İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə774/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   770   771   772   773   774   775   776   777   ...   1221
Bir atıf notu:

-Tevrat’ta Peygamberimiz’in (A.S.M.) isimleri, bak: 3849.p.

2601- “Zebur’da, yetmişikinci babında şu âyet var: “Bahirden bahire malik ve nehirlerden Arz’ın makta’ ve müntehasına kadar malik ola... ve kendisine Yemen ve Cezair Mülûku hediyeler götüreler... ve padişahlar ona secde ve inkıyad edeler. Ve her vakit ona salât ve her gün kendisine bere­ketle dua oluna... ve envarı, Me­dine’den münevvir ola.. ve zikri ebed-ül âbâd devam ede. O’nun ismi, Şemsin vü­cudundan evvel mevcuddur. O’nun adı, güneş durdukça münteşir ola.” İşte şu âyet, pek aşikâr bir tarzda Fahr-i Âlem Aleyhissalatü Vesselâm’ı tavsif eder. Acaba Haz­ret-i Davud Aleyhisselâm’dan sonra Muhammed-i Arabî Aleyhissalatü Vesse­lâm’dan başka hangi Nebi gelmiş ki, şarktan garba kadar dinini neşretmiş ve mülûku cizyeye bağlamış ve padişahları, kendine secde eder gibi bir inkıyad altına almış ve hergün nev-i beşerin humsunun salavat ve dualarını kendine ka­zanmış ve envarı Medine’den parlamış kim var, kim gösterilebilir?” (M.168)

2602- Hem”Nasara ülema-yı benamından İbn-ül Alâ, bi’setten ve Pey­gamber’i görmeden evvel haber vermiş. Sonra gelmiş. Hz. Peygamber’i (A.S.M.) görmüş demiş:

¬ÄY­B«A7~ ­w²"¬~ «t¬" «hÅL«"«— ¬u[¬D²9¬ž²~ |¬4 «t«B«S¬. ­€²f«%«— ²f«T«7 ¬±s«E²7_¬" «t«C²Q«" >¬gÅ7~«—

Yani”Ben senin sıfatını İncil’de gördüm. İman ettim. İbn-i Meryem, İncil’de senin geleceğini müjde etmiş.” (M:174)

2603- “Eş’iya Peygamberin kitabında, kırkikinci babında şu âyet vardır: “Hak Sübhanehu, âhirzamanda, kendinin ıstıfagerde ve bergüzidesi kulunu ba’s edecek ve ona Ruh-ül Emin Hazret-i Cibril’i yollayıp, din-i İlahîsini ona talim ettirecek. Ve o dahi, Ruh-ül Emin’in talimi veçhiyle nâsa talim eyliyecek ve beynennas hak ile hükmedecektir. O bir nurdur, halkı zulümattan çıkaracaktır. Rabbin bana kabl-el vuku’ bildirdiği şeyi, ben de size bildiriyorum.” İşte şu âyet, gayet sarih bir surette, âhirzaman peygam­beri olan Muhammed (A.S.M.) ‘ın evsafını beyan ediyor.

2604- Mişail namıyla müsemma Mihail Peygamberin kitabının Dör­düncü Ba­bında şu âyet var: Âhirzamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orada Hakk’a ibadet etmek üzere, mübarek dağı ihtiyar ederler. Ve her ik­limden orada birçok halk toplanıp, Rabb-ı Vâhid’e ibadet ederler. Ona şirk etmezler.”

İşte şu âyet, zahir bir surette dünyanın en mübarek dağı olan Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen hacılara tekbir ve ibadetlerini ve ümmet-i merhume na­mıyla şöhret-şiar olan ümmet-i Muhammediyeyi tarif ediyor.” (M.168)



2605- Sual: “Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’ın ecdadlarından Nebi gel­miş midir?

Elcevab: Hazret-i İsmail Aleyhisselâm’dan sonra bir nass-ı kat’i yoktur. Ecdat­larından olmıyan, yalnız Halid İbn-i Sinan ve Hanzele namında iki Nebi gelmiştir. Fakat ecdad-ı Nebi’den Kâ’b İbn-i Lüey’in meşhur ve sarih ve tansis tarzındaki bu şiiri ki: _«;­h[¬A«'_®5—­f«.~®‡_«A²'«~­h¬A²F­[«4  °fÅW«E«8Ç|¬AÅX7~|¬#²_«< ¯}«V²S«3|«V«2 demesi, mu’cizekârane ve nübüvvetdarane bir söze benzer. İmam-ı Rabbani hem delile, hem keşfe istinaden demiş ki: “Hindistan’da çok Ne­biler gelmiştir. Fakat bazılarının ya hiç ümmeti olmamış veyahut mahdut birkaç adama münhasır kaldığı için iştihar bulmamışlar veyahut Nebi ismi verilmemiş.”

İşte imam’ın bu düsturuna binaen, ecdad-ı Nebi’den bu nevi Nebilerin bulun­ması mümkün.” (M.386) (Bir âyette, kıssaları bildirilmeyen pek çok peygam­berlerin gönderil­diği bildirilir, bak: 827.p.)

“Bazı Peygamberler gelmişler ki, mahdut birkaç kişiden başka ittiba edenler olmadığı halde, yine o Peygamberlik vazife-i kudsiyesinin hadsiz üc­retini almışlar. Demek hüner, kesret-i etba’ ile değildir. Belki hüner, rıza-yı ilahîyi kazanmakladır.” (L:152)



2606- Peygamberimiz’in (A.S.M.) Hatem-ü Enbiya yani son peygamber olduğu, Kur’an ve hadislerle musarrahtır. Evet Kur’anın beyanıyla “(33:40) «w[¬±[¬AÅX7~ «v«#_«'«— Hem de Hâtem-ül Enbiyadır.

Hâtem, Asım kıraatinde “ta”nın fethiyle, mütebakisinde kesriyle okunur. Kesr ile “hâtim”; ism-i fail olup hatmeden, nihayete erdiren, yahut mühürle­yen demek olur. Feth ile “hâtem” de ism-i âlet olup, mühür demektir. Mü­hür de birşeyin tevsik ve tasdiki için nihayete basıldığından, hem âhir mana­sını hem tasdik manasını ta­zammun eder. Şu halde iki kıraet, hâtemünnebiyyûn vasfının iki mefhumunu ifham ediyor. Yani Muhammed Resulullah, hem peygamberleri hitama erdiren son pey­gamberdir, Âhir-ül Enbiya, hem de bütün peygamberleri tasdik ve tevsik eden İlahî bir mühür­dür. Eğer o gelmese idi; diğer peygamberler unutulup gidecek, tarihte onla­rın mevcudiyetlerini ve nübüvvetlerinin hakkıyetini ilmen isbat etmek müm­kün olmayacaktı. Çünki diğer peygamberlerin hayat ve mevcudiyetleri, tari­hin sinesinede hayat-ı Muhammed gibi vuzuh ve vüsuk ile ma’lum değildir. Öyle ki bugün Kur’an olmasa idi; Musa ile İsa’nın (A.S.) bile varlıkları, ciddi­yetleri isbat olunamazdı. Ha­yat ve nübüvvet-i Muhammediyenin tarihte vu­zuh ve kat’iyyetle malum olması ki, diğer peygamberlerin de mazideki nü­büvvetlerini tasdik ile bir vesika elde edilmiş bulunuyor. Aynı zamanda Mu­hammed Aleyhissalatü Vesselâm, diğer enbiyanın kendisi hakkındaki beşaretlerini tahakkuk ettirmek itibariyle de onların nübüvvetini mühürleyen İlahî bir damgadır.” (E.T. 3906)



2607- Peygamberimiz’in (A.S.M.) Hatem-ül Enbiya olduğu hadis-i şe­rifte de zikredilir.Ezcümle:

“ ¬b²Q«A²7~ |¬4 ²v­;«h¬'³~«— ¬s²V«F²7~ |¬4 ¬‰_ÅX7~ «ÄÅ—«~ ­a²X­6 Yani: “Ben, nasıl yaradı­lışta evveliyim, peygamber gönderilmek itibariyle de âhiri bulunmaktayım.” (237) (Bak: 1925.p.sonu)



2608- Diğer bir rivayet de şöyledir:

«w[¬±[¬AÅX7~ ­v«#_«' _«9«~«— «h²F«4 «ž«— «w[¬V«,²h­W²7~ ­f¬=_«5 _«9«~

«h²F«4 «ž«— ¯p¬±S«L­8«— ¯p¬4_«- ­ÄÅ—«~ _«9«~«— «h²F«4 «ž«—

“Ben resullerin rehberiyim, fahirlenmek yok. Ve ben nebilerin hatemiyim, ifti­har yok. Ve ben ilk şefaat ediciyim ve ilk şefaati kabul edilecek olanım, tefahur yok. Yani bunları bir şükrane olarak söylüyorum, yoksa ulu­lanmak için değil.” (238) (Bak: Tahdis-i Ni’met)



2609- Ayrıca Peygamberimiz’in Hatem-ül Enbiya olduğu: S.B.M. ci: 9, hadis 1441 ve S.M. ci: 7, hadis: 22. Hem Şefaat-ı Kübra hadisi olan S.B.M. ci: ll, hadis: l171 ve S.M.ci: l, hadis: 327’de mezkûrdur.


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   770   771   772   773   774   775   776   777   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin