3. BÖLÜM - ELEKTRONİK TİCARETTE HUKUKSAL DÜZENLEMELER
3.1 Türkiye'de Elektronik Ticareti Doğrudan veya Dolaylı Olarak İlgilendiren Devletçe Belirlenen Politikalar ve Kanunlar
Bilindiği üzere Türkiye'de beş yıllık kalkınma planları ülkenin en önemli siyaset belgeleri niteliğindedir. Bu planlarda tespit edilen amaç, ilke ve politikalar Devlet organlarınca öncelikle dikkate alınmakta ve gereği yerine getirilmektedir.
Bu nedenle bilim ve teknoloji yeteneğini geliştirmenin bir aracı olarak görülen ve e-ticaret teknik altyapısı oluşturulmasının temel unsuru olan bilgi ve iletişim teknolojilerine ilişkin 8 inci Beş Yıllık Kalkınma Planında yer alan politikalar aşağıda açıklanmıştır.
3.1.1 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
A) Amaçlar, İlkeler ve Politikalar
1) Plan döneminde stratejik sektörlerden birisi olacak bilgi ve iletişim teknolojilerisektörünün rekabet gücünün artırılmasına öncelik verilecektir. Yazılımstratejik bir alan olarak belirlenecek ve bu alanda uygun teşvikler düzenlenecektir.
2) Telekomünikasyon politikasının temel hedefi, ülkemizin telekomünikasyon hizmet yeteneğinin küresel düzeyde geliştirilerek, ekonomik ve sosyal refahın artırılmasına katkı sağlanmasıdır. Devletin sektörde rekabet ortamını sağlayıcı ve düzenleyici rolü ağırlık kazanacaktır.
3) Bilgi teknolojisinde Ar-Ge çalışmaları desteklenecektir.
4) Türkiye'de kullanıma sunulan yazılım ürünlerine Türkçe desteği
sağlanmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.
5) Bilgi ve iletişim teknolojilerinde, kullanıcıların talepleri dikkate alınarak, teknolojik gelişmelerin ve alt sektörler arasındaki yakınsamanın sağladığı hizmetlere erişimi kolaylaştıracak hukuki, idari ve teknik düzenlemeler hızla gerçekleştirilecektir.
6) Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında geliştirilecek tüm kurumsal yapılanma modellerinde, devletin kamusal hizmetlerle ilgili görevleri yerine getirirken,teşkilat yapısının küçültülerek fonksiyonel hale getirilmesi ilkesine uygun modeller esas alınacaktır. Etkin çalışacak, uzmanlığı ön plana çıkaran, koordinasyon görevini yerine getirebilecek, kamuoyunu bilgilendiren ve özel sektörün ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini karar süreçlerine yansıtacak, Türkiye'ye uygun kurumsal yapılanma modelleri belirlenecektir.
7) Herkesin makul ücretlerle telekomünikasyon altyapısından ve hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacak uygulamalar esas alınacak, tüm işletmecilere şeffaf ve eşit kurallar getirilerek tüketici hakları korunacaktır.
8) Telekomünikasyon pazarının 2003 yılı sonunda tam olarak rekabete açılacağı dikkate alınarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin Pazar koşullarında rekabet edebilmesi amacıyla, bu tarihe kadar kamunun sahip olduğu hisselerin azaltılması yönünde gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
9) Katma değerli hizmetlerde, özel sektörün ruhsat ve genel izin gibi yöntemlerle yetkilendirilmesine ağırlık verilerek, teknolojik gelişmelerin getirdiği imkanların rekabetçi bir ortamda sunulması hedeflenecektir.
10) Tüketici taleplerinin mobil telekomünikasyon hizmetlerine kayması sonucu,bu pazarda yaşanan hızlı gelişim, teknolojik ilerlemeler ve maliyette yaşanan düşmelerin de etkisiyle artarak devam edecektir. Önümüzdeki dönemde başta internet erişimi ve elektronik ticaret uygulamaları olmak üzere birçok telekomünikasyon hizmetinde ağırlıklı olarak mobil şebekeler kullanılacaktır. Yüksek hızda veri transferine imkan veren üçüncü nesil sonrası mobil sistemler, telekomünikasyonun mobil ağırlıklı yapısını daha da kuvvetlendirecektir.
11) Ülkemizin internet hizmetlerinde gelişimini sağlayacak, özel sektörün vekullanıcıların taleplerinin de dikkate alındığı ulusal politikalar geliştirilecektir.Hizmet kalitesi yüksek ve bilgi güvenliğinde etkinliğin sağlandığı internet hizmetlerinin verilmesinde, özel sektör tarafından kurulacak alternatif altyapıların kullanılmasını sağlayacak hukuki ve teknik düzenlemeler yapılacaktır.
12) Küresel ekonomi içerisinde payı hızla artan elektronik ticaretin geliştirilmesi konusunda kamunun rolü, gerekli teknik ve yasal altyapının oluşturulması olacaktır. Yapılacak düzenlemelerde kullanıcılar ve tüketiciler açısından güvenli bir ortam sağlanmasına, kişisel bilgilerin ve tüketici haklarının elektronik ortamda korunmasına önem verilecektir.
13) Elektronik ticaretin gelişiminin izlenebilmesi için gerekli olan istatistiki bilginin toplanması, işlenmesi ve raporlanması sağlanacaktır.
14) Bilgi güvenliğinin sağlanması için uluslararası kural ve standartlar çerçevesinde çalışmalar tamamlanacak, özellikle elektronik ticareti kolaylaştıracak önlemler alınacaktır.
15) Kamu kesiminde bilgi altyapısının kurulması ve buna ilişkin politika belirlenmesi konuları, kamunun bilgi çağındaki yeni rolüne uygun bir yaklaşımla ele alınacaktır. Kamunun sahip olduğu bilgiler topluma, açıklık ve şeffaflık ilkelerine göre ulaştırılacaktır.
16) Üniversitelerin bilgi ve iletişim teknolojileri altyapıları ve ulusal ve uluslararası ağ bağlantıları güçlendirilecektir.
17) VIII.Plan döneminde, dünyadaki teknolojik gelişmeler izlenerek sayısal yayıncılığa geçilecektir. Bu teknolojinin yaygınlaşması amacıyla, yayın kuruluşları arasında eşitlik ilkesine ters düşmeyecek şeffaf düzenlemeler geliştirilecektir.
18) Özel radyo ve televizyon kuruluşlarına lisans verilmesi konusunda gerekli çalışmalar tamamlanacaktır. TRT yeniden yapılandırılarak, sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulacak ve yayın içeriği zenginleştirilecektir.
19) Posta hizmetlerinde AB ülkelerinin serbestleştirme çalışmaları dikkate alınarak gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır. PTT'nin yeniden yapılandırılması tamamlanarak, posta hizmetlerinde kalite artırılacaktır.
20) VIII. Plan dönemi sonunda sabit telefon abone sayısının 26 milyona, abone yoğunluğunun yüzde 37'e erişmesi öngörülmektedir. Mobil telefon abone sayısının 30.5 milyona, abone yoğunluğunun ise yüzde 44'e ulaşacağı tahmin edilmektedir. İnternet kullanıcı sayısının 15 milyona, kablo TV abone sayısının 4.6milyona,şebekede kullanılan fiber optik kablo uzunluğunun 103 bin km'ye ulaşması beklenmektedir.
B) Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler
1) Bilgi güvenliği ve kullanımı konusunda, teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, elektronik ticaretin geliştirilmesi, kişisel ve ulusal güvenlikle ilgili bilgilerin korunması konularına önem verilerek kamu ve özel kesim tarafından üretilen bilgilerin, internet aracılığı ile kamuoyuna açılması ve mevcut kurumlarda eşgüdüm içersinde çalışacak uygun kurumsal yapılanma modeli için gerekli hukuki altyapı hazırlanacaktır.
2) Elektronik ticarete ilişkin temel yasal düzenleme çalışmaları sonuçlandırılacak, gelişimin izlenmesi için gerekli çalışmalar başlatılacaktır.
3) Posta hizmetleri piyasasının günün şartlarına uygun şekilde yapılanmasını sağlayacak hukuki düzenlemeler gerçekleştirilecektir.
4) TRT'nin yeniden yapılandırılması ve sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması kapsamında gerekli hukuki düzenlemeler yapılacaktır.
5) Sayısal yayıncılığa geçiş ve sayısal dönemi için gerekli hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılacaktır.
6) Telekomünikasyon alanında AB'ye uyum çalımları kapsamında gerekli hukuki düzenlemeler yapılacaktır.
C) Bilgi ve İletişim Teknolojileri Temel Amaç, İlke ve Politikalar
1) Dünyada ekonomik ve toplumsal açıdan kilit bir nitelik kazanan bilgi ve iletişim teknolojileri alanlarında hızlı bir gelişme sağlanması amaçlanacaktır.
Bu doğrultuda, bilgi ve iletişim teknolojilerinde rekabet gücünün artırılmasına,hukuki ve kurumsal yapının geliştirilmesine, insangücünün eğitimine ve Ar-Ge'ye önem verilecektir. Yazılım sektörü desteklenecek, hizmet içerik ve donanımın gelişmesini sağlayacak koşullar hazırlanacaktır.
2) Ulusal bilgi altyapısı geliştirilerek bilgiye erişim kolaylaştırılacaktır. İnternete erişim kapasitesi uluslararası gelişmelerin gerektirdiği düzeye yükseltilecek, elektronik ticareti geliştirmek ve bilgi güvenliğini sağlamak için uluslararası kural ve standartlar çerçevesinde hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılacaktır.
3) Telekomünikasyon hizmet yeteneğinin küresel düzeyde geliştirilmesi
amaçlanacaktır. Sektörün düzenlenmesinde, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan anlaşmalar ve ülke taahhütleri dikkate alınarak, kullanıcıların makul ücretlerle telekomünikasyon hizmetleri ve altyapısından yararlanması temin edilecek, saydamlık ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde tüketici hakları korunacak ve sektörde etkin bir rekabet ortamı sağlanacaktır.
3.1.2 Elektronik Ticarette Katma Değer Vergisi
Tüketim vergileri mal ve hizmetlerin satışı üzerinden hesaplanır. Katma Deger Vergisi (KDV) mal ve hizmet ticareti üzerinden tarhedilen önemli bir tüketim vergisidir. Günümüzde KDV, elektronik ticaret açisindan çözüme ulasilmasi gereken öncelikli bir konu durumuna gelmistir.
Yürürlükteki haliyle KDV elektronik ticaret (e-ticaret) üzerinde hayli etkin bir konumdadir. Ancak, yine de uluslararasi islemlerde uygulanabilirligini artirmak için KDV Kanunu'na bazi ekleme ve düzeltmelerin yapilmasi kaçinilmazdir. KDV'nin tarh edilmesi ve tahsilinin temini için düzenleyici adimlar atılmalıdır.23
3.1.2.1 KDV'nin Tarh ve Tahakkuk Sorunu
Küresellesme olgusunun yasandigi günümüz dünyasinda hiç bir ülke tek basina hareket edemez. Özellikle çifte vergilendirmenin veya hiç vergilendirmemenin sözkonusu oldugu tüketim vergileri üzerinde devletler arasi mutlak bir uzlasinin saglanmasi gerekmektedir.
KDV, Avrupa Birligi'nde uygulanan bir tüketim vergisidir. Avrupa Birligi ülkeleri e-ticaret üzerinden KDV hususunda esgüdümlü hareket etmek suretiyle gerek OECD ülkeleri gerek diger ülkeler ile birlikte çalismalara baslamislardir. Ekim 1998 tarihinde OECD ülkeleri Bakanlari düzeyinde yapilan Ottowa Konferansinda bir takim tedbir ve ilkeler belirlenmistir.
Ottowa Konferansinda yapilan görüsmeler sonucunda,
1- KDV'nin tüketimin yapildigi yerde tahakkuk ettirilecegi,
2- Gümrük Vergileri ve KDV açisindan dijital ürünlerin fiziki mal olarak kabul edilmeyecegi, (Dijital ürünlerin hizmet olarak kabulü gümrük vergisinin uygulanamayacagi anlamina gelmektedir.)önerilerinde bulunulmustur. Devletler açisindan önem arzeden konular ise, tüketim yerinin bir taniminin bulunmayisi ve e-ticaret üzerindeki KDV'nin tarh ve tahakkuk usul ve esaslarinin tam olarak ortaya konulamamasidir.
3.1.2.2 Elektronik Ticarette Vergilendirmede Modernizasyon Çalışmaları
E-ticaretin gelismesiyle beraber vergileme yeri kurali yeniden sorgulanmaya baslanmistir. Uluslararasi hizmet sunumlarinin son derece sinirli oldugu, yalnizca fiziki mallarin ithalat-ihracat islemlerine konu oldugu 20 yil evvel belirlenmis olan vergileme yeri kavrami erozyona ugramistir. Gelecekte hizmet sektörünün büyük bir gelisme gösterecegini tahmin edemeyen devletler tarafindan su an bireylere çok kolay bir sekilde ulasilan uluslararasi hizmetlerin vergilendirilmesi konusunda güçlüklerle karsilasilmistir.
Temel vergilendirme yeri kurali geregi hizmetler sunumu yapan kimsenin ülkesinde vergilenecektedir. Fakat oldukça az bir hizmet grubu bu kural altinda vergilendirilebilmektedir. Bu konuda bir çok istisnanin bulunmasi aslinda hizmetlerin bir çogunun tüketildikleri (yararlanildiklari) ülkede vergilendirilecegi anlamini tasimaktadir. Bu nedenlerden dolayi, yararlanildiklari ülkelerde vergilendirilemeyen hizmetler için kurallarin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Avrupa ülkeleri Maliye Bakanlari dijital ürünlerin arzini KDV açisindan hizmet sunumu olarak kabul etmislerdir. Hatta, bu ülkelerin Maliye Bakanlari uluslararasi anlasmalarla e-ticaretin tüketim yerinde vergilendirilmesi gerektigini belirtmislerdir. Temel vergilendirme yeri kuralinin bu çerçevede yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Genel olarak hizmet sunulmasi durumunda hizmetten yararlanilan ülkede vergilendirilmesi gerektigine iliskin kuralin yalnizca e-ticarete bagli olmamasi gerekir. Bu islemin dogasi geregi geleneksel ticarette de bu kuralin aynen uygulanmasi gerekir.
Tüketim vergileri mal ve hizmetlerin satisi üzerinden hesaplanir. Katma Deger Vergisi (KDV) mal ve hizmet ticareti üzerinden tarhedilen önemli bir tüketim vergisidir. Günümüzde KDV, elektronik ticaret açisindan çözüme ulasilmasi gereken öncelikli bir konu durumuna gelmistir.
3.1.2.3 Elektronik Ticarette Katma Değer Vergisi İşlemlerinin Türleri
KDV yönünden e-ticaret islemleri iki gruba girer:
1- İnternet üzerinden sipariş edilerek teslim edilen fiziki mallar,
2- Dijital ürünlerin on-line teslimi şeklinde sunulan hizmetler.
1. Internet üzerinden sipariş edilen fiziki mallar: E-ticaret üzerinden yapilan islemlerin bir çogu fiziki mallarin teslimi ile sonuçlanir. Yürürlükteki mevzuata göre, KDV mallarin teslim edildigi yerde (ülkelerde) tarh ve tahakkuk ettirilir. Bu açidan fiziki mallarin tesliminde KDV sorunu bulunmamaktadir. Fiziki mallarin ithalinde gümrükten geçis esnasinda gerek gümrük vergilerinin gerek KDV'nin tahsili saglanmaktadir.
2. Hizmetler açısından tüketim yeri kuralı: Baslica sorun e-ticaret araciligiyla firmalar arasi (B2B) hizmet sunumlari üzerinden hesaplanan KDV'nin tarh ve tahsilinin saglanmasidir. Ayrica firmalardan nihai tüketicilere (B2C) yapilacak hizmet sunumlari üzerinden de KDV'nin nasil tarh ve tahakkuk ettirilebilecegi konusunda büyük sorunlar bulunmaktadir.
Tüketim yeri kurali uluslararasi islem üzerinden vergiyi tarh ve tahakkuk ettirecek ülkenin belirlenmesini saglamaktadir. Ottowa Konferansi'nda kabul edildigi üzere, tüketim vergileri, ancak tüketimin yapildigi yerdeki hizmetler üzerinden alinabilir. Hizmetin dogasi geregi, tüketim yeri kuralinin uygulanmasinda zorluklar bulunmaktadir. Yürürlükteki mevzuat bu konuda düzenlemeler içermekle birlikte özellikle e-ticaret alaninda yapilacak bir takim ilavelerle daha tutarli bir KDV sistemi getirilebilir.
1) Firmalar arasi islemler (B2B): E-ticaret üzerinden yapilan islemlerin büyük bir çoğunluğu firmalar arasında gerçekleşmektedir. "Reverse Charge" islemleri olarak bilinen yabancı firmalar arası işlemlerde KDV müşteriye yansıtılmaktadır. Oysa Ottowa Konferansı ile bu sonuç çelismektedir.
2) Nihai müşteriye Hizmet Verilmesi (B2C): Günümüzde nihai müsteriye e-ticaret yoluyla verilen hizmet ihmal edilebilir boyutlarda ise de gelecekte teknolojik gelismeler sayesinde bu durumun tersine dönecegi anlasilmaktadir. Yazilim (Software), müzik ve video dosyalarinin yüksek hizlarda transferi mümkün oldukça, e-ticaret yoluyla nihai müsterilere verilen hizmet hacmi ve degeri artacaktir.
3.1.2.4 Devletlerce Yapılabilecek Düzenlemeler
KDV'nin tarh ve tahakkukunun kolaylastirilmasi amaciyla, devletler tarafindan asagida belirtilen düzenlemeler yapılabilir.
-
Uluslararası e-ticaret yapan firmalarin vergiyi tahsil etmeleri ve bireylerin bulundugu yerin vergi idaresine yatirmalari saglanabilir.
-
Uluslararasi e-ticaret yapan firmalarin tahsil ettikleri vergiyi kendi vergi idarelerine yatirmalarinin ardindan bu vergi idaresine verginin transferi sağlanabilir.
-
Finansal kurumlar kurmak suretiyle verginin stopaj yoluyla kesilmesine ve bu kuruluslarin ilgili vergi idaresine yatirilmasina aracilik ettirilmesi saglanabilir.
Teknolojinin gelismesiyle birlikte devletlerin verginin tarh, tahakkuk ve tahsil ettirilmesinde ve uygun yöntemi bulmaya çalisacaklari kesindir.
3.1.3 Türkiye'de Elektronik Ticaretteki KDV Uygulamaları
KDV’nin konusu Kanun’nun 1’inci maddesinde belirtilen işlemlerdir. Madde metninde yer alan işlemlerden kastolunan mal teslimleri ve hizmet ifalarıdır. Kanun’nun 1’nci maddesinin kapsamına girmeyen işlemler KDV’ye tabi değildir.
Bir işlemin KDV’ye tabi olabilmesi için,
-
mal teslimi ve hizmet ifasının bulunması,
-
işlemin Türkiye’de yapılması veya işlemden Türkiye’de yararlanılması,
-
işlemin ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti olarak gerçekleştirilmesi,
-
her türlü mal ve hizmet ithalatı.
Yukarıda belirtilen işlemlerin geleneksel yöntemlerle yapılan ticaret ile elektronik ticaret olarak adlandırdığımız yeni ekonomik düzen içerisinde yer almış olmasının, vergilendirilme açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bir işlemin Türkiye Cumhuriyeti hükümranlık alanı içinde gerçekleştirilmiş olması vergilendirmede aranan koşuldur. Mal teslimi veya hizmet ifası ticari, sınai ve zırai faaliyet veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde ve Türkiye’de yapılmışsa, ya da işlem ithalat işlemi ise veya Kanun’nun 1’nci maddesinin 3’uncü bendinde sayılan işlemlerden birisi ise, işlemi yapanın uyruğu ya da hukuki statüsünden bağımsız olarak KDV mükellefiyeti doğmaktadır.
Bir faaliyetin ticari, sınai, zirai faaliyet ya da serbest meslek faaliyeti olup olmadığının belirlenmesinde Gelir Vergisi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınacaktır. Faaliyetlerin niteliğinin belirlenmesinde işlemin devamlılığı dikkate alınacaktır. İşlem yapılmakla beraber süreklilik göstermiyorsa, bu faaliyetten elde edilen kazanç KDV’ye tabi tutulmayacaktır. Örneğin bir işletme sahibi, ticari işletmesine dahil otomobili sattığı zaman, bu satış KDV’ye tabidir, çünkü otomobilin şirket envanterine alınması ve bunun satışı ticari iş mahiyetindedir. Aynı işletmenin sahibi, kendi otomobilini işletme envanterine dahil etmeden satışa sunsaydı, otomobil satışı ticari çerçevede yapılmış olmayacağından KDV’ye tabi tutulmayacaktı.
Mal ve hizmet ithalatı da KDV kapsamında olup bu ithalatın kamu sektörü veya herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından yapılması veya herhangi bir şekil ve suretle gerçekleştirilmesi, özellikler taşıması vergilendirmeye tesir etmez. Elektronik ticaret uygulanmak suretiyle yapılan mal ve hizmet ithalatı KDV nin kapsamındadır. Katma Değer Vergisinin teorik olacak en belirgin özelliği ithal edilen mal ve hizmetle yurt içinde üretilen mal ve hizmetler arasında tarafsızlığı gerçekleştirebilmesidir. Genel uygulamada vergilemede destinasyon (varış ilkesi) prensibinin uygulanmasına uygun olarak ithalat KDV’ye tabi tutulmaktadır. Uluslararası ticarete konu mal ve hizmetlerde vergileme hakkı bu malın veya hizmetin tüketime, kullanıma veya yararlanmaya konu edildiği ülkeye aittir. Bu anlamda, mal ve hizmet ihracatı KDV’ye konu edilmiş iken, ihracatı da KDV’den müstesna tutulmuştur.
Mal ithalatı, Türk ulusal mal varlığına ait olmayan bir malın yurt dışından getirilerek gümrük hattından geçirilmesi suretiyle yurt içine getirilmesi olarak tanımlanır. Ancak, hizmet ithalinin tanımında bazı sorunlar mevcuttur. Aslında hizmet ithal işlemine tabi tutulabilecek bir materyal değildir. Yurt dışında ifa olunan hizmetlerden Türkiye’de yararlanılması durumunda işlem Türkiye’de KDV’ye tabi tutulabilecektir.
Türkiye’de yapılan veya yararlanılan hizmetler Türkiye’de ifa edilmiş sayılır. Yurtdışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerden bu kapsama girenler KDV’ye tabi tutulacaktır. Bu gibi hizmet ifalarındaki, mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla beraber, firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde vergi, KDV Kanunu'’un 9’uncu maddesi gereğince hizmetten yararlanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
KDV Kanunu’nun 9’uncu maddesi uyarınca, KDV sorumluluğu yüklenmiş olanlar, ilgili işlem bedeli üzerinden ayrıca hesaplayacakları KDV’yi, işlemin yapıldığı ayı izleyen ayın 25’nci günü akşamına kadar beyan etmeleri ve ödemeleri gerekmektedir. Sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmasını gerektiren hizmet hangi tarihte ifa edilmişse, KDV tarhiyat ve tahakkukunun da bu tarihe göre yapılması gerekir. Yurt dışındaki sağlanan hizmetlerin bedeli genellikle yabancı para ile gösterilir. Söz konusu yabancı paranın TL’ye çevrilmesinde hizmetin ifa tarihindeki T.C.M.B. döviz alış kuru esas alınır.
Vergi mükellefi olsun olmasın herkes elektronik ticaret ile KDV sorumluluğunu doğuran bir işlem tesis edebilir. Bir halihazır KDV mükellefinin vergi sorumluluğu doğması durumunda, sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin gerel olarak indirim konusu yapılabilmesi nedeniyle, bu ödemenin önemini yitirdiği düşüncesindeyiz. Bununla birlikte, halihazır KDV mükellefiyeti bulunmayanların sorumlu sıfatıyla ödedikleri KDV ise, onlar için nihai vergileme olmaktadır.
Dünya devletleri KDV konusunda radikal bir degisiklik düsünmemektedirler, ancak ufak degisikliklerle tüketimin gerçeklestigi yerde vergilendirilmenin yapilabilmesine yönelik idari tedbirleri almaya baslamislardir. Diger mal teslimlerinde oldugu gibi elektronik olarak verilen hizmetleri de vergilendirebilen devletlerin önünde asagida belirtilen düzenlemeleri gerçeklestirmeleri gerekmektedir.
-
Hizmetler için temel vergilendirme yeri kurali yeniden gözden geçirilmelidir.
-
Firmalarin veya nihai tüketicilerin yerlesim yerine iliskin olarak vergi kaçirmaya olanak saglayip saglamadigi arastirilmalidir.
-
Firmalar arasi "Reverse Charge" mekanizmasinin kullanimina devam edilmesi hususu gözden geçirilmelidir.
-
Nihai tüketicilere satis yapan yabancilarin muhasebe defter ve kayitlarinin izlenmesi usulleri gelistirilmelidir.
-
Ayni veya farkli yerlesim yerinde ayni hizmetten yararlananlara uygulanacak kurallar belirlenmelidir.
-
Is dünyasini vergi sorunlarini çözücü mahiyette sonuçlara ulasmak için desteklemek gerekmektedir.
Bu çerçeveyi biraz daha detaylandirabiliriz.
Yeni bir kural: Tüketim yeri ilkesi e-ticaret için günümüzdeki temel vergilendirme yeri kurali ile çelismektedir. Çözüm uluslararasi hizmetlerin yararlanildiklari ülkede vergilendirilmesine yönelik yeni bir kural olusturmakla saglanabilir.
Tüketimin tanımı: Firmalar için sunulan birçok hizmetin tüketim yeri bu firmalarin kuruldugu yer addedilmektedir. Yararlanma baska bir ülkede ortaya çiktiginda söz konusu yararlanmanin gerçeklestigi ülkede vergilerin tarh ve tahakkuk edilmesi gerektigine yönelik bir kural konulmasi gerekmektedir. Nihai tüketiciler için ise, tüketim yeri kavrami, bireylerin kalici bir yerlesime sahip olduklari ikametgahlarinin bulundugu ülke olarak belirlenmistir.
"The reverse charge": Firmalar müsterisi olduklari hizmetlerin ithalinde KDV hesaplamaya devam edeceklerdir. Bu olay yabanci firmalarin KDV mükellefiyetini ortadan kaldirmakta ve yerli firmalara karsi rekabet ortamini devam ettirmektedir.
Yabanci firmalarin mükellefiyet tesisi: Karisikligi önlemek için üretici firmalarin mükellefiyet tesisi saglanmak suretiyle on-line KDV ödemeleri gerçeklestirilmektedir. Fakat her hal ve takdirde böyle bir sistemin isleyebilmesi için uluslararasi anlasmalarin yapilmasina gerek bulunmaktadir.
Otomasyonel yazılım çözümleri: Daha etkin bir vergilendirme için, is dünyasina uluslararasi satislari izlemekte kullanilacak siparis izleme süreçlerini gelistirecek yazilimlari kullanmasi tesvik edilebilir. Bu yolla yabanci firmalarin ülke içinde mükellefiyet tesis ettirilmesine gerek kalmayacaktir.
Devletler tüketim yerinde tarh ve tahakkuk eden vergiyi öngören uluslararasi anlasmalar isiginda vergileme yeri kuralini gözden geçirmek zorundadirlar. E-ticaret tarafindan desteklenen ticaretin globallesmesi olayi, yaratilan katma degerin ülkelerce vergilendirilmesi yönünden yalniz baslarina mücadele edebilecekleri bir konu degildir. Dünya çapinda bir düzenleme yapilabilmesi için devletlerin uluslararasi anlasmalar yapmasina gerek bulunmaktadir. Devletlerin KDV'nin teknolojik gelismeler nedeniyle kavrayamadigi e-ticaret islemlerinin uyumlastirilmasi konusunda birlikte çalismalari gerekmektedir.
3.2. Elektronik Ticarette İnternet Etiği
E-İş ve E-Ticaret için sanal ortam etik kuralları E-İş ve E-Ticaret internet üzerinde olduğu için, en genelde internet kullanım etiğine uymak gerekir. Özetlemek gerekirse;
1) Birçok kişi ve şirket, insanların e-posta adreslerine kendi şirket tanıtımlarını göndererek reklam yaptıklarını sanmaktadır. e-posta adresi, internet kullanıcısının kendine ait bir özelliğidir ve izinsiz kullanılmamalıdır.İnsanların e-postalarına gereksiz şeyleri postalamak "spam" diye tabir edilen ve internet kullanım etik kurallarına uymayan bir davranıştır.
2) Kendi veritabanınızda bulunan e-posta adreslerini hiç bir şekilde başkalarının kullanımına sunmayın. Eğer bu e-posta adreslerine promosyon amaçlı herhangi bir ürün reklamı ya da benzeri şey göndermek isterseniz, ilk e-posta kaydı sırasında bunu kullanıcıya teyit ettirin.
3) Elektronik iletişim, "sanal" olsa da, sonuçta insanlar arasında olan bir faaliyet. Bu sebeple, normal hayatta tasvip etmediğiniz hiçbir şeyi bu ortamlarda da yapmayın.
4) Ticari etik kurallarına elektronik ortamda da uyun. Ürün ve hizmetlerin fiyatları, ürün teslim sürelerine riayet, müşteri bilgilerinin mahremiyeti gibi konulara çok dikkat edin.
Dostları ilə paylaş: |