İslam ve Cinsiyet Farklılıkları


[6] Kadının Eşi Üzerindeki Cinsel Hakları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə61/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   77

[6] Kadının Eşi Üzerindeki Cinsel Hakları


Fıkhî açıdan birçok delil, kadının eşi üzerinde cinsel hakkı bulunduğunu göstermektedir. Genel bir sınıflandırmada bu delilleri üç merhalede sunmak mümkündür:

İlk merhalede, dinî metinlerde kadınların cinsel hakları, genel bir çerçevede ve detaylarına girilmeksizin sınırları onaylanmaktadır. Bu delillerin arasında, kadının, eşinin cinsel iktidarsızlığı veya eşinden sakınması sebebi ve cinsel mağduriyeti ile ilgili davasına yargının bakmasına işaret eden rivayetlere değinebiliriz. Söz konusu rivayetlere göre, erkek kendisini bu suçlamalardan aklaması ve bunun için en azından eşi ile cinsel ilişkisi bulunduğuna dair yemin etmesi gerekir.[1] Bu durumda açıktır ki, kadının davasına yargının bakma zarureti, cinsel hakkının tanındığı anlamına gelir.

Diğer bazı rivayetlerde, kadının cinsel ihtiyacının eşi tarafından karşılanmasının farz olduğuna genel bir çerçevede vurgu yapılmıştır. Senedi sahih olan bir rivayete göre, İmam Cafer Sadık (a.s) bir yıl boyunca eşi ile cinsel ilişkisi olmayan bir erkek hakkında şöyle buyurmuştur:

 “Bu erkeğe eşi ile cinsel ilişkide bulunması farzdır.”[2]

Yine zayıf belgelere dayanmasını göz ardı etmek sureti ile bir başka rivayete göre, evli kadının cinsel sapkınlığından, bu sapkınlık evinde eşi tarafından cinsel açıdan tatmin edilmemesinden kaynaklandığı takdirde eşi sorumludur.[3]

İkinci merhalede, kadının cinsel haklarının sınırları başka rivayetlerin yardımı ile daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu rivayetlerden anlaşılan ve birçok Şiî fakih tarafından benimsenen görüş şudur: Erkek şer’i mazereti olmaksızın eşi ile cinsel ilişkisini dört aydan daha uzun bir süre terk etmemelidir. Bu hükmün dayanağı olan muteber bir rivayette şöyle okumaktayız:

Safvan b. Yahya, İmam Rıza’ya (a.s) sordu: “Eğer erkek, zarar vermek maksadıyla değil de, daha çok başlarına gelen bir keder veya musibet yüzünden genç eşi ile birkaç ay veya bir yıl cinsel ilişkide bulunmaktan sakınırsa günahkâr mıdır?” İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Eğer dört ay eşinden uzak duracak olursa o zaman günahkâr olur.”[4]

Diğer bazı rivayetlerde de kadını cinsel açıdan tatmin etme sınırı dört ay olarak belirlenmiştir. Delaleti veya senedi güçlü olmadığı için bu tür rivayetleri en azından ilk rivayetin destekleyicileri olarak görebiliriz. Örneğin “Îlâ” (erkeğin öfkelenerek eşi ile cinsel ilişkiyi terk etme yemini) ile ilgili rivayetlerde kadının dört ay sona ermeden kocası üzerinde hiçbir hakkı olmadığı, erkeğin de dört ayın sonuna kadar eşinden uzak durduğu için günahkâr sayılmadığı, ama dört aydan sonra kadının hâkime şikâyette bulunabileceği ve bu durumda erkeğin ya eşine dönmesi ya da onu boşaması gerektiği belirtilmektedir.[5]

Bu rivayetlerin delaletindeki sakınca şudur: Bu durum yemin etme durumları ile ilgili olabilir; başka durumlara örnek olarak gösterilemez.

Buna karşın bir başka rivayette ise, erkek yemin etmeksizin ve sırf öfkesi yüzünden eşinden uzak durursa, kadının dört ayın sonunda dava açabileceği, hakkında ilahî hükümlerin uygulanabileceği belirtiliyor.[6] Bu rivayete göre, dört aylık sürenin başka durumları da kapsaması ihtimali kuvvet kazanıyor. Bazı fakihler hatta bu rivayetin genel kaidesinden yararlanma konusuna da kuşku gözü ile bakmış ve sadece küsme ve öfkelenme durumu ile ilgili olabileceğini gündeme getirmiştir.[7]

Yine bir başka rivayete göre de, kadının cinsel tahammülünün sınırı dört aydır,[8] ki bu rivayet de senedindeki sıkıntının yanı sıra, sadece kadının tahammül sınırına işaret ediyor ve bu süreden daha az bir süre içinde cinsel hakkını reddetmiyor.

Bun karşın sözü edilen rivayetlerden İslam dininin kadınların cinsel hakkı için en azından dört aylık sınırı belirlediğini kesin söylemek mümkündür. Zira bir yandan İslam’ın bu mesele için bir sınır belirlediğini ve sınırsız olma ihtimalinin söz konusu olmadığını ve diğer yandan, dinî metinlerde başka hiçbir sınıra işaret edilmediğini bilmekteyiz. Şunu da bilmekte yarar vardır. Bu sürenin hukukî bir kaide olarak belirlenmesi, kadının cinsel mahrumiyetinin erkeğin kusurundan kaynaklanmadığı bazı istisna şartlar ve kadının bu haktan daha önemli maslahatlar için yararlanmadığı durumlarla çelişki arz etmez. Bu istisna şartların en belirgin örneği, erkeğin evlilikten sonra cinsel iktidarsızlığa yakalanması veya erkeğin kaybolmasıdır. Bu iki özel durumda iktidarsız eşin iyileşmesi veya kaybolan eşin bulunması muhtemel olduğundan, kadının cinsel tatmini, daha önemli ailevi maslahatların gölgesinde kalmıştır; yani İslam’ın ailenin bekasına ve dağılmasının önlenmesine gösterdiği özen itibarı ile bu iki özel durumla ilgili çeşitli varsayımlara göre özel hükümler, daha önce belirlenen kaidenin aksine, belirlenmiştir. Örneğin, kadının eşinin tedavisi için bir yıl bekleme zorunluluğuna[9] ve yine eşi kaybolan kadının, eşinin nerede olduğunu araştırmak veya bulunmasını beklemek üzere dört yıla kadar beklemek zorunda olmasına değinebiliriz.[10]

Ve son olarak üçüncü merhalede, erekeğin eşine karşı yükümlülükleri ile ilgili genel kurallara temas eden ayetler ve rivayetler söz konusudur. Bunlar da, doğal olarak cinsel görev ve yükümlülükleri de içerir.

Bu merhalede istinat edilen veya istinat edilmesi muhtemel olan deliller çeşitli şartları içerir. Bazı deliller gereği “kadının günah işlemeye yönelme tehlikesi”dir ki, bu durumda erkek eşinin cinsel ihtiyacını tatmin etmekle yükümlüdür. Diğer bazı deliller, kadının eşi tarafından cinsel tatmininin farz olduğuna dair daha geniş bir kriteri ispat eder ve o da kadının eşinin cinsel ilişkiden sakınması yüzünden “zarar ve meşakkat” ile karşılaşmasıdır. Bu durum günah işlemekle sonuçlanmamalıdır.

Bu durumdan daha geniş kapsamlı olanı, başka delilleri kullanan kriterdir: Kadının eğilimi durumunda, günah işleme tehlikesi veya zarar ve meşakkat gibi durumlar söz konusu olmasa bile, eşi tarafından cinsel tatmininin farz olmasıdır.

Şimdi bu delilleri kısaca gözden geçireceğiz. 



[1]       Senet bakımından da muteber olan bu rivayetlerin birinde şöyle geçmektedir: İmam Ali’ye (a.s), “Bir kadın eşinin kendisiyle ilişkiye girmediğini, eşinin ise onunla ilişkiye girdiğini söylüyor; bu konuda hüküm nedir?” diye sordular. İmam (a.s) buyurdu ki: “Erkek -bu iddasına dair yemin eder ve sonra bırakılır.” Vesailu’ş-Şia, c.15, Îla babları, 13. bab, s.547.

Diğer bir rivayette de bu anlam geçmiştir. bk. age. c.14, el-Uyub ve’t-Tedlis babları, 15. bab, s.613



[2]       Rivayetin metni şöyledir: İmam Cafer Sadık’a (a.s) talak vermeden eşinden uzak duran, bir yıl boyunca onunla yatağa girmeyen bir erkek hakkında sorulunca şöyle buyurdu: “Erkeğin, eşi ile ilişkiye girmesi farzdır.” age. c.15, İlâ babları, 1. bab, s.535

[3]       Rivayetin metni şöyledir: “Bir kişi birden çok kadın ile evlenir de, onların hepsiyle ilişkiye giremezse; bunun üzerine onlardan biri zina yaparsa, bunun günahı o adamın üzerinedir.” age. c.14, Mukaddimatu’n-Nikâh babları, 71. bab, s.100

[4]       Rivayetin metni şöyledir: “İmam Rıza’ya (a.s), “Genç bir eşi olan, eziyet etme veya zarar verme kastı olmaksızın, aksine bir musibete uğramış olması nedeniyle birkaç ay veya bir yıl boyunca onunla ilişkiye girmeyi terk eden kimse günah işlemiş olur mu?” diye sorulunca, “Dört ay boyunca onunla ilişkiye girmezse, bu zamandan sonra günah işlemiş olur.” age. c.14, Mukaddimatu’n-Nikâh babları, 71. bab, s.100

[5]       Bu anlam, senedi sahih olan şu rivayette geçmiştir: “Eğer kadın, eşiyle ilişki girmememk üzere yemin (îlâ) ederse, dört ayın içinde kadının hiçbir sözü ve hakkı yoktur. Erkeğe de bu süre zarfından kadından uzak durmasında bir günah yoktur. Dört ay geçer de bu süre içerisinde erkek kadına dokunmaz, kadın da bu duruma sessiz kalır buna rıza gösterirse, dördüncü aydan sonra kadına serbestlik hakkı doğar; işi kadıya taşıdığında kendisine, ‘İstersen geri dön ve eşinle birlikte ol, istersen de talakını al.’ denir.” age. c.15, İlâ babları, 2. bab, s.536

[6]       Bu rivayetin de senedi sahihtir; metni şöyledir: “Erkek yemin etmeksizin ve sırf öfkelenerek dört ay eşiyle ilişkiye girmezse, bu durumda hâkim kocasını ya eşine dönmeye veya onu boşamaya zorlayabilir.” age. c.15, Îlâ babları, 1. bab, s.535

[7]       Şubeyrî Zencanî; Takrirar-i Ders-i Nikâh, c.5, ders: 155, s.7-9

[8]       Vesailu’ş-Şia, c.15, el-İded babları, 30. bab, s.452

[9]       Bu konuda bk. yedinci ek

[10]      age. c.14, “Mâ Yehrumu bi’l-Musahere” babları, 44. bab, s.390 ve c.15, Aksamu’t-Talak ve Ahkâmuhu babları, 23. bab

Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin