Kehf Suresi (18/110)



Yüklə 1,78 Mb.
səhifə51/54
tarix07.01.2022
ölçüsü1,78 Mb.
#80558
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54
Yusuf Ali (English)

"But whoever believes, and works righteousness,- he shall have a goodly reward, and easy will be his task as We order it by our Command."(2433) *

M. Pickthall (English)

But as for him who believeth and doeth right, good will be his reward, and We shall speak unto him a mild command.

Kehf Suresi
89


ثُمَّ

sonra yine



أَتْبَعَ

tuttu


سَبَبًا

bir yol




Türkçe Transcript (*)

Śumme etbe’a sebebâ(n)

Ali Bulaç Meali

Sonra (yine) bir yol tuttu.

Edip Yüksel Meali

Sonra bir yol tuttu.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sonra Zülkarneyn yine bir yol tuttu.

Süleyman Ateş Meali

Sonra yine bir yol tuttu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sonra bir sebebi daha izledi.

Yusuf Ali (English)

Then followed he (another) way,

M. Pickthall (English)

Then he followed a road

Kehf Suresi
90


حَتَّىٰ

nihayet


إِذَا بَلَغَ

ulaşınca


مَطْلِعَ

doğduğu yere



الشَّمْسِ

güneşin


وَجَدَهَا

onu buldu



تَطْلُعُ

doğar


عَلَىٰ

üzerine


قَوْمٍ

bir kavmin



لَمْ نَجْعَلْ

yapmadığımız



لَهُمْ

kendilerine



مِنْ دُونِهَا

güneşe karşı



سِتْرًا

bir siper























Türkçe Transcript (*)

Hattâ iżâ beleġa matli’a-şşemsi vecedehâ tatlu’u ‘alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ(n)

Ali Bulaç Meali

Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

Edip Yüksel Meali

Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü.

Süleyman Ateş Meali

Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, güneşe karşı kendilerine siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğar buldu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.

Yusuf Ali (English)

Until, when he came to the rising of the sun,(2434) he found it rising on a people for whom We had provided no covering protection(2435) against the sun. *

M. Pickthall (English)

Till, when he reached the rising place of the sun, he found it rising on a people for whom We had appointed no helper therefrom.

Kehf Suresi
91


كَذَٰلِكَ

işte böyle



وَقَدْ

muhakkak


أَحَطْنَا

biliyorduk



بِمَا لَدَيْهِ

onun yanındakini



خُبْرًا

ilmimizle





Türkçe Transcript (*)

Keżâlike vekad ehatnâ bimâ ledeyhi ḣubrâ(n)

Ali Bulaç Meali

İşte böyle, onun yanında 'özü kapsayan bilgi olduğunu' (veya yanında olup-biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

Edip Yüksel Meali

İşte böyle... Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte Zülkarneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.

Süleyman Ateş Meali

İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.

Yusuf Ali (English)

(He left them) as they were: We completely understood what was before him.(2436) *

M. Pickthall (English)

So (it was). And We knew all concerning him.

Kehf Suresi
92


ثُمَّ

sonra yine



أَتْبَعَ

tuttu


سَبَبًا

bir yol




Türkçe Transcript (*)

Śumme etbe’a sebebâ(n)

Ali Bulaç Meali

Sonra bir yol (daha) tuttu.

Edip Yüksel Meali

Sonra yine bir yol tuttu.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sonra yine bir yol tuttu.

Süleyman Ateş Meali

Sonra yine bir yol tuttu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sonra yine bir sebebi izledi.

Yusuf Ali (English)

Then followed he (another) way,

M. Pickthall (English)

Then he followed a road

Kehf Suresi
93


حَتَّىٰ

nihayet


إِذَا بَلَغَ

ulaşınca


بَيْنَ

arasına


السَّدَّيْنِ

iki sed


وَجَدَ

buldu


مِنْ دُونِهِمَا

onların dışında



قَوْمًا

bir kavim



لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ

neredeyse hiç anlamayan



قَوْلًا

söz













Türkçe Transcript (*)

Hattâ iżâ beleġa beyne-sseddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ(n)

Ali Bulaç Meali

İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu.

Edip Yüksel Meali

İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu.

Süleyman Ateş Meali

Nihayet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı.

Yusuf Ali (English)

Until, when he reached (a tract) between two mountains,(2437) he found, beneath them, a people who scarcely understood a word.(2438) *

M. Pickthall (English)

Till, when he came between the two mountains, he found upon their hither side a folk that scarce could understand a saying.

Kehf Suresi
94


قَالُوا

dediler ki



يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ

Ey Zu'l-Karneyn



إِنَّ

şüphesiz


يَأْجُوجَ

Ye'cuc


وَمَأْجُوجَ

ve Me'cuc



مُفْسِدُونَ

bozgunculuk yapıyorlar



فِي الْأَرْضِ

yeryüzünde



فَهَلْ نَجْعَلُ

verelim mi?



لَكَ

sana


خَرْجًا

bir vergi



عَلَىٰ أَنْ تَجْعَلَ

yapman için



بَيْنَنَا

bizimle


وَبَيْنَهُمْ

onların arasına



سَدًّا

bir sed
















Türkçe Transcript (*)

Kâlû yâżâ-lkarneyni inne ye/cûce veme/cûce mufsidûne fî-l-ardi fehel nec’alu leke ḣarcen ‘alâ en tec’ale beynenâ vebeynehum seddâ(n)

Ali Bulaç Meali

Dediler ki: 'Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?'

Edip Yüksel Meali

Dediler ki, "Ey İki Nesle Sahip Olan (Zül Karneyn), Yecuc ve Mecuc yeryüzünde kötülük işliyorlar. Bizimle onların arasında bir engel koyman için sana bir vergi ödeyebilir miyiz?" *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman şartıyla sana bir vergi versek olur mu?"

Süleyman Ateş Meali

Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, Ye'cuc ve Me'cuc, bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler: "Ey Zülkarneyn! Ye'cûc ve Me'cûc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?"

Yusuf Ali (English)

They said: "O Zul-qarnain! the Gog and Magog (people)(2439) do great mischief on earth: shall we then render thee tribute in order that thou mightest erect a barrier between us and them? *


Yüklə 1,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin