İlk saati yapanlar Müslümanlardır. Abbasî halifelerinden Harun döneminde Müslümanlar bu büyük teknolojiye imza attılar. Halife Harun, Müslümanların icadı olan ilk saati, Fransa kralı Charlimagne'ye hediye olarak göndermiştir.
Dr. Gustave Lebon şöyle yazar:
"İslâm halifesi Harun'er-Reşid, batı beldelerinin imparatoru ve Fransa kralı olan Charlimagne'in elçisi aracılığıyla ona çok değerli hediyeler göndermişti. Bu hediyeler arasında en değerli olanı, o güne kadar kimsenin görmediği bir alet olan saatti. Her saat başı çalıyor, vakti dakik olarak gösteriyordu. Charlimagne ve saray erkanını hayretler içinde bırakan bu teknolojik harikanın nasıl yapıldığı ve nasıl çalıştığını anlayabilen bir tek kişi bulunamamıştı Fransa sarayında." [1]
Endülüs Müslümanları haçlılar tarafından katliama uğrayınca Endülüs sanayinin çökmesi elbetteki tesadüfî bir olay değildir ve Müslümanlarla birlikte teknoloji ve zanaat da ortadan kalkmıştır İspanya'da.
Dr. Gustave Lebon şöyle yazar:
"Müslümanlardan boşaltılan Endülüs'ün kısa sürede yaşadığı çöküntü ve izmihlâl hiçbir ülkede görülmüş bir olay değildir. Bilim, teknoloji, zanaat, sanayi ve ziraat gibi bir ülkenin kalkınmasını sağlayan bütün faktörler, Müslümanlarla birlikte terk etmiştir Endülüs'ü."
"Müslümanlardan boşalan bu ülkede fabrika ve atölyeler kapanmış, tarım bir anda felce uğramış, mamur hâle getirilen araziler çoraklaşmış, bunun tabii bir sonucu olarak da şehirlerde göç başlamış ve koca şehirlerde hayat hızla ölmeye yüz tutmuş, 400 bin kişilik nüfusa sahip Madrid'in nüfusu çok kısa sürede yarıya inmiştir. Müslümanların açtığı 1600 fabrika ve atölyeden geriye sadece 300'ünün kaldığı Eşbiliye fabrikalarında Müslümanların döneminde 130 bin işçi çalışıyordu. Yetkililerin 4. Filip'e verdikleri raporda bu şehrin nüfusunun da Müslümanlardan sonra dörtte bire indiği kayıtlıdır" [2]
Bu Fransız bilim adamı, Müslümanların pamuk kâğıdı ilk imal eden kesim olduğunu yazar ve şöyle der:
"Ortaçağ Avrupa'sında uzun yıllar boyunca deri ve parşömen üzerine yazı yazıldı. Yazıda kullanılan deri ve parşömenin çok pahalı olması, Avrupa'da kitap basımının yayılmasına ve kültürün gelişmesine engel olan en önemli sebeplerden biridir. Bu değerli malzemeler bütün Avrupa'da o kadar azalmıştı ki, Yunanlı ve Romalı rahipler üzerine eski eserlerin yazıldığı deri ve parşömenleri toplatıp sildiriyor, bunların yerine dinî metinler yazdırıyorlardı. Müslümanlar kâğıdı icat etmiş olmasaydı, o günlerde tamamına yakını kiliselerde toplanmış bulunan Avrupa'nın el-yazması kitaplarından bir teki bugüne ulaşamayacak ve rahiplerle papazlar hepsini yok etmiş olacaktı. Müslümanların kâğıdı icat etmesinin bilim ve kültüre sağladığı faydaları inkâr edebilmek mümkün değildir."
"Casicrie'nin Escorial kütüphanesinde bulduğu bir kitap, kâğıt üzerine yazılıydı ve bu kitap 1009'da (bin dokuz) yazılmıştı. Avrupa'daki en eski el yazması kitaplardan biri olan bu eser, dünyada kâğıdın ilk kez Müslümanlar tarafından kullanıldığını gösteren en canlı belgelerden biridir."
"Casicrie, bu gerçeği itiraf ettikten sonra ipek kâğıdı Çinlilerin bulduğunu iddia edenlere şunları söylüyor: İpek kâğıt o günün Avrupa'sı için hiç kullanışlı değildi. Çünkü Avrupa'da ipek, en bulunmaz mallardandı; ama pamuk kolayca bulunabiliyordu. Pamuktan elde edilen kâğıdın mucidi Müslümanlardır, böylece Avrupa'yı gerçekte minnette bırakmışlardır. Müslümanların kullandığı eski kâğıtlar dikkatle incelendiğinde, onların bu tekniği çok iyi kullandığı ve bu dalda gerçekten mükemmeli başarmış oldukları görülecektir. O kâğıtlardan daha mükemmelini yapabilmek bugüne kadar mümkün olmamıştır. Eski bez parçalarını kâğıda dönüştürme tekniğinin o dönemlerde sadece Müslümanlar tarafından kullanıldığı ve onlar tarafından bilindiği herkesçe kabul edilmektedir bugün." [3]
[1]- İslâm ve Arap Medeniyeti.
[2]- age.
[3]- İslâm ve Arap Medeniyeti
Matematik
Baron Carrol Doveo şöyle yazar:
"Müslümanlar çeşitli bilim dallarında fevkalâde ilerlemeler kaydetmişlerdir; çağlarının insanlarına rakamları doğru kullanmasını öğretmişlerdir. Müslümanlar cebir ve aritmetiği doğru kurallar üzerine oturtarak geliştirdiler, ardından analitik geometriyi kurdular. Yunan medeniyetinde varlığına rastlanmayan üçgenler ve konikler de Müslümanların buluşudur."
"Hıristiyan batı tam bir vahşilik ve barbarlık içinde birbiriyle savaşmakla meşgulken, Müslüman Araplar muazzam bir azim ve kararlılıkla ilim öğreniyor ve manevî değerlerini koruyorlardı." [1]
Müslümanlar çok kısa bir süre zarfında matematik dalında göz alıcı bir ilerleme sergilediler; cebir, geometri, üçgenler ve diğer matematik dallarında önemli buluşlara imza attılar. Bugün Avrupa'nın kullandığı matematik biliminin önemli bir kısmı Müslümanlardan alınmıştır. Bunun en bariz delillerinden biri matematik deyimlerinin çoğunun bugün Avrupa'da hâlâ Arapça orijinal adıyla kullanılıyor olmasıdır. Meselâ "cebir" kelimesi Arapça'dır aslında (algedre). Keza, bugün Fransızca'da rasyonel rakamların adı "Chiff rearade", yani "Arap rakamları"dır. Müslümanlar matematik dalında çok büyük bilim adamları yetiştirmiş ve çok önemli buluşlara imza atmışlardır ki, bunlar çağımızın en önemli bulguları olarak hâlâ kullanılmaktadır.
Usturlab Müslümanların buluşudur; üçgenler ve bu bilimle ilgili bütün deyim ve isimlerde Arap ve İran Müslüman bilim adamlarının imzası vardır. Bu bilimlerin kurucusu ve en nadir çehrelerinden olan Ebu Reyhan Bîrunî ve Hayyam İran Müslümanlarından olup matematik dalında çok önemli eserler yazmışlardır. İngiliz araştırmacı Wolz "Genel Tarihte Deneme" adlı eserinde: "Matematik dalında bugün bildiğimiz her şeyi Müslüman bilim adamlarına borçluyuz." der. [2]
[1]- İslâm Mirası, s. 293
[2]- İslâmî Tebliğ Yayınları Dizisi
Coğrafya
Ünlü Fransız tarihçisi Gustave Lebon şöyle yazar:
"Müslümanlar denizcilik dalında pek korkusuzdular; uzun ve tehlikeli deniz yolculuklarından hiç ürkmemişlerdir. İslâm devleti daha ilk dönemlerinden itibaren Çin, bugünkü Sovyetler'in bazı bölgeleri ve Afrika'nın en kuytu bölgelerine kadar uzanmayı başarmış ve onlarla ticarî ilişkiler kurmuşlardır. Aynı yıllarda Avrupa'nın bu bölgelerden haberi bile yoktu.
"Süleymanname olarak bilinen ünlü eser, Çin konusunda Avrupa'da yayınlanan ilk eserdir. Bu yüzyılın başlarında mezkûr eser Fransızca'ya da çevrilmiştir."
"İbn-i Hugel, coğrafya biliminin en ünlü isimlerinden olup büyük bir Müslüman bilim adamıdır. 'İbn-i Hugel Coğrafyası' adlı eserinde şöyle yazar: Bu kitapta yeryuvarlağının enlem ve boylamlarını belirttim, uzaklıkları belirledim, İslâm ülkelerinin tamamını sınırlarıyla birlikte kaydettim, her ülkenin çeşitli coğrafî özelliklerini gösteren bir haritayı da ayrıca o ülkeyle ilgili kısma aldım. Her ülkenin şehirleri, kasabaları, köyleri, denizleri, akarsuları, gölleri, dağları, tarım ürünleri, yolları, komşu ülkelerle uzaklıkları ve ticarî malları gibi coğrafya bilimini şahlar, vezirler ve bilginler için ilginç kılan gerekli bütün bilgileri bu kitapta topladım."
"İbn-i Hugel; Ebu Reyhan Birunî, İbn-i Betute ve Ebu'l-Hasan gibi bazı büyük Müslüman coğrafyacıları da anlattığı bu eserinde şöyle demektedir: Müslümanlar coğrafya biliminde çok önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bu dalda gösterilen büyük başarıların iki nedeni vardır: Birincisi Müslümanların dünyanın dört bir yanına seyahat etmeleri ve gezip görmeye önem vermeleri, diğeri de astronomi dalında geniş ve derin bilgilere sahip olmalarıdır." [1]
[1]- İslâm ve Arap Medeniyeti
Dostları ilə paylaş: |