Kasas Suresi (28/88)



Yüklə 1,39 Mb.
səhifə33/43
tarix09.01.2022
ölçüsü1,39 Mb.
#93546
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   43
Kasas Suresi
62


وَيَوْمَ

o gün


يُنَاد۪يهِمْ

(Allah) onlara seslenerek



فَيَقُولُ

der ki


اَيْنَ

nerede?


شُرَكَٓاءِيَ

benim ortaklarım



الَّذ۪ينَ كُنْتُمْ

olduklarını



تَزْعُمُونَ

sandığınız şeyler




















Türkçe Transcript (*)

Veyevme yunâdîhim feyekûlu eyne şurakâ-iye-lleżîne kuntum tez’umûn(e)

Ali Bulaç Meali

O gün (Allah) onlara seslenerek: 'Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede?' der.

Edip Yüksel Meali

Gün gelir, onlara, "Ortaklarım olduklarını iddia etmekte olduklarınız hani nerede?" diye seslenir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O gün Allah onları çağırarak, "Benim ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz, hani nerede?" diyecektir.

Süleyman Ateş Meali

O gün (Allah) onlara seslenerek: "Benim ortaklarım (olduklarını) sandığınız şeyler nerede?" der.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O gün onlara seslenerek şöyle diyecek: "O kendilerini bir şey sandığınız ortaklarım nerede?"

Yusuf Ali (English)

That Day ((Allah)) will call to them, and say "Where are my ´partners´?- whom ye imagined (to be such)?"

M. Pickthall (English)

On the Day when He will call unto them and say : Where are My partners whom ye imagined?

Kasas Suresi
63


قَالَ

derler


الَّذ۪ينَ حَقَّ

hak olanlar



عَلَيْهِمُ

üzerlerine



الْقَوْلُ

söz


رَبَّنَا

Rabbimiz


هٰٓؤُ۬لَٓاءِ

şunlardır



الَّذ۪ينَ اَغْوَيْنَاۚ

azdırdıklarımız



اَغْوَيْنَاهُمْ

onları da azdırdık



كَمَا

gibi


غَوَيْنَاۚ

kendimiz azdığımız



تَبَرَّأْنَٓا

uzak olduğumuzu



اِلَيْكَۘ

sana arz ederiz



مَا كَانُٓوا

zaten onlar değildi



اِيَّانَا

bize


يَعْبُدُونَ

tapanlardan














Türkçe Transcript (*)

Kâle-lleżîne hakka ‘aleyhimu-lkavlu rabbenâ hâulâ-i-lleżîne aġveynâ aġveynâhum kemâ ġaveynâ(s) teberra/nâ ileyk(e)(s) mâ kânû iyyânâ ya’budûn(e)

Ali Bulaç Meali

Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: 'Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.

Edip Yüksel Meali

Aleyhlerinde yargının gerçekleştiği kimseler, "Rabbimiz, şunlar bizim saptırdığımız kimselerdir; biz kendimiz sapmış olduğumuz için onları saptırdık. Onları bırakıp sana sığınıyoruz. Onlar aslında bize tapmıyorlardı," derler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

(O gün) haklarında azaba itilme, hükmü gerçekleşen kimseler, "Rabbimiz! Biz nasıl azmışsak, işte bu azmışları da öylece azdırdık. (Onların suçlarından) beri olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bizlere tapmıyorlardı." derler.

Süleyman Ateş Meali

(Azab) söz(ü) üzerlerine hak olanlar: "Rabbimiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. (Biz azdık, onlar da bize uydular. Onların yaptıklarından) uzak olduğumuzu, (bu hususta bizim suçumuz olmadığını) sana arz ederiz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı)." derler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Üzerlerine hüküm hak olanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zaten onlar sadece bize kulluk/ibadet etmiyorlardı ki!.."

Yusuf Ali (English)

Those against whom the charge(3393) will be proved, will say: "Our Lord! These are the ones whom we led astray: we led them astray, as we were astray ourselves: we free ourselves (from them) in Thy presence: it was not us they worshipped."(3394) *

M. Pickthall (English)

Those concerning whom the Word will have come true will say: Our Lord! These are they whom we led astray. We led them astray even as we ourselves were astray. We declare our innocence before Thee: us they never worshipped

Kasas Suresi
64


وَق۪يلَ

denir ki


ادْعُوا

çağırın


شُرَكَٓاءَكُمْ

koştuğunuz ortakları



فَدَعَوْهُمْ

onları çağırırlar



فَلَمْ يَسْتَج۪يبُوا

fakat çağrısına cevap vermezler



لَهُمْ

bunların


وَرَاَوُا

ve karşılarında görürler



الْعَذَابَۚ

azabı


لَوْ

ne olurdu



اَنَّهُمْ

onlar


كَانُوا يَهْتَدُونَ

yola gelselerdi








Türkçe Transcript (*)

Vekîle-d’û şurakâekum fede’avhum felem yestecîbû lehum veraevû-l’ażâb(e)(c) lev ennehum kânû yehtedûn(e)

Ali Bulaç Meali

Denir ki: 'Ortaklarınızı çağırın.' Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.

Edip Yüksel Meali

Onlara, "Haydi ortaklarınızı (yardıma) çağırın." Bunun üzerine onları çağırırlar, ancak kendilerine karşılık vermezler. Azabı görürler ve doğru yolda bulunmadıklarına yanarlar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"(Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!" denir, onlar da çağırırlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doğru yola girselerdi!

Süleyman Ateş Meali

(Allah tarafından) onlara: "(Bana), koştuğunuz ortakları çağırın!" denir. Onları çağırırlar. Fakat (çağırılanlar), bunların çağrısına cevap vermezler ve (bunlar), karşılarında azabı görürler (sanki çağırdıkları şey, azabın kendisi olmuştur). Ne olurdu (sanki dünyada) yola gelselerdi! *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şöyle denilir: "Çağırın ortak koştuklarınızı!" Onlar da çağırırlar. Fakat ötekiler bunlara cevap veremezler; azabı görmüşlerdir. Önceden yola gelselerdi ne olurdu!

Yusuf Ali (English)

It will be said (to them): "Call upon your ´partners´ (for help)" :they will call upon them, but they will not listen to them; and they will see the Penalty (before them); (how they will wish) ´if only they had been open to guidance!´


Yüklə 1,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin