İnsan gerçEĞİ ve islami hayat



Yüklə 2,48 Mb.
səhifə6/44
tarix27.12.2018
ölçüsü2,48 Mb.
#86677
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   44

DÜNYAYA GELİŞ VE YAŞAM

İnsanın dünyaya gelmesi, kendi elinde ve irâdesi, isteği dâhilinde olan bir iş değildir. İnsan, irâdesi dışında, zamanı, mekânı, ırkı, rengi ve cinsiyeti belirlenerek dünyaya gelmektedir. Hayatın cenin, bebek, çocukluk, ergenlik, olgunluk ve yaşlılık gibi devrelerden geçerek ortalama ömre göre bazen erken ölümler, bazen de geç ölümler şeklinde son bulması da asla insanın iradesine bağlı değildir.

O’dur ki (önce) sizi topraktan, sonra nutfe (sperm)den, sonra alaka (embriyo)dan yarattı. Sonra sizi çocuk olarak (annelerinizin karnından) çıkarıyor. Sonra güçlü çağınıza eresiniz, sonra da ihtiyarlar olasınız diye sizi yaratıyor. İçinizden kimi de daha (ergenlik ve ihtiyarlık çağına ermeden) önce öldürülüyor. Belli süreye erişmeniz için sizi yaratan odur. Umulur ki düşünürsünüz (ibret alırsınız)” 194 Bütün bunlar; insanı annesinin karnından bir şey bilmez halde çıkaran Allah’ın işleridir.

Allah sizi (hiçbir şey bilmediğiniz durumda) annelerinizin karınlarından çıkardı, size işitme (duyusu), gözler ve gönüller verdi ki şükredesiniz.” 195 Zaten doğum için gerekli olan, dişinin gebe kalması ve doğurması Allah’ın ilmi dışında olmadığı gibi, doğum sonrası uzun veya kısa ömürlü olmak da insanın müdâhale edebileceği olaylardan değildir. Bütün bunlar gelişigüzel tesadüf ile değil, her biri mutlaka Allah’ın ilminde takdir edilmiş ve levh-i mahfuzda yazılmış olarak meydana gelir.

Allah sizi önce topraktan, sonra meniden yarattı. Sonra sizi çiftler (erkek-dişi) yaptı. Bir dişinin gebe kalması ve doğurması hep O’nun bilgisiyledir. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” 196

Allah Teâlâ, aynı nutfeden (spermden) sade erkek değil, dişiler de yaratır ve bunu da izdivaç (evlenmek) kanununa bağlamıştır.197

Dünyaya geliş ve yaşamla ilgili Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor:

Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten kuşkuda iseniz (bilin ki) Biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe (sperm)den sonra alaka (embriyo)dan, sonra biçimlenen ve biçimlenmeyen bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim. Dilediğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutarız, sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Sonra güç (ve kabiliyetler)inize ermeniz için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi (henüz çocukken) öldürülür, kimi de ömrün en kötü çağına (ihtiyarlığa) itilir ki, bilirken bir şey bilmez hale gelsin (çocukluğundaki gibi bedence ve akılca güçsüz bir duruma düşsün). Yeri de kurumuş, ölmüş görürsün. Fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çifti bitirir.” 198

Kur'an’ın anlattığı insan yaratılış aşamaları, anatomi ve jinekoloji ile de doğrulanmaktadır. Döllenme esnasında erkek 400-500 milyon sperm çıkarır. Kur'an’da nutfe adı verilen bu meni hayvancıklarının büyük bir başı ve uzunca bir kuyruğu vardır. Kuyruğunun titreşimiyle hareket eder. Kadının ovarium’una ulaşınca yumurtacığı yalnız bir hayvancık aşılar. Aşılanmış yumurta ikiye, dörde, sekize, on altıya bölünürken rahim kanalından gelip rahmin arka duvarında, kendine bir yer seçerek oraya asılır. İşte Kur'an’da buna asılan anlamında alaka denilmiştir. Kırk gün kadar böyle alaka halinde kalır. Bölünme sonunda çoğalan bu nokta yuvarlaklaşır belli belirsiz bir çiğnem et parçasına benzer bir görünüm veren alaka, mudğa (çiğnenmiş et) şekline konmuş olur.

Uzunluğu 2,5 cm.den fazla olmayan mudğanın hacmi elli katına, ağırlığı da sekiz bin katına çıkar. Bundan sonra mudğa, hücrelere bölünmesini sürdürür. Hücrelerin binlercesi kendi aralarında birleşerek her grup, fetüs denilen ceninin belirli bir organını yapar. Mü'minun suresinin 13. ayetinde belirtildiği gibi, insanın yaratılışı nutfe ile başlar, nutfe alakaya, alaka mudğaya döner. Mudğanın içinde oluşan kemikleri adale dokusu sarar. 199

Sonra da onu düzeltip bir biçime soktu ve ona ruhundan üfledi.” 200

Yüce Allah böylece insanı en güzel şekilde, biçimde yaratır. 201

İnsanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır.” 202

“Ey insan! Küçük bir cüsse olduğunu sanıyorsun; ama sende âlemler gizlidir.” 203

“En iyi insan, insanlara faydalı olandır.” 204

“Şahsiyetini kazan ve faziletini kemâle eriştir. Zira, sen cisminle değil, ruhunla insansın.” 205

“İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin. Her insanı da iyi bilip övmeyin.” 206

“Hukukta tarak dişi gibi müsavi olan insanlar, idrak ve kabiliyette, anlayış ve görüşte birbirlerinden üstün yaratılmışlardır.” 207

“İnsan yaratılıştan iyidir, kötülüğe yönelişi dış etkilerdendir.” 208

“Hiçbir şey insan kadar yükselmez ve onun kadar alçalmaz.” 209

“İnsan beşer bazen şaşar, hata işler üçer beşer, Düz ovada yürür iken, ayağı sürter düşer.” 210

“İnsan, gerçeğini bilmeli, bu gerçek, Allah’a kulluktur, bunu yerine getirmeli. Dünya ve âhirette mutlu olmak istiyorsak, yok başka çaresi.” 211



KÂİNATTAKİ HER ŞEY İNSAN İÇİN YAR ATILMIŞTIR

Yüce Rabbimiz Allah (c.c.) kâinatta, dünyada ne varsa hepsini insan için, insanların yaşamlarını kolaylaştırmak, rahat bir yaşam için ve yaşamlarının devamı için ne gerekiyorsa yaratmıştır.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

O (Allah) ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı.” 212

O (Allah) göklerde ve yerde ne varsa hepsini size (hizmet için) boyun eğdirmiştir. Elbette burada düşünen topluluklar (insanlar) için birtakım ibretler vardır.” 213

Âyetlerden de görüldüğü gibi yeryüzündeki her şey insanlar için yaratılmıştır.

Diğer âyetlerden de örnekler vererek; ibret ve öğüt almamız, şükretmemiz, Allah’a iyi bir kul olmamız için bizlere ne gibi nimetler verilmiş, Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz Allah bunları bizlere bildirmiştir. 214

Allah’ın Gece ve Gündüz ile İnsanlara Olan Nimeti

Allah O’dur ki size geceyi, içinde istirahat etmeniz için (serin ve karanlık); gündüzü de (işinizi) görmeniz için aydınlık yaptı. Şüphesiz Allah insanlara lütufkârdır; fakat insanların çoğu şükretmezler.” 215

Geceleyin uyumanız, gündüzün Allah’ın lütfundan (nasibinizi, rızkınızı) aramanız da O’nun (varlığı ve birliğinin) delillerindendir. Gerçekten burada işiten bir kavim için ibretler vardır.”216

Resûlüm! De ki: ‘Düşündünüz mü hiç: Eğer Allah üzeriniz geceyi ta kıyâmet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?’ De ki: ‘Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü tâ kıyâmet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek ilâh kimdir? Hâlâ göremeyecek misiniz?”

Rahmetinden dolayı sizin için geceyi ve gündüzü var etti ki, geceleyin dinlenesiniz ve (gündüzün) Allah’ın fazl u kereminden (rızkınızı) arayasınız. Umulur ki, (gece ve gündüzde bulunan Allah’ın verdiği nimetlere) şükredersiniz.” 217

Geceyi sizin istirahat etmenize elverişli, gündüzü de (geçiminizi sağlamanız için) aydınlık yapan O’dur. Şüphesiz, burada işiten bir toplum için ibretler vardır.” 218



Güneş ve Ay ile İnsanlara Olan Nimeti

Sürekli olarak (seyir ve aydınlatma) görevlerini yapan Güneşi ve Ay’ı emrinize verdi, geceyi ve gündüzü de emrinize verdi.” 219

O, geceyi gündüzü Güneşi ve Ay’ı sizin hizmetinize verdi. Diğer yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda düşünen bir millet için pek çok ibretler vardır.” 220

Dünya (Yeryüzü) ile İnsanlara Olan Nimeti

O, yeri sizin için beşik kıldı ve varacağınız yere gitmeniz için yeryüzünde size yollar yaptı.” 221

Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları; doğru yolu bulmanız için de ırmakları ve yolları meydana getirdi.” 222

Yıldızlar ile İnsanlara Olan Nimeti

Daha nice alâmetler (yarattı). Onlar yıldızlarla yollarını bulurlar.” 223

O, karanın ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Gerçekten (düşünen), bilen bir toplum için âyetleri geniş geniş açıkladık” 224

Denizler ile İnsanlara Olan Nimeti

(Ey insanlar), Rabbiniz O’dur ki lütfundan (payınızı) aramanız için size gemileri denizde yürütür. Doğrusu O, size çok acır.” 225

Görmedin mi Allah, yerdekileri ve emriyle (koyduğu kanunla) denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. Yerin üstüne düşmesin diye göğü tutuyor. (Gök) ancak O’nun izniyle düşer. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.” 226

Onların zürriyetlerini dopdolu bir gemide taşımamız da onlar için büyük bir ibrettir. Gemilerin benzerlerinden binmekte oldukları ve ileride binecekleri şeyleri onlar için Biz yarattık. Eğer Biz dileseydik onları suda boğardık. O zaman ne onların imdadına koşan olurdu, ne de kurtarılırlardı. Ancak Bizim tarafımızdan bir rahmet onları kurtardı ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalanmaları uygun görüldü.” 227

Allah O’dur ki denizi sizin hizmetinize verdi. Allah’ın emri ile hem denizde gemiler hareket etsin, hem de fazlından (rızık) arayasınız diye; gerek ki şükredersiniz.” 228

Kâinatta Olan Bütün Her Şeyle insanlara Olan Nimeti

O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini size (hizmet için) boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen topluluklar için birtakım ibretler vardır.” 229

De ki, baksanıza eğer suyunuz çekilirse, size kim bir akarsu (içecek su) getirebilir?” 230

Allah’ın göklerde (güneş, ay, yıldız ve bulutları) ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin hizmetinize verdiği nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi?” 231

Allah, gökleri gördüğünüz şekilde direksiz yarattı. Arzda da, sizi sarsmaması için, (kazıklar halinde) büyük dağlar yerleştirdi. O, arzda her bir canlıdan türetti. Hem Biz gökten bir yağmur indirdik de (onun sebebiyle) yeryüzünde her faydalı nebattan çift çift bitirdik.” 232

Gökten suyu indiren O’dur. O suda size hem içecekler vardır, hem de ondan ağaç (ve ot) meydana gelir ve orada hayvanlarınızı otlatırsınız. (Allah) Su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin (ve sebzelerin) hepsinden bitirir. İşte burada düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır.” 233

Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (soğuktan koruyucu yünler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. Sizin için onlarda ayrıca akşamleyin getirirken sabahleyin salıverirken, bir güzellik (bir zevk) vardır.

Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete (bir yere) taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir.

Atları, katırları, eşekleri binmeniz ve süslenmeniz için (yarattı). Allah şu anda bilmeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” 234

Bu âyetlerden de anlaşılacağı üzere, eskiden insanlar taşıma aracı olarak yalnızca büyük ölçüde hayvan gücünden yaralanmış oldukları halde, zamanla ve özellikle son asırda nakil vasıtaları, gerek çeşit, gerekse sürat bakımından büyük bir gelişme göstermiştir ki, işte yukarıdaki âyetin “Allah, şu anda bilmeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır” meâlindeki ifadesi bu gelişmeye işaret etmektedir ve şüphesiz bu gelişme Allah’ın insanlara en büyük lütuflarından biridir. 235

Günümüzdeki ulaşım, iletişim araçları ve tüm teknolojik imkânlar insanların fayda sağlayacağı bu araçlar Rabbimizin bir ihsanıdır. Yaşadığımız dünyada ihtiyaçlarımızı rahat ve hızlı bir şekilde görebilmemiz için Allah’ın nasip ettiği nimetlerdir. Bu insanların ürettiği, yaptığı teknolojik imkânlar, Allah’ın insanlara verdiği akılla ve yetenekle, ayrıca o araç ve gereçlerin teknolojik imkânların oluşması yine Rabbimizin nasip ettiği yeraltı ve yerüstü imkânlarından yararlanmak suretiyle olmaktadır.

Rabbimiz Allah bu gerçeği şu şekilde beyan ediyor:

Sana (insanlara) gelen her iyilik (imkân) Allah’tandır.” 236

Açıkça görüldüğü gibi bu teknolojik imkânlar, insanların faydasına olan tüm imkânlar Allah’tandır.

Uçak, gemi, tren ve arabalar vs. bu gibi ulaşım araçları ve iletişimde ise telefon, telsiz, faks, bilgisayar, televizyon, video gibi insanların fayda göreceği bu imkânların, kötüye kullanma sonucu maddî ve mânevî zararları da olmaktadır. Bu, araçları kullanmaya bağlıdır; iyi bir şekilde kullanılırsa faydalı olur, iyi bir şekilde kullanılmazsa zararı olur. Bu araçları kötüye kullananların başında Batılılar geliyor. Bu ülkeler bu araçları televizyon, video, bilgisayar, internet gibi araçları gayr-i ahlâkî yolda kullanarak gerek ülkelerinde ve gerekse başka ülkelerde yaşayan insanların ahlâklarının bozulmasına sebep olmaktadırlar. Televizyon, video, bilgisayar, internet, gazete ve dergiler vasıtası ile müstehcen, erotik, pornografik yayınlar sayesinde gittikçe ahlâk bozulmakta, kadınlar açıldıkça bazıları mal gibi satıldıkça ahlâksızlık Batıda gittikçe artmaktadır. Bu ülkelerde genelevler yasal hale getirilerek zinâ, fuhuş yasak değil, serbest olmuştur. Bu emperyalist Batı ülkeleri çağdaşlık, özgürlük, modernlik adına kendi ahlâksız yaşam biçimlerini İslâm topraklarına ihraç etmişlerdir. Çağdaşlık ve özgürlük adına batılılaşmak isteyen, halkı müslüman olan ülkeler bu ahlâksızlıkları batılılaşma adına ülkelerine ithal etmişlerdir. Böylece İslâm topraklarında da bu saydığımız hususlar aynen kabul görmüştür.

Maalesef ülkemizde de bu ahlâksızlıklar aynı şekilde mevcuttur. Televizyonlarda erotik müstehcen filmler, showlar, programlar, uydu yayınları ile de erotik, seks filmleri yayınlanmaktadır. Erotik, porno, müstehcen video kasetler, CD’ler satılmakta ve sinemalarda da bu tür filmler oynatılmakta, internette ve bazı gazete ve dergilerde de müstehcenlik sergilenmektedir. Dolayısıyla zinâya her türlü teşvik yolları serbest bırakılmış, zinâ yapmak ve zinâ evleri (genelevleri) açmak kanunlaştırılmış, bu konuda ilkeler belirlenip tüzükler hazırlanmıştır. Nesli perişan eden zina fiili, bir kazanç yolu kabul edilmiş, genelev patronları memleketin vergi rekortmeni ilan edilmiştir. Bu çirkin ve korkunç yola düşürülen memleketin kız ve kadınları, genelevlerde, randevu evlerinde, barlarda, pavyonlarda, klüplerde, kumarhanelerde, diskolar ve plajlarda belli para karşılığı isteyenlere satışa sunulmuştur. Genelevler ve genel kadınlar yasal bir şekilde serbest bırakılmış 237 ve bunlar için tüzükler hazırlanmıştır. 238

Bu izahtan sonra yine Rabbimizin bizlere ihsan ettiği nimetler nelerdir? Âyetlere, kaldığımız yerden devam edelim:

Bu hayvanlarda insanlar için içilecek sütler ve daha nice faydalar vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?” 239

Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakinden (yani aldıkları besinleri süt haline getirerek bunu) size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar da vardır. Ayrıca, etlerini yersiniz.” 240

Hayvanlardan da (çeşit çeşit yarattı); kimi yük taşır, kiminin tüyünden döşek yapılır.241

Allah O’dur ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi ve onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı. Emri ile denizde akıp gitmesi için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları (da) hizmetinize verdi. Sürekli olarak (seyir ve aydınlatma) görevlerini yapan güneşi ve ay’ı, istifadenize verdi, geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi. Ve kendisinden istediğiniz (ve size gereken) her şeyden verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymak isteseniz sayamazsınız (saymakla bitiremezsiniz). Doğrusu insan çok haksızlık edendir, çok nankördür.” 242

Muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür. İnsan da, bu nankör oluşuna şahittir.” 243

Görüldüğü gibi, Allah’ın insanlara verdiği nimetler ne kadar çok.

Allah’ın verdiği nimetleri sayacak olsanız sayamazsınız (saymakla da bitiremezsiniz)” buyurarak verdiği nimetlerin çokluğunu, bolluğunu Rabbimiz Allah beyan etmektedir. Müslümana düşen görev, bu verilen nimetlerden dolayı Allah'a çok şükür etmek ve O’nun istediği gibi iyi bir kul olmaya çalışmaktır. 244




Yüklə 2,48 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin