I- Senetle ispat zorunluluğu:
Bilindiği gibi, HMK. 200 gereğince; «yapıldığı zamanki kıymeti 2500 lirayı geçen hukukî işlemlerin senetle ispat edilmesi» gerekir. Bu nedenle, birer «hukukî işlem» olan;«ödeme»[3] [4], «faturanın karşı tarafa verildiği»[5] nin y a z ı l ı d e l i l ile ispatı gerekir. «Teslim» de hukukî işlem niteliğini taşıdığından[6] kural olarak yazılı d e l i l ile ispat edilebilir. Ancak bazı teslim işlemlerinin tanıkla da ispat edilmesi gerektiğine ileride[7] tekrar değinilecektir.
Senet; «bir kimsenin düzenlediği (ya da düzenlettiği) ve kendi aleyhine delil teşkil eden yazılı belge»[8] olduğundan, düzenleyenin el ile atılmış imzasını taşımadığı için fotokopisenet sayılmaz.[9] Fotokopinin, “delil başlangıcı” sayılıp sayılmayacağı da doktrinde tartışmalıdır. Bunun «delil başlangıcı» sayılacağını kabul edip, bu konuda «tanık dinlenebileceğini belirtenler olduğu gibi,[10] -özellikle «fotomontaj usulüyle elde edilmiş olabileceğini» ileri sürerek yani sahteliği tehlikesi ile- «delil başlangıcı sayılmayacağını» kabul edenler[11] de vardır... Kanımızca, fotokopiyi -sahteliği ileri sürüp kanıtlamadıkça- delil başlangıcı olarak kabul etmek, ona hiç değer vermemekten daha isabetlidir. Diğer delillerle -fotokopi üzerinde imza incelemesinin yapılabileceği bugün teknik bakımdan sakıncalı bulunduğundan- özellikle «tanık» beyanları ile birlikte değerlendirilmesi uygun olacaktır.11a Yüksek mahkemenin konumuz bakımından benimsediği görüşü açıklayan bir içtihadına rastlamadık...
«Senet alınmasının -maddi ve manevi bakımdan- imkânsız olduğu» bazı hallerde, değeri ikibin beş yüz liradan fazla olan hukukî işlemlerin «tanık» ile ispat edilebileceği yasa koyucu tarafından ayrıca öngörülmüştür (HMK. mad. 200/(1) vd.). Örneğin; konumuz bakımından, «senedin ‘başlık parası’ yerine (başlık borcu olarak) düzenlendiği» iddiasının HMK. mad. 203/b gereğince tanıkla ispat edilebilmesi gerekir.[12] Yüksek mahkeme ise, bu konuda «genel ahlâk ve adaba aykırı bir maksadı sağlamaya yönelik bulunması nedeniyle» tanık dinlenebileceğini kabul etmemiştir.[13]
«Senet alınmasında imkânsızlık bulunduğu için tanıkla ispatın mümkün bulunduğu durumlar» yasada (HMK. mad. 203) sayılarak (tahdidi olarak) belirtilmiştir. Yasada öngörülen bu durumlar dışında tanık deliline başvurulamaz.
II- Yüksek mahkeme yazılı delil ile ispatı gereken iddia (ve savunmalar) konusunda;
√ «5.000,00 TL bedelli 28.03.2011 vadeli ve 15.000,00 TL bedelli 29.04.2011 vadeli bonoların davacının elinde bulunmasının senet bedellerinin herhangi bir icra takibi söz konusu olmadan ödendiğine karine teşkil edeceğini»[14]
√ «6098 sayılı TBK. mad. 14 uyarınca alıcı ve satıcı borçlarını aynı anda ifa ile yükümlü olup; verilen çekler karşılığında mal teslimi yapılmadığını iddia eden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlamasının gerekeceğini»[15]
√ «Senedin veriliş nedeninin ‘malen’ kaydını içermesi, malın teslim edilip senedin alındığını göstereceğinden; senet bedelinin ödendiği veya bu senedin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını davacı yanın usulüne uygun delillerle kanıtlamasının gerekeceği; tanık dinlenilmesinin mümkün olmadığını»[16]
√ «Dava, ileride sipariş verilecek mallara karşılık teminat amacıyla verildiği iddia edilen çekin bedelsiz kalması nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, çekin teminat için verildiğini ve bedelsiz kaldığını iddia eden tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini; somut olayda çekin ön veya arka yüzünde bulunan ‘teminat içindir’ ibaresinin tek başına çekin teminat için verildiğinin kanıtı olamayacağı gibi çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasının da sonuca bir etkisinin bulunması gerekeceğini»[17]
√ «Somut olayda, senede karşı tanık dinlenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davacı keşidecinin davalı lehdara karşı ileri sürdüğü ve anılan davalı tarafından temyiz edilmeksizin kesinleşen ödeme def’inin temyiz eden davalıya karşı ileri sürülebilmesi için hamilin, senedi kötüniyetle iktisap edip etmediğinin kanıtlanması gerekeceğini»[18]
√ «Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekeceği; bu karinenin aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[19]
√ «İbrazdan sonra devredilen çekin alacağın temliki hükümlerine tabi olup, alacağın temlikinin yazılı delil ile ispatı gerekeceğini, davalı şirketin dava konusu çeklerde herhangi bir sıfatının bulunmadığını»[20]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TK’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açığa senet düzenlenmesi mümkün olup davacı, dava konusu senet altındaki imzayı inkar etmemiş, imzalanıp boş olarak verilen senedin aradaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmiş olduğundan, açığa atılan imza üzerine senedin boş bırakılan kısımlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğu yolundaki iddianın davacı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[21]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasında, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TK’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açığa senet düzenlenmesi mümkün olup dava konusu senedin lehdar hanesi boş olarak dava dışı şahsa verilmesi ve onun tarafından da davalıya devredilip lehdar hanesine davalının adı yazılarak tedavüle çıkarılması olayında ‘davacıların senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu’ yazılı delille ispat etmeleri gerekeceğini»[22]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu çekin hatır çeki olduğunu ileri sürmüş olan davacının, bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğinden mahkemece, ‘dava konusu çekin, davalının bankadan kredi kullanması amacıyla teminat olarak verildiğini, gerçek bir borcu yansıtmadığı’ yönündeki davacı iddialarını yazılı delillerle ispatlanması gerekeceğini»[23]
√ «Bononun rakamla bedel hanesinde ‘900 TL’ yazılı iken, yazı ile bedel hanesinde ‘dokuz yüz bin lira’ yazması sonucu rakamla yazılı bedel hanesi ile yazı ile yazılı bedel hanesi arasında farklılık oluşması halinde, 6762 sayılı Yasanın 588. (yeni TTK.’nun 676.) maddesi uyarınca yazı ile yazılan bölümün bononun bedeli olarak kabulü gerekeceğini»[24]
√ «Davalı tarafından takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, HMK’nun 201. maddesi uyarınca davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerekeceğini, tanık dinlemek suretiyle hüküm kurulamayacağını»[25]
√ «Bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 778/2/f ve 680. maddeleri uyarınca ‘açığa bono düzenlenmesi mümkün olup bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu’ yolundaki iddianın davacı keşideci tarafından yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[26]
√ «Davacının, sipariş ettiği mallara karşılık davalıya 2 adet çek verdiğini, sipariş konusu malların teslim edilmemesi nedeniyle çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürerek söz konusu çeklere dayanılarak yapılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı senedin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiğini belirttiğine, davalı ise kambiyo vasfını haiz çeklere dayandığından, davacının HUMK’nun 290. (6100 sayılı HMK. m. 201) maddesi uyarınca iddiasını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğunu»[27]
√ «Alım satım ilişkisinin mesafeli satış olduğu ve birinci parti malın taşıma şirketi aracılığıyla teslim edildiği, davalının ikinci parti malı da aynı yol ile teslim ettiğini ileri sürdüğü, dosyaya taşıma şirketine ait ve davacının teslim alan olarak imzaladığı belgeyi ibraz ettiği, bu durumda, anılan belge üzerinde durularak, belgenin aslı taşıma şirketinden celp edilip, davacıdan bu belgeye karşı diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekeceğini»[28]
√ «Davacı keşideci şirketin imzaladığı 2 adet boş çekin davalı yanca hileli yollarla ele geçirildiği ve bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit ve ödenen çek bedellerinin tahsili istemine ilişkin davada, uyuşmazlığa konu kambiyo senetleri olan çekler, sebepten mücerret olup, çekteki keşideci imzasına itiraz etmeyen davacının, dava konusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddiasını HUMK’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceği- Öte yandan somut olayda dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçundan davalı hakkında yürütülen ceza soruşturmasında; kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasına göre, hile iddiasının da sübut bulmadığının mahkemece gözetilmesi gerekeceğini»[29]
√ «Menfi tespit davasında, davacının takip konusu borcu temlik tarihinden önce ödediğini anılan adi belge (her zaman düzenlenebilecek belgelerden olan, davacı borçlu ile davalı alacaklı arasında düzenlenmiş olan adi yazılı belge) dışındaki delillerle de ispat etmesi gerekeceğini»[30]
√ «Mahkemece somut olayda ispat külfetinin davacıda olduğu ve davacının senede karşı iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiği gözetilmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını»[31]
√ «Menfi tespit davasında, davacının çift imza ile temsil edileceği ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmakta olduğu, yetkisiz kişinin çek düzenlemesi hususu mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğini»[32]
√ «Bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu bononun ihdas nedeni hanesinde ‘malen’ ibaresi bulunması nedeniyle davalı vekili, bononun davacıların şahsi borçları nedeniyle düzenlendiğini belirterek bonodaki ihdas nedenini talil etmiş olup, bu durumda somut olay bakımından ispat yükü davalı yana geçmiş olacağı ve bu nedenle davalının bu yöndeki savunmasını yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olması gerekeceğini»[33]
√ «Somut olayda davalı, icra takibine konu faturadaki malları, davacıya teslim ettiğini ispatla yükümlü ise de, kanıt olarak dosyaya icra takibine konu faturadaki mallharın teslimine dair imza içeren sipariş formunun ve sipariş montaj formlarının sunulduğunu, bu durumda mahkemece söz konusu belgeler üzerinde durularak yapılacak inceleme sonucunda takibe konu faturadaki malların davacıya teslim edilip edilmediği hususu değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerekeceğini»[34]
√ «Davacının senede karşı ödeme iddiasını yazılı delillerle ispatlamasının gerekeceğini»[35]
√ «Takibe ve işbu menfi tespit davasına konu dört adet senedin borç devam ettiği müddetçe, teminat vasfının devam edeceği gözetilmeden olaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın kabulünün yanlış olduğunu»[36]
√ «Takip ve dava konusu bonolar altındaki imzalar borçlu davacı tarafından inkar edilmediğine göre ispat yükü davacıda olup, davacının ‘bonolar nedeniyle borçlu bulunmadığı’ yolundaki iddiasını aynı kuvvette yazılı belge ile kanıtlamakla yükümlü olduğunu, mahkemece ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını»[37]
√ « ‘Davacının murisinin bono ile borçlu olunmadığının tespitine’ ilişkin davada, iddianın, HMK hükümleri uyarınca yazılı deliller ile ispatı gerekip, dosyaya sunulan ve davalı tarafından da itiraz edilen imzasız belgenin bu yönde delil olarak kabul edilmemesi gerekeceğini»[38]
√ «Görülen menfi tespit davasında; ceza mahkemesi kararında davalı sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, bu haliyle hükmün, 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi kapsamında hukuk hakimini bağlayıcı kesin hüküm niteliğinde değerlendirilemeyeceği»[39]
√ «Bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebinin kumar veya bahis olduğunu ispat etmesi gerekeceği; bunun ise, HMK’nun 201. maddesi gereği tanıkla ispat edilemeyeceğini; ancak, senet (kesin delil) ile ispat edilebileceğini»[40]
√ «Tanzim tarihi bulunmaması sebebiyle kambiyo senedi niteliğinde olmayan adi senet durumundaki belgelere dayalı olarak yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada; davacı yan, söz konusu belgelerdeki imzaları inkar etmediğinden; ‘borçlu olmadığı’ iddiasını davacı tarafın aynı kuvvette usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[41]
√ «Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TK’nun 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, boş bırakılan vade tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun senede karşı senetle ispat kuralı gereğince yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[42]
√ «Mahkemece, davacının kendisine senetlere karşılık mal teslim edilmediği iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, davalının alacaklı olduğuna ilişkin yemin ettiği gerekçesiyle davanın reddine, İİK’nun 72/4. maddesi gereğince %20 tazminata hükmedilmiş, olmasının yerinde olduğunu»[43]
√ «Dava konusu senette tahrifat yapıldığı iddiasının ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini»[44]
√ «Boş bırakılan vade tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddiasının senede karşı senetle ispat kuralı gereğince yazılı delille kanıtlaması gerektiğini»[45]
√ «Davacının, dava dışı eski şirket yöneticisi tarafından düzenlenen senetten borçlu olmadığını ancak yazılı delille ispatlayabileceği, bu konuda açılmış bir ceza davası varsa ceza davası sonuçlanmadan bu konuda karar verilemeyeceğini»[46]
√ «Davacının iddiasını HMK’nun 200 ve devamı maddeleri gereğince yazılı belge ve yasal delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[47]
√ «Davacı tarafın bononun irade fesada uğratılarak alındığı iddiasını yazılı delillerle kanıtlanamadığı, ayrıca davacının şikayeti üzerine savcılık dosyasında alınan raporda takibe konu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğunun anlaşıldığı böylece davacının menfi tespit iddiasını ispatlayamadığını»[48]
√ « ‘Takibe konu senedin, sadece imza atılarak boş olarak teminat amaçlı olarak davalıya verildiğini’ davacının yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[49]
√ «Davaya konu çekin teminat olarak verildiği’nin yazılı delille ispatlanması gerektiğini»[50]
√ «Davalının ‘yapılan havalelerin takibe konu çeklerle ilgili olmayıp, başka bir alacakla ilgili olduğuna’ dair savunmasını yazılı delillerle ispatlaması gerekeceği, iddiasını yazılı delillerle ispatlayamayan ve yemin eda etmeyen davalı aleyhine davanın kabulü ile %40 kötüniyet tazminatına karar verileceğini»[51]
√ « ‘Çekin anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve teminat olarak verildiği’ iddiasının yazılı delille ispat edilemediği, açılan olumsuz tespit davasının reddine, icra takibi tedbiren durdurulduğundan davacının asıl alacağının %40’ı oranında tazminata mahkum edilmesi gerekeceğini»[52]
√ «Davacının ödeme iddiasına dayandığı ancak kasa tahsil makbuzlarında davaya konu senede mahsuben ödeme yapıldığı görülmediğinden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığını»[53]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacı tarafın muvazaa ve davalının kötüniyetli olarak hareket ettiğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[54]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacının iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekeceğini»[55]
√ «Çek bir ödeme vasıtası olup, illetten mücerret olarak alacağı talep hakkı verecek olup, mal karşılığı verilmiş ise peşin satış karinesi uyarınca malların teslim edilmediğini iddia eden davacının bu iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerekeceğinden, bu konuda davalının açık rızası olmadan tanık dinlenemeyeceği gibi davacının defterindeki kayıtları lehine delil oluşturmadığından, davacıya iddiasını yazılı belge ile kanıtlama imkanı verilmesi gerekeceğini»[56]
√ «Davacının, menfi tespit davasında; davalı tarafın aleyhine başlatılan icra takibinde, ödeme yaptığına dair bir yazılı delil ibrazı etmesi gerekeceğini»[57]
√ «Davacı tarafın ‘dava konusu çeklerin çalındığını ve bedelsiz kaldığını’ yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[58]
√ « ‘Senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ancak yazılı delille ispatlanabileceği’ davacının bu yönde delil sunmaması ve davacının yemin deliline de dayanmaması nedeniyle, ‘davanın reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[59]
√ «Davacıların ‘senedin teminat amacıyla verildiği’ne ilişkin yazılı delil sunamaması ve davacıların teklif ettiği yeminin davalı tarafından da eda edilmesi halinde, ‘davanın reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[60]
√ «BK’nun 167. maddesi uyarınca faktoring sözleşmesine konu edilmiş olan çekin borçlusu olan davacının alacağı temlik eden durumundaki önceki alacaklısına karşı aralarında satış ilişkisi sebebiyle ileri sürülebileceği defileri temlik alan faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, davacının çekin avans olarak verildiğini usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekeceğini»[61]
√ «Satım ilişkisinde bononun verilmesi satımın peşin olarak yapıldığına karine olup, malları teslim almadığını iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[62]
√ «Senede karşı her türlü iddianın, HMK.’nun 200. maddesi gereğince senetle ispatı gerekeceğini»[63]
√ «Dava konusu bonodaki davacı borçlu imzasının ne zaman atıldığının tespit edilemediği, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve davalıya teklif olunan yeminin usulüne uygun eda edildiği sebepleriyle davanın reddinin gerekeceğini»[64]
√ «Davacının ‘bononun teminat amaçlı verildiğini’ yazılı delille ispatlayacağı ve bononun düzenleniş aşamasında davalının herhangi bir aldatıcı davranışının bulunmaması gerekeceğini»[65]
√ «Davacı yanın takibe konu bonolarla ilgili ödeme iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı davanın ve tazminat talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekeceğini»[66]
√ «Senetteki imzayı kabul eden ve iddialarını yazılı delille ispatlaması gereken davacının borçlu olduğunun kabulü gerekeceğini»[67]
√ «Davalının alacağının senede dayalı olup, davacı-borçlunun bu belgelerden dolayı borçlu olmadığını, ancak aynı kuvvette yazılı bir belge ile ispat etmesi gerekeceği, davacının bu yönde yazılı bir belgeyi dosyaya sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[68]
√ «Davalının yapılan ödemeye karşılık teslim etmesi gereken malları teslime hazır olduğu ancak davacının malları teslim almadığı yönündeki savunmasını ispat etmesi gerekse de bu savunmaya ilişkin yazılı bir delil sunmadığı, bu durumda davacının iddiasını ispat ettiğinin kabulünün gerekeceğini»[69]
√ «Senedin teminat senedi olduğuna dair ispat yükünün davacılarda olduğu, senede karşı senetle ispat gerektiği, davacının yaptığı ... TL ödemenin senede karşı yapılmış olduğunun ispatlanamadığı ve iddia edilen ... TL ödemeye ilişkin delil sunulmadığı ve ticari defterlerde senede, davalı tarafından sunulan faturalara, ödemelere rastlanılmadığından davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[70]
√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, 6762 sayılı TTK.’nun 703/3. maddesi yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken aynı Kanunun 592. maddesi uyarınca açığa çek düzenlenmesi mümkün olup açığa düzenlenmiş olan çekin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu yöndeki iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[71]
√ «Takibe konu senet nakden düzenlenmişse bu senede karşı ileri sürülen iddiaların ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini»[72]
√ «Bononun bedelsiz kaldığı iddiası davacı tarafça yazılı delillerle kanıtlanamadığından, açılan menfi tespit davasının reddine karar verileceğini»[73]
√ «Dava, bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkin olup HMK.’nun 201. (HUMK. md. 290.) maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülebilecek her türlü iddianın senetle ispat zorunluluğu olması gerekeceğini»[74]
√ «Havale bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak yapıldığının kabulü gerekip, davacı bu karinenin aksini iddia ettiğine göre, ‘banka dekontunda yer alan havalenin borç amacıyla gönderildiğini’ yazılı delille kanıtlamak zorunda olması gerekeceğini»[75]
√ «İade iddiasına konu fatura kapsamındaki ayıplı malların davalıya iade yoluyla teslim edilip edilmediğinin incelenmesi ve davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekeceğini»[76]
√ «6762 sayılı TTK.’nun 592. maddesi uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, ‘senetlerin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu’ iddiasını birleşen davaların davacılarının senede karşı senetle ispat kuralı gözetilerek yazılı delille ispatla yükümlü olmaları gerekeceğini»[77]
√ «Davacı tarafından değişik tarihlerde yapılan ödemelerden sadece bonoların tanzim tarihinden sonrasına ilişkin bölümü yerel mahkemece dikkate alınarak menfi tespit hükmü kurulmasında isabetsizlik bulunmayacağını»[78]
√ «Menfi tespit istemine ilişkin davada, davacı borçluların davalıya olan borçlarını kısmen ödemeleri ve davalı tarafından verilen ‘İbraname’ başlıklı belgenin içeriğine göre, borcun tamamına yönelik bir ibra olmaması ve kısmi ödeme yapıldığının, davacıların dava tarihi itibariyle halen borçlarının bulunduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece davacılar tarafından yapılan ödemeler dikkate alınarak davacıların takip kapsamında ne miktarda borçlarının kaldığı tespit edilip, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[79]
√ «Çekin ibraz kaşesi üzerinde mahkemece verilen ödeme yasağı kararının bulunmasının, bu davada taraf olmayan alacaklı bankaya bağlanamayacağından çeke dayalı olarak takip yapılmasına da engel teşkil etmeyeceğini»[80]
√ «Davacı borçlu şirketi münferiden temsile ve ilzama yetkili kimsenin, dava konusu bono nedeniyle davacı aleyhine başlatılan icra takibinde talimat ile haciz sırasında, kısmi ödemenin bulunduğuna ilişkin bir beyanı olmaksızın tüm takip borcunu kabul edip, ödeme taahhüdünde bulunması karşısında, mahkemece davacının borcu kabul ettiği ve ödeme taahhütleri ile bağlı olduğu gözetilerek bir hüküm kurulması gerekeceğini»[81]
√ «Davacı kefilin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağını»[82]
√ «Kural olarak kambiyo senetleri illetten mücerret iseler de, ‘verilen senedin teminat senedi olduğu’nun aynı güçteki yazılı delille ispat edilebilmesi gerekeceğini»
Dostları ilə paylaş: |