İslam öncesi Arap Yarımadasına bakış (bölgeleri, burada yaşamış devletler ve dinler)



Yüklə 227,09 Kb.
səhifə2/5
tarix29.08.2018
ölçüsü227,09 Kb.
#75838
1   2   3   4   5

!!!Unutmayınız!!! Hz. Ömer döneminde valileri Said b. Amir’den şikâyetçi olan humus halkı olayı; valimiz ayda bir kez dışarı çıkmaz (1 kat elbise), göreve sabah değil de kuşluk vakti gelir (eşim hasta ev işlerini yapıyorum), geceleri halkın arasına çıkmaz (gündüz devlet işleriyle meşgul oluyorum, gecelerimi kulluğuma, ibadete ayırıyorum), bazı günler baygın düşüyor (Hubeyb (r.a) müşrikler tarafından şehit edilmesi aklıma geliyor, üzüntümden)

c.Toplumdaki siyasi, sosyo-kültürel ve dini değişimlerden kaynaklanan problemler:

  • Siyasi ve iktisadi değişimler, toplumda gerilim ve gerginliklere sebep olmuştur. Hz. Osman’ın halifeliğinin ikinci beş yılında askeri faaliyetler tamamlanmış, devlet tabii sınırlarına dayanmıştır. Artık siyasi konular tartışılmaya başlamıştır. Peygamberimiz döneminde yetişen sahabeler azalmış, geçmişte yaşanan sıkıntılara ortak olmamış önemli nüfus oluşmuştur. Fetihlerle beraber yeni etnik gruplar İslam coğrafyasına dâhil olmuştur. Bunların başında Araplarla ilk ciddi hesaplaşmayı gerçekleştiren millet olan İranlılar gelir. İranlılar hem Müslümanların hâkimiyetini hem de İslam dinini kolay benimseyememişler, sonraki süreçte ortaya çıkan isyanlarda büyük rol oynamışlardır. Ayrıca Kıptiler (Mısır), Yahudiler, Rumlar, Berberiler, Ermeniler ve Türkler gibi farklı milletler de toplumdaki etnik farklılıkları artırmış, İslam beldelerinde düzensiz ve kozmopolit bir sosyal yapı oluşmuştur.

  • Kabilecilik (asabiyet) düşüncesi sosyal ve politik hayatta yeniden etkin hale gelmiştir.

  • Toplumda maddi refahın artması sosyal problemleri doğurdu.

  • Hz. Ömer döneminde kurulan divan teşkilatı, Müslümanlar arasında Hz. Peygambere yakınlık, İslam’ı kabul etmede öncelik, yararlı hizmet gibi kriterler tespit edilerek maaş (ata) bağlanması sistemiydi. Buna göre Bedir’e katılanlara 5 bin dirhem, bedir’den Hudeybiye’ye kadar Müslüman olanlara 4 bin dirhem, Hudeybiye’den Ridde savaşlarına kadar Müslüman olanlara 3 bin, Ridde savaşlarından Kadisiye ve Yermuk savaşlarına kadar Müslüman olanlara 2 bin ve bundan sonra Müslüman olanlara bin dirhem veriliyordu. Bu sistem İslam toplumunda iktisadi farklılaşmaya sebep oldu ve hoşnutsuzluklara yol açtı.

  • İslam toplumu bünyesine fetihler sonucu katılan farklı grupların önceki din ve inanışlarının etkisiyle İslam düşüncesine dahil ettikleri farklı yaklaşım, inanç ve kültürler İslam’ın farklı anlaşılmasına neden oldu.

Yaşanan Problemlere Çözüm Girişimleri

  • Muhalif bazı kişi ve gruplar bulundukları şehirlerden uzak şehirlere gönderilmiştir. (Valileri Said b. el-As ile problem yaşayan bazı Kufe eşrafının Şam’a gönderilmesi) Ancak bu çözüm olmadı, bu kişiler gittikleri yerleri de karıştırdılar.

  • Eyaletlere problemlerin tespiti için müfettişler gönderilmiştir. (Kufe’ye Muhammed b. Mesleme, Basra’ya Üsame b. Zeyd, Mısır’a Ammar b. Yasir ve Şam’a Abdullah b. Ömer)

  • Valilerin merkeze çağırılarak problemlerin çözümü için istişarede bulunmak (Muaviye b. Ebu Süfyan, Abdullah b. Sad, Abdullah b. Amir ve Said b. el-As Medine’ye geldiler) burada cihatla meşgul olma, muhaliflere karşı sert davranma, gerekirse öldürme, sorunların çözümünün valilere bırakılması ve ekonomik kaygıların mal verilerek giderilmesi gibi farklı fikirler öne sürüldü.

Hz. Osman Dönemi İle İlgili Genel Değerlendirme; İslam yeni coğrafyalara yayılmış, maddi refah artmış, Müslüman toplumda gözle görülür derecede değişim ve dönüşümler yaşanmıştır. Bunun doğal bir neticesi olarak çeşitli problemler ve tartışmalar yaşanmıştır. Sıkıntı çekmemiş yeni nesilin yanı sıra Siyaset de İslam toplumunu girmiştir. Bu dönemde meydana gelmiş birçok problemin esas sorumlularından birisi ise Abdullah b. Sebe’dir. Yahudi İbn Sebe, fitne ve karışıklıkları organize etmiştir. İbn Sebe, her peygamberin bir varisi olduğunu Hz. Muhammed’in vâsisisinin Hz. Ali olduğunu, görevdeki halifenin bunu haksız yere gasp ettiğini, bu nedenle azledilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Böyle yaparak eskiden beri rekabet içerisinde olan Beni Haşim ve Beni Ümeyye ailelerini birbirine düşürmeye çalışmıştır.

İdareye Karşı İsyan ve Hz. Osman’ın Şehit Edilmesi: Kufeliler valiler toplantısından dönen şehir valilerini buraya sokmadılar. Valilerinden şikayetçi olan Mısırlılar, onu şikayet etmek üzere Medine’ye bir heyet gönderdi. Vali Abdullah b. Sad, Hz. Osman’ın dikkatli olması tavsiyesine uymadı, kendisini şikayete gidenlerden birisinin döverek öldürülmesi üzerine Mısır’da toplu isyan çıktı. İsyancılardan 500 kişilik bir grup Medine’ye geldi. Mısırlılarla sürekli haberleşen Kufeli ve Basralı muhalifler de Medine’ye ulaştı. Hz. Ali, bu kişilere neden geldiklerini sorduğunda, burada toplanmak için Hz. Ali’den kendilerine mektup geldiğini söylediler. Hz. Ali, yemin ederek hiç kimseye mektup yazmadığını söyledi. (Görülüyor ki toplumda karışıklık meydana getirmek isteyenler, vilayetlerdeki isyancıları Medine’de bir araya getirmek için başta Hz. Ali olmak üzere önde gelen sahabelerin isimlerini kullanarak davet mektupları göndermişlerdi)

Hz. Osman yönetime karşı büyük tehlike oluşturan isyancıların Medine’den çıkarılması için Hz. Ali’den yardım istedi. Hz. Ali sahabelerin önde gelenleri ile birlikte isyancılarla yaptığı görüşmelerden sonra Mısır valisi azledilip yerine Muhammed b. Ebu Bekir tayin edildi. Bu şekilde Mısırlılar yeni valileriyle şehirden ayrıldılar. Kufe ve Basralılar da ayrıldılar. Mısırlılar, Medine’den üç günlük mesafe uzaklaştıklarında yanlarından geçmekte olan bir köleyi durdurdular. Yaptıkları soruşturmada onun halifenin kölesi olduğu, Mısır valisine gittiği, taşıdığı mektupta Mısır valisi Abdullah b. Sad’a görevine devam etmesi ve başta yeni halife Muhammed b. Ebu Bekir olmak üzere Medine’den gelen isyancıların bir kısmının öldürülmesi ve bir kısmının hapsedilmesi emri bulunuyordu. Bunun üzerine Mısırlılar tekrar Medine’ye döndüler. Bu arada Kufelilerin ve Basralıların şehre döndükleri görüldü. (Burada yaşananlar gizli bir şekilde planlanmış bir komplo olduğunun delilidir) Bu isyancılar Hz. Osman’ın halifeliği bırakmasını istediler. Hz. Osman buna yanaşmadı. Fitneciler, Hz. Osman’ın evini muhasara altına aldılar. Yapılan nasihatlere uymayıp, Hz Osman’ı şehit ettiler.

Bu olay İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olmuştur.

6. Hafta: Hz. Ali Dönemi (656-661)

-Hz. Ali, 600 yılında Mekke’de doğmuş, Peygamberimizin amcası Ebu Talib’in oğludur. Küçüklüğünde peygamberimizin evinde büyümüştür. Peygamberimiz ona “Ebu Türab” lakabını vermiştir. Hz. Ali 624’te Hz. Fatıma ile evlenerek, peygamberimize damat olmuştur. Hz. Ali, Hz. Fatıma’nın vefatından sonra evlilik yapmış ve birçok çocuğu olmuştur.

-Müslüman olan ilk çocuktur, o sıralar 9 veya 10 yaşında olduğu sanılmaktadır.

-Peygamberimiz hicret ettiğinde onu yatağına yatırmıştır. Kısa süre sonra Peygamberimizin kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine teslim ettikten sonra hicret etmiştir.

-Peygamberimizin gazvelerinin hepsine katıldı. Peygamberin sancaktarlığını yapmıştır. Hayber’in fethinde önemli görevler üstlendi. Tebük’te peygamberimizin vekili olarak Medine’de kaldı. Bazı seriyyelere komutan olarak atandı. Vahiy kâtipliği yaptı, peygamberimizin cenaze işleri ile ilgilendi.

-Hz. Ali kendinden önceki dönemde idari görev almadı ve yapılan savaşlara katılmadı. Medine’de manevi ve fıkhi konularla ilgilendi.

Hz. Ali, Hz. Osman’ın şehit edilmesinden sonra isyancıların Medine halkına halife seçilmesi konusunda yaptıkları baskı ortamında bu göreve geldi. Muaviye b. Ebu Süfyan, Şam’da valilik yapıyordu ve önemli desteğe sahipti. Muaviye, Hz. Ali’ye biat etmedi ve Hz. Osman’ın katillerinin bulunup cezalandırılmasını biat için şart koştu. Bunun yanında Hz. Aişe, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr gibi isimler Hz. Ali’ye eleştiride bulundular.

Halifeliği-İcraatları

-Hz. Ali ilk iş olarak Hz. Osman döneminde olayların müsebbibi görülen valileri görevden aldı. Yerlerine başkalarını tayin etti. Fakat bu aziller sıkıntılı oldu. Basra’ya atanan Osman b. Huneyf el-Ensari ve Mısır’a atanan Kays b. Sad olaylara hâkim olurken, Kufe’ye atanan Umare b. Şihab ve Şam’a atanan Sehl b. Huneyf el-Ensari’nin (şehrin valisi Muaviye) şehirlerine girmelerine izin vermediler.

-Hz. Ali, divan teşkilatında İslam’ı kabulde öncelik gibi kriterlerle belirlenmiş sistem yerine, atiyelerin herkese eşit dağıtılmasını sağladı.

-Hz. Osman’ın bazı kişilere verdiği arazileri geri aldı.



Cemel Vakası (656)

-Hz. Ali’nin karşılaştığı ilk problem “Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılması” meselesi oldu. Fakat burada bir kişi değil bir grup vardı. Güçlü olan bu topluluğu hemen cezalandırmak mümkün değildi. Zübeyr b. Avvam ve Talha b. Ubeydullah katillerinin hemen cezalandırılmasını istediler. Onlara Hz. Aişe, Hz. Osman’ın akrabaları ve taraftarları da katıldı. Muhalifler Basra’ya gitti. Hz. Ali onları durdurmak istediyse de başarılı olamadı.

Hz. Ali 1000 kişilik bir kuvvetle Basra yakınlarına gitti. Muhaliflere 2 elçi göndererek niyetlerini sordurdu. Onlar niyetlerinin Hz. Osman’ın katillerinin bulunup cezalandırılması olduğunu söylediler. Aralarında anlaşma sağlanacakken Yahudi İbn Sebe gizli bir toplantı düzenleyerek bu girişimleri engelledi ve savaşın başlamasını sağladı. Savaş esnasında Hz. Aişe’nin devesinin çökertilmesi ile savaş durmuştur. Bu ilk iç savaşa Cemel Vakası denir. Bu savaşta başta Hz. Talha ve Hz. Zübeyr olmak üzere birçok Müslüman şehit olmuştur. Hz. Ali onlara mürted muamelesi yapmamış, Hz. Aişe’yi medine’ye bizzat göndermiştir. (Hz. Aişe bu olayın pişmanlığını hep dile getirmiştir)

Sıffin Savaşı ve Tahkim (657)

-Hz. Ali, göreve geldiğinde Hz. Osman’ın atamış olduğu valileri görevden almıştı. Bu atamalardan birisi de Şam valisi Muaviye’nin yerine Sehl b. Huneyf’in ataması olmuştu. Ancak Muaviye yeni atanan valinin şehre girmesine müsaade etmedi. Muaviye’nin Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılması talebi sonuçta bir başka savaşa sebep oldu. Fırat Nehri’nin sağ kıyısında yer alan Sıffin ovasında çatışmalar başladı. Ancak her iki tarafta da savaşı istemeyen kişiler bulunuyordu. Savaş Hz. Ali’nin üstünlüğü ile sonuçlanacakken, Amr b. As Muaviye’yi savaşı bırakmaya ve Kuran’ın hakemliğine başvurmaya davet etti. Kuran sayfalarını mızrakların uçlarına taktırdı. Hz. Ali bunun bir savaş hilesi olduğunu söylediyse de askerleri buna inanmadı. Hakem kararına rıza göstermek zorunda kaldı.

Hz. Ali temsilci olarak Abdullah b. Abbas veya Eşter en-Nehai’yi seçmek istiyordu. Ancak ordusunun içerisindekilerin baskısı ile savaşı bitirmek isteyen Ebu Musa el-Eşari temsilci seçildi. Muaviye’nin temsilcisi Amr b. As oldu. Tahkimname (hakemlerin uyacağı kurallar) hazırlandı ve şehitler 2 gün içerisinde defnedildi. Hakemlerin uyacağı kurallar içerisinde; Kuran ve sünnete göre karar, heva ve nefislere uymayacakları, sonuca Hz. Ali ve Muaviye’nin uyacağı, hakemlerin can-mal güvenliğinin garantisi, hakemlerin nerede ve ne zaman buluşacakları, müzakereleri takip edebilecek kimseler gibi hükümler bulunuyordu.

Hakemler, Şubat 658’de bir araya geldi. Görüşmeye başladılar. Görüşmeye katılan tarafsız kişiler de oldu. Sonuçta hakemler bir isim üzerinde uzlaşamayınca Hz. Ali ve Muaviye’nin azledilerek, halife belirleme işinin ümmete bırakılmasına karar verildi. Hz. Ali, hakemlerin kararını Allah’ın kitabına ve Rasulü’nün sünnetine uyulmadığı gerekçesi ile kabul etmedi. Muaviye ise Şam’da biat almaya başladı.



Bu olay hilafet meselesini çıkmaza sokulmasına ve Müslüman toplumun bölünmesine neden oldu.

Hz. Ali, hakem olayını kabul etmeyen Haricilerle uğraşmak zorunda kaldı. Hariciler; Sıffin savaşı sonucunda Temimliler’den bazıları “hüküm ancak Allah’ındır” sloganıyla hakemliğe karşı çıktı. Hz. Ali’yi hakem olayına rıza göstermesi sebebiyle tövbe etmesi gerektiğini ve Hucurat 9’a uyarak isyancıları Allah’ın emrine uyuncaya kadar savaşmasını istediler. Kendilerine kumandan olarak Şebes b. Rib’i’yi ve namaz kıldırmak için Abdullah b. el-Kevva’yı tayin ettiler. Hz. Ali onlara bir elçi gönderdi ve bir anlaşma yapıldığını, bundan dönülemeyeceğini “Nahl 91: Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir” ayrıca tahkimin günah değil, görüşte isabetsizlik ve fiilde zayıflık olduğunu belirtti. Bundan sonra bazıları bu ısrardan vazgeçtiler. Ancak geri kalan önemli bir çoğunluk Abdullah b. Vehb er-Rasibi’yi (30 Mart 658) kendilerine emir seçtiler ve Nehrevan’a çekildiler.



Hariciler ve Nehrevan Savaşı (658)

Hariciler kendileri gibi düşünmeyen birçok sahabeyi katlettiler. Örneğin Abdullah b. Habbab b. el-Eret’e babasından duyduğu hadisleri rivayet etmesini istediler. Sonra da hulafayi raşidin hakkındaki görüşlerini sordular, olumlu sözler söyleyince kendisini ve hamile eşini katlettiler. Bunun gibi örnekler üzerine Nehrevan savaşı yapıldı. Haricilerin çoğu burada öldürüldü. Ancak bu hareket devam etti. Savaş sonucu Haricilerin, Hz. Ali ve ondan sonra iktidara gelenlere bir daha katılma ihtimalini ortadan kaldırmıştır.

Haricilerle daha sonra Nuhayle savaşı yapıldı.

-Harici Abdurrahman b. Mulcem, Nehrevan savaşında ölenlerin öcünü almak için Hz Ali’yi bir suikast düzenledi ve onu sabah namazına giderken zehirli bir hançerle yaraladı. 26 Ocak 661’de Hz. Ali Kufe’de (bugünkü Necef) vefat etti ve buraya defnedildi.

-Hariciler Hz. Ali’nin yanı sıra Muaviye ve Amr b. As’a da aynı gün suikast düzenlediler. El-Bürek b. Abdullah, sabah namazını kıldıran Muaviye’yi arkasından yaraladı, Amr b. Bekir Mısır valisi Amr b. As’ı öldürmek için pusu kurdu; fakat vali hasta olduğu için onun yerine namazı kıldırmak için gelen kadısı Harice b. Huzeyfe’yi öldürdü.

7. Hafta: Hulafa-yi Raşidin Dönemi Medeniyet Tarihi

-Kitabınızın 302-316. sayfalar arasını okuyunuz.

-İdari ve siyasi teşkilatlanma, Adli işler, İctimai ve İktisadi hayat, İmar faaliyetleri ve Dini İlimler (Kıraat ve Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelam) çerçevesinde yaşanan gelişmeler.

8. Hafta: Hz. Hasan ve Halifeliği Muaviye’ye Devri (661)

- Hz. Hasan, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın büyük oğludur. 624 veya 625’de Medine’de doğmuştur. Hz. Osman döneminde kardeşi ile birlikte Horasan seferine katılmıştır. Hz. Osman’ı isyancılara karşı korumuştur. Hz. Ali döneminde Kufelileri isyandan vazgeçirmek için Ammar b. Yasir ile Kufe’ye gitmiştir. Cemel ve Sıffin’de Hz. Ali’nin yanında olmuştur. Hz. Hasan’a biat edilmesi hususunda Hz. Ali: “bunu ne emrederim, ne de karşı çıkarım” demiştir. Hz. Ali vefat edince ona biat edilmiştir. Hz. Hasan, babasının cenazesini kıldırıp onu toprağa verdikten sonra, ilk icraat olarak babasının katili İbn Mülcem’i kısas ettirdi. Muaviye ona karşı mücadele başlatırken, Hariciler ona suikastlar düzenlemiştir.

-Muaviye, Hz. Ali’nin haricilerle mücadelesini fırsat bilerek Mısır başta olmak üzere önemli yerleşim merkezlerini hâkimiyeti altına almıştır. Hz. Ali’nin 661’de bir harici tarafından şehit edilmesinden sonra Suriye halkından “emiru’l mü’minun” unvanıyla biat almaya başlamıştır. Hz. Hasan, Irak ordusuna güvenememesinden ve İslam toplumunda kan dökülmesini engellemek istemesinden dolayı halifelikten çekilmiş ve Muaviye’ye biat etmiştir (29 Temmuz 661). Bu yıla Birlik Yılı denir. Böylece Muaviye İslam dünyasının tamamını hâkimiyeti altına almış ve yaklaşık 90 yıl sürecek olan Emevi Devleti’ni kurmuştur.

EMEVİ DEVLETİNİN KURULUŞU

Hulefa-yi Raşidin döneminden (632-661) sonra Suriye’nin başkenti Dımeşk (Şam)’da kurulan Emevi Devleti adını, kurucusu Muaviye b. Ebu Süfyan’ın mensup olduğu Beni Ümeyye kabilesinden almıştır. Muaviye ve ondan sonraki iki halife Ümeyyeoğulları’nın Süfyaniler (Ebu Süfyan’a nisbetle) koluna mensup oldukları için bu adla; diğer on halife Mervaniler (Mervan b.Hakem’e nisbetle) adıyla anılır.

Beni Ümeyye kabilesi adını, Kusay b. Kilab’ın torunlarından Ümeyye b. Abdüşems’ten almaktadır. Bu kabile cahiliye döneminde Şehrin ve Kâbe’nin idaresiyle ilgili görevlerin en önemlilerinden olan Kıyade (başkomutanlık) (maddi nüfuz) görevini üstleniyorlardı. Mekke’de Kureyş’in ikinci önemli kolunu Haşimiler teşkil ediyor (peygamberimizin kabilesi) bu kabile ise sikaye (hacılara su dağıtma) ve rifade (hacılara yemek ikramında bulunma) (manevi nüfuz) görevlerini üstleniyorlardı. Haşimiler ile Emeviler arasında Cahiliye döneminden itibaren rekabet vardı.

İslam döneminde de bu rekabet devam etti. Çoğunlukla Haşimiler peygamberin yanında, Emeviler karşısında yer aldı. Ümeyyeoğullar’ı içinde Hz. Osman gibi ilk Müslümanlar yer almakla beraber sayıları azdı. Mekke’nin fethine (630) kadar Müslüman olmakta direnen Emeviler’in büyük çoğunluğu, başta reisleri (Ebu Süfyan) olmak üzere bu dönemde Müslüman oldular. İslam’a katılma hususunda geç kalmış olsalar da yönetim konusunda tecrübeli oldukları için çeşitli idari mevkilere getirildiler.



Muaviye (602-603) doğumludur. Bir süre peygamberimizin kâtipliğini yapmıştır. Hz. Ebu Bekir döneminde Suriye üzerine gönderilen dört ordudan birinin kumandanı olan abisi Yezid b. Ebu Süfyan’a yardım için gönderilmiştir. Ürdün sahil şehirlerinin fethinde büyük başarı sağlayınca Ürdün ve civarına idareci olarak tayin edilmiştir (638). Bir yıl sonra abisi vefat edince yerine Şam Valisi olmuştur (Hz. Ömer atadı). Hz. Osman döneminde Suriye genel valisi olarak atanmıştır (645). 656 yılına (Hz. Osman’ın vefatına) kadar Suriye valiliğini yürütmüştür. Muaviye, Hz. Ali’ye Hz. Osman’ın katillerinin bulunup cezalandırılmasında yetersiz kaldığı gerekçesiyle biat etmemiş ve mücadele başlatmıştır. Sonuçta Sıffin’de iki ordu karşı karşıya gelmiştir. Sıffin Savaşı sonucunda Hariciler denen grup ortaya çıkmıştır.

9. Hafta:

  1. SÜFYANİLER

Muaviye b. Ebu Süfyan Dönemi (661-680)

Muaviye’nin  dâhili siyasette karşısında iki grup vardı. Her iki grup da Irak bölgesinde yaşıyordu.



1. Hariciler: Dinin bazı emirlerini çok farklı yorumlayan, Müslümanların kanını akıtmayı dini mecburiyet sayan ihtilalci kişilerdir. Muaviye bu grubun merkezi konumundaki Küfe valiliğine Muğire b. Şube’yi atadı (661). Başarılı bir devlet adamı olan Muğire burada müsamahakâr bir politika takip etti. Gerektiğinde de güç kullanarak haricileri ağır yenilgiye uğrattı (663). Muğire, kendisi gibi Sakif kabilesine mensup Ziyad b. Ebih’in Muaviye’ye katılmasını sağladı. Ziyad, daha sonra Basra valisi oldu (665). 670’te Muğire ölünce yerine Ziyad atandı. Ziyad, görevlerini (8 sene) başarıyla yaptı ve haricilere göz açtırmadı (sert bir politka izledi). Ölünce yerine oğlu Ubeydullah geçti ve o da haricilere karşı sert bir politika izledi.

2. Hz. Ali Taraftarları (Şiatu Ali): Halifeliğin Hz. Ali’nin evladının hakkı olduğunu iddia eden kişilerdir. Muaviye, haricilerle mücadelede destek bulduğu Hz. Ali taraftarlarına başlangıçta hoşgörülü davrandı. Ancak haricileri bertaraf edildikten sonra ekonomik ve siyasi baskı uygulayıp onları tesirsiz hale getirdi. (Mısır’da barışı Amr b. As sağladı).

 

Muaviye Dönemi Fetih Hareketleri

İç karışıklıklar sebebiyle 10 yıldır duran fetih hareketleri 3 ayrı cephede tekrar başladı.

1. Bizans: 662’den beri seferler başladı. 669’da İslami dönemdeki  ilk İstanbul kuşatması gerçekleşti  (Ebu Eyyüb el-Ensari de katıldı). 670 Kapıdağ Yarımadası ele geçirildi. Buradan başlatılan akınlarla İstanbul  4 yıl muhasara (674-678) edildi. Ancak başarı elde edilemedi.

2. Basra: Basra’ya bağlı Horasan ve Sind bölgelerinde de hâkimiyetten çıkan bazı merkezlerin itaat altına alınmasından sonra yeni fetihler gerçekleşti.  Sicistan’daki merkezler, Kabil (664), Toharistan, Kuhistan, Buhara (674) ve Semerkant (670) alındı. Bazı doğu hükümdarları vergiye bağlandı.

3. İfrikıye: Burada Muaviye b. Hudeyc bölgeyi yeniden İslam hâkimiyetine soktu (665). Sonra Ukbe b. Nafi üs olarak kullanmak üzere Kayrevan şehrini (670) kurdu ve harekâtını Atlas Okyanusu’na doğru genişletti. Bölge halkı Berberilerin İslam’a girmesini sağladı.

 

Muaviye’nin Hilafeti Saltanata Dönüştürmesi ve Ölümü

Muaviye, halifeliği kabile asabiyeti temeline dayanan bir mücadeleyle ve kılıç zoruyla ele geçirmişti. Onun en kalıcı icraatı oğlu Yezid’i veliaht tayin etmesi; böylece devleti  veraset kuralını esas alan bir hanedana dönüştürmesi olmuştur. Bunu Küfe Valisi Muğire’nin tavsiyesi ve hilafet meselesi yüzünden Müslümanlar anlaşmazlığa düşmesinler diye yapmıştır. Bu uygulamasına Medine dışında muhalefet olmadı. (Ancak Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer,  Abdullah b. Ebu bekir ve bazı sahabeler ona karşı çıktı.) Onlara zorla biat ettirildi. Böylelikle hilafet, saltanata dönüşmüş oldu ve Muaviye (Nisan 680) Şam’da vefat etti. Aynı gün yerine oğlu Yezid geçti.

 

Muaviye’nin Şahsiyeti

Arapların 4 dâhisinden (Amr b. As, Muğire b. Şube, Ziyad b. Ebih ve Muaviye) biri kabul edilir. Diplomat, ileri görüşlü, muhaliflerin anlayacağı dilden konuşan, soğukkanlı, ihsan eden, kabile reislerine önem veren biriydi ve bu sebeple nüfuzu vardı. İdare olarak hilm (yumuşak huyluluğu) esas almıştı. Mecbur kalmadıkça kuvvete başvurmazdı.

Muaviye: Dilimle, Ziyad’ın kılıcıyla kazandığı başarıdan daha fazlasını elde ettim” demiştir. Fakat valilerinin sert yönetim benimsemesini engellemezdi. (Haricilere ve Şiilere karşı ılımlı tutumu sebebiyle Muğire b.Şube’yi  görevden almayı düşünmüştü.)

Valiliklere kendi akrabalarından değil başka valiler atardı. (Ancak önemine binaen Taif, Mekke ve Medine’ye  akrabalarını atamıştır.)

Muaviye, valiliğinin ilk yıllarından itibaren Bizans idarecileri gibi giyinme ve yaşamaya başladı. Onu yadırgayan Hz. Ömer’e “Cihad ruhunu kaybetmediğini, ancak düşmana karşı heybetli görünmek için böyle yaptığını” söyledi. Devletini Bizans müesseselerinden faydalanarak kurmaya çalıştı. Merkez ve saray teşkilatını düzenledi. Saldırılardan korunmak için muhafızlar görevlendiren ilk halife oldu. Gayr-i Müslimlere iyi davrandı, hatta Sercun b. Mansur (müşaviri),  İbn Üsal (özel doktoru) bir Hıristiyan’dı.

Şairlerle ve ediplerle sohbet eder, onlardan istifade etmeye çalışırdı. Peygamberimizden rivayet ettiği hadisler bulunmaktadır.
10. Hafta: I.Yezid Dönemi (680-683)

Muaviye, Suriye Valisi iken bölgenin güçlü kabilesi kabul edilen Beni Kelb’den Meysun bint Bahdal el-Kelbi ile evlendi. 647 veya 648’de Şam’da Yezid doğdu. Yezid çöl şartlarında yetişti. Avcılık, binicilik, savaş sanatı, yüzme ve fasih Arapça öğrendi (fakat içki ve eğlence hayatı da vardı). Yetişkinliğinde babası ona Şam’da eğitim verdirmek istediyse de önceki alışkanlıklarını terk edemedi. Bu sebeple toplumda kötü bir imajı vardı.

Muaviye oğlunu bu imajdan kurtarmak için onu ilk defa ‘’hac emiri’’ olarak görevlendirdi. İlk İstanbul kuşatmasında destek kuvvetlerinin başına geçirdi. Anadolu seferlerine gönderdi. Muaviye sağlığında onu veliaht tayin etti. Buna karşı çıkanları ikna etmeye çalıştı (zorla da olsa etkisiz hale getirdi).

KERBELA FACİASI

Yezid’in karşılaştığı ilk şey muhaliflerin biatlarının alınması meselesiydi. Yezid’in babasının ölümü duyulmadan önce muhaliflere Medine valisini gönderdi. Fakat Abdullah bin Zübeyr ve ardından Hz. Hüseyin biat etmeden Medine’den Mekke’ye geçtiler. Yezid’e ve Emeviler aleyhine faaliyet yürütmeye başladılar. Bunun üzerine Muaviye döneminde bastırılan muhalefet tekrar hareketlenmiş oldu. Küfeliler bu işin başını çekiyorlardı. Onlar Hz. Hüseyin’e elçiler göndererek onu Küfe’ye davet ettiler. Eğer buraya gelirse, ona halife olarak biat edeceklerini söylediler.

Hz. Hüseyin’in amcasının oğlu Müslim bin Akil’i hem durum tespiti hem de kendisine olan bağlılığın güçlendirilmesi için Küfe’ye gönderdi. Kendisi de hac mevsiminden istifade ederek Mekke’de muhalefetini sürdürdü. Müslim b. Akil, Küfe’de Vali Numan Bin Beşir’in müsamahalı tutumu sayesinde Hz. Hüseyin’e biat almaya başladı. Durumdan haberdar olan Yezid, Küfe’ye sertlik ve şiddet yanlısı Basra Valisi Ubeydullah Bin Ziyad’ı vali olarak atadı ve isyanı önlemekle görevlendirdi. Ubeydullah ilk iş olarak Müslim b. Akil ve arkadaşlarını öldürttü. Öte yandan durumdan habersiz olan Hz. Hüseyin Küfe’deki gelişmeleri kendi lehinde zannederek gitmemesi yönündeki tavsiyelere rağmen az sayıdaki taraftarlarıyla ve ailesiyle Mekke’den yola çıktı. Yolda durumdan haberdar olduysa da kararından vazgeçmedi. Hz. Hüseyin ve taraftarlarının Küfe’ye gelmekte olduklarını öğrenen Ubeydullah, 1000 kişilik bir kuvvetle şehre girerek onların Küfelilerle buluşmasını engellemeye çalıştı. Hz. Hüseyin ve beraberindekiler Kerbela’ya ulaştığında (2 Ekim 680) Ömer b. Sad’ı 4000 kişilik bir kuvvetle bölgeye gönderdi. Kerbela’da etrafı kuşatılan Hz. Hüseyin Küfelilerden desteğin gelmemesi üzerine bir çıkış yolu bulmak üzere Ömer b. Sad’a Mekke’ye geri dönmek, sınır şehirlerinden birine giderek cihatla meşgul olmak veya Şam’a giderek Yezid’le görüşmek istediğini teklif ettiyse de Ubeydullah bu tekliflerini kabul etmedi. Nihayet 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) Cuma günü Kerbela da gerçekleşen çarpışma sonucu Hz. Hüseyin ve beraberinde ki 72 kişi şehit edildi. Cesetleri çeşitli hakaretlere maruz kaldı. Başları kesilenler oldu. Bu başlar, Küfe’deki valiye sonra da Şam’daki Yezid’e gönderildi. Böylece muhaliflere gözdağı verildi.

Olaylardan haberdar olan Yezid’in, Hz. Hüseyin’in öldürülmesine razı olmadığı böyle bir şey emretmediğini söyleyerek ağladığı; Küfe Valisi Ubeydullah’a sitemde bulunduğu ve Hz. Hüseyin’in hayatta kalan yakınlarına iyi muamelede bulunarak Medine’ye gönderdiği rivayet edilir. 

 


Yüklə 227,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin