İnovasyon kentleri, kreatiF ŞEHİrler ve teknoloji ÜNİversiteleriMİZ


Yüksek Teknoloji Geliştirilmesi Konusundaki Planlar



Yüklə 494,59 Kb.
səhifə3/9
tarix23.01.2018
ölçüsü494,59 Kb.
#40476
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Yüksek Teknoloji Geliştirilmesi Konusundaki Planlar

Mart 1992'de Çin hükümeti, gelişmiş teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanmasının teşvik edilmesine yönelik "Orta ve Uzun Vadeli Bilimsel ve Teknolojik Gelişme Ulusal Programının yayınlamıştır. Gelecek 30 yılda yüksek teknolojinin geliştirilmesi konusunda uygulanacak planı içeren bu belge, stratejik amaçları ve hedeflenen başlıca teknolojileri belirtmektedir. Çin, daha Mart 1986'da dünyada bilim ve teknoloji alanındaki en son gelişmeleri izlemek ve biyolojik teknoloji, uzay teknolojisi, bilgi teknolojisi, lazer teknolojisi, otomasyon, enerji ve yeni malzemeler gibi alanlarda Çin ve dünyadaki öteki ülkeler arasındaki farkın azaltılması amacıyla belirli alanlarda önemli ilerlemeler kaydedilmesi için çalışmalarda bulunmak üzere seçkin bilim ve teknoloji personelinin bir araya getirilmesini öngören "Yüksek Teknoloji Araştırma Planı"nı (863 Planı olarak da bilinmektedir) uygulamaya başlamıştır. Söz konusu planın uygulanmasından bu yana yadsınamayacak ilerlemeler kaydedilmiştir. 1995'in sonunda Çin'in uzay ve lazer teknolojisi, uluslararası gelişmiş düzeylere ulaşmıştır. Yukarıda belirtilen öteki beş alandaki araştırma faaliyetleri sonucunda 560'dan fazlası uluslararası düzeyde olan 1,200 proje gerçekleştirilmiştir.

Çin, 1998'de teknolojik yeniliklerin ticari alanda uygulanması ve yeni teknoloji sanayilerinin geliştirilmesinin teşvik edilmesi için "Meşale Planı"nı uygulamaya başlamıştır. Sekizinci Beş Yıllık Plan döneminde (1991-1995) "Meşale Planı" kapsamında 6,000 proje oluşturulmuş; toplam sınai üretim değerindeki kümülatif artış 181 milyar yuana; vergi öncesi toplam kar hacmi de 37.3 milyar yuana ulaşmıştır. Aynı dönemde 52'si devlet düzeyinde olmak üzere 120 yüksek teknoloji sınai geliştirme bölgesi oluşturulmuş ve ihracata yönelik çeşitli işletmeler kurulmuştur. Bu sayede Çin'in yüksek teknoloji sanayii, uluslararası piyasaya girmeye, uluslararası işbirliği ve rekabete katılmaya başlamıştır.

Sosyal Bilimler

1950'lerin başında Çin Bilimler Akademisi, arkeoloji, dilbilim, tarih, modern tarih, ekonomi, edebiyat, felsefe, hukuk ve etnoloji araştırma kuruluşları kurmuştur. 1960'larda bunlara Akademi'nin Felsefe ve Sosyal Bilimler Bölümü şemsiyesi altında kurulan küresel ekonomi, dünya tarihi, dünya dinleri ve dünya edebiyatı araştırma kuruluşları katılmıştır. 1977'de Çin Bilimler Akademisi Felsefe ve Sosyal Bilimler Bölümü'nün yerine Çin Sosyal Bilimler Akademisi (CASS) kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Öğretisi, sosyoloji, siyasal bilimler, gazetecilik, nüfus araştırmaları, ulusal azınlık edebiyatı ve uygulamalı dilbilim alanlarında çeşitli yeni araştırma kuruluşları oluşturulmuştur. Bugün, eyalet düzeyinde her yönetim birimi, kendi sosyal bilimler akademisini kurmuş bulunmaktadır. Günümüzde Çin'de ilçe düzeyi üzerinde yönetim organlarına bağlı 730 sosyal bilimler ve insani araştırmalar kuruluşu bulunmaktadır ve bunlar yaklaşık olarak 30,000 araştırma personelini istihdam etmektedir.

Alanındaki en yüksek akademik kuruluş olan Çin Sosyal Bilimler 200 Akademisi, kapsamlı bir araştırma merkezi olarak hizmet vermektedir. CASS'ye bağlı otuz bir kuruluş ve dört araştırma merkezi bulunmaktadır. Bunlarda 4,000'dan fazla araştırma personeli çalışmaktadır. Akademinin himayesinde yayınlanan 82 akademik yayın arasında Çin'de Sosyal Bilimler, Ekonomik Araştırma, Etnik Araştırmalar, Felsefi Araştırmalar, Tarih Araştırması, Hukuki Araştırmalar, Arkeoloji Gazetesi, Çin Dili ve Edebiyat Dergisi gibi yayınlar bulunmaktadır.

1980'lerde Çin Sosyal Bilimler Akademisi, sanayi yapısal reformu, fiyat sistemi reformu, teknolojik ilerleme ve sınai yapı ve kasaba işletmelerinin gelişmesi dahil olmak üzere kendisine çeşitli Devlet Konseyi bakanları tarafından verilmiş olan bir kaç düzine araştırma projesini tamamlamıştır. Bunlar, ülkenin ekonomik reformu için özel bir değer taşımıştır. Ekonomik ve sosyal kalkınma stratejisi, nüfus kontrolü, nüfus politikası, kentsel gelişme, yaşlanma ve gençler arasında suç oranı gibi konulara ilişkin projeler dahil olmak üzere ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına ilişkin öteki önemli araştırma projeleri devam etmektedir. Akademinin çalışmalar, şu anda Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma için Dokuzuncu Beş Yıllık Plan ve 2010 Yılı için Uzun Vadeli Hedefler'e göre devam etmektedir. Çin özelliklerine uygun sosyalizmin inşa edilmesi konusundaki teorik ve pratik hususlara ilişkin araştırmalar ve Çin'in ekonomik ve sosyal kalkınması ile reform ve dışa açılma sürecinden kaynaklanan önemli sorunlara öncelik verilmektedir. Başlıca araştırma konuları arasında ekonomik sistemin ıslahı sırasında büyük zararlara uğrayan devlete ait işletmelerin mevcut durumu ve bunlar için çıkış yollan; işletme güvenliğinin sosyalleştirilmesi reformu; fazla kırsal işgücünü emen büyük kentlerin mevcut durumu, beklentileri, soranları ve önlemleri; gelirin farklı düzeylerde yönetimler arasında bölünmesi ve bunun devri; etnoloji, din, edebiyat ve sanat, eğitim, gazetecilik ve hukuk alanlarında temel teorik araştırmalar; Çin ve dünya tarihi ile Çin kültürü; dilbilim; uluslararası konular ve dünyanın başlıca ülkeleri; ve çok çeşitli yabancı teorik branşlar ve ideolojik yönelimler konusunda araştırma, eleştiri ve incelemeler bulunmaktadır.



TÜRKİYE BİLGİ TOPLUMUNUN NERESİNDE?

"Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir."



Mustafa Kemal Atatürk

Bilgi toplumu; yeni temel teknolojilerin gelişimiyle bilgi sektörünün, bilgi üretiminin, bilgi sermayesinin ve nitelikli insan faktörünün önem kazandığı, eğitimin sürekliliğinin ön plana çıktığı, iletişim teknolojileri, bilgi otoyolları, elektronik ticaret gibi yeni gelişmeler ile toplumu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan sanayi toplumunun ötesine taşıyan bir gelişme aşaması olarak tanımlanabilir.

Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde başta insan faktörü ve bilgi olmak üzere tüm alanlarda yapısal değişimi gerekli kılan, sanayi toplumunun uzantısı olarak ortaya çıkan bilgi toplumu, "bilgi ekonomisi", "sanayi-sonrası toplum", "bilişim toplumu", "bilgi çağı" ve benzeri şekillerde ifade edilmektedir. Ayrıca, sosyo- ekonomik gelişme sürecinde tarım devrimi birinci dalga, sanayi devrimi ikinci dalga, enformasyon devrimi veya bilgi toplumundaki gelişmeler ise "üçüncü dalga" olarak nitelendirilmektedir. Üçüncü dalga, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda yeni bir yaşam biçimi getirmektedir. Bu yeni gelişmeler yeni davranış biçimlerinin oluşmasına yol açmakta ve toplumu standartlaşma ve merkezileşmenin ötesine taşımaktadır. Bu yeni uygarlık, farklı bir dünya görünümünü de beraberinde getirmekte; zamanı, mekânı, mantık ve nedenselliği ele almada kendi özgül biçimlerini geliştirmekte ve geleceğin politikasının ilkelerinin de kendine göre oluşmasına yol açmaktadır.

Tüm dünyayı kısa zamanda etkisi altına alan bilgi toplumunun temel özelliklerini ise sanayi toplumunun özellikleri ile karşılaştırmalı olarak şu şekilde sınıflandırabiliriz:



  • Sanayi toplumunda maddi sermayenin yerini bilgi toplumunda bilgi ve insan sermayesi almaktadır.

  • Sanayi toplumunda mal ve hizmet üretiminde gelişmenin başlangıcı olan buhar makinesinin yerini bilgi toplumunda bilgisayarlar almaktadır.

  • Sanayi toplumunda fiziksel ve düşünsel anlamda insan sermayesinin üretime katılımı söz konusu iken, bilgi toplumunda düşünsel anlamda, yükseköğrenim görmüş nitelikli insan sermayesinin üretime katılımı söz konusudur.

  • Sanayi toplumunda kol gücünün yerini, bilgi toplumunda beyin gücü almaktadır.

  • Sanayi toplumunda sanayi mallarının ve hizmetlerin üretimi yapılmaktadır. Bilgi toplumunda ise bilgi ve teknolojinin üretimi gerçekleşmekte ve bilgi sektörünün ürünü olarak bilgisayar, iletişim ve elektronik araçlar, elektronik haberleşme, robotlar, yeni gelişmiş malzeme teknolojileri gündeme gelmektedir.

  • Sanayi toplumundaki fabrikaların yerini bilgi toplumunda bilgi kullanımını içeren bilgi ağları ve veri bankaları (iletişim ağ sistemi) almaktadır. Bilgi, dünyanın her tarafında üretilmekte ve iletişim teknolojisi aracılığıyla anında her tarafa yayılmaktadır.

  • Bilgi toplumu işgücünden tasarruf sağlamakta, bu ise kısa dönemde işsizlik, uzun dönemde ise yeni teknolojilerin global etkilerini ortaya çıkarmaktadır.

  • Sanayi toplumundaki genel eğitimin yerini bilgi toplumunda eğitimin bireyselleşmesi ve sürekliliği almaktadır.

  • Sanayi toplumunda; birincil, ikincil ve üçüncül endüstriler tarım, sanayi ve hizmetler, bilgi toplumunda birincil, ikincil ve üçüncül sektörlerin yansıra dördüncü sektör olan bilgi sektörü ortaya çıkmaktadır.

  • Sanayi toplumundaki özel ve kamu iktisadi kuruluşlardan farklı olarak bilgi toplumunda gönüllü kuruluşların önem kazandığını görüyoruz.

  • Sanayi toplumunda başlıca üretim faktörleri emek, tabiat, sermaye, girişimci iken, bilgi toplumunda üretim sürecinde bu üretim faktörlerinin yanı sıra beşinci üretim faktörü teknik bilgi ön plana çıkmaktadır.

  • Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin kıtlığı söz konusu iken, bilgi toplumunda bilgi kıt değildir. Bilgi, sürekli artmakta ve artan verimler özelliği içermektedir.

  • Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin bir yerden bir yere taşınmasında uzaklık ve maliyet önemli iken, bilgi toplumunda bilgi otoyolları ile tüketici ile bilgi arasındaki uzaklık önemini kaybetmekte ve maliyetler minumuma inmektedir.

  • Sanayi toplumunda tüketici taleplerinin karşılanmasında mal ve hizmetlerin mobilitesi oldukça düşük, bilgi toplumunda ise bilginin mobilitesi kolaydır. Bu durum, bilginin sınırsız bir tüketici tarafından tüketilmesine ve yenilikleri teşvik etmesine yol açmaktadır.

  • Sanayi toplumunda temel bilgiyi, fizik, kimya bilimleri, bilgi toplumunda ise; kuantum elektroniği, moleküler biyoloji ve çevresel bilimler gibi yeni araştırma alanlar oluşturmaktadır.

  • Sanayi toplumunda politik sistem temsili demokrasi iken, bilgi toplumunda katılımcı demokrasi anlayışının daha belirgin bir önem kazanacağı düşünülmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde adına "Tele-Demokrasi" denilen bir değişimin ileriki yıllarda yaşanacağı tahmin edilmektedir.

Bilgi toplumunun yukarıda belirtilen temel özelliklerinden hareketle bilgi toplumu, sanayi toplumunun sosyo-ekonomik gelişme sürecinde yol açtığı gelişmelerden daha farklı, ekonomik alandaki tüm karar birimlerinin ve kurumların yapısında hızlı değişimi ve yeniden yapılanmayı gerektiren bir aşama olarak nitelendirilebilir. Bilgi teknolojilerinin hızla gelişimi, bu gelişmelere aynı hızda ayak uydurabilecek bir toplum yapısını gerektirmektedir. Daha çok gelişmiş ülkelerin ulaşmış olduğu ve henüz sanayileşme sürecini tamamlamış olmasa da gelişmekte olan ülkeleri de etkisi altına alan bilgi toplumu aşamasında, ekonomik politika önceliklerinin bilgi üretimi ve kullanımı yönünde oluşturulması önem kazanmaktadır. Bilgi toplumu aşamasına ulaşmış birçok gelişmiş ülkede ulaşılan gelişmişlik düzeyinin sürekliliğinin korunması amacıyla, giderek bilime, teknolojiye ve insana yatırım unsuru eğitime daha fazla önem verilmektedir. Türkiye'nin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin uluslararası alanda gelişmiş ülkelerle aralarındaki gelişmişlik farkının daha fazla açılmaması, ulusal alanda ise kalkınmanın sağlanması açısından, bu ülkelerin bilgi toplumundaki gelişmelere ne ölçüde uyum gösterdikleri önemlidir.

Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Yönünden Türkiye'nin Dünyadaki Konumu

Dünya Bankası tarafından 2002 yılında yayınlanan World Development Indicators verileri çerçevesinde temel bilgi toplumu göstergeleri çerçevesinde dünyada en ileri 5 ülke ile Türkiye arasında bir karşılaştırma yapmak istiyoruz. Türkiye'yi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle de mukayese etmek anlamlı olabilir. Bu tür bir karşılaştırma belki de moralimizin birazcık olsun düzelmesi için yararlı da olabilir! Fakat biz burada 21. yüzyılın bilgi toplumunu ulaşmış en ileri beş ülke ile Türkiye arasında bir karşılaştırma yapacağız.

Dünya Bankası tarafından yayınlanan World Development Indicators (2002) verilerine göre dünyada 1000 kişi başına düşen bilgisayar sayısı başlıca "bilgi toplumu"nu yaşayan ülkelerde yaklaşık 500'tür. Bu sayı ülkemizde sadece 38’tir. (Şekil-1)

Kişisel bilgisayardan internete bağlantısı olan kullanıcı sayısı ABD'de yaklaşık 100 Milyon, Japonya'da 50 milyon olarak hesaplanmaktadır. Türkiye'de ise nüfusun çok küçük bir kesiminin (yaklaşık 2 Milyon) hali hazırda internete erişim imkanı bulunmaktadır. (Şekil-1)

Ar-Ge harcamalarının GSMH'ya oranı ise başlıca gelişmiş ülkelerde yaklaşık yüzde 2 ila yüzde 4 arasında değişmektedir. Türkiye'de ise bu oran sadece binde 48'tir. (Şekil-2)

Ar-Ge personeli sayısına baktığımızda da yine ülkemizin gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olduğu görülmektedir. Örneğin, İsveç'te ar-ge alanında bir milyon kişi başına düşen bilim adamı ve mühendis sayısı 4507’dir. Bu sayı ülkemizde 303'tür. (Şekil-2)

Yine bilgi ve iletişim teknolojileri harcamalarının GSYİH'ya oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 10 ve üzerinde iken bu oran ülkemizde yüzde 4.8’dir. Kişi başına bilgi ve iletişim teknolojisi harcaması ise ülkemizde yaklaşık 150 dolardır. Bu rakam İsviçre, İsveç, ABD, Japonya gibi ülkelerde 2500 ila 3500 Dolar arasında değişmektedir. (Şekil-3)

Yüksek teknoloji ihracatı açısından da ülkemiz ileri ülkelerin çok gerisinde bulunmaktadır. Malezya, Filipinler, K.Kore gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek teknoloji ihracatı/toplam imalat sanayii ihracatı oranı yüzde 35 ila yüzde 60 arasında değişmektedir. Oysa bu oran ülkemizde sadece yüzde 35'tir. (Şekil-3)

Türkiye'nin 2000 yılında toplam ileri teknoloji ihracatı yaklaşık l Milyar dolardır. Bu rakam gelişmiş ülkelerle mukayese edilmeyecek düzeydedir.

Sunduğumuz veriler çerçevesinde Türkiye'nin "bilgi toplumu"nu yaşayan ülkelerin çok gerisinde oldukları açık biçimde görülmektedir. Bu durum Yükseköğretim Kurulu tarafından 2 Şubat 2002 tarafından hazırlanan bir raporda şu şekilde teyit edilmektedir:

"Dünyada ve ülkemizde teknoloji devrimi ve bilgi toplumuna geçişte eğitim büyük önem taşımaktadır. Bilgi toplumunda en değerli varlık insan ve insan gücüdür. Tarım ve sanayi toplumlarında insanın bedensel gücü ön planda iken bugün artık insan gücü denildiğinde beyin gücü akla gelmektedir. Bu nedenle, üniversitelerin bilgi toplumundaki yeri eskiye oranla çok artmıştır. Ancak ülkemizde, üniversitelerin ve bilim adamlarının önemi artmak yerine azalmıştır. Özellikle son 20 yılda izlenen politikalar nedeniyle, öğretim üyeliği ve üniversiteler sürekli bir şekilde itibar kaybetmektedir."

Sonuç

Bilginin ve bilgi teknolojilerinin hızla gelişimiyle şekillenen ve ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanları kısa zamanda etkisi altına alan bilgi toplumu aşaması, sosyo-ekonomik gelişme sürecinde tarım toplumu ve sanayi toplumunun ötesinde üretimin ve verimliliğin hızla artmasına yol açmaktadır. Bilgi sektöründeki baş döndürücü gelişmeler, başta insan faktörünün verimliliğine etkilerinden dolayı ekonomik sonuçları yanısıra sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda da hızla yapısal değişimleri beraberinde getirmektedir. Bilgi toplumundaki gelişmeler, insanın verimliliğinin artmasına, ekonomik gelişme düzeyinin artmasına, ayrıca bilimde ve teknolojide yeni gelişmelerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Daha çok gelişmiş ülkelerin ulaşmış olduğu bir aşama olan bilgi toplumu, gelişmekte olan ülkelerin de kalkınmaları ve globalleşme sürecine entegrasyonu açısından süratle ulaşmak için çaba içerisinde olmaları gereken bir aşamadır.

Türkiye, araştırma ve geliştirme harcamalarının GSYİH'ya oranı, bilim adamı ve mühendis sayısı, araştırma ve geliştirme hizmetlerinde istihdam edilen personel sayısı, yüksek teknoloji ihracatı, bilgi ve iletişim araçlarının kullanımı, kişi başına düşen bilgisayar sayısı, internet bağlantısı sayısı, kişi başına düşen eğitim harcaması gibi bilgi toplumuna ilişkin başlıca temel göstergeler açısından gelişmiş ülkelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirildiğinde, gerek bilgi üretimi ve gerekse bilgi teknolojilerinin kullanımı yönünden halen bilgi toplumu aşamasını yaşayan gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunmaktadır.

Türkiye henüz sanayileşme sürecini tamamlayamamıştır ve birçok yapısal sorunla karşı karşıya bulunmaktadır. Türkiye'nin sanayileşme sürecini tamamlaması, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yapısal değişimi gerçekleştirmesi ve uluslararası alanda globalleşme sürecine uyum sağlaması açısından bilgi toplumuna yönelik gelişmeleri yakından izlemesi ve bu alana öncelik veren politikaların oluşturulması gerekmektedir. Bunun için de bilgi teknolojilerinin üretimi ve kullanımı yönünde başta insana yatırım unsurlarından eğitime, bilime ve teknolojiye yatırım politikalarına önem verilmesi, teknolojik gelişmenin başlıca koşulu olan araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin teşvik edilmesi ve insan kaynaklı gelişme politikalarının ön plana çıkarılması gereksinimi gündeme gelmektedir.

Gelişmiş ülkeler günümüzde ulaşmış oldukları ileri gelişmişlik düzeyini ve bilgi toplumu aşamasını, gelişmelerinin başlangıcında insan sermayesi yatırımlarına vermiş oldukları önem sayesinde elde etmişlerdir. Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin bilgi toplumuna uyum sürecinde en önemli sorunu nitelikli işgücü açığıdır. Bilgi toplumunda nitelikli işgücü açığının giderilmesi ancak okul eğitiminin yanı sıra okul sonrası eğitime, mesleki eğitime, yüksek eğitime, eğitimin sürekliliğinin sağlanması ve benzeri faktörlere bağlı bir olgudur. Bundan dolayı, bilim ve teknoloji alanında gelişmelerin sağlanması, üretim ve verimliliğin artması, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alandaki yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi amacıyla, Türkiye'nin önceliğini eğitimin kalitesinin artırılmasına vermesi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde bilim, teknoloji ve araştırma- geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılması; bu konuda birey, firma ve devlet düzeyinde sorumlulukların olduğunun unutulmaması gereklidir.

Türkiye, bilgi çağını yakalamış uygar ülkeler ile arasındaki açığı kapatmak için üniversitelerine, bilim ve araştırma merkezlerine, enstitülerine daha fazla önem vermek zorundadır.



TÜBİTAK Vizyon 2023

Bilim ve teknoloji uzun dönemli ekonomik ve toplumsal gelişmenin en önemli unsurlarından birisi, bilim ve teknoloji politikaları ise bu gelişimin hızını ve yönünü etkilemenin bir aracıdır.

Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş ülkelerin tümü (ABD, Japonya, AB üyesi birçok ülke) uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleri ile uyumlu bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirmişlerdir ve bu vizyonu güncellerken teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar.

Türkiye'de 1960'larda Planlı Dönem ile başlayan B&T politikaları oluşturma çalışmaları özellikle "Türk Bilim Politikası 1983-2003" ve "Türk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003" dokümanlarıyla önemli bir boyut kazanmıştır.

Ancak, ortaya koyulan belgelerin, genel geçerliliği tartışmasız unsurlar içermelerine ve önemli bazı kurumsal ve yasal değişiklikler getirmelerine karşın, hedefleri bakımından tam olarak uygulamaya konuldukları söylenemez. Bunun nedenleri olarak, bilim ve teknoloji alanında paylaşılan bir ülke vizyonunun ortaya konulamamış olması ve önerilen politikaların ilgili bütün kesimler (siyasi erk, kamu, özel kesim ve üniversiteler) tarafından ortaklaşa sahiplenmelerinin sağlanamaması gösterilebilir.

Bu saptamadan hareketle, refah toplumuna ulaşma sürecinde bilim ve teknolojiden etkin bir araç olarak yararlanılmasını sağlamak üzere, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 13 Aralık 2000 tarihli toplantısında 2003-2023 yılları için Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Stratejileri Belgesi'nin hazırlanması kararını almıştır.(2000/l nolu karar)

Yaklaşık bir yıl süren hazırlık çalışmaları ardından, 24 Aralık 2001 tarihli Yedinci Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında, Projenin adı "Vizyon 2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri" olarak belirlenmiş; projenin ana teması, temel yaklaşımı ve bu kapsamda yürütülecek alt projelerin ayrıntılı içeriği ile yürütme planı ve yönetim şekli onaylanmıştır.

Vizyon 2023 Projesi Ana Teması

Vizyon 2023 Projesinin ana teması; Cumhuriyetimizin 100. yılında, Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda bilim ve teknolojiye hakim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir "refah toplumu" yaratmak olarak belirlenmiştir.

Projede aşağıdaki çalışmaların kapsanması planlanmıştır:

Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında mevcut konumunun saptanması Dünyada bilim ve teknoloji alanındaki uzun dönemli gelişmelerin saptanması Türkiye'nin 2023 hedefleri bağlamında, bilim ve teknoloji taleplerinin belirlenmesi Bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli stratejik teknolojilerinin saptanması Bu teknolojilerin geliştirilmesi ve/veya edinilmesine yönelik politikaların önerilmesi

Vizyon 2023 Projesi aşağıdaki Alt Projelerden oluşmaktadır:

Teknoloji Öngörü Projesi

Ulusal Teknoloji Envanteri Projesi

Araştırmacı Bilgi Sistemi (ARBİS)

TÜBİTAK Ulusal Araştırma Altyapısı Bilgi Sistemi (TARABİS)

TEKNOLOJİ ÖNGÖRÜ PROJESİ

Genel Bilgi

TÜBİTAK'ın koordinasyonunda, ilgili kamu ve özel kuruluşlar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla eşgüdüm içinde yürütülmesi planlanan Vizyon 2023 Projesi'nin temel eksenini, ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen "Teknoloji Öngörü" alt projesi oluşturmuştur.

Teknoloji Öngörü Projesi ile ilgili bütün kesimlerin geniş katılımıyla ve sistematik bir yöntemle, istenen bir geleceğe ulaşmak için bilim ve teknoloji alanında neler yapılması gerektiği konusunda görüş toplanması ve bu görüşlerin derlenmesi amaçlanmıştır.

Çeşitli ülkelerde yürütülen teknoloji öngörüsü çalışmalarında farklı yaklaşım ve yöntemlerin kullanıldığı görülmektedir. Bu yaklaşım farklılıklarının temelinde, teknoloji öngörüsünün öncelikle hangi amaca yönelik olarak yürütüldüğü, hangi alanlara odaklanılacağı ve sonuçta bu çalışmadan somut olarak nelerin elde edilmesinin beklendiği gibi konularda alınan farklı kararlar yatmaktadır.

Bu bağlamda, Vizyon 2023 kapsamında tasarımlanan Teknoloji Öngörü Projesi'nin başlatılmasının temel nedenleri;



  1. Elde edilen bulguların B&T politikalarının oluşturulmasında bir araç olarak kullanılması, ve

  2. Süreç yararları olarak belirlenmiştir. Projenin, teknoloji öngörüsü çalışmalarının ilk kez yürütüldüğü diğer birçok ülkede görüldüğü gibi, bilim ve teknoloji alanına odaklanmasına karar verilmiştir. Proje sonucunda elde edilen bulgular ve kazanımlar ise şunlardır:

Türkiye için stratejik teknolojiler ile öncelikli AR-GE alanlarının belirlenmesi, B&T'nin ülke gündemine girmesi, farkındalığın arttırılması, Sürece geniş ve etkin katılım.

Dünyadaki teknoloji öngörüsü çalışmalarında sıklıkla kullanılan yöntemler paneller, delfi sorgulaması ve senaryo yöntemidir; bunların iki veya daha çoğunun birlikte kullanıldığı örnekler de vardır.

Türkiye için kurgulanan Teknoloji Öngörü Projesi'nde, temel unsur paneller olmak üzere, iki yöntemin birlikte yer almasına karar verilmiştir:

Paneller

Sosyo-Ekonomik Paneller: Sosyo-ekonomik faaliyet alanlarında öngörü çalışması yürüten paneller

Tematik Paneller: Tematik konularda ve teknoloji alanlarında çalışma yürüten paneller

Delfi Sorgulaması

Öngörülen teknolojik gelişmeler ve etkileri üzerine yapılan uzman sorgulaması

Çeşitli sosyo-ekonomik faaliyet alanları ve tematik konuları kapsayan paneller, kendi ilgi alanlarında teknoloji öngörüsü çalışmasını yürütmüşlerdir; panellerin ortaya koyduğu saptamalar, yaygın danışma sürecinde, ilgili toplum kesimlerinde tartışılmış ve Delfi Sorgulaması ile de geniş bir uzmanlar grubunun görüşlerine başvurulmuştur.

Yaygın danışma sürecinden elde edilen görüşlerin ışığında son şeklini alan panel çalışmalarının sonuçları, daha sonra bir bütünlük içinde ele alınarak ve stratejik teknoloji ölçütleri kullanılarak, ülkenin bilim ve teknoloji vizyonu ve stratejik teknoloji alanları belirlenmiştir. Teknoloji Öngörü Projesi, bilim ve teknoloji sisteminin mevcut kapasitesinin saptanmasına yönelik diğer üç alt proje (Ulusal Teknoloji Envanteri, Araştırmacı Bilgi Sistemi (ARBİS), TÜBİTAK Ulusal Araştırma Altyapısı Bilgi Sistemi (TARABİS) ile birlikte, ülkenin 20 yıllık bilim ve teknoloji stratejilerini şekillendirmiştir.



Yüklə 494,59 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin