Kerbela olayında, su ve susuzluk, vazgeçilmez temalardır. Eba Ebdillah’ın kafilesi Fırat kenarında konaklamıştı ancak İbni Sad’ın ordusu, Fırat’ı kuşatarak imam Hüseyin a


“Şüphesiz Allah, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını canlarını satın almıştır.” (Tevbe/111)



Yüklə 1,81 Mb.
səhifə15/26
tarix31.05.2018
ölçüsü1,81 Mb.
#52222
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   26
“Şüphesiz Allah, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını canlarını satın almıştır.” (Tevbe/111)

Bu fedakarlık ve Allah yolunda kendini feda etmek mümin bir insanın kurtuluşudur. Din uğruna canından geçenler hem ebedi saadete kavuşur hem de diğer insanlara fedakarlık örneği olarak ilham kaynağı olur. İslam’ın ilk şehidi Ebu Cehil’in mızrağı ile şahadete eren Ammar’ın annesi Sümeyye idi. Ondan sonra da diğer Müslümanlar kimi işkenceler altında kimi de müşriklerle yapılan savaşlar da canlarını feda ederek hür insanların ilham kaynağı olmuşlardır.

Şahadetin, şahitlik ile ilgisi şöyle açıklanmıştır: “Şahadet anında Allah’ın rahmet melekleri orada hazır bulundukları için şahadete şahitlik anlamı verilmiştir veya Allah ve Resülu şahadete eren kimsenin cennetlik olduğuna dair şahitlik etmesinden dolayı bu anlam verilmiştir veya şehit kıyamet gününde Peygamberlerle birlikte diğer ümmetlere karşı şahitlik eder veya şehit, Kuran tabiriyle yaşayan ve hazır bulunan olduğu için veya şehidin hakka şahitlik etmek için kıyam edip bu uğurda katledilmesinden dolayı bu anlam verilmiştir.” 523

Şahadet o kadar yüce bir makamdır ki evliyalar sürekli Allah’tan bunu istemişlerdir. Nakledilen dualarda sürekli şahadet arzusu dile getirilmiş ve birçok rivayette şehit ve şahadetten bahsedilmiştir. Allah Resulü şöyle buyurmuştur: “İnsanın Allah yolunda katledilmesine kadar her iyiliğin üstünde bir iyilik vardır. İnsan Allah yolunda katledildi mi artık onun üstünde bir iyilik yoktur.”524 Hadislerde şahadetin, en üstün ölüm olduğu geçer. Şehidin kandamlası Allah katında en değerli damlalardandır. Şahadet, günahların bağışlanmasını sağlar şehide kabir suali ve kabir azabı yoktur ve cennette hurilerle beraberdir. Şehidin şefaat hakkı vardır. Şehitler cennete girecek ilk kimselerdir ve herkes onların makamına gıbta ile bakar. Vechullah’a bakmak şehidin vasıflarındandır. Şahadet, insanın kötü sıfatlarından kurtulup ebedi kutsiyete varmasıdır. Ehli- Beyt mektebinde şahadetin önemli bir yeri vardır. Şahadet onların matlubu ve maşukudur. İmamlarımız ya kılıçla şehit edilmiş ya da zehirletilerek şahadete ermişlerdir.

İmamların ve Allah’ın ihlaslı kullarının canı çok değerlidir ancak Allah’ın dini daha önemlidir. Dolayısıyla can dine feda olmalı ve bu şekilde hak yaşamalıdır. İşte bu bahsettiğimiz, Allah yoludur.

…………… …………………………..ŞİİR

İmam Hüseyin (a.s) döneminde ümmettin uyanması için şahadetten başka bir yol kalmamıştı. Allah dinin ihyası için en değerli canların feda olması gerekmekteydi. İşte bundan dolayı İmam ve ashabı bilinçli ve aşıkane bir şekilde kılıç ve mızrakları karşılamaya gitmiş ve dökülen kanlarıyla İslam’a hayat vererek dini kurtarmışlardır.

Bu sünnet tarih boyunca tüm nesiller için bir özgürlük dersi olarak devam etmiştir. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmuştur: “Şehadet çizgisi Ehli- Beyt ve İmam Ali (a.s) çizgisidir. Bu iftihar Peygamber ailesinden onların tertemiz ve yüce nesline ve onların yolunu takip edenlere miras olarak kalmıştır.”525 Bu makama ancak maddi hayattan kurtulup ebedi hayata aşık olanlar erişebilir. Engelleri aşıp dünyevi bağlardan kurtulmak büyük bir imana bağlıdır. İşte bundan dolayı şahadet Allah’a ulaşmanın yoludur.

………… ……………………..........…………ŞİİR

Cihat meydanında öldürülenlerin dışında malını, canını, şerfini, namusunu ve hakkı koruma esnasında öldürülenler ve Allah yolunda hicret ederken ölenler ve Ehli- Beyt sevigisi üzere ölenler ve adaletin hakim olacağı zuhur gününü bekleyerek ölenler ve ilim yolunda ölenler ve doğum esnasında ölen kadınlar ve iyiliğe emredip kötülükten alıkoyma görevini yerine getirirken öldürülenler şehittirler.

ŞAHADET ARZUSU

…… …………………………….ŞİİR

Aşura kıyamında göze çarpan ilk unsurlardan biri İmam Hüseyin (a.s)’ın ve yarenlerinin şahadet arzuları ve şahadete erip Allah’a kavuşmak için sabırsızlık göstermeleridir.

Yolculuk esnasında “Canını feda etmek isteyenler bizimle gelsin” sözü ile İmam (a.s) şahadet aşıklarını ve aşk yocularını seçmeye çalışmıştır. Bu bilinçle ölüme gitmek hayatın felsefesidir. Dolaysıyla intihar denen olayla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Dinimiz kendini öldürmeyi haram bilimiştir ama din uğruna insanın ölüme koşması şahadettir. İnsan cihat meydanında öldürüleceğini bilse bile savaşa gitmesi intihar değil şahadettir. Bazen görev din uğruna Candan geçmeyi icap eder çünkü din daha değerlidir.

… …………………………..ŞİİR

İmam Hüseyin (a.s) yüce hedefler uğruna Kerbela’ya gitti ve ölümü zilletle yaşamaya tercih etti. İmam (a.s) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ben ölümü saadet, zalimlerle yaşamayı ise zillet olarak görüyorum.”

İmam Hüseyin (a.s)’ın yarenleri de Tasua gecesi tek tek ayağa kalkarak şahadete olan aşklarını dili getirmiştiler. Hz. Ali Ekber İmam Hüseyin (a.s)’ın “İnna lillah…” dediğini duyduğunda “Hak üzere değimliyiz?” diye sordu. İmam (a.s) “Evet” deyince Ali Ekber “Ey babacığım! O zaman ölümden niçin korkalım” dedi. Hz. Kasım İmam Hüseyin (a.s)’a “Bende öldürülecekmiyim?” diye sordu. İmam (a.s) “Sence ölüm nasıldır?” diye sorunca Kasım “Ölüm bana göre baldan tatlıdır” diye cevap vermişti.526

…… ……………………………ŞİİR

Hz. Zeynep de Yezid’in meclisinde okuduğu hutbede bu şahadetlerden dolayı iftihar ederek “Birincimiz için saadet ve mağfiret, sonuncumuz için şahadet ve rahmet yazan alemlerin Rabbine hamd olsun” demiştir. İmam Seccad (a.s) da İbni Ziyad tarafından ölümle tehdit edilince şöyle buyurdu: “Beni ölümle mi tehdit ediyorsun Ey Ziyad’ın oğlu? Bilmezmisin ki, ölüm bizim için âdet haline gelmiş ve şahadet de iftiharımızdır.”

İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmuştur: “Şahadet, zilletle yaşamaktan çok çok üstündür. Bizler bugün şahadet bekleyişi içerisindeyiz ki, yarın evlatlarımız küfrün karşısında başı dik durabilsinler.”527

ŞEHRİBANU

Şehribanu, İmam Hüseyin (a.s)’ın eşi, İmam Zeynelabidin (a.s)’ın da annesidir. Yezdgird’in kızıyıdı. Ömer’in hilafeti döneminde İran esirleri içerisinde Medine’ye getirildi. Şehribanu, azat edildikten sonra kendi isteğiyle İmam Hüseyin (a.s)’ı seçerek onunla evlendi. İranlılar bu sebepten dolayı Peygamber ailesine karşı yakınlık duyuyorlardı. Adı, Şehribanuye ve Şahızenan olarak da nakledilmiştir.

NAMAZ ŞEHİDİ

Said b. Abdullah, Aşura güne kendisini düşman oklarına siper etmiş ve bu şekilde İmam Hüseyin (a.s)’ın namaz esnasında mübarek vücudunu korumuştur. Aldığı kılıç ve mızrak yaraları dışında vücuduna on üç tane ok saplanmıştı. İmam Hüseyin (a.s) da namaz şehididir. Çünkü namazın ayakta kalabilmesi için kıyam etmiş ve şehit olmuştur. Tasua gecesi namaz kılıp Kuran okumak için düşman ordusundan mühlet istemişti. Aşura günü kanlı meydan da öğle namazı vakti geldiğinde namaza durmuştu. Aşura günü öğle vaktinde ezan vaktinin geldiğini İmam’a hatırlatmak isteyen ve son namazını İmam ile birlikte kılan Ebu Sumameyi Saidi de namaz şehididir.

KERBELA’DAKİ ASLAN

Beni Esed kabilesinden birinin naklettiğine göre İmam Hüseyin (a.s)’ın şehadetinden ve Kufe ordusunun Kerbela’yı terk etmesinden sonra her gece kıble tarafından bir aslan oraya gelip sabahleyin geri gidiyordu. Beni Esed kabilesinden olan bu adam, olayın ne olduğunu öğrenmek için bir gece gizlenerek aslanı takip etmiş ve izlenimlerini şöyle nakletmiştir: “O aslan İmam Hüseyin (a.s)’ın mübarek bedenine yaklaşarak ağlar vaziyette yüzünü İmam’a sürüyordu.”528

Bu rivayete dayanarak, bazı merasimlerde biri aslan kılığına girerek İmam’ın şehadetinden sonra ağlar vaziyette yüzünü İmam’ın bedenine sürerek izleyicileri o âna götürerek hüzünlenmelerine neden olur.

İMAM HÜSEYİN (A.S)’IN ŞİA’SI

Şia, takipçi anlamına gelmektedir. Düşüncede, amelde, ahlakta, siyasi durumlarda ve inanç konusunda takipçi olmak anlamındadır. İmam Hüseyin (a.s)’ın Şia’sı olmak demek, Ali (a.s)’ın ve diğer İmamların Şia’sı olmak anlamındadır. Şia olmak, İmamların ve ehli beytin izinde olmak demektir. Ama İmam Hüseyin (a.s), bazı konumları hasebiyle daha çok ön plana çıkmış ve örnek olmuştur. Onun Şia’sı da takipçi olduğu için bu şekilde yaşamalıdır. İmam Hüseyin (a.s)’ın Şia’sı kendini yetiştirme, Allah’tan korkma, günahtan kaçma, takva, itaat, iyiliğe emredip kötülükten alıkoyma, namaz kılıp namazı ayakta tutmak, Allah’ın rızası için çabalamak, cömertlikte, haysiyetini korumada, zilletten ve tağut yönetimleriyle işbirliğinden kaçmada, batılla savaşmada, cihatda ve şehadette, fedakarlık ve şehadet aşkında, inancında sağlam olmakta ve bunlar gibi bütün özelliklerde, o yüce İmam’a uymalıdır. Bu, Hüseyin (a.s)’ın , babalarının ve evlatlarının yoludur. Şia olmak, dindar olmak ve takvalı olmak demektir.

……… ………………………şiir.

Şia’nın özellikleri hakkında nakledilen birçok rivayetten burada sadece bir tanesine değineceğiz. İmam Caferi Sadık (a.s), Mufazzal’a şöyle buyurmuştur: “Alçak insanlardan kaçın! Çünkü Ali (a.s)’ın Şia’sı, karnını ve şehvetini korur, cihat ehlidir, Allah rızası için çalışıp Allah’ın mükafatını umar ve O’nun azabından korkar...”529

İmam Hüseyin (a.s)’ı sevenlerin onunla sadece dilde değil, amelde, ahlakta ve düşüncede de uyum içerisinde olması gerekmektedir. İmam Hüseyin (a.s) da Mekke’den hareket edeceği zaman, Allah yolunda canını feda edebilecek olan hakiki müminleri bu yola davet etmişti.

SABIR


Dayanıklılık ve mukavemet göstermek anlamındadır. İnsanı hedefinden alıkoyacak ve görevini yerine getirmesine engel olacak zorluk ve sıkıntılara karşı dayanıklı olup mukavemet göstermektir.

Kerbela hadisesinde inanç yolunda en güzel sabır ve mukavemet tablosu çizilmiştir. İşte bu sebepten dolayı az bir grubun büyük bir topluluk karşısındaki kıyamı sonsuzlaşmıştır. Allah’u Teala Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle nice kalabalık topluluklara üstün gelmiştir ve Allah, sabredenlerle beraberdir.”530 İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sabır, faciayı kolaylaştırır.” İnsanın tahammülü ne kadar fazla olursa musibetin zorluğu o kadar azalır ve Allah’u Teala da müminlere sabırlarından dolayı mükafat verecektir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah, musibet miktarınca sabır verir.”

Aşura kıyamında sabrı hem konuşmalarda hem sloganlarda hem de amellerde görmek mümkündür. Bu sabır İmam Hüseyin (a.s) da ve vefalı yarenlerinde açıkça görülmüştür. İmam Hüseyin (a.s) Mekke’den Kufe’ye doğru yola çıkacağı zaman okuduğu hutbenin bir kısmında şöyle buyurmuştu: “Allah’ın rızası biz Ehli- Beyt’in rızasıdır. O’nun imtihanına sabrederiz O’da bize sabredenlerin mükafatını verir.” 531 yolculuk esnasında konaklama yerlerinden birinde kendisiyle birlikte gelenlere şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Sizden kim kılıçların keskinliğine ve mızrak darbelerine tahammül edecekse bizimle gelsin aksi taktirde geri dönsün.”532 İmam’ın yarenleri tam onun istediği gibiydiler. Savaş meydanında susuzluğa, kuşatılmalarına, azlıklarına, düşmanın hücumlarına ve aldıkları yaralara tahammül gösterdiler. Öyle ki onlardan bazıları sevinçten birbirleriyle şakalaşıyor ve “Bizimle cennet arasında kılıç, mızrak ve ok darbelerine tahammül edeceğimiz az bir zaman vardır” diyorlardı. İmam Hüseyin (a.s) yarenlerini öyle yetiştirmişti ki onlar sabrı cennet ile kendi aralarında ki bir köprü olarak görüyorlardı. İmam (a.s) Aşura günü yarenlerine şöyle seslendi: “Sabredin Ey yüce insanların çocukları. Ölüm sıkıntılardan kurtulup geniş cennetlere ve ebedi nimetlere kavuşmak için köprüden başka bir şey değildir…”533

İmam Hüseyin (a.s) kendi Ehl-i Beyt’in de sabır dersi veriyor ve kendi şahadetinden sonra sabırlı olmalarını istiyordu. İmam (a.s)’ın kendisi, evlatları ve yarenlerinin katledilmelerine sabretti. Hz. Zeynep (s.a) bu kıyamın yükünü büyük bir sabırla yüklenmiş ve mukavemet göstermişti. Hatta İmam Hüseyin (a.s) son anlarında yere düşünce Rabbiyle münacat ederken şöyle buyuruyordu: “Senin hükmüne sabrederim ve senin razı olduğuna bende razıyım.”

SİFAH

Sifah, dağın kenarı anlamındadır. Mekke’nin Kerbela’ya doğru giden yolunun Kuzeyinde ki konaklama yerlerinden biridir. İmam Hüseyin (a.s) bu bölgede Ferazdak ile karşılaşmış ve ona Irak’ın durumunu sormuştu. Ferazdak : “Halkın gönlü seninle kılıçları ise Ümmeye oğulları ile birliktedir” demişti. Bazıları bu görüşmenin Zat-i İrg bölgesinde gerçekleştiğini nakletmişlerdir.



ZAHHAK B. ABDULLAH MÜŞRİFİ

İmam Hüseyin (a.s)’ın Kerbela’da ki yarenlerindendi ancak İmam’ın yarenlerinin şahadetinden sonra kaçmaya karar verdi. İmam’ın huzuruna gelerek: “Ey Peygamberin oğlu! Yardımcın olduğu sürece seninle olacağıma dair bir anlaşmamız vardı. Şimdi ise bütün yardımcıların öldürüldü. O halde izin ver gideyim” dedi. İmam (a.s) ona izin verince daha önce çadıra bağladığı atına doğru gitti ve oradan Kufe ordusuna doğru yöneldi. Yolu ona açtılar ancak birkaç asker onu takip etti. Fırat sahili yakınlarındaki Şufeyye adlı bir köye gelince, onu takip eden askerler kendisini tanımış ve artık takib etmeyi bırakmışlardı.534 Ona Zehhak b. Ubeydullah da denmiş ve imam Seccad (a.s)’ın ashabından saymışlardır.

ZERĞAME B. MALİK

Kerbela şehitlerindendir. İmam Ali (a.s)’ın Şialarından olup Kufe’de yaşıyordu ve Muslim b. Akil’e biat edenlerdendi. Muslim’in şehit olmasından sonra Kufe ordusuyla Kerbela’ya geldi daha sonra orada İmam (a.s)’ın yarenlerinin arasına katıldı ve Aşura günü öğleden sonra şahadete erişti. Bazıları onun şahadetini ilk toplu saldırıda şehit olanlar arasında saymışlardır. Onun adı ziyaret-i nahiyeyi mukaddese de zikredilmiştir.

DAVUL

Geçmiş tarihlerde savaş meydanlarında savaşçıları motive etmek için kullanılırdı. Kerbela’da da savaş davulu vardı. Bazı Aşura merasimlerinde davul ile herkes yas merasimlerinin başladığından haberdar olup bir araya toplanır.



TİRİMMAH

Kerbela yolu üzerinde İmam Hüseyin (a.s)’ın kervanına katılanlardandı. İmam (a.s) Kufe’ye sapa yollardan gidecek birini istemiş Tirimmah b. Adiy bu yolları bildiğini açıklamıştı. İmam (a.s) da onu öncü olarak atamıştı. Yolculuk esnasında kabilesine uğramak ve ailesinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra geri dönmek için İmam (a.s)’dan izin istedi ve gitti. Bir müddet sonra “Ezib-ul Hecanat” denen yere geldiğinde İmam Hüseyin (a.s)’ın şahadet haberini aldı. İmam (a.s)’ın saflarında bulunup şahadet makamına varamadığı için ağlayıp sızlandı. Ama İmam’ı terk edip kabilesine ve karısına giden kişi böyle bir feyizden elbetteki mahrum kalacaktır. Bu şahıs Adiy b. Hatem’in oğlu bile olsa!

TAF

Taf, çöl yolunda Kufe etrafındaki bölgenin adıdır. Bu bölgede Seyd, Gutgutane, Rehime, Eyn-i Cemel ve daha birçok akarsu bulunmaktadır. Bu bölge Kufe yakınlarındadır. Kerbela’ya yakın olan bu bölge, eskiden beri Taf adı ile meşhurdur. Taf, kelime olarak yüksek yer anlamındadır. Genel anlamda Taf, Kufe ve Kerbela’yı kapsadığı için şiirlerde, edebi eserlerde ve mersiyelerde “Taf toprakları”, “Taf günü”, “Taf şehitleri” ve “Tufuf” kelimeleri çokça kullanılmıştır ve bu kelimelerle yine Kerbela kastedilmiştir. Allah Resülünden (s.a.a) nakledilen bir hadiste şöyle geçer: “Oğlum Hüseyin, yalnız, susuz ve garip bir halde Taf topraklarında katledilecektir.”535



HZ. MUSLİM’İN ÇOCUKLARI

Muhammed ve İbrahim, Muslim b. Akil’in iki oğludur ki Kerbela hadisesinde esir düşmüşlerdi. İbni Ziyad’ın emriyle ikisini de zindana attılar. Henüz küçük olan bu çocuklar, bir yıl boyunca zindan da kaldılar. Daha sonra Ehl-i Beyt taraftarı olan yaşlı gardiyan Meşkur’un yardımıyla, bir gece vakti zindandan kaçtılar. Geceleyin, kocası İbni Ziyad’ın ordusunda olan bir kadının evine sığındılar. Kadının kocası olan Haris, durumu farkedince ikisini de alıp Fırat kenarına götürdü ve acımasız bir şekilde başlarını kesip bedenlerini Fırat’a attı. Daha sonra bu başları hediye almak için İbni Ziyad’a götürdü.

Kerbela’nın dört fersah ötesinde Museyyib adında bir şehir vardır. Bu şehrin yakınlarında, Fırat kenarında bir türbe bulunmaktadır. Muhammed ve İbrahim’in kabirlerinin orası olduğu söylenmiştir.536

TOV’E


Tov’e, Ehl-i beyt dostu, imanlı bir kadındı. Muslim b. Akil Kufe sokaklarında garip ve yalnız bir halde sığınacak bir yer aradığı zaman Tov’e, ona su vermiş ve onu evinde ağırlamıştı. Tov’e’nin oğlu Bilal akşam eve geldiğinde Muslim’in evde olduğunu anlamış sabah erkenden İbni Ziyad’ın askerlerine haber vermişti.

Tov’e önceleri Eş’as b. Kays’ın keniziydi. Azad edildiğinde Useyd Hazremi onunla evlendi. Bilal de bu evlilikten dünyaya gelmişti.537

…… …………………………ŞİİR

ABİS B. EBİ ŞEBİB ŞAKİRİ538

Kerbela şehitlerindendir. Beni Şakir tayfasından olan Abis, Şia’nın seçkin şahsiyetlerinden olup, cesur, hatip, çalışkan ve gece ibadetleri olan bir kişiydi. Beni Şakir tayfası Arapların cesurlarından sayılmakla birlikte İmam Ali (a.s)’ın velayeti yolunda da fedakar ve ihlaslı bir tayfaydı. Bu tayfaya “Arapların pehlivanları” denilirdi. Muslim b. Akil, İmam Hüseyin (a.s)’ın mektubunu Kufe’lilere okuduğunda, Abis ayağa kalkarak yardımcı olacağını ilan etti ve Kufe’liler Muslim’e biat ettikten sonra onların mektuplarını Mekke’de bulunan İmam Hüseyin (a.s)’a ulaştırdı. Onun Kerbela’daki kahramanlıkları meşhurdur. O kadar cesaretli ve yiğit biriydi ki, Kufe ordusu onunla teke tek savaşta çaresiz kalmıştı. Bu durumu gören Ömer Sa’d, onun uzaktan taşlanmasını emretti. Kendisiyle kimsenin savaşmaya cesareti olmadığını görünce zırhını üzerinden çıkarıp yalın kılıçla Kufe ordusunun içine daldı. Sonunda düşmanın muhasarasında kaldı ve şahadete erdi.539 Abis’in başını bedeninden ayırdılar. Başı elden ele dolanıyor ve herkes onu kendisinin öldürdüğünü iddia ederek ödül almayı umuyordu.540

AŞURA


Muharrem ayının onuncu günüdür. Şehitler efendisinin ve yarenlerinin şehadet günleridir. Aşura, cahiliye döneminde resmi bayram ve resmi tatil idi. Bu günde oruç tutarlardı. Aşura gününde en güzel elbiselerini giyer, şehri ışıklandırır, saçlarına kına yakarlardı. İslam’ın Ramazan ayı orucunu farz kılmasıyla Aşura orucu nesh edilmiştir.

İmam Hüseyin (a.s)’ın Aşura gününde şehadete ermesinden dolayı, o gün en büyük yas ve matem günü sayılmaktadır. Çünkü o günde peygamber ailesine en büyük zulümler reva görülmüş ve bundan dolayı İslam düşmanları o günü bayram ve sevinç günü saymışlardır. Ancak Ehl-i Beyt taraftarları bu günü yas tutarak onların gördüğü zulümlere ağlamaktadırlar. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşura öyle bir gündür ki Hüseyin, yarenleri arasında öldürülmüş ve yerde yatmaktaydı. Yarenleri de onun etrafında yere düşmüştü ve üryandılar.” İmam Rıza (a.s) da şöyle buyurmuştur: “Aşura kimin için, yas ve ağlama günü olursa, Allah kıyamet gününü onun için mutluluk ve sevinç günü kılar.”

Ziyareti Aşura’nın tabiriyle Aşura, ciğer yiyen Hind’in evlatlarının mübarek ve sevinçli saydığı bir gündür.

Masum İmamlar, İmam Hüseyin (a.s) için ağlayarak ve meclisler tutarak Aşura gününü canlı tutmaya çalışmışlardır. İmamlarımız Hz. Hüseyin (a.s)’ı ziyaret ediyor ve halkı da ziyarete teşvik ediyorlardı. Aşura onların hüzün günüydü. Aşura günün adaplarından bazıları; Eğlenmemek, çalışmamak, yas tutup ağlamak, öğleye kadar bir şey yeyip içmemek, ev için bir şey biriktirmemek ve yas halinde olmaktır.541

Emeviler ve Abbasiler döneminde ortam resmi olarak geniş bir şekilde matem meclisleri düzenlemeye izin vermiyordu. Ancak her nerede Şii’ler fırsat bulmuşlarsa Aşura gününde teşkilatlı bir şekilde yas tutmuşlardır. Tarihte yazıldığı üzere Muizzu’d -Devle Deylemi Bağdat’ta İmam Hüseyin (a.s) için merasim düzenlenmesini, pazarların kapatılmasını, işlerin tatil edilmesini, hiçbir aşcının yemek pişirmemesini ve kadınların siyah giyinmiş bir halde dışarı çıkıp yas tutmalarını istemişti. Bu durum yıllarca devam etti ve kimse buna engel olamadı çünkü hükümet, Şii hükümeti idi.542

“Aşura” asırlar öncesinden beri hak ile batıl arasında bir hesaplaşma ve din yolunda fedakarlık olarak tanınmıştır. Hz. İmam Hüseyin, böyle bir günde imanlı, izzetli ve onurlu az bir yarenle, Yezit’in taş kalpli, dinsiz ve zalim ordusuna karşı kıyam etmiştir. Kerbela’yı Allah âşıklarının kalplerinde her zaman yaşayacak bir meşale kılmıştır. Aşura her nekadar bir günle sınırlı olsa bile, onun bıraktığı etkiler kıyamete kadar sürecektir. Kalplerin derinliklerinde öyle derin izler bırakmıştır ki, her yıl Muharrem ayının on günü özellikle de Aşura günü hürriyyet abidesi, şahadet ve cihat olgusu Hz. İmam Hüseyin (a.s)’a karşı sevgi seli olmuştur bugün. O büyük insanlara karşı olan bu sevgi, Şia ve diğer fırkalarla da sınırlı değildir. Aşura, Peygamber efendimiz (s.a.a)’in “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim” hadisinin tecellisi olmuştur ki İslam dini Şehitler efendisinin kanıyla yeniden canlanmıştır. İmam Humeyni’nin buyurduğu gibi: “Aşura, adaleti isteyenlerin az bir sayıyla, iman ve büyük bir aşkla saray ehli zalim ve yağmacı müstekbirlerin karşısında yaptıkları bir kıyamdır” ve yine : “ Aşura olmasaydı, vahyi ve Kuran-ı yok etmek isteyen Ebu Süfyan’ın cahiliyet mantığıyla ve Yezit’in Peygamber evlatlarını öldürerek, apaçık bir şekilde “Kıyamet de yoktur, vahiy de inmemiştir” sözüyle İslam’ı ortadan kaldıracağını zannederken Kuran-ı Kerim ve İslam’ın başına neler geleceğini bilemezdik” diye buyurmuştur.

İmam Hüseyin (a.s) Kufe’lilerin daveti üzere Mekke’den inkilapçı Şia’lara ulaşmak ve onların önderliğini üstlenmek üzere Kufe’ye yola çıktığında Kufe’ye varmadan Kerbela’da İbni Ziyad’ın ordusu tarafından kuşatılıdı. Zillete boyun eğmeyip zalim hükümete biat etmeyince Kufe ordusu onunla savaştı. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri Aşura günü, susuz bir şekilde ve büyük bir yiğitlikle sonuna kadar savaşarak şehit oldular. Bu nur kafilesinin kalanları zalimler tarafından esir edilerek Kufe’ye götürüldü. Onun, yetmiş iki yareni insanlık tarihinin en büyük yiğitliğini yaratarak kendilerini tarihte ve faziletli insanların vicdanlarında ebedi kıldılar. Asrımızdaki bir yazarın tabiriyle “Aşura, insan ruhu için büyük bir sofradır. Asırlar boyu büyük vicdanın yüce tecessümüdür. İnsanın cesaretidir. İman tecelligahında feryat ihramında kan tavafıdır. Kan migatında Kâbe tecellisidir. Hayatın gelip geçen kafilelerini uyandırıcı bir etkendir. Aşura, amel mabedinde Tevrat’ın, İncil’in ve Zebur’un yeniden okunmasıdır. Ebediyet levhalarında Kuran ayetlerini tane tane okumaktır. Akıp giden damarlarda Allah’ın kanıdır. Hira dağında kesilmiş bir boğazdır. Tebliğ yolunda Muhammed (s.a.a)’in Kureyş müşrikleri ve Umeyye oğularının cahillikleriyle yeniden mücadelesidir. Aşura, Bedir ve Huneyn’de okunan recezlerin yeniden doğuşudur. Namazın şahadetle doğuşu, şahadetin namazla doğuşudur. Hakk’ın sonsuzlaştırılmasıdır. Hüseynilerin kanlarıyla gelip geçen kavimlere uyarısıdır. Tarih boyunca mazlum insanların yayılan feryadıdır. Sığınaksız kimselerin başına insanlık elinin çekilmesidir. Aşura, adalet isteyenlerin atan kalbidir. Dünyanın dört bir yerinde zaferin yankılanmasıdır. Hayat okyanusunda denizler yaratan susuzluktur. Esaretten kurtulmak için omuzlara yüklenen büyük görevdir. Aşura, Müslümanların izzeti ve şerefidir. Aşura, Kâbe’nin rüknü, ümmetin dayanağı, Kuran’ın hayatı, Namaz’ın ruhu, Hacc’ın devamlılığı, Safa’nın ve Merve’nin sefası, Meşar’in ve Mina’nın canıdır. Aşura, İslam’ın insanlığa ve tarihe hediyesidir…543

AŞURA’YA DİĞERLERİNİN BAKIŞI



Kerbela hadisesi ve İmam Hüseyin (a.s)ın kıyamı bütün insanlık üzerinde büyük etkiler bırakmıştır. İmam Hüseyin (a.s) ve onun yarenlerinin bu büyük fedakârlığının ve kıyamının azameti, birçok kimsenin bu büyük kıyamın çeşitli boyutları hakkında görüşler belirtmesine ve hatta gayri Müslimlerin bile bu hadise hakkında kitaplar yazmasına neden olmuştur. Bu görüşlerin hepsini burada nakletmek tabiî ki mümkün değildir ancak bazılarına değineceğiz.

*Mehatma Gandi (Hindistan özgürlük lideri): Ben O büyük İslam Şehidi İmam Hüseyin’in hayatını dikkatli bir şekilde okudum ve Kerbela’yı sayfa sayfa inceledim vardığım sonuç şudur ki Hindistan eğer başarı elde etmek istiyorsa İmam Hüseyin’in yolunu takip etmelidir.

*Muhammed Ali Cinah (Pakistan’ın büyük lideri): Hiçbir cesaret örneği fedakârlık yönünden İmam Hüseyin’in gösterdiği cesaretten daha üstün değildir. Benim görüşüme göre bütün Müslümanlar kendisini Irak topraklarında kurban eden bu şehide tabi olmalıdırlar.

Yüklə 1,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin