MESERRET KIRAATHANESİ
Sirkeci'den Babıâli'ye çıkarken Ankara Caddesi ile Ebussuut Caddesi'nin kesiştiği köşede bulunan eski bir kıraathane. Üst katlan da "Meserret Oteli" adıyla faaliyet göstermiştir.
Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 20. yy'ın başlarında faaliyette olduğuna ilişkin kayıtlar vardır. H. Z. Uşak-
lıgil Kırk Yıl (yb 1969) adlı anılar kitabında bu kıraathanenin başlangıçta Yıldız Kıraathanesi adını taşıdığını, ancak saraydan çekinildiği için bazı memurların tavsiyesiyle bu adın Yaldız'a çevrildiğini belirtir. Kıraathane o yıllarda Salih Efendi adında biri tarafından işletilmekteydi. Uşaklıgil, şair Abdülhalim Memduh'la (1866-1905) burada buluşup sohbet ettiklerini yazar. Abdülhalim Memduh'un 1900'de Fransa' ya kaçtığı ve bir daha dönmediği düşünülürse Yaldız Kıraathanesi'nin başlangıcını daha eskilerde aramak gerekecektir.
H. Z. Uşaklıgil, H. C. Yalçın, Mehmed Rauf(->) gibi edebiyatçıların devam ettiği kıraathanede 1910'lu yıllarda aralarında H. F. Ozansoy(->), A. N. Karacan(-0 ve S. Enis Atabeyoğlu'nun(->) da bulunduğu "Nayî-ler" grubu da sık sık toplanır.
Yaldız Kıraathanesi'nin ne zaman Meserret Kıraathanesi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Mustafa Ragıp Esatlı da ittihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi (yb 1975) adlı eserinde Yakup Cemil ve arkadaşlarının 23 Eylül 19l6'da Babıâli'yi basma kararı verdikleri zaman Meserret'te toplandıklarını, baskım haber alan güvenlik güçlerinin binayı sardıklarını yazar. Bu bilgi, kıraathane ve otelin büyük bir ihtimalle işletmeci ya da sahip değiştirdiği için adının da değiştiği anlamında yorumlanabilir.
Meserret Kıraathanesi, 1920'li yılların Babıâli'ye ve diğer devlet dairelerine; gazete ve dergi basımevi ve idare yerlerine, yayınevlerine yakınlığı nedeniyle gazetecilerin, şairlerin, yazarların buluşma yeri haline gelmişti. Ayrıca Sultanhamam, Mahmutpaşa, Eminönü, Kapalıçarşı gibi ticari merkezlere yakınlığı bakımından da Anadolu'dan gelen tacirlerin konaklama yeriydi. Bu yüzden üst katları "Meserret Oteli" olarak hizmet veren binanın giriş katındaki Meserret Kıraathanesi de günübirlik, birkaç günlük İstanbul ziyaretçilerinin de uğrak yeriydi.
1930'lu yıllarda da geleneği sürdüren şairler, yazarlar, gazeteciler burada çıkaracakları gazete ve dergi tasarılarını görüşür, tartışırlardı. Bu tartışmalardan biri de Fikret ÂdiFin(->) Asmahmescit 74 (1933) adlı kitabında anlatılır. Nizamettin Nazif (Tepedelenlioğlu), Peyami Safa, Reşat Nu-.ri (Güntekin), Vâlâ Nurettin, Mahmut Ye-sari, Necip Fâzıl (Kısakürek), Ahmet Kutsi (Tecer), Sadri Etem (Ertem), Kemalet-tin Şükrü, Osman Cemal'in (Kaygılı) katıldığı ve oldukça gürültülü patırtılı geçen bu toplantıda gazetenin adı tartışılır. Sonunda, katılanların adlarının ilk hecelerinden oluşan "Penfamoh" gibi garip bir gazete adı ortaya çıkar. Ancak birçok tasarı gibi bu da orada kalır.
Meserret Kıraathanesi'nin 1940'lı yılları da şair, yazar ve gazetecilerle dolu olarak geçer. Bu yıllara tanıklık eden Salâh Birsel, Kahveler Kitabı'nâz (1975) Meser-ret'e geniş yer ayırır. Bu yıllarda kahvehane kapıdan girilince sağ tarafa yerleştirilmiş kanepelerle ikiye bölünmüş ve solda kalan bölüme tavla oynayanlar yerleşmiştir. Tezgâh ve ocağın önündeki sağ kö-
Dostları ilə paylaş: |