İslam ve Cinsiyet Farklılıkları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə53/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   77

4. Kadın ve Suç


Feministlerin veya feminist görüşlerin etkisi altında kalan kriminoloji tartışmalarında, bu tartışmaların dışında olan kadınların suçlu veya mağdur oldukları durumların beyanı ve bu tür suçları önleme ve kontrol altına alma yollarının tanıtılmasından başka, Batılı toplumlarda suçlulara ve mağdurlara karşı ceza sisteminde cinsiyet ayrımı gibi meseleler gündeme gelmektedir.

Bu konuda şu iddialar ileri sürülüyor:

1- Kadınların suç işleme meselesi, ister kriminoloji tartışmalarında teorik düzeyde, ister ceza sistemi çalışanlarının (yargıçlar, avukatlar, hukuk danışmanları, hapishane yetkilileri ve polis) çalışmaları düzeyinde, hiçbir zaman gerektiği gibi ciddiye alınmıştır. Bu durum bir yandan erkeklerin bu teorik ve pratik alanların üzerindeki sultasından kaynaklanırken, öbür yandan cinayet verilerinin sergilediği tablodan etkileniyor. Zira bu tabloda kadınlar, erkeklerden sunulan önemli veriler durumunda görünmüyor, bilakis, genellikle daha az suç işleyen veya erkeklerin işlediği suçlara nazaran daha az şiddet ve tehlike arz eden suçları işleyen kesim olarak tanıtılıyor.[1]

2- Kadınların mağduriyetinin de ceza sisteminin teorisyenleri ve çalışanları tarafından pek ilgi görmediği anlaşılıyor. Mağduriyet verileri incelendiğinde, kadınların dişi cinsine özgü -evde şiddete veya cinsel tecavüze maruz kalma gibi- mağduriyetlere maruz görünmesi, normalin üstünde bir görüntü arz ediyor ki bu da bu tür durumların sıradan durumlarmış gibi algılanmasına sebep oluyor. Üstelik kadınlar erkeklere oranla adam öldürmek gibi suçlara daha az bulaşıyor ve bu tür gözlemler sonucunda kriminoloji uzmanları kadın cinsinin mağduriyetine pek önem vermiyor.[2] Nitekim tarih boyunca kadınlara yönelik işlenen suçların ya esas itibarı ile suç sayılmadığı ya da küçük sayıldığı veya cinsiyet ayrımcılığına uğradığı bilinmektedir.[3]

Bu alanda cinsiyet ayrımcılığının en somut örneklerinden biri, kadınlara yönelik cinsel tecavüzün birçok toplumda kadının haysiyetine değil, kadının ailesinin haysiyet ve şerefine karşı bir suç sayılması ve böyle bir yaklaşımın hukuk sistemlerinde de benimsenmesidir. Örneğin İtalya’nın hukuk sisteminde 20. yüzyılın sonlarına kadar bu görüş hâkimdi ve yine yasal açıdan tecavüz suçunu işleyen kimsenin tecavüze uğrayan kadınla evlenmeyi kabul ederek cezalandırılmaktan kurtulma imkânı da vardı.[4]

3- Ceza sisteminde suçlu veya mağdur kadınların meseleleri ile ilgilenme yöntemleri genellikle meseleyi cinselleştirme tezine göre uygulanır. Ceza sistemi ve çalışanları kadınların meseleleri ile ilgilenmeye; ideal kadınlık rolleri gibi cinsiyetle ilgili özel kriterlere göre çeki düzen verir.[5] Örneğin, kocasının aşırı şiddet uygulamasından ötürü zarar gören bir kadını düşünelim. Bu tür durumlarda kocanın suçu ağır suç kategorisinde değerlendirilmesi gerekir; ama kadının sosyal konumu ve kocasının “cinsel mal varlığı” veya “ev hanımı” olarak ideal rolü, ceza sistemi çalışanlarının söz konusu suçu değerlendirmesinde etkili olur ve önemini azaltır.[6]

Öte yandan hapishanelerin destek programları ve özel olarak tutuklu kadınlar için düzenlenen eğitim kursları, kadınların geleneksel cinsiyete dayalı rollerini pekiştirme yönündedir. Mesela kadınlar aşçılık veya dikiş işleri gibi maharetlerini geliştirmeye teşvik edilir ve erkek tutuklulara nazaran meslek edinme yeteneklerini geliştirmelerine pek imkân sağlanmaz. Zira bu tür eğitimler, kadınların hapisten çıktıktan sonraki yaşamlarında ifa edeceği rol ile ilgisiz telakki edilir.[7]

4- Ceza sisteminin kadınlara yönelik destek eğilimine karşın bazı durumlarda kadınlara karşı cinsiyet ayrımcılığına ve diğer bazı durumlarda erkeklere nazaran suçlu kızlara daha sert davranıldığına şahit olmaktayız. Hatta bazen kadınları destekleyen yasaların onlar için birer cezaya dönüştüğü görülür. Örneğin kadınların ruhsal ve fiziksel durumlarına yönelik özel ilgi, doktorların raporlarına istinaden yeniden hapse geri gönderilmelerine ve gözetim altında tutulmalarına yol açar.[8]

Ceza sisteminde kadınlara karşı ayrımcılığı göstermek için istinat edilen bir başka durum, bazı İslam ülkelerinde muhsine zina işleyen kadının recmedilmesidir (taşlanma). Bu konuda ileri sürülen iddia şudur: İslam’ın ceza sisteminde bu suç konusunda suçu işlemiş kadın ve erkeğe karşı farklı muamele uygulanır. Çünkü zina eden kadının taşlanması için evli olması yetiyor; ama zina işlemiş erkek, ancak kocası olan kadına tecavüz ettiği takdirde muhsine zina suçundan taşlanıyor.[9]

5- Feminist kriminolojistler, kadınların suç işleme eğilimini beyan ederken, iki temel etkene vurgu yapıyor: Kadınlara karşı yaygın olan şiddet olgusu ve yine kadınların uygunsuz ekonomik durumları.

Bu kesimin iddiasına göre, cinayet suçu işleyen kadınlar, birçok durumda kendileri şiddet mağduru olan kadınlardır ve yine hırsızlık veya diğer bazı benzer suçları işleyen kadınlar genellikle bu suçu kendileri için değil, çocuklarının veya diğer yakınlarının ihtiyaçlarını karşılamak için işler.[10]

Açıktır ki, kadınların suçlarına bu şekilde yaklaşmanın, ceza sisteminin bu olguya karşı tutumu üzerinde büyük etkisi olacaktır.

6- Erkek eksenli bir dokuda ve erkeksi kriterlere göre, görece cinsiyet eşitliği de aslında cinsiyet eşitsizliği ve kadınların daha ağır bir şekilde cezalandırılması ile sonuçlanır. Örneğin, kadınların çocuklarından ayrılması onlar için çok acı verici bir durum olduğundan, kadın ve erkeğin aldıkları eşit ceza durumları aslında kadınlar için daha ağır bir ceza anlamına gelir. Öte yandan mahkûmların arasında yaygın olan inziva ve yalnızlık duygusu, kadın mahkûmlarda doruk noktasına ulaşır.[11] Hasta veya gebe kadınlar için yetersiz sağlık ve bakım imkânları, tutuklu kadınların doğum yapma zorlukları ve doğan bebeklerin hemen annelerinden uzaklaştırılması, tutuklu kadınların çocuklarının bakım ve destek sorunu, özellikle çocukların yakınlarının yokluğunda ve esirgeme kurumlarına emanet edilmeleri durumunda ve yine gardiyanların kadınları cinsel ve duygusal açıdan sömürmesi, kadınların karşı karşıya bulunduğu diğer bazı sorunlardır.[12]

Buna göre, geçmişteki adaletsizlikleri telafi etmek üzere kadınların lehine cinsiyet ayrımcılığının uygulanması ve kadınların ceza sisteminde konumlarının iyileştirilmesi, feminist kriminolojistlerce talep edilen haklardır.[13]

Şimdi bu anlattıklarımızdan sonra, İslam’ın suçlu ve mağdur kadınlara bakışını gözden geçireceğiz.

[1]       Rob white ve Fiona Haynes; Cürm ve Cürmşinasi, s.258-260

[2]       age. 260

[3]       age. 272.

[4]       Walter (ed.), Women’s Rights: A Global View, P.xvi

[5]       Rob white ve Fiona Haynes; Cürm ve Cürmşinasi, s.262

[6]       age. 272

[7]       Gareth, Camiaşinasi-i Cinsiyeti, s.176

[8]       Heidensohn, Women and Crime, P.46, 48

[9]       Kramarae and Spender (eds.), Routledge International Encyclopedia of Women, Vol. 1, P.18

[10]      Rob white ve Fiona Haynes; Cürm ve Cürmşinasi, s.272

[11]      Kramarae and Spender (eds.), Ibid, Vol, 1, P.253

[12]      Ibid, P.254-255

[13]      Rob white ve Fiona Haynes; Cürm ve Cürmşinasi, s.264


Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin