İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə29/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   92
DOKUZUNCU BÖLÜM

Cihet (Yön)92

Bu bölümde Allah Teâlâ için cihetin (yönün) olup olmadığını açıklamak istiyoruz. Doğrusu ne olumsuz ne de olumlu anlamda Allah-u Teâlâ’ya yön tayininde bulunmak mutlak sûrette doğru olmaz. Bunun için şu ayrıntılı açıklamanın bilinmesi gerekir:

- Eğer yön ile alçaklık yönü kastedilmişse, bu Allah için hem kabullenilemez hem de imkansızdır. Çünkü Allah Teâlâ zâtıyla ve sıfatlarıyla, mutlak uluvvu (yüksekliği) kendine gerekli (farz) kılmıştır.

- Eğer yön ile Allah’ı kuşatan yükseklik yönü kastedilmişse, bu Allah için kabullenilemez olduğu gibi imkansızdır da. Çünkü Allah, yaratıklarından hiçbir şey kendisini kuşatamayacak kadar büyüktür, yücedir. Kürsüsü gökleri ve yeri kaplamış iken yaratıkları O’nu nasıl kuşatabilir ki?!

Kıyamet günü yeryüzü bütünüyle O’nun avucundadır, göklerde sağında (sağ elinde) dürülmüş olacaktır. Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzeh ve çok yüksektir.” (Zümer, 67)

- Yok eğer yön ile, Allah’ı kuşatma söz konusu olmadan, O’nun büyüklüğüne ve yüceliğine yaraşır yükseklik yönü kastedilmişse, bu hem Allah Teâlâ için var olan bir gerçektir hem de gereklidir.

Şeyh Ebû Muhammed Abdülkâdir el-Ceylânî,93 “el-Günye” adlı kitabında şöyle demiştir: “Her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzeh olan Allah, yükseklik yönünde (yukarı tarafta) arşına istivâ edendir, mülkü kapsayandır.”94

“Mülkü kapsayandır” sözü, çok kutsal ve yüksek olan Allah mülkü kuşatmış, çepeçevre sarmıştır, demektir.

• Eğer, “siz Allah’ın yaratıklarından bir şeyin O’nu kuşatmış olabileceğini reddettiğinize göre, Allah’ın gerek kitabında, gerekse Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in diliyle kendisi hakkında saptadığı ve sahâbenin de üzerinde birleştikleri ‘Allah’ın gökte olduğu’ hususundaki cevabınız nedir?” denilirse, buna cevap olarak deriz ki:

Allah’ın gökte olması, göğün O’nu kuşatmasını gerektirmez. Allah’ın gökte olması göğün O’nu kuşatmasını gerektirir sözünü söyleyen kimse, eğer bunu kendinden söylemişse sapık, yok başkasına nispet ederek söylemişse o takdirde de yalancı veya hatalı olmuştur. Allah Teâlâ'nın büyüklüğünü,95 O’nun her şeyi kuşatmış olduğunu,96 kıyamet gününde yeryüzünün O’nun avucunda olacağını,97 göğü de kitap sayfasını (yazılı kağıt tomarını) dürer gibi düreceğini98 bilen hiç kimse, asla yaratıklarından herhangi bir şeyin O’nu kuşatabileceğini aklına bile getirmez.

Buna göre “Allah’ın gökte olması”, şu iki anlamdan birini taşır:

1- Burada gök ile yükseklik kastedilmiştir. Buna göre anlam: “Allah yüksektedir, yâni yükseklik yönündedir” olur.

Gök, Kur’ân’da sâbit olan yükseklik anlamındadır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ve üzerinize gökten su (yağmur) indirir.” (Enfâl, 11)99

Yâni, göğün kendisinden değil, yüksekten su indirir. Çünkü yağmur buluttan iner (yağar).

2- Ya da ayette geçen100 (yâni gökte) lafzındaki fî, alâ anlamındadır ki bu durumda da anlam “Allah göğün üstündedir” olur.

Kur’ân’ın pek çok yerinde ve başka yerlerde fî (de, da, içinde), alâ (üstte, üzerinde) anlamına gelmektedir.101 Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Yeryüzünde dolaşın” (Tevbe, 2). Yâni yerin üzerinde dolaşın, içinde değil.102


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin