İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə638/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   634   635   636   637   638   639   640   641   ...   1221
2004- qqKIRAAT-I SEB’A yQA, ¬}¶<~h5 : Yedi türlü okuma. Kur’an-ı Ke­rim’i yedi türlü okuma tarzı. Mana değişmemek üzere Kur’an-ı Kerim’in Kureyş, Huzeyl, Havazin, Kinane, Sakif, Temim ve Yemen lehçeleriyle “sı­rat, malik, cibril” gibi ke­limelerin yedi türlü okunmasına denir. S.B.M. 9. ci.1331. hadisi ile ll. ci.1766 hadisi, kıraat-ı seb’a hakkındadır. (Ebu Davud 8/22 de de tafsilat var.)

2005- qqKISAS ‹_M5 : “Lûgatta, mukabele-i bilmisil, herhangi bir hakkı mis­liyle takat etmektir.” (E.T. 601)

“Esasen müsavat manasını müş’ir olup birşeyin izine tabi olmak, onun mislini ityan etmek (getirmek) demektir. Cürüm ile ceza arasında mümaselet matlub oldu­ğundan, bu cihetle ceza-yı mahsusa kısas denilmiştir.” (H.İ. 3. cild. sh: 19)



2006- Kısas şer’an katili maktul mukabilinde öldürmek veya birini yara­layan veya bir uzvunu keseni, yaptığı aynı fiil ile cezalandırmaktır. Kur’an (4:93) âyetinde bildirilen katil cezasının şiddeti sebebiyle Bediüzzaman Haz­retlerinden hapishanede sorulan bir sual ve cevabı aynen şöyledir:

“Muhterem Üstadım Efendim Hazretleri,

(4:93) _«Z[¬4 ~®f¬7_«' «vÅX«Z«% ­y­=~«i«D«4 ~®f¬±W­Q­B­8 _®X¬8ÌY­8 ²u­B²T«< ²w«8 «— âyet-i celilesi ka­tiller hakkında pek korkunçtur. Bunu soruyorlar. İstiğfar eden kabul olunmaz mı diyorlar. Cevaben dedim:

(4:48,116) ­š_«L«< ²w«W¬7 «t¬7† «–—­… _«8 ­h¬S²R«<«— ¬y¬" «¾«h²L­< ²–«~ ­h¬S²R«<«ž «yÁV7~ Å–¬~ âyeti mucibince kabil-i afvdır. Her iki âyet-i celilenin manalarının telifini ve biri di­ğerini nakzedip etmediğini bildirilmesini istediler. Üstadımıza müracaata mecbur kaldım. Cevabınıza intizar ile hürmetle ellerinizden öperim. efen­dim. (Re’fet)

Birinci âyetin tefsirinde, istihlal ile küfre gider, ebedî Cehennem’de kalır, de­mişler. (Said Nursî)”

2006/1 Bediüzzaman Hazretleri katl ile alâkalı olarak mahbuslara verdiği nasihatında da şöyle der:

“Ey hapis arkadaşlarım ve din kardeşlerim!

Size, hem dünya azabından, hem âhiret azabından kurtaracak bir hakikatı beyan etmek, kalbime ihtar edildi. O da şudur:

Meselâ birisi birinin kardeşini veya bir akrabasını öldürmüş. Bir dakika intikam lezzetiyle bir kat, milyonlar dakika hem kalbî sıkıntı, hep hapis aza­bını çektirir ve maktulün akrabası dahi intikam endişesiyle ve karşısında düşmanını düşünmesiyle, hayatının lezzetini ve ömrünün zevkinin kaçırır. Hem korku, hem hiddet azabını çekiyor. Bunun tek bir çaresi var. O da Kur’anın emrettiği ve hak ve hakikat ve maslahat ve insaniyet ve İslâmiyet iktiza ve teşvik etikleri olan, barışmak ve müsalaha etmektir.

Evet hakikat ve maslahat sulhtur. Çünki ecel birdir, değişmez. O maktul, her­halde ecel geldiğinden daha ziyade kalmıyacaktı. O katil ise, o kaza-i İlahiyeye vasıta olmuş. Eğer barışmak olmazsa iki taraf da daima korku ve intikam azabını çekerler. Onun içindir ki: Üç günden fazla bir mü’min diğer bir mü’mine küsmemek, İslâmi­yet emrediyor. Eğer o katl, bir adavetten ve bir kinli garazdan gelmemişse ve bir münafık o fitneye vesile olmuş ise; ça­buk barışmak elzemdir. Yoksa o cüz’î musi­bet büyük olur, devam eder. Eğer barışsalar ve öldüren tevbe etse ve maktule her vakit dua etse, o halde her iki taraf çok kazanırlar ve kardeş gibi olurlar.” (S.152)

2007- Bigayr-ı hak katl, hukuk-u hayatı ilga eden bir cinayettir ki Kur’anda şid­detle yasaklanmıştır. Ezcümle, bir âyette şöyle buyuruluyor:

“(6;151) ­yÁV7~ «•Åh«& |¬BÅ7«~ «j²SÅX7~ ~Y­V­B²T«# «ž«— Allah’ın tahrim ettiği ya’ni İs­lâm ile olsun ahd ile olsun demini masun ve muhterem ve katlini haram kıl­dığı her hangi bir nefsi de katletmeyiniz ¬±s«E²7_¬" ެ~ meğer ki sabit bir hak ile ola. Müslim bir kimse aleyhine bu hak, taraf-ı risaletten

: ¯«Ÿ«$ >«f²&¬_¬" ެ~ ¯v¬V²K­8 ¯š¬h²8~ ­•«… Çu¬E«<«ž

¯±s«& ¬h²[«R¬" ¯j²S«9 ­u²B«5«— ¯–_«M²&¬~ «f²Q«"_®9¬ˆ«— ¯–_«W<¬~«f²Q«" °h²S­6

(186) “Müslim bir kimsenin kanı helal olmaz, meğer ki üç sebebden birisi ile olsun: İmandan sonra küfür, ihsandan sonra zina, bigayr-ı hakkın katl-i ne­fis.” hadis-i Ne­bevîsiyle beyan buyurulduğu üzere üç sebeble sabit olur.” (E.T. 2094)

2008- Bir Âyet-i Kerime de şöyledir:

“(2:194) °‹_«M¬5 ­€_«8­h­E²7~«— ¬•~«h«E²7~¬h²ZÅL7_¬" ­•~«h«E²7~ ­h²ZÅL7«~ Şehr-i haram şehr-i harama, hürmetler hürmetlere kısastır. Burada hürmet; muhafaza ve ihtiramı vacib olan, el uzatılması caiz olmıyan şey demektir ki emvale de şa­mildir. Bu atıfta tahsisten sonra ta’mim vardır.

Binaenaleyh ²v­U²[«V«2 >«f«B²2~ ¬w«W«4 her kimse size tecavüz eder, hürmet ü is­metinizden birşey ihlal eylerse ²v­U²[«V«2 >«f«B²2_«8 ¬u²C¬W¬" ¬y²[«V«2 ~—­f«B²2_«4 onun size tecavüz ettiği kadar ya’ni misli olmak şartıyla siz de ona bilmukabele te­cavüz edi­niz.-Çünkü (42:40) _«Z­V²C¬8 °}«\¬±[«, ¯}«\¬±[«, ­š~«i«%«— dır. Bir tecavüze karşı muka­bele-i bilmisil, tecavüz değil; tecavüzün cezasıdır.

2009- Mümaselete riayet mümkün olmayan hususatta kısas yapılmaz. Meselâ; magsub mevcud ise aynen alınır, misliyattan ise misl-i nev’isi ile, de­ğil ise misl-i ma­lîsi olan kıymetiyle tazmin edilir. Hasılı; meşru olan muka­bele-i mutlaka değil, mu­kabele-i bilmisildir. Misle riayet edilmeyince re’sen bir zarar ika edilmiş ve zarara zarar ile mukabele olunmuş olur. Halbuki İslâmda: °‡~«h¬/ «ž«— «‡«h«/ «ž dır. Re’sen zarar caiz değil, zarara zararla muka­bele de caiz değildir, fakat izale-i zarar lâzımdır. Zarar ise bizzarure misliyle takat edilerek izale olunabilir. Yoksa diğer bir zarar ihdas edilmiş olur. Takas de­mek olan kısas kelimesi bu mümaselet manasını mutazammın olduğu halde zühul edilmemek ve hükümde maksud bizatihi olduğu gösterilmek için tefrian ayrıca da tansis olunmuştur.” (E.T. 698-699)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   634   635   636   637   638   639   640   641   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin