. 9S.oe
kazdığı bir mühür de görülmüştür. Bakub asarına oldum hayran * Güzel iştir aferin Benderyan!»
Hırant Hancıyaıı adlı bir muharrir is.e, şehrimizde münteşir «Surp Pırgiç» adlı! ermeniee mecmuanın 1950 yılı Ocak sayısında (S. 46) Benderyan hakkında şu enteresan satırları yazmaktadır:
«Kuyumcu Agop Efendi Nargileciyanla, uzun boylu, beyaz sakallı yakışıklı burada ve Avrupa'da büyük şöhret kazanmış bir sanatkâr olan usta cevahirci ve hak-kâk Mıkırdiç Benderyan muasırdır. Kıymetli taşlar. üzerin-•cla yazdığı zarif ve nefis yazıları pertavsıza müracaat edilmeden okumak mümkün değildi. Bütün bu yazıların altına, isminin ilk harfi Olan ermeniee M harfini hakkederdi.
«Benderyan tütünün azılı düşmanıydı.
Vay ona -ki, elinde sigara ile çalışma odasın
dan içeri girmeğe, veyahut nefesi sigara ko
kan bir kimse kendisine yaklaşmağa cesaret
edecekti. Benderyan, kim olursa olsun derhal
yüzüne karşı: — Dışarı!., -diye haykırırdı. Bu
gün Benderyan'm eserleri çok aranmaktadır.
Sebebi, hem eîişlerinin mahdut miktarda ol
ması, hem de onun yerini tutabilecek bir sa
natkârın yetişmemeğidir». v
Kevork Famükeiyan
BENDİ CEDİD; YENİ BEND, İKİNCİ SULTAN MAHMUD BENDİ — Osmanlı İmparatorluğu zamanında Belgrad Ormanlarında
BENDİ KEBİR
— 2494
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
—2495 —
BENDİ KEBÎR
Bendi Kebir (Büyük Bend) (Kesid ve plân; İstanbul Suları, Dr. S. Nâzım Nirven)
İstanbula su temini için yapılan bendlerin so-uncusu; mimarî yapısında üslûb ve şekilce de diğerlerinden farklıdır. Başvekâlet arşivlerinde Belediye dosyalarında 1551 numaralı bir vesikadan bendin inşâsına 24 zilkaade 1253 (19 şubat 1838) de başlandığı v,e bend duvarı üzerindeki târih kitabesinden inşaatın iki yıl sürdüğü anlaşılmaktadır; manzum kitabenin metni şâir Zîver'in, yazısı da Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendinindir; târih manzumesi şudur :
Mevc âveri bahri kerem Sultan Mahmûdüşşiyem Bu hayri câri ile hep-atşâm dilşâd eyledi Olsa sebîîi lutfüne hadi ölub feyzin revan Ettikçe râhi âbden dünyâyı irşâd eyledi Yek katrei lutfi yedi bahr üzre gaalibdir deyû And içerek ehli cihan dâvasın îrâd eyledi Bu âbı şîrîn celbine sû gibi bezi îdüb nükuud Kal'i cibâle himmeti Ferhâdı ırgaad eyledi Ol sahi İskender himem mânendi Hıdrı zinde dem Âbı hayâta şeddi nev meşrebce bünyâd eyledi Lâyık ol şahın haşredek hayranı olsa câriye Bu âbı canbahşâ ile ihyayı ecsâd eyledi Ummanı feyzi cûdine nisbetle çerk olmuş habâb Bu vasfile insü melek asarını yâd eyledi Boğaazicinde rûmeli etrafın ihya etmeğe Bu bendi dilcûyu güzel mevkide bünyâd eyledi Ehli sevâhil pek susuz kaahrdı vakti sâyfde Oî suyu sîrâb etmeğe ihsanın imdâd eyledi Bendi Cedidin Valide Bendinden âlâ yapdırub Bendi atışdan âlemi lütfetti âzâd eyledi Bak bendesi Zîver iki târih inşâd eyledi Havzı cihan emsalini dünyâda icâd eyledi. Ol pâdişâhın bendinin itmamına cevher gibi
«.an
Bal bendesi Zîver iki târih inşâd eyledi «Kilsim bu dehri haşredek reyyân câyi şevketi» «Hakâanı derya mekremet sû beııdi ieâd eyledi»
Bendi Cedîdin ölçüleri şudur:
Temel üzerinden yüksekliği 15 metre
Üstünün uzunluğu 95 »
Üst kısmının kalınlığı 6,6 »
Kaidenin kalınlığı 9,49 »
Su havzası sathı ,850 m2
İstiab hacmi 343325m3
Dr. Saadi Nazım Nirven
BENDİ KEBİR, BÜYÜK BEND, ÜÇÜNCÜ SULTAN AHMED BENDİ — On sekizinci asrın birinci yarısında Lâle Devrinin güzel eserlerinden biri olan bu bendin yapılışını vak'anüvis Küçükçelebizâde İsmail Âsim Efendi hicrî 1137 (milâdî 1724-1725) vekaayii arasında şöylece anlatıyor:
«Yeryünzünün eşsiz mâmur beldesi büyük ve kalabalık İstanbula Fâtih Sultan Meh-med ile Kanunî Sultan Süleyman su getirtmişlerdi. Şehrin nüfûsu mütemadiyen artdığın-dan su yetmez oldu, üstelik zaman ile de yer yer su kemerleri bozulmuş, su yolları bozulmuş, yazın İstanbulda suyun damlası y,akut misâli kıymetlenmişti. Üçüncü Sultan Ahmed kemerlerin tamiri ile ecdadının eserlerini ihyayı ve yeni başdan su getirmeği ne zamandan teri düşünürdü; bu maksadla 1135 senesi şev-
valinin ortalarında (milâdî 1723 temmuz ortaları) sadırâzam İbrahim Paşa işden anlar erkânı saltanat ile beraâber Belgrad Ormanında Çeftehavuzlar denilen yere gitti; o civarın her tarafını dolaşdılar, tedkik ettiler, derelerde büyük bir himmet ile yeni bir bend yapılmasına karar verdiler, Cebeci Köyü yakınında Fatih Deresi denilen vâdîde beş aded ve Belgrad Köyü yakınında Topuzlu Dere ve Cifte-havuzlardaki derede birer aded metin ve müstahkem bend inşâsı için ferman çıkdı; arpae-mini Süleyman Efendi bina emini tâyin olundu ve inşaata hemen başlanup 1137 senesi 'başlarında (milâdî 1724) tekmil olundu; Alla-hm hikmetinden o sene ziyade kış olmuş, yağan yağmurlarla bend dolmuş, yazın ortalık harâretden Kerbelâ sahrasına dönmüş, bu yeni yapılan bendin suyu ile su sıkıntısı çekilmemişdi. Sadırâzam İbrahim Paşa bendi temaşaya vardıkda : «Bu deryâçei Ahmed Handır» dedi. (Bu Ahmed Hanın deniz-ceğizidir), hesab ettiler, hemen târih gibi idi (ebced hesabı ile 1139 tutar)».
Bendin manzum târih kitabesini devrin seçkin şâirlerinden Seyyid Vehbi, yapının başladığı hicrî 1135 yılı üzerine yazmışdır.
Üçüncü Sultan Ahmed Bendi Birinci Sultan Mahmud tarafından tamir edilmiş, yapıya şâir Nimetin yazdığı ve üst tarafında Sultan Mahmudun turasını taşıyan ikinci manzum bir kitabe taşı konmuşdur.
Hâlen Bend'in üzerinde kitabe yokdur; her ikisi de kırılmışdır; fakat kırık kitabelerin fotoğrafileri bu ansiklopedinin mümtaz kalem arkadaşlarından Dr. Saadi Nazım Nirven tarafından 1940 da, «İstanbul Suları» adlı eserinde neşredilmişdir; kırılan parçalan kaybolmuş kitabelerin mentileri şudur (S. N. Nirven tarafından okunmuşdur):
Üçüncü Ahmedin Kitabesi
(Her satırında bir beyit bıılunub taşın üst sağ köşesi kırılmışdır).
Han Ahmedi Sâlis
Kî Mevlâ mukim etmiş saye
İskender (?) kemin lücce
• Ulûvvi himmetinden rutbei gerdun nişin paye
zamanı devletinde mülki osmânî
Taravet verdi eûyi adlü dadı bâgi zîbâye
.... seyli-hurûşan gibi câri hükmü âfâke Çeker İskender âsâ şevketi şeddi râh âdâye
O İskender nihâdın hüsni tedbîri cihangiri Ne suret verdi gör âyîııei âbı musaffâye
Yapub mecrasın İstanbula bu âbı götürmüşdü Cenabı hazreti Fâtih Mehmed Hânı cem paye
Vefa etmekle ol demler tedârik görmemişlerdi Dehânı künk ile nâ gencide olan fazla mâye
Zamanı devletinde leyk şâhinşehi zîşânın Gelüb umrânü vüs'at ol güzin şehri dilârâye
Nüfûsun kesreti ebri bahara eyledi muhtaç Yetişmez oldu ol su şehri İstanbulu irvâye
Heman su yerine harceyledi sîmü zeri amma
Hazîne yapdı güya gevheri âbı musaffâye
ı Niçün yoldan çıkar tuğyan idersin deyû
habsetti Sebilin tahliye mevkuf kaldı faslı germâye
Bilüb germâde su dibasının germii pazarın Kemerler doldurub sermâde verdi halka
sermâye
Riyazi izzü câhü şevketi her dem bahar olsun Vücudun eylesün Hak gülistanı mülke pîrâye
Sû gibi ezber ittim Vehbiya bu hayrı dilcûye İki târihi garrâ dercidüb bir beyti valâye
«Zehî sed yapdı Han Ahmed mecmai mâye» (H. 1135)
«Akan sular durur bu bendi bâlâ tâki zîbâye» (H. 1135).
Birinci Sultan Mahmudun Kitabesi:
(Her satırında bir beyit bulunub taşın üst kısmı tamamen kaybolmuş, ancak 7 beyit kal-mışdır; kalan, kısmını da üstden üç beytin ikinci mısraları kısmen kırıkdır).
Leyk bu mânâ olub şevk âveri tab'ı selef
Bulmadılar
Ger keşide destü sahraya yine pûyan olub
DMeden olur iken dâim ser ab
Hızır iCıam eyleyüb tebşiri tab'ı pâkine Oldu hakkaa kim delil râhi hayat......
Bend irlüb Iriikmi şehi devran o âbı serkeşi Cem olan eûler serapa oldu bahri bîgeran
Bahri eûdu dâima dünyayı şâdab eylesün Tâ ola mihri münevver âleme pertev feşan
Sen de işrâb eyle Nîmet yazbu beyti dilkeşi Hâmeden bu iki târih oldu su gibi revan
BENDİ KEBİR
— 2496
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 2497 —
BENDLER
«Ande bemî îtti fa a bend âbı hayatı sûbesû» (H. 1161)
«Eyledi Saltan Mahmud şeddin İskender nişan»
(H. 1181)
Her iki kitabenin yazıları talik hat iledir. Sultan Mahmud -kitabesinin üstündeki tura ayrı bir taşa çok güzel nakşedilmiş olub bu taşın da sağ tarafı kırılmış ve kırılan kısmın alt köşesi kaybolmuşdur.
Birinci Mahmud zamanında, bendin tamirinden yedi sene kadar evvel Yeni Hamam için ;bir lüle su alınmış ve onun için de bir kitabe taşı konmuşdur. Diğerleri gibi yerde yatan bu taşın da yazısı şudur: «Bendi Kebirden bâ hattı hümâyun Yeni Hamama alınan bir lüle sudur. Sene 1154».
Dr. Saadi Nâzım Nirven kıymetli eserinde -şunları yazıyor :
«Üçüncü Sultan Ahmed Bendi, Belgrad
Ormanında Topuzlu Dere üzerindeki İkinci Sultan Osman Bendinin su yolu üzerinde ya-pılmışdır. İ-kinci Sultan Osman Bendinin suyu Kömürcü Deresinden geçerek Üçüncü Ahmed Bendine katılır.
«Yekdiğerine çok yakın olduğu için bu iki bende o zaman Çifte Havuzlar denilmiştir. Di-. vanı Hümâyun kayıdları arasında hicrî 1138 (Milâdî 1725) tarihli kıymetli bir vesika vardır; bu fermandan öğreniyoruz ki Belgrad Köyü halkı bend sularında çamaşırlarını yıka-makda, hayvanlarını da bendlerden sulayub bendlere soknıa-ktadır; bend sularının- temizliğini korumak için'açıkda olan .su yolunun iki yanı çit ve kazıklı mania ile muhafaza altına alınmış, ben sularına her hangi bir suretle tecavüz edecek köylünün ebedî kürek cezasına çarptırılacağı, hattâ köylerinin oradan kaldırılacağı bildirilmişdir.
«İkinci Abdülhamid zamanında Büyü-k
Bende, daha fazla su toplaması için bir tevkif duvarı ilâve edilmiş, bend mimarî güzelliğini kaybederek bugünkü şeklini almışdır.
«Büyük Bendin eski, şeklini gösteren yegâne vesika, Üçüncü Sultan Selim zamanında îstanbula galmiş ve çok güzel bir iki yalı inşâ ettikten başka İstanbul üzerine zengin ve muazzam bir resim albomu bırakmış olan ressam ve mimar Melling'in bir resmidir. Bu resimde bendin bir ucunda, eliböğründeler üstünde ahşab, tek katlı bir bina görülmektedir M şayanı dikkattir».
Bendi kebirin ölçülerini bildiren aşağı
daki rakamları da Dr. Saadi Nazım Nirven-'
den alıyoruz : /
Temel üzerinde yüksekliği ... 9,41 metro
Üstünün uzunluğu 65,5 »
Üst kısmının kalınlığı 6,20 »
Kaidenin kalınlığı 9,44 »
Su havzası sathı 2,930,000 m2
İstiab hacmi 782,282 m3
BENDLER; İSTANBUL BENDLERl — İstanbul'un fethiyle beraber .şehre su temini yolunda Tür-klerin büyük mesai sarf etmiş olduğu görülür. Bu çalışmalar Başlıca iki yoldan ilerlemiştir. Şehrin yüksek tepelerinde inşa etmiş oidu-kları büyük camiler vesaire gibi dinî tesislere, şehir civarındaki tepelerin eteklerinden ve vadilerden toplanan kaynak sularım, vaktiyle Romalılar tarafından yapılmış ve sonra müteaddit defalar tamir etmiş oldukları Valans - Bozdoğan kemeriyle akıtmışlardır.
Şehrin bilhassa Haliç kıyıları ve -kısmen Marmara, sahilleri semtlerindeki münhat yerlerine de Belgrad ormanlarında kurdukları su ıskaraları ve bendlerle kemer sularını, Kırk-çeşme sularını vermişlerdir.
Bendi
(Meîlingln gravüründen
JKebir
Bülend Seren eli iîe)
BENDLER
— 2498 —
İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ
Osmanlı İmparatorluğu zamanında baş şehrin su tarihinde esaslı :bir yer almış olan Kırkçeşme sularının ilk isale tesislerinde büyük bir bendin mevcudiyetini tesbit edemediğimizden İstanbul'un ilk bendini ancak 1027 hicret yılında Osmanlı tahtına oturan II. Sultan Osman devrine koyuyoruz. Yalnız burada şunu da işaret edelim ki, eski kayıt ve tarihlerde bend kelimesinin yerinde havuz kelimesini buluyoruz.
Meselâ XVII. yüzyılın tanınmış seyyah
larından Evliya Çelebi seyyahatnamesinde bu
bend için «Teferruçgâhi SultanOsman havuzu:
— Su kemerleri mesiresi kurbünd,e aşren fi
aşer bir havzu azimdir. Birçok dağ ve bağlardan
bu mahalle sular cem olup kemerlere tevzi
edilr ve kemerlere nigehban üç pare mamur
kariye vardır ki sebili rahmet dağlardan har ve
haşâki bu havza ithal eyledikte ol kariyeler
halkı tathir ederler, bu kemerlerin cevanibi er-
baasmdaki korular mamur ve abadandır. Cüm
le uşşâkan anda zevk ve sefa ederler bir acib ve
garib hayabandır ki medhinde lisan kagirdir»
•der. > ;
Ve yine Vakıflar Umum Büdürlüğü arşivlerinde mevcut 25 cemaziyelâhir 1215 tarihli bir vakfiyede de «Valde Sultan havuzu denmekle arif havzu kebir ve andan kırk çeşme mâilezizine zam ve ilhak ile» denilmektedir.
İstanbul bendlerini sıralamadan evvel Kırkçeşme kelimesi üzerinde kısa bir açıklamayı da faideli buluyoruz. Bundan yarım asır evveli, Fatihle Şehzad,e arasında Bozdoğan kemeri civarında bir Kırkçeşme Mahallesi bulunuyordu. Atatürk Bulvarının yukarı Tasmanda Gazanferağa medresesinin -karşısında bugünkü Şehir Hıfzıssıhha Enstitüsünün bulunduğu yere yayılmış bulunan ;bu mahallede yol 'kenarında Belgrad bendlerinin sularını akıtan yanyana sıralanmış dört çeşmeden beygiri! çifte kırbalı sakalar, su doldururlarmış. II. Sultan Süleyman'ın Mimarı Sinan'a bir kısmını ihya ve bir kısmını da yeniden yaptırdığı büyük su galerisiyle Eğrikapıdaki Savaklara geliyor, buradan şehir içinde münhat yerlere yayılarak Ayasofyadaki Taksim mahalline kadar iniyordu. Şehre giren su yolu üzerinde 'bu-. yük hükümdarın emriyle ilk partide kırk adet çeşme yapılmıştı. Gazanferağa Medresesi karşısında yol üzerinde ki bu dört çeşme ile ilk partide yapılanların kırkı tamamlanıyordu.
Bu suretle şehre devrine göre çok zengin surette akıtılan sular Kırkçeşme adını alıyor ve bu dört çeşmenin bulunduğu semt de Kırçeş-me mahallesi diye anılıyordu.
Şehir içinde, Kırkçeşme su yolları üzerindeki Mimar Sinan'ın bu çeşmeleri birbirinin tamamen ayni -bir tarz ve üslûpta yapılmıştı. Köfeki taşından olan bu çeşmeler ayna taşlarının etrafını saran yarım dirsek şeklinde ve doğrudan doğruya galeri seviyesinden su alan borularında musluk olmadığından mütemadiyen sular akıyordu. Çeşmelere kitabe de konmamıştı.
İkinci Suîtan Osman Bendi; Topuzlu Bend yalıud karanlık Bend — İkinci Sultan Osman zamanında belgrat ormanlarının sonsuz boşluk ve sükûnu içinde akan Topuz Deresinin üzerinde duvarı yükselen İkinci Osman Bendi İstanbulun su tarihinde ilk bend olarak işaret edilebilir. 1029 hicret ve 1619 milâdî yılında inşa olunan bend 62.612 m3 su alır. 4.562.000 m2 lik bir su havzası vardır. Bend duvarının yüksekliği 9.91 m. boyu 16.55 m. temel genişliği 6.68 m. üst genişliği 5.21 m. dir. Tevkif duvarının üzerinde bir kitabe taşı mevcut değildir. Yapı tarzı da 'bir hususiyet göstermez.
Üçüncü Sultan Âhmed Bendi; Bendi Kebir — İkinci Sultan Osman Bendinden sonra büyük bir bend olarak devrinde hakikaten Türk su sanat ve mimarîsinde çok eserler ortaya konmuş Lâle devrinin Sultan Üçüncü Ah-med zamanında yapılmıştır. Üçüncü Sultan Ahmed 'bendi üzerinde halen bir kitabe taşı bulunmamakla beraber bendlerde bulunup «İstanbul Suları» nda fotoğraflarını da ilk defa yayınlamış olduğum bu bendin banisi olan Üçüncü Sultan Ahmedle sonradan tamir ettiren Birinci Sultan Mahmuda ait iki kitabe taşı mevcuttur. Vaktiyle Bu bende ait Melling'in yapmış olduğu resimlerde de göğüsleme duvarı üzerinde bir kitabe taşı görünmektedir.
Mevcut kitabe taşlarında üst kısmı kırılmış 1135 hicret tarihlisinde:
Yapup mecrasın İstanbula bu âbı getirmişti. Cenabı Hazreti Fatih Mehmed Hanı cem paye
denildiğine göre bendin bulunduğu mevkide ilk su toplama tesisini Fâtih Sultan Mehmed devrine kadar götürmek kabil olmaktadır.
Yine büyük bir kısmı olmayan, kırık hicrî 1161 tarihli diğer bir kitabe taşında Nimet,
3ENDLER
_ 2500 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDISI
— 2501 —
BENDLER MESİRESİ
Birinci Mahmud tarafından, bu bendin ihya edildiğini anlatıyor. III .Sultan Ahmed bendi bugünkü şeklini almak üzere II. Sultan Ab-dülhanıid zamanında da tamir edilerek bend duvarı da yükseltilmiştir.
Bend 782.682 m3 su toplar. 2.930.000 m2 lik bir su havzası vardır. Kesme taştan yapılmış olan b.end duvarı II. Sultan Osman bendinin açık su yolu üzerine inşa olunmuştur. Bendin yüksekliği 9.41 m. boyu 65.5 m. kaidesi 9.44 m. üst kısmı 6.20 metredir.
Birinci Sultan Mahmud Bendi, İstanbul Topuzlusu — Birinci Mahmud devrinde büyük şehrin hayatı Beyoğlu ve Boğaziçi kıyılarına doğru yayılırken Galata, Tophane ve civarının da önemi çok artmıştı. Bu semtlerde su ihtiyacını gidermek üzere I. Mahmud da diğer Padişahlar gibi Belgrad Ormanlarında bir bend inşa ettirdi. Suphi Efendi Tarihinde açılış merasimini okuduğumuz I. Mahmud Bendi ilk tesisi 1144 hicret yılında yapılmış 1163 de de bugünkü şeklini almıştır.
Bend dip savak dehlizi üzerine asılmış zincirlere bağlı mermer yuvarlaklar bend göğüsleme duvarının üstünü süsleyen zarif topuzlu sütunlar ve istinad dayaklarının yükse-lişindeki tenasübü ve umumî görünüşü ile kendini çeviren köpürmüş bir yeşillik içinde Türk Baroku devrinin bir âbidesi gibidir,
Bend davarı Birinci Sultan Abdülhamid aevrinds derya kaptanı Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından yükseltilmiştir. Bendin 158.700 m3 su alma sahası ve 920.000 m2 lik bir su toplama havzası vardır. Duvar yüksekliği 13,84 m. boyu 66.30 m. temel kalınlığı 7.80 m. üst kısmı 4,32 m. dir. •
Üçüncü Sultan- Mustafâ Bendi; Ayvad — Hicri 1179 (milâdî 1754) de Ayvai deresi üzerinde inşa olunmuştur. Bu bend hakkında birçok tarihî kayıtlar olduğu gibi Vakıflar Umum müdürlüğü III. Mustafa vakfında da bilgi mevcuttur. Evvelki bendîerden ayrı olarak göğüsleme' duvarında devrinin mimarî tarz ve üslûp değişiklikleri görülür. •
Bendin su havzası 2:000.000 m2 su alma hacmi de • 158.000 m3 dür. Bend duvarının yüksekliği 12.57 m. boyu 55.20 m. kaide genişliği 8 m. duvar üst kısmı 6 m. dir.
Valide Bendi (Mihrişah Valde Sultan Bendi) — I. Sultan Abdülhamid'den sonra Osmanlı imparatorluğu tahtına geçen III. Sultan Selim zamanında Taksim sularına su sanat ve
mimarîsinin zarif bir eseri olan Valde B,endi ilâve edilmiştir. Bu bend muhakkak ki etrafını saran yaldızlı yeşil dekoru içinde bembeyaz mermer duvarlarının pırıltılı aydınlıklarla Belgrad ormanlarındaki bendlerin en güzelidir.
Bend hicrî 1211 ve milâdî 1796 senesinde 25 Recep 1211 tarihli Mihrişah vakfiyesinde bildirildiği gibi Bahçe Köyde Eskibağlar . deresiyle «... Hadice Valde Sultan hazretlerinin bin yetmiş dört senesinde bina buyurdukları Valde havuzu denilmekle arif havuzjplan sağir dere beyninde kâin ArabacıoğMJ:Ifâîîdı-rası denmekle mahalle..» yapılmıştır. Bendin 240.000 m3 bir su alma hacmi 1.825.000 m2 lik bir su havzası vardır. Bend duvarının irtifa] 11.50 m. boyu 70.30 m. temel kalınlığı 5.40 m. üst kısım kalınlığı 4.20 metredir.
İkinci Sultan Mahmud Bendi; Kirazlı Bend
— II. Sultân Mahmud'un saltanatı da büyük
şehrin su işleriyle alâkalanılmış bir devirdir.
II. Mahmud 1233 (1833) de Kirazlı Dere üzerin
de inşa ettirdiği Kirazlı bendiyle Kırkçeşme
sulîarına büyük bir su kaynağı daha ilâve et
miştir. . /
Bendin su alma hacmi 75.000 m3 su havzası 2.841.880 m2 dir. Bend üstü 45,45 m. yüksekliği 11.6 m. üst kalınlığı 7 m. temel kalınlığı 9 m. dir.
İkinci Sîiîtan Mahmud Bendi; Bendi Ce-did — Osmanlı İmparatorluğu zamanında Belgrad Ormanlarında istanbul'a su temini için yapılan bendlerin sonuncusu olmuştur. Mima-. rî yapısında üslup ve şekliyle de diğerlerinden farklıdır. Başvekâlet "arşivlerinde Belediye dosyalarında 1551 numaralı bir vesikadan foen-•din inşasına 24 zilkade 1253 senesinde başlandığı ve bend duvarının üzerindeki Ziver'in tarih manzumesinden de iki sene sürdüğü anlaşılmaktadır (1839).
Kitabe taşının üstünü II. Sultan Mahmu-dun tuğrası ve bunun etrafında kendisine ait yapılar üzerinde görünen güneş şeklindeki arması süslemektedir. Bend 'hicrî 1255 milâdî 1839 senesinde Arabacı Mandırası Deresi üzerinde yapılmıştır.
Su havzası 850,000 m2 su alma hacmi 343.325 m3 dür. Su yüksekliği 15.80 bend boyu. 95 m. temel kalınlığı 9.49 üst kısmı 6.6 m. dir.
Sultan Aziz zamanında İstanbula su temini hususu düşünülürken yine Belgrad Orman-
larında bir bend inşasına karar verilmiş ve Şeytan Deresi üzerinde yapılacak bu bend için taşları da yerine taşınmış ise de sonradan Terkos Gölünden su getirme işi ön plâna alınarak bend inşasından vazgeçilmiştir.
II. Sultan Hamidin saltanatı senelerinde ise bend taşlariyle Büyükdere rıhtımı yapılmıştır.
Elmalı Bendi; Birinci Bend — Şehrin Anadolu -kısmında ilk bend Çavuşbaşı Deresi üzerinde toprak olarak yapılmış ve sonradan bu toprak bend de bitişik olarak 1890 da taştan bir bend inşa edilmiştir. Yani Elmalı ben--di (toprak ve taş) dan bir ağırlık bendidir.
Bend duvarının kaide kısmının genişliği 8 m. üst kısmı 2 m. yüksekliği 18.5 m. dir. Su akma sahası evvelce 1.600.000 m3 iken onbeş sene evvel bend duvarının bir metre kadar yükseltilmesiyle bu saha 2 milyon metre kübü bulmuştur.
Elmalı ikinci bendi — 1955 senesinde mevcut bendin arkasında ve bendi besleyen Çavuşbaşı deresiyle Budakdere üzerinde ikinci bir bend inşa olunmuştur. Bu yeni bend de «Baillard» adlı bir Fransız firması tarafından yapılmıştır.
Bend duvarının yüksekliği 115 metre boyu 238 metre ve üst duvar kalınlığı 4.60 metredir. İki derenin geniş yatağını teşkil eden bend havzası 79 kilometre olup 10 milyon metre küp su toplamaktadır. Bu bendin yapılışı ile şehrin Üsküdar ve Kadıköy ciheti bu semtlerin diğer banliyoları ile beraber büyük bir suya kavuşmuştur.
Bu ansiklopedide Bendler kendi müstakil maddelerinde ayrıca yazılmışdır, plân ve resimleri de o maddelerdedir (B.: Ayvad Bendi; Bendi Cedid; Bendi Kebir; Kirazlı Bend; Sultan Mahmud Bendi; Topuzlu Bend; Valide Bendi;
Elmalı Bendi).
Dr. Saadi Nazım Nirven
BENDLER MESİRESİ — Beigrad Ormanı içinde yedi târihî bend ile büyük havuzları, asırlardan beri namlı mesirelerdendir; yolunun uzunluğu, külfeti, masrafı ve etrafın tenhalığı, ıssızlığı, dolayısı ile tehlikesi -bakımından, huzur içinde, ancak kalabalık gruplarla gidilir ve eğlenilir; yemeğin de götürülmesi şarttır. Cumhuriyet devrinden evvel ise cidden tehlikeli yerler idi. Yukarı Boğazın taş ve kireç ocaklarında çalışan bekâr uşağı ame-
leden ruhen şerir tehlikeli tipler ormanda dolaşır, fırsat el verirse bendlere gelenlerden kaafileden ayrılma gafletini gösterenleri basarlar, hem mala, hem ırza tecâvüz ederlerdi. Birinci Cihan Harbi yıllarında da hayli asker kaçağı vardı.
Muharrir Metin Toker Cumhuriyet gazetesine yazdığı «Hafta sonu gezintileri» yazılarından «İnsana derdini unutturan yer..» 'başlıklı güzel makaalede 1945 -1950 arasındaki bendleri şöyle tasvir ediyor :
«İnsana öyle geliyor ki, dünya yaratılırken, Allah, bir avuç yeşilliği almış ve Boğazın yukarı tarafına serpi, serpivermiş. Ondan sonra da tutmuş, bu yeşilliğin ortasından bir su geçirmiş. Şimdi buraya Bendler diyorlar (O tarihlerde yazarın bendler hakkında fikir ve bilgisi olmadığı bu cümlede aydın olarak görülüyor).
«Ne kadar kaygısız görünürsek görünelim, bazı günler tuhaf bir karanlığın ruhumuzu sardığım hissederiz. Bunun belli bir sebebi'de yoktur ama, sıkılırız işte! O zaman kalkınız ve Bendlere gidiniz. Kalbinize huzurun ve beyninize sükûnun dolduğunu âdeta elle tutulur-muşcasma farkedecek ve inanınız bana, evinize hafiflemiş bir halde döneceksiniz. Bu his, daha Bendlere giden yola adımnızı atarken başlıyor. Yeniköyden itibaren Boğazın sularını takib ederek giden asfalt yol, Büyükdereye girerken berbad hale gelir. İşte tam orada, sola kıvrılınız ve önünüzde uzanan asfaltı takib ediniz. Burası, iki tarafı yüksek ve bol yapraklı ağaçlarla kaplı yedi kilometrelik bir yoldur. Etrafınız zümrüdü andıran bir yeşil renkle örtülüdür ve bu tarifte, mübalâğanın zerresi yoktur. Bir yanda koru vardır, diğer tarafta çayırlar.:. Siz eğer bir otomobildeyseniz, adetâ başka iklimlere gidermiş gibi, hızla ilerlersiniz, zira yol hakikaten muntazamdır ve insana gayriihtiyarî sür'at ilham eder. O çınarların birbiri peşine, kaybolması öyle bir zevk verir ki, tadına doyum olmaz. Pazar günleri çayırlara otomobillerin, otobüslerin, kamyonların çekilmiş olduğunu görürsünüz. Halk, burada âdeta bedavaya eğlenir; onun için rağbet fazladır. Çimenlerin, otların üzerine hasırlar, halılar serilmiştir; kadınlar, erkekler sere serpile oturur, yemeklerini yer, içkilerini içerler, haşarı çocuklar ya ip atlarlar, ya da çember çevirir veya top oynarlar. Böyle günlerde Bendler gürültülü olur, fakat hafta aralan...
2502
2503
BENDLER MESİRESİ
O zaman, korularda ötüşen kuşların cıvıltısından başka ses duyulmaz.. Arada sırada uzaklardan gelen bir vapurun düdüğü sükûneti yırtar ve ondan-sonra her şey tekrar eski ha-Jine döner.
«Evvelâ, Atatürk Bulvarındaki Bozdoğan Kemerini andıran bir kemerin altından geçersiniz. Artık iki tarafınız koruluktur ve yolun kenarlarındaki ağaçların dalları birbirleriyle öylesine sarılışırlar ki, gök âdeta kaybolur. Ah, bu yoldan uçarcasına gitmek nasıl tarif edilmez 'bir zevktir. Biraz ileride, sakin bir derenin hafif hafif aktığını görürsünüz. Orada biraz durunuz ve gidip, suyun kenarında oyalanınız. Gülerlerse gülsünler, hattâ isterlerse «Çocuk!» diye dudak büküp alay etsinler, yerden birkaç taş alınız ve dereye atınız, onları sektirmeye çalışınız, tunda muvaffak olunca da, yalnız çocuklara hâs o kaygısız kahkahalarla gülünüz. Hattâ isterseniz, çalıların ve fundaların arasına giriniz. Burada, tamamiyle vahşi bir tabiatin ortasında olduğunuzu hissedeceksiniz. Sarmaşıklar ayaklarınıza takılacak, dallar belki kollarınızı zedeliyecektir, ama ne zararı var... Siz, ağaçların altından koşarak ilerleyiniz.
«Nasıl tarif edeyim, !bu, yağmur altında başı açık yürümek gibi bir zevktir ve sizi temin ederim, Bendlerden başka hiçbir yerde böyle şahane bir «vahşi tabiat» i kolay kolay bulamazsınız.
«Yolunuza devam ediniz. Dere biraz sonra kaybolacak, fakat Bendlerin arkasından ne kadar harikulade 'bir tarzda yeniden belirecektir. Yolun nihayeti bir meydandır, oradan sağa doğru yürüyünüz ve sağınızda görünen koruya çıkınız. Önünüzde açılan suyun, nasıl huzur ve sükûnet veren bir görünüşü var, değil mi? İki tarafı, kelimenin tam mânasile yemyeşil ve bu yeşillik, sulara koyu 'bir renk veriyor. Sonra da gök, mavi çiniden müdeyver bir kapak gibi bu emsalsiz manzaranın üstünü örtüyor. Bulunduğunuz yerden anlıyorsunuz ki, o yeşillik, o ağaçlar, sarmaşıklar, fundalıklar ve otlar hep, sanki insan ,eli değmemiş bir bakir toprağın örtüleridir. Hani hayran kaldığımız renkli Amerikan filmlerinde ağzımız bir .karış açık seyrettiğimiz nefis nehir manzaraları vardır. İşte Bendlerin arkasındaki suyun görünüşü, bizzat o filmleri çeken rejisörün ağzını bir karış, açık bıraktıra-
cak kadar'şahane... Hafif çırpıntılı sular, hafifçe titreşen yapraklar ve isters,e İstanbul sıcaktan kavrulsun, hiç eksik olmıyan bir tatlı serinlik.
«Cennet gibi yerdir, şu Bendler!» (Metin Toker).
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Belleteninde intişar etmiş bir makaalesinde (Ocak. 1961) Kerim Yund, Bendler Mesiresi yolunu ve etrafını şöyle anlatıyor:
«Bentlere varmak için Büyükdere-Bahçe-köy yolunun Rumeli yakası sahil yolundaki ağzından içeri girmek lâzımdır. Bu yola sapar sapmaz Belgrad Ormanının dış kapusun-dan da içeriye girmiş oluyoruz. Yolun iki yanı yaşlı ağaçlarla, bilhassa batı çınarları ile süslüdür. Bu ağaçları yüzyıl kadar önce 1857 yılında açılan ilk orman okulu öğrencileri dikmiştir. Yoldan biraz ilerleyince sol tarafta İstanbul Belediyesine ait bakımlı güzel bir meyveli ağaçlar fidanlığı görünür. Bu fidanlık Atatürk'ün direktifi ile kurulmuştur. Fidanlığın bulunduğu yerler ve denize doğru uzanan sahalar ünlü mesirelerden Büyükdere Çayırı dedikleri yerdi (B.: Büyükdere Çayırı). Burada birinci Cihan Savaşının sonlarına kadar dünyanın en büyük çınar ağacı bulunuyordu; Avrupalı ve Amerikalıların bile gözünden kaçmıyan bu çınar harp içinde dikkatsizlik yüzünden yanmıştır.
«Yoldan 'biraz ilerleyince sağda kibrit fabrikası görülür. Bunun ilerisinde de Bile-zikei Çiftliği denilen, bir zamanlar Abraham ve Enver Paşaların eline geçen bir çiftlik var. Yolun biraz daha ilerisinde düz ayak ve yol üstü Sultansuyu mesiresi görülür. Bu dolaylarda tabiat anıdı olmaya değer çınarlar vardır. Sultan suyundan sonra iyiden orman içine girilmiş olur. Kıvrıntılı ve bayırımsı bir yoldan «Kemerler» denilen yere gelinir.
«İstanbulun ünlü kemer patlıcanı işte zamanında burada yetişirmiş. Bu kemer Boğazın Anadolu yakasından da görülen ve Belgrad Ormanları, Büyükdere vadisi arasında pitoresk bir manzara yaratan turistik bir varlıktır. Kemer Onsekizinci yüzyılda Birinci Mahmud tarafından yaptırılmıştır.
«Kemerleri geçer geçmez hemen sağda Orman Fakültesinin bahçesi başlar. Burada çeşitli ağaçlar, fidanlar, spor alanları ve fakülte binaları vardır. 1909 yılmdanberi içinde ormancılık öğretimi yapılan bu müessesenin
ANSİKLOPEDİSİ
hemen karşısında, yolun solunda da Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü binaları, fidanlıkları görülür. Buradaki tarihî ulu meşeyi görmeden geçmemelidir. Fidanlığın ikisi de orman içindedir. Ayrıca bir avlağı ile bir de bitki bahçesi vardır. Orman fakültesinin ileri yanında, BağçekÖy vardır (B.: Bağçeköy). Burası da eski bir köy olup, Mübadeleden önce kirazı ile ünlü idi. Bağçeköyden sonra yoldan biraz içerlek Topuzlu Bend görülür. Yeri sapadır. Yola devam edilirse sağ tarafta buraların en iyi suyu olan «Kamer» veya «Kameri-ca» suyu kaynağı vardır. Burası ağaçlar içinde olduğu için geçerken görülmez. Biraz sonra meşe, gürgen, kayın ağaçlarının kapladığı tepeciklerin eteğinde yol biter. Burası otomobillerin durabileceği genişçe bir yerdir. Kar-, şıdaki derenin ağzına yapılan bende Sultan Mahmud Bendi derler; İkinci Mahmud yaptırmıştır. Sağ tarafta ve biraz daha ilerdeki derenin- ağzındaki bende de Valide Bendi derler. Bunu da Üçüncü Selimin annesi Mihrişah Kadın yıptırmıştır.
«Ak mermerler ile üzerleri kaplı ve ayrıca kitabeleri bulunan bu bentler sivil 'mimarîmizin de en dilber örneklerindendir. Orman altında beş tane çeşmeden içme suyu akar. Çimenlikler, namaz yerleri, oturacak yerler, masalar vardır. Hattâ yemek ısıtmak ve pişirmek için de ocaklar yapılmıştır. İstanbula gelip de burayı görmemek gerçekten bir eksikliktir.» (K. Yund).
Dostları ilə paylaş: |