A- Kur’an-ı Kerim’den Deliller
1- Allahu Teâla şöyle buyurur: “Nihâyet Ye’cüc ve Me’cüc sedleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman; ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkar edenlerin gözleri dona kalır! «Yazıklar olsun bize! Derler, gerçekten biz bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz»” (Enbiyâ: 96-97)
2- Zu’l–Karneyn kıssasında ise şöyle buyuruyor: “Sonra yeni bir yol tuttu. Nihâyet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. Dediler ki: Ey Zu’l-Karneyn! Bu memlekette Ye’cüc ve Me’cüc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi? Dedi ki: Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olunda, sizinle onlar arasında aşılmaz bir engel yapayım. Bana, demir kütleleri getirin.” Nihâyet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca) : “üfleyin (körükleyin)” dedi. Artık onu kor haline getirince: “Getirin bana, üzerinde bir miktar erimiş bakır dökeyim” dedi. Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler. Zu’l-Karneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi. O gün (Kıyamet gününde) biz onları, birbirine çarparak, çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.” (Kehf: 92-99)
Bu âyetler, Allahu Teâla’nın velî kulu Zu’l-Karneyn’i insanlar ile bozguncu kavim Ye’cüc ve Me’cüc arasında sed yapması için görevlendirdiğini göstermektedir. Vakit gelip kıyamet yaklaşınca bu sed açılacak ve Ye’cüc ve Me’cüc büyük bir hızla topluca oradan çıkacaklardır. İnsanlardan hiç kimse onların önünde duramayacaklardır. İnsanlar arasında dalgalanmaya ve yeryüzünde bozgunculuğu sebep olacaklardır.
Bu durum kıyametin kopup, dünyanın yok olmasına neden olan Sûr’a üfürülmeye yakın bir zamanda olacaktır.1
B- Hadislerden Deliller:
Ye’cüc ve Me’cüc’ün çıkacağına dair bir çok hadis vardır.bu hadisler manevi mütevatir derecesine ulaşmıştır. Şimdi bu hadisleri görelim:
1- Buhari ve Müslim, Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe’den Zeynep binti Cahş’ın şöyle dediğini rivâyet etmişlerdir: “Rasulullah (sav) bir gün telaşla bizim yanımıza girdi ve şöyle dedi: “Lailehe illallah, yaklaşan bir şerden dolayı vay arabın haline! Bu gün Ye’cüc ve Me’cüc’ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı.” Bunu söylerken başparmağı ile şehadet parmağını birleştirdi. Ben (Zeynep): Yâ Rasulullah! İçimizde bunca iyi kimselerken varken biz helak olurmuyuz” dedim. Rasulullah: “Evet (zina, fuhuş ve ahlaksızlık gibi) kötülükler çoğalırsa helak olursunuz” dedi.”2
2- Nevvas b. Sem’an hadisinde şöyle geçmektedir: “Allah, İsa’ya: “Ben şimdi bir takım kullar çıkardım ki kimsenin onları öldürmeye gücü yetmez. Sen etrafında bulunan müslümanları Tûr’da muhafaza et” diye vahyeder. Sonra Ye’cüc ve Me’cüc çıkar. Onlar her bir tepeden akın ederek yayılırlar. Onlardan önde gidenleri Taberiye gölüne uğrarlarda orda bulunan suyun hepsini içerler. Sonda gelenleri oraya varınca: “Burada bir su olması gerekirdi” derler. Onlar, İsa ve beraberinde olanların etrafını sararlar. Öyle ki onlardan herhangi birine bir öküz başı, bugün birinizin yüz dinarından daha hayırlı olur. İsa ve beraberinde olanlar Allah’a dua ederler. Allah onların üzerine burun kurdu göndererek hepsini aynı anda birden öldürür. İsa ve beraberinde olanlar düzlüğe doğru inerler. Orada Ye’cüc ve Me’cüc’ün leş ve pis kokularının doldurmadığı bir karış yer bulamazlar. İsa ve beraberindekiler Allah’a dua ederler. Allah, uzun boyunlu kuşlar gönderir. O kuşlar kokmuş cesetleri yüklenirler ve Allah’ın istediği bir yere atarlar.”1
Müslim’deki diğer bir rivâyette: “Burada bir su olması gerekirdi” sözünden sonra şu fazlalık vardır: “Sonra yürürler. Üzerindeki ağaçların altında bulunan her şeyi örtecek şekilde olan Kudüs’teki Cebelu’l-Hamr dağına gelirler ve: “Biz yeryüzünde kim varsa hepsini öldürdük. Haydi şimdi gökte bulunanları öldürelim” derler ve oklarını gökyüzüne doğru fırlatırlar. Allah onların oklarını bir kan ile boyanmış olarak geri iade eder.”2
3- Huzeyfe b. Useyd (ra)’dan gelen kıyamet alametleri ile ilgili hadiste geçen alametlerden birisi: “Ye’cüc ve Me’cüc” dür.3
4- Abdullah b. Mesud (ra) şöyle diyor: “Rasulullah (sav) Miraç gecesi İbrahim (as) ve Musa (as) ile karşılaştı. Kıyametin ne zaman olacağını konuşuyorlardı………. Söz sırası İsa (as)’a geldi. (İsa (as) Deccal’i nasıl öldürdüğünü anlattıktan sonra şöyle dedi): Sonra insanlar ülkelerine geri dönerler. Onları Ye’cüc ve Me’cüc karşılar. Onlar her bir tepeden akın ederek yayılırlar. Uğradıkları her suyu içip bitirirler ve her şeyi de dağıtırlar. Sonra bana karşı meydan okurlar. Ben Allah’a dua ederim, Allah onları öldürür. Bulundukları yer leşlerinden kokar. Ben Allah’a dua ederim, Allah gökten yağmur indirir. Bu yağmur onların cesetlerini götürüp denize bırakır.”1
5- Ebu Hureyre (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: “……Onlar insanlara karşı ortaya çıkar, buldukları suları içip kuruturlar. İnsanlar onlardan kaçarlar. Oklarını göğe doğru fırlatırlar, kana boyanmış olarak geri düşer. Bunun üzerine şöyle derler: “Yeryüzündekileri yendik. Kuvvet ve üstünlük olarak göklerdekini de yendik.” Allah onlara burun kurdunu gönderir ve onları öldürür. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, yeryüzünde bulunan her hayvan onların etlerini yiyerek semiz olur.”2
• Ye’cüc ve Me’cüc’ün Seddi:
Zu’l Karneyn kendisinden yardım isteyen kavim ile Ye’cüc ve Me’cüc arasında bir sed inşa etmiştir.
Allah Teâla bunu Kur’an da şöyle anlatıyor: “Dediler ki: Ey Zu’l-Karneyn! Bu memlekette Ye’cüc ve Me’cüc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi? Dedi ki: Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da sizinle onlar arasında aşılmaz bir engel yapayım.” (Kehf 94-95)
Bu âyetler o seddin yapılmasını anlatıyor. Bu sed doğu tarafındadır.1 Zira âyette: “Nihâyet güneşin doğduğu yere ulaşınca” (Kehf 90) diye geçmektedir. Fakat bu seddin nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bazı kral ve tarihçiler bu seddin nerede olduğunu öğrenmek istemişlerdir. Onlardan birisi Abbasi halifesi Vâsık’tır.2
Konuyla ilgili âyetlerde geçtiği gibi bu sed iki dağ arasında yapılmıştı. Nitekim âyette: “Nihâyet iki dağ arasına ulaştığında” (Kehf: 93) diye geçmektedir. Yani karşı karşıya iki dağ. Sonra şöyle buyuruyor: “Nihâyet iki dağ arasını aynı seviyeye getirince” (Kehf 96) Yani iki dağ arasını doldurunca3. Bunu da demir parçalarıyla yapmıştı ve üzerine erimiş bakır dökmüştü ve böylece sed çok sağlam olmuştu.
Buhari diyor ki: “Bir adam Rasulullah (sav)’e: “Ben demir parçalardan oluşan mükemmel bir sed gördüm” dedi. Rasulullah (sav): “Sen onu görmüşsün” dedi”4
Seyyid Kutub diyor ki: “Tirmiz5 şehrine yakın yerde bir sed bulunmuştur. Orası Babu’l-Hadîd olarak bilinir. Miladi 1500’lü yılların başında Alman Alim Salt Bercer bu seddi görmüş ve kitabında yazmıştır. Yine İspanyol tarihçi Kila Fico, 1403 yılında oraya bir gezi yapmış ve şöyle demiştir: “Bu sed, Babu’l-Hadîd şehrinden Semerkand ve Hindistan tarafına giden yol üzerindedir…” Belki bu sed Zu’l Karneyn’in inşa ettiği o sed olabilir.”1
Bana göre, bu sed Tirmiz şehrinin etrafında olan surdur. Yakut el-Hamevi bunu “Mu’cemu’l-Buldan” da anlatmaktadır ve O sed Zu’l-Karneyn’in inşa ettiği sed değildir.
Yine O sed, bizim bu bölümde bahsettiğimiz sed konusunda kesin bir bilgi olamaz. Biz sadece Kur’an ve Hadislerde gelen delillerle yetiniriz ki, O da Ye’cüc ve Me’cüc seddi delinme zamanı gelinceye kadar ayakta kalacaktır. O zamanda kıyamet yakın bir zamandır. Nitekim Allah şöyle buyurmaktadır: “Zu’l Karneyn: Bu Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi. O gün (kıyamet günü) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.” (Kehf: 98-99)
Ebu Hureyre (ra)’dan rivâyet edilen bir hadiste bu seddin şimdiye kadar delinmeden ayakta durduğunu Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor: “Onlar her gün bu seddi kazmaktadırlar, neredeyse deleceklerdir. Başkanları onlara: “Bu günlük tamam, geri dönün. Yarın delinecek” demektedir. Allah ise her gün onu eskisinden daha sağlam hale çevirmektedir. Ne zaman ki delinme vakti gelecek, Allah onları insanların üzerine salacaktır. Onların başkanları: “Bu günlük tamam, geri dönün. Yarın delinecek” diyecek. Ertesi gün onu bıraktıkları gibi bulacaklar ve delerek çıkacaklar. Buldukları bütün suları içecekler. İnsanlar ise onlardan kaçacaklar.”1
Hatırlanacağı gibi daha önce Buhari ve Müslim’de geçen hadiste de o sedden bir bölümünün açıldığı ve bundan dolayı Rasulullah (sav)’in telaşlandığı rivâyet olunmuştu.
Seyyid Kutub’a göre Allah’ın vâdi gelmiş ve bu sed delinmiştir. Ye’cüc ve Me’cüc’de çıkmıştır. Onlar 7. asırda görülen Tatarlardır. Onlar bir çok İslam devletini yıkmış ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk cıkarmışlardır.2
Kurtubî o Tatarlar hakkında: “asrımızda onlardan –yani Türkler– bir çok millet türemiştir. Sayısını Allah bilir. Müslümanları onların elinden ancak Allah kurtarır. Sanki onlar Ye’cüc ve Me’cüc gibidirler veya onların öncüleridirler.”3
Tatarların ortaya çıkışı Kurtubî’nin zamanında olmuştur. Kurtubî onların yaptığı bozgunculuğu ve öldürdüğü insanları duyunca, onları Ye’cüc ve Me’cüc sanmıştı.
Fakat Ye’cüc ve Me’cüc’ün ortaya çıkışı ahir zamanda olacaktır. Ve bu kıyametin büyük alametlerindendir. Şu ana kadar da görülmemiştir. Sahih hadislerde geldiğine göre onların görülmesi İsa (as)’ın inmesinden sonra olacaktır. İsa (as) da onların yok olması için Allah’a dua edecek, Allah da onları öldürecek, leşlerini denize atacaktır. Böylece insanlar onların şerrinden kurtulacaktır.
Dostları ilə paylaş: |