Giriş
İmam Gazzali, Kelâm ilminde Müteahhirun'un başlangıcı kabul edilirken, Allame Sa'duddin Taftazani bütün İslam ilimlerinde Muteahirun'un başlangıcı olarak benimsenir. Gerçekte Sa'duddin Taftazani'den sonra yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemin başlatıcısı Taftazani'nin bizzat kendisi olmuştur. Söz konusu dönemin bariz vasfı şerhler ve Haşiyeler dönemi olmasıdır. Allame Taftazani, İslam ilimlerinin hemen hepsinde eser veren bu mütebahhir bilgin, kendi yazdığı esere şerh yapan özgün alimlerden biridir. Makasıdu't-Talibin'i Şerhu'l-Makasıd haline Taftazani getirmiştir.
Taftazani'den sonraki dönemde çok aramaktan, çok koşmaktan, çok çalışmaktan ve çok eser vermekten doğan yorgunluk alametleri belirmiştir. Bir de buna pek çok şeyin geçmiş bilginler tarafından halledilmiş olduğu intibaını da ilave, etmek gerekir. Neticede karşımıza özgün eserler ve görüşler üretmek yerine Selefin eserlerini tekrar gözden geçirmek, onlar üzerine Şerhler, Haşiyeler, Talikler kaleme almak şeklinde bir araştırma üzerine çalışma sistemi çıkmıştır, öte yandan bu dönemde müstakil, orijinal eserler verilmemiş değildir. Ancak bu tür çalışmalar fazla yekun tutmamaktadır.
İslam Kültür ve Medeniyeti'nin bütün alanlarda şahid olduğu durgunluk, yorgunluk hatta çöküntü Kelâm ilminde de kendini göstermiş, Kelâmi araştırmalar eski eserler üzerinde dil çalışmaları şeklinde, genelde kendini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu dönem belki bir muhafaza, koruma dönemidir. Geçmişin iftirası üzerinde düşünerek yeni atılımlar yapmak eserler ve görüşler üretmek için bir ara dönemdir.
Taftazani sonrası Kelâm'ı, istikrar bulmuş, temel konular üzerinde fazla durulmayacak tali konular üzerinde risalelerin de kaleme, alındığı bir Kelâm olarak dikkati çekmektedir. Her alanda olduğu gibi Kelâm alanında da büyük arayışların olmayışı, günün ve geçmişin muhasebesinin yapılmayışı, toplumun kendi halinde bir hayat sürüşü, ister istemez Kelâma da yansımıştır. Bütün bunlarla birlikte Taftazani sonrası Kelâm'ında günümüz Kelam meselelerine ışık tutacak, yol gösterecek yıldızlar, klavuzlar eksik değildir...468
MOLLA FENÂRÎ (750-830/1350-1431) Kimlik
Tam adı Muhammed Hamza b. Muhammed b. Muhammed Şems'ud-Din el-Fenari olan Molla Fenari Osmanlı Devletinin kuruluş yılllarında Osman Bey'den sonra gelen, beş Osmanlı Padişahı zamanında yaşamıştır.
İlk Osmanlı Şeyhül-İslam'i, büyük Müslüman Türk mütefekkiri olan ve Osmanlı ilim geleneğinin kurucusu bulunan Molla Fenariyi sonraki nesillere derin tesiri dolayısiyle ihmal etmek mümkün değildir.
Şemsu'd-Din Muhammed b. Hamza'ya Fenari lakabının verilişi konusunda;
1- İnegöl taraflannda bulunan doğduğu köy Fenar'a nisbetle olduğunu söyleyenler olduğu gibi,
2- Babası Fenerci olduğundan bu lakabı almıştır, diyenler de vardır.
3- Muhammed b. Hamza'nın babası Maveraünnehir'de Fenar denilen bir köydedir. O, bu köyden Bursa'ya geldiğinden kendisine el. Fenari denmiştir, diyenler de bulunmaktadır.
Babası ilim irfan sahibi birisi olduğundan Muhammed ilk terbiyesini babasından hatta tasavvuf terbiyesini babası vasıtasıyla Sadru'd-Din el-Konevi'den almıştır.
Altı çocuk sahibi olan Molla Fenari'nin ailesi hakkında fazla bilgi edinmek güçtür. Ancak altı çocuğundan ikisi babaları gibi fazilet ve irfan sahibi, araştırıcı, ilim adamıdırlar. Bunlar Muhammed Şah ile Yusuf Bali'dir. Muhammed Şah'ın pek çok eseri olmasına rağmen Yusuf Bali'nin Bursa'da kadılık yaptığı bilinmektedir.
Şemsu'd-Din Muhammed b. Hamza'nın gençliğinde iyi bir tahsil yaptığı Arapça, Fıkıh, Usul ve Kıraat ilimlerinde derin araştırmalarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Molla Fenari devrinin ileri gelen ilim adamları olan Alau’d-Din el-Esved (Kara Hoca) 800/1397, Cemalud-Din Muhammed el-Aksara; 791/1388, Ekmelu'd-Din el-Baberti 768/1384, Şeyh Hamid el-Kayseri 815 1412 v. b. diğer ilim ve irfan sahibi üstadlardan ilim ve feyz almıştır.
Molla Fenari ilim tahsili için Mısır'a gitmiş, orada Seyyid Şerif Cürcani'yle 816/1413 birlikte el-Baberti’den Şer'i ilimleri okumuşlardır. Aslen Bayburt’lu olan Ekmelu'd-Din el-Baberti'den icazet alarak yurda dönen Molla Şemsud-Din önce Bursa Kadılığına sonra Manastır Müderrisliğine tayin edilmiştir. Daha sonra şöhreti her tarafa yayılan Molla Fenari'ye Osmanlı Sultanları büyük ilgi göstermiş, kendisine yüksek makamlar tevcih etmişlerdir.
Fenari, Şeyhul-İslam olmadan önce Hacca gitmiş, yolculuk esnasında gidişte ve dönüşte Mısır'a uğramış, orada ilmi sohbetlerde bulunmuş, Mısır sultanı Melik Müeyyed'in izzet ve ikramlarına nail olmuştur.
Molla Fenari ikinci defa Hacca ve oradan Mısır'a uğramıştır, ikinci haccı, Allah'a, ihsanda bulunduğu bir nimete şükran borcunu ifa içindir. Fenari, toprağın alimlerin cesedini yemiyeceğine dair olan hadisin gerçekliğini öğrenmek için hocası Alau'd-Din. Esved'in kabrini açar. Şeyhinin cesedinin çürümemiş olduğunu görünce, bir ses işitir.
"Allah gözünü elinden alsın, o bildiğin haberi tasdik ettin mi? Bu söz üzerine gözleri görmez olur, ancak Allah bir müddet sonra gözlerini iyileştirir ve görmeye başlar. O bu nimete şükür olarak tekrar hacca gitmiş, dönüşte Mısır'a uğrayıp ilmi toplantılara katılmıştır. 469
Kişilik
Molla Fenari devrinde yaşamış olan İbn Haldun, Sa'du'd-Din Taftazani ye Seyyid Şerif Cürcani gibi alimlerle aynı seviyede değerli bir bilgindir. O, çok yönlü bir din bilgini olarak şöhret yapmış; Kelâm, Fıkıh, Tefsir, Mantık, Usul, Arapça ve Belagat bilim dallarında eserler vermiştir. Devrinin sultanlarının büyük ilgisine mazhar olan Molla Fenari, II. Murad tarafından en yüksek ilmi makam olan Şeyhül İslamlıkla ilk taltif edilen alim olmuştur.
Fenari'nin talebesi olan ve Mısır'da 21 yıl kadılık yapan Îbn Hacer el-Askalani 852/1449 onun için Fenari, arapçayı, belagatı ve kıraat ilimlerini iyi bilen ve her ilimden anlayan bir kimse idi. 470der.
Lekvnevi Fenari için şu övgü dolu ifadeleri sarfeder: "Fenari, büyük bir imam, büyük bir allame, eşsiz ve ilimlerde derin bir bilgindir. Nakli ilimlerde zamanının tek siması akli ilimlerde de akranlarının en üstünüdür. İslami ilimlerde ve edebiyatta devrinin şeyhi, mezhebinde ve ilm-i hilafta asrının müçtehididir.
Yaşadığı devirde akli ve nakli bütün ilimlerdcki derin vukuf ve dirayetiyle kendini isbat etmiştir.471
Molla Fenari'nin ilimlere nüfuzu, kavrayışı ve anlayış üstünlüğü darb-i mesel hâline gelmiştir. O, Şer'i meseleleri çözmede büyük bir güç sahibi idi.
Molla Fenari yüzden fazla eser yazmıştır. Fakat bunların çoğunluğu müsvedde halinde kalmış, Mantık'tan İsagoci Şerhi Osmanlı medreselerinde uzun müddet ders kitabı olarak okululmuştur.
Hiç şüphesiz Molla Fenari'nin en önemli yönü, onun Osmanlı ülkesindeki ulema kolunu Fahreddin Razi’ye bağlayan Orta Asya ekolünün temsilcisi oluşudur. O, gerek verdiği eserler ve yetiştirdiği talebelerle, gerekse oğulları ve torunları olarak aile çevresiyle Osmanlı ilim geleneğinin oluşmasında ilk ve en önemli simadır.
Molla Fenari Zahiri ilimlerdeki gücünün ve yetkinliğinin yanısıra, aynı zamanda Tasavvufun Osmanlı ülkesinde ilmi bir disiplin olarak benimsenip yayılmasında önemli rol oynamıştır.
Tasavvuf terbiyesini ilk defa Sadruddin Konevi'nin müridi olan babasından alan Molla Fenari, daha sonra Konevi'nin Miftahu'l-Gayb adlı eserine şerh yazmış, tasavvufa dair değerli bilgiler vermiştir. O, Şeyh Hamid el-Kayseri'den de feyz almıştır.
Fenari, babası Hamza Efendiden Ekberiyye, Abdullatif el-Kudsiden Zeyniyye, Hamid el-Kayseri'den Erdebeliyye tarikatlarını öğrenmiştir.
Molla Fenari, Osmanlı ülkesinde Medrese kolunun reisi olduğu gibi aynı zamanda üç tarikatın (Ekberiyye, Bistamiyye, Zeyniyye) yayılmasında da birinci derecede amil olmuştur.472
İpekçilik yapan, Sade bir hayat yaşıyan, ancak halktan çok büyük bir itibar gören müstesna bir ilim adamıydı. O, doğru, dürüst bir kişi olarak her hususta doğruyu söylerdi.473
Mısır'da meşhur Şair Ahmedi 815/1412, meşhur Tabib Hacı Paşa 820/1417 ile birlikte ders okuyan Molla Fenari, pek çok ilmi toplantılara katılmış, oralarda ilmi üstünlüğünü isbat edip takdir, toplamıştır.
İlmiyle amil, fazilet ve üstün ahlaki meziyetlerin sahibi Molla Fenari ağır başlı, vakur ve güleryüzlü bir bilgin olarak gerek yöneticiler ve gerekse halk üzerinde büyük bir itibara sahipti. O'nun ve Emir Buhari'nin 833/1433 Yıldırım Bayezid üzerinde etkilerinin olduğu aşikardır. Yıldırım gerek şahsi ahvalinde ve gerekse adli ıslahatta Molla Fenari'nin görüşlerinden istifade etmiştir.
Molla Fenari pek çok talebe yetiştirmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:
1) Kafiye isimli nahiv kitabını çok okuttuğu için kafiyeci olarak meşhur Ebû Abdillah Mes'ud el-Kafiyeci 879/1474 Molla Fenariye talebelik yapmıştır. Kafiyeci, Celalu'd-Din es-Suyuti'nin 911/1505 hocasıdır.
2) İbn Hacer el-Askalani 852/1449. İbn Hacer, Molla Fenari'den icazet almıştır.
3) Şeyh Şemsu'd-Din el-Buhari 833/1429, Emir Buhari olarak şöhret bulan ve Yıldırım Bayezid'in damadı olan Emir Buhari, (s.a.v.) Konevi'nin Miftahu'l Gayb isimli eserini Molla Fenari'den okumuştur.
4) Muhammed b. Armağan, Molla Yeğen, Osmanlı Alimlerinin en güçlülerinden biri olan Molla Yeğen Molla Fenari'nin talebesi olmuştur. Molla Yeğen İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in hocasıdır.
Geride pek çok eser ve talebe bırakan Molla Fenari 1 Receb 834/15.3.1431 tarihinde ruhunu Hakka teslim etmiştir.474
3- Eserler, Görüşler
Bulunduğu görevler gereği eserlerini tam olarak ilim çevrelerinin istifadesine sunamayan Molla Fenari, velud bir müelliftir. Şeyhülislamlık, Osmanlı Sultanlarına müşavirlik, müderrislik görevleri onun yazmasına engel olmamıştır. O, Kelâm, Tefsir, Fıkıh, Tasavvuf, Mantık, Arap Dili, Fıkıh Usulü bilim dallarında eserler kaleme almış, araştırmalar yapmıştır.
1- Kelâm alanında Molla Fenari'nin Şerhu'l-Mevakıf’a bir Ta'likat yaptığı bilinmektedir. O bu Ta'lîkatında ince nükteleri ortaya koymuştur.
Molla Fenari'nin Kelâm sahasında yaptığı araştırmanın bir başka ömeği; Adudud-Din İci'nin bizzat kendisinin yaptığı el-Mevakıf Muhtasarına, Fenari'nin yazdığı Şerh'tir. Bu Şerhi, Fenari'nin torunu Mevakıf Şerhine yaptığı Haşiye'de zikretmiştir.475
Molla Fenari'nin Tefsir bilim dalında Tefsiru'l-Fatiha’sı, Ta'likat ala Evail-i Keşşaf’ı ve daha başka çalışmaları bulunmaktadır.
Fenari, Fıkıh ve Usuli alanında da eserler vermiştir. Fıkıh’ta Şerhu'l-Feraizı's-siraciye, Şerhu Telhıs-i Camii'l-Kebir fi’l-Furu, Şerhu’l-Fıkhı'l-Keydani v. b. çalışmalar. Fıkıh Usulünde ise Haşiye-i Dibaca-i Usul-i Pezdevi, Fusulü’l-Bedayi fi Usuli'ş-Şerayi adlı eserler Molla Fenari'ye aittir.
Tasavvuf Molla Fenari'nin ilgi alanındadır. O, Tasavvuf alanında okumuş, okutmuş ve yazmıştır. O'nun bu konuda küçük risaleleri yanında Misbahu'1-Uns isminde Sadru'd-Din Konevi'nin Miftahü'1-Gayb isimli eserini şerheden bir çalışması vardır. Ta'likat ala Istılahatı's-Süfiyye, Cemaleddin el-Kaşani'nin (730/1329) yazmış olduğu esere bir ta'likattır.
Fenari, Mantıkla da ilgilenmiş İsagociyi şerhetmiş, onun bu şerhine birçok haşiye yazılmıştır,
Fenari'nin muhtelif baskıları olan ve Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak son zamanlara kadar okutulan bu eserine "Fenariyye, Fevaid-i Fenariyye, Risale-i Esiriyye" denmiştir, İsagoci, Esiru'd-Din Mufaddal b. Ömer el. Ebheri'ye 700/ 1300 nisbet edilir.
Molla Fenari Arap Diliyle de ilgili araştırmalar yapmış, bu alanda daha önce yazılmış eserlere Şerhler ve Haşiyeler yazmıştır.
Sözü edilen eserlerden başka çalışma ve araştırmaları bulunan Molla Fenari, Kelâm Tarihinde bir Kelâmcıdan ziyade daha sonraki Osmanlı İslam ilim dünyasının bir habercisi olması hasabiyle kendisinden bahsedilmesi gereken çok yönlü bir bilgindir. O, hem Kelâmcı, Müfessir, Fakih hem de Mutasavvıf ve Dil alimidir. İslami ilimlerin hepsinde söz sahibi olan Molla Fenari, ilk Osmanlı Şeyhu'l-İslamı olmakla da bir ayrıcalığa sahiptir.476
Dostları ilə paylaş: |