İslam ve Cinsiyet Farklılıkları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə56/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   77

4.3. Kadın ve Erkeğin Diyeti


Diyet, mağdur kimseye veya ailesine herhangi bir uzva verilen zarar veya can kaybı durumunda ödenen bedeldir.[1] Şiî rivayetlere göre, kadın ve erkeğin diyetinin tam diyetin üçte biri kadar olan durumlarda eşit, bu miktarın üzerinde olan durumlarda ise kadın diyetinin erkeğin yarısı kadar olduğu konusunda hiçbir kuşku yoktur.[2]

Fikhî açıdan da bu hüküm bütün Şiî fakihlerce benimsenmiştir.[3] Sadece son zamanlarda bazı fakihler muhalif bir görüş beyan etmiş ve kadın ile erkeğin diyetinin eşit olduğunu gündeme getirmiştir ki, bu görüş bazı ön varsayımlar ve tartışmaya açık istidlallere dayandığından çağdaş fakihler arasında pek sıcak karşılanmamıştır.

Kadın ve erkek arasında diyet konusunda hâkim olan ayrımı izah etmek üzere gündeme getirilebilecek ve genellikle Müslüman düşünürlerin de vurguladığı şey, kadınla erkeğin İslam’ın sosyal nizamında farklı roller üstlenmesidir. Nitekim kadın ve erkeğin miras payı konusundaki farklılığında da bu gerekçeye istinat edilir.

Bu konunun genel izahı şöyledir: İslam’ın ideal sosyal nizamında kadın ve erkeğe farklı görevler verilmiş ve bu farklı görevlerin İslam’ın hukuk sistemine yansıması, kolaylık ve zorluk bakımından aynı düzeyde olmayan roller arasında nisbî denge sağlamak amacı ile bir nevi mali denklik oluşturma şeklinde olmuştur. Sonuçta miras ve diyet konusunda kadın ve erkek arasında bazı cinsiyet ayrımları belirlenmiştir.

Yine bu konunun izahında şöyle diyebiliriz: Bir erkeği öldürmek veya ciddi derecede bedensel zarara uğratmanın anlamı -ki İslam’da bunun sınırı tam diyetin üçte birinden fazla şeklinde belirlenmiştir- eşiyle çocuklarının ve muhtemelen bakıma muhtaç olan ebeveyninin mali giderlerini karşılamakla yükümlü olan, mali cihada katılması gereken ve yine yakınlarından biri bir diğerini yanlışlıkla öldürdüğü takdirde maktulün diyetinin bir bölümünü -bir büyük olarak- üstlenmek zorunda olan bir kimseyi yok etmek veya ona zarar vermektir. Oysa kadınlar bu sorumluluklardan muaftır.

Dolayısıyla kadın ve erkeğin diyetinin farklı olması akılcı kriterlere aykırı bir hüküm sayılmaz ve ayrıca kadın ve erkek cinsine verilen değerle de hiçbir ilgisi yoktur ve daha çok İslam’ın hukuk sisteminde erkeklere daha fazla görev ve sorumluluk tanınmış olmasından ve kadınların bazı muafiyetlerden yararlanması ve daha az sorumluluk üstlenmelerinden kaynaklanır.

Kuşkusuz, kadınların bu tür muafiyetlerden yararlanması, İslam’ın başta annelik görevi olmak üzere kadınlara verilen görev ve sorumluluklara verdiği büyük önemden kaynaklanır. İşte bu yüzden İslam dini, kadınla erkekğin görev ve sorumluluklarını manevi açıdan değerlendirirken, her ikisine aynı değeri vermiştir.

Bu izahın hakkında iki noktayı hatırlatmakta yarar görüyoruz:

Birincisi: Söz konusu izah İslam’ın ideal nizamına yöneliktir ve zaman aşımına uğramaz. Mesela İslam dini cinsiyete dayalı bazı rolleri, sırf sosyolojik manada sosyal roller ve toplumun beklentilerine göre değişme imkânı olan roller şeklinde telakki ederek değil, şer’i görev ve sorumluluk çerçevesinde tanımlamıştır. Buna göre, başta kadın ve erkeğin sosyal rol farklarının renksizleştiği durumlar başta olmak üzere, her türlü sosyal durum varsayımında, yine de cinsiyet ayrımını varsayan ideal sosyal nizamı savunmak ve gerçekleşmesi yolunda çaba harcamak mümkündür. Zira bazı hukuk sosyologlarının hukuku, sosyal gerçeklerin ürünü ve bu gerçeklere tabi saydıkları iddiası genel bir kural değildir. Hatta bazen tam tersi geçerlidir, yani asıl yasalar, sosyal şartların pekişmesinde veya değişmesinde etkili olabilir.

Şer’i bakış açısı da bu temele dayanır ve bu yüzden kadın ile erkeğin geleneksel rollerinin yer değiştirdiği durumlarda bile, ailenin iktisadi geçiminden erkek sorumludur. Hatta erkeğin mal varlığının az olduğu ve kadının daha iyi mali ve meslekî şarlarda yer aldığı durumlarda bile, kadın böyle bir sorumluluktan muaf sayılır.

Böylece çağımızda mevcut sosyal nizamlardan hareketle ve bu çağda kadınların sosyal rolleri değişime uğradığına istinat ederek, kadın ve erkek diyetinin farklı olduğunu eleştirenlerin istidlali tartışılabilir[4].

İkincisi: Ne zaman erkeklere özgü sosyal rollerden söz edecek olursak, sadece fiili rolleri gözetlemiyor, erkekler için potansiyel rolleri de gözetliyoruz. Örneğin, çocukların büyüklerin sosyal ve iktisadi sorumluluklarından muaf olduğu halde kadın ve erkek arasındaki diyet farkının kız ve erkek çocuklar için de gerçerli olması şundandır: Erkek çocuklar potansiyel olarak erkekler için belirlenen görevlerin adayıdır ve onların geleceği için böyle roller tanımlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu izaha aykırı olma bağlamında gündeme getirilen kız ve erkek çocukların ve yine kadın ve erkeğin diyet farkı[5] aslında bu izahla tam uyumludur. 



[1]       Bu tanımdan, diyet ile suç arasında umum husus min vech (eksik girişimlilik) ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır; yani diyet hem suç işleme durumunda ve hem de suçun sözkonusu olmadığı durumda vardır

[2]       age. Diyatu’n-Nefs babları, 5. bab, s.151; Diyatu’l-A’za babları, 19 ve 44. bablar, s.237 ve 268-269 ve Diyatu’ş-Şecac ve’l- Curuh babları, 3. bab, s.295

[3]       Tusî, el-Hilaf, c.5, s.254-256; Necefî, Cevahiru’l-Kelam, c.42, s.85 ve c.43, s.32

[4]       Caferî, “Diye-i Zen-i Müselman”, Baz Pejuhi-i Hukuk-i Zen, s.195; Seyid Muhammed Bocnurdî, “Teamul ve Taaruz Beyn-i Fıkh ve Hukuk-i Beşer.” Ferzane Dergisi, Üçüncü dönem, s.9

[5]       Sâniî, Fıkhu’s-Sekaleyn Fi Şerh-i Tahriri’l-Vesile, Kısas kitabı; s.188

Dokuzuncu Bölüm Savaş, Sağlık ve Tedavi


Bu bölümde İslam’ın savaş veya askeriye ve sağlık ve tedavi kurumları olmak üzere iki başka sosyal kurumda cinsiyet ayrımına bakışını irdeleyeceğiz.

1. Kadınlar ve Savaşa Katılmak


İslam açısından cihat hükmü birinci dereceden erkeklere özgü bir hükümdür ve kadınlar bu hükümden muaf tutulmuştur. Fıkhî kaynaklarda cinsiyet ayrımı, savunma cihadında bile göz önünde bulundurulmuştur. Yani bu konuda savaşa katılma görevi kadınlar için sabittir. Ama bu hüküm ancak savaşacak erkek sayısı yeterli düzeyde olmadığı durumlarda geçerlidir.[28]

Her hâlükârda askerî katılım konusunda İslam’ın cinsiyet ayrımı, kadın ve erkeğin doğal farklılıkları ile açıkça bağlantılıdır ki buna kadınların bedensel olarak nisbî zafiyetini ve savaş sırasında zarar görmeleri ihtimalini örnek verebiliriz.

Kadınların erkeklere kıyasla daha duygusal olması gibi psikolojik farklılıklar ve yine kadınların annelik görevi gibi bazı sosyal farklılıklar, İslam’ın kadın ve erkeğin askeri katılımına yönelik farklı tutumunda etkili olmuştur. Ancak bu durum kadınların askerî yeteneğini inkâr etme anlamına gelmez. Nitekim biraz önce anlatıldığı üzere bazı durumlarda kadınların askerî katılımı dinî açıdan farz sayılmıştır ve hiç kuşkusuz bu katılımın zeminini hazırlamak, örneğin kadınların askerî eğitim almaları, zaruret hâline gelebilir.

Kadın ve erkeğin askerî katılımı konusunda göze çarpan ikilem, İslam’ın bakışına özgü bir durum değildir; bazı ilkel ve bedevî toplumların dışında, hemen hemen tüm beşerî toplumlarda ve medeniyetlerde bilinen, benimsenen bir meseledir. İşte bu yüzden hatta savaş döneminde kadınların geniş çaplı katılımını tecrübe eden eski Sovyetler Birliği gibi toplumlarda bile savaştan sonra bilinen konvansiyonel modele geri dönüldüğünü görmekteyiz. Sovyet Birliği’nde 1943 yılının sonunda ve İkinci Dünya Savaşı sırasında kadın asker sayısı 800 bin ile bir milyon civarında tahmin ediliyor ki bu rakam bu ülkenin toplam asker sayısının %8 kadarıdır. Bu asker kadınlar keskin nişancıdan, topçu ve tank birliklerine, hatta savaş uçakları pilotluğuna kadar çeşitli mevkilerde görev yapmıştır. Ancak savaştan sonra sayıları on bine gerilemiş ve genellikle muharebe dışı hizmetlere sevkedilmişlerdir. İşin ilginç tarafı, bir araştırma çerçevesinde kendileri ile görüşme yapılan söz konusu asker kadınların hepsi, kadınların savaş için uygun olmadığını ve sırf ülkeleri özel bir durumla, yani yok olma tehlikesi ile karşı karşıya geldiği için askerî katılımda bulunduklarını söylemişlerdir.[1]



[1]       Elshtain, “Women and War”, Anthony Giddens (ed.), Human Societies, P.161

Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin