İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı


ECZÂCIBAŞI (Nejad Ferid) — 4890 — İSTANBUL



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə38/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   80

ECZÂCIBAŞI (Nejad Ferid)

— 4890 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4891 —


ECZÂCIBAŞI (Süleyman Ferid)


gözlük, haşerât ilâcı pompaları satıldığı görülmektedir.

Bürhâneddin OLKlîR

ECZÂCIBAŞI (Nejad Ferid) — Büyük iş adamı, Istanbulda Eczâcıbaşı ilâç Fabrikası ile Eczâcıbaşı Seramik Fabrikasının kurucusu, Dr. Kimyager; 5 Ocak 1913 de îzmirde doğdu; Süleyman Ferid Eczâcıbaşı ile Safvet Hanımın en büyük oğludur, îzmir İtalyan İlk Okulunda (1924), İzmir Amerikan Kolejinde (1927), İstanbul Amerikan Robert Kolejinde okudu; 1932 de Robert Kolejden diploma alarak ayni yıl içinde yüksek tahsil için Almanyaya gitti, 1932 - 1934 yılları arasında Heidelberg Üniversitesinde okuyarak kimyager diploması aldı; oradan Amerikaya gitti, Chicago Üniversitesinde okuyarak (1934 - 1935) yüksek kimyager diploması aldı; tekrar Almanyaya döndü, yüksek tahsilini Berlin Üniversitesinde (1935 -1938) tamamladı, doktora imtihanı verdi ve kimya doktoru oldu, 1938 - 1939 arasında da Almanyada Kaiser Wilhelm Enstitüsünde Bio-kimya (hayatî kimya) araştırmaları yapdı.

Tahsilini tamamladıktan sonra 1939 yılında memlekete dönen Dr. Nejad F. Eczâcıbaşı, askerlik vazifesini 1940 - 1941 senelerinde Gül-hane Askerî Tıp Akademisi'nde yapdı.

Türkiye'de modern anlamda bir ilâç sanayii yaratmak azmiyle iş hayatına başlayan Ne-

Nejad Feriü Eczâcıbaşı

(Besim: S. Bozoalı)

jad Eczâcıbaşı, hâlen İdare Meclisi Başkam ve Umum Müdürü bulunduğu Eczâcıb,aşı İlâç/arı Limited Şirketi'ni 1941 yılında kurdu (B.: Eczâcıbaşı İlâç Fabrikası).

İkinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği o günlerde, ithalât yapılamadığı için, memlekette büyük bir porselen eşya sıkıntısı başlamıştı. Bu sıkıntıyı, basit bir şekilde de olsa, millî kaynaklarımızdan yararlanarak giderebilmek düşüncesi, Dr. Nejad F. Eczâcıbaşı'yi, gene aynı yıl içinde, ikinci bir sanayi koluna atılmaya teşvik etti ve hâlen İdare Meclisi Başkanı bulunduğu Dr. Nejad F. Eczâcıbaşı Seramik Fabrikaları Anonim Şdrketi'ni kurdu (B.: Eczâcıbaşı Seramik Fabrikaları).

Dr. Nejad F. Eczâcıbaşı, bu iki sanayi kolu dışındaki bâzı iş sahalarına da yatırımlar yapmıştır. Meselâ, bunlardan biri olan Türk -Pirelli Lâstikleri Anonim Şirketi'nin idare Meclisi'nde üyesidir; aynı zamanda kurucuları arasında da bulunduğu Tam Sigorta Anonim Şirketi'nin İdare Meclisi'nde ise Başkan Vekili olarak vazife görmektedir.

Tıbbî, ekonomik ve sosyal alanlarda ve kültür, sanat âleminde faaliyet gösteren milletlerarası ve millî yirmiden fazla dernek ve teşekkülün üyesi bulunmaktadır ki şunlardır:

Türkiye Binicilik Federasyonu, Türk Seramik Sanatçıları Derneği, İstanbul Rotary Kulübü, İstanbul Türk - İtalyan Dostluk Derneği, İstanbul Türk - İngiliz Kültür Derneği, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, American Chemical Society, Fondation Europeenne de La Culture, The New York Academy of Scieb-ces, Propeller Club, Türk - Alman Dostluk Cemiyeti, Türk - Amerikan Okutma Derneği, Türk - Amerikan Üniversiteliler Derneği, Türk Kimya Mühendisleri Odası, Türkiye Kimya Cemiyeti, Vakıf Gurebâ Hastahânesine Yardım Derneği, Deniz Kulübü, Marmara Yelken Kulübü, İstanbul Filarmoni Derneği, Taşlık Tenis Kulübü, İşletme İktisadî Enstitüsü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti, İstanbul Sanayi Odası, Milletlerarası Ticaret Odaları Birliği. Bunlardan bir kısmının idare meclislerinde veya danışma kurullarında çalışmaktadır; 1967 de de Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu başkanlığına seçilmişdir.

1946 da Beyhan (Ergene) Hanım ile

mişdir; Bülend (doğumu 1949) ve Faruk (doğumu 1954) adında iki oğulları vardır.

Dr. Nejad Ferid Eczâcıbaşı İngilizce, Almanca ve Fransızca bilir; spordan hoşlanır, bilhassa at sporu ile yakından ilgilidir; aslında atın kendisini, hattâ resmini, heykelini severv Klâsik müzik üzerinde bilgi sahibidir.



ECZÂCIBAŞI (Süleyman Ferid) — İstan-buldaki Eczâcıbaşı Müesseselerinin kurucusu Dr. Nejad Ferid Eczâcıbaşının babası; ona iş aşkım vermiş ve başarı yolunu göstermiş, dolayısı ile, büyük şehrin tarih ve günlük hayat kütüğü olan bu ansiklopedide yeri olması gereken bir zât; 1888 de îzmirde doğdu, Haçı Hafız Şâkir Bey ile Şerife Hanımın iki oğlundan biridir; İzmirde Hamidiye Mektebinde (1895), İzmir Rüşdiyesinde (1898), İzmir İdadisinde (1900) okudu; 1903 de henüz 15 yaşında iken İstanbul Eczacı Mektebini bitirerek İzmir Gurebâ Hastahânesinde eczacılık meslek hayatına başladı.

O devirde eczacılık, Türkiyenin her tarafında olduğu gibi îzmirde de gayri müslimlerin elinde idi; üç sene kadar hastahânede çalışan Süleyman Ferid Bey memuriyetden istifa etti, hastahânedeki vazifesine fahrî olarak devam etti, ve Tilkilik semtinde «Eczâhâneî Umûmî»



Süleyman Ferid Eczâcıbaşı

(Resim: S. Bozoalı)

isimli eczaneyi satın alarak İzmirin ilk Türk eczanesi olarak işletmeye, bir tarafdan da ilk tıbbî müstahzarlarını yapmaya başladı (1910), îzmirin Konak mevkiinde Şifâ Eezâhânesi adı ile yeni ve büyük bir eczâhâne açdı, laboratuva-rını genişletti.

Kendi işinin bu ilk gelişme devri, Türkiyenin italyan Harbi, Balkan Harbi, Birinci Cihan Harbi gibi zincirleme üç harbe girdiği zamanlara, ve nihayet Birinci Cihan Harbi mütarekesi ve İzmirin Yunanlılar tarafından işgali gibi karanlık devre rastlar; Süleyman Ferid Bey kendi işinin dışında memleketi için çeşidli hizmetlere koşdu. Birinci Cihan Harbi içinde aş evleri ile ordu ihtiyaçları için gıda maddeleri ve ilâç hazırlayarak, bizzat kurup idare ettiği bir teşkilât ile bunları yerlerine ulaşdırdı. Balkan Harbi ve Birinci Cihan Harbi yıllarında başgösteren tifüs salgınına karşı, yine kendisinin kurup idare ettiği teşkilât ile âfete karşı korunma imkânları sağladı, bu arada fukara halkın parasız temizlendiği halk hamamları açdı. Karanlık işgal yıllarında Müdafaai Milliye teşkilâtında çalışdı.

Bu hizmetlerinin sâdece manevî mükâfatını gördü, İzmir Vilâyet Meclisi kendisine kaydı hayat şartı ile «îzmirin Eczâcıbaşısı» unvanı verdi, soy adı kanunu çıkdığmda da «Eczâcıbaşı» unvanı Süleyman Ferid Beye Türkiye Cumhuriyeti adına îzmir Valisi tarafından soy adı olarak verildi.

Kızılay İzmir Şubesi başkanlığı, îzmir Belediye Meclisi üyeliği, Ticâret Odası başkanlığı, Göçmenleri Himaye Heyeti reisliği, Hasta-hâneler Derneği başkanlığı yapdı; on arkadaşı ile birlikde 75.000 cild kitabla îzmir Milli Kü-tübhânesini kurdu; ve nihayet, en modern anlayışla yapdırdığı şu hayır tesislerini ilgili bakanlıklara devretti:



  1. — Senede otuzbin vatandaşın muayene
    ve tedavisinin yapıldığı Kahramanlar semtinde
    ki «Süleyman Ferit Eczâcıbaşı Verem Dispan
    seri»

  2. — Bayraklı semtindeki «Süleyman Fe
    rid Eczâcıbaşı İlkokulu»

  3. — Babasının ruhunu şad etmek, Kara-
    taş semtindeki «Hacı Şakir Eczâcıbaşı Ortaoku
    lu»

ECZACIBAŞI

— 4892


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

4893



ECZÂCIBAŞI



  1. Eczaeıbaşı ilâç fa'brikası

    (Resim: S. Bozoalı)



    — Anasının ruhini şad etmek için Eş
    ref paşa semtindeki «Şerife Eczâcıbaşı İlkoku
    lu»

  2. — Sabi iken ölen bir oğlunun ruhini şad
    etmek için «Sedat Eczâcıbaşı Ana ve Çocuk
    Sağlığı Merkezi»

izmirli Safvet Hanımla evlidir; bu hanımdan yedi erkek evlâdı olmuşdur; Sedad sabi iken ölmüşdür, Vedad Eczâcıbaşı 1961 de vefat etmişdir, diğer be şevlâdı babalarının hayrûl halefleri olarak hayatdadırlar.

Fransızca bilir; 1926 -1936 arasında Fran-saya, İngiltereye, Almanyaya gitmişdir. Spor olarak yaya ve atla dolaşmayı sever, •at*yarıg-Jarına meraklıdır.

ECZÂCIBAŞI İLAÇ FABRİKASI — Tür-kiyenin ve dolayısı ile İstanbulun en büyük ecza fabrikası; aşağıdaki satırları talebimiz üzerine Dr. Nejad Ferid Eczacıbaşınm hususî kaleminden gönderilmiş notlardan alıyoruz?

«Eczâcıbaşı ilâçları Limited Şirketi, 1941 yılında Dr. Nejat F. Eczâcıbaşı tarafından kurulmuş ve ilk imalâtına Lâleli'deki bir apartmanda başlamıştır.

«Müessesenin birinci hamlesi, 1943 yılında Galata'daki altı odalı laboratuara geçmekle olmuştur. Burada oldukça hızlı gelişen teşekkül, ilmî literatürü çok iyi takip ederek, ilâç saha-
sındaki yenilikleri daima memlekete ilk getiren laboratuar olmaya çalışmıştır.

«Levent'te bulunan bugünkü fabrikanın İlk Türk İlâç Fabrikası olarak işletmeye açılması, 1952 yılına rastlar.

«Dürüst ve disiplinli çalışması sayesinde her geçen gün biraz daha gelişen müessese, hâlen Türkiye'nin en büyük ilâç fabrikasıdır ve kendi markasıyla yaptığı ilâçlar yanında muhtelif Amerika ve Avrupa firmalarının müstahzarlarını da lisans altında imâl etmektedir. Bu mühim ecnebi müesseselerin, ilâçlarının kendi isim ve ambalâjlarıyla bir Türk fabrikasında yapılmasına müsaade etmeleri, sanayimize gösterilen itimadın bariz bir delilidir.

«Eczaeıbaşı ilâç Fabrikası'nın 900 kişilik personel kadrosu vardır (1966). Teknik elemanlara gösterilen ehemmiyetin ifadesi olarak, beş aitı işçiye bir teknik eleman isabet etmektedir. Fabrikanın geniş teşkilâtı, bir umum müdür, bir fabrika müdürü ve pazarlama, propaganda, hukuk, muhasebe, plânlama, personel, imalât, araştırma, kalite kontrol, satın-alma müdürlerinden müteşekkil bir heyetle sevk ve idare edilir. İşletmede modern işletmecilik zihniyeti hâkimdir. Çalışma, selâhiyet ve mes'-uliyete dayanan bir desantralizasyon anlayışla yapılır.





«Fabrika, bugün için küçük t»ir çapta başladığı ihracatı önümüzdeki senelerde daha da arttıracaktır. Bu ihracatın her geçen yıl daha fazlalaşması için büyük bir dikkatle hazırlanan programın tatbiki, memleketin ilâç ham maddesi ithali suretiyle harcadığı

Eczacıbaşı

Fabrikasının

amblemi

dövizin bir kısmının tekrar yurda dönmesine imkân verecektir.



«Eczâcıbaşı ilâç Fabrikası, çalıştığı muhitin kültürü ve sosyal davalarıyla ilgilenmeyi daima bir vazife bilmiştir; bu arada şu işleri sayabiliriz:

  1. — Eczâcıbaşı İlmî Araştırma ve MükH-
    fat Fonu,

  2. — Eczâcıbaşı Kültür Filmleri,

  3. — Eczâcıbaşı Yayınları,

  4. — Eczâcıbaşı Talebe Okutma Fonu,

  5. — Eczâcıbaşı Dinlenme Kampı (perso
    nelin, bütün aile efradı ile birlikde yazlık isti-
    rahati için);

  6. — Eczâcıbaşı Yardımlaşma Sandığı,

  7. — Eczâcıbaşı İkâmetgâh Kooperatifi,

  8. _ Çocuk Kreşi (inşasına 1967 - 1968 de
    başlanacak).

  9. — Yaşlılık Sigortası (hazırlığı yapıl
    maktadır) ».

ECZÂCIBAŞI SEEAMİK FABRİKALARI

— Anadolu yakasında Kartal'ın Yunus mevkiinde, demiryolu boyunda, Yunus tren istasyonunun hemen karşısmdadır, bu iş alanında Türkiyenin en büyük müesseselerinden biridir.

1941 yılında, ikinci Cihan Harbinin çok buhranlı bir devrinde Dr. Nejad Ferid Eczâcıbaşı tarafından kurulmuşdur, fabrikanın bir prospektusunda «Bir fincanın, bir kâsenin çok güçlükle bulunduğu zamanlardı» deniliyor. Yunus mevkiinde çok mütevazı olan bu temel te-sisde küçük bir fırın etrafında sekiz on işçi ça-lışmışdır; bâzı sofra eşyası ve bu arada deneme mâhiyetinde vazolar, resimler ve teyzinî Türk motiflerini taşıyan duvar tabakları ya-pılmışdır. Fakat bu temel tesisin en büyük işi memleket topraklarının etüdü ile kalifiye işçi-

ler yetişdirmesi olmuşdur, ve yetişdirdiği elemanın sağladığı imkândan faydalanan müessese 1945 senesinde ilk hamlesini yaparak orta çapda bir seramik fabrikası hâline gelmişdir; ve sofra eşyası ile süs eşyasının yanında ikinci bir işletme kurmuş, porselenden sıhhî tesisat malzemesi imâline başlamışdır, bu ikinci işletmesi de 1958 de ikinci bir hamle ile Türkiyenin ilk seramik fabrikası olarak ticarî alana açılmışdır; 1958 de Eezâcıbaşı Seramik Fabrikası 365 işçinin çalışdığı, 16.000 m2 lik bir sahada ve 64 metre boyunda iki fırını bulunan bir fabrika olmuşdu, Türkiye piyasasına arz ettiği yıllık mâmulatı 3000 ton idi. Bu suretle Türkiyeye senede 1.250.000 dolarlık bir döviz tasarrufu sağlamış bulunuyordu.

1964 de fabrikanın ikinci işletmesinin genişletilmesi hazırlığına balşandı, 27.000.000 TL. tutarında bir yatırıma mal olacak bu yeni tesis her biri 65 metre boyunda" iki fırını ve 123 metrelik tünel fırını ile 1966 yılı eylülünde işletmeye açıldı; fabrikanın işgal ettiği saha da 25.000 m2 ye yükselmiş bulunuyordu, senelik mâmulât kapasitesi 9000 ton olmuşdu, ve fabrikada 840 kalifiye işçi çalışıyordu.

Fabrikanın son zamanlarda basılmış bir prospektusunda şunlar yazılıdır: «1967 de 14.000 tona çıkacak yıllık üretim gücü ile Eczâcıbaşı Seramik Fabrikası Balkanların ve Yakın ve Orta Doğunun en büyük sıhhî tesisat malzemesi fabrikasıdır».

Aşağıdaki satırları da talebimiz üzerine Dr. Nejad Ferid Eczacıbaşınm hususî kaleminden gönderilmiş notlardan alıyoruz:

«Bugüne kadar klâsik ve modern olmak üzere süs ve mutfak eşyası ile evler için sıhhi tesisat imâl etmekde olan seramik fabrikası, çok yakında mekteb, hastahâne ve kışla gibi yerlerde kullanılmak üzere büyük boyda ve haricî tesislere çok mukaavim bir malzeme olan vitrous china ile foyarton'dan mamul sıhhî tesisat ve ayrıca keralit duvar plâkas lîmâline başlayacakdır.

«Memleketin bütün sıhhî tesisat ihtiyacım karşıladıkdan sonra önümüzdeki yıl (1968) ihracâta başlayacak olan fabrikanın, îmâlât kalite ve prodüktivitesi Almanya ayarında, fiyatları ise dış piyasalara nazaran daha ucuz oldu-

ECZÂCIBAŞÎ SOKAĞI

_ 4894 —


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

— 4895


ECZACI SOKAĞI



ğu için kendine kolayca pazar bulması mümkün olacakdır.

«Eczâcıbaşı Seramik Fabrikası da, Eczâ-cıbaşı İlâç Fabrikası gibi çevresinin kültürel ve sosyal meseleleri ile ilgilenerek mümkün olan yardımda bulunmayı kendisi için bir va-zîfe ad etmişdir. Ayrı bir talebe okutma fonu, ilâç fabrikası ile müşterek dinlenme kampı, yardımlaşma sandığı, ikaametgâh kooperatifi ve çocuk kreşi ile yaşlılık sigortası konusunda hazirlanmakda olan programlan vajrdır».

Eczâcıbaşı Seramik Fabrikaları bir Anonim Şirket olarak idare edilmekdedir, şirketin idare meclisi başkanı Dr. Nejad Ferid Eczâcı-başıdır. 1967 temmuzunda seramik fabrikasının umum müdürlüğünde eski vakıflar umum müdürü Bay Orhan Çapcı bulunuyordu; umum müdür muavini Bay Çetin Tokcan, teknik müdür yüksek mühendis Adnan Turgul idi. Süsleme işlerini yapan birinci işletmenin başında da Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Bay Sadi Diren bulunuyordu.

Bibi.: Müesseseden alınan notlar; R.E.K., Ziyat notlan


ECZÂCIBAŞI SOKAĞI — Beyoğlu ilçesinin merkez nahiyesinin Kamerhâtun Mahallesi Sokaklarından; Hammalbaşı ve Ömer Hay-yam Caddeleri ile Kalyoncu Kolluğu Caddesi arasında uzanır; Damacana Sokağı, Daracık Sokak ve Balık Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 14/142). Hammalbaşı ve Ömer Hayyam Caddeleri tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde paket taşı döşeli bir yol olup sağa doğru bir kavis çizer; 5-6 katlı kagir binalar arasından geçer; l demir işleri atöliyesi, l tabelâ atöliyesi, l kahvehane, l müskirat deposu, l lokanta, l terzi, l kunduracı, l kundura tamircisi vardır (haziran 1967).

ECZACI MEKTEBİ VE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ —

Türklerde eczacılık çok eski bir meslekdir, Türk eczacılığının tarihçesi bu ansiklopedinin konusu dışındadır. Aşağıdaki satırları Prof. Dr. Be-di Şehsüyaroğlu'nun «Anadolu Türklerinde eczacılık Öğretimine bir bakış ve İstanbul Eczacılık Fakültesi» isimli eserinden kısaltarak alıyoruz:



Eczâcıbaşı Seramik Fabrikası

= (Resim: S. Bozoalı)

«Memleketimizde yakın çağlara kadar hekimler aynı zamanda eczacı olmuş, hastalarının ilâçlarını da yapmışdır. Onların yanında eczacılığa kökçüler ve attarlar da hizmet et-mişdir; ve eczacılık usta - çırak öğretimi yolu ile XIX. yüzyıl ortalarına kadar gelmişdir.

«İlk defa olarak 1839 da Galatasaraydaki Mektebi Tıbbiyei Şahane (Askerî Tıbbiye) modernleştirilirken Dr. Bernard'ın eli ile bir askerî eczacılık sınıfı, yani Askerî Tıbbiyeye bağlı bir Askerî Eczacı Okulu kurulmuş ve aynı yıl içinde öğretime açılmışdır. Bu sınıfın öğretim süresi 3 yıl idi. Dersler Türkçe idi. 1844 de Dr. Bernard yardımcı eser kitab olarak «Pharmacopee Militaire Ottomane» isimli fran-sızca eserini yazdı ki o da ilk kodeksimiz oldu. Reçeteler lâtince yazdırılır, Türkçe karşılıkları da öğretilirdi.

«1867 de Askerî Tıbbiyenin bir köşesinde Mektebi Tıbbiyei Mülkiye kuruldu, ve 1870 de bir eczacı sınıfı da orada açıldı, ve bir sivil eczacı okulu ilk mezunlarını 1872 de verdi.

«Eczacılık sınıfının Tıbbiyeden ayrılarak müstakil bir binada müstakil bir okul hâline gelmesi ancak İkinci Meşrûtiyetden sonra mümkün olmuşdur.

«Tıbbiyeler Haydarpaşada yapılan yeni bir binada (Haydarpaaş Lisesi binası) Haydarpa şa Tıb Fakültesi adı ile birleştirildi. Tıbbiyei Mülkiyeni Kadırga Meydanında boşalan binasında bir Eczacı Mektebi ile bir Dişçi Mektebi açıldı. Mükemmelen tamir edilen bu binanın üst katı da dişçilere tahsis edildi. Kadırgadaki bu konak Menemenli Mustâfa Paşanın konağıdır, Eczacı Mektebinin açılış tarihi de 6 ekim 1909 dur.

«Eczacı Mektebi 1925 de Kadırgadaki ko-nakdan Bayazıdda Umumî Kütübhânenin yanındaki Dişçi Okulu diye anılan binanın üst katına nakledildi. 1959 da da oradan yine Bayazıdda, bir zamanlar Mâliye Nezâreti, sonra İstanbul Lisesi, daha sonra da Askerî Tıbbîye olan Fuad Paşa Konağına taşındı.

«4 Şubat 1961 de İstanbul Tıb Fakültesi profesörler kurulu Eczacı Okulunun fakülte hâline getirilmesine karar verdi; bu karar 16 kaslm 196İ de İstanbul Üniversitesi Senatosu, IS Ocak 1962 de de Millî Eğitim Bakanlığı tara-

fından tasdik edildi, son formaliteleri de tamamlanarak 4 Kasım 1963 de, eski Eczacı Okulu fakülte olarak çalışmaya başladı» (Prof. Dr. B. Şehsüvaroğlu).

Ayni eserdeki kayde göre 1965 de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi kürsülerinde şu zatlar bulunuyordu:

Analitik Kimya Prof. Dr. Rasim Tulus

Farmakognozi Prof. Dr. Sarım Çelebioğlu

Prof. Dr. Turhan Baytop Doç. Dr. Mekin Tomker

Farmasötik Kimya Prof. Dr. Hayriye Amal


Doç. Dr. Semiha Tulus
Doç. Dr. Nedime Ergenç
Galenik Farmasi Prof. Dr. Cemal Güven
Toksi Koloji Doç. Hayri Sözen

Şu dersler de diğer fakülteler profesörleri tarafından veriliyordu:

Bio Kimya (Doç. Dr. Şevket Tekman, Tıb Fa.), Eczacılık Mevzuatı (Prof. Dr. Kasım Cemal Güven), Eczacılık Tarihi ve Deontoloji (Prof. Dr. Bedi Şeh-süvâroğiu, Tıb Fa.), Farmakoloji (Prof. Dr. Alâeddin Akçasu, Tıb Fa.), Fizyoloji (Doç. Dr. Nurhan Gökhan, Tıb Fa.), Gıda Kimyası (Doç. Dr. Hayri Sözen), Hijiyen (Prof. Dr. Sıdkı Velicangil, Tıb Fa.), İlk Tıbbî Yardım (Prof. Dr. Derviş Manizâde, Tıb F%), İnsan Anatomisi (Prof. Dr. Fazıl Noyan, Tıb Fa.), Meslekî Lâtince (Dr. Heinrich'H. Brunner), Mikro-bioloji (Prof. Dr. E. Tali Çetin, Tıb Fa.), Zooloji (Prof. Dr. Atıf Şengün, Fen Fa.).

Kuruluşundan Fakülte hâline gelinceye kadar (54xyıl içinde) Eczacı Mektebi müdürlüğünde bulunan zatler şunlardır:

Dr. Mustafa Münif Paşa (1909 - 1916) Dr. Mazhar Hüsnü Bey (1916-1920) (1920-1922 arasında müdür vekilleri) Dr. Server Hilmi Bey (1922-1930) Dr. Said Cemil Bey (1930-1932) Dr. Mahir Tokay (1932-1933) Dr. Arif Aykut (1933-1934) (1934-1944 arasında müdür vekilleri) Ord. Prof. Dr. Ziya Öktem (1945-1948) Ord. Prof. Dr. Üveys Maskar (1948-1955) Prof. Dr. Ümer Özek (1955-1959) Prof. Dr. Rasim Tulus (1959-1962) Prof. Dr. Alâeddin Akçasu (1962-1963)

Eczacılık Fakültesi Dekanları: Prof. Dr. Turan Baytok (1963 —.)



ECZACI SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberinin alfabetik endeksine göre Boğaz-içinin Rumeli yakasında Yeniköyün sokaklarından; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1967).

r

ECZÂHÂNE SOKAĞI

— 4896 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

EDHEM (Çorapsız)


ECZAHÂNE SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Üsküdarda Selimiye semti sokaklarından; Kavak iskelesi Caddesi ile Harem İskelesi Sokağı arasında uzanır; Şâir Nesimi Sokağı, Selimiye Camii Sokağı ve Selimiye Kışlası Sokağı ile dört yol ağızları yaparak kesişir (1934 B.Ş.R. Pafta 7/Selimiye); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1967).

ECZANE — Eczâhâne karşılığı olacak, zamanımızda güzel türkçe çöküntüsünü en yaygın şekilde ilân eden isim olmuşdur, başda istanbul, memleketimizde bütün eczâhânelerin kapusunda bu mânâsız isim yazılıdır. «Eczane», Eczâhânenin ayak takımı güruhu ağzı ile söylenişidir; mürekkeb isim unsurlarına bölününce «Ecza + ne» olur; ecza, belli, ecza olacak, fakat geriye kalan «ne» nedir? Ev karşılığı «hâne»yi dilimizden atma cabası güdülerek Kü-tübhâne yerine Kitabevi denildiği misilli «Ec-zâevi» demek daha isabetli olurdu (B.: Eczâhâne) .



EDA1 SOKAĞI — Pâtihde Arpaemini Mahallesi yollarından; Tatlıpınar Caddesi ile Müneccim Odaları Sokağı arasında uzanır dirsekli bir sokakdır (1934 B.Ş.R. Pafta 10/83); yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Temmuz 1967).

EDEBİYATI CEDÎDE MÜZESÎ — istanbul Valisi ve Belediye reisi merhum Doktor Lütfi Kırdann bu şehre yadigârı olmuş eserlerinden biridir, 19 ağustos 1945 pazar günü Tevfik Fikretin Rumelihisarında «Aşiyan» adı ile meşhur evinde açılmışdır, «Aşiyan Müzesi» adı ile de anılır (B.: Aşiyan, cild 3; sayfa 1161).

EDEBİYE CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Eyyubun Üçşehitler ve Rami Cuma mahalleleri arasında bir hudud yoldur, yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbi tedilemedi (temmuz 1967).

Üzerinde aynı ad taşıyan bir çıkmaz sokak vardır (1934 B. Ş. R. Pafta 9/123-124).



EDEBLİK — Eski külhan beyleri argosunda hamam peştemalı (B.: Külhan Beyleri). EDHEM (Arabacı Şumnulu) — 1890-1900

arasında Fenerbağçesi, Kızıltoprak, Feneryolu taraflarında güzelliği dillere destan olmuş Rumeli muhacirlerinden bir delikanlı; devrin pâ--dişahı ikinci Sultan Abdülhamidin şehzadelerinden çapkınlığı ile meşhur Abdülkaadir Efendinin arabacısı idi. Prensin pek muhteşem lüks faytonunun şatafatına denk olarak Rumeli kesimi al çuhadan sırmalı cebken ve poturla pek süslü giydirilir, kuşatılır, güzel oğlan bir kat daha göze çarpardı. O devrin yüksek ecnebi sosyetesinin şöhretlerinden bir Madam Kati vardı; Kati adı Katerin (Catherine) den kısaltma olacakdır, Osmanlı Bankasının ileri gelen memurlarından birinin zevcesi olduğu söylenirdi, bu Şoımnulu Edhem Oğlana gönül vermiş ve bir yolunu bularak güzel arabacıyı ayart-mış, onunla Kalamış Koyunda bir otelde bir mevsim boyunca bâzı geceler gizlice buluşub kapanmaya muvaffak olmuşdu. Fakat otel u-şaklarının ağzından sızan dedikodular üzerine Kati'nin zevci Şehzadeye mahrem bir arîza sönmüş, Abdülkaadir Efendi de güzel arabacısını bir müddet için bir çiftliğine göndererek maşukasından uzaklaşdırmiışdı. Bu arabacı Edhem sânında aşağıdaki türkü Merdivenköylü Bitli Tevfikindir:



Araba sürerken gördüm ben onu Kırmızı mintanı beyazdır donu Kavuşdursun bizi bu yolun sonu Araba sürerken kaş çatma bana Vurgunum vurgunum Edhemim sana

Edhemimin boyu bir gümüş direk Alım çalımına dayanmaz yürek Altın saat kordon hediye gerek Araba sürerken kaş çatma oğlan Kaş çatub akıllar oynatma oğlan

Esmerim dilberi hurmadır hurma Ne de yakışıyor kamçı savurma Demir topukları, çalımla vurma Edhemim faytoncu güzeli bıçkın Öpüp sev dediği kitabı askın

Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin