YEDİNCİ BÖLÜM
Sıfatlar Hakkında Seleften Gelen Sözler
Sıfat ayetleri ve hadisleri hakkında seleften gelen ve bir kısmı genel, bir kısmı da özel anlamlar içeren bazı sözler şöhret bulmuştur.
Genel anlamlı sözlerden biri, selefin şu sözüdür:
“Onları (sıfat naslarını) geldikleri gibi nitelendirmeden (niteliksiz) alınız.”
Bu söz; Mekhûl,59 Zührî,60 Mâlik b. Enes,61 Süfyân es-Sevrî,62 Leys b. Sa’d63 ve Evzâ’î’64den rivâyet edilmiştir.65
Bu sözde, ta’tîlcilere ve teşbîhcilere reddiye vardır. Şöyle ki:
- “Geldiği gibi alınız” sözünde ta’tîlcilere
- “Nitelendirmeden” sözünde ise teşbîhcilere red vardır.
Yine bu sözde, selefin; sıfat nasları için Allah’a yaraşır doğru anlamlar saptadıklarının bir kanıtı vardır. Bu kanıtı şu iki şey gösterir:
1- Selefin “geldiği gibi alınız” sözünün anlamı şudur: Sıfat naslarının gösterdiği anlamları, geldiği gibi bırakmak. Hiç şüphesiz bu naslar Allah-u Teâlâ’ya yaraşır anlamları ispat etmek için gelmiştir. Eğer selef, bu sıfat naslarının bir anlamı olduğuna inanmasalardı “bunların lafızlarını alınız ve anlamlarına takılmayınız (dokunmayınız)” derler veya buna benzer bir şey söylerlerdi.
2- Selefin “nitelendirmeden” sözü, onların; anlamın hakîkatini (gerçeğini) ispat ettikleri hususunda açık bir kanıttır. Çünkü eğer onlar, bu sözlerin anlamı olmadığına inanmış olsalardı, anlamın niteliğini inkar etmeye gerek duymazlardı. Zira olmayan bir şey, kendi başına var olamaz. O halde olmayan bir şeyin niteliğini inkar etmek, boş saçma bir söz olur.
• Eğer; Allah’ın dünya göğüne inmesi hadisi66 ve buna benzer diğer hadisler hakkında İmam Ahmed67’in söylediği “nitelendirmeden ve anlam vermeden bunlara inanır ve tasdik ederiz (doğrularız)”68 sözü hakındaki cevabınız nedir? denilirse,
Buna cevap olarak deriz ki:
İmam Ahmed’in sözünde reddettiği anlam, Cehmiyye’den ta’tîlcilerin ve başkalarının uydurarak ortaya attıkları ve onunla (bu anlamla) kitap ve sünnetin naslarını, açık anlamlarına ters düşen anlamlara çevirdikleri anlamdır.
Söylediğimizin doğruluğunu şu gösterir: İmam Ahmed anlam ve nitelemeyi, sözünün, şu iki bid’atçi gruba -Muattıla (ta’tîlci) grubu ve Müşebbihe (teşbîhci) grubu- reddiyeyi kapsaması için, inkar etmiştir.
Söylediğimizin doğruluğunu gösteren diğer bir kanıt ise Müellif’in (İbn-i Teymiyye) Muhammed b. el-Hasen’69in sözü hakkında söyledikleridir: “Batıdan doğuya kadar bütün fıkıhçılar, Kur’ân’a ve Rabb Azze ve Celle’nin sıfatları hakkında Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’den güvenilir kimselerin rivâyet ettikleri hadislere, hiçbir tefsîr (yorum), nitelendirme ve benzetme yapmaksızın iman etmenin gereği üzerinde birleşmişlerdir.”70
Müellif (İbn-i Teymiyye), Muhammed b. el-Hasen’in bu sözünü naklettikten sonra O’nun bu sözle; “sıfatları ispat hususunda sahâbe ve tâbiînin üzerinde birleştikleri görüşlere ters düşen birtakım tefsîrleri (yorumları) uydurarak ortaya atan ta’tîlci Cehmiyye’nin yorumunu kasdettiğini” söylemektedir.
Bu da gösterir ki sıfat ayetlerinin ve hadislerinin tefsîri iki çeşittir:
1- Makbûl (Kabul Edilen) Tefsîr: Bu, sıfatlara; Kitap ve Sünnet’in zâhirine (açık anlamına) uygun, Allah Azze ve Celle’ye yaraşır anlamlar veren sahâbenin ve tâbiînin üzerinde olduğu tefsîrdir.
2- Makbûl Olmayan Tefsîr: Bu da makbûl tefsîrin tersine, kabul edilmeyen tefsîrdir.
Yukarıda geçtiği üzere bu mânâların kabul edileni olduğu gibi kabul edilmeyeni de vardır.
•Peki “Allah’ın sıfatlarının niteliği var mıdır?” denilirse, cevap olarak deriz ki:
Evet onların niteliği vardır. Fakat bu nitelik bizim için bir bilinmezdir. Çünkü bir şeyin niteliği, ya bizzat o şeyin kendisini görerek, ya benzerini görerek ya da onun hakkında gelen doğru bir haberle bilinebilir. Bu yolların hiçbiri Allah’ın sıfatları hakkında mevcût değildir.
Böylece selefin “niteliksiz” sözünün anlamının “nitelendirmeden” olduğu bilinmiş oldu. Yoksa onlar mutlak anlamda niteliği reddetmeyi kasdetmemişlerdir. Çünkü bu katıksız bir ta’tîldir. Allah en doğrusunu bilir.
Dostları ilə paylaş: |