İslam ve Cinsiyet Farklılıkları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə24/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   77

1.4. İlk Günah


Yahudilerin ve Hıristiyanların kutsal kitabı, Ahd-i Atik, insanların ilk günahından Havva’yı sorumlu tutar. Buna göre şeytana ilk kanan ve marifet ağacının (hayır ve şer marifeti) meyvesini ilk yiyen ve daha sonra bir parçasını da Âdem’e veren, Havva’dır. Bu kitaba göre, yüce Allah bu konuda Âdem’i sorguladığında da Âdem, günahı Havva’nın üzerine atıyor ve bu yüzden yüce Allah, gebelik ve doğum acısını ve ayrıca kadının kocasına itaat etmesini ceza olarak Havva için belirliyor ve bu kutsal kitabın bu konu hakkındaki ifadesi açıkça yüce Allah’ın gözünde de Havva’nın esas suçlu olarak tanındığını gösteriyor.[1]

Ancak İslam öğretilerinde ilk günahtan sunulan görüntü şöyledir:

Kur’ân-ı Kerim ayetlerinde yasak ağacın meyvesinden yeme suçu, Âdem ve Havva’nın “ortak günahı” olarak belirtir ve şeytanın ilkin Havva’yı ve daha sonra Havva aracılığı ile Âdem’i kandırdığı gibi bir durum, ne doğrudan ne de dolaylı bir şekilde yoktur. Bilakis şeytanın Âdem ve Havva’yı birlikte vesvese verdiği ve her ikisinin birlikte yüce Allah tarafından sorgulandığı ve sonuçta her ikisinin birlikte pişman olup tevbe ettiği ifade edilir.[2]

Bir yerde ise özel olarak Âdem’in vesveseye kapıldığından söz edilmektedir.[3]

Bu arada, içeriği Yahudi ve Hıristiyan inançlarının öğretileri ile örtüşen ve Şia ve Ehlisünnet kaynaklarında yer alan bazı rivayetlere de rastlamaktayız, ama aralarında güvenilir bir belgeye dayandırılan bir rivayet göze çarpmamaktadır.[4]

Bunun dışında söz konusu rivayetlerin bazılarında istinat edilen belgeler, Ehlibeyt İmamlarına (a.s) dayanmıyor ve sadece Asr-ı Saadet’te bazı müfessirlerin dilinden nakledilmektedir. Dolayısıyla rivayetlerin çokluğu, Ehlibeyt İmamları (a.s) tarafından beyan edildiği anlamına gelmemekle birlikte ve bu rivayetlerin, bazı yeni Müslüman olmuş Yahudilerin Müslümanların arasında yayılmasında rol ifa ettiği ve “İsrailiyat” olarak anılan hadislerden olmaları da ihtimaller arasındadır.

Ayrıca, şunu de bilmekte yarar var: Bu rivayetlerden Havva’nın Âdem’den önce şeytana kandığı ve daha sonra Âdem’i yasak ağacın meyvesini yemeye teşvik ettiği sonucu çıkmadığı gibi, Âdem’in de herhangi bir sorumluluğu olmadığı ve bu konuda masum olduğu sonucu ortaya çıkmamaktadır. Eğer son algılama, yani Âdem’in suçsuzluğu herhangi bir rivayette yer almışsa, Kur’ân-ı Kerim’in muhalefeti yüzünden, söz konusu rivayetin reddedilmesi gerekmektedir.

[1]      Cf. www.Jewishencyclopedia.com-eve

[2]      A’raf, 19-23 ve Bakara, 35-36

[3]      Tâhâ, 117-121

[4]      İmam Hasan Askerî Tefsiri, s.222-224; Müstedreku’l-Vesail, c.14, s.262 ve 286; Biharu’l-Envar, c.16, s.11-12; Dulabî, ez-Zahiretu’t-Tahiretu’n-Nebeviyye, s.38; el-Hindî, Kenzul’-Ummal, c.11, s.413; et-Taberî, Camiu’l-Beyan An Te’vili Ayati’l-Kur’ân, c.1, s.337-340; es-Siyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, c.1, s.54

1.5. Dinî İdeal veya “İdeal Dindar” İnsan


Dinî literatürde ideal insan, feministlerin dinî inançlara yönelik bir başka eleştiri konusu olmuştur. Dinî ideal insandan maksat, dinin arzuladığı en yüce sıfatlara sahip olan bir insanı dindar kesime iyi bir örnek olarak tanıtmak ve onlara bu insanın davranışlarını örnek almalarını ve onun gibi olmaya çalışmalarını tavsiye etmektir.

Bu konuyu eleştirenlerin sorusu şudur: Neden semavi dinlerde sürekli erkekler ideal insan olarak gündeme geliyor ve kadınlar bu konuda pek varlık gösteremiyor? Örneğin, Hıristiyanlık öğretilerinde Hz. İsa (a.s) sadece bir peygamber değil, aynı zamanda yüce Allah’ın tecellisi ve bir başka ifade ile -hâşâ- yüce Allah’ın “Oğlu” olarak tanıtılıyor ve o hazret de, yine “Erkek” cinsinden 12 kişilik havarilerini seçiyor ve bu yaklaşımdan da, “Erkekler kadınlardan daha mükemmeldir ve ayrıca kadınlara nazaran yüce Allah’a daha yakındır.” sonucu çıkarılıyor.

Öte yandan Hz. Meryem’den (a.s) iyi bir kadın örneği olarak söz edildiğinde, sadece cinsel ilişkiye bulaşmamış olmak, annelik, alçakgönüllülük, itaat etme ve inzivaya çekilmişlik gibi özellikleri ile tanıtılıyor, ancak bu özellikler günümüz Hıristiyan kadınını Hz. Meryem’i (a.s) örnek almakta zorlukla karşı karşıya bırakıyor.[1]

İslam öğretilerine de benzer eleştiriler yöneltilebilir; zira İslam’ın birinci ideal insanı, Hz. Peygamber’dir (s.a.a) ki, Kur’ân-ı Kerim tüm mümin kullarına o hazreti örnek almayı tavsiye etmiştir.[2] İkinci aşamada Ehlibeyt İmamları (a.s) ve Resulullah’ın (s.a.a) has sahabîleri (ki mezheplere göre değişir) hep erkektir ve en iyiler olarak tanıtırlar.

Bu tür eleştirilere verilecek genel bir cevap, dinî ideal insan ve dinî rehber olmak üzere iki konuyu birbirinden ayırma meselesine dayanır. Gerçekte konuyu eleştirenler bu iki meseleyi birbirine karıştırmak sureti ile dinî rehber mevkilerine ulaşmayı, dinî ideal insanı tanımlama bileşeni olarak göz önünde bulunduruyor, oysa bunlar arasında karşılıklı olarak hiçbir gereklilik söz konusu değildir. Bu yüzden dinî rehberlik meselesinde özel kriterler söz konusu olduğundan, cinsiyetin işe karıştığı ve kadınların böyle bir mevkiye ulaşmadığı söylenebilir; ama bu durumdan, ideal dinî insanın tanımlanması veya belirlenmesinde cinsiyetin de rol ifa ettiği sonucu çıkarılamaz.

Ancak İslam öğretileri konusunda, söz edilen eleştiriye iki yönden cevap vermek mümkündür. İlki, Kur’ân-ı Kerim’in açıkça onlardan ideal dinî insan örnekleri şeklinde söz ettiği ve hiç kuşkusuz bu açıdan Hz. Meryem’in (a.s) diğer kadınları geride bıraktığı örnek kadınlarla ilgilidir.

Hz. Meryem (a.s), meleklerin kendisi ile sohbet ettiği ve onu seçkin ve pak kadın olarak nitelendirdiği bir kadındır.[3] Yüce Allah Hz. Meryem (a.s) ve oğlunu kendi işaretleri olarak tanıtmakta[4] ve defalarca bu nâdide kadından büyük bir insan olarak söz etmektedir. Ayrıca Firavun’un eşi Asiye’den de iman sahibi insanlar için örnek bir kişi olarak söz edilmiştir.[5]

İkinci olarak, Kur’ân-ı Kerim’de adlarından açıkça söz edilmediği halde, İslamî rivayetlerin bu insanların yüce konumunu beyan ettiği kadınlardır ve bu kadınların başında, Hz. Peygamber’in (s.a.a) kızı Hz. Fatıma (a.s) yer alır ki Resulullah (s.a.a) tarafından “Dünya kadınlarının efendisi” lakabı ile onurlandırılmıştır.[6]

Hz. Fatıma’nın (a.s) sayısız faziletleri arasında, Hz. Cerail’in (a.s) kendisi ile diyaloglarına ve yine o hazretin gelecekle ilgili hadiseler hakkında gaybî bilgisini içeren ve Hz. Ali’nin (a.s) mübarek eli ile kaleme alınan “Mushaf-i Fatıma” adlı kitapta[7] beyan edilen faziletlerine, bu büyük kadının kıyamet gününde[8] şefaat makamına ve yine rivayetlere göre Hz. Peygamber’in (s.a.a) yüce Ehlibeyti’nin (a.s) şanı ve konumu hakkında nazil olan ayetlere değinmek mümkündür.[9] Ayrıca Şiîlerin 12. imamı Hz. Mehdi’den (a.s) nakledilen ve o hazretin Hz. Fatıma’ya (a.s) uyduğunu anlatan tabir de, gerçekten üzerinde durulması gereken bir noktadır.[10]

Bunun dışında, Hz. Peygamber’in (s.a.a) muhterem eşi ve Hz. Fatıma’nın (a.s) annesi ve yüce Allah tarafından seçilen dört seçkin kadından biri olan Hz. Hatice[11] ve Aşura kıyamının ebedileşmesini kendisinin hikmetli tedbirlerine ve fedakârlıklarına borçlu olduğumuz Hz. Fatıma’nın (a.s) kızı Hz. Zeyneb gibi kadınları da, Müslüman kadının ideal örnekleri arasında saymak gerekir.

Bu büyük kadınların dinî, sosyal, siyasi ve ailevi yaşamlarının çeşitli boyutları öylesine zengindir ki, bu kadınları günümüzde bile Müslüman kadının ideal modeli olarak sunmakta bir sorun yoktur ve bu yüzden, feministlerin ileri sürdüğü ve Hz. Meryem’in günümüz Hristiyan kadınları için uygun örnek oluşturmadığı eleştirisi, doğru varsayıldığı takdirde bile, İslamî örnekler için geçerli değildir.

[1]      Clack and Whitcomb. “Women’s Spirituality”, An Introduction to Women’s Studies”, P.253

[2]      “Kuşkusuz, Peygamber’de sizin için, (içinizden) Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok anan kimse için güzel bir örnek vardır.” Ahzâb, 2

[3]      “Hani melekler, “Ey Meryem! Allah seni seçti, arındırdı ve seni âlemlerin kadınlarından üstün kıldı.” dediler.” Âl-i İmrân, 42

[4]      “Meryem oğlunu ve annesini de bir ayet yaptık ve onları, akarsuyu olan düz bir yaylaya yerleştirdik.” Mü’minûn, 50

[5]      “Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi... Bir de İmran’ın kızı Meryem’i (örnek verdi)...” Tahrîm, 11 ve 12

[6]      Meclisî, Biharu’l-Envar, c.28, s.37

[7]      bk. Kuleynî, el-Kafî, c.1, s.241

[8]      el-Meclisî, Biharu’l-Envar, c.43, s.4

[9]      Bu cümleden, Mübahele ayeti (Âl-i İmran, 61), Tathira yeti, (Ahzab, 33) ve Dehr (İnsan) suresinden bazı ayetler, bk. Tusî, et-Tibyan Fi Tefsir-i Kur’ân, c.2, s.484; age. c.8, s.339, age, c.10, s.208-211

[10]     İmam Mehdi’den (a.f) şöyle rivayet edilmiştir: “Resulullah’ın (s.a.a) kızında benim için güzel bir örnek var.” Tabersî, el-Gıybe, s.286

[11]     Bu dört kadın şunlardan ibarettirler: Meryem, Asiye, Hatice ve Fatıma. Bk. Biharu’l-Envar, c.96, s.383


Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin