KİLİM VE DÜZ DOKUMA YAYGILAR MÜZESİ
bak. HALI MÜZESİ
KİLİSELER
Yunanca "toplantı" anlamına gelen "ekle-sia" sözcüğünden türeyen kilise kavramı, Hıristiyanlığın doğuşu ile başlamış, ancak İstanbul'a ulaşması 4. yy'ın başını bulmuştur. Filistin'deki Yahudi topluluğu içinde bir akım olarak doğan Hıristiyanlık, Hz İsa' nm yaşamını, kişiliğini ve tanrısal görevini esas olarak alan bir din halini almaya başladığında, İstanbul paganizm dönemini yaşıyordu.
Dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından biri olan Roma İmparatorluğu, etnik, kültürel ve sosyal nedenlerle ayrı düşen Latin Batı ve Helenistik Doğu ikilemi içinde 4. yy'a kadar birlikte yaşamıştı. Fakat esasen daha 1. yy'da dahi birleş-tirilemeyen iki dünya görüşüne sahip o-lan Roma İmparatorluğu'ndaki ikilem ö-zellikle Hıristiyanlığın yayılmasında da kendini göstermiştir.
Hıristiyanlığı ve Hz İsa'nın öğretilerini kabul eden bir kısım Romalı özellikle komünyon ve vaftiz ayinlerini uygulamaya başladı. Ruhani yetkinin kaynağı olarak benimsenen Havari Petrus ve diğer havariler ile onların temsilcileri Hıristiyan topluluğunun ilk piskoposları olarak, kilise örgütlenmesinin temelini attılar. Aziz Pa-ulus etkinlikleri Roma İmparatorluğu'nun bazı putperest halk gruplarınca da benimsenmeye başladı. Sayılarının artmasına rağmen dinleri meşru olmayan Hıristiyanlara devlet tarafından ellerinden zorla alınan
topraklan ve diğer hakları ilk olarak Milano'da 311'de ve daha sonra diğer kentlerde de 313'te geri verildi.
Çok dağınık ve büyük alanlara yayılmış olan Roma İmparatorluğu'nun bu dönemlerde yönetimin kolaylaştırılması amacı ile düşünülmüş olan Dörtler Saltanatı (Tetrarkhia) ile yönetimi de çok uzun sürmedi. 305'te tekrar başlayan iç karışıklıklardan, 313'te Hıristiyanlığı kabul ettiği bilinen I. Constantinus(-») galip çıkarak 324' te Roma'nın tek imparatoru oldu.
Bu dönemde inşa edilen ve bazilika(->) olarak adlandırılan Roma mabetleri yeni din anlayışına çok uyuyordu. Burada, hem Romalı işadamları, hem de yargı kurulu toplanabiliyordu. Yapıya verilen bazilika ismi bu yargı kurulunun kralın otoritesini, yani "basileus"u temsil etmesindendir.
İstanbul'da bilinen ilk kiliseler Havari-yun Kilisesi(->), Ayasofya(->) ile Aya İrini' dir(->) ve I. Constantinus tarafından yaptırılmıştır. İlk Ayasofya 5. yy'da yanmış ve II. Teodosios döneminde onarılmıştır. Bugün her iki kilisenin yerlerinde sonraki tarihlerde yapılanları mevcuttur.
I. Constantinus 337'de öldükten sonra, diğer iki kardeşiyle çarpışan oğlu Constan-tius döneminde de (337-361) putperestler ile Hıristiyanlar arasında anlaşmazlıklar devam etti. Hıristiyanlar kesin zaferlerine ancak 3ö3'te ulaşabildiler.
381 tarihli ikinci konsil, I. Theodosius döneminde (379-395) Aya İrini'de toplandı. Şehrin sınırlarını genişleten ve yeni halkların şehre yerleşmesini sağlayan I. Theodosius pagan mabetlerini tamamen yıktırdı ve Bakırköy'de Ayios İoannes Kilisesi (bak. İoannes Prodromos en to Hebdo-mo), Kadıköy Yeldeğirmeni'nde Ayia Eu-femia Kilisesi(-t) gibi kiliselerin yapımını destekledi. Bugün her iki kiliseden de hiçbir iz kalmamıştır.
Kuramsal olarak birlik halinde kalmalarına rağmen, bir daha fiilen hiçbir zaman Batı ile birleşemeyecek olan Doğu Roma, yani Bizans İmparatorluğu, tarih sahnesine 395'te çıktı. Bizans döneminde kilise, devletin ve özellikle imparatorluğun egemenliği altına girdi ve imparator aynı zamanda kilisenin başı oldu.
Batı'da ise, papalık kendi başına gelişen bir kilise devleti biçiminde idi. Bizans bu gelişmeyi imparatorluğa karşı siyasal bir başkaldırma olarak görüyordu.
Alemdar Yokuşu'nda Osmanlı döneminde Acem Ağa Mescidi'ne(->) dönüştürülmüş Teotokos Halkoprateia Kilisesi bu ortamda ve II. 'Teodosios döneminde (480-450) yapılmış önemli bir kilisedir.
451 tarihli Halkedon Konsili'nce saptanan İsa ile ilgili dogmaların reddi Nestori-on'un mesih hakkında geliştirdiği ve 431 tarihli Ephesus (Efes) Konsili'nde reddedilen görüşlerin kabulü ve daha sonraları 1054'te Roma Katolik kilisesi ile inanç birliğinin kopması bu dönemlerde Doğu kiliseleri arasından üç ayrı kilise grubunun ortaya çıkmasına sebep oldu: Nesturi kilisesi, Monofizit kilisesi, Ortodoks kilisesi. 1596 Brest Birliği'nden sonra bu değişik kiliselerin mensupları ayin düzenlerini ve ö-
zel geleneklerini korumak koşulu ile Roma' da Katolik kiliseler grubunu oluşturdular.
428'de II. Teodosios tarafından Kons-tantinopolis patrikliğine getirilen Nestori-on'un öğretisi, Sasani İmparatorluğu topraklarında yaşayan bazı Hıristiyan cemaatle-rince kabul edildi ve böylece kurulan Nesturi kilisesi, Anadolu ve Suriye'de gelişti. İsa'nın iki doğasının birbirinden ayrı kaldığı ve aslında iki ayrı kişiliğinin olduğu öğretisine dayanan Nesturilik, Ephesus Konsili'nde Ortodoksluk ile ilişkisini kestikten sonra, Halkedon Konsili'ne katılmaması sebebi ile Halkedon karşıtı olarak da anılır. Günümüzde Nesturilik yaklaşık 170.000 üyesi ile genellikle Irak, Suriye ve İran'da yaşamaktadır.
İmparator Markianos (hd 450-457) tarafından İskenderiyeli Dioskorion'a karşı toplanan Halkedon Konsili'nde kabul edilen ve İsa'nın varlığında tanrılık ile insanlığın tek ve aynı öz halinde birleştiği görüşünü paylaşan Monofizit mezhebi; Kopt, Süryani ve Ermeni kiliselerini içermektedir.
Markianos döneminde bugün mevcut olmayan ve Eski Saray içinde bulunan Ho-degetria Kilisesi ve Blahernai Kilisesi(->) yapılmıştır. Cibali civarında Şeyh Murad Mescidi olarak bilinen St. Laurent Kilisesi ise harap olmuş ve daha sonra tekke haline getirilmiştir. 918'de yanan binanın bugün yeri dahi belli değildir. Aynı dönemin bir diğer kilisesi olan Kadırga'daki Ayios Anastasios Kilisesi'nin de yerinde bugün Sokollu Mehmed Paşa Camii (1571) vardır. Caminin kitabesinde kilisenin varlığından söz edilir.
Cibali'de Osmanlı döneminde Parmak-kapı (ya da Pürkuyu) Mescidi haline çevrilen ve bugün mevcut olmayan kilise de Markianos döneminin bir diğer yapıtı idi. Kurumsal olarak ilk Hıristiyan kiliseleri ile kesintisiz bir süreklilik içinde olan ve aynı kutsal ayinleri benimseyen Ortodoks kilisesi Batı Hıristiyanlığı ile ilahiyat alanındaki anlaşmazlıklardan çok, siyasal ve kültürel nedenlerle diğer mezheplerden ayrı düşmüştür. Bu ayrılık Latincenin egemen dil olduğu Batı Roma ile yazı dilinin Yunanca olduğu Doğu Roma imparatorlukları a-rasındaki bölünmenin de uzantısıdır.
Konstantinopolis patriği, Ortodoks mezhebinde kilisenin başı olmakla birlikte tüm yetkileri elinde tutan imparator karşısında hiçbir zaman papanınkine benzer bir bağımsızlık kazanamadı. Ortodoks kilisesi ilk 7 konsilin belirlediği öğreti ve uygulamalara bağlıydı ve I. İustinianos'un (hd 527-565) düzenlemelerine dayanıyordu.
Bu dönemde I. Leon zamanında (457-474) yapıldığı sanılan kiliseler vardır. Bunlardan 458'de Kalvios ile Kanditos tarafından yapıldığı ve Aziz Petros ve Markos Kilisesi olduğu ileri sürülen Ayvansaray'da-ki yapı, II. Bayezid döneminde (1481-1512) Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Bugün Atik Mustafa Paşa Camü(->) olarak tanınır.
Yedikule'deki Ayios İoannes Prodromos Kilisesi de bu dönemde yapılmıştır. Osmanlılarca İmrahor Camii'ne(->) dönüştürülen kilise bugün harap durumdadır.
Karaköy
Kemeraltı
Caddesi'ndeki
Saint Benoît
Kilisesi.
Dostları ilə paylaş: |