Kehf Suresi (18/110)



Yüklə 1,78 Mb.
səhifə54/54
tarix07.01.2022
ölçüsü1,78 Mb.
#80558
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54
Kehf Suresi
97


فَمَا اسْطَاعُوا

artık ne güçleri yetti



أَنْ يَظْهَرُوهُ

onu aşmaya



وَمَا اسْتَطَاعُوا

ne de güçleri yetti



لَهُ نَقْبًا

onu delmeye





Türkçe Transcript (*)

Femâ-stâ’û en yazherûhu vemâ-stetâ’û lehu nak(n)

Ali Bulaç Meali

Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

Edip Yüksel Meali

Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler.

Süleyman Ateş Meali

Artık (Ye'cuc Me'cuc) onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.

Yusuf Ali (English)

Thus were they made powerless to scale it or to dig through it.(2443) *

M. Pickthall (English)

And (Gog and Magog) were not able to surmount, nor could they pierce (it).

Kehf Suresi
98


قَالَ

(Zu'l-Karneyn) dedi ki



هَٰذَا

bu


رَحْمَةٌ

bir rahmetdir



مِنْ رَبِّيۖ

Rabbimden



فَإِذَا جَاءَ

geldiği zaman



وَعْدُ

va'di


رَبِّي

Rabbimin


جَعَلَهُ

onu eder


دَكَّاءَۖ

yerle bir



وَكَانَ وَعْدُ

va'di


رَبِّي

Rabbimin


حَقًّا

haktır (gerçektir)





Türkçe Transcript (*)

Kâle hâżâ rahmetun min rabbî(s) fe-iżâ câe va’du rabbî ce’alehu dekkâ/(e)(s) vekâne va’du rabbî hakkâ(n)

Ali Bulaç Meali

Dedi ki: 'Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır.'

Edip Yüksel Meali

"Bu, Rabbimden bir rahmettir," dedi. "Rabbimin belirlediği an gelince onu paramparça eder. Rabbimin sözü gerçektir."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Zülkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir lütfudur. Rabbimin vaadi geldiği vakit de onu dümdüz yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.

Süleyman Ateş Meali

(Zu'l-Karneyn) dedi: "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin va'di gel(ip Ye'cuc ve Me'cuc'un çıkması, yahut kıyametin kopması gerek)diği zaman onu yerle bir eder; şüphesiz Rabbimin va'di gerçektir."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır."

Yusuf Ali (English)

He said: "This is a mercy from my Lord:(2444) But when the promise of my Lord comes to pass, He will make it into dust; and the promise of my Lord is true." *

M. Pickthall (English)

He said: This is a mercy from my Lord; but when the promise of my Lord cometh to pass, He will lay it low, for the promise of my Lord is true.

Kehf Suresi
99


وَتَرَكْنَا

biz bırakırız



بَعْضَهُمْ

birbirlerini



يَوْمَئِذٍ

o gün


يَمُوجُ

dalgalanır bir halde



فِي بَعْضٍۖ

birbiri içinde



وَنُفِخَ

üflenir


فِي الصُّورِ

Sur'a


فَجَمَعْنَاهُمْ

ve onları toplarız



جَمْعًا

hepsini













Türkçe Transcript (*)

Veteraknâ ba’dahum yevme-iżin yemûcu fî ba’d(in)(s) venufiḣa fî-ssûri fecema’nâhum cem’â(n)

Ali Bulaç Meali

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir araya getirmişiz.

Edip Yüksel Meali

O gün onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Boruya üflenir; hepsini bir araya toplarız.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Biz o gün (kıyamet günü) onları bırakıvermişizdir. Dalgalar halinde birbirlerine girerler, Sûr'a da üfürülmüştür. Böylece onların hepsini bir araya toplamışızdır.

Süleyman Ateş Meali

Biz o gün (Ye'cuc ve Me'cuc'u) bırakmışızdır: Birbiri içinde dalgalanır(lar). Sur'a da üflenmiştir ve onları hep bir araya toplamışızdır. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.

Yusuf Ali (English)

On that day We shall leave them to surge like waves on one another:(2445) the trumpet will be blown, and We shall collect them all together. *

M. Pickthall (English)

And on that day We shall let some of them surge against others, and the Trumpet will be blown. Then We shall gather them together in one gathering.

Kehf Suresi
100


وَعَرَضْنَا

göstereceğiz



جَهَنَّمَ

cehennemi



يَوْمَئِذٍ

o gün


لِلْكَافِرِينَ

kafirlere



عَرْضًا

açıkça




Türkçe Transcript (*)

Ve’aradnâ cehenneme yevme-iżin lilkâfirîne ‘ardâ(n)

Ali Bulaç Meali

Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz.

Edip Yüksel Meali

O gün cehennemi sunarız o kafirlere...

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Ve cehennemi o gün kâfirlere öyle bir göstereceğiz ki!

Süleyman Ateş Meali

O gün cehennemi kafirlere açıkça göstereceğiz.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O gün, cehennemi, inkârcılara öyle bir sunmuşuzdur ki!...

Yusuf Ali (English)

And We shall present Hell that day for Unbelievers to see, all spread out,-(2446) *

M. Pickthall (English)

On that day We shall present hell to the disbelievers, plain to view,

Kehf Suresi
101


الَّذِينَ

onlar ki


كَانَتْ

idi


أَعْيُنُهُمْ

gözleri


فِي غِطَاءٍ

perde içinde



عَنْ ذِكْرِي

beni anmağa karşı



وَكَانُوا لَا يَسْتَطِيعُونَ

ve tahammül edemezlerdi



سَمْعًا

(Kur'an'ı) dinlemeğe




















Türkçe Transcript (*)

Elleżîne kânet a’yunuhum fî ġitâ-in ‘an żikrî vekânû lâ yestatî’ûne sem’â(n)

Ali Bulaç Meali

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı.

Edip Yüksel Meali

Onlar ki mesajıma karşı gözleri perdeliydi, dinleyemezlerdi de...

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar ki, beni hatırlatan âyetlerimden gözleri bir örtü içindeydi. İşitmeye de tahammül edemiyorlardı.

Süleyman Ateş Meali

Onlar ki beni anmağa karşı gözleri perde içinde idi ve (Kur'an'ı) dinlemeğe tahammül edemezlerdi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlar, gözleri benim zikrim/Kur'anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.

Yusuf Ali (English)

(Unbelievers) whose eyes had been under a veil from remembrance of Me, and who had been unable even to hear.(2447) *

M. Pickthall (English)

Those whose eyes were hoodwinked from My reminder, and who could not bear to hear.

Kehf Suresi
102


أَفَحَسِبَ

mi sandılar?



الَّذِينَ كَفَرُوا

o inkarcılar



أَنْ يَتَّخِذُوا

kendilerine edineceklerini



عِبَادِي

kullarımı



مِنْ دُونِي

benden ayrı olarak



أَوْلِيَاءَۚ

veliler (dost)



إِنَّا

şüphesiz biz



أَعْتَدْنَا

hazırladık



جَهَنَّمَ

cehennemi



لِلْكَافِرِينَ

kafirlere



نُزُلًا

konak olarak








Türkçe Transcript (*)

Efehasibe-lleżîne keferû en yetteḣiżû ‘ibâdî min dûnî evliyâ/(e)(c) innâ a’tednâ cehenneme lilkâfirîne nuzulâ(n)

Ali Bulaç Meali

İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız.

Edip Yüksel Meali

İnkarcılar, benim dışımda kullarımı veliler edinerek kurtulacaklarını mı sandılar. O inkarcıların konağı olarak cehennemi belirledik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Doğrusu biz cehennemi o kâfirlere bir konukluk olarak hazırladık.

Süleyman Ateş Meali

O nankörler benden ayrı olarak kullarımı kendilerine veliler yapacaklarını mı sandılar? Biz kafirlere cehennemi konak olarak hazırladık.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Küfre sapanlar, beni bırakıp da kullarımı veliler edineceklerini mi sandılar. Biz cehennemi bir konuk evi olarak inkârcılar için hazırladık.

Yusuf Ali (English)

Do the Unbelievers think that they can take My servants as protectors besides Me? Verily We have prepared Hell for the Unbelievers for (their) entertainment.

M. Pickthall (English)

Do the disbelievers reckon that they can choose My bondmen as protecting friends beside Me? Lo! We have prepared hell as a welcome for the disbelievers.

Kehf Suresi
103


قُلْ

de ki


هَلْ نُنَبِّئُكُمْ

size söyleyeyim mi?



بِالْأَخْسَرِينَ

en çok ziyana uğrayanları



أَعْمَالًا

işleri bakımından





Türkçe Transcript (*)

Kul hel nunebbi-ukum bil-aḣserîne a’mâlâ(n)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?'

Edip Yüksel Meali

De ki, "İş yapanların en kötüsünün kim olduğunu size bildireyim mi?"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi?

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Size işleri bakımından en çok ziyana uğrayacak olanları söyleyeyim mi?"

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Amelleri bakımından hüsrana en çok batanları size haber vereyim mi?"

Yusuf Ali (English)

Say: "Shall we tell you of those who lose most in respect of their deeds?-(2448) *

M. Pickthall (English)

Say: Shall We inform you who will be the greatest losers by their works?

Kehf Suresi
104


الَّذِينَ ضَلَّ

onların boşa gider



سَعْيُهُمْ

bütün çabaları



فِي الْحَيَاةِ

hayatında



الدُّنْيَا

dünya


وَهُمْ

ve kendileri de



يَحْسَبُونَ

sanırlar


أَنَّهُمْ

kendilerinin



يُحْسِنُونَ

iyi yaptıklarını



صُنْعًا

işlerini













Türkçe Transcript (*)

Elleżîne dalle sa’yuhum fî-lhayâti-ddunyâ vehum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun’â(n)

Ali Bulaç Meali

'Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.'

Edip Yüksel Meali

"Onlar, iyi iş yaptıklarını zannettikleri halde dünyadaki çabaları boşa çıkanlardır."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı.

Süleyman Ateş Meali

Dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmiş olan ve kendileri de iyi iş yaptıklarını sanan kimseleri?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O kimselerdir ki, dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir de onlar sanayileşmeyi/işi hâlâ güzel yaptıklarını sanırlar.

Yusuf Ali (English)

"Those whose efforts have been wasted in this life, while they thought that they were acquiring good by their works?"(2449) *

M. Pickthall (English)

Those whose effort goeth astray in the life of the world, and yet they reckon that they do good work.

Kehf Suresi
105


أُولَٰئِكَ

işte onlar



الَّذِينَ كَفَرُوا

inkar eden kimselerdir



بِآيَاتِ

ayetlerini



رَبِّهِمْ

Rablerinin



وَلِقَائِهِ

ve O'na kavuşmayı



فَحَبِطَتْ

bu yüzden boşa çıkan



أَعْمَالُهُمْ

eylemleri



فَلَا نُقِيمُ

kurmayız


لَهُمْ

onlar için



يَوْمَ

günü


الْقِيَامَةِ

kıyamet


وَزْنًا

bir terazi























Türkçe Transcript (*)

Ulâ-ike-lleżîne keferû bi-âyâti rabbihim velikâ-ihi fehabitat a’mâluhum felâ nukîmu lehum yevme-lkiyâmeti veznâ(n)

Ali Bulaç Meali

İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.

Edip Yüksel Meali

Onlar, Rab'lerinin ayetlerini ve O'nunla karşılaşmayı inkar edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa çıkar ve diriliş gününde de onlar için bir değer biçmeyiz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız.

Süleyman Ateş Meali

İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar eden, bu yüzden eylemleri boşa çıkan kimselerdir. (Yaptıkları işler tamamen boşa çıktığından) kıyamet günü onlar için bir terazi kurmayız (veya onlara hiçbir değer vermeyiz).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na ulaşmayı inkâr etmişler de bütün amelleri boşa çıkmıştır. Bu yüzden kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız/onlara hiçbir değer vermeyiz.

Yusuf Ali (English)

They are those who deny the Signs of their Lord and the fact of their having to meet Him (in the Hereafter): vain will be their works, nor shall We, on the Day of Judgment, give them any Weight.(2450) *

M. Pickthall (English)

Those are they who disbelieve in the revelations of their Lord and in the meeting with Him. Therefor their works are vain, and on the Day of Resurrection We assign no weight to them.

Kehf Suresi
106


ذَٰلِكَ

işte bu


جَزَاؤُهُمْ

onların cezası



جَهَنَّمُ

cehennemdir



بِمَا

sebebiyle



كَفَرُوا

inkarları



وَاتَّخَذُوا

ve edinmeleri



آيَاتِي

ayetlerimi



وَرُسُلِي

ve elçilerimi



هُزُوًا

eğlence













Türkçe Transcript (*)

Żâlike cezâuhum cehennemu bimâ keferû vetteḣażû âyâtî verusulî huzuvâ(n)

Ali Bulaç Meali

İşte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir.

Edip Yüksel Meali

İnkar ettikleri, ayetlerimi ve elçilerimi hafife aldıkları için, onlara en uygun ceza cehennemdir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır.

Süleyman Ateş Meali

İnkar ettikleri, ayetlerimi ve elçilerimi eğlence yerine koydukları için onların cezası cehennemdir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerini eğlence aracı yaptılar.

Yusuf Ali (English)

That is their reward, Hell, because they rejected Faith, and took My Signs and My Messengers by way of jest.(2451) *

M. Pickthall (English)

That is their reward: hell, because they disbelieved, and made a jest of Our revelations and Our messengers.

Kehf Suresi
107


إِنَّ

şüphesiz


الَّذِينَ آمَنُوا

iman eden



وَعَمِلُوا

ve yapanlar



الصَّالِحَاتِ

iyi işler



كَانَتْ لَهُمْ

onlar için vardır



جَنَّاتُ

cennetleri



الْفِرْدَوْسِ

Firdevs


نُزُلًا

konak olarak

















Türkçe Transcript (*)

İnne-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti kânet lehum cennâtu-lfirdevsi nuzulâ(n)

Ali Bulaç Meali

İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.'

Edip Yüksel Meali

İnanıp erdemli davrananlara gelince, onlar durak olarak neşe ve mutluluk dolu cennetleri haketmişlerdir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmuştur.

Süleyman Ateş Meali

İnanıp iyi işler yapanlara gelince, onların konağı da Firdevs cennetleridir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onların konuk evleri Firdevs cennetleri olacaktır.

Yusuf Ali (English)

As to those who believe and work righteous deeds, they have, for their entertainment, the Gardens of Paradise,(2452) *

M. Pickthall (English)

Lo! those who believe and do good works, theirs are the Gardens of Paradise, for welcome,

Kehf Suresi
108


خَالِدِينَ

sürekli kalacaklardır



فِيهَا

orada


لَا يَبْغُونَ

hiç istemezler



عَنْهَا

oradan


حِوَلًا

ayrılmak




Türkçe Transcript (*)

Ḣâlidîne fîhâ lâ yebġûne ‘anhâ hivelâ(n)

Ali Bulaç Meali

Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.

Edip Yüksel Meali

Orada sürekli kalıcıdırlar, orayı hiç bir şeyle değişmek istemezler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İçlerinde ebedî olarak kalacaklar, oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Bu hatırlatma ve uyarmayı yeterli görmeyip de daha fazla açıklama isteyenlere karşı ey Muhammed!

Süleyman Ateş Meali

Orada sürekli kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sürekli kalacaklardır orada. Çıkmak istemeyeceklerdir oradan.

Yusuf Ali (English)

Wherein they shall dwell (for aye): no change will they wish for from them.

M. Pickthall (English)

Wherein they will abide, with no desire to be removed from thence.

Kehf Suresi
109


قُلْ

de ki


لَوْ

şayet


كَانَ

olsa


الْبَحْرُ

deniz


مِدَادًا

mürekkep


لِكَلِمَاتِ

sözleri(ni yazmak) için



رَبِّي

Rabbimin


لَنَفِدَ

tükenir


الْبَحْرُ

deniz


قَبْلَ

önce


أَنْ تَنْفَدَ

tükenmeden



كَلِمَاتُ

sözleri


رَبِّي

Rabbimin


وَلَوْ

şayet


جِئْنَا

getirsek bile



بِمِثْلِهِ

bir o kadarını daha



مَدَدًا

yardım için








Türkçe Transcript (*)

Kul lev kâne-lbahru midâden likelimâti rabbî lenefide-lbahru kable en tenfede kelimâtu rabbî velev ci/nâ bimiślihi mededâ(n)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini (bir o kadarını) dahi getirsek, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi.

Edip Yüksel Meali

De ki, "Rabbimin sözleri için okyanus mürekkep olsa ve hatta bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden okyanus tükenir."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Deki: "Eğer Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir mislini daha yardımcı getirsek bile."

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz tükenir." Yardım için bir o kadarını daha getirsek (yine yetmez).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de yetmez."

Yusuf Ali (English)

Say: "If the ocean were ink (wherewith to write out) the words of my Lord,(2453) sooner would the ocean be exhausted than would the words of my Lord, even if we added another ocean like it, for its aid." *

M. Pickthall (English)

Say: Though the sea became ink for the Words of my Lord, verily the sea would be used up before the Words of my Lord were exhausted, even though We brought the like thereof to help.

Kehf Suresi
110


قُلْ

de ki


إِنَّمَا

şüphesiz


أَنَا

ben de


بَشَرٌ

bir insanım



مِثْلُكُمْ

sizin gibi



يُوحَىٰ

vahyolunuyor



إِلَيَّ

bana


أَنَّمَا

şüphesiz


إِلَٰهُكُمْ

Tanrınızın



إِلَٰهٌ

Tanrı olduğu



وَاحِدٌۖ

bir tek


فَمَنْ

kim


كَانَ يَرْجُو

arzu ediyorsa



لِقَاءَ

kavuşmayı



رَبِّهِ

Rabbine


فَلْيَعْمَلْ

yapsın


عَمَلًا



صَالِحًا

iyi


وَلَا يُشْرِكْ

ve ortak etmesin



بِعِبَادَةِ

(yaptığı) ibadete



رَبِّهِ

Rabbine


أَحَدًا

hiç kimseyi











Türkçe Transcript (*)

Kul innemâ enâ beşerun miślukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(un)(s) femen kâne yercû likâe rabbihi felya’mel ‘amelen sâlihan velâ yuşrik bi’ibâdeti rabbihi ehadâ(n)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.'

Edip Yüksel Meali

De ki, "Ben sizin gibi bir insandan başka bir şey değilim. Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyedildi. Rabbiyle karşılaşmayı uman herkes erdemli işler yapsın ve Rabbine olan kulluğa hiç kimseyi ortak koşmasın."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım; Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine (yaptığı) ibadete hiç kimseyi ortak etmesin.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın!"

Yusuf Ali (English)

Say: "I am but a man like yourselves, (but) the inspiration has come to me, that your Allah is one Allah. whoever expects to meet his Lord, let him work righteousness, and, in the worship of his Lord, admit no one as partner.(2454) *

M. Pickthall (English)

Say: I am only a mortal like you. My Lord inspireth in me that your God is only One God. And whoever hopeth for the meeting with his Lord, let him do righteous work, and make none sharer of the worship due unto his Lord.

Yüklə 1,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin