Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın.” 163 Rabbimiz, insanı neden, nasıl yarattığını düşünmemizi buyuruyor. Çünkü nasıl, ne şekilde yaratıldığımızı iyi bir şekilde düşündüğümüz zaman tesadüfen, başı boş bir şekilde yaratılmadığımızı, ancak Rabbimizin lütfuyla, dilemesiyle bir amaç ve bir gaye için yaratıldığımızı anlamış oluruz.
Emiru’l-Müminin İmam Ali (r.a.):
“Kendini bilen, Rabbini bilir” 164 buyurur. Tevhid akidesini kavrayıp katıksız, şeksiz, şüphesiz ve sarsılmaz bir iman ile iman eden muvahhid mü'minlerden her fert, kendini çok iyi bilmeli ve tanımalıdır. Rabbi Allah (c.c.)’ı bilmiş ve tanımış, önderi Rasûlullah (s.a.s.)’i bilmiş ve tanımış, yegâne hayat nizamı olan dini İslam’ı bilmiş ve tanımış olabilmek için, insan önce kendini çok iyi bilmeli ve tanımalıdır. Ancak kendini bilip tanıyan muvahhid mü'minler, yaradılış gayesine uygun hareket edebilirler. 165
İNSANIN OLUŞUMU
“Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan (kişiden) yaratan ondan da eşini yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadınlar türeten Rabbiniz(e karşı gelmek)den sakının.” 166
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.” 167
“O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı. Sonra onun neslini bir özden, hakir bir su(yun özün)den yaptı. Sonra ona biçim verdi. Ona kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.” 168
Yüce Rabbimiz Allah (c.c.) erkekle dişi arasındaki birleşme bağını insan türünün yeryüzünde kıyâmete kadar devam etmesine ve neslin korunmasına vesile kılmıştır. Söz konusu birleşme bağının meydana gelişinin sınırlı ve meşrû bir yolla olmasını takdir etmiştir ki bu da nikâh, yani evlenmedir. Yüce Allah (c.c.) nikâhın meyvesini çocuk ve nesli devam ettirmek olarak takdir etmiştir. O Yüce Allah (c.c.), kullarına çocuk sevgisi vermiş; böylece onları çocuk istemeye teşvik etmiştir. Çocuk sevgisini insan yaratılışının tabiî bir sonucu kılmıştır. Erkeğin kadına kadının erkeğe meyletmesi de aynı şekilde insan yaratılışındandır.
Allah (c.c.) insanın yaratılışını ve geçirdiği nutfe, alaka, mudğa, kemik, kemiğin etle kaplanması gibi evreleri, onu “üç karanlık evrede” bir yaratılıştan diğerine geçirerek nasıl yaratıp üstün bir varlık haline getirdiğinin şaşırtıcı delilleri kılmıştır. Biz kullarına da insanın yaratılışı üzerinde dikkatle durarak düşünmemizi emretmiştir. 169
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın!” 170 buyurulmuştur.
Bir başka ayet-i kerimede Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
“İnsanı nutfeden (meninin milyonlarca parçasından biri olan spermden) yarattı. Birden o (insan) konuşkan bir karşı koyucu olup çıktı.” 171
Toprak merhalesi bir yana, insan yaratılışının başlangıcı nutfe merhalesidir. Nutfe sözcüğü Kur’ân-ı Kerim’de on iki yerde geçmekte ve bazen hakir su, bazen atılan su, bazen de meni kaydı ile geçmektedir. Meni kelimesinin mânâsında nutfe bulunmakla beraber, nutfeyi ihtiva eden su samanı da vardır. Nutfenin üç çeşidi vardır.
1- Erkek nutfe: Bunlar menide olan hayvancıklardır (Sperm veya sperma denir.)
2- Dişi nutfe: Bu da yumurtalıkların ayda bir üretip saldığı yumurtadır.
3- Karışık nutfe: Bu da döllenmiş yumurtadır. Bu ‘nutfetun emşâc’dır. 172
Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle beyan etmektedir:
“And olsun Biz insanı çamurdan (süzülüp çıkarılmış bir özden) yarattık. Sonra onu emin ve sağlam bir karargâhta (rahimde) nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alakaya, alakayı (embriyoyu) bir çiğnemlik ete, bir çiğnemlik eti kemiklere çevirdik. Kemiklere et giydirdik, sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah (c.c.) pek yücedir.” 173
İnsanın nasıl yaratıldığını, ne gibi merhalelerden geçerek var olduğumuzu insanı yaratan Rabbimiz bizlere Kur’ân-ı Kerim’inde bildirmektedir:
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın. (O) atılan bir sudan (meniden) yaratıldı. (Erkeğin) beli ile, (kadının göğüsleri) kaburga kemikleri arasından çıkan (bir sudan)” 174
“Sizi bir tek candan yarattı, sonra ondan eşini meydana getirdi ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi (deve, öküz, koyun, keçi) sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, yaratmadan yaramaya (aşamadan aşamaya) geçirerek yaratmaktadır.” 175 Kimi müfessirler bu ayeti tefsir ederken üç karanlık karın, rahim ve eş karanlığıdır diyorlar. Bu mânâ aslında doğrudur. Çünkü karın cidarı karanlıktır, bundan sonra rahim cidarı, ondan sonra da cenini saran eş zarının karanlığı gelir. Böyle olmakla beraber ayet, karın içinde, ceninin yaratıldığı yerde üç karanlıktan bahsetmektedir. Burası da rahim demektir.
Demek ki üç karanlık bizzat rahim içindedir. Cenini saran zarların üç tane olduğu görülür. 176 Bunlar dıştan içe doğru parametrium, miometrium, endometrium denilen ışık, ısı ve su geçirmez zarlarla sarılı bulunan üç doku ile yapılmıştır. Kur’ân-ı Kerim ışık geçirmez bu perdelere zulmet diyor ve insanın üç zulmet (karanlık) içinde yaratıldığını söylüyor.” 177
“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.” 178
“O (Rab) ki seni yarattı. Seni düzenledi, sana ölçülü bir biçim verdi.” 179
Rabbimiz Allah insanları en güzel bir biçimde yarattığını bildirmektedir. 180
Cinsiyetin Belirlenmesi
“Hakikaten meniden (rahme) döküldüğü zaman, erkek ve dişi iki çifti o yaratt.ı” 181
Rahme dökülen meni erkek meni hayvancığı ve dişi meni hayvancığı olmak üzere iki kısımdır. Şu hale göre rahme dökülen nutfedir ki ceninin şeklini ve cinsiyetini belirler. Varlık âleminde ne varsa hepsi çift yaratılmıştır.182
Rabbimiz bizlere bildirmektedir:
“Her şeyden de çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız.” 183
Bitkilerde ve hayvanlarda da durum aynıdır. Yüce Rabbimiz her cins çifti yaratmıştır. Mesela, erkek ile dişi, yerle gök, güneşle ay, ova ile dağ, denizle kara, yazla kış, hayatla ölüm, tatlı ile acı, aydınlıkla karanlık vs. gibi.
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onlara hem erkek hem de kız çocuklar olmak üzere çift (ikiz) verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bilendir. O (her şeye) gücü yetendir.” 184
Cinsiyeti belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğunu ayet-i kerimede Yüce Allah (c.c.) bildirmektedir. Takdir Yüce Allah’ındır. Ya kız, ya erkek, ya da ikiz, üçüz verir, ya da kısır yapıp hiç çocuk vermez. Bu Rabbimiz Allah’ın dilemesi, takdiri ile olmaktadır. Ancak kişi Allah’a dua eder, yalvarır Allah Teâlâ da duasını kabul ederse, o zaman kız çocuk istiyorsa kız, erkek çocuk istiyorsa erkek çocuk verir. “Allah her şeye gücü yetendir.” Çocukları olmayan ailenin gereken tıbbî çarelere başvurduğu halde ve Allah’a çok dua ettiği halde yine de çocukları olmuyorsa “(Allah) dilediğini kısır yapar.” Bu da Allah’ın takdiridir, imtihan gereğidir. Eşler gereğini yaptıktan sonra çocukları olmadıysa sabretmeli, dünya hayatı imtihandan ibarettir. “And olsun ki sizi, biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı olanları müjdele!” 185 Görüldüğü gibi birtakım nimetlerden yoksun bırakarak da imtihana tabi tutulduğumuzu Rabbimiz bildiriyor.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Kıyâmet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah’ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.” 186 Bu âyetin nüzul sebebi: Mücahid ve İkrime derler ki:
“Bâdiye ehlinden biri Hz. Peygambere (s.a.s.) gelerek:
Ey Muhammed! Bana kıyâmetin ne zaman kopacağını haber ver. Ülkemizde kıtlık var, bana yağmurun ne zaman yağacağını haber ver. Karım hamile, bana ne doğuracağını haber ver. Bugün ne kazandığımı biliyorum. Bana yarın ne kazanacağımı haber ver.” Bunun üzerine bu âyet-i kerime nâzil oldu.187
“Beş şey vardır ki onları Allah’tan başkası bilmez.” 188 şeklinde gelen Büreyde hadisinde “Münavi Kebir” şerhinde der ki:
Yani bu beş şeyi Allah’tan başkası, hem genel, hem de parça olarak ihatalı ve şümullü bir şekilde bütün özellik ve incelikleriyle bilemez. 189 Bazı kişiler, Lokman suresinin 34. âyetinde beş bilinmeyen husus için, “yağmurun yağması ve ana karnındaki çocuğun durumu günümüzde artık bilinmezlikten çıkmıştır. Rasathaneler hava tahmin raporlarıyla yağmur hakkında önceden haber vermektedirler. Ana karnındaki çocuğun röntgen şualarıyla erkek veya kız olacağını tespit ediyorlar, bunlar biliniyor” diyorlar. Tabiî ki, bu hususlar kasıtlı olarak da gündeme getiriliyor. Böylece Kur’ân-ı Kerim’de, İslâm’da çelişkiler varmış gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Kendilerinin inançsızlıklarını, imansızlıklarını başkalarına da bulaştırmak amacıyla müslümanların inanç ve itikadlarını bozmak için bu tür hususları gündeme getirmektedirler. Böylece şeytanın dostları, yardımcıları insanları haktan uzaklaştırmaya çalışmaktadır.
Âyet-i kerimede “yağmuru O yağdırır” buyrulmaktadır. Gerçekten yağmuru Yüce Allah yağdırır. Bununla birlikte Yüce Allah bazı emâre ve işaretlere bakarak insanlara yağmurun ne zaman yağacağını bilemezler demiyor. Bu gibi tabiat bilgileri tecrübeye ve birtakım bilgilerin elde edilmesine bağlıdır. Buna göre meteorolojik bilgilere dayanarak bazı tahminlerde bulunmak çoğu zaman doğru çıkabilir, bazen de çıkmayabilir. Çünkü tahmini bozacak ani değişimler her an için olabilir. Onun için tahmin raporu denmektedir. Rahimlerde olanı bilmeye gelince, bunu da en geniş şekilde ve tam olarak bilmek yine Allah’a aittir. Rahimlerdeki ceninin erkek veya dişi, güzel veya çirkin olduğunu ana ve babasından ne gibi karakterler devraldığını, ileride başına neler geleceğini, hepsini Allah bilir.
Görünen cinsel organların oluşması yedinci haftada (42 günlük iken) başlar ve gelişmesine devam eder.
Fakat erkek organı ile kız organı ancak dördüncü ayın başlarında ayırt edilebilir.
Ceninin cinsiyeti altıncı haftada (42 günde) belirmeye başlar. “Nutfenin üzerinden kırk iki gün geçince Yüce Allah bir melek gönderir. Melek ona şekil verir; gözünü, kulağını, derisini, etini ve kemiklerini oluşturur. Sonra Allah’a ‘ya Rabbi; erkek mi, dişi midir?’ diye sorar. Allah hükmünü beyan eder.” 190 Nutfe, alaka ve mudğa merhaleleri sona erince melek gelir ve ceninin erkek veya dişi olduğunu Allah’ın hükmü ve izniyle tesbit eder. 191
“Her birinizin yaratılış mayası ana rahminde nutfe olarak kırk gün derlenip toplanır. Sonra aynı öyle (40 gün) alaka olur. Sonra yanı şekilde (40 gün) et parçası (mudğa) haline gelir. Ondan sonra melek gönderilir. Ona ruh üflenir ve dört kelimeyi kaderini, İlâhî hükmü yazar: Rızkını, ecelini, amelini, iyi biri mi, yoksa kötü biri mi olacağını.” 192 Bütün özellik ve incelikleriyle rahimlerdeki ceninin erkek veya dişi, güzel veya çirkin, sakat veya sağlam, uzun boylu veya kısa, hangi niteliklere sahip olacağını, hayatının nasıl geçeceğini, başına yaşam boyu neler geleceğini, doğumundan ölümüne kadar her şeyini, en ufak ayrıntısına kadar sadece Allah bilir.
“Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.” 193
Dostları ilə paylaş: |