2.3. HZ. PEYGAMBER’E KİTABIN YANINDA HİKMETİN VERİLDİĞİNİ İFADE EDEN AYETLERVE HİKMET-SÜNNET BÜTÜNLÜĞÜ
a.‘Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahit olasınız. Elçi de size şahit olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Kabe'yi kıble yaptık. Bu, Allâh'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allâh sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allâh, insanlara şefkatli, merhametlidir.40
b.Nitekim kendi içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitabı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçi gönderdik. 41
c.Nitekim kendi içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitabı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçi gönderdik.42
d.Andolsun ki, Allâh, mü'minlere büyük lütufta bulundu: Zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allâh'ın âyetlerini okuyan, kendilerini yücelten ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. 43
bütün bu ayetler göstermektedir ki Resulullah’a kitabın yanı sıra hikmet de verilmiştir. Diğer bir ifadeyle Kur’an öğretisine , uygulamaya yönelik, bir şekil vermek ve kendisine vahiy edildiği gibi hakk, adalet ve iyilik üzerine kurulu bir sistem oluşturmak için Hz. Peygamber’in yaptığı bütün çalışmalar onun özel muhakemesinde değil kendisine Allah tarafından verilen bilgi ve hikmete datalı idi. Bu hikmeti yalnızca kullanmakla kalmadı onu diğer insanlara da öğretti. Böylece ümmete Resulullah’dan iki tür vahiy ulaştı. İlki kitab, diğeri ise ister sözlü olsun isterse ameli planda olsun Hikmet. Bu ayetler hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade etmektedirler ki Kur’an yalnızca Kur’an’a değil, Kur’an’ın beraberinde Resul’e verilen Hikmet’e de uymamızı ister. Bu ise Resulullah’ın davranışları, sözleri ve amelleri ile açıklanmıştır. Bütün bunlardan çıkan netice, Kur’an ve sünnet birlikteliğinin temelinde vahiy müşterekliği olduğudur. O halde sünneti hesaba katmaksızın islami duyarlılıktan söz etmek mümkün olmaz.
2.4. KUR’AN VE SÜNNET BÜTÜNLÜĞÜ
İslam dini, Allah katında gerçek din olup44 onun hoşnut olduğu eksiksiz ve tam bir mükemmeliyet içinde vaz ettiği, Hz. Peygamber’i de onu tebliğe, ittibaya, ve bu konuda kullarını uyarmaya memur ettiği kutlu bir dindir. Kur’an’ı Kerim bu yüce dinin mukaddes kitabıdır. Bu kitab, Allah’ın Katından insanlığa uzanan sağlam bir iptir.45 Bu kitab sarılan daima aziz olur ve gözlerin göremediği ,,aklın tasavvur edemediği nimetlerle mükafatlandırılır. Kur’an kendisine tabi olanlara dünya ve ahiret saadetinin yollarını gösterir. Bu konuda genel kaideler ve külli prensipler koyar. Bazı meselelerde ise doğrudan düzenleyici normlar getirir.46 Hz. Peygamber ise Kur’an’ı Allah’ın kendisine verdiği görev istikametinde tebliğ etmiş, açıklamış ve bizzat yaşamıştır. Onun ahlakından sorulduğu zaman Hz. Ayşe: O’nun ahlakı Kur’an’dı47 buyurarak Hz. Peygamber’in Kuran ‘ı hayat onda nasıl yaşadığını çok açık bir şekilde anlatmıştır. Hz. Peygamber’in sözleri,fiilleri ve takrirleri demek olan ‘sünnet’ kavramı Allah’ın dinini anlama ve hayata tatbik etmede teorik ve pratik olarak Hz. Peygamber’in getirmiş olduğu nebevi metottur.48
Bu nebevi metod yani sünnet, Kur’an’ın mücmelini tafsil eder, müphemini açıklar ve pratik örneklerini ortaya koyar. Hz. Peygamber’in örnek şahsiyeti biz Kur’an ayetiyle tastik edilmiştir. Hz. Peygamber de pek çok hadislerinde dini kendisinin açıkladığını ve uyguladığı şekilde anlaşılıp yaşanmasını ifade etmiştir. 49 Benim nasıl namöaz kıldığımı görüyor iseniz sizde öyle namaz kılınız.50 Bana uyan cennete girmiş olur, asi olan ise emrine uymaktan imtina etmiş olur.51 buyurmuşlardır.
Kısaca din yani İslamiyet Kur’an ve sünnet bütünlüğü içinde vaz edilmiştir. Kur’an’ı sünnetten ayrı düşünmek, Kur’an’ı anlamamaktır. Bu peygambersiz bir din hayal etmek olur ki, o da muhaldir. Kur’an’da bizzat Peygamber’e uyulması istenmiş, Kur’an ve sünnet bütünlüğü tekrar tekrar vurgulanmıştır. 52
2.5. KUR’AN KAŞISINDA SÜNNETİN DERECESİ
bu konuda değişik görüşler bulunmaktadır. Bir çoklarına göre sünnet Allah’ın kitabından sonra İslam dininin en mühim kaynağıdır. Bu fikrin yanında sünneti hüküm bakımında Kur’an ile aynı tutanlar da vardır. Bu üçüncü gurup da sünnetin aşırılık yönünü tutarak onu delil sayamaya bile lüzum görmemişler. Son olarak sünnet in Kur’an’a hükümran olduğunu söyleyenler de vardır. 53
Gazzali’ye göre ‘dinde Allah’ın kitabı ile ilk mertebede üzerinde ittifak olunan ameli sünnet ikinci mertebede ahad hadisler ise üçüncü mertebededir.54
Tayyip Okiç’e göre Kur’an dışında Hz. Peygamber’e nice vahiyler gelmiştir. Bu suretle vahyolunan Kur’an’daki bazı ayetlerin diğer bazı ayetleri neshedebileceği kabul edilmektedir.55
Sünnet bir taraftan delilliğini Kur’an’ın onayından almakta öbür taraftan da Kur’an’ın beyanı onun açılımı, fiili hayata geçirilişi olmaktadır. Çok daha önemlisi Kur’an’ın Kur’an olduğunu bize Hz. Peygamber haber vermiştir.
Bu itibarla sünneti Kur’an’dan koparmak olmaz. Bu iki yaklaşım yerine sünneti Kur’an’ın Kapsamı içinde fakat onun altında bir yerde kabul etmek daha uygun olur. böylece değişmez değerler dizisinde piramidin zirvesinde Kur’an yer almış olacak, onun diğerlerinin sıhhat ve ameli değerini belirlemede sağlıklı bir ölçüt olarak kullanılmasına imkan doğacak eşdeğerde olmadıkları için de hiçbir zaman Kur’an ile sünnet arasında gerçek anlamda bir taarruzdan bahsedilmeyecektir.
Kur’an’ı sünnetsiz düşünmek mümkün değildir. Bunlar bir bütünün parçalarıdır. Sünnet Kur’an’ın tamamlayıcısı ve açıklamasıdır. Birini diğerinden ayırmaya imkan yoktur. Bunun için önemli olan bunları bir bütün olarak ele alıp, günümüze taşıyabilmektir.56
Sünnet’in Kur’an’dan sonra gelişine şu hususlar delalet eder:
a. Kitap kat’i, sünnet ise zannidir. Bundan kitabın sünnet üzere takdimi lazım gelir.
b. sünnet ya kitabı beyan etmektedir, ya da ona ilave bir hüküm getirmektedir. Eğer, kitabın içeriğini beyan mahiyetinde ise, o zaman sünnet dikkate alınma bakımından beyan edilen nisbetle ikinci derecede bir yere sahiptir. Eğer sünnet beyan edici bir konumda değil de kitaba ilave bir şey getiriyorsa o zaman ona itibaqr kitaba bakıldıktan ve aranılanın onda bulunmasından sonra olacaktır. Bu da kitabın mertebece sünnetten önde geldiğinin delilidir.57
c.Hanefi usulcülerinin taksiminde yer alan farz ve vacip ayırımı da kitabın sünnet üzere takdimi, kitaba itibarın sünnetten daha güçlü olduğu esasına dayanır.58
Dostları ilə paylaş: |