Kurbağalı Dere
Nazım Timuroğlu, 1994
nin yönetimindeki Kurbağalıdere Çiftliği'y-di. Daha sonra bu çiftlik hazineye devredildi. Akarsuyun kenarında birçok köşk, konak, kır gazinosu, çay bahçesi, kayıkhane ve kayık imalathanesi yer alıyordu. Bu yapılardan en önemlisi ise, V. Murad'a daha şehzade iken yaptırılan av köşküydü. Kurbağalıdere Sarayı da denen bu köşkte meşrutiyet ilan etmek için çalışan birçok Osmanlı ileri geleninin toplantı düzenlediği bilinmektedir.
20. yy'ın ilk yarısında sandallarla kürek çekerek Söğütlüçeşme tren köprüsüne kadar gidilebiliyordu. Ama 1950'den sonra kalabalıklaşan çevre semtlerin kanalizasyonlarının Kurbağalı Dere'ye akıtılması, akarsu ve kıyılarındaki canlı yaşamın sona erişini başlattı. Önce kanalizasyonlardan gelen deterjanlı sular ve Kadıköy Gazhanesi'n-den gelen kapkara kirli sular, tatlı su canlılarını yok etti. Dereye adını veren kurbağaların vıraklamaları bir süre sonra duyulmaz oldu. Dere yatağının hızla dolmasına yol açan kanalizasyonların yaydığı pis koku zamanla Yoğurtçu civarında kanıksandı. Rüzgârın esiş yönü ve şiddetine bağlı olarak bu iğrenç koku giderek daha uzak semtlerde de duyulmaya başladı. 1970'le-re gelindiğinde, dolan, kirlenen, kokan ve kaynak suyu azalan Kurbağalı Dere'de mehtaplı gecelerde yapılan sandal sefaları da, kıyıdaki çay bahçeleri ve kır gazinoları da tarihe karıştı.
Günümüzde Kurbağalı Dere büyük ölçüde kanal içine alınmış durumdadır. Yağışlı günlerin ardından suyu çoğalan akarsuyun yukarı kesimi yazın hemen hemen tümüyle kuru bir dere görünümündedir. Günümüzde Kalamış Koyu'ndan gelen kayıklar ancak eskiden Kasr-ı Ali Köprüsü denen Kurbağalı Dere Köprüsü'nün altından geçip 30-40 m daha gidebilmektedir. Kurbağalı Dere'nin koku ve kirden a-rındırılabilmesi amacıyla yıllar süren bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda
kanalizasyon sularının arıtıldıktan sonra derenin ağız bölümüne akıtılmasını sağlayacak kolektörün yapımı sürdürülmektedir.
ATİLLA AKSEL
Dostları ilə paylaş: |