YÖNETSEL İŞLEYİŞİN KURULUŞU Kamu İhale Kanunu: Kamu Alımlarında İlkeler Belirleniyor
22 Nisan’da kabul edilen 661 sayılı Müzayede, Münakasa ve İhalat Kanunu, devlet alımlarında uygulanacak yöntemi düzenlemektedir.239 Kanun, kamu alımları ile ilgili çeşitli tarihlerde çıkarılan dağınık ve eksik hükümlerin bir araya getirilmesi ve günün şartlarına göre düzenlenmesi gereksinimi doğrultusunda Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak Meclis’e sunulmuştur.240 Bu Kanun öncesinde, “ebniyei emiriye ve vakfiye inşaat ve tamiratı hakkındaki nizamname”, “1340 Muvazenei Umumiye Kanununun 16 ncı maddesiyle bunu tavzihan Heyeti Vekilece tanzim kılınmış bir talimatname” ile “âşâr nizamnamesi” kamu alımlarını düzenleyen kuralları içermektedir.241
Dönemde, kamu en büyük alıcı ve satıcı olarak pazardaki hareketliliği sağlayacak en büyük aktördür. Bu nedenle, alımların başlaması için düzenlemelerin acilen yapılması gereklidir.
Satın alım, satış, kira, inşaat, tamirat, keşif, imalat, işletme, nakliye gibi işlerin hepsi kapsam içerisindedir. Ancak özel kanun ile inşa ve idare edilecek inşaat ve girişimler ve Bayındırlık kurumları bu Kanuna tabi değildir. Bunlar Bakanlık heyetince düzenlenecek talimatnamelerle yapılır ve idare olunur (md. 23).
Alımlarda dört yöntem vardır:
-
Eksiltme (münakasa)
-
Artırma (müzayede)
-
Pazarlık
-
Emanet
Eksiltme ve artırma yönteminde kapalı zarf yöntemi esas kabul edilmekte, ancak bazı şartlarda da açık artırma ve eksiltmeye (m. 16) başvurulabilmektedir. İmar, inşaat ve işletme işleri de özel bir kanuna dayanmak şartıyla emanet yöntemi ile yapılabilmektedir (madde 1). Durumun aciliyeti ya da diğer yöntemin uygulanamaması durumunda ise pazarlık yöntemi öngörülmüştür (md. 18).
Tüm artırma ve eksiltmelerde açık ilan benimsenmiş, ilanların normal yollardan duyurulmasının yanında yerel ve ulusal gazetelerde de yayınlanması şart koşulmuştur (md. 4). İlanda yer alması gerekenler 4. Maddede düzenlenmiştir, bunların içerisinde mal veya hizmetin her türlü ayrıntısını içeren bir şartname de bulunmaktadır (md. 2). Şartnameye özel hükümler konulabilmesinin önü açık bırakılmıştır (md. 3).
Eksiltme ve artırmadan önce, öngörülen bedelin (21. maddede düzenlenen heyet tarafından belirlenmektedir) % 7,5’i oranında geçici teminat; eksiltme ve artırmanın kesinleşmesinin ardından % 15 kesin teminat alınmaktadır (md. 6). Kesin teminat yerine getirilmediği takdirde geçici teminata idarece gelir kaydedilmek üzere el konulmaktadır (md. 8).
Kapalı zarf yönteminde ilan edilen ihale tarihinden önce heyete kapalı zarf içinde geçici teminat (nakit ya da çek, vb.) ile isteklilerin bilgileri ve teklif verilmektedir. Belirlenen süre sonunda heyet teklif sayısını tutanakla tespit etmekte, teklifleri açık olarak ihale gününde katılımcıların önünde şekil yönünden incelemekte ve ardından iç zarfları açarak en uygun teklifi belirlemektedir (md. 10-15).
Açık artırma ve eksiltme yönteminde tek tek sayma yöntemine gidilmiştir: vergiler, idareye ait geliri beş bin lirayı aşan kira, bedeli beş bin lirayı geçmeyen satın alımlar, fiyatı kapalı zarf yöntemine uygun olmayan durumlar (md. 16).
Şikayet Daireleri Kurulması Teklifi: “Kırtasiyecilik”in Önlenmesi
1925 senesinde genel idarede, Rize mebusu Ekrem Bey’in “kırtasiyecilik” olarak adlandırdığı bir sorunun varlığı kabul edilmektedir. Ekrem Bey’in 21 Kasım’da Genel Kurul’da görüşülen kanun teklifinde, kırtasiyeciliğin en aza indirilmesi için her kamu kurumunda “şikâyet kalemi teşkili”ni önermektedir.
Kırtasiyecilik ile kast edilen, vatandaşın dilekçelerini takip edememeleri, bunun için çok uzun süre beklemek zorunda kalmaları ya da ancak vekillere evrak takipçiliği yaptırarak dilekçelerine yanıt alabilmeleri sorunudur.
Ekrem Bey, bunun memur sayısının azlığından kaynaklanmadığını belirterek, şu tespiti yapmaktadır:242
“Halkı üzen müracaatında hiçbir cevap almaması ve muamelasi tabiî olan işlerin beyhude yere sürüncemede kalmasıdır. İdare makinasının bozukluğuna sebep memur azlığı değildir…
Asıl sebebi: memurların salâhiyeti dahilinde olan şeyler hakkında istizanda [izin istemek] bulunmaları, sual sormaları, muntazam çalışmaları, ihmalleri ki bu hususatta muhasebe memurları ifrata varırlar [pek ileri gitmek]. Esbabı mezkûreye binaen mevaddı âtiyenin kabulünü teklif eylerim.”
Kırtasiyeciliğin sebebi, memur sayısının azlığı değil; memurların her konuda izin istemeleri, soru sormaları ve düzenli çalışmalarıdır. Tespit edilen soruna, Dahiliye Encümeni de katılmaktadır:243
“Kırtasî muameleye ve memurların beyhude meşğuliyetleriyle beraber işlerin sürüncemede kalmasına sebep olan sahibi teklif Ekrem Beyin bastü temdit ettikleri gibi ‘memurların salâhiyeti dahilinde olan şeyler hakkında istizanda bulunmaları, sual sormaları, muntazam çalışmaları, ihmalleri’dir…
İdare makinasının bozukluğuna sebep memur azlığı olmadığına, memurlar daha çok oldukça işlerin daha bataetle [ağır, yavaş] yürüyeceğine Dahiliye Encümeni de sahibi teklifle hemfikirdir.”
Encümen, bir adım daha ileri gitmekte, memur sayısı arttıkça işlerin yavaşlayacağını belirtmektedir. Sorun, memurların zaten yetkisinde olan işler için bile izin istemeleri, soru sormalarıdır. Bu nedenle, konu hakkında ayrıca düzenleme yapmaya gerek yoktur:244 “Sorun, memur görev ve yetkilerinin belirlenmemiş olması değildir. Zaten bunu belirten yasal düzenlemeler vardır. Sorun, kanun salâhiyetinin hüsnü icra ve tatbik olunmamasındandır.”
Bu noktada, Dahiliye Encümeni ile Ekrem Bey’in çözüm önerileri örtüşmez. Ekrem Bey, her bakanlıkta müsteşarların başkanlığında şube amirlerinden oluşacak komisyonların oluşturulmasını ve bu komisyonların memur görev ve sorumluluklarını, kırtasiyeciliği en aza indirecek şekilde belirlemesini teklif etmiştir (md. 1). Ayrıca, her bakanlıkta sadece dilekçeleri takip etmekle görevli “müracaat ve şikayet kalemleri”nin teşkil edilmesini önermiştir:
Dördüncü madde: başlıca vazifesi halkın işini, müracaatın, şikâyetini onun hukukunu muhafaza edecek şekilde ıntaç ile muayyen müddet zarfında ashabı müracaata bildirmekten ibaret olmak ve bu esasatı havi talimatnamesi birinci ve ikinci maddelerde muharrer şekil ile tespit edilmek üzere her vekâlette bir müracaat ve takibi şikâyat kalemi teşkil edilecektir.
Ne var ki, Dahiliye Encümeni, yeni bir düzenlemenin gerekli olmadığını zaten Kanunlarla belirlenmiş sistemin uygulanamamasından kaynaklı bu sorunun her bakanlığın “bu çerçevede idare makinesinde düzenlemeler, uyarılar” yapmasıyla çözülebileceğini belirtmiştir. Yapılan oylamada Encümen mazbatası kabul edilir, diğer bir deyişle Kanun teklifi reddedilir.
Dostları ilə paylaş: |