çıkış? (Meek'in tezi) Set i U'nin ölümünü izleyen karışıklık
dönemi. (*)<69)
(*) Meek, Seü'niri hükümranlığını 1214-1194 olarak kabul eder.
119
Tutarsızlıkların birincisi, elemek ki, IV. yüzyılın kahin metninde, Kenanlı İbranilerin hepsinin, Mısır'dan gelen ibrahim'in soyundan kabul edilmeleridir, ikinci zorluk, Kenan iline giren Bedevi aşiretlerinin bir aileden değil fakat birçok aşiretlerden oluşmalarından ve değişik yönlerden dalgalar biçiminde bölgeye girmelerinden çıkmaktadır. Üçüncü, çok ciddi bir sorun da, sözünü etmiş bulunduğumuz gibi, Yusuf ve kardeşlerine Mısır'a giriş zamanı bulmaktadır.
Şunda anlaşalım ki, kısadan hiç kimse, ne zaman, nasıl ve niçin bu etkileyici efsanenin ve devam eden aşamalarının oluştuğuna bir açıklama getirememiştir. Fakat, normal bir kaynak mitos olarak bakıldığında, tarihsel bir anahtar değil de, anlatım, hemen bildiriminin biçim ve işlevini açığa çıkarır. Biçim, yeraltına inme ve geri dönüş çağına aittir. Mısır'a varanlar (yeraltına: dalgaların altındaki ülkeye) krallardır, sudan çıkan da insanlardır (Kızıldeniz'den geçiş).
r
k a
r 1
a n
1 a --
1 s
a n
r i
Bütün bu tür iniş ve dönüş mitoslarında, getirilen bir nimet veya abıhayattır. Burada da a) Yehova'nın bilgisi, b) Seçilmiş Halkın çekir-. dek gücü, c) bu halka bir kader ve vadedilmiş ülke armağanı sözü vardır. Fakat, bu tür mitosların aksine, burada kahraman birey değildir, hatta Musa bile, fakat Yahudi halkıdır. Daha sonraki» Fısıh bayramının görmüş olduğumuz gibi(*) ilk kez t.Ö. 621'de kutlanmış olması çok dikkat çekicidir. Çıkış anısına düzenlenen bu bayramm tarihi, Adonos'in yıllık dirilmesi günüyle çakışmıştır. Bu olay Hıristiyan kültünde, Paskalya bayramına dönüşmüştür. Pagan ve Hıristiyan kültünde, tanrının dirilişi sözkonusu iken, Yahudi kültünde, Seçilmiş Halkın dirilişi sözkonusudur. Bu halk, Ölüm Kralının yeraltı dünyasında iken, eziyet altında, Tanrının bilgisine ve desteğine kaVuşmuş-
r: Bkz. Sayfa 85,86.
120
tur. Böylece, temel bir ayrılık ortaya çıkar ve dünya dinleri içinde Yahudiliğin ikinci derecede bir ayrılığı olarak devam eder. Yani, başka yerde kutsal yaşam ilkesi bir kutsal bireyde simgeleşirken (Dumuzi-Adonis-Attis-Dionysos-Isa) Yahudilikte, başka kültlerde yeniden dirilme veya tanrının belirmesine ait kültlerin işlevini İsrail Halkının kendisi yüklenmiştir.
Fısıh Hadagah'ında, aile içinde yapılan törende, ailenin babası tarafından, aşağıdaki düşünce yüksek sesle okunur 'her nesilde, herkes, kendisini doğrudan Mısır'dan gelmiş bir kişi olarak kabul etmelidir'. Bu, her Yahudi, İsrail'e ait demektir. Her ekmek kırıntısının Haz-reti İsa'nın et ve kanına değişmiş yufkanın, Roma Katolik Kilisesinin kurban edilmiş ve yeniden ditilmiş İsa'nın et ve kam oluşu gibi. O da cehenneme inmiş ve üç günde ölümünden ayrılıp gelmiştir. Ve Yahudilerin, aşkın tanrı ile değil, fakat gelecekte iradesinin işleyeceği tüm evrenin tek varlığı olan Tanrının Halkıyla özdeşleşme ilkesinin gücü, • öyle büyüktür ki, eh azından Ortodoks anlamda geçerli bir eylem için on üç yaşından büyük on erkeğin bulunması gereklidir (Minyan). Bireyin, bu topluluk veya oydaşma olmadan Tann ile hiç bir bağıntısı olamaz. Tann, tek Tann, ayrıdır ve seçilmiş halk, dünyadaki tek kutsal şeydir. Bundan ayn birey bir hiçtir.
Bu kuvvetle vurgulanmış toplumsal etkinin zıddına, Hint düşün* cesinde gerçeğin nihai gerçekleşmesi ancak yalnız kalan bireyce yaşanabilir. Yoga ile ormanda; Çin'de bu bağ Tao ile yaşanmalıdır, evren ve doğanın yolu aynı zamanda kişinin yüreğine giden yoldur. Musa'run kitabında, tersine, aşkın olan tanrının yolu, doğanın ne içinde ne ona içkindir, fakat topluluktadır. Yalnızca bu topluluk şeriata ile, bilinecek tek gerçeğin, anların doğrularıdır.
O zaman; seçilmiş halkın efsanevi çağlarının ilk ikisinin şunları temsil ettiği söylenebilir: 1. Kralların ölüm ve Acının yeraltı dünyasına girişleri, daha yüksek bir yaşama dönmek üzere, 2- Yehova'ya bağlı bir halk olarak yeniden doğmalan. 3. kısım çöl yılları, halkın, Yehova yönetiminde yeni yaşamın ritüel yapışma uyum gösterme aşamalarını temsil eder. Yükseltilmiş olduklan yaşama uymalıdırlar. 4. kısım, vadedilmiş ülkenin fethi, Yehova'nın şeriatının, halkının zaferi ile, dünya tarihine girişini kutlar.
Freud'un, hem Yahudi psikolojisi, hem de Musa'ya karşı çölde bir çok isyanların dayanaklan ile, kanıtlara eğilerek çıkarsadığı, Musa' run öldürülüşü (Sayılar 16), ona göre, bu mitsel düşün çekirdek ola-
121
yıra (gizli tatmin) besler, ve mitosu (açık tatmin) sonuçta, yapıyı açıklamaktan çok sahnelemenin yolu olarak yorumlar. Bu kuramın, özellikle Yahudi halkın güçlü ve çok etkileyici efsanevi dönemi üzerine tartışmaya girerek geçerliliğimi sözkonusu etmiyeceğim, fakat, kendi konumuzun daha geniş, genel kuramına ilişkin olarak, yalnızca, iki tür mitolojinin tanımlanması gerektiğini söyleyeceğim. Biri(Kitabı Mukaddes mitosları en iyi örnekleridir) tüm vurguyu tarihsel episodlar üzerinde tutar, öteki ise (Hint mitolojisi bir örnektir) episodlann simgesel olarak korunmasını amaçlar, onlar kendilerini ve ötesini gösterirler. Elbette, Freud'un görüşüne göre her iki türde de, nihai atıf (gizli tatmin) babanın öldürülmesini isteyen çocuğun arzusudur (Firavun-Musa) ve anaya kavuşmaktır (Vadedilmiş Ülke). Fakat, benim görüşüme göre, ilk tür mitosun bile, bundan daha fazla söyledikleri bir şey vardır; Freud, Oedipus doğması ile, bilime, Kitabı Mukaddes'in somutlaştırma eğilimini taşımıştır. Gerçekten, Kralların ve Musa'nın efsanesi ne kadar gerçeklerden doğmuştur, ne kadar l.Ö. ikinci bin yılın olaylarının ve yaratıcı ruhbanların kalemlerinin eseridir sorusu, tarihin ve tanrının gerçeğine göre cevap vermeye çalışan bir kimse için arizi olarak kalmaktadır ve belki de kalacaktır.
122
Dostları ilə paylaş: |