘ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak çek verildiğini ancak malın teslim edilmediğini’ ileri süren davacının HUMK’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca iddiasını kanıtlaması gerekeceğini»[142]

√ «BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca ‘hilafına âdet veya mukavele mevcut değil ise, satıcı ile alıcı borçları aynı anda ifa etmekle mükelleftir.’ Anılan yasa hükmüne göre, aslolan peşin satıştır. Peşin satışta mal ile bedelin aynı anda verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden davacının yazılı delille iddiasını kanıtlaması gerekir. Çek bir ödeme vasıtası olup, bir borcun tasfiyesi için verildiğine karine teşkil eder. Buna göre somut olayda çekin avans olarak verildiğinin ispat külfeti davacıdadır. Mahkemece, bu yönler gözetilmeksizin ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[143]

√ «Senet malen düzenlenmiş olup, güvence bedeli olarak verildiğinin ispat yükü davacı borçludadır. Davacı bu iddiasını yazılı delille kanıtlamalıdır. Mahkemece, bu yönde davacıya yazılı delillerini sunması için mehil verilerek, toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[144]

√ «Bonoda malen kaydı bulunduğuna göre, davacıya bu bono karşılığında mal teslim edildiğinin kabulü gerekir. ‘Kendisine mal teslim edilmediğini’ iddia eden davacının, bonoya karşı bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Başka bir anlatımla, somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[145]

√ «Mahkemece, ‘iddia, savunma, toplanan delillere göre çekin bir ödeme vasıtası olduğu, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiği, BK.’nun 182/2. maddesi uyarınca aslolan peşin satış olduğu, peşin satışta malın ve bedelin aynı anda verildiğinin kabulü gerektiği, davacının kendisine malların teslim edilmediğini yazılı delil ve taraf yemini yoluyla ispatlayamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[146]

√ «Davacı, ‘dava konusu çek karşılığında davalının kendisine mal teslim etmediğini, bu nedenle çekin karşılıksız kaldığını’ iddia etmiş, davalı vekili ‘müvekkilinin davacıya satıp teslim ettiği mallara karşılık dava konusu çekin verildiğini’ savunmuştur. Bu durumda somut olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu yolundaki yerel mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik yoksa da kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiğinden ve BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiği yönünde yasal karine bulunduğundan, davacının çek ve peşin satışla ilgili yukarda sözü edilen karinelerin aksi yönündeki iddiasını HUMK.’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekir. Mahkemece anılan bu yönler gözetilmeden ve davalının dayandığı irsaliyeler de değerlendirilmeden, sadece ticari defterlerle sınırlı olarak inceleme yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[147]

√ «Mahkemece, ‘toplanan delillere göre, dava konusu senedin nakden kaydıyla düzenlendiği, hazırlık soruşturması sırasında dava dışı kişinin senedin davacıya verilen borç para karşılığında düzenlendiğini beyan ettiği, davacının senetteki ihdas nedeninin aksini ispatlayacak yazılı delil sunamadığı, taşınmaz satışıyla ilgili protokolde dava konusu senede ilişkin hüküm bulunmadığı, hazırlık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı, cezai müeyyide gerektiren fiil hakkında da yemin teklif edilemeyeceği’ gerekçeleriyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[148]

√ « ‘Senette ihdas nedeninin yazılmamış olmasının senede karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak hukuki işlemlerin yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini ortadan kaldırmayacağı, davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının da usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı’ gerekçesiyle davacının ve davalının tazminat talebinin reddedilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[149]

√ «Dava konusu bononun ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ kaydını taşıması teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı, bu karinenin aksini yani ‘malı kendisine teslim edilmediğini’ usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bu yön düşünülmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[150]

√ «Davacının ‘senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[151]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ‘bonoların mücerret borç ikrarını içeren belgelerden olduğu, TK.’nun 690 ve 590. (yeni TTK.’nun 778 ve 678.) maddelerine göre açık bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, davacının iddiasını yazılı belge ile ispat edemediği gibi davalı yana yemin teklifinde de bulunmayacağını bildirdiğinden davanın ve şartları oluşmadığından davalının tazminat isteminin reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[152]

√ «Davacının ‘davaya konu çeklerin hatır çeki olduğunu’ yazılı belge ile ispatlayamadığı, davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmasına rağmen davalıların usulune uygun tebligata rağmen duruşmaya gelmeyerek, yeminden kaçınarak, yemin konusu olan maddi vakıayı kabul etmiş sayılacakları, bu sebeple davacının bu davalılara karşı iddiasını ispatladığı, diğer davalı factoring şirketinin ise ‘kendisine devir ve temlik edilen çeklerin, mal ve hizmet satışından doğduğunu’ ispatlayamadığı, ‘davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine ve davalı factoring şirketinin haksız ve kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması sebebiyle tazminata hükmedilmesine yer olmadığına’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[153]

√ «Menfi tespit talebine ilişkin davada, kural olarak senedin malen kaydını taşıması halinde malın teslim edildiği ve karşılığında senet alındığının kabulünün gerekeceği, bunun aksini iddia eden davacının malın teslim edilmediğini yazılı delille kanıtlamasının gerekeceğini, bu nevi davalarda ispat külfetinin davacıda olacağını»[154]

√ «Mahkemece, ‘davacının teminat senedi iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı, davacı yanca teklif edilen yeminin davalı tarafça yerine getirildiği’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[155]

√ «Davalı R. O.’nun dava konusu bonoda herhangi bir sıfatı bulunmadığının senet metninden anlaşılmakla, senedin borçlusu davacı lehdarı ise Y. D. olduğu, bu olgular karşısında ‘dava konusu bononun davalı R.’ye vekalet ilişkisi nedeniyle boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu’ yönündeki iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[156]

√ «BK.’nun 182. (yeni; TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelinin aynı anda verildiği konusunda yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden ve ‘çeklerin ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak verildiğini’ iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Mahkemece bu ilkeler gözetilmeksizin ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[157]

√ «Dava bonoya karşı açılan menfi tespit davasıdır. Davacı malen kaydı taşıyan senede karşı teminat senedi iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekeceğini»[158]

√ «BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini iddia eden ve ‘dava konusu çeklerin ilerde teslimi kararlaştırılan mallara karşılık avans olarak verildiğini’ ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davacının işletme defteri tek başına iddianın kanıtlanmasına yeterli değildir. Münhasıran davalı defterine delil olarak dayanılmadığına göre, davalının defterini ibraz etmemiş olması da davacının ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kaldı ki davacının haciz tutanaklarında açıkça borcu kabul beyanı mevcut olup bu tutanaklar ihtiyati haciz tutanağı olmadığından, müzayaka altında alındığından da söz edilemez. Mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup değerlendirilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[159]

√ «Kaçak elektrik tespit tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar resmi belge sayılacağını»[160]

√ «Kural olarak çekin bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulünün gerekeceği, BK’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca ‘aslolan peşin satış olup, peşin satışa konu mal ve satış bedeli aynı anda ifa edilir’ kuralının aksini iddia eden davacının çeklerin avans olarak verildiğini ve malın teslim edilmediği yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlamasının gerekeceği başka bir anlatımla somut uyuşmazlıkta ispat yükünün davacı tarafta olacağını»[161]

√ «Bonolarda ihdas nedeninin malen olduğu malın teslim edilmediği yolundaki iddianın davacı tarafından kanıtlanmasının gerekeceği, davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi yemin de teklif etmediği davada, davanın kanıtlanamadığı, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[162]

√ «Çekin kural olarak havaleden ibaret, kayıtsız şartsız bir ödeme aracı olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekeceğini, bu kuralın aksini iddia eden davacının iddiasını kanıtlaması gerekeceğini yani ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu»[163]

√ «Davaya konu senetlerde, senetlerin kira bedelinin karşılığı olarak verildiğinin yazılı olmadığı, bu hususun kesin delille ispatı gerekeceğini»[164]

√ «Mahkemece ‘yapılan yargılama sonucunda; TK.’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanan aynı yasanın 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bu tür bir bono düzenlenirken veya tamamı doldurulmamış bir bono tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile ispatlanmadığı sürece bono üzerindeki yazılı rakam ve tarihlerin geçerliliğini koruduğu, bu bağlamda bononun lehtar hanesi boş bırakılarak başkasına tevdiinin de mümkün olduğu, senedi alan kişinin, lehtar hanesine kendi adını yazabileceği gibi, senedi lehtar hanesi boş olarak diğer bir kişiye de verebileceği, bu durumda senette lehtar olarak yazılı olan kişinin hukuken hamil sayılacağı gözetilerek, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlayamadığından davanın reddine’ karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[165]

√ «Senedin iptalini isteyen davacının HMK 201. maddesi gereğince yazılı delil ibraz etmesi gerekeceği, icra takibinin tedbir kararı ile durdurulması durumunda, alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması sebebiyle davalı-alacaklı lehine %20 tazminata hükmedilebileceğini»[166]

√ «Çek bir tediye vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğini, kabulü gerekir. Çekin bu amacın dışında bir nedenle verildiğinin davacı tarafından HUMK.’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) ve devamı maddeleri gereğince ispat edilmesi gerekeceğini»[167]

√ «Davacının ispat yükü kendisinde olduğu hallerde, iddialarını uygun delillerle ispatlaması gerekeceğini»[168]

√ «Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesinde ise aksine adet veya sözleşme mevcut değil ise satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları hükme bağlanmıştır. Bu durumda ‘verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[169]

√ «Davacının ‘senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[170]

√ « ‘Sadece isim-soyadı ve imzalı olan bononun diğer unsurları doldurulmadan teminat olarak verildiğine’ dair iddianın, icra dosyası, bono, Cumhuriyet Savcılığı dosyaları, toplanan delillere göre davacı tarafın ‘bononun teminat bonosu olduğunu’ yazılı delille ispat edemediği, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ‘bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğu’nun anlaşılmasıyla, ‘menfi tespit davasının reddi ile şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat istemin reddine’ karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığını»[171]

√ «Bonoyu düzenleyen davacının HMK’nun 201. maddesi uyarınca ‘borçlu olmadığını’ yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[172]

√ «Uyuşmazlık, ‘nakden’ kaydı bulunan bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, bononun teminat amacıyla verildiğini iddia etmiş, davalı ise ‘senedin verilen borç para karşılığında düzenlendiğini’ savunmuştur. Bu durumda davacının senede yönelik iddiasını HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi gereğince yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[173]

√ «Davacı, ‘dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini’ iddia etmiştir. Davalı ise teminat iddiasını kabul etmemiştir. Kural olarak çekin bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Davacı bu kuralın aksini iddia ettiğine göre iddiasını yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[174]

√ «Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesinde ise aksine adet veya sözleşme mevcut değil ise, satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları hükme bağlanmıştır. Bu durumda ‘verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[175]

√ «Malen kaydını taşıyan bonoda davacı ‘bonolar karşılığı mal teslim edilmediğini’ iddia etmesi halinde bu iddiasını mahkemede yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğunu»[176]

√ «Dava çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda davacı ‘dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini’ iddia ettiğine göre, kuralın aksi yönündeki bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[177]

√ «Davacı ‘senedin teminat senedi olduğunu’ iddia etmiştir. HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre bu iddianın usulüne uygun yazılı delille kanıtlanması gerekirken, tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilmesinde isabet görülmemişse de, davalı vekilinin dosyaya sunduğu dilekçesinde ve temyizinde ‘bir an için teminat senedi olduğunun kabulü halinde’ şeklinde beyanda bulunmuş olması karşısında, mahkemece, senedin teminat senedi olarak kabulü durumunda, teminat vasfının devam edip etmediği konusunda taraf delilleri toplanıp karar yerinde tartışılarak varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönün eksik bırakılması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[178]

√ «Uyuşmazlığın, ihdas nedeni bölümünde ‘malen’ kaydı bulunan bonodan kaynaklanmakta olup, davacının bu bono karşılığında teslim edilmesi gereken malın teslim edilmediğini iddia ettiği, davalının, senet metnini talil etmediğine göre ispat külfetinin davacıda olup, davacının senede karşı ortaya koyduğu iddiasını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamasının zorunlu olduğunu»[179]

√ «Davacının ‘senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[180]

√ « ‘Senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu’ iddia eden taraf, bu iddiasını HUMK’nun 290. maddesi (şimdi; HMK. md. 201) uyarınca yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğunu»[181]

√ «Bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispatlanacağı veya yemin teklifi hakkını kullanılması gerektiği, aksi takdirde verilen tedbir kararı nedeniyle alacağın geç alınması nedeniyle %40 (şimdi; %20) kötüniyet tazminatına hükmedileceğini»[182]

√ «Davaya konu çekin TTK’nun hükümlerine göre geçerli olduğu ve mücerret borç ikrarını havi belge olduğu, teminat senedi olmayıp ödeme belgesi niteliğinde bulunduğu, çekin geçerliliğine dair itiraz olmadığı, davacının ‘çek nedeniyle borçlu olmadığını’ yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilebileceğini»[183]

√ «Dava konusu bonoda; bedelinin ‘malen’’ alındığı kaydı bulunduğundan, bononun borca konu malın teslim edildiğine ilişkin yazılı delil niteliğinde olduğu ve davacının ‘malın teslim edilmediğini’ ispatlayamadığı, yazılı delil sunmadığı, davacının teklifi üzerine davalının yemin eda etmesinden dolayı mahkemece verilen ‘davanın reddine’ ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığını»[184]

√ «Davalıya yapılan cironun ibrazdan sonra olması nedeniyle ibraz tarihinden sonra yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olup, alacağın temlikinin yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceğini»[185]

√ «Senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille ispatlanması gerektiği, bonoların sebebinin talil edilmediği, ‘davacı tarafından yazılı belge ibraz edilmediği’ belirtilerek, ispat edilemeyen davanın mahkemece reddine karar verilmesi gerekeceğini»[186]

√ «BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesi uyarınca aslolan peşin satıştır. Buna göre aksine âdet veya mukavele mevcut değil ise, satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftir. Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Bu ilkeler çerçevesinde davacının öncelikle ‘satışın peşin olmadığı, çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği’ iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Dosyaya sunulan ... tarihli ‘tahsilat makbuzu’ başlıklı belge fotokopisi üzerinde davacının iddiasını doğrulayabilecek nitelikte açıklamalar bulunmakta ise de, bu açıklamaların kim tarafından yazıldığı, belgenin aslının bulunup bulunmadığı ve davalıyı bağlayıp bağlamadığı konularında araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Öte yandan hüküm davanın taraflarına yönelik olarak kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen yönler gözetilmeden yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan 3. kişilerin haklarını etkileyecek şekilde ‘dava konusu çeklerin davacıya iadesi’ biçiminde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[187]

√ «Kambiyo senetlerinde nakden kaydı bulunduğu, davacının MK’nun 6. maddesi gereğince kaydın aksini ispat etmesi gerektiği, imzanın inkar edilmediği, ‘senetlerin bedelsiz oldukları’nın yazılı belgeyle ispat edilmesinin gerekeceğini»[188]

√ «Dava konusu bonoda, davacı keşideci durumda olup, bononun lehtar A.E.’nin temlik cirosuyla davalıya intikal ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bono metninde ya da bononun arka sahifesinde ‘teminat amacıyla devredildiğine’ ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bonolar, sebepten mücerret borç senetleri niteliğinde olduğundan ve davalı banka hamil durumunda bulunduğundan, her şeyden önce davacının teminat iddiasının HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekmektedir. Öte yandan TK.’nun 599. (yeni TTK.’nun 687.) maddesi uyarınca ‘hamilin senedi kötüniyetli iktisap ettiği’ kanıtlanmadıkça keşideci ile lehtar arasındaki ilişkiden kaynaklanan def’iler iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Mahkemece belirlenen bu yönler gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[189]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonunda ‘MK’nun 6. maddesi gereğince herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davacının senetlerin şirket borcundan dolayı teminat senedi olarak verildiği yolundaki iddiasını HUMK’nun 288 ve 290. (yeni HMK.’nun 200 ve 201.) maddeleri gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği, malen kaydının davacıya mal verildiğine karine olduğu, aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilebileceğini»[190]

√ «Kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan davacının, ‘kredi ve kefalet limitlerinin sonradan doldurulduğu’ iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerekeceği gibi, sözleşmenin doldurulmasında farklı renkte ve tonda kalemlerin kullanılması, söz konusu limit miktarının sonradan yazıldığının kanıtı olamayacağı, ‘sözleşmenin boş olarak imzalandığı ve düzenleme anında geçersiz olduğu’ iddiasının, usulüne uygun delil ile ispatlanması gerekeceğini»[191]

√ «Davacının, iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[192]

√ «Dava konusu bonoda ihdas nedeni olarak ‘nakden’ kaydı mevcut olmasına rağmen, senedi talil eden tarafın bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini»[193]

√ «Dava konusu bononun ihdas nedenini talil eden tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğunu»[194]

√ «Senette sadece ‘teminattır’ ibaresinin yazılı olması, o senedin "teminat senedi" sayılmasını gerektirmeyeceğini»[195]

√ «Davacı ‘dava ve takibe konu senedin teminat amaçlı verildiğini’ iddia etmiş, davalı hamil ise ‘komisyon ücreti alacağına karşılık senedi davacıdan aldığını’ savunmuştur. Bononun ihdas nedeni bölümünde ‘nakden’ ibaresi bulunmaktadır. Bu durumda davacının ‘senedin teminat amacıyla verildiğini’ yazılı delille kanıtlaması gerekir. Bu durumda, senede karşılık tanık dinlenebilmesi ancak HUMK.’nun 289. (yeni HMK.’nun 200.) maddesinde yazılan koşullarla mümkündür. Mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilmeden, davacı iddiasını tanıkla ispatına imkân tanınarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[196]

√ «Davacının ‘senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[197]

√ « ‘Senedin boş olarak imzalandığı ve karşılığının bulunmadığının tespiti’ iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[198]

√ «Menfi tespit davalarında, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olacağı; davacının ‘davalıdan satın alınan mallara karşılık dava konusu çeklerin verildiğini ancak yazılı bedeli karşılayacak miktarda malın tarafına teslim edilmediği’ iddiasını, BK.nun 161. (yeni TBK.’nun 182.) maddesi karşısında iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[199]

√ «Dava konusu senetlerde ‘malen’ veya ‘nakden’ kayıtlarının bulunmadığı, her iki tarafın bonoların malen verildiğini kabul ettikleri için senetlerin talil edilmediği, dolayısıyla bedelsizlik iddiasının davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, davacı tarafından davalı şirketin eski hissedarına verilen 70.000,00-TL değerinde iki bono sunularak ‘bunların hisse devri için olduğu’ belirtilmişse de, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bu bonolara itibar edilemeyeceği, tedbir kararının uygulanmaması nedeniyle davalının tazminat talebinin reddi gerekeceğini»[200]

√ « ‘Mahkemece, imzalı boş kağıdı karşı tarafa veren kimsenin belge üzerinde kendisini zarara sokabilecek mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilmesi gerektiği, TK’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açığa imza atılmak suretiyle tanzim olunan senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ispat edilmedikçe geçerli olduğu, HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre ise de senede karşı her türlü iddianın yazılı delille ispatının gerektiği, davacı tarafın yazılı delil sunamadığı, davalının senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurmadığına ve senetten dolayı kendisine ödeme yapılmadığına ilişkin olarak yemin ettiği’ gerekçesiyle mahkemece davacının davasının reddine karar verilebileceğini»[201]

√ «Dava konusu senette teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmayacağından kambiyo senedi geçerli olup, senede karşı iddiaların HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille ispatının gerekeceğini»[202]

√ « ‘Davaya konu çeklerin, davalıya avans olarak verildiği’nin yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceğini»[203]

√ «Davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlayamadığı, davalı tarafından daha önce alınan 16 adet senedin belge ile davacıya iade edildiği, borcun yenilendiğine dair senetlerin davacı tarafından davalıya verildiğinin makbuz ile ispat edildiği, davacının defterlerinde davalıdan alacaklı görünmesine rağmen lehine delil olmadığı,davalı defterlerinin lehine delil olup,davacıdan davaya konu bonolar kadar alacaklı olduğuna, ilk alınan senetlerin davacıya iade edilmiş olması sebebiyle davanın reddi ile davacı aleyhine %40 oranında tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[204]

√ «İİK.’nun 72/IV maddesi uyarınca olumsuz tespit davasının reddi halinde talebi olmasa dahi davalı yararına mahkemede re’sen tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[205]

√ «Uyuşmazlık ihdas nedeni hanesi açık bırakılmış olan bonodan kaynaklanmaktadır. Davalı ‘bononun davacıya verdiği borç para karşılığında düzenlendiğini’ savunmuş, davacı ise ‘dosyaya sunulan ve dava dışı şirketle davacı arasında imzalanan sözleşme ile ilişkili olduğunu iddia ettiği bononun sözleşmede bahsi geçen makinenin iade edilmesi nedeniyle karşılıksız kaldığını’ iddia etmiştir. Davalı anılan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi sözleşmede dava konusu senede ilişkin bir açıklamada bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının senede karşı ileri sürdüğü iddialarını HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği, yazılı delil sunamaması halinde ise delilleri arasında ‘vs delil’ demek suretiyle yemin deliline de dayanıldığından, yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[206]

√ «Davacı tarafın ‘takibe konu senedin meydana gelen trafik kazasının zararlarına karşılık verildiği ve zararın da sigorta şirketince karşılandığı’na dair iddialarını, yazılı ve kesin delille ispatlaması gerekeceğini»[207]

√ «Kural olarak havale bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla yapıldığının kabulü ‘yapılan ödemenin dava konusu senetle ilgisinin olmadığı ve başka bir alacağa yönelik olduğunun’ yazılı delille ispatı gerekeceğini»[208]

√ «Dava konusu bonoda ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ ibarelerinin yer aldığı, bononun satılan mal karşılığında düzenlediğinin tarafların da kabulünde bulunduğu, ancak davacının bonoda rakamla yazılı miktar kadar borçlu olduklarını, bunun dışında borçlu bulunmadıklarını, bononun yazı ile olan bedel kısmının davalı tarafça sonradan doldurulduğunu iddia ettiği, bu durumda HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca davacının bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamasının gerektiği, öte yandan TK’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken 588/1. (yeni TTK.’nun 676/(1).) maddesi uyarınca poliçe bedelinin hem yazılı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazıyla gösterilen bedele itibar edileceği, dava konusu senette tahrifat iddiası bulunmadığına göre, TTK’nun anılan hükümlerinin gözetilerek mahkemece bir karar verilmesi gerekeceğini»[209]

√ «Davacının ödeme iddiasında bulunduğu ve dosyaya ödeme belgeleri sunduğu davada, davalı ise ‘ödemelerin dava konusu senetlerle ilgisinin olmadığını, davacı ile aralarındaki açık hesap ilişkisi nedeniyle yapıldığını’ savunmuşken, ‘ödemelerin başka bir alacağa ilişkinin bulunduğu’ yönündeki savunmanın davalı tarafça yazılı delille ispatlanması gerekeceğini»[210]

√ «Davalı duruşmadaki beyanında ve C. Savcılığındaki ifadesinde “ihdas nedeni olarak ‘malen’ kaydı bulunan bononun borç para karşılığında düzenlendiğini” savunarak bononun veriliş nedenini talil etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalı yandadır. Bu durum mahkemenin de kabulündedir. Ancak mahkemece tanık dinlenilmesinin mümkün olduğu kabul edilerek ve tarafların tanıkları dinlenerek hüküm kurulması yoluna gidilmiştir. Dava konusu bonoda ‘malen kaydı’ bulunduğuna göre, davalının ‘bu bono karşılığında davacıya borç verdiğini’ yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davalı taraf delil listesinde “vs. yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. O halde mahkemece davalının davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu yön düşünülmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulması hükmün bozulmasına neden olacağını»[211]

√ «Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesinde ise ‘aksine âdet veya sözleşme mevcut değil ise, satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları’ hükme bağlanmıştır. Bu durumda ‘verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[212]

√ «Altındaki imzanın imzalayana ait olduğu tespit edilen bir ibranameye karşı iddiaların yazılı delille ispatlanabileceğini, tanık dinlenemeyeceğini»[213]

√ «Açığa imza atılarak senet düzenlenebileceği, böyle bir senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden tarafın, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[214]

√ «Senette bulunan ‘malen’ kaydı malın teslim edildiğini ispatlamakta olup bunun aksinin aynı kuvvette bir delille kanıtlanması gerektiğini»[215]

√ «Senette ihdas nedenini talil eden tarafın iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerektiğini»[216]

√ «Hamiline yazılı olan çekin sadece tesliminin yeterli olup, hamilin temel ilişkiyi kanıtlamak zorunda olmadığını»[217]

√ «Dava konusu bonoların ihdas nedeni hanesinde ‘nakden’ ibaresinin bulunduğu, davalının, bononun borç para karşılığında düzenlendiğini savunduğu, davacının ise, karşılıksız olduğunu iddia ettiğini, bonoların kooperatifi temsile yetkili çift imzayı ihtiva ettiğinin ihtilafsız olduğu durumunda, bononun bedelsiz olduğunu iddia eden davacının, bu yöndeki iddiasını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olduğu, yazılı delil sunulmaması halinde ise, dava dilekçesinde ‘her türlü delil’ denilerek yemin deliline de dayanılmış olduğundan, davacının davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceğini»[218]

√ «Taraflar arasında senetten doğan borç ilişkisi bulunmakta olup, davacı tarafın ‘davalıya gönderdiği havalenin söz konusu borç için yapılan ödeme olduğunu’ iddia ettiği, davalı tarafın ise ‘bu ödemenin başka bir ilişki sebebiyle gerçekleştiğini’ savunduğu, bu durumda ‘yapılan ödemenin başka bir borç ilişkisi için gerçekleştirildiğini’ davalı tarafın ispatlamakla yükümlü olduğunu»[219]

√ «Davacı, ‘lehdar hanesi boş bir teminat verdiğini, davalı tarafça anlaşmaya aykırı olarak lehdar hanesinin doldurulup senedin takibe konulduğu’ iddiasını yazılı delille ispatlamasının gerekeceğini ve yemin teklif hakkının da bulunduğunun hatırlatılmasının gerekeceğini»[220]

√ «Bonolara karşı ileri sürülen her türlü iddia ve savunmanın HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Somut olayda bu unsur eksik olmasına rağmen bonoların tanzim tarihlerinde aynama olduğu görülmekle, adli tıp raporunda tanzim tarihindeki oynamanın tahrifat olup olmadığı belirlenmemişse de, bunun da araştırılmasının gerekeceğini»[221]

√ «Davacı, çeklerin ödeme aracı değil, eski çeklerin yerine (yenileme amacıyla) verildiğini iddia ettiğinden yani ‘tecdit’ iddiasında bulunduğundan, BK. 114 (şimdi; TBK 133) uyarınca, davacının bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[222]

√ «Bono sebepten mücerret borç senedi olması sebebiyle, dava konusu bononun teminat senedi olduğu iddia edildiğinden, bu iddiaların HUMK’nun 288 (yeni HMK.’nun 200) vd. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[223]

√ «Dava konusu bonoda ‘malen’ kaydı bulunmaktadır. Bu kayıt malın teslim edildiğini gösterir. Davacı ‘senedin kendisine teslim edilecek mal karşılığında düzenlendiğini ancak mal tesliminin gerçekleşmediğini’ iddia etmektedir. O halde davacının, bu yöndeki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[224]

√ «Davacı ihdas nedeni bölümünde ‘malen’ yazılı olan bononun teminat amacıyla verildiği iddia etmiş ise, bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[225]

√ «Dava konusu senedin emtia (mal) karşılığı düzenlendiğinin senedin ihdas nedeni bölümündeki açıklamadan anlaşıldığı davada, davacının ‘bu senet karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ iddiasını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille ispatlamasının gerekeceğini, ispat külfetinin davacıda olacağını»[226]

√ «Davacı ‘dava konusu senedin davalının eczanesinin devredilmesi karşılığında verildiğini’ iddia etmiş, ‘davalı ise davacıya verdiği borç para karşılığında senedin düzenlendiğini’ savunmuştur. Senette ihdas nedeni yazılı değildir. Bu durumda mahkemece HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi hükmü gözetilerek, davacının senede karşı ileri sürdüğü iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği düşünülmeden, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[227]

√ «Senet miktarı gözetildiğinde, ‘senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu’ iddiası ile ‘ödeme’ iddialarının yazılı delille -açılan menfi tespit davasında- ispat edilmesi gerekeceğini»[228]

√ «Davacı ‘takibe konu bononun ikrah altında alındığını ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmaması nedeniyle bononun bedelsiz olduğunu’ ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. ‘Bononun zorla alındığı’ davacı tarafından ispat edilemediği gibi, davalı ceza mahkemesinde açılan dava sonucunda beraat etmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda davacının bedelsizlik yönünden inceleme yapılmalıdır. Bedelsizlik iddiasında ispat yükü davacıda olup, davacının ‘senedin bedelsiz olduğunu’ yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[229]

√ «Davacının ‘senedin teminat senedi olduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[230]

√ «TK'nun bonolarda da uygulama olanağı bulunan 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bu halde senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ispatının HUMK'nun 290. maddesine göre yazılı delil ile olmak kaydıyla davacı keşideciye ait olduğunu»[231]

√ «Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Davada ‘davacının senedi ciro ettikten sonra davalının çalıp doldurarak kendisini hamil haline getirdiği’ iddiasına karşı çıkan davalı böyle ‘bir durumun sözkonusu olmadığını’ ileri sürerek gerekçeli inkârda bulunmuştur. Davacı iddiasını yazılı delille ispatlayamamıştır. Ne var ki, davacı delil listesinde açıkça ‘yemin’ deliline de dayanmıştır. Bu itibarla davacının iddiasını ispatta dayandığı yemin delili çerçevesinde gerekli hatırlatma ve teklif yapılmak ve sonucuna göre karar vermek gerekeceğini»[232]

√ «Dava konusu bonoda ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ ibarelerinin yer aldığı, bononun satılan mal karşılığında düzenlediğinin tarafların da kabulünde bulunduğu, ancak davacının bonoda rakamla yazılı miktar kadar borçlu olduklarını, bunun dışında borçlu bulunmadıklarını, bononun yazı ile olan bedel kısmının davalı tarafça sonradan doldurulduğunu iddia ettiği, bu durumda HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca davacının bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamasının gerektiği, Öte yandan TK’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken 588/1. (yeni TTK.’nun 676/(1). maddesi uyarınca poliçe bedelinin hem yazılı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazıyla gösterilen bedele itibar edileceğini, dava konusu senette tahrifat iddiası bulunmadığına göre TTK’nun anılan hükümlerinin gözetilerek mahkemece bir karar verilmesinin gerekeceğini»[233]

√ «Senetteki imzanın, murise ait olduğu kesin olarak saptanmadan, mirasçıları bu senetten dolayı sorumlu tutmanın mümkün olmadığını»[234]

√ «Dava konusu senedin bedel hanesinde tahrifattan önce hangi bedelin yazılı olduğu tespit edilemediğinden ise menfi tespit isteminin kabulü gerekeceğini»[235]

√ «Sahtelik def'inin mutlak def'i olup herkese karşı ileri sürülebileceğini»[236]

√ «Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekeceğini»[237]

√ «Senedin ihdas hanesi bölümünde yazılandan başka bir sebeple verildiği iddiasının, yazılı delille ispatı gerekip, ‘senedin gayri ahlaki amaçla verildiği’ yönündeki iddianın tanıkla ispat edilemeyeceğini»[238]

√ « ‘Dava konusu bononun tanzim ve vade tarihlerinin anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğu’ iddia edilmiş ise de, bu iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[239]

√ «Dava konusu senedin ihdas bölümünde malen ibaresi bulunmasına rağmen alınan borç para karşılığında düzenlendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı durumda, davacı senedin borç para karşılığı lehtar hanesi boş bırakılarak düzenlendiğini ve bedeli ödendiği halde kendisine iade edilmeyip lehtar hanesine davalının ismi yazılarak aleyhine takibe girişildiğini iddia etmiş ise, davacının iddiasını yazılı delille kanıtlamasının gerekeceğini»[240]

belirtmiştir.


Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   86   87   88   89   90   91   92   93   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin